30 Ekim 2020 Cuma

Rahmi M. Koç Müzesi’nin üç nadir lokomotif modeli Londra Bilim Müzesi’ndeki sergiye misafir oldu...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Rahmi M. Koç Müzesi’nin üç nadir lokomotif modeli

Londra Bilim Müzesi’ndeki sergiye misafir oldu

Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi, demiryolu ulaşımının tarihine bu kez Londra Bilim Müzesi ile ortaklık ediyor. Rahmi M. Koç Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan üç lokomotif modeli, dünyanın önde gelen müzelerinden Bilim Müzesi’nde sergilenmeye başlandı. Sergi, zanaatlarıyla modern dünyanın inşasında ilham olan model ustalarının eserlerini meraklılarıyla buluşturuyor.

Ulaşım, endüstri ve iletişim tarihinin efsanelerine ev sahipliği yapan Rahmi M. Koç Müzesi, ‘sınırsız müzecilik’ anlayışıyla sürdürdüğü kültürel çalışmalara bir halka daha ekledi. Müzenin zengin koleksiyonunda bulunan lokomotif modellerinden üçü, London Science Museum’da (Londra Bilim Müzesi) sergilenmek için yapılan davet üzerine İngiltere’ye gitti. Science Museum’da sanatseverlerle buluşan “Brass, Steel and Fire / Pirinç, Çelik ve Ateş” başlıklı sergi, 100 yıllık model yapımı ve lokomotif mühendisliğinin hikayesini aktarıyor.

1800’lü yılların başında ilk olarak İngiltere’de kullanılmaya başlayan trenler, Sanayi Devrimi’nin göz bebeği oldu, teknolojik gelişmelerle birlikte bugün en hızlı ulaşım araçlarından biri haline geldi. Bu değişime en büyük katkıyı sağlayan ise mühendislere ilham veren, yeni fikirler doğuran lokomotif modelleriydi. Science Museum da yeni sergisi ile ziyaretçilerini dünyanın en eski model lokomotifleri ve el yapımı bu modelleri ustalıkla işleyenlerin hikayeleri ile buluşturuyor. Model ustalarının kullandığı araç gereçlerin de yer aldığı sergi, görsel bir zenginlik sunmanın yanı sıra model yapımındaki tutku ve mutluluk hakkında fikir veriyor. Dünyanın en eski model lokomotifi Salamanca’nın da yer aldığı sergide, ziyaretçiler dünyanın en eski çalışan buhar makinesini de bir video eşliğinde görebiliyor.

22 Ekim – 3 Mayıs tarihleri arasında gezilebilecek sergideki 19 model arasında Rahmi M. Koç Müzesi’nin raylı ulaşım koleksiyonundan üç nadide obje de yer alıyor. Science Museum’dan yapılan davet üzerine sergilenmek üzere İngiltere’ye gönderilen objeler şöyle:

Güney Doğu & Chatham Demiryolları 4-4-0 Wainwright E Class Lokomotif Modeli, 1905.

2-2-2 Bahçe Tipi Lokomotif Modeli, 1860 yılında Ransome, Sims & Co. tarafından Ipswich, Suffolk’ta üretildi.

Fire King 2-2-2 düzenekli model, 1841 yılında Josiah Evans Haydock tarafından yapıldı, imzalandı ve tarihlendi.

*Science Museum’daki sergiye aşağıdaki linkten ulaşılabiliyor:

https://panel.basinlistem.com/UrlRedirect.ashx?Mail=haber@turizmekstra.com&MailID=11822620&url=https%3a%2f%2fwww.sciencemuseum.org.uk%2fsee-and-do%2fbrass-steel-and-fire

Science Museum hakkında: Science Museum, İngiltere’de her yıl beş milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan bilim müzelerine sahip The Science Museum Group’un bir parçasıdır. Dünyayı şekillendiren ve geleceği dönüştüren yenilikleri, bilim, teknoloji, mühendislik, matematik ve tıp alanından 7.3 milyon obje ile ziyaretçileriyle buluşturmaktadır. Öne çıkan objeler arasında rekor sahibi lokomotif Flying Scotsman, Richard Arkwright’ın tekstil makinesi, Alan Turing’in Pilot ACE bilgisayarı ve ilk televizyon görüntülerini iletmek için John Logie Baird tarafından kullanılan ekipmanlar yer almaktadır. Geleceğe ilham verme ve herkeste merak uyandırma misyonuyla hareket eden Science Museum, her yıl farklı eğitim gruplarından oluşan 600 binden fazla ziyaretçi ağırlamaktadır. Gezici sergi programı ve internet siteleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanına ulaşmaktadır.


Rahmi M. Koç Müzesi hakkında:


Rahmi M. Koç Müzesi Türkiye'nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihindeki gelişmeleri yansıtan ilk ve tek sanayi müzesidir. 14 binin üzerinde objeden oluşan koleksiyonu, çocuklara yönelik eğitimleri ve atölyeleri ile kültür ve eğlenceyi bir arada sunabilen tek adres olan Rahmi M. Koç Müzesi Mustafa V. Koç/Lengerhane binası ve Hasköy Tersanesi olmak üzere iki tarihi bina ile hali hazırda 11 bin 250 m2'lik kapalı alana ve yaklaşık 17 bin metrekarelik açık alana sahiptir. “Denizaltı” gezisinden “nostaljik tren” turuna, uçaklardan klasik otomobillere kadar tarihin tüm detayları arasında gezintiye çıkma fırsatı sunan Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaretçiler, Fenerbahçe Vapuru Büfesi, Coca Cola Büfesi, Demlik Kafe, Café du Levant ve Halat by Divan’da yemek yiyebilir. Rahmi M. Koç Müzesi, pazartesi hariç her gün, hafta içi 09.30-17.00, hafta sonu ve resmi tatillerde ise (1 Ekim - 31 Mart) 09:30-18:00 (1 Nisan - 30 Eylül) 09:30-19:00 saatlerinde ziyaret edilebilir. Müzeye giriş ücreti yetişkinler için 28 TL, öğrenciler için 12 TL’dir.


www.rmk-museum.org.tr

www.facebook.com/rmk.museum

www.twitter.com/rahmikocmuseum

www.instagram.com/rahmi_m_koc_muzesi

www.pinterest.com/rahmimkocmuseum


29 Ekim 2020 Perşembe

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, EGD üyelerine yerel kalkınmayı anlattı...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Tunç Soyer EGD üyelerine yerel kalkınmayı anlattı

 Yerel kalkınmada dünyadan ilham alan değil ilham veren kent olacağız

 Saksıda başlayan karakılçık buğdayı projesi bugün bin dönümün üzerine çıktı

 Mandalinayı kuruttuk değer beş altı kat arttı

 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ‘Yerel Kalkınma Modeli’ başlıklı online etkinlikte Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile buluştu. Yerel kalkınma ile ilgili yaptıkları çalışmaları anlatan Soyer, karakılçık buğdayı ve mandalina ile ilgili yaptıkları çalışmaları da anlattı.

Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın açılış konuşması ile başlayan etkinlikte Başkan Tunç Soyer soruları da yanıtladı.

Yaşadığımız pandemi döneminde yerel kalkınmanın daha da öne çıktığı vurgulayan Celal Toprak, “İzmir’de bu konuda somut adımlar atılıyor. Başkan Soyer ile bunları konuşmak istedik. İzmir’de atılan adımları birinci ağızdan dinlemek için buradayız” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yerel kalkınmanın bugüne kadar birbiri arasına duvar örülmüş, şehirlerdeki milyonlarca yurttaş ile alın teriyle ekmeğini kazanan üreticiler arasında bir köprü vazifesi gördüğünü ve bu köprüyü daha da güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi. Yerli tohuma sahip çıkmak, üretilen ürünü işlemek ve katma değerini yükseltmek, üreticilerin kooperatif veya birlikler çatısı altında örgütlenmesini sağlamak, ürünleri tüm Türkiye ve dünyaya pazarlamak üzerine kurulu bir tarım stratejisi benimsediklerini vurguladı.

İzmir özelinde yerel kaynaktan bahseden Başkan Tunç Soyer, “İzmir’in tarımsal büyük zenginlikleri ve değerleri var. Turizm anlamında da olağan üstü potansiyelleri var. Biz bu iki değeri ortaya çıkararak gücünü arttırmak ve bir yandan da ortaya çıkacak böyle bir tabloyu dünya ile entegre etmek için bir çalışma yapma ihtiyacı duyuyoruz. Amacımız dünyadan ilham alan ama aynı şekilde dünyaya ilham olan bir kent olmayı planlıyoruz” dedi.

İzmir özelinde yerel dinamik Tarımla turizmle ilgili birçok şey yaptıklarını vurgulayan Başkan Tunç Soyer, “Hepsinin arka planında en çok kafa yorduğumuz meseleyi söyleyeyim: O da demokrasi. Bugün dünyanın içine düştüğü sorunların büyük bölümü giderek otoriterleşen bir popülist iklimin hâkim olmasından ileri geliyor. Bu, ne yazık ki demokrasinin erdemlerinden, değerlerinden uzaklaşmayı da beraberinde getiriyor. Öyle olunca her koyun kendi bacağından asılıyor” şeklinde konuştu ve şöyle devam etti:

Tarım çalışması 4 ilkeden oluşuyor

“Eskiden tarım sadece tarlada ürün yetiştirmekten ibaretti dolayısı ile sadece ziraat biliminin konusuydu. Günümüzde tarım iletişimle, endüstriyel tasarımla, pazarlamayla ilgili bir sektör. Şunu bilmeliyiz ki ziraat bilimiyle ve toprağı eken insanla ile sınırlı bir şey değil tarım. Bir yandan bilimsel eşitliliği de işin içine katmayı başarmalıyız. Diğer yandan ise sürecin başından itibaren tohumdan ihracata kadar olan sürecin her bir etabının birbiri ile olan bağını ortaya çıkartarak o bağların biçimlenmesini ve arasındaki ilişkinin güçlenmesini sağlayarak sürdürmek zorundayız. Bunun olabilmesi ancak demokrasi ile mümkün.”

Yerelde tohum ve hayvancılık rekabet gücünü arttırıyor

Ülke olarak yerel tohumlara ve yerel hayvancılığın geliştirilmesine çok ihtiyaç olduğunu anlatan Tunç Soyer, coğrafyanın iklimine, genetik kodlarına, geçmişine ve kültürüne çok daha uygun olduğunu ifade etti. Aynı zamanda bunların rekabet gücünü de arttıran imkanlar sunduğunu söyledi.

Kooperatifler ne üretirse alıyoruz

Soyer bu süreçte çok önemli başarılar elde edildiğinin altını çizerek, “Saksıda yetiştirdiğimiz bir avuç karakılçık buğdayı ile başlattığımız süreç bugün bin dönümün üzerinde bir üretime dönüştü. Bugün İzmir’in birçok ilçesinde kara kılçık yetiştiriliyor. Yerel tarımın korunması sahiplenmesi ve desteklenmesi üzerinde durmamız gereken çok önemli bir konu. Küçük üreticinin, aile çiftçisinin üretimine destek olmayı ve böylece başka bir tarımın mümkün olduğunu göstermeyi hedefliyoruz. Küçük üreticiyi desteklemek için çıktığımız yolda bir sembol oluşturduk.  Endüstriyel tarım dışında çiftçiyi yaşatmamız, kooperatiflere sahip çıkmamız gerekiyor. Biz kooperatifleri açık çek verdik. Ne üretirseniz alacağız diye. Yoksa üretim yaptıramayız” dedi ve şu noktaların altını çizdi:

Küçük üreticiyi yaşatmak zorundayız

“Yerel tarımın korunması sahiplenmesi ve desteklenmesi üzerinde durmamız gereken çok önemli bir konu. Ne zaman küçük üretici toprağından hayatını idame ettirecek bir gelir sağlayamıyor o zaman köyden göç başlıyor ve o kadim kültür zayıflıyor ve köklerinden kopmaya başlıyor. Küçük üreticiyi desteklemek zorundayız. Kent dengesini sağlayabilmek ve tüketicinin sağlıklı ve çeşitli ürünlerle buluşması açısından küçük üreticiyi yaşatmak zorundayız. Buda kooperatifçilikten geçiyor. Üreticinin ürününü işlemek mutlaka katma değer bir ürüne dönüştürmeye ihtiyaç duyuluyor. Sonraki süreç ise işlenen ürünün uluslararası alanlarda pazarlanması. Böylelikle üretici kooperatiflerimizin de gücü artacak.”

Tarım politikaları yerelden kalkınmamızın önünü açacak

Dünyanın en büyük tarım ürünü ihracatçısı listesinde Hollanda’nın ikinci sırada olduğunu belirten Başkan Soyer, “İzmir tarihi boyunca Ege Bölgesi ile var olmuş. İzmir’i İzmir yapan şey aslında Ege’dir. Ege, tarih boyunca üzümünü, incirini, her şeyini İzmir üzerinden dünyaya pazarlayabilmiş. Hollanda dünyanın en büyük ikinci tarım ihracatçısı ülke konumunda. Ege Bölgesi Hollanda’dan biraz daha büyük ama Ege Bölgesi gibi bereketli bir coğrafya Hollanda’nın çok daha gerisinde. Bunu hazmedemiyoruz. Ve bunu değiştireceğiz. Kısacası biz bulunduğumuz noktayı hak etmediğimiz için yerel kalkınmaya önem veriyoruz. Bu dört ilke çerçevesinde sürdürdüğümüz tarım politikalarının yerelden kalkınmamızın önünü açacağını düşünüyoruz ve her biriyle ilgili birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Tarım konusunda sürdürdüğümüz bu çalışmaları turizm için de yapıyoruz. İzmir’deki turizm aktörlerinin sesini dinliyoruz ve birlikte bir turizm planlaması yapıyoruz” dedi.

Halkın Bakkalını e-ticaret taşıyoruz

Adını ‘Halkın Bakkalı’ koydukları mekânlar açtıklarını da belirten Tunç Soyer.”Bu mekânlarda sadece kooperatiflerimizin ürettiği ürünleri satıyoruz. Türkiye’nin birçok üretici tarımsal kalkınma kooperatifinden ürün geliyor. Artık bu pazarlamayı sanal ortam üzerinden güçlendireceğiz. Bunun yazılımıyla ilgili çalışma tamamlanmak üzere. Önümüzdeki günlerde sadece iç piyasada değil, yurt dışına da ürünlerimizi pazarlayacağız. Burada özellikle ürünün işlenmesiyle elde edilen yeni endüstriyel ürünlerin olmasına gayret ediyoruz. Örneğin biz mandalina kurusu yapmıştık. Bu sayede ürün yaklaşık beş-altı misli değer kazandı. Daha önce bu ürün üreticinin elinde kalıyordu ”dedi.

26 Ekim 2020 Pazartesi

Raffles İstanbul “Türkiye'nin 1 numaralı oteli” unvanı ile Dünyanın En iyi Otelleri Arasında...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



 Raffles İstanbul “Türkiye'nin 1 numaralı oteli” unvanı ile Avrupa ve
Dünyanın En iyi Otelleri Arasında

Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu çatısı altındaki Raffles İstanbul, dünyanın en ünlü seyahat ve yaşam stili dergilerinden biri olarak kabul edilen Conde Nast Traveler tarafından Avrupa’nın ve Dünyanın en iyileri arasından“Türkiye'nin 1 Numaralı Oteli” seçildi.

Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu’nun çatısı altındaki Raffles Istanbul dünya çapında 7,5 milyon civarında okuyucu ve takipçisi olan, dünyanın en önemli seyahat markası olan Conde Nast Traveler tarafından çok değerli ödüllere layık görülmeye devam ediyor.

Readers’ Choice2020 (Okur Seyahat Ödülü) – yani tamamen okuyucu ve kullanıcıların tercih ve oyları ile belirlenen kazanlar listesinde Raffles İstanbul “Türkiye'nin 1 Numaralı Oteli” ilan edildi. Ayrıca değerlendirmelerde 100 üzerinden aldığı 99,7 puan ile "Avrupa'nın En İyi 10 Oteli arasında 2 Numara" ve "Dünyanın En İyi 50 Oteli arasında 9 Numara" sıralamasında Türkiye'den ödül alan tek otel oldu.(https://www.cntraveler.com/the-bests/readers-choice-awards.)

Bu ödülün kazanılmasında misafirlerin verdikleri oylar belirleyici oluyor, bu da misafirlere sunulan olağanüstü hizmet kalitesine bağlı. 

Her yıl Conde Nast Traveler’ın, “Okuyucu Seyahat Ödülü” anketi için okuyuculardan dünyanın dört bir yanındaki seyahat deneyimlerini değerlendirerek en iyi oteller, tatil köyleri, şehirler, adalar, kaplıcalar ve daha fazlası hakkında fikirlerini paylaşmalarını istiyor. Bu yolla adayların dereceleri bireysel okuyucuların oy ve geri bildirimleri ile belirleniyor.  

Duygusal Lükse Ev Sahipliği yapan ve İstanbul’a Yeni Bir Bakış Açısı Getiren Raffles Istanbul 

Türkiye'nin bir numaralı oteli olarak seçilen ve tüm dünyanın ve Avrupa'nın en iyileri arasında yer alan Raffles İstanbul, Boğaz'ın, Prens Adaları'nın ve şehrin tarihi yarımadasının nefes kesen manzaralarını konuklarına sunuyor. Raffles İstanbul, moda, performans ve sanatın buluştuğu capcanlı Zorlu Center'da yer alan şık, tasarım odaklı binası ile adeta İstanbul'un kalbinde lüks bir vaha gibi yer alıyor. ‘İstanbul Rüyası’ temalı 224 parçalık etkileyici sanat koleksiyonu ile Otel 136 konuk odası, 49 süit ve 66 Raffles markalı Rezidansın yanı sıragün ışığı alan 3.000 metrekare alanda yer alan ferah Raffles Spa alanı, toplantı ve etkinlik alanları, ödüllü Pan-Asian Isokyo restoranı, Raffles Patisserie ve markanın mirası Long Bar dahil olmak üzere iki restoranını da gururla sunuyor. 


Raffles İstanbul Genel Müdürü Christian Hirt, ödülle ilgili olarak şunları söyledi:

“Tüm konuklarımıza, otelimize adım attıkları andan itibaren duygusal lüks ışığında benzersiz deneyimler sunarak sürekli yenilikler yaratmaya çalışıyoruz. Dünyanın en iyileri arasında "En İyi Otel" olarak kabul edilmek büyük bir onur. Sadece bu prestijli ödülü elde etmekten değil, aynı zamanda olanaklarımızı, misafir hizmetlerimizi, benzersiz ve otantik deneyimlerimizi bir kez daha gündeme alma fırsatı için inanılmaz derecede gurur duyuyoruz.”

Seyahat Endüstrisinin En Değerli Ödülleri 

Raffles İstanbul'u gıpta ile bakılan sıralamada dördüncü kez öne çıkaran dergide; 2015 yılında da otel, editörlerin seçtiği yeni ve dönüştürücü otellerden oluşan ve otelin etkileyici olanaklarına, çağdaş sanat koleksiyonuna ve Boğaz'ın nefes kesici manzaralarına dikkat çeken "Hot List" listesine seçilmişti. Otel, 2017 ve 2018 yıllarında da üst üste Conde Nast Traveler “Okuyucu Seyahat Ödülleri” kapsamında ödüllendirilmeye devam etti. 2014'teki açılışından bu yana, Raffles İstanbul, “Travel and Leisure” ve “Forbes Travel Guide, 5 Yıldız Derecelendirmesi” de dahil olmak üzere 40'un üzerinde ve seyahat endüstrisinin en değerli ödüllerinin sahibi oldu. 

Conde Nast Traveler ödül hakkında şu açıklamada bulundu:

”33. Okur Seyahat Ödülleri”, oy veren seçmenlerimizin, ilk kez bu yıl neredeyse hiç seyahat etmeden yaptıkları seçimleri temsil ediyor. Dolayısıyla, bu yıl sıralamadaki isimler, seyahatsiz geçirilen aylarda bile, uzun süre sonra hala bağlılıkla ve güvenle oy verilen isimler oldu. Bu markalar zamanın sınavına ve koşulların değişimlerine dayanabilecek kalıcı mücevherlerdir.”

Accor hakkında

Accor, 110 ülkedeki 5.000 otel, resort ve rezidansta benzersiz ve anlamlı deneyimler sunan dünya lideri artırılmış bir misafirperverlik grubudur. Lüksten ekonomiye rakipsiz bir marka portföyüne sahip olan Accor, 50 yıldan fazla bir süredir misafirperverlik becerisi sunmaktadır. Konuklarına konaklamanın ötesinde deneyimler yaşatan Accor yiyecek ve içecek, eğlence, sağlık ve ortak çalışma markalarıyla yaşamanın, çalışmanın ve eğlenmenin yeni yollarını sunmaktadır. İş performansını artırmak için Accor’un iş hızlandırıcıları portföyü, konukseverlik dağıtımını, operasyonları ve deneyimi güçlendirmektedir. Konuklar ayrıca, dünyanın en çekici otel sadakat programlarından birine ALL Accor Live Limitless’e erişim sağlayabilmektedir. 

Accor, sürdürülebilir değer yaratmaya derinden bağlıdır ve dünyaya ve topluma sürdürülebilir kazandırmada aktif bir rol oynamaktadır. Planet 21 – Acting Here olumlu bir misafirperverlik deneyimi için çaba sarf ederken, bağış fonu olan Accor Solidarity (Accor Dayanışma), mesleki eğitim ve istihdama erişim yoluyla dezavantajlı grupları güçlendirmektedir.

Accor SA, Euronext Paris Menkul Kıymetler Borsası'nda (ISIN kodu: FR0000120404) ve ABD'deki OTC Piyasasında (Ticker: ACRFY) halka açık olarak listelenmiştir. Daha fazla bilgi için accor.com adresini ziyaret edebilir ya da bizi Twitter ve Facebook'ta takip edebilirsiniz.


Emirates, Business Traveller Middle East 2020 Ödülleri'nde Dört Kategoride Zirvede Yer Aldı...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Emirates, Business Traveller Middle East 2020 Ödülleri'nde Dünyanın En İyi Havayolu Seçilirken Dört Kategoride Daha Zirvede Yer Aldı

Emirates, Business Traveller Middle East 2020 Ödülleri'nden, üst üste yedinci kez kazandığı "Dünyanın En İyi Havayolu" ödülü de dahil olmak üzere, dört ödülle döndü. Emirates aynı zamanda "En İyi First Class'a Sahip Havayolu", "En iyi Kabin Ekibine Sahip Havayolu" ve "Orta Doğu'da En İyi Havalimanı Lounge'u" ödüllerine layık görüldü.

Ödüller Emirates'in tüm seyahat sınıflarında hem havada hem de yerde daha iyi ve daha güvenli bir yolculuk sunma konusunda kararlılığını ortaya koyuyor. Ödüller aynı zamanda şirketin zorlu COVID-19 salgını sırasında değişen tüketici beklentilerini hızla karşılayarak, yolcularına sunduğu desteği de öne çıkarıyor. Emirates, seyahat boyunca her bir temas noktasında sektöre öncülük eden sağlık ve güvenlik tedbirleri alarak yolcu deneyimini yeniden tasarladı ve seyahat güvencesi ve daha fazla esneklik sunarak uçak yolculuğuna olan güveni tazelemek için çalışmalar yaptı.

Emirates, yolcularına, evlerinden uzakta oldukları yolculukları sırasında COVID-19 tanısı konması halinde, 150.000 EUR'ya kadar sağlık masraflarının ve 14 gün boyunca günde 100 Eur'ya kadar karantina masraflarının karşılanacağını bilerek daha güvenle seyahat etmelerine için ücretsiz Covid-19 sigortası sunan ilk havayolu oldu ve bu alanda öncü rol oynadı.

Emirates, yolculuğun her adımında yolcularının, çalışanlarının ve topluluklarının bakım, sağlık ve güvenliğine öncelik vermek için hiçbir çabadan sakınmadı. Gelişmiş biyolojik güvenlik tedbirleri arasında, ücretsiz hijyen kitleri, check-in masalarında ve gişelerde koruyucu bariyerler, kabin ekibi ve yolcuyla yüz yüze pozisyonlardaki havalimanı çalışanları için kişisel koruyucu ekipman ve yeni güvenlik protokolleri ve uçuş sırasında 45 dakikada bir uçak tuvaletlerinin sık aralıklarla temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi gibi artırılmış uçak temizlik prosedürleri başta olmak üzere daha pek çok tedbir yer alıyor.

Emirates en son olarak tüm bio güvenlik önlemlerini düzenli olarak gözden geçirmektedir. İlave sağlık ve güvenlik tedbirlerinin kapsamlı bir incelemesi ve uygulanması sonrasında, Emirates bu hafta Onboard Lounge ve Shower Spa gibi ikonik A380 ürünlerini ve seçili Boeing 777 uçaklarında Business Class ve First Class'taki sosyal alanları yeniden tanıttı. Değiştirilmiş hizmetler ile, yolcular yeniden Emirates'in imza niteliğindeki uçak içi ürün ve hizmetlerinin keyfini çıkarabilecekler.

Emirates'in First Class’ı, özel süitler, uçak içi Shower Spa, Onboard Lounge ve sektörde bir ilk niteliğinde olan diğer birçok hizmet gibi ürün yenilikleri için bir vitrin oldu ve böylece uçuş deneyimini yepyeni seviyelere çıkarmaktadır. Hizmette geçici değişiklikler yapılmıştı ancak imza niteliğindeki pek çok ürün ve hizmetin yeniden kullanıma sunulmasıyla, First Class seyahat etmek eşsiz bir deneyim olmayı sürdürüyor.

Emirates'in premium yolcuları Dubai'deki Yolcu Salonu B'de yer alan Business Class lounge'undan faydalanabilecek. Güvenlik ve hijyen tedbirlerinin uygulandığı DXB'deki lounge alanı, tam kapsamlı yemek ve içecek hizmetleri, sessiz alanlar ve daha birçok deneyimi salgın öncesindeki ünlü hizmetlerini kademeli olarak yeniden sunarak, Emirates'in premium yolcularına rahatlamaları için mükemmel bir liman sunuyor.

Business Traveller Middle East 2020 Ödülleri, sanal olarak takdim edilirken, etkinliğe sektörden bölge çapında yüzlerce profesyonel katıldı. Ödüller, derginin editoryal ekibinin yanı sıra seyahat uzmanlarından oluşan bir panel tarafından değerlendiriliyor.


Emirates hakkında:

Emirates, dünyayı global merkezi olan Dubai aracılığıyla birbirine bağlayan, dünyanın en hızlı büyüyen havayolu şirketlerinden biridir. 270 uçaktan oluşan filoya sahip Emirates, bugüne kadar 500’ün üzerinde uluslararası ödül kazandı. Emirates modern, verimli ve rahat uçaklarıyla 1987 yılından beri Türkiye’deki yolcularını Dubai üzerinden dünyaya bağlıyor.


25 Ekim 2020 Pazar

Pandemi döneminde kuralsız ve karantinasız ziyaret edilebilecek ülkeler...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



İçinde bulunduğumuz gündem tüm dünyada seyahat planlarını da etkiledi. Pandemi nedeniyle ülkeler seyahat kurallarında değişikliğe giderken, sınırlarını turistlere tamamen kapatan ülkeler de sınırlarını açık bırakan ülkeler de oldu. Bu süreçte Enuygun.com, PCR testi uygulaması ve karantina zorunluluğu olmayan ülkeleri sizin için sıraladı. 

Tüm dünyayı etkilemeye devam eden pandemi, seyahat planlarını da önemli ölçüde değiştirdi. Birçoğumuz yurt dışı seyahatlerimize ara verdik. Aynı zamanda Kovid-19 nedeniyle bazı ülkeler diğer ülke vatandaşlarına sınırlarını tamamen kapattı, bazıları ise bunu tercih etmedi. Türkiye, bugün için dünyada karantina ya da PCR testi gibi kurallar olmadan ziyaret edilebilen az sayıda ülkeden biri. Türkiye’nin seyahat sitesi Enuygun.com, PCR testi uygulaması ve karantina zorunluluğu olmayan ülkeleri derledi. 

Karantina ve PCR testi zorunluluğu yok

Birçok ülke ziyaretçilerine 15 gün karantina ya da PCR testi gibi zorunluluklar getiriyor. Bugünün koşullarına göre örneğin; Almanya’ya gitmek için PCR testi zorunlu ve özel durumlar dışında turistik vize verilmiyor. İngiltere, Türkiye’den dönüşlerde 15 gün karantina uygulanmasını hayata geçirdi. Japonya bu süreçte vizesiz seyahati kaldırdı. Hollanda, Fransa ve bazı Avrupa ülkeleri Türk vatandaşlarının turistik amaçlı ziyaretlerini kabul etmiyor. Türkiye ise hiçbir havalimanında PCR testi zorunlu değil ve 14 gün karantina zorunluluğu da şu an için uygulanmıyor. 

Sırbistan oldukça ideal bir destinasyon 

Bu süreçte seyahat etmek isteyen Türk vatandaşları karantinaya girmeden, PCR testi yaptırmadan üstelik vizesiz Sırbistan’a gidebiliyor. Başkent Belgrad, ekim-kasım aylarında seyahat etmek için oldukça keyifli bir yer. İstiklal Caddesi'nin bir benzeri Knize Mihailova Caddesi, Tuna ve Sava nehirlerinin birleşiminin muhteşem manzarasıyla Kalemegdan ve Nikola Tesla Müzesi, görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Yazlık bölgesi Zemun da görülmesi gereken bir destinasyon. 

Üsküp'te yabancılık çekmezsiniz

Kuzey Makedonya, kendinizi Türkiye'de hissedebileceğiniz sıcaklıkta bir ülke. Üsküp çarşısında Türkçe konuşan esnafla alışveriş yaparken ve ağız tadınıza uygun lezzetli yemek yerken bu sıcaklığı fazlasıyla hissedebilirsiniz. Ohri'nin güzelliğini ise yaşayarak deneyimleyebilirsiniz. Başkent Üsküp, tarihi ve doğal güzellikleriyle görenleri kendine hayran bırakan Ohri Makedonya’ya gidenlerin gezebilecekleri yerlerin başında geliyor. 

Denize girmeye ne dersiniz?

Saranda kıyılarında hala denize girebileceğiniz Arnavutluk, vizesiz herhangi bir kısıtlama olmadan Türk vatandaşlarının gezebileceği ülkelerden biri. Başkent Tiran, Kuzey'de İskodra, daha güney tarafında Saranda ve kıyı bölgeler Arnavutluk'a gidenlerin görmesi gereken yerler arasında yer alıyor.

Dünyada 9 ülke var

Türk vatandaşları vize ve başka kısıtlamalar olmadan Meksika, Brezilya, Yemen, Moritanya ve Afganistan’a da gidebilir. Uluslararası Havayolu Taşımacılığı Birliği (IATA) verilerine göre, bugün itibarıyla seyahat kısıtlaması uygulamayan dünyada 9 ülke bulunuyor. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bu ülkeler Sırbistan, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Brezilya, Meksika, Afganistan, Moritanya ve Yemen.


Mandarin Oriental, Bodrum, Avrupa’nın en iyileri arasında...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Mandarin Oriental, Bodrum, Condé Nast Traveler’s 2020 Readers’ Choice Awards’ta (Okuyucu Ödülleri) Avrupa’nın en iyileri arasında


Mandarin Oriental, Bodrum dünyanın en prestijli seyahat dergisi Condé Nast Traveler’ın okuyucularının oyları ile belirlenen 2020 Okuyucu Ödülleri’nde Avrupa’nın en iyi 6. resortu oldu. 

Bodrum’un eşsiz doğasıyla iç içe bir yaşam alanı yaratan, zeytin ağaçları ve bin bir çeşit bitki örtüsüyle çevrelenmiş, yeşil ile mavinin buluştuğu lüks resort; tamamı teras veya balkona, belirli bir kısmı ise özel bahçe ve sonsuzluk havuzuna sahip odaları, geniş yaşam alanı sunan tam donanımlı mutfağa sahip rezidans daireleri, yemyeşil ferah bahçelerinde barbekü köşesi ve sonsuzluk havuzu barındıran birbirinden özel konumlardaki lüks süit ve villalarıyla toplam 132 konaklama ünitesi, eşsiz kum plajları, dünya mutfaklarından benzersiz lezzetler sunan restoran ve barlarının yanı sıra, hem ruhu hem de vücudu dinlendiren ödüllü Spa’sıyla misafirlerine sunduğu benzersiz deneyimi açıldığı günden bugüne ödüllerle taçlandırmayı sürdürüyor. 

Hizmet vermeye başladığı 2014 yılından bu yana uluslararası alanda 100’e yakınprestijli ödüle layık görülen Mandarin Oriental Bodrum, Condé Nast Traveler’ın 2020 Okuyucu Ödülleri’nde kendi listesinde Türkiye’deki resortler arasında en üst sırada yer almanında ayrı gururunu yaşıyor. 

Mandarin Oriental, Bodrum Genel Müdürü Ersev Demiröz, bu başarılarıyla ilgili olarak düşüncelerini, “CondéNastTraveler’ın 2020 Okuyucu Ödülleri’nde Avrupa’nın en iyi altıncı resort’u olmaktan, aynı zamanda da listemizde Türkiye’deki resort’lar arasında en üst sırada yer almaktan dolayı çok mutlu ve gururluyuz. Bu prestijli ödülün, efsanevi hizmetimizi Türk misafirperverliği ile harmanlayarak sunan özverili ekibimizin misafirlerimizin beklentilerinin üzerine geçmek ve onlara unutulmaz bir deneyim yaşatabilmek için gösterdikleri çabanın bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Değerli ekibimi başarılarından ötürü tebrik ediyor, bizi seçimleriyle onurlandıran misafirlerimize ise en içten teşekkürlerimi sunuyorum,” şeklinde paylaştı.

CondéNastTraveler, gezginlere ilham ve tavsiye veren, dünyanın en seçkin seyahat markasıdır. Condé Nast Traveler Okuyucu Ödülleri, seyahat endüstrisindeki en uzun soluklu ve en prestijli mükemmellik ödülüdür.


24 Ekim 2020 Cumartesi

Bulgaristan -Türkiye Turizm Toplantısı Gerçekleşti...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Mariyana Nikolova ve beraberindeki 7 kişilik heyetle ülkemize gerçekleştirdikleri resmi ziyaret kapsamında; T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Sayın Nadir Alparslan’ın ev sahipliğinde, 22 Ekim Perşembe günü İstanbul CVK Bosphorus Hotel’de aralarında TÜRSAB’ın da bulunduğu turizm sektör kuruluşlarının temsilcilerinin de katılımıyla bir toplantı düzenlendi.

Toplantıda Bakan Yardımcısı Sayın Alparslan konuşmasında 3. Turizm Karma Komisyonu Toplantısı’nın bu yıl bahar ayında Bulgaristan’da düzenlenmesi, vize süreçlerinde Yunanistan modelinin uygulanarak Türkiye’den Bulgaristan’a ziyaretlerin artırılması, TGA ile ortak projeler geliştirilmesi ve uzak ülkelerden ülkemize gelen turistlere yönelik Bulgaristan turizminin canlandırılması önerilerinde bulunarak; karşılıklı turizm ilişkileri ve iş birliğinin devamı temennilerini yineledi.

Önümüzdeki yeni dönemde sağlık diplomasisinin öneminin artacağını vurgulayan Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Mariyana Nikolova konuşmasında, vize işlemlerinin kolaylaştırılmasında çalışmalarının devam ettiğini, Bulgaristan kış destinasyonlarına ülkemizden daha çok turist ziyaretini beklediklerini belirtti ve yakın zamanda karşılıklı fikir alışverişinin gerçekleşeceği bir forum düzenlenmesi önerisinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Nikalova konuşmasında ayrıca Bulgaristan’ın turizm tesislerinde koronavirüs kapsamında önlemlerinin artırıldığını ve Balkan ülkelerinin birbirlerini bu süreçte ayrıca destekleyerek sınırlarını birbirlerine kapatılmamasının önemine değindi.

Toplantıda konuşma gerçekleştiren Birliğimiz Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, özellikle pandemi sürecinde komşu ülkelerle birçok alanda ortak hareket etmenin öneminde değindi. Başkan Bağlıkaya konuşmasında Türkiye ve Bulgaristan arasında karşılıklı ziyaretçi akışının artırılması, yeni turizm ürünleri, pazarlama ve eğitim gibi iş birliğimizi daha ileriye taşımak amacıyla yapılacak çalışmalara her zaman hazır olduklarının altını çizdi.

Ayrıca TTYD Başkanı Oya Narin, TÜROB Başkanı Müberra Eresin, TÜROFED adına Yalçın Aydın ve Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Zeki Sarıbekir’in birer konuşma gerçekleştirdiği toplantı, tarafların turizm, ticaret ve yatırım ilişkileri ve ortaklıkların daha artırılması dileğiyle; heyetlerin karşılıklı hediye takdimi ve fotoğraf çekimi ile son buldu.

22 Ekim 2020 Perşembe

Divan Grubu, Vodafone Park Arena’da Acentelerle buluştu...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Divan Grubu Acentelerle Bir Araya Geldi 


Türk turizm sektörünün gelişimine ve ekonomisine öncülük eden Divan Grubu, Vodafone Park Arena’da sosyal mesafe kuralları kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte sektörün önde gelen acenteleriyle buluştu. Divan Grubu’nun “Divan Demek Güven Demek” söyleminden hareketle pandemi döneminde gerçekleştirdiği çalışmalarının aktarıldığı etkinlikte, acentelere birlik mesajı verildi. 

Divan Grubu, Vodafone Park Arena’da gerçekleştirdiği etkinlikte sektörün önde gelen acenteleriyle sosyal mesafe kuralları kapsamında bir araya geldi. Divan Grubu Otelleri Satış Direktörü Deniz Dikkaya ev sahipliğinde düzenlenen buluşmada, pandemi döneminde Divan Grubu’nun hız kesmeden sürdürdüğü özverili çalışmaları acentelerle paylaşıldı. 

Etkinlikte konuşma yapan Divan Grubu Otelleri Satış Direktörü Deniz Dikkaya; “Divan Grubu olarak sektörümüz için önem taşıyan acenteleriyle bir araya gelerek bu yolculukta birlikte olduğumuzu aktarmayı amaçladık. “Divan Demek Güven Demek” söylemimizle gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızda sizlerden aldığımız değerli destek büyük öneme sahip. Aynı sektörde birbirimizden güç alarak ilerlediğimiz bu yolda her daim bir arada olmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.  


THY ilk Airbus A350 XWB siparişini teslim aldı...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Türk Hava Yolları, ilk Airbus A350 XWB siparişini teslim aldı

@TurkishAirlines @Airbus #A350 

Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı Türk Hava Yolları, toplamda 25 adet sipariş verdiği A350-900 uçaklarının ilkini teslim aldı. Türk Hava Yolları, bu en yeni nesil, yüksek verimli geniş gövdeli uçağın en yeni operatörü oldu.

Hali hazırda 179 uçaklık (yolcu ve kargo) Airbus filosuna sahip olan Türk Hava Yolları, filosundaki 66 adet A330 modeli ile dünyada bu uçak tipinin en büyük operatörüdür. Filoya katılacak olan yeni A350’ler ile havayolu, A330 ve A350XWB Aileleri arasındaki eşsiz ortak kullanım yeteneği sayesinde operasyonel esneklik ve daha düşük işletme maliyetleri gibi avantajlardan yararlanacak.

Türk Hava Yolları’nın A350-900 uçağı, modern ve konforlu,32 adet Business ve 297 adet Comfort Economy olmak üzere 329 koltuklu iki sınıf kabin düzenine sahiptir. Buna ek olarak uçak, uzun mesafeli uçuşlarda daha keyifli bir yolcu deneyimi için HD ekranlar ve Wi-Fi bağlantısı sunan en yeni nesil uçak içi eğlence sistemi ile donatılmıştır.

A350 XWB, en yeni aerodinamik tasarıma, karbon fiber gövde ve kanatlara ve yeni nesil yakıt tasarruflu Rolls-Royce motorlara sahiptir. Bu son teknolojiler birlikte, yakıt ve emisyon tüketiminde yüzde 25’lik bir azalma ile rakipsiz bir verimlilik sunuyor.A350 XWB kabini, çift koridorlu uçak sınıfının en sessizidir; yolculara ve mürettebata en konforlu uçuş deneyimini sunan en modern uçak içi ürünlere sahiptir.

Eylül 2020 sonunda A350 XWB Ailesi, dünya çapında 50 müşteriden 930 adet kesin sipariş almıştır.


Airbus Hakkında

Airbus, havacılık, uzay ve ilgili servislerde küresel bir liderdir. 2019 yılında, yaklaşık 135,000 kişiye istihdam sağlamış, 70 milyar Avro gelir elde etmiştir. Airbus, yolcu uçağı segmentinde en geniş ürün yelpazesini sunmaktadır. Airbus, tanker, savaş, ulaştırma ve görev uçakları sunan Avrupa’nın bir numaralı uzay girişimi, dünyanın önde gelen en büyük uzay şirketidir. Helikopter sektöründe, dünya çapında en verimli sivil ve askeri helikopter çözümlerini sunmaktadır.


SunExpress artık Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası Sahibi ...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


SunExpress artık Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası Sahibi 


Türk Hava Yolları’ndan sonra Türkiye’de Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’na sahip ikinci havayolu SunExpress oldu

Türk Hava Yolları ve Lufthansa’nın ortak kuruluşu SunExpress,2018 yılının son çeyreğinde projelendirdiği ve şirket içerisindeki birçok departmanın katkı ve destekleriyle gerçekleştirilen çalışmaları sonucunda, 2020 Eylül ayında tüm denetim ve gereklilikleri yerine getirerek Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’nı (YSS) almaya hak kazandı. 

SunExpress, Türk havacılık sektöründe Türk Hava Yolları’ndan sonra YSS belgesine sahip ikinci şirket olurken Antalya’da ise lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmalarla birlikte bu belge ile sertifikalandırılan 4 firmadan biri olmayı başardı.2020 yılı itibarıyla, Türkiye’de şu ana kadar bu belgeyi almaya hak kazanan 520 şirket bulunuyor.

Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası nedir?

İngilizce adı ‘Authorized Economic Operator’ (AEO) olan “Yetkilendirilmiş yükümlü”; gümrük yükümlülüklerini gerektiği gibi uygulayan, kayıt sistemi düzenli ve izlenebilir olan, mali yeterlilik, emniyet ve güvenlik standartlarını karşılayan, oto kontrolünü gerçekleştirebilen güvenilir şirketlere sağlanan ve uluslararası geçerliliği olan bir statüdür. Bu statüye sahip şirketlere gümrük uygulamalarında bazı kolaylık ve imtiyazlar sağlanır. Dolayısıyla, yetkilendirilmiş yükümlü kavramı geleceğin uluslararası dış ticaret yapısının ana unsurlarından birini oluşturur.

Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’na sahip olan şirketler, ithalat ve ihracat süreçlerinde zaman ve maliyet tasarrufu, operasyonel kabiliyetlere olumlu katkı, uluslararası pazarlarda rekabet gücü, marka değeri ve güvenilirliğinin artması gibi avantajlara ek olarak, karşılıklı tanıma anlaşması olan ülkelerde de statü ayrıcalıklarından da yararlanma imkânına sahip oluyor.

Günümüzde dünya üzerinde Avrupa Birliği’nde 19.001 ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 11.605 adet Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası (YYS) almaya hak kazanmış firma bulunmaktadır. 


21 Ekim 2020 Çarşamba

Marka Şehir Balıkesir Projesi’nde İmzalar Atıldı...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Marka Şehir Balıkesir Projesi’nde İmzalar Atıldı

Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri olan Balıkesir’i bir marka şehre dönüştürmek hedefiyle Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Ticaret Odası, Balıkesir Sanayi Odası, Balıkesir Ticaret Borsası ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı iş birliğiyle gerçekleştirilen “Marka Şehir Balıkesir” projesinin ilk adımı 9 Ekim Cuma günü düzenlenen imza töreniyle atıldı.

Tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle tanınan Balıkesir, gastronomiden turizme, üniversitelerden sanayisine, et ürünlerinden süt ürünlerine, zeytinyağından pirincine çok gelişmiş ve zengin bir şehir. Bu zenginlikleri başta Türkiye olmak üzere tüm dünyaya tanıtmak isteyen Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Ticaret Odası, Balıkesir Sanayi Odası, Balıkesir Ticaret Borsası ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı güçlerini “Marka Şehir Balıkesir” projesi için birleştirdi. Projenin protokol imzaları 9 Ekim Cuma günü gerçekleştirilen bir törenle atıldı. İmza töreni Balıkesir Valisi Hasan Şıldak, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Balıkesir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Kula, Balıkesir Sanayi Odası Meclis Başkanı Erhan Ortaköylü, Balıkesir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Erdoğmuş ve GMKA Genel Sekreteri Hasan İskender’in katılımıyla gerçekleştirildi. 

“Balıkesir’in tüm zenginliklerini daha iyi tanıtacağız”

Projenin tüm paydaşlarına teşekkür eden Balıkesir Valisi Hasan Şıldak, “Marka şehir şehrin kimliğini bulması ve iddiayı dile getiriyor. ’Ben bir kentim kırsalımla ve ilçemle, bütün insanımla birlikte hareket ediyorum, güç birliği  yapıyorum. Ben ülke ve dünya sahnesinde daha kimlikli, daha güçlü ve kendinden emin adımlarla yürümeye aday bir ilim. Ben varım’ demek anlamına geliyor, bu coşkuyu taşıyor. Balıkesir bu başlık altında pek çok çalışmayı görecek. Bu projede her şeyden önce reel sektörün yönetimle elele verip insanına ve şehrine verdiği değeri en yükseğe taşıma gayreti var. Azim var, irade var, güç birliği var. Hepimiz Balıkesir’in gücünü, potansiyelini biliyoruz. O kadar çok değere sahibiz ki… Bu projeyle bütün zenginliklerimizi daha iyi tanıtacağız. Balıkesirimize hayırlı olsun” dedi.

“Marka şehir olmak, şehrin tüm dinamiklerinin aynı hedefe kilitlenmesiyle mümkün”

Balıkesir’in bulunduğu konum, ulaşım olanakları, doğal ve mimari yapısı, limanları, yöresel lezzetleri, tarihi ve kültürel değerleriyle bir bütün, yaşayanların her beklentisine cevap verebilecek sağlıklı ve uzun bir yaşam şehri olduğuna dikkat çeken Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz ise şunları söyledi: “Nihai amacımız; yatırımlarımızı canlandırarak şehrimize daha fazla turist çekmek ve şehrin kalkınmasını sağlamak, vatandaşlarımıza daha iyi hayatlar sunarak onların refahını artırmak, kültür ve sanat noktasında şehre değerli katkılar sağlayabilecek yaratıcı insanları şehirde yaşamaya ikna etmektir. Balıkesirimizi marka şehir olma yolunda her geçen gün daha çok şahlandırıyor, şehrimizin adını ülkemize ve tüm dünyaya duyuruyoruz. Marka şehir olmak, şehrin tüm dinamiklerinin aynı hedefe kilitlenmesiyle mümkündür. Şehrin üniversitelerinden esnafına, bürokrasisinden siyasetine, basın/medyasından vatandaşına kadar her kesim markalaşmak için dertlenirse bu hedef gerçekleşir. İyi ki Balıkesirliyiz, iyi ki bu topraklarda yaşıyoruz.”

Balıkesir’in Büyükşehir Belediyesi ve şehirdeki kamu kuruluşlarıyla ortaklaşa gerçekleştirdiği yetişkin eğitimleri ve hayat boyu öğrenme konusundaki çalışmalarıyla 'UNESCO Öğrenen Şehirler Küresel Ağı'na dahil olduğunu, ayrıca Avrupa Komisyonu tarafından gerçekleştirilen Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Yarışması (EDEN - European Destinations of Excellence) kapsamında Avrupa’nın seçkin destinasyonları arasına katıldığını da hatırlatan Yılmaz, Marka Şehir Balıkesir projesinin hem bu vizyonun taçlandırılması hem de şehirdeki tüm kurumlar arasında koordinasyon sağlanması adına önemine dikkat çekti.


Projenin ilk yılı için 1.500.000 TL bütçe ayrıldı

Projenin sözcülüğünü yürüten Balıkesir Ticaret Odası Başkanı Rahmi Kula, “Marka Şehir Balıkesir” projesi ile hedeflerinin bölgedeki hizmet ve tesis kalitesi yükselterek Balıkesir’e gelen turist sayısı ve kalitesini artırmak, daha iyi hizmet ve olanaklar sağlayarak memnuniyeti ve böylece kişi başı harcama miktarını artırmak olduğunun altını çizdi. Bir diğer hedeflerinin ise Balıkesir’in coğrafi işaretli ürünleri başta olmak üzere markalaşmasını sağlamak, kente bölgenin ihtiyaçlarına yönelik yeni yatırımları ve yatırımcıları çekebilmek olduğunu belirten Kula, projenin hedeflenen süresinin 5 yıl olduğunu, projenin ilk yılı için yaklaşık 1.500.000 TL bütçe ayrıldığını söyledi. “Bu işin sadece ayırdığınız bütçeyle olmayacağını biliyoruz. Marka şehir olmak şehrin tüm paydaşlarıyla birlikte bu işe inanması, zaman ayırması ve emek vermesiyle gerçekleşebilir. Projeye hazırlanmak için geçtiğimiz bir yıllık süreçte projenin tüm paydaşları el ele vererek şehrin sanayiden üretime turizmden kültüre şehrin mevcut değerlerini ortaya çıkaracağımız araştırmalar ve stratejiler oluşturduk. İlk adımı bugün atılan imzalarla attık. Şimdi önümüzde uzun bir yol var” diyen Balıkesir Ticaret Odası Başkanı Rahmi Kula, projenin ilk yılında Balıkesir’deki ilçe kaymakamlıklarımızdan, ilçe belediyelerimize, ticaret odalarımız, ticaret borsalarımızdan sanayi odamıza, üniversitelerden sivil toplum örgütlerine kadar bu şehirde yaşayan ve bu şehre gönül bağı olan herkeste bir farkındalık yaratarak projeyi sahiplenerek katılım göstermesini arzu ettiklerini belirtti.

Kula, Marka Şehir Balıkesir projesinin hem kent hem de kentli kimliğinin daha güçlü bir şekilde inşa edeceğinin ve farklı değerlere sahip Balıkesir’i değerler bütünü olarak bir araya getireceğinin altını çizdi. Bu projenin Balıkesirliler için gerçekleştirildiğini hatırlatan Kula, “Şehrimizin kültür, sanat, sosyal yaşam anlamda gelişmişlik düzeyini artırmak, altyapısını en iyi hale getirmek, tüm ürün ve hizmetlerde markalaşmayı hedefleyerek katma değeri artırmak, yatırımlarla yeni ve daha iyi iş olanakları yaratarak işsizliği çözmek, kısacası bu şehirde yaşayan herkesin bugününü ve geleceğini güzelleştirmek en büyük arzumuz” dedi. 

Bu proje yatırımcıları Balıkesir’e çekecek 

Kula, Marka Şehir Balıkesir projesi sonrasında 4 ve 5 yıldızlı otel yatırımlarının yanı sıra sağlık sektörüne ve sağlık turizmine yönelik yatırımların artmasının beklendiğini hatırlattı. Projeyle ayrıca kentin yatırım ortamı hakkında farkındalık yaratarak, nitelikli yatırımcıları Balıkesir’e çekmeyi öngördüklerini belirten Kula, yapılacak yeni yatırımlarla sanayinin gelişimine ve istihdama önemli bir katkı sağlanacağına dikkat çekti. 

Turizm gelirlerinin yüzde 50 artması öngörülüyor

Kula, Marka Şehir Balıkesir projesiyle birlikte turist sayısının yüzde 30, turizm gelirlerinin ise yüzde 50 oranında artmasını öngördüklerini söyledi. Balıkesir’in Türkiye’nin en önde gelen destinasyonlarından biri olduğunu hatırlatan Kula, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok ciddi bir turizm potansiyelimiz var. Öncelikli hedefimiz turizmi çeşitlendirerek, dalış, doğa, gastronomi, kültür turizmi gibi niş ve katma değeri yüksek turizm hedeflerini gerçekleştirerek şehrimize daha çok turist çekebilmek. Büyük şehirlere ulaşım olarak yakınlığımız, uçağa binmeden ulaşım imkanları, keşfedilmemiş yerlerimiz ve ürünlerimiz, hizmetlerimiz en büyük avantajımız. İç turizme yönelik bu çeşitliği ve hareketi sağladıktan sonra yeni yatırımlar ve salgının etkisinin geçmesiyle daha hazır olarak dış turizme ağırlık vermeyi düşünüyoruz.” 


20 Ekim 2020 Salı

Türkiye’nin ilk yerli ve milli 3D yazıcı üreticisi Zaxe 8 milyon TL’lik yatırım aldı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



En son teknolojilerle üretilen yenilikçi ürünleriyle 3D yazıcı alanında Türkiye’nin lider şirketi Zaxe, aralarında KVK, Nevzat Aydın ve Muzaffer Akpınar’ın bulunduğu bir grup yatırımcıdan 8 milyon TL yatırım aldı. Alınan bu yatırımla eğitim ve sanayi sektöründe lider konumda kullanılan Zaxe 3D yazıcılarının geliştirilmesi ve 2 senedir Ar-Ge çalışmalarını tamamladıkları bireysel kullanıcılara yönelik yeni 3D yazıcı modellerinin Türkiye ve dünya pazarına sunulmasını hedefleniyor.

Zaxe, 2015 yılında yerli ve milli 3D yazıcı üretmek hayali ile Baki Gezgen ve Aydonat Atasever tarafından kuruldu. İkili Zaxe markası ile ilk ürünleri X1’i 2016 yılında piyasaya çıkarmayı başardı. Bu model hali hazırda 400’den fazla eğitim kurumunda kullanılmaktadır. Zaxe, 2017 yılında Keiretsu Melek Yatırımcı grubundan aldığı destek ile üretim ve Ar-Ge çalışmalarına hız vermiş, yeni modelleri ile eğitim kurumlarına ek olarak, Kobi ve sanayi kuruluşlarına uygun Z serisi modellerini başarı ile satışa sundu.

2019 yılında Genel Müdür Emre Akıncı’nın takıma katılması ile firma çok başarılı olduğu B2B segmentine ek olarak B2C’yi de hedefine aldı ve 4 yeni modelle geliştirdiği ürün gamını Türkiye pazarına ek olarak dünya pazarına da sunmak için çalışmalara başladı.

3D yazıcılar Türkiye ekonomisi açısından kritik öneme sahip

Ülkelerin üretim ekonomisi için stratejik öneme sahip olan 3D yazıcı sektörünün ülkemizde ve dünyada çok hızlı büyüdüğünü ifade eden Akıncı, şunları söyledi: “Zaxe, geliştirdiği yerli ve milli 3D yazıcılar ile Türkiye ekonomisine gerek yurt dışına bağımlılığının azaltılması gerekse stratejik açıdan ihtiyacımız olan tüm üretimin ülkemizde yapılmasına büyük bir fayda sağlayacaktır.” dedi. 

Türkiye’nin her kesimine ulaşacak

Zaxe aldığı yatırım ile üretim kapasitesini artırarak, tüm ev ve okullarda bireysel kullanıcılar tarafından kolaylıkla kullanılabilecek yeni nesil 3D yazıcılarını tüm Türkiye’ye sunmaya hazırlanıyor. Bu hedef doğrultusunda, 3D yazıcıların ülke geneline yayılmasında ve kolay erişilebilir olmasında yatırımcılar arasında yer alan KVK’nın Türkiye’ye yayılmış satış ve teknik destek ağının çok büyük rolü olacağı belirtiliyor.

Yurtdışına ileri teknoloji ihraç eden bir şirket haline gelecek

Uzmanlaşmış mühendis kadrosunun ekip lideri olan kurucu Baki Gezgen “Bu yatırım Zaxe üretim süreçlerine ve AR-GE faaliyetlerine büyük hız kazandıracaktır. Geliştirmekte olduğumuz yeni 3D yazıcılarımız ile teknoloji ihraç eden bir şirket olmak en büyük hedefimiz”

4 farklı 3D yazıcı modeli bulunuyor

Kullanım alanının genişlemesiyle birlikte şu anda 400’ün üzerinde eğitim kurumunun yanı sıra çok sayıda farklı sektörden kuruluşa 3D yazıcı çözümleri sunan Zaxe’nin xlite, X2, Z1 ve Z1+ olmak üzere dört adet 3D yazıcı modeli bulunuyor. 3D yazıcılarla birlikte Türk yazılım mühendisleri tarafından geliştirilen xDesktop yazılımı ücretsiz olarak veriliyor. Gelişmiş özellikleri ve kullanım kolaylığı ile rakip yazılımlardan farklılaşan xDesktop, daha önce hiç 3D yazıcı kullanmamış 7’den 70’e tüm kullanıcıların üç adımda kolayca baskı alabilmelerine olanak tanıyor.

Global Yatırımcıların radarına girdi

Şirketin stratejik büyümesinden ve yatırım adımlarının planlanmasından sorumlu kurucu ortak Aydonat Atasever, Zaxe’nin çok kısa bir zamanda global yatırımcı ekosistemi içerisinde adının konuşulacağından emin olduğunu bildirdi ve şunları söyledi: “3D Teknolojiler ile ilgili yabancı fonlar hem şirketimizi hem de Ar-Ge kadromuzu yakından takip etmeye başladı. Zaxe markasının global pazarlarda ürünlerinin satılmaya başlaması ile şirketimizin değerlemesinin çok hızlı şekilde yukarı çıkacağını düşünüyoruz.” 

Bu yatırım turunda Zaxe’ye danışmanlık hizmetlerini Core Finance sağladı. Kurucu ortaklarından Alper Kiresepi ise “Bu yatırım, Zaxe ekibinin bugüne kadarki başarılarının üzerine ekleyerek devam etmesini ve pazardaki liderlik konumunu güçlendirmesini sağlayacaktır. Şirket büyümeye devam ederken kendilerini desteklemeyi ve yurtdışından yatırım çekmeyi dört gözle bekliyoruz." diye belirtti.

Yatırımcılarımız çok tecrübeli

Zaxe kurucuları, bu yatırım turuna dahil olan ve çok sayıda projeye yatırım yapan YemekSepeti kurucusu Nevzat Aydın, yıllarca telekomünikasyon ve teknoloji alanlarında tecrübesi olan Muzaffer Akpınar ve Türkiye’nin mobil iletişim ürünleri satış ve satış sonrası servis hizmet sektöründe lideri olan KVK’nın inanılmaz destekleri olacağını düşünüyorlar.

KVK Genel Müdürü Serdar İbrahim Gölbek ise “Zaxe geliştirdiği teknoloji ve 3D yazıcılar ile   katmanlı imalat endüstrisinde Türkiye’nin lider temsilcisi olduğunu gösterdi. Şirketin ticari büyümesi ve yeni teknolojiler geliştirmesi ile hem Türkiye pazarına hem de yurt dışı pazarlara hakim olma yeteneği hakkında yüksek beklentilerimiz bulunmaktadır. KVK olarak biz de bu hedefe ulaşmasında üzerimize düşen görevi ortak olarak yerine getireceğiz” dedi.

 

Zaxe Hakkında:

Zaxe 2015 yılında Türkiye’de kurulmuştur. Kullanımı kolay, güvenilir 3D baskı teknolojilerine ihtiyaç duyan firmalar ve kullanıcılar için en gelişmiş teknolojiler ile donatılmış 3D yazıcıları sunmaktadır. Rakiplerden farklı olarak, Zaxe yalnızca bir 3D yazıcı üreticisi değil, güvenilir teknik destek ekibi ile müşterilerine uçtan uca bir 3D ekosistem sunmaktadır. Zaxe, şu ana kadar ürettiği X1, X2, X1+, Z1, Z1+ 3D yazıcıları, Zaxe XDesktop yazılımı ve Zaxe filamentleri ile yüksek kaliteli baskılar almanızı sağlamaktadır.


19 Ekim 2020 Pazartesi

Medikal sektörü, Kolaymedikal Platformu ile e-Fatura’ya geçiyor ...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in yayınlamış olduğu tebliğe göre, tüm eczane, medikal ve optisyenlik müesseseleri gibi Sağlık Hizmetleri Sunucuları ile medikal malzeme ilaç/etken madde temin eden tüm mükelleflerin, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren brüt satış hasılatına bakılmaksızın E-fatura uygulamasına geçmeleri zorunludur.  

Kolaymedikal Platformu; E-fatura ve Ürün Takip Sistemi (ÜTS) ile entegre çalışarak,  mükellef işletmelerin zamandan ve paradan tasarruf etmesini sağlayan bir uygulamadır. Kolaymedikal, kullanıcının ihtiyaçlarına göre modellenebilir. Kolaymedikal ile, mevcut ticari uygulama üzerinden E-fatura entegrasyonu ile ÜTS entegrasyonu beraber veya ayrı ayrı kullanılabilir. 

Medikal sektöründe dijital dönüşümü sağlayan Kolaymedikal Platformu günümüzde, E-fatura mükellefi olup Ürün Takip Sistemine ürün bildirmek zorunda olan medikal sektörü firmaları tarafından kullanılmaya devam etmektedir.   

İki uygulamayı tek bünyede bütünleştiren başka bir yazılım bulunmuyor  

Kolaymedikal’in, E-Fatura ve ÜTS’yi tek platformda toplandığının altını çizen Kolaysoft Teknoloji AŞ Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan, şunları söyledi: 

“Kolaymedikal Platformumuz, E-fatura sisteminde alışkan olduğumuz ticari uygulamayla entegrasyonu, bir adım daha öteye taşıyarak ÜTS entegrasyonunu da kendi bünyesine alarak, tamamen kullanıcı dostu bir uygulama haline dönüşmüştür. Piyasada, E-fatura entegrasyonu yapabilen veya ÜTS entegrasyonu yapabilen ayrı ayrı uygulamalar mevcuttur. Ancak, e-Fatura ve ÜTS’yi tek bünyede birleştiren ikinci bir uygulama yazılımı bulunmuyor. İki uygulamayı tek bünyede toplayan yazılım Kolaysoft Teknoloji AŞ’nin platformu olduğundan, E-fatura ve ÜTS zorunluluğu olan tüm sektörlerde Kolaymedikal’e yoğun talep gerçekleşiyor” dedi. 

Medikal sektöründeki firmaların hayatını kolaylaştırıyor

Kolaymedikal Platformu ile medikal sektöründeki firmaların hayatını ciddi anlamda kolaylaştırdıklarını anlatan Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Kolaymedikal Platformu sayesinde, medikal sektöründeki mükellef işletmeler, alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Mevcut ticari uygulamaları ne olursa olsun entegrasyonu sağlıyorlar ve başka hiçbir modül veya sürüme de gerek olmadan E-fatura- E-Arşiv faturalarını, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’e gönderiyorlar. Aynı zamanda, Kolaymedikal uygulaması çift yönlü bir entegrasyon sağladığından, gelen datayı da ticari uygulamaya aktarabiliyor. Kısaca, Kolaymedikal Platformu, Ürün Takip Sistemindeki aynı mantık ile çalışıyor ve fatura içindeki ürünleri ÜTS’ye aktarıyor. Kolaymedikal aynı zamanda, Medula ile de entegre çalışabilen yapısı sayesinde, dönem sonlarında SGK’ya kesilecek faturaları saniyeler içinde hazırlayıp gönderebiliyor” şeklinde konuştu. 


16 Ekim 2020 Cuma

8. ENGELSİZ FİLMLER FESTİVALİ ÇEVRİM İÇİ GÖSTERİMLERİYLE DEVAM EDİYOR...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Sekizinci yılında çevrim içi salonundaki filmleri Türkiye’deki tüm sinemaseverlere ulaştıran Engelsiz Filmler Festivali, film söyleşileriyle de ilgiyle takip edilmeye devam ediyor. 18 Ekim Pazar gününe dek sürecek Festival’in dördüncü gününde “Engelsiz Yarışma” seçkisinden “Küçük Şeyler” “Dünyadan” seçkisinden “Bu Enfes Pasta!” ve “Eski Normal: Mekan” seçkisindeki filmler eff2020.muvi.com adresinde gösterime girdi. 


Festivalde bugün Festival Yönetmeni Ezgi Yalınalp’in moderatörlüğünde “Küçük Şeyler” filminin yönetmeni Kıvanç Sezer, “Eski Normal: Mekan” seçkisinde yer alan “En İyi Şehir Hiç Kurulmamış Olandır” filminin yönetmeni Christoph Schwarz ile seçkinin bir diğer filmi “Seri Paraleller”in yönetmeni Max Hattler ile söyleşiler gerçekleşti.

“Üretim Sürecinin Üç Ana Karakterini de Filmimde İşledim”

Gösterimlerin dördüncü gününde en dikkat çeken söyleşilerden biri “Engelsiz Yarışma”da yer alan “Küçük Şeyler” filminin yönetmeni Kıvanç Sezer söyleşisiydi. Adana ve Antalya’dan ödüllerle dönen; orta sınıf mensubu Onur ve Bahar çiftinin ev ve iş hayatları üzerinden, günümüz beyaz yaka yaşantısına absürt mizah sularında gezerek bir bakış atan filmiyle ilgili merak edilenleri cevaplayan Kıvanç Sezer, Küçük Şeyler’in de yer aldığı ve inşaat sektörünün üç farklı sınıf üzerindeki etkilerini anlatan Konut üçlemesine başlama motivasyonuna dair soruyu yanıtlayarak söyleşiye başladı. “Önceki filmim Babamın Kanatları’nı yazarken daire gezen çiftin olduğu sahneye geldiğim noktada sinopsisini yazdığım Küçük Şeyler’in fikri geldi aklıma” diyen Sezer, bunun kendisinde bir çağrışım yaptığını ekleyerek konut üretim perspektifinden bakıldığında evi üreten, satan ve alan üç farklı sınıfın birbirlerine çok fazla değmeden toplumsal bir entitenin resmini tamamladığını belirtti. Üçlemenin son filmi hakkında da bilgi veren yönetmen, aklında birden çok fikir olduğunu belirterek kara film janrında bir film olacağını söyleyerek, müteahhitin merkezde olacağı bir suç filmi çekmeyi planladığını belirtti. Söyleşide filminin kadın ve erkekler tarafından da ayrı algılanan bir yapıda olduğunu ifade eden Sezer, erkeklerin Onur karakteriyle kendilerini özdeşleştirdiğini vurguladı. 

Kıvanç Sezer ile yapılan söyleşinin tamamına 16 Ekim saat 20.00’a kadar https://www.kisa.link/O1St linkinden ulaşılabilir.

“Yaşamımdaki Zıtlıklar Bu Filmin Ortaya Çıkmasında Etkili Oldu”

Festival’in bir diğer söyleşi “Eski Normal: Mekan” seçkisinde yer alan “En İyi Şehir Hiç Kurulmamış Olandır” filminin yönetmeni Christoph Schwarz söyleşisiydi. Filminin genel anlamda banliyö hakkında olduğundan bahseden yönetmen, bu durumun kendisi açısından duygusal bir tarafta olduğunu çünkü oraya yakın bir yerde büyüdüğünü belirtti. “Filmimde, şu sıralar sanatsal bir mekan olarak kullanılan, terk edilmiş ahşap bir kilise ile genişleyen yeni bir şehir var ve bu ikisi arasındaki zıtlık benim için bir biçimde ilginçti diyen” Schwarz, kilisenin var olanı korumayı çağrıştırırken diğerininse yeni şeyler inşa edilmesi gerektiğini söyleyen bir şehri temsil ettiğini vurguladı. Filmi çekmeye iten motivasyondan da bahseden Schwarz, büyümeye ve gelişmeye olan ilginin çok tehlikeli olduğunu düşündüğü için filmini çektiğini fakat bu konu üzerine eleştiri getirmek gibi bir amacının olmadığını ifade etti. Yönetmen ayrıca seyircinin meseleyi daha genel bir noktadan anlamasını sağlamak için “kentsel proje” yerine “yeni şehir”den bahsettiğini söyledi.

Christoph Schwarz ile yapılan söyleşinin tamamına 17 Ekim saat 20.00’a kadar https://www.kisa.link/O1Su linkinden ulaşılabilir.

“Çevremde Gördüklerimi Soyutlayarak Yeni Görme Biçimleri Bulmaya Çalışıyorum”

“Eski Normal: Mekan” seçkisinde yer alan “Seri Paraleller” filminin yönetmeni Max Hattler söyleşisi de sinemaseverlerin takip ettiği söyleşilerden bir diğeriydi. Avrupa’dan Hong Kong’a taşındığında kendisi için farklı olan şeylerden birinin inşa edilmiş çevre olduğunu söyleyen yönetmen, binaların yukarıya doğru uzandığını söyleyerek bu durumun Avrupa’dan biri için çok tuhaf bir durum olduğundan bahsetti. “Burada yaklaşık altı senedir yaşıyorum ve bir seneden beri de bu olguya sanatsal bir arayışla bakmak niyetiyle bu filmi yapmaya başladım” diyen Hattler, filmin hikayesinin böyle başladığını anlattı. Kendisinin soyut film yapan bir sinemacı olduğunu açıklayan Hattler, nesnel olmayan bir film yapım tarzı veya gerçek dünyaya bakıp onu başka bir şeye soyutlayarak yeni görme biçimleri bulmaya çalıştığını ve film üretme motivasyonunun bu olduğunu belirtti. 

Max Hattler ile yapılan söyleşinin tamamına 17 Ekim saat 20.00’a kadar https://www.kisa.link/O1Sv linkinden ulaşılabilir.

FESTİVALDE TÜM GÖSTERİMLER VE SÖYLEŞİLER BU YIL DA ERİŞİLEBİLİR VE ÜCRETSİZ 

Türkiye ve dünya sinemasının öne çıkan, çok konuşulan ve beğeniyle karşılanan filmlerini Türkiye’deki tüm sinemaseverlerle buluşturan Festival, programında yer verdiği tüm filmleri her yıl olduğu gibi göremeyenler için sesli betimleme, duyamayanlar için ayrıntılı altyazı seçenekleri ile erişilebilir ve ücretsiz olarak izleyiciye sunuyor. Festival’in çevrim içi film gösterimleri eff2020.muvi.com adresinden gerçekleştiriliyor. Filmler, Festival’in web sitesinden açıklanan gün ve saatlerde bu platform üzerinden ücretsiz izlenebiliyor. Engelsiz Filmler Festivali’nde film gösterimlerinin yanı sıra film ekipleri ve aktivistlerle gerçekleşecek söyleşiler de yine aynı adresten erişilebilir olarak takip edilebilmekte. Filmlerle ilgili ayrıntılara, gösterim ve söyleşi takvimlerine Festival'in web sitesi olan engelsizfestival.com adresinden ulaşılabilir.

Engelsiz Filmler Festivali hakkında ayrıntılı bilgiye www.engelsizfestival.com adresinden ulaşabilir; Festival’in Facebook, Instagram, Twitter hesaplarından duyuruları takip edebilirsiniz.

8. Engelsiz Filmler Festivali’nin diğer basın bültenlerine ise aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. 

https://drive.google.com/drive/folders/1pQzRWm_S1bfrBiCgokdwsj4w9DBRdWxZ?usp=sharing


www.instagram.com/engelsizfestival/

www.facebook.com/engelsizfestival/

www.twitter.com/engelsizff

5.000 ile 50.000.000 TL değerindeki deniz araçları MarinTurk Pendik’te...

 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Tekneler CNR Avrasya Boat Show’da yelken açtı

CNR Avrasya Boat Show Denizde deniz tutkunlarının yoğun ilgisi ile MarinTurk Marina / Pendik’te kapılarını açtı. 500’ün üzerinde markanın yat, tekne, yelkenliler, şişme botlar, deniz motorları ve başlangıç teknelerinin sergilendiği fuarda, pandemi sürecinde izole yaşam nedeniyle yoğun ilgi görenAile Tipi Yatlar da görücüye çıkarıldı. Fuarda 5 bin ile 50 milyon lira arasında değişen her bütçeye uygun deniz araçları tanıtılıyor.

Türkiye’nin en görkemli denizcilik buluşmalarından biri olan CNR Avrasya Boat Show Denizdedevletin ve Uluslararası Fuarlar Birliği’nin (UFI) belirlediği yeni normale dönüş kriterleri kapsamında bir dizi önlem ile kapılarını açtı. CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık tarafından Yat ve Tekne Endüstri Derneği (YATED)işbirliği ile organize edilen CNR Avrasya Boat Show Denizde - Uluslararası Deniz Araçları Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı,18 Ekim Pazar gününe kadar MarinTurkMarina / Pendik’te deniz tutkunlarını ağırlayacak. 100.000 metrekarelik alanda düzenlenen fuarda 5 bin ile50 milyon lira arasında değişen deniz araçlarıdeniz tutkunlarını bekliyor. 

Deniz âşıkları fuara yoğun ilgi gösteriyor

Dünya markalarını temsil eden firmalar ile en prestijli yerli üreticilerin ağırlandığı fuarda,pandemi sürecinde izole yaşam nedeniyle yoğun ilgi gören 12 – 25 metrelik Aile Tipi Yatları yoğun ilgi görüyor. Kategorilerinin en iyisi olan yat, tekne ve yelkenliler, şişme botlar, deniz motorları ve başlangıç tekneleri ile tekne ekipmanları ve aksesuarlarının tanıtıldığı fuarda,100’ün üzerinde firmanın 500’ü aşkın markasına dair deniz araçları sergileniyor. Son model tekne lansmanlarına da sahne olan fuar, denizcilik sektörünün en eğlenceli buluşmalarından biri niteliğinde. Deniz âşıklarının yoğun ilgisi ile karşılaşan fuarda, Türkiye tersanelerinde üretilen yatlar, katamaranlar, dünyanın önde gelen markalarının 2021 yılı tasarımları ve Türkiye’de ilk kez sergilenen tekneler deniz tutkunları ile buluşuyor.


14 Ekim 2020 Çarşamba

EMITT Fuarı 9–12Şubat 2022’ye Ertelendi...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



EMITT Fuarı 9–12Şubat 2022’ye Ertelendi


Dünyanın en büyük 5 turizm fuarı arasında yer alan, Türkiye’nin tanıtımına ve turizm sektörünün marka haline gelmesine hizmet eden, dünya turizmine yön veren sektör temsilcilerinin buluşma platformu olan Uluslararası Doğu Akdeniz Turizm Fuarı – EMITT,tarih değişikliğine gitti.

Daha önce 10 – 13Şubat 2020 olarak duyurulan fuarın tarihi, Hyve Group’un iş ortakları başta olmak üzere geniş katılımcı, ziyaretçi ve yerli ve yabancı paydaşları ile yaptığı görüşmeler neticesinde Fuarın 9 – 12Şubat 2022 tarihinde düzenlenmesine karar verildi.

“Önceliğimiz Fuarımızın Verimli ve Faydalı Gerçekleştirilmesi”

EMITT Fuarı’nı düzenleyen küresel fuarcılık şirketi Hyve Group’un Bölge Direktörü Kemal Ülgen, fuarın yerel ve uluslararası tüm paydaşlar için daha verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yaptı. Ülgen, şöyle devam etti: “Daha önce 2022 yılına ertelediğimizi duyurduğumuz fuarımızın yeni tarihi 9-12 Şubat 2022 olarak belirlenmiştir. 9-12 Şubat 2022 tarihinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirmeyi planladığımız 25. EMITT Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda, iş birliklerimizi her zaman olduğundan daha kapsamlı ve güçlü bir şekilde hayata geçirmeyi ve sizleri ağırlamayı heyecanla bekliyoruz. Bizlere verdiğiniz daimi destek için bir kez daha teşekkür ediyor, sizlere ve sevdiklerinize sağlıklı günler diliyoruz.”

2019’da Fuar Toplam Ziyaretçi Sayısını Yüzde 29, Yabancı Ziyaretçi Sayısını da Yüzde 87 Arttırmıştı

Tüm dünyada ve Türkiye’de turizm sektörünün gelişim alanlarının tespit edilmesi ve bilgi alışverişini sağlayarak, turizmin trendlerinin belirlendiği EMITT Fuarı, 25’inci yılında sağlık turizmi temsilcilerini de ağırlayarak Türkiye’nin sağlık turizmi alanında ivme kazandırmayı hedefliyor.

2019 yılında gerçekleştirilen fuar; 103 ülkeden,1000’e yakın katılımcı ve 200 tur operatörünü 44.321 ziyaretçi ile buluşturmuş, 4 bin 476 randevulu iş görüşmesine ev sahipliği yaparak Türkiye’nin ve küresel turizm sektörünün buluşma noktası olma misyonunu güçlendirerek sürdürmüştü.


Pandemi sürecinde, İnternet’ten video tüketimi %120 arttı...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, dijital dünyanın pandemi sürecinde ivme kazandığını belirterek, koranavirüsle ilgili arama motoru aramalarının 10 milyarı geçtiğini ve sosyal medya paylaşımlarının 100 milyardan fazla etkileşim aldığını belirtti.

2020 yılında Dünya’yı etkisine alan koronavirüs ile birlikte evde vakit geçiren kişilerin en çok tükettiği dijital içeriklerin başında “video” geldiğinin altını çizen Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, şunları söyledi: 

“İnsan hayatının pandemi sürecinde farklılaşmasıyla, dijital hayata adaptasyon çok daha hızlı oldu. YouTube’un trends verilerine göre; fitness nasıl yapılır, yemek tarifleri ve eğitim gibi konularda izleme verileri 3 katından fazla arttı. Bahar aylarında YouTube'da ortaya çıkan en büyük eğilim, insanların evlerinde geçirdikleri zamanı yeni beceriler öğrenmek için kullanma niyetleri oldu. Türkiye’da 2020 yılının ilk 3 ayı ile sonraki 3 ay kıyaslandığı bu videolar ile ilgili olan datanın %458 arttığını görüyoruz. Özetle, pandemi sürecinde internetten video tüketimi yaklaşık %120 arttı” dedi. 

Kendi kendine saç kesme videosu 1,7 milyondan fazla izlendi 

2020 yılı video tüketimi hakkında bilgiler vermeyi sürdüren Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Yemek ve yemek pişirme, salgının başlarında belirgin değişiklikler gördüğümüz kategorilerden oldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19'u bir salgın olarak resmen tanımlamasından yedi hafta sonra bile, mutfakta yaratıcık, yeni yemek tarifleri gibi kategoriler %120 arttı. Buna paralel fitness, evde spor, egzersiz gibi konularda içerik tüketimi %195 arttı. Bir içerik üreticinin kendi kendine saç kesmeyi öğrettiği videosu 1,7 milyondan fazla izlendi. Bu dönemde rekor sayıda, insan ve işletme için teşvik ve finansal destek süreci ile ilgili içerikler tüketildi. Yine bu süreçte ilginç istatistiklerinden birisi de; stres, motivasyon gibi videolarda karşımıza çıktı. Kişilerin doğadan uzak kalması ve stres faktörlerini aza indirgemek üzere olan bu videolara da eğilim arttı. Örneğin, "doğa sesleri" ile alakalı videoların izleyici sayısı %25 arttı. Sadece Dream Sounds isimli bir kanalın yayınladığı bir video, 15 Mart’tan günümüze 2 milyondan fazla izlendi” diye konuştu. 

Tüm bu gelişmeler, pazarlama stratejisi için ne anlama geliyor?

İçinde bulunduğumuz pandemi döneminin, pazarlama stratejileri ve gelecek için ne anlama geldiğine değinen Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, şunları anlattı: 

“Karşılaştığımız temel ihtiyaçlar ve bunların YouTube gibi platformlardaki karşılığını dikkate alan pazarlamacılar, nasıl hareket etmelidir? Bu konuda biz, işletmelere temel ilkelere yeniden odaklanmalarını öneriyoruz. Pazarlama uzmanları, aynı zamanda sosyoloji ve psikolojiyi incelemelidir. Başarılı olmak için sunduklarımızın, insanlara yönelik bir değer oluşturması gereklidir. Bu değer de, sıklıkla temel ihtiyaçları karşılamakla alakalı olmalıdır. Hedeflediğimiz kitlemizin içinde bulunduğu zamanda, ihtiyaçlarına, enerjisine ve ruh haline, sunduğumuz deneyim paralel olmalıdır. Bunu anladığımızda ve uyguladığımızda, kitlemiz ile bağlantı kurmanın ve hizmet sunmanın yeni yollarını da kavramış olacağız” şeklinde konuştu. 


13 Ekim 2020 Salı

Koronavirüs döneminde, işletmelerin hayata geçirmesi gereken 5 adım nedir?

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



 

Koronavirüs döneminde, işletmelerin hayata geçirmesi gereken 5 adım nedir?  

Mart ayında koronavirüsün pandemi ilan edilmesinin üzerinden 7 ayı geride bıraktık. Birçok firma bu süreçte, kendi içine dönerek iyileştirmelere gitti. Gelecekte karşılarına çıkabilecek olası durumlara karşı, planlarını yaptılar. Bugüne kadar yoğunluktan dolayı üzerinde duramadıkları yönetim sistemleri konusunda, yönetim danışmanlıkları almaya başladılar. Özellikle, stratejik planlama ve pazarlama eksikliklerinde ciddi iyileştirmeler yaptılar. Bazı firmalar ise, bu süreci hiçbir şey yapmadan ve sürekli şikayet ederek geçirmektedir.  

Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, koronavirüs döneminde kendi içine dönerek iyileştirmeye giden işletmelerin hayata geçirmesi gereken 5 adım hakkında şunları söyledi: 

1-Firmalar, koronavirüs sürecinde kendi içlerine dönerek, özellikle kendilerinin ve müşterilerin işine yaramayan bazı detay operasyonları ve istasyonları iş sürecinden çıkarmalıdır. Bu çalışmaya “süreç temizliği” diyoruz. Bunun için her departmanı beyin işleyişi kadar esnek ve kolay karar alabilecek hale getiriyoruz. Yani, “öğrenen departmanlar” oluşturuyoruz.

2-Şirketlerin, “hazine yönetimi” üzerine çalışmalar yapması lazım. Birçok işletmenin kurulduğu günden itibaren birçok ortağı da oluyor. Bunlar, devlet, banka, tedarikçi, müşteri ve çalışan gibi paydaşlardan oluşuyor. Buradan hiçbir emek koymadan ortak olan bankalardır. Dolayısıyla verdikleri kredileri kat kat misli ile alırlar. Girişimcilerimiz para sıcak geldiği için, bu borcu nasıl ödeyeceğini düşünmeden krediyi kabul eder. Olası bir nakit akışı krizinde ise,  süreç sarmala girebilir. Bu sarmalı önlemenin en iyi yolu “Finans Mühendisliği”dir. Bizler, bu dönemde finans mühendisliği yapıp, “hazine komitesi” oluşturduk. Böylece işletmeler, ortak akıl ile hazine yönetimlerinde, dışa ihtiyaç kalmadan kendi kaynakları ile karlılıklarını daha fazla artırmaya başladılar. Şirketler şunu bilmelidir ki, borç demek, varlık üzerinde hak sahibi demektir. O yüzden her kimden borç alıyorlarsa, firmalar bilsinler ki tırnakları ile kazandıkları varlıklarının, hiçbir emek harcamadan yeni sahipleri borç aldıkları kişi veya kurumlar olabiliyor. O yüzden, borç gücü yani kaldıraç oranlarını sürekli takip etmelidirler. 


3-İçinde bulunduğumuz bu süreçte, üzerinde durulması ve bizim durduğumuz bir diğer konu, “müşteri” tarafıdır.  Bu dönemde, müşterilerin alışkanlıkları değişti ve değişmeye de devam edecektir. Yaptığımız danışmanlık ile şirketlere, ciddi bir müşteri yönetimi ve analitik alt yapılarını kurmayı sağladık. Örneğin, kar bölgelerini tekrar gözden geçirdik. Bir baktık ki, anahtar müşteri ile 4.’ncü sıradaki müşteriye aynı enerji harcanıyor. Diğer bir ifadeyle, 1 milyon Dolar ticaret yapan müşteri ile, 10 bin Dolar ticaret yapan müşteri aynı kategoride. Hatta, kategori yok. Lojistik sektöründe şöyle bir söz vardır. “Başarılı lojistik, elleçleme ile oluşur”. Yani, gruplandırırsınız. Ona göre deponuzu ekonomik kullanırsınız, ona göre istediğinizi istediğiniz zamanda bulursunuz ve sevk edersiniz. Müşterileri gruplandırmazsanız; ne iletişim planını, ne kampanyanızı, ne promosyonu, ne de satış ve tahsilatını sağlıklı yaparsınız.

4-Bu süreçte en önemli yapılacak konular ve yaptıklarımızdan da bir diğeri, nitelikli işgücü oluşturma ve dijital dönüşüm projeleri oldu. Bu konuda, işletmelerin ciddi alt yapı eksiklikleri bulunuyor. Şirketlere bu konularda, danışmanlık ve eğitim hizmetleri verdik. Değişen çevre koşullarında, insan kaynakları sistemini yeniden kurguladık. İnsan yatırım projeleri oluşturduk.

5-Aslında en önemlisi bu süreçte firmalar, “biz markalaşmak istiyoruz” demeye başladılar. Kısaca, ciddi bir “markalaşma bilinci” oluşmaya başladı. Tabiki bu konuda ve yukarıda bahsettiğim konuları da kapsayacak şekilde devreye “Turquality” girdi. Ülkemizin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, hem işleri sistematikleştiriyor, hem de şirketin yaptığı masrafları limitsiz destekliyor. Bu süreçte, Turquality Yönetimi ve Marka Yönetimi konusunda çok ciddi çalışmalar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. 

Turqualiyt’nin, işletmelere sağladığı değer nedir?

*Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17

*Mevcut ihracat artışına katkısı: %15

*Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10

*Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14

*Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12

*Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7

*Müşteri memnuniyet seviyesi: %97

*İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14

Egzersizin bağışıklık sistemi üzerindeki 7 olumlu etkisi nedir?

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Egzersizin bağışıklık sistemi üzerindeki 7 olumlu etkisi nedir? 

Her ne kadar her gün aynı konuyu dinlemekten ve okumaktan sıkıldıysak da, Covid-19 salgını hayatımızın en önemli yerine yerleşmiş durumda. Bu salgından korunmak için alınacak önlemler konusunda, artık sanıyorum hepimiz bir sağlıkçı kadar uzmanlaştık. Maske kullanımı, sosyal mesafe, el temizliği ve beslenme konusunda oldukça fazla bilgimiz var. 

Peki, vücudumuzu en çok etkileyen egzersizler hakkında ne kadar bilgimiz bulunuyor? 

Egzersiz yapmanın hayatımızın olmazsa olmazı olduğunun altını çizen Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi: 

“Egzersiz, gerek içinde bulunduğumuz bu olağanüstü dönemin, gerekse de tüm hayatımız için olmazsa olmazdır. Çünkü, hareketsiz bir yaşam bize hastalık riski olarak geri dönerken, düzenli egzersizler bizi hem fiziksel, hem de psikolojik olarak  olumlu etkiliyor” dedi. 


Egzersizin, bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkilerini anlatan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları kaydetti: 

1-Egzersizler; vücudumuzdaki kaslar, bağlar, kemikler ve eklemleri korurken, aynı zamanda da vücudumuza bağışıklık kazandıran gerek kandaki beyaz hücreleri, gerekse de antibodyleri artırarak bağışıklık sistemimizi destekler.

2-Haftada 3 gün düzenli yapılan egzersizler, solunum yollarındaki ve akciğerlerde biriken  bakterilerin atılmasını kolaylaştırır.

3-Egzersiz sırasında oluşan vücut sıcaklığındaki artış, kandaki bakterileri ortadan kaldırır.

4-Egzersiz, stres hormonlarının salınımını azaltarak, immün sistemi bozan stresleri ortadan kaldırır.

5-Düzenli egzersizin, kronik hastalıklar üzerinde baskılayıcı bir rolü vardır

6-Haftada 3 defa 1 saatlik yürüyüşün, hem kalp, hem de dolaşım sistemi üzerindeki olumlu etkileri bağışıklığı olumlu etkileyecektir.

7-Düzenli egzersiz, mesane ve bağırsak hareketlerini arttırır ve buradaki birikimi dolayısıyla da bakteri oluşumunu en aza indirir. 


9 Ekim 2020 Cuma

500 yıllık kültürel mirasa bir saygı, hürmet Ahde Vefa…


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




 TÜRK KAHVESİ ADINA YAZILMIŞ EN SIRADIŞI ESER

Bugüne kadar Türk kahvesi adına bir çok önemli eser yazıldı. Çok değerli bilgiler aktarıldı bu 500

yıllık kültüre, mirasa…

Ahde Vefa, bu mirasa sahip çıkarken, kahveyi sadece bir içecek olarak değil, tarih, kültür, günlük

yaşamımız içindeki davranışlarımız, konuştuğumuz dilimiz, damaklardaki farklı lezzetlerimiz ve

sanat perspektifinden ele alarak tüm dünyaya Türk kahvesinin ne olduğunu anlatmaya başlıyor.

The Best of The Best (1995-2020) ve Dünyanın En İyi Kahve Kitabı ödülleri dahil Uluslararası 7

ödüle sahip Gastronomi Yazarı, Kahve Gurmesi Cenk R. Girginol’un, Kahve-Topraktan Fincana ve

Kahve-Fincandan Lezzete kitaplarından sonra üçüncü kitabı olarak kahve severlere ve okuyuculara

sunulan bu eşsiz esere, Dünyanın en büyük porselen üreticisi Kütahya Porselen 50.Yıl Anısına,

«İlham Dolu 50 Yıl» mottosu ile katkıda bulunup, kitabın sponsoru olarak Türk Kahvesi’ne sahip

çıkmıştır.

Kitapta, kaynakçaları, tarihi belgeleri ve gravürler eşliğinde gerçek, objektif kahve ve Türk kahvesi

tarihi, Türk kahvesinin pişirilme adımları, standardizasyonu ve doğruları, bilimi, sağlığa olan

etkileri, Türk toplumuna yön vermiş kahve adına yazılan ve söylenen 40 adet türküden oluşan özel

bölümü, göz alıcı fotoğraflar eşliğinde kahve ile yapılan microart sanatının özel koleksiyon

bölümü, hikayeleri, anektodları, göz altı peeling’den, çiçeklerinize gübreye kadar farklı kullanım

alanları, fal sözlüğü, özel reçeteleri ve çok değerli isimlerin paha biçilemez katkılarını bulacaksınız.

Kapağında yer alan sanat eseri dünyanın en büyük microart sanatçılarından Hasan Kale’nin kitaba

özel tasarladığı ve yarattığı bir şaheser oldu. Türk kahvesi ile İstanbul Boğazı’nı, Galata’yı, Kız

Kulesini anlatan bu yapıtta, kulakçıkta detayı verilen hoç ve şaşırtacak bir sürpriz de bulunmakta.

Bir sanat eserinin içinde başka bir sanat eseri…

Kimler mi var kitapta ?

Kapağından içindeki özel koleksiyon sergisine kadar büyük katkıda bulunan Dünyanın en büyük

Microart sanatçılarından «MicroAngelo» Hasan Kale, Duayen Fotoğraf Sanatçısı Sevgili Koray

Kasap, Yeme İçme denilince akla ilk gelen isimlerden Üstat Vedat Milor, Türkü ve Bilmece

derlemesi ile kitaba paha biçilmez bir katkıda bulunan Hocam Prof.Dr. Emine Gürsoy Naskali,Bilim

ve Kahvenin Sağlık yazıları ile çok değerli bilgileri bizlere aktaran Doç.Dr. İlkay Gök, Safranbolu

kahve müzesi ile kültürümüzü yaşatan Semih Yıldırım ve Atilla Narin, çektiği resimlerle Mesut

Erdoğan, gönlünden kopan dizeleri ile ünlü şef Murat Aslan ve kahve ile geçen 18 sene…

Gönül işi bir birliktelik bu kitaptaki…500 yıllık kültürel mirasa bir saygı, hürmet Ahde Vefa…

Peyk’in tarihçesi nedir? KolayPeyk nedir?

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR 



Peyk’in isim anlamı, Osmanlı’dan günümüze kadar uzanıyor. Osmanlı’da, güvercinden sonraki teknoloji olarak geçiyor. Peykler, Osmanlı’da peykhanelerde eğitim görmüş, daha uzun mesafe durmadan gidebilmek amacıyla dalakları alınmış, 300 km yolu bir günde gidebilen ve Padişahların özel fermanlarını taşıyan kişilerdir. Yol üstünde gelebilecek saldırılara karşı önlem olarak fermanı canı pahasına korurlar ve ulaştıramayacağını anladığı an öğrendikleri ağaç kovuklarına fermanı saklarlar ve arkasından gelecek olan peykler de, bu fermanı bularak alıcıya ulaştırırlar.

Günümüze gelindiğinde, Kolaysoft Teknoloji AŞ tarafından üretilen KolayPeyk, şirketlerin yasal zorunluluk olarak çalışanlarına elden tebliğ ettiği ve yazılı cevap alması gereken bildirimlerin, elektronik ortamda yapılmasını ve yine elektronik ortamda yazılı olarak cevap alınmasını sağlayan uzaktan bildirim ürünüdür. KolayPeyk platformu üzerinden yaptığınız tüm bildirimler ve alınan cevaplar, yasal olarak geçerli olduğu gibi aynı şekilde gönderim ve depolaması da KVKK’ya uygun ve güvenlidir.  

İşveren, çalışma hayatını düzenleyen yasa ve mevzuatlardan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmediği takdirde, hukuki ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalır. Olası bir teftiş ve/veya dava esnasında işverenlerin en çok sıkıntı yaşadıkları konu “ispat yükümlülüğü”olmaktadır. KolayPeyk ile ispatınız yasal olarak geçerli kabul edilmektedir. SGK ve ÇSGB’den olumlu görüş alınmıştır.

İşletmeler, neden KolayPeyk kullanmalıdır?

KolayPeyk platformunun işletmelere sağladığı katkılar hakkında bilgiler veren Kolaysoft Teknoloji AŞ Kurumsal İletişim Sorumlusu Burcu Küçüknamlı, şunları söyledi: 

“İşletmeler, çalışanlarına tebliğ etmekle yükümlü oldukları tüm belgeleri hızlı bir şekilde elektronik ortamdan gönderip, hızlı bir şekilde onay alabildikleri ve yine elektronik ortamda cevap alabildikleri ve aldıkları cevapları takip edebildikleri için KolayPeyk platformuna ihtiyaç duyuyorlar. Özellikle, pandemi döneminde işletmeler, uzaktan çalışanlarına iletemedikleri ve onay alamadıkları evraklarını, “KolayPeyk” üzerinden temassız iletme imkanına sahip oldular ve olmaktadırlar. Bu nedenle, belge yönetim süreçlerinde büyük bir açığı kapatan KolayPeyk’e olan talep, her geçen gün artıyor. Özellikle, pandemi döneminde kağıt temasını azaltan ve IASP (Uluslararası Teknoparklar Birliği) tarafından inovatif ürünler içerisinde dünyaya ilan edilen KolayPeyk’e, ülkemizin yanı sıra, yurtdışından da talep gerçekleşiyor” dedi.  

KolayPeyk'in sunduğu faydalar nelerdir?

KolayPeyk ile çalışan işletmeler; etkili zaman yönetimi sağlıyor. Gönderilen belgeler, hukuki delil niteliğindedir. Bu sistem ile arşivleme derdi ortadan kalkıyor ve kağıt tasarrufu sağlanıyor. İşletmelere, kontrol kolaylığı sağlanıyor. Her geçen gün gelişen İnsan Kaynakları (İK) yönetimine teknolojik destek sağlanarak, tüm İK süreçlerini hızlandırıyor. Şirketlere, zaman ve maliyet tasarrufu sağlıyor. KVKK’ya uygundur. 

KolayPeyk'in modülleri nelerdir? Sağladığı fayda nedir?

*Bordro: Her ay personele bildirmek zorunda olunan bordrolar, KolayPeyk üzerinden kolay bir şekilde personele gönderilmekte ve resmi bir şekilde personelden onay alınması sağlanmaktadır.

*Özlük İşlemleri: KolayPeyk’de, özlük dosyaları personel tarafından kolay bir şekilde  yüklenerek, elektronik ortamda saklanır. 

*Sözleşme: İşletmeler, çalışanlarıyla tüm sözleşmelerini yasal olarak KolayPeyk üzerinden yapabilirler. 

*KVKK/Tüm Bildirimler: Tüm KVKK bildirimleri, Covid-19 bildirimleri gibi çeşitli bildirimler KolayPeyk üzerinden gönderilir.

*Savunma/İhtarlar: İşletmeler KolayPeyk üzerinden, çalışanlarının savunma yazılarını alabilir, ihtar gönderebilirler.

*Maaş/Prim/Hedef Performans: İşletmeler; puantaj, hesap pusulası gibi ücret bildirimlerini KolayPeyk üzerinden çalışanlarına gönderebilirler. 

*İş Güvenliği Bildirimleri: KolayPeyk üzerinden yetkilendirilen iş güvenliği uzmanı, çalışanlara göndermekle yükümlü olunan tüm iş güvenliği belgelerini hızlı bir şekilde sistemden gönderebilir.

*Mazaret İzni/Yıllık İzin/Görevlendirme/Avans Talep vb Talep Formları: İşletme çalışanları, KolayPeyk platformu üzerinden izin talepleri, avans talepleri gibi bütün talep belgelerini yöneticilerine onaya gönderebilir.   

*Anlık Form Tasarlama: İşletmeler, KolayPeyk platformu üzerinden, anlık doküman, anket ve form tasarımı yapabilir ve hazırlanan belge istenirse onay akışına dahil edilerek beklemeden hemençalışana ulaştırılır. Gönderilen belgeler, yanıtlarına gerçek zamanlı ulaşılarak excele aktarılarak, excel aracılığıyla şirket ihtiyacına göre analiz ve raporları oluşturulur. Örneğin, pandemi döneminde şirketler çalışanlarına kronik rahatsızlığı olanları öğrenmek amacıyla formlar oluşturmuştur. 


8 Ekim 2020 Perşembe

Acer’ın Yaratıcı Profesyonellere Yönelik Tasarladığı ConceptD Serisi Good Design Ödülü’nü Kazandı...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Acer’ın yaratıcı profesyonellere yönelik geliştirdiği ConceptD ürün serisinde yer alan ConceptD 3 Ezel, ConceptD 7 Ezel dizüstü bilgisayar ve ConceptD 700 masaüstü bilgisayarı 2020 Good Design Awards'da iki ödül birden kazandı. 

Acer Endüstriyel Tasarım İkinci Başkan Yardımcısı Seji Peng, "Bu ödülü kazanabilmek, müşterilerinizin ihtiyaçlarını anlayıp onları karşılayabilmenize bağlıdır. Geçtiğimiz yıl ConceptD marka yaratıcı ürünlerimiz piyasaya sürüldüğünde, ConceptD 7 dizüstü bilgisayarımız Good Design ödülünü kazanmıştı. Kullanıcılardan gelen geri bildirimleri dinledik ve ürünlerimizi kullanan insanların ihtiyaçlarını daha fazla karşılayabilecek bir bilgisayarı nasıl yapabileceğimizi düşündük. Bu yıl ise, ConceptD 7 Ezel'in başka bir Good Design ödülünü kazanmasından ötürü özellikle heyecan duyuyoruz çünkü bu ödül, tasarımcıların yaşam tarzını anladığımız ve gerçekten onlara değer kattığımız anlamına geliyor” dedi. 

ConceptD 7 Ezel – Taşınabilir Bir Masaüstü Alternatifi

ConceptD 7 Ezel, gerçek zamanlı 2D veya 3D renderları ve tasarımları kaldırabilecek kadar güçlü bir dizüstü bilgisayar olarak göze çarpıyor. Bu yeni dizüstü bilgisayarın işlevsel tasarım dili yaratıcı profesyonellerin fikirlerini hayata geçirmek için ihtiyaç duydukları özgürlüğü sunuyor. Ürünün bir diğer versiyonu Ezel, altı kullanım modu sunarak kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun bir seçeneği tercih etmelerine olanak sağlıyor. 

Özellikle çizim için çok uygun olan cihazın 4K UHD Pantone® Onaylı ekranı, Delta E <2 renk hassasiyeti ile Adobe® RGB renk gamının %100'ünü kapsıyor. 4.096 basınç hassasiyetine sahip dâhili Wacom EMR kalem ise, kullanıcıların bu ekrandan en iyi şekilde yararlanmalarına imkan veriyor ve şarj etmeye gerek kalmadan dizüstü bilgisayarın seramik kaplamalı metal kasasında rahatça saklanabiliyor. 


ConceptD 3 Ezel –Yaratıcı Bir Araç 

ConceptD 3 Ezel, sanat ve tasarım öğrencilerinin veya hobi sahiplerinin ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmış, yaratıcılık için gerekli her şeyi sunan tamamen dönüştürülebilir bir dizüstü bilgisayar olarak öne çıkıyor. Cihazın lekeye ve aşınmaya dayanıklı MAO (Micro-Arc Oxidation) kaplı kasası birinci sınıf görünüme sahip ve magnezyum-alüminyum alaşımından yapılan kasasıyla cihaz sadece 1,68 kg ağırlığı ile rahatlıkla taşınabiliyor[1]. Dahası, 18 saatlik pil ömrü[2] ve parlamayı azaltan Corning® Gorilla® Glass Ekranı[1], kullanıcılara o gün nerede çalışmayı seçmiş olurlarsa olsunlar yaratıcı içeriklerindeki her ayrıntıyı dikkate almaları için gereken zamanı ve özgürlüğü sağlıyor.

ConceptD 700 – Tasarımcının Cihazı

Zarif tasarımıyla ConceptD 700 iş istasyonu, yaratıcı profesyoneller yani film yapımcıları, animasyon çizim sanatçıları ve MMİ (mimari, mühendislik, inşaat) tasarımcıları düşünülerek üretildi.

Bu güçlü makine, yepyeni modern bir dokunuşla her türlü çalışma ortamına uyum sağlayan minimalist bir tasarıma sahip. Cihazdaki üç dâhili fan[3], ağır rendering yükleri altında bile sistemin rahatça çalışmasına olanak tanıyarak cihazı serin tutarken, bilgisayarın olağanüstü tasarımı da gürültü seviyesinin 40 dBA'nın altında kalmasını sağlıyor. Ahşap görünümlü üst kısım, rahat bir şekilde kablosuz şarj imkânı tanıyor, ayrıca ön hava akımı panelinde bir kulaklık yuvası bulunuyor ve bilgisayarın arkasında göze çarpmayan bir çubuk ise kablolarınızı kolaylıkla yerleştirmenizi sağlıyor.

Good Design Award 

Good Design Award, insanların hayatlarını zenginleştirebilecek yenilikçi tasarımları ödüllendiren ve Japonya'da verilen prestijli bir ödüldür. Tasarımın sınırlarını zorlayan ürünleri inceleyen bu ödül bir sonraki inovasyon dalgalarını teşvik etmek için ürünleri tüm dünyaya tanıtıyor. Good Design Award, "herkesin zengin ve yaratıcı bir yaşam sürebileceği" bir toplum yaratmaya yardımcı olmayı hedefliyor.


[1] Özellikler modele ve / veya bölgeye göre değişiklik göstermektedir.

[2] Kaydedilen batarya ömrü, kablosuz özellik açıkken yapılmış olan MobileMark 2014® verimlilik modu testine dayanmaktadır. MobileMark 2014 testinin ayrıntıları www.bapco.com adresinde mevcuttur. Batarya ömrü derecelendirmesi yalnızca karşılaştırma amaçlıdır. Gerçek batarya ömrü modele, yapılandırmaya, uygulamaya, güç yönetimi ayarlarına, çalıştırma koşullarına ve kullanılan özelliklere göre değişir. Bataryaların maksimum kapasitesi zamanla ve kullanıldıkça azalır.

[3] İki sistem fanı (ön ve arka) ve bir CPU soğutucusu.

Acer Hakkında

1976’da kurulan Acer, günümüzde 160’tan fazla ülkede faaliyet gösteren dünyanın en büyük ICT şirketlerinden biridir. Yüzünü geleceğe dönen Acer; donanım, yazılım ve hizmetlerin bir araya gelerek tüketicilere ve işletmelere yeni fırsatlar sunduğu bir dünya oluşturmaya odaklanmıştır. Hizmet tabanlı teknolojilerden Nesnelerin İnterneti, oyunlar ve sanal gerçekliğe kadar birçok alanda Acer; 7000’den fazla çalışanıyla, insanlarla teknoloji arasındaki sınırları kaldıran ürün ve çözümler araştırmaya, tasarlamaya, pazarlamaya, satmaya ve desteklemeye kararlıdır. Daha fazla bilgi için www.acer.com.tr adresini ziyaret edin.