29 Aralık 2020 Salı

Kuruluşunun 40. yılı dolayısıyla, Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonundan bir seçki,

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


TÜRKİYE’NİN İLK ÖZEL MÜZESİ OLAN SADBERK HANIM MÜZESİ’NDEN

BİR SEÇKİ ARALIK AYINDA MEŞHER’DE


“Mâziyi Korumak: Sadberk Hanım Müzesi’nden Bir Seçki”

16 Aralık 2020–1 Ağustos 2021

Meşher, Beyoğlu


Kuruluşunun 40. yılı dolayısıyla, Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonundan bir seçki,

Meşher’in üçüncü sergisi olan “Mâziyi Korumak: Sadberk Hanım Müzesi’nden Bir Seçki”, 19.000’i aşkın eserin bulunduğu müzenin Arkeoloji ve Türk-İslam Sanatı koleksiyonlarından seçilen 210 nadide eserle ziyaretçileri Anadolu’nun uygarlıklar tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor.

Vehbi Koç Vakfı (VKV) kurumlarından biri olan Sadberk Hanım Müzesi’nin yarım asıra yakın bir süre içerisinde oluşan kültürel birikiminin geniş kitleler ile buluşturulması hedeflenerek, koleksiyondan seçilen 210 eser, Meş-her’in İstiklal Caddesi’ndeki mekânında sergileniyor. Her bir eser ait olduğu döneme ışık tutarak, MÖ 6. binyıldan 20. yüzyıla uzanan geniş bir zaman diliminin öyküsünü geleceğe taşıyor.

Serginin küratörlüğünü üstlenen Sadberk Hanım Müzesi Müdürü Hülya Bilgi, “Mâziyi Korumak: Sadberk Hanım Müzesi’nden Bir Seçki” sergisi için şunları söylüyor: “Sadberk Hanım Müzesi, Türkiye’de özel müzeciliğin öncüsü-dür. Müze, ziyarete açılış tarihi olan 1980 tarihinden bu yana koleksiyonunu belli bir disiplin içinde bilinçli bir şekilde zenginleştirme, sergileme, bilimsel yayınlarla tanıtma ve eserleri iyi koşullarda muhafaza ederek gelecek kuşaklara aktarma konusunda gerekli özeni göstermektedir. Kırkıncı kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde İstanbul’un kalbi sayılabilecek bir mekânda, Meşher’de düzenlenen ve ziyaretçileri binlerce yıllık bir zaman yol-culuğuna çıkaran sergi, Anadolu uygarlıklarını çarpıcı örneklerle göstermenin yanı sıra Osmanlı sanatını en seçkin örneklerle gözler önüne sererek müze koleksiyonunun çeşitliliği ve zenginliğini ortaya koyuyor”. 

Sergi süresince, Meşher ve Sadberk Hanım Müzesi’nin ortaklaşa hazırlayacağı çevrimiçi bir etkinlik programı planlanıyor. Pandemi sebebiyle alınan sağlık tedbirleri gereği, seminer, atölye ve çocuk etkinlikleri Meşher’in dijital platformlarında gerçekleştirilecek. Etkinlik takvimi, Meşher’in ebülteni ve sosyal medya kanallarından takip edilebilir.

Sadberk Hanım Müzesi’nden zengin bir seçkiye ev sahipliği yapan Meşher, 16 Aralık’ta açılan sergi ile ziyaretçile-rini binlerce yıllık bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. 

Tutkulu bir koleksiyoner: Sadberk Koç 

Sadberk Koç, elişlerine ve el sanatına duyduğu tutku ile bir araya getirdiği koleksiyonunun, kendi adını taşıyacak bir müzede sergilenmesini arzular. Vefatının ardından bir müze kurmak isteğini yerine getirmek üzere, başta eşi Vehbi Koç ve çocukları bu konuda yoğun gayret göstermişlerdir. Özellikle Sevgi Gönül, Koç Ailesi adına annesinin müze hayalini gerçekleştirme görevini üstlenmiş ve müzenin kuruluş çalışmalarının ardından icra komitesi baş-kanlığını 2003 yılındaki vefatına kadar sürdürmüştür. Sadberk Hanım’ın büyük bir özveri ile toplayıp sakladığı el sanatları eserleri, 1980’de kurulan müzenin çekirdeğini oluşturur.  Onun eski sanat eserlerine olan merakı zaman içinde bir koleksiyoncu titizliği ve seçiciliğine dönüşmüş; sonrasında ailesine de sirayet etmiştir.

Sarıyer’de bir kültür deryası

Koç Ailesinin 1950’de yazlık olarak aldığı, Sarıyer’in Büyükdere semtindeki Azaryan Yalısı, ailenin kararıyla 1978–1980 yılları arasında Sedat Hakkı Eldem’in hazırladığı restorasyon projesi kapsamında Sadberk Koç’un anısına, onun kişisel koleksiyonunu sergilemek üzere bir müzeye dönüştürülür ve 14 Ekim 1980 tarihinde Sadberk Hanım Müzesi adıyla ziyarete açılır. Sadberk Hanım Müzesi, aynı zamanda Türkiye’nin ilk özel müzesi olma özelliğini taşır.

Özellikle İznik çini ve seramikleri, Osmanlı dönemi kadın kıyafetleri ile işleme koleksiyonu niteliği bakımından dünya koleksiyonları içerisinde hatırı sayılır bir yere sahiptir. Sadberk Hanım Müzesi, arkeoloji ve erken İslam dönemi eserleri yanında hat sanatından ipekli dokumalara kadar Osmanlı sanatının en seçkin örneklerini topla-yarak kültürel bir mirası gelecek kuşaklara aktarıyor.

Sergi yayını

Sadberk Hanım Müzesi Müdürü ve sanat tarihçisi Hülya Bilgi ile arkeolog G. Senem Özden Gerçeker’in metinlerini kaleme aldığı sergi kitabı Türkçe ve İngilizce olarak iki ayrı edisyon halinde yayımlandı.

Meşher 

Bir Vehbi Koç Vakfı (VKV) kuruluşu olan Meşher, tarihi araştırmalardan güncel sanata uzanan kapsamlı sergileri-nin yanı sıra atölye ve konferans gibi etkinlik serileri düzenliyor. Osmanlı Türkçesinde “sergi mekânı” anlamına gelen adıyla Meşher, zamanlar ve kültürler arasında ilham verici bir diyalog zemini sağlamak amacıyla 2019 Ey-lül’ünden bu yana etkinliklerini sürdürüyor. Üç kata yayılan 900 metrekarelik sergi alanı ve etkinlikler için bulunan 100 metrekarelik faaliyet alanına sahip olan Meşher’deki sergiler, Ortaçağ’dan günümüze uzanan geniş zaman dilimi içinde çok çeşitli konulardaki programı, araştırmaya dayalı akademik yönü ve yayınlarıyla bir referans noktası olarak kültür sanat sahnesine katkıda bulunmaya devam ediyor.

İstiklal Caddesi’nde yer alan Meşher’de, ziyaret, etkinlik ve sergi turları ücretsiz gerçekleştiriliyor. Meşher, Salı–Cuma arası ziyarete açık.


www.mesher.org | Instagram

28 Aralık 2020 Pazartesi

e-Deftere nasıl geçilir ve e-Deftere geçmenin avantajları nelerdir?

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


e-Defter’de geri sayım başladı 

e-Defter mükellefleri için geri sayım başladı. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in yayınladığı Vergi Usul Kanunu (VUK) 509 sıra nolu genel tebliğine göre, 2020 yılında e-Fatura’ya geçen mükellefler ile bağımsız denetime tabi olan şirketlerin, 1.1.2021 tarihine kadar e-Defter geçişlerini tamamlamış olmaları zorunludur. e-Defter uygulamasına geçmek zorunda olduğu halde geçmeyen mükelleflerin hakkında, VUK’da öngörülen cezai hükümlerin uygulanacağı açıklanmıştır. Ayrıca yapılan açıklamada, kamu kurum ve kuruluşlarının e-Defter sürecine geçmelerinin isteğe bağlı olduğu da ifade edilmiştir. 

e-Defter nedir? 

“e-Defter”, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in istediği format ve standartlara uygun olarak, işletme defterlerinin elektronik ortamda e-belge olarak hazırlanmasıdır. VUK (Vergi Usul Kanunu) ve TTK (Türk Ticaret Kanunu)’na göre, tutulması zorunlu olan defterlerin; elektronik defter olarak hazırlanması, elektronik ortamda kaydedilmesi ve elektronik ortamda 10 yıl boyunca saklanması zorunludur. Bu süre zarfında, kanunen tutulması zorunlu olan “yevmiye ve büyük defterleri” kapsayan e-Defterlerin; değiştirilmezliğinin, bütünlüğünün ve kaynağının doğruluğunun garanti altına alınması zaruridir. 

Özellikle son 6 yıldır,  e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-İrsaliye, e-SMM gibi e-Belge uygulamaları Türk iş dünyasının merkezine oturmuştur. İşletmeler tüm e-Dönüşüm süreçlerini, özel entegratör firmalarının arasında yer alan lider özel entegratör Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ ile başarıyla yönetmektedir. Türkiye’nin inovasyon lideri olan Uyumsoft AŞ, 24.’cü yılında 30 binin üzerindeki yerel ve global müşterisinin uçtan uca dijital dönüşümünü sağlamaktadır. Uyumsoft’un ürün ailesinde, e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-O-Defter, e-SMM, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamaları ile Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, uyumİYS AHTAPOT dahil 30’u aşkın yazılım ürünü bulunmaktadır. 


e-Deftere nasıl geçilir ve e-Deftere geçmenin avantajları nelerdir? 

Öncelikle bilinmesi gereken konu, mükellefler e-Defter başvurularını www.edefter.gov.tr web sitesinden yapmaktadırlar ve burada istenen belgeler hakkında bilgi verilmektedir. Örneğin, e-Defter başvuru formunun ve taahhütnamesinin imzalı aslı lazımdır. Yine, tüzel kişiler için formu imzalayan kişinin, kurumda yetkili olduğunu kanıtlayan şirket imza sirkülerinin ve noterden tasdikli örneğinin olması gereklidir. Başvurular yapıldıktan sonra, kuruma ait mali mühür ile onaylanması lazımdır. Nitekim, e-Defter uygulamasına geçecek olan mükellef; gerçek kişi ise e-imza veya mali mühür ile; tüzel kişi ise mali mühür ile başvuruda bulunacaktır. Diğer önemli bir konu da mükelleflerin, e-Defter oluşturmak, kaydetmek, muhafaza etmek ve istenildiğinde ibraz etmek için kullandıkları programın, uyumluluk onayı almış olması önemlidir. Kısaca e-Defter mükellefleri, e-Defter sürecini yönetmek ve saklama hizmeti için, Uyumsoft AŞ’nin aralarında bulunduğu özel entegratörlerden birisi ile anlaşma yaparak, tüm süreci başarıyla yönetecektir. Özel entegratörler ile çalışmanın sayısız faydaları vardır ki, örneğin Uyumsoft’un e-Defter uygulaması ile elektronik defterler oluşturulduktan sonra, hata ayıklama seçeneği sayesinde, olası hataların ayıklanmasının sağlanması mümkündür. 

Diğer e-Dönüşüm uygulamalarında olduğu gibi, e-Defter’e geçmenin de büyük avantajlarından birkaçına değinecek olursak; e-Defter sayesinde tüm süreç elektronik ortamda yönetildiğinden, evrağın istenildiğinde hızlıca ulaşılması ve güvenli şekilde 10 yıl saklanması gerçekleşir. Kağıt, baskı, noter gibi masraf kalemleri olmadığından hem paradan, hem zamandan tasarruf edilmiş olunmaktadır. 

Dikkat! e-Defterler dijital ortamda 10 yıl boyunca saklanmalıdır 

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yayınlanan tebliğde, e-Defter mükelleflerinin, elektronik ortamda hazırladıkları e-Defterlerinin, yine elektronik (dijital) ortamda 10 yıl boyunca saklamalarının zorunlu olduğu açıklanmıştır. Bu süre zarfında da, e-Deftere ait olan kayıtların içeriğinin ve bütünlüğünün bozulmaması zorunludur. Eğer, e-Defter kayıtlarının saklanmasında olası bir sorun ile karşılaşılırsa, üç iş gününde GİB’e bildirilmesi gereklidir. Bir diğer konu ise, 09.10.2020 tarihinde GİB tarafından yapılan açıklamaya göre, e-Defter dosyaları ile berat dosyalarının 2.’ncil kopyalarının GİB’in bilgi işlem sistemlerinde saklanması zorunluluğu getirilmiştir ve mükellefler bu konuya ilişkin duyurudaki kılavuzu inceleyerek bilgi edilebilirler. Ülkemizin lider özel entegratörü Uyumsoft AŞ, uyumYEDEK ürünü ile, mükelleflerin bilgisayarındaki defter beratlarını, GİB’in sistemine otomatik olarak aktarmaktadır, firmaların manuel olarak GİB’in sistemine 2.’ncil kopyaları yüklemesine gerek bulunmamaktadır. Dijital dönüşümün gizli kahramanları olan mali müşavirler, e-Defter yükleme sürecinde ve sürecin uçtan uca yönetilmesinde Uyumsoft e-DefterVIP hizmetinden yararlanmaktadır. 


Ali Kağan Aydınoğlu, İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Satranç Turnuvasında 1. oldu...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Ali Kağan Aydınoğlu, İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Satranç Turnuvasında 1. oldu 



İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji bünyesindeki okulların katılımı ile  26 Aralık 2020 tarihinde “İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Öğrenci- Veli Satranç Turnuvası” online olarak düzenlendi. 

Türkiye genelinde düzenlenen ve 293 öğrencinin katıldığı turnuvada, Üsküdar Doğa Koleji ilkokul 4/A öğrencisi Ali Kağan Aydınoğlu, 7 tur düzenlenen turnuvada rakiplerini yenerek 1.’nci oldu.

Satranç sporunu sevdiğini anlatan 10 yaşındaki Ali Kağan Aydınoğlu, şunları söyledi: 

“Eğitim hayatımda büyük emeği olan okul müdürümüz Kürşat Sadık Kayalak, müdür yardımcımız Dilek Yıldız, ilkokul öğretmenim Ali Uysal, satranç öğretmenlerim Hasan Yılmaz ve Mehmet Türk ile tüm öğretmenlerime ve satrancı sevdiren Abdülkadir abime sonsuz teşekkür ederim. Turnuva Koordinatörü İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Satranç Bölüm Başkanı Beyhan Bayraktar ve tüm yöneticilerimize teşekkür ederim. Birinci olmak, beni mutlu etti. Çocuklara ve herkese satranç sporunu tavsiye ederim” dedi. 


Birlikte olamadığınız sevdiklerinize yılbaşı gecesi #müziklekal deyin...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


DEDEMAN“MÜZİKLE KAL” YILBAŞI SPOTIFY LİSTESİ İLE 

HEM SEVDİKLERİNİZİ MUTLU EDİN HEM PALANDÖKEN TATİLİ KAZANIN

 Dedeman Hotels & Resorts International, pandemi nedeniyle bu sene herkesin evde olacağı yılbaşı gecesi için özel bir proje hazırladı. DJ Tankut Karakurt tarafından hazırlanan, dijital müzik platformu Spotify üzerinde yayınlanan “MÜZİKLE KAL” yılbaşı müzik listesi, herkese keyifli bir gece ve Palandöken tatili kazanma fırsatı sunuyor. 

 Birlikte olamadığınız sevdiklerinize yılbaşı gecesi #müziklekal deyin

Pandemi önlemleri ile herkesin evlerde olacağı yılbaşı gecesi için Dedeman #MüzikleKal diyor. Marka herkesi, bu yılbaşı pandemi nedeniyle birlikte olamadıkları sevdiklerine beğendikleri şarkıyı Instagram hikayelerinde hediye etmeye davet ediyor. 

Yılbaşı gecesi için DJ Tankut Karakurt tarafından özel olarak hazırlanan “MÜZİKLE KAL” çalma listesine, “Dedeman Hotels& Resorts” Spotify hesabından ve sosyal medya hesaplarından paylaşılan link ile kolaylıkla ulaşılabilecek. 

 Sevdiğin şarkıyı paylaş, Palandöken tatili kazan

‘Keşke birlikte olsaydık, seni seviyorum, nice yıllar, senin için şarkı tuttum’ gibi tüm dileklerin dile getirileceği sosyal medya paylaşımları, kış turizminin gözde lokasyonlarından Palandöken’de tatil de kazandıracak.

 Dedeman Müzikle Kal çalma listesini ya da listedeki beğendiği şarkıyı, #müziklekal hashtag ile Dedeman’ı etiketleyerek Instagram hikayesinde paylaşan ya da @dedemancom Instagram hesabından yapılan Müzikle Kal duyurusunun altına arkadaşlarını etiketleyenler arasından yapılan çekiliş ile bir kişi Dedeman Palandöken’de çift kişi,3 gece konaklama tatili kazanacak. 

Detaylarını @dedemancom sosyal medya hesaplarında bulabileceğiniz çekilişte, her bir paylaşım bir şans demek olacak.


Türkiye-Birleşik Krallık ticaretini Brexit’ten sonra, neler bekliyor?

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan oluşan Birleşik Krallık'ta, Haziran 2016'da yapılan AB referandumuyla yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile, AB’den çıkılması (Brexit) kararı alınmıştı. 

Sadece Birleşik Krallık’ı değil, tüm dünyayı yakından ilgilendiren, Avrupa başta olmak üzere dünyada tartışma konusu olan Birleşik Krallık’ın AB’nden ayrılma sürecini ifade eden Brexit sürecinde, sürecin dolmasına 7 gün kala ticaret anlaşmasında uzlaştılar. 

Görünen o ki İngiltere, AB’ten tüm isteklerini aldı. “Sıfır gümrük vergisi ve sıfır kotayı kabul eden AB içindeki en büyük ticaret anlaşması” böylece gerçekleştirilmiş oldu. AB ile Birleşik Krallık’ın 2019 yılı ticaret hacmi 668 milyar pound’tu. Bu anlaşma 2019 ticaretinin tamamını kapsıyor. Ayrıca, İngiltere için AB adalet divanı artık hükmedici rolde değil ve uluslararası hukuk kuralları geçerli olacak. İngiltere kendi ifadesiyle Brexit ile, siyasi ve ekonomik bağımsızlığına yeniden kavuşmuş oldu. 

Bu saatten sonra İngiltere ile ticaretini devam ettirmek isteyen AB dışındaki diğer ülkeleri, daha zor günler bekliyor olacak. Çünkü en büyük ticari partneri AB ile neredeyse sıfır gümrük ve sıfır kota üzerinden anlaşan, ticaretini ve balıkçılık yapılan suları dahil tam kontrole alan Birleşik Krallık, diğer ülkelerle ticaret anlaşması için elini çok daha güçlendirmiş oldu. 

Brexit sonrası Türkiye’nin durumu ne olacak?

TTT Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, Brexit’ten sonra, Türkiye-Birleşik Krallık ticaretini nelerin beklediğini değerlendirerek, şunları anlattı: 

“İngiltere-Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması henüz imzalanmadı. Her ne kadar hükümet yetkilileri tarafından anlaşmaya çok yakın olduğu ifade edilse de, Türkiye’yi 1 Ocak 2021’den itibaren yeni bir dönem bekliyor. Bu belirsizlik durumunun, Türkiye’nin ihracatına maliyetinin yaklaşık 2,5 milyar dolar olabileceği öngörülüyor. Türkiye, toplam ihracatının %51’ini AB’ye yapıyor. Toplam ithalatının %36’sını da AB’den yapıyor. İngiltere ise, Türkiye’nin Almanya’dan sonra en büyük ticaret hacminin olduğu ikinci ülkedir. Türkiye-Birleşik Krallık arasında, yaklaşık 18 milyar dolarlık ticaret hacmi var. İngiltere, 5 milyar dolarla, Türkiye’nin en büyük ticaret fazlası verdiği ikinci ülke pozisyonunda bulunuyor. İkili ticaretin yüzde 98,2’si, gümrük birliği kapsamında yüzde sıfır gümrük vergisi ile gerçekleştiriliyor. İngiltere'ye ihracat kalemlerimiz arasında beyaz eşya başta olmak üzere elektrikli ve elektriksiz makineler, motorlu araç ve parçaları, demir-çelik ürünleri, hazır giyim ve tekstil ürünleri, elektrikli aletler, gıda maddeleri gibi tüketim ürünleri, kağıt ürünler, kablo ve teller vd yer alıyor. İthalat kalemlerimiz ise; Elektriksiz makineler, demir çelik, otomotiv ana ve yan sanayi ürünleri, eczacılık ürünleri, plastik ürünleri, yarı mamul organik kimyasallar bulunuyor. Türkiye ve İngiltere arasında yeni bir ticaret anlaşması imzalanmazsa, ikili ticaretin yüzde 70’inde doğrudan veya dolaylı rekabet gücü kaybı oluşabilecektir. Türkiye’nin ihracatının yüzde 83’ünde, İngiltere’nin ihracatının yüzde 51’inde doğrudan veya dolaylı rekabet gücü kaybı gerçekleşebilir” dedi. 

İngiltere’ye mal sevkiyatında %25-30 düşüş yaşanabilir

Türkiye-İngiltere arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının 2021 yılının ortalarında imzalanmasının beklendiğini kaydeden TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:  

“Bu durum ülkeler arasındaki ticareti doğrudan etkileyecek ve doğal olarak lojistik sektörüne de dokunacak. Anlaşma olmazsa, İngiltere’ye mal sevkiyatının %25-30’lar seviyesinde düşmesi muhtemel olacaktır. Bu hacmin korunması ve artırılmasında, Türkiye'deki yerel dış ticaret ve lojistik sektörü tarafından Brexit sürecinin daha yakın takibi önem arz ediyor. Brexit geçiş süreci devam ettiği sürece, ihracat taşımaları bir süre daha aynı kalacak, T1 transit belgesiyle devam edecek, fakat dönüşte farklılık olacak ve T1 yerine T2 transit rejimi beyannamesi istenecektir. Anlaşma olmadığı takdirde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları geçerli olacak, ülkeler karşılıklı olarak gümrük vergilerini arttırabilecektir. Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalanırsa, bu durum anlaşma çerçevesinde değişebilecektir. Türkiye ile İngiltere arasında, 2021 yılı ilk yarısına kadar imzalanması beklenen serbest ticaret anlaşmasıyla, sanayi ve tarım ürünlerine yönelik gümrük vergilerinin karşılıklı kaldırılmasını öngörüyoruz. Buna bazı kalemlerin daha eklenmesi muhtemeldir. İlk tespitler gösteriyor ki, İngiltere’nin 1 Ocak 2021’den itibaren uygulayacağı gümrük vergileri, İngiltere’ye olan toplam ihracatımızın yüzde 68’ini etkiliyor. Otomotivde yüzde 10, hazır giyimde yüzde 12, beyaz eşyada sıfır vergi uygulanacak gibi duruyor. İthalat ürünlerinde ise ithalatçılarımızı daha büyük vergiler bekliyor. Bu vergiler kuşkusuz, İngiltere’yle olan ticarete büyük darbe vurabilecektir ve ithalat maliyetleri artacaktır. İngiltere 51 ülkeyle STA’ları imzaladı. Türkiye’nin, bu konuda hızlı davranması gerekiyor. Eğer inisiyatif alınamazsa, Birleşik Krallık’ın Türkiye’den yaptığı ithalat başka ülkelere kayabilir ve gerçek risk de budur. İngiltere ile ticaret hacmimizi kısa vadede 25 milyar doların üzerine çıkarma hesapları yaparken, aksine bazı tedbirleri zamanında alamazsak daralma ile karşılaşabiliriz. Kısaca, Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticari ilişkilerinin aynı tonda güçlenebilmesi açısından kapsamlı bir ticaret anlaşması yapmak gerekmektedir. Gümrük birliği kapsamında olduğu gibi sanayi ürünleri üzerindeki gümrük vergilerinin kaldırılması, tarım ürünlerinde kısmi de olsa serbestleşme sağlanması önemlidir. Diğer kritik bir konu da, Birleşik Krallık 1 Ocak 2021’den itibaren GVMS’yi (Malların Araç Hareketlerinin Dijital Olarak İzlenmesi Servisi) devreye alacaktır. Bu konuda, Türk Lojistik Teknolojisi TIRPORT, geliştirdiği arttırılmış zeka destekli teknolojilerle U-ETDS ve GVMS’ye hazırdır”  diye konuştu. 

İyi yönetilirse, Brexit süreci Türkiye’ye avantajlar getirecek 

TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, Brexit sürecinin iyi yönetilirse, Türkiye’ye bazı avantajları getireceğini belirterek, birkaç maddeye değindi: 


1-Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ikili işbirliklerinin geliştirilmesi,

2-Gümrük birliği dışındaki alanlarda da serbest ticaret altyapılarının tesis edilmesi,

3-Coğrafi yakınlığın bir fırsata dönüştürülmesi, 

4-Düşük nakliye maliyetleri, 

5-Pandemi sonrası Türkiye'de ortaya çıkan alternatif yatırım olanakları,

6-Depolama, ulaşım ve tedarik konularında yaratılabilecek işbirlikleri,

7-Teknoloji tabanlı üretimlerde işbirlikleri,

8-Katma değeri yüksek ürünlerin, Türkiye’de ortak girişimlerle üretilmesi ve dünyaya pazarlanması,

9-Nitelikli Türk işgücünden istifade edilmesi,

10-AB’den ayrılan İngiltere’nin sağlık ve eğitim gibi kritik alanlarda Türkiye ile AB’den bağımsız yatırım politikaları izleyebilmesi ve işbirliği geliştirebilmesi,

11-Coğrafi konumu itibariyle Türkiye’nin Batı ile Doğu arasında bir lojistik HUB’ta oturması ve Türkiye’deki İngiliz-Türk ortak yatırımlarıyla bölgenin üretim ve depolama üssüne dönüştürülebilmesi sıralanabilir. 


26 Aralık 2020 Cumartesi

Bursa GTD, Ramazan Başan’ın başkanlığında kuruldu...




HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Bursa Gastronomi Turizmi Derneği Kuruldu 

Ülkemizde ve dünyada Gastronominin ve Gastronomi Turizminin yükselişi ile birlikte,şehirlerin ve ülkelerin markalaşmasında büyük rol oynayan Gastronomi Turizmi Bursa’da tüzel bir kimlik kazanarak Bursa Gastronomi Turizmi Derneği (Bursa GTD) adı altında temsil edilecektir.

Bursa’nın gastronomi sektöründe yer alan önemli isimlerini bir araya getirerek kurulan Bursa Gastronomi Turizmi Derneği (Bursa GTD), Ramazan Başan’ın başkanlığında kuruldu.

Yönetim Kurulunda, Danışma Kurulunda ve Bilim Kurulunda yer alan gastronomi ve turizm sektörünün birbirinden değerli kanaat önderleri, marka sahipleri, eğitim kurumu sahipleri, akademisyenler ve sektör temsilcileriyle güç birliği yaparak kurulan Bursa Gastronomi Turizmi Derneği, Bursa’nın markalaşması ve gastronomisi için umut verdi. 

Bursa Gastronomi Turizmi Derneği kuruluşu nedeniyle açıklamalarda bulunan Kurucu Başkan Ramazan Başan;

Osmanlı İmparotorluğu’nun temellerinin atıldığı ve yıllarca imparatorluğun başkentliğini üstlenen Bursa; yalnızca tarihi ile değil gastronomisi ile de adından söz ettirerek Gastronomi Şehri olmayı fazlasıyla hak etmektedir.

Gastronomi sektörünün önemli isimleriyle birlikte Bursa Gastronomi Turizmi Derneği’ni kurarak, Bursa’nın Unesco’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’nda Gastronomi Şehirleri listesine girmesini hedeflediğimiz global vizyonumuzun gerçekleştirmesinde önemli bir adımı atmış bulunuyoruz.

Uzun zamandır Bursa şehrinin markalaşması, Unesco’nun Gastronomi şehirleri arasına girmesi için çalışmalar yapan, bu çabaları her fırsatta yazılarıyla okuyucularıyla paylaşan, Bursa GTD Kurucu Başkanı Ramazan Başan, derneğin  amaçlarını ve hedeflerini şöyle belirtti: 

Bursa GTD, şehrin ve bölgenin dinamikleriyle birlikte üstleneceği projelerle, faaliyetlerle Türk Gastronomisi ile Bursa Gastronomisini önce ülkemizde sonra tüm dünyada tanıtılmasını sağlamak,

UNESCO’nun 116 şehir arasında gastronomi alanındaki Yaratıcı Şehirler Ağı’nda (UCCN) Türkiye’yi temsil eden şehirler arasında Bursa’nın da yer alması için çalışmak, bunu sonrasında sürdürülebilir bir başarı haline getirmek.

Bursa Gastronomisinin, Bursa lezzet adreslerinin yerli ve yabancı turistlerin seyahat nedenlerinden biri olmasını sağlamak,

Bu amaçla Bursa Gastronomi Haritasını oluşturmak, dijitalde yerli ve yabancı turistlerin ulaşabilmesini sağlamak, 

Bursa şehrinin uluslararası marka şehirlerden biri olmasını sağlayacak çözümler üretmek, etkinlikler düzenlemek, yazılı ve dijital yayınlar hazırlamak,

Gastronomi ve Turizm alanında önemli bir yere ve potansiyele sahip Bursamız için kurulması öngörülen lisans düzeyindeki Gastronomi Fakültesi’nin bir an önce hayata geçmesi konusunda aktif rol almak ve destek olmak, 

Gastronomi sektöründe çalışan ve çalışmak isteyen tüm bireylerin, sektör profesyonellerinin, konu ile ilgili eğitim gören öğrencilerin işbirliği yapacakları  bir platform oluşturmak ve iş bulmalarını kolaylaştırarak gelişimlerine katkıda bulunacak sertifikalı eğitimler düzenlemek,


Bursa ve Türk Gastronomisinin tanıtım çalışmalarını yürütmek ve bu konuda çalışan kişi ve kuruluşlara destek vermek, konu ile ilgili çeşitli faaliyetler düzenlemek ve bölgesel ve uluslararası projeler yürütmek,

Dernek olarak uluslararası yarışma ve etkinliklere temsilciler göndermek, bölgeler arası ve uluslararası festivaller düzenlemek, düzenlenen festivallere iştirak etmek, konferans, seminer, sempozyum, kermes ve benzeri etkinlikler yaparak mesleki birlikteliği güçlendirmek.

Gastronomi sektörüne katkıda bulunmak adına ve Bursa şehir kimliğinin tanıtılması için sektörde tüm kamu ve özel kuruluşlarla işbirliği yapmak, yüksek iletişimle ortak hareket etmek, 

Gıdanın başkenti konumundaki Bursa’mızın gıda ve gastronomi üreticilerinin, marka sahiplerinin ve yeni girişimcilerin sorunlarıyla ilgilenmek, onların sesi olmak,


GASTRONOMİ TURİZMİ NEDİR?

Gastronomi Turizmi; yerli ve yabancı turistlerin gastronomik ürünleri tatması, yeni deneyimler elde etmesi ve bu deneyimi yaşarken konaklama, transfer gibi turizm faaliyetlerini kullanıyor olması sonucu yapılan turizm çeşididir. Dünyada kongre, sağlık, turizmi gibi, Gastronomi Turizmi de bir turizm çeşidi olarak kabul edilmiştir.

Ülkemize özellikle “Anadolu Mutfağı” ve “Osmanlı Mutfağı”nı deneyimlemek isteyen yerli ve yabancı turistlerin tanıtım misyonunda Bursa Gastronomi Turizmi Derneği’ne önemli bir görev düşmektedir.

Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Gastronomi Turizminin önemini şu sözlerle vurgulamıştır: "Zengin Türk mutfağının yeni oluşturulacak gastronomi rotalarıyla turizme ivme kazandıracağı, Gastronomi Turizminin içerikleriyle, faaliyetleriyle markaların ve şehirlerin tanıtımı konusunda çok büyük katkı sağlayacaktır." 


BURSA GASTRONOMİ ŞEHRİDİR

Bursa GTD Kurucu Başkanı Ramazan Başan; bir şehrin ‘’Gastronomi Şehri‘’olabilmesi için öne çıkan en az  9 lezzeti ve özelliği olması gerektiğini, Bursa’nın Bursa Döner Kebabı diye bilinen lezzetin 1867 yılından bu yana var olduğunu, bunun yanında ; Cantık, Tahinli Pide, Kayhan Pideli Köftesi, İnegöl Köftesi, Kestane Şekeri, Kemal Paşa Tatlısı, Gemlik Zeytini, Boşnak Böreği, Hasanağa Enginarı, Gürsu Armudu, ,Bursa Şeftalisi, Karacabey Soğanı, Kemalpaşa Domatesi, Ahududu ve Böğürtleniyle, Bursa Siyah İnciri, Kirazı, Gedelek Turşusu, Kaynak Suları, Maden Suları, Gazozu, Bursa Bıçağı, Teleferiği, Longoz Ormanı, Uludağ’ı ile tarihi mekanları, doğal güzellikleriyle  birlikte Bursa’nın ‘’Gastronomi Şehri’’ ve ‘’Marka Şehri’ olmayı hak ettiğini söyledi.

BURSA İSTANBUL İÇİN ÜÇÜNCÜ YAKA

Bursa Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) Başkanı Ramazan Başan ayrıca, Bursa’nın 2016’da ‘’Yaşanabilir Şehirler’’ sıralamasında dünyada 28. Türkiye’de 1. sırada yer aldığını vurgularken, Osmangazi Köprüsü ile İstanbulluların Bursa’ya mesafesinin daha da azalarak, 90 dakikada karayoluyla veya deniz yoluyla kolayca ulaşılabilir hale geldiğini ve bununla birlikte Bursa’nın İstanbul için ÜÇÜNCÜ YAKA konumuna geldiğini söyledi.

Bursa Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) Başkanı Ramazan Başan; tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, doğasıyla, lezzetleriyle dört mevsimin yaşandığı Bursa’mızda bu değerlere ve gastronomiye gönül veren herkesi Bursa Gastronomi Turizmi Derneğine davet etti. 


GASTRONOMİ TURİZMİ DERNEĞİ’NE KİMLER ÜYE OLABİLİR?


Gastronomi sektörüne yönelik gıda ve hizmet üreten, satışını veya pazarlamasını yapan tüm işletmeler,

Lezzet ve gastronomisini öne çıkartmak isteyen, markalaşmak isteyen restoran, otel ve işletmeler,

Rakiplerinden gastronomik özelliklerle farklılaşmak isteyen işletmeler,

Yeme içme sektöründe yer alan hizmet işletmeleri, işletmecileri, çalışanları,

Belediyeler, şehirlerin tanıtımında görev üstlenen kamu kurum ve kuruluşları,

Gastronomi konusunda faaliyet gösteren seyahat acenteleri,

Rehberlik kariyerinde Gastronomi Turları konusunda uzmanlaşmak isteyen rehberler,

Gastronomi Konusunda uzmanlaşmış sosyal medya fenomenleri, bloggerları, reklam ajansları,

Gastronomi konusunda uzmanlaşmış tasarımcılar,mimarlar,

Üniversitelerin gastronomi bölümleri ve akademisyenleri, gastronomi kulüpleri ve öğrencileri,

Eğitmenler, aşçılar, executivechefler, 

Kişisel gelişimine gastronomi alanında devam etmek isteyen herkes, yemek yazarları, yemek fotoğrafçıları.

Bunun için www.bursagtd.org adresinden web sitesini ziyaret edebilir veya iletisim@bursagtd.orgmail adresinden üyelik için başvuru yapabilirler. 


Bursa Gastronomi Turizmi Derneği (Bursa GTD)

Pandemi nedeniyle derneklerin genel kurullarının ertelenmesi nedeniyle Derneğimiz için Geçici Yönetim Kurulu oluşturulmuştur. Buna göre; 

YÖNETİM KURULU 

1-Ramazan Başan / Başkan 

(Hürriyet Bursa Gastronomi Yazarı) 

2-Reşat Kahraman /Başkan Yardımcısı. 

Bursa Aşçılar Derneği Eski Başkanı,45 yıllık aşçı 

3-Mümin Akgün Başkan Yardımcısı

(Kardelen Kestane) 

4-İskender İskenderoğlu Başkan Yardımcısı

(Kebapçı İskender)

5-Bekir Bayırlı /Genel Sekreter 

(Gıda Denetmeni/ Başdenetçi)

6-Dr.Ayşe Doğan 

(Bursa Faruk Saraç MYO Gastronomi Bölüm Bşk.) 

7-Yüksel Aktaş 

(Hacıhasanoğulları Baklava Börek)

8-Mustafa Yelbey

(Bilginet Akademi Kurucusu) 

9-Barış Timur 

 (Pisboğazlar Sosyal Medya Uzmanı) 

10-Özgür Gül

 (Bir Yudum Akademi) 

11-Şahin Bingöl 

(Teknoloji ve DönüşümDanışmanı /Piraye ZeytinyağKurucusu)

DENETİM KURULU 

 1-Serkan Çalışkaner

(e-ticaret uzmanı)

 2- Hayri Tuncer 

(Danışman)

 3-Barış Özdemir

(GiGroup İnsan Kaynakları Bursa Şb.Md.)


DANIŞMAKURULU  

1-Vehbi Varlık (İnoksan)

2-Hasan Eker (Network Fuarcılık/Burkon Turizm)

3-Çetin Ceylan (Podyumpark)

4-Ece Eker (Eker Meydan)

5- Ersin Yazıcı (Gümtob Bşk.)

6- Muhsin Özyıldırım (Tarihi Hanlar Birliği Bşk.)

7-Denizhan Sezgin (Bursa Rehberler OdasıBşk.)

8-Yusuf Pideci (AcıdayıCantık )

9- Coşkun Dönmez (BUYSAD Bşk.)

10-Murat Saraçoğlu (Tursab Bölge Bşk.)

11-Dr.Arzu Erdi (Bursa Valiliği AB Projeleri Koordinatörü)

12-Nejat Yahya (Bursa-Çin Kardeş Şehirler Fahri Konsolosu)


BİLİM VE YAYIN KURULU 

1-Prf.Dr.Kader Çetin (Uludağ Üniversitesi /Akademisyen)

2-Prf.Dr. Hakan Altıntaş (Uludağ Üniversitesi /Akademisyen)

3-Doç.Dr.Efsun Dinar (Uludağ Üniversitesi Akademisyen)

4- Dr.Erdoğan Bozan (Harmancık Meslek Yüksek Okulu/Akademisyen)

5- Dr.Osman Güldemir (Eskişehir Anadolu Üniversitesi /Akademisyen.)

6- Sibel Bağcı Uzun (Gazeteci- İletişim ve Marka Uzmanı)

6-Engin Koban (Araştırmacı Yazar / Turizm Pazarlaması ve Gastronomik Turizm Yazarı)

7- Çiğdem Dağlıoğlu Çoşkun (Food Time Dergisi)

Okullar Zyxel Networks ile hibrit eğitim hazırlıklarını tamamlıyor...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Koronavirüs salgınıyla hayatımıza giren uzaktan eğitim ve normalleşme sürecinde dönüş yapılan yüz yüze eğitimin birleşimi olan hibrit modelin, gelecek dönemde tüm dünyada uygulanması bekleniyor. Kesintisiz ağ bağlantıları ise hibrit eğitimin en önemli kriterlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Zyxel Networks, Türkiye'nin dört bir yanındaki çalışmalarıyla okulların hibrit eğitime geçiş sürecinde gerek duyduğu ağ altyapılarını sağlayarak başarı hikayelerine imza atıyor. 

Eğitim, koronavirüs salgınından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Her ülke bu dönemde öğrencilerin sağlığını korumak adına farklı önlemler almayı tercih ediyor. Ülkemizde ise virüsün seyrine göre yüz yüze eğitim yerini hibrit ya da uzaktan eğitime bırakıyor. 

Kesintisiz ağ bağlantıları ise hibrit eğitimin en önemli kriterlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Zyxel Networks, Türkiye'nin dört bir yanındaki çalışmalarıyla, okulların hibrit eğitime geçiş sürecinde gerek duyduğu ağ altyapılarını sağlayarak başarı hikayelerine imza atıyor.

Dünya ülkelerinin yarısından çoğu hibrit eğitime geçmeyi planlıyor

Uzaktan eğitim ile öğrencilerin bilgisayar, tablet gibi cihazlara ve hızlı bir internet bağlantısına ihtiyacı ortaya çıkarken, eğitim kurumları da sahip oldukları altyapıları güncelleme gereği duyuyor. 

Salgın sonrasında da hem yüz yüze hem de uzaktan eğitimin bir araya geleceği hibrit eğitim modelinin hayatımızda kalıcı olması bekleniyor. UNESCO, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’nın Nisan ayında gerçekleştirdiği ve 149 ülkeyi kapsayan ortak çalışmasına göre, okulların yeniden açılmasında ülkelerin yüzde 90’ı uzaktan eğitime devam edeceğini, yarıdan fazlası ise hibrit eğitim yaklaşımını benimsemeyi planladıklarını belirtiyor.

Eğitim kurumlarının hibrit modele geçmeleri için nasıl bir ağ altyapısına ihtiyaç var?

Eğitim kurumlarının bu süreçte hibrit eğitimi uygulayabilmesi için teknik ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Uzaktan bağlanan öğrenci sayısının çokluğunun ağ performansını olumsuz etkilememesi için yüksek kapasite beklentisinin karşılanması gerekiyor. Bunun için kararlı bir ağ yapısı sağlayacak, yüksek bant genişliğini destekleyecek modem, router ve switchler kullanılırken, ağ kapsamının tüm okula yayılabilmesi için iyi bir kablolama yapılması, gerekirse elektrik şebekesi üzerinden yüksek hızlı ağ bağlantısı sunan PoE cihazları ve kablosuz erişim için access point’ler kullanılması gerekiyor.

Türkiye’nin farklı bölgelerindeki okulların altyapısını kuran Zyxel, başarı hikayeleri yazıyor

Zyxel Networks Türkiye’nin son dönemde eğitim alanında gerçekleştirdiği başarılı projeler arasında Bilnet Eskişehir Koleji, Bilnet Okulları Balıkesir Kampüsü, Bahçeşehir Koleji Erzurum Kampüsü, Gaziantep Değer Koleji ve Özel Mev Koleji dikkat çekiyor. 

Tüm kablolu ve kablosuz ağ altyapısını iş ortaklarının desteğiyle yenileyen Zyxel Networks, bu çalışmalarda esnek bir ağ yapısı planlayarak işe başladı. 7/24 hizmet sunabilmek için yedekli bağlantılar kullanan şirket, okul öğrencilerinin, personelin ve misafirlerin kullandığı ağları birbirinden ayırarak, ağ performansını en üst seviyeye çıkardı. 

Bulut destekli Zyxel cihazlarının kullanıldığı kurulumlar sayesinde eğitim kurumlarının ağlarında uzaktan kontrol ve yönetim, ağı büyütme ve değişiklik yapma gibi işlemler pratik hale gelirken, önemli bir maliyet avantajı ortaya çıkartıldı.

Zyxel Networks’ün Türkiye’nin dört bir yanındaki eğitim kurumlarını kapsayan bu çalışmaları, hibrit eğitim dönemine geçiş açısından çarpıcı başarı hikayelerine dönüştü.


Zyxel’in kolay yönetilebilen, yüksek performanslı ağ çözümleri:

Projelerde yer alan ürünlerden Zyxel XGS2210-28HP yönetilebilir switch, toplam 28 Gigabit port sunarken, bunlardan 24’ünde PoE, 4’ünde ise SFP+ desteği sağlıyor. Performans switching kapasitesi 128 GB olan switch, SSL şifreleme algoritması ile de dikkat çekiyor. 

Zyxel NWA1123-AC-PRO Access Point ise 1,75 Gbps’ye kadar birleşik veri hızı sunarak, güçlü bir kablosuz ağ altyapısının temelini oluşturuyor. Zyxel’in inovatif çift optimize anten tasarımı ve RF öncelikli taahhüdü ile yüksek performans ve güvenilir bağlantı sağlayan access point, geniş bir kapsama alanı içerisinde kendisine bağlanan tüm cihazlara gelişmiş bağlantı hızı sağlıyor. Ayrıca, NebulaFlex desteği sayesinde Nebula bulut yönetimi üzerinden kolayca kurulabiliyor ve yönetilebiliyor.

Kolay yönetilebilirlik açısından projelerde kullanılan Zyxel GS1920 serisi switchler de dikkat çekiyor. L2 özellikli akıllı yönetilebilir switchler, RJ-45, SPF ve kombo GBe port’ları, Loop Guard, IPSG ve CPU koruması ile gerçek ağ bağlantısı sağlama kabiliyeti, ZON Utility ve ZyXEL Smart Connective iStacking destekli kolay ağ yönetimi özellikleri kadar, gelecekte yaygın kullanılacak IPv6’yı şimdiden desteklemesiyle de kurumsal ağlar için etkin bir çözüm sunuyor.


24 Aralık 2020 Perşembe

HyCanx Hepa+UVC ile kapalı mekandaki Covid-19’a son!



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Dünyada ilk ve tek olan “HyCanx Hepa+UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemi” ile kapalı tüm mekanlarda oluşabilecek Covid-19 virüsünün bulaşma riski tarihe karışıyor. 

Kış aylarının gelmesiyle kapalı ortamlara geçilmesi Covid-19 bulaşma riskini artırdı ve ülkemizin yanı sıra birçok ülke sıkı karantina tedbirlerine geri dönmeye başladı. 

Dünyanın ar-ge ve inovasyon şirketleri arasında yer alan ileri teknoloji şirketi Canovate Group’un mühendisleri, dünyada ilk ve tek olan hepa filtre ve UV teknolojisi içeren “HyCanx Hepa+UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemi” ile devrim niteliğinde bir çalışmaya imza attı. 

Türk mühendislerinin geliştirdiği ve iklimlendirme/ havalandırma sistemleri ile entegre çalışan HyCanx Hepa+UVC Sistemi sayesinde, kamu binaları, okullar, üniversiteler, hastaneler, plazalar, Avm’ler, oteller, fabrikalar, spor salonları gibi kapalı tüm mekanlardaki Covid-19 dahil tüm virüsler ve bakteriler %99 oranında etkisiz hale getiriliyor. İklimlendirme/ havalandırma sistemleri kaynaklı olarak kapalı tüm mekanlarda oluşabilecek Covid-19 virüsünün bulaşma riski tarihe karışıyor. Artık, öğrencilerin okul/üniversite, çalışanların plaza/ofis, vatandaşların otel/AVM gibi kapalı mekanlara girmesinin önündeki virüs ve bakterilerin bulaşma riski tamamen sona eriyor.  

HyCanx Sistemi ile kapalı mekanlardaki “Covid-19 virüsü” yok ediliyor

HyCanx Hepa+UVC Sistemi hakkında bilgi veren Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, şunları söyledi: 

“Türk özel sektörünün, data centerdan fiber optiğe, elektro-optik sistemlerden savunma sanayisine, balistik sistemlerden ısıtma/soğutma sistemlerine kadar geniş yelpazede ileri teknoloji ürünleri üreten ve kapasitesinin %70’ni 80 ülkeye ihracat eden bir sanayi grubuyuz. Data center ve fiber optik sistemindeki teknolojimiz ve uçtan uca ürün portföyümüz ile dünyanın ilk 10 global markası arasında yer alıyoruz. Çekmeköy’deki 40 bin metrekare kapalı alana sahip olan fabrikamızdaki mühendislerimiz ve 950 çalışanımız ile son aylarda, Covid-19 virüsünü kapalı mekanlarda etkisiz hale getirmek için ar-ge çalışmaları gerçekleştirdik. Geldiğimiz noktada, iklimlendirme/ havalandırma sistemleri ile entegre çalışan dünyada ilk ve tek ürün olan HyCanx Hepa+UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemini geliştirdik. Hycanx Hepa+UVC Sistemi ile, kamu binaları, okullar, üniversiteler, hastaneler, plazalar, Avm’ler, oteller, fabrikalar, spor salonları gibi kapalı tüm mekanlardaki Covid-19 dahil tüm virüsler ve bakteriler %99 oranında etkisiz hale getiriliyor ve bulaşma riski sona eriyor. Türk mühendisleri olarak, HyCanx Sistemi ile global çapta bir başarıya imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi. 

Standart dışı ve testleri yapılmayan “UV cihazlar”, insan sağlığına zarar veriyor

Ülkemizde, standartların dışında ve yeterli testleri yapılmayan UV cihazların kullanıldığını ve bu cihazların insan sağlığına ciddi zararlar verebileceğinin altını çizen Canovate Group Başkanı Can Gür, şunları belirtti: 

“Ülkemiz, standart dışı ve yeterli testleri yapılmayan uygunsuz denilebilecek UV hava temizleme cihazları ile dolu. Eğer, UV ışınları doğru uygulanmaz ve cihazlarda yeterli sızdırmazlık sağlanmazsa, insan sağlığına ciddi zararlar verebilir. Sertifikası olmayan cihazlar, ortamdaki herkes için göz, deri dahil birçok sağlık sorunlarına yol açabilir” diye konuştu.

HyCanx Sistemindeki UVC kaynaklar, virüslerin öldüğü dalga boyunda çalışıyor 

HyCanx Hava Temizleme Sisteminde, virüslerin öldürülmesinde en etkin yöntemlerden olan UV ışın teknolojisi ile birlikte, Ti02 kaplı fotokatalitik filtre ve havadaki zararlı partiküllerin tutulmasında en güçlü sistem olan H13 seviyesindeki hepa filtre kombinasyonu Hycanx Hepa+UVC Kanal Tipi Hava Temizleme Ünitelerinde mevcut teknolojiyi ayrıştıran özellikler olarak yer alıyor. HyCanx sistemindeki UVC kaynaklar, virüslerin maksimum derecede etkisiz hale getirildiği tespit edilen dalga boyunda çalışıyor ve en önemlisi HyCanx Hepa+UVC Sistemleri TÜV Sertifikasına sahip bir teknoloji.

HyCanx Hepa+UVC Hava Temizleme Sistemi hakkında genel bilgi: 

1-HyCanx Hepa+UVC Kombo Kanal Tipi Hava Temizleme Sistemi, yüksek teknolojiye sahip. Merkezi klima sistemlerine entegre edilen HyCanx Hepa+UVC Sistemi; özel olarak tasarlanmış 3 katmanlı filtreleme (G4, Fotokatalitik Filtre, HEPA Filtre) + UVC dezenfeksiyon sisteminden oluşuyor. İklimlendirme/havalandırma sistemleri bulunan tüm kapalı mekanlara kolaylıkla uygulanabiliyor. 

2-HyCanx Hepa+UVC Mobil Hava Temizleme Cihazları, merkezi iklimlendirme/havalandırma sistemi olmayan kapalı alanlarda kullanılabilen cihazlardır. HyCanx Hepa+UVC Mobil Hava Temizleme Cihazları 4 katmanlı filtreleri ile otel odaları, okullar, lokanta/cafeler, berberler/güzellik merkezleri, evler gibi kapalı mekanlara zemin tipi veya duvartipi olarak yerleştirilebiliyor. 


Orta yaş dönemi spor seçiminde 8 temel kural...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Günümüz orta yaş grubu, bir önceki kuşağın kendisini yaşlı hissettiği döneme denk geliyor. Gerek fiziksel yıpranmanın azalması, gerek sağlıklı yaşam skalalarının rutin hayatlara girmesi, gerekse de hızlı yaşam döngüsü insanların yaşlanma veya kendilerini yaşlı hissetme periyodlarını en az bir 10 yaş ileriye atmıştır. 

Orta yaş döneminde spor seçiminin temel kurallarını anlatan Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi: 

“Erken dönem spor alışkanlıkları olmayan yada uzun süreler bunlara ara vermiş insanlar, zamanla hayatlarındaki bu eksikliği gidermek için değişik arayışlara girmektedir. Orta yaşta insanın spor yaparken farkında olması gereken en önemli şey, sporu sağlıklı halinin devamlılığı için yaptığıdır. Bu yaş dönemlerinde yarışmacı olmak bizi beklemediğimiz sakatlıklara sürükleyebilir. Sporla kalarak, zinde ve sağlıklı yaş almalıyız” dedi. 

Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, orta yaş çizgisinde en güvenli spor aktiviteleri olarak şunları açıkladı: 

1)En kolay ve güvenilir olan aktivite şüphesiz ki, yürüyüş yapmaktır. Burada sağlığımızı riske atacak aşırı zorlanmalarla karşılaşma riski oldukça azdır. Yine de eklem sorunlarını engellemek için mutlaka uygun bir yürüyüş ayakkabısı seçmek ve mümkün oldukça düz rotalarda kalmak gereklidir. Aşırı yokuş veya inişler zorlayıcı gibi gözükseler de, eklemler üzerinde yıpratıcı etkiler yaratabilirler.

2)Artık, günümüzde kış döneminde de ulaşılması kolay olan havuzlarda yüzme sporu yapmak önemlidir. Yüzme sporu özellikle, hem omurga üzerinde, hem de kol ve bacak kaslarında gelişim sağlayarak zinde kalmamıza yardımcı olur. Burada dikkat edilmesi gereken konu, hijyen şartlarının tam sağlanmış olması ve kendimizi kardiyovasküler olarak aşırı zorlamamaktır. 

3)Spor salonlarında ağırlık ve istasyon çalışmaları, en çok riskli olan seçimlerden birisidir. Uygun ağırlık bulunmadan yapılırsa, ciddi kas ve eklem sorunlarına yol açabilir.

4)Yoga ve pilates gibi salon sporları, hem orta, hem de ileri yaş dönemi için gerek kas kuvvetinin artması, gerekse de esnekliğin artması için en uygun seçimlerdendir. Ancak, burada da mutlaka profesyonel eğitimci yönlendirmesi olmalıdır.

5)Halı sahalar ve futbol benzeri oyunlarda ise, hem gerekli ısınma ve esneme önlemleri olmadan başlandığı, hem de aşırı eforun kardiyovasküler stresi artırması nedeniyle risklidir. 

6-Tenis, orta yaş saha sporları arasında en güvenli olandır. Ancak, iyi ekipman seçimi ve profesyonel eğitim desteği eklemleri korumak için şarttır.

7)Bisiklet sporu tercih edilen uygulamalardandır. Ancak burada da, hem güvenli ortamda bu sporu yapmak, hem de eklemlerimizi aşırı zorlamayacak parkurlar bulmak önemlidir.

8-Burada saydığımız başlıca spor modalitelerinden farklı olarak, Aikido benzeri bazı dövüş sporları, doğa yürüyüşleri, sörf ve yelken gibi su sporları da bazı insanlar tarafından tercih edilmektedir. 


22 Aralık 2020 Salı

Kolaysoft Teknoloji e-Defter webinarları düzenliyor...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Kolaysoft Teknoloji AŞ, e-buluşmalar kapsamında  “2021 Yılı Yenilikleri Dahil, E-Deftere Dair Her Şey’’ konulu webinarlar serisini düzenlemeye devam ediyor. 

Kolaysoft Teknoloji AŞ’nin youtube kanalı üzerinden gerçekleşen eğitimlerde, Ankara Meslekte Birlik üyeleri, İzmir Serbest Meslek Mensupları Odası üyeleri, Kırıkkale Serbest Meslek Mensupları Odası üyeleri, Elazığ Serbest Meslek Mensupları Odası üyeleri gibi ülkemizin dört bir yanından katılımcılar, 01/01/2021 tarihi itibarıyla e-defter uygulamasına dahil olacak mükellefler ve e-defter konuları hakkında bilgiler edinerek, merak ettikleri sorulara yanıt bulmaktadır.  

Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk’ün moderatörlüğünü yaptığı webinarlarda, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Meslekte Birlik Derneği Başkanı Ahmet Babuşçu, SMMM Selçuk Gülten’in aralarında olduğu uzmanlar, konuşmacı olarak katılıyor. E-Buluşmalarda doğru bilgiye kolay şekilde ulaşılmasını hedeflediklerini anlatan Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi:

“Hedefimiz ihtiyaç duyulan konunun uzmanlarından, en doğru bilgiye, en kolay şekilde ulaşılmasını sağlamaktır. Bu nedenle, e-buluşmalarda, sizler ile buluşmaya devam edeceğiz” dedi.

E-Deftere geçişte süreci doğru yönetmek önemlidir 

GİB’in e-defter uygulamasına dair ayrıntılı bilgiler veren SMMM Selçuk Gülten, Vuk509 ile beraber 2021 yılı yaklaşırken e-defterde kullanıcıları neler beklemekte, e-deftere zorunlu olarak geçecek sektörler, 2021 yılında e-defterin 2. nüshasının GİB’e gönderilmesi gibi konuları ayrıntılı olarak anlattı. e-defterde geçmiş dönemde çeşitli kullanım hataları yapıldığını ve bu yüzden mükelleflerin çezai yaptırımlara maruz kaldığını örneklerle açıklayan Selçuk Gülten, e-deftere geçiş sürecinde doğru kullanım konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirtti. 

KolayDefter platformu ile e-defter sürecini yönetmek kolay 

Diğer taraftan, Kolaysoft Teknoloji Dijital Dönüşüm Uzmanı Sıla Gül Ottan, e-deftere kolay ve ekonomik şekilde nasıl geçilir başlığını uygulamalı olarak anlattı. KolayDefter platformu hakkında bilgiler veren Sıla Gül Ottan, e-defter modülüne dair ihtiyaç olmadan e-defterlerin  nasıl gönderildiği konusunu uygulamalı olarak bilgiler aktardı. 

e-deftere geçişte, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın mali mühüre ihtiyaç olduğunun altını çizen Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti: 

“KolayDefter platformu ile, GİB’e resmi başvurusu dahil, her adımı Kolaysoft Teknoloji ile hızlıca yapabilirsiniz. Mali müşavirlerin sıkıntı yaşadığı java uygulamasına ihtiyaç olmadan, KolayDefter ile defter göndermek mümkündür. Ayrıca, 2021 yılında defterlerinizin ikinci nüshasını GİB’e KolayDefter aracılığı ile göndermeniz sağlanıyor. Özetle, aynı ekran üzerinden, hem başvuru, hem gönderme, hem de ikinci nüshaları GİB’e gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz e-defterler, Kolaysoft portalda 10 yıl boyunca muhafaza edilmektedir” diye konuştu.  


21 Aralık 2020 Pazartesi

Süt ve süt ürünlerine, Turquality destekleri nelerdir?

 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



“Gıda Sektörü”, hem faaliyet giderleri olarak, hem satılan malın maliyetinin yüksek olduğu sektörler arasında yer almaktadır. Turquality gıda sektörün içinde, süt ve süt ürünleri başta olmak üzere işlenmiş gıda ürünlerine %50 teşvik vermektedir. 

Progroup danışmanlığında, gıda sektöründe Turquality destekleri 

Ülkemizin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality’nin bir teşvik programından öte, işletmeler için “değer” oluşturan bir iş modeli olduğunu ifade eden Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi: 

“Turquality iş modeli”nde, stratejik planlama, insan kaynakları yönetimi, performans yönetimi, bütçe yönetimi, marka yönetimi, satış-pazarlama yönetimi, bilişim yönetimi, risk yönetimi, tedarik zinciri yönetimi gibi tüm konular yer alıyor. Turquality verimliliğe %17, ihracata %15, karlılığa %14, yeni ürün geliştirmeye %12, marka bilinirliğine %7 artırıyor. Böylece artı katkı sağlıyor” dedi. 


Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, Turquality’nin süt ve süt ürünleri üreten işletmelerin giderlerinde desteklediği başlıklar hakkında şunları anlattı: 


DESTEK TÜRÜ DESTEK LİMİTİ (2020)

PATENT, FAYDALI MODEL VE ENDÜSTRİYEL TASARIM TESCİL GİDERLERİ LİMİTSİZ

MARKA TESCİL VE YENİLEME KORUMA GİDERLERİ

TANITIM GİDERLERİ

MAĞAZA KİRA GİDERLERİ LİMİTSİZ (AYNI ANDA 

AZAMİ 50 MAĞAZA İÇİN)

OFİS KİRA GİDERİ LİMİTSİZ

DEPO KİRA GİDERİ

SHOWROOM KİRA GİDERİ

REYON VE  RAF DEKORASYONLU KÖŞE KİRA GİDERİ

MAĞAZALAR İÇİN; TEMEL KURULUM, DEKORASYON VE KONSEPT MİMARİ GİDERLERİ 1.264.000 TL / BİRİM 

OFİS İÇİN;  TEMEL KURULUM, DEKORASYON VE KONSEPT MİMARİ GİDERLERİ

DEPOLAR İÇİN; TEMEL KURULUM, DEKORASYON VE KONSEPT MİMARİ GİDERLERİ

SHOWROOM TEMEL KURULUM, DEKORASYON VE KONSEPT MİMARİ GİDERLERİ

SATIŞ SONRASI SERVİS İÇİN, TEMEL KURULUM, DEKORASYON VE KONSEPT MİMARİ GİDERLERİ

REYON VE RAF DEKORASYONLU KÖŞE TEMEL KURULUM DEKORASYON KONSEPT MİMARİ GİDERLERİ

YÖNETİM DANIŞMANLIK GİDERLERİ VE YAZILIM GİDERLERİ 3.164.000 TL 

İSTİHDAM GİDERLERİ LİMİTSİZ (AYNI ANDA AZAMİ 10 KİŞİ İÇİN) 

PAZAR ARAŞTIRMA ÇALIŞMASI VE RAPORLAMA GİDERLERİ LİMİTSİZ 

FUAR GİDERLERİ

DEPOLAMA HİZMETLERİ GİDERLERİ

GELİŞİM YOL HARİTASI GİDERLERİ 800.000 TL / BİR KERE

Süt ve süt ürünleri dahil gıda sektöründe, Turquality desteklerinin önemi 

Ülkemiz süt sektöründe yer alan firmaların, Turquality devlet desteği alarak hedef pazarlarda ihracatlarını artırarak, markalaşma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini ifade eden Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti: 

“18 yıldır Türk firmalarının stratejik, fonksiyonel ve operasyonel yönetim düzeylerini rekabet edebilmeleri için uluslararası şirketlerin seviyelerine getiren Progroup, bu çalışmalarıyla aynı zamanda bugüne kadar 50’yi aşkın firma/markayı Turquality kapsamına girmesinde rehberlik etmiştir. Şu anda da 30’u aşkın Türk firma/marka ile evrensel yönetim danışmanlık hizmetlerini yürütmekte olup, bu firmaların aynı zamanda Turquality kapsamına da girmesini sağlamaktadır. Progroup, süt ve süt ürünleri üreten, pazarlayıp, iç piyasa satışı ve ihracat yapan firmalara; stratejik planlamadan tedarik zinciri yönetimine, insan kaynaklarından bütçe-planlamaya, pazarlama-satış yönetiminden marka yönetimine kadar birçok konularda, usta yönetim kadrosuyla evrensel uluslararası yönetim danışmanlık hizmetleri veriyor ve vermeye de devam ediyor. Bu hizmeti alan firmaların rekabet koşullarında, karlılıkları artarken, maliyetleri düşüyor, hızları artıyor ve farklılaşmayı sağlıyorlar. Zaten firmaların bu çalışmalarıyla Turquality kapsamına girmeleri kolaylaşıyor ve yukarıdaki desteklerle sürdürülebilirlikleri artıyor” diye konuştu.  

Progroup Süt ve Süt Ürünlerine Yönelik Özel Stratejik Yol Haritası Hazırlıyor

Süt ve süt üreten firmaların, dünya çapında marka olmuş ve marka olabilecek firmaların, girdilerinden başlayarak, üretim, ar-ge, ambalaj tasarım, pazarlama, satış ve satış sonrasına ve geri bildirimine kadar uçtan uça Stratejik Yol Haritalarını oluşturduklarının altını çizen Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, ülkemizde çalıştıkları firmalara oluşturdukları katma değeri şöyle ifade etti:

“Turquality stratejik bir iş modeli. Bu iş modeli ile hücresel derinleştirilmiş süreçlerin birbirleriyle entegre edilerek, canlı varlık ve öğrenen organizasyon haline daha önce getiriyorduk. Fakat bu çalışmaları, şirketler sürdürme konusunda güçlük çekiyorlardı. Şimdi Turquality, bu yönetim modelini içine alan firmalara teşvik verdiği için, şirketlere kurduğumuz bu sistemi sürdürülebilir hale getirilmiştir. Bu modelin büyük faydası, yukarıda bahsettiğim gibi işletmelerin kendi yönetim ve operasyonel süreçlerini, dünyada marka olmuş firmaların yönetim ve operasyonel süreçlerinin seviyesine getirmek suretiyle, daha sürdürülebilir bir büyüme ve birim başına daha karlı ticaret yapma imkanı sağlamasıdır. Turquality’nin önemli özelliği, sürdürülebilir bir iş modeli olarak kurgulanmış olmasıdır. Uzun soluklu milli bir dava niteliği taşıyan Turquality programı, Türk işletmelerine orta ve uzun vadede bir kalkınma ve iyileşme haritası çıkarmaktadır” dedi. 

İşletmesini “Stratejik Yol Haritası” ile yönetenler, dünya pazarlarında öne geçiyor 

İşletmesini “Stratejik Yol Haritası” ile yöneten Turquality’deki firmaların, dünya pazarlarında daima bir adım önde olduğunu kaydeden Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, şunları belirtti:   

“Turquality iş modelini benimseyen işletmeler, iş süreçlerini etkin yönetirler, farklılaşırlar, markalaşmayı hızlandırırlar, global rekabete hazırdırlar ve kilogram başına ihracatlarını 3 kat ve üzeri artırırlar. Aslında, Turquality için; bir karne ve bir akreditasyon da diyebiliriz. Turquality karnesi pekiyi olan bir Türk işletmesi global pazarlarda, karşısındaki uluslararası şirketlere daima güven vermektedir. Nitekim, pandemi nedeniyle dünya ekonomisinde daralmanın yaşandığı 2020 yılında, Turqualiyt’deki Türk markaları dünyada bir adım öne çıkarak, tercih edilenler arasında oldular” dedi.

Rakamlarla Turquality İş Modeli’nin, işletmelere sağladığı artı değerler nelerdir? 


Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17

Mevcut ihracat artışına katkısı: %15

Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10

Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14

Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12

Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7

Müşteri memnuniyet seviyesi: %97

İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14


İSG, PLAZA PREMİUM GROUP İLE İŞ ORTAKLIĞI YAPTI...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


KUSURSUZ HAVALİMANI KONUKSEVERLİĞİ HEDEFLEYEN İSG, DÜNYANIN ÖNDE GELEN MARKASI PLAZA PREMİUM GROUP İLE İŞ ORTAKLIĞI YAPTI


Bu Anlaşma Kapsamında,
Malaysia Airports Group’un Tamamına Sahip Olduğu Ve Türkiye'nin Yükselen Şehir Havalimanı İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nda, Plaza Premium Group 2021 Yılından İtibaren Özel Yolcu Hizmetleri Operasyonlarını Devralarak, Yatırımlarına Başlayacak.

Malaysia Airports Holdings Berhad (MAHB) Grubu’nun tamamına sahip olduğu İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı (IATA Kodu: SAW), terminaldeki lounge alanlarının işletmesini, hızlı geçiş, misafir karşılama ve uğurlama servisleri dahil tüm premium hizmetleri 1 Ocak 2021 itibariyle Plaza Premium'a devredecek. Hizmet devri sonrası Plaza Premium Group, yolcular için keyifli bir lounge deneyimi yaratmak ve kusursuz bir havaalanı yolculuğu için yeni yılda bir dizi iyileştirmenin yanı sıra, hizmet ve tesislere de yatırımlar yapacak.

Plaza Premium Group şu anda Asya Pasifik, Orta Doğu ve Amerika'da 49 uluslararası havalimanında yılda 20 milyondan fazla yolcuya hizmet veriyor ve İstanbul Sabiha Gökçen'de halihazırda mevcut olan iki salona ek olarak dış hatlar terminalinde yeni bir salon daha açacak. Halen faaliyet gösteren ve toplam 418 metrekare büyüklüğe sahip olan mevcut 2 lounge alanında aynı anda 100’den fazla misafir ağırlanabiliyor. Lounge alanları, iç hatlar arındırılmış bölgede 206 numaralı kapı ve dış hatlar arındırılmış bölge 203 numaralı kapının olduğu bölgelerde yer alıyor. Havaalanı pistinin panoramik manzarasına sahip olan lounge alanları, ailelerin yanı sıra iş ve tatil amaçlı seyahat edenleri, özel olarak tasarlanmış, çok çeşitli hizmet ve olanakların keyfini çıkarmaya davet ediyor. Güvenli ve hijyenik bir ortam sunan her iki salonda, rahat oturma alanları, kişisel konforu ve sosyal mesafeyi gözeten çalışma alanları, misafirlerin endişesiz bir havaalanı deneyiminin keyfini çıkarmaları için önceden paketlenmiş ve porsiyonlara ayrılmış yiyecek ve içecek seçenekleri içeren bir yemek alanı bulunuyor. 2019'da 35,6 milyon yolcu sayısı ile İstanbul'un en yoğun ikinci havalimanı olan İSG, 2009'dan 2015'e kadar art arda 7 yıl boyunca Avrupa'nın en hızlı büyüyen havalimanı seçildi. Bu yıl küresel salgına rağmen, Avrupa'nın en yoğun beş havalimanı arasında yer alan Sabiha Gökçen Havalimanı, İstanbul'un yükselen şehir havalimanı olarak konumlanıyor. 

PPG ile işbirliğini değerlendiren Malaysia Airports Group CEO'su Dato 'Mohd Shukrie Mohd Salleh,"Plaza Premium Group ile ortaklığımız, Malezya'daki Kuala Lumpur Uluslararası Havaalanı'nda ilk salonlarını açtıkları 1998 yılına kadar uzanıyor ve bu ortaklık bizi tüm dünyada havalimanı konukseverlik hizmetlerinde lider hale getirdi. Aynı yüksek hizmet standartlarını İSG'ye getireceklerinden de eminiz. Plaza Premium Group'un Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki varlığı, tüm havalimanlarımızda birinci sınıf hizmet kültürü ve konukseverliğin uygulanmasını sağlama konusundaki kararlılığımızın bir yansımasıdır.”

Plaza Premium Group'un Kurucusu ve CEO'su Song Hoi-see ise şu değerlendirmede bulundu: "Skytrax ödüllü havalimanı hizmetlerimizi Türkiye'de ve bölgenin önemli havalimanı merkezlerinden biri olan Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda genişletmekten heyecan duyuyoruz. Bu stratejik genişleme, özellikle içinde bulunduğumuz dönemde bizim için önemli bir kilometre taşıdır. Umarız bu adım, dünyadaki seyahat eden yolcularla bağımızı güçlendirmeye devam ederken, küresel seyahatide yeniden canlandırmanın bir başlangıcı olur.”

Malaysia Airports Hakkında

Malaysia Airports grubu, yolcu sayısı açısından dünyanın en büyük havalimanı operatörleri arasında yer almaktadır. Grup, Malezya'da 39 ve İstanbul, Türkiye'de bir uluslararası havalimanının operasyonlarını yönetmektedir. Malezya'daki 39 havalimanı; beş uluslararası havalimanı, 16 yerel havaalanı ve 18 kısa pistli havalimanından (STOLports) oluşmaktadır. Grup ayrıca amiral gemisi niteliğindeki Kuala Lumpur Uluslararası Havalimanı ve klia2 adlı ikinci terminaliyle ASEAN bölgesinin tercih edilen merkezi olmayı hedeflemektedir. Malaysia Airports grubu ve işlettiği havalimanları, bağlantı ve hizmet seviyelerini iyileştirme, paydaş katılımını geliştirme ve iyi yönetişim sağlama gibi çeşitli alanlardaki mükemmellik taahhüdüyle yıllardır pek çok ödüle layık bulunmuştur. 

Malaysia Airports Holdings Berhad, Malezya Menkul Kıymetler Borsası (Bursa Malezya) ana pazarda işlem görmektedir. 

MAHB hakkında daha fazla bilgi içinwww.malaysiaairports.com.my adresini ziyaret edebilirsiniz.

Plaza Premium Group Hakkında

Seyahat deneyimini iyileştirmek misyonu ile yola çıkmış olan Plaza Premium Group, 180’den fazla lokasyonda, 49 ülkede operasyonları ile havaalanları özel yolcu hizmetleri,  konaklama ve yeme içme operasyonları ile bir dünya lideridir. 1998’de Hong Kong’da kurulmuş olan şirketler grubu 4 ana iş dalında hizmet vermektedir: havaalanı lounge markaları Plaza Premium First ve Plaza Premium Lounge; havaalanı otelleri Aerotel ve Refreshhh by Aerotel; havaalanı karşılama & uğurlama markası Allways ve bir çok havaalanı restaurant markaları. 

Bunlara ilave olarak Plaza Premium Group, sıkça seyahat eden yolcular için  Smart Traveller mobil uygulaması geliştirmiştir. Smart Traveller uygulaması üzerinden üyelik programı ile yolculara bir çok avantaj sunulmaktadır. Smart Traveller; kampanyalar, puan kazanma ve kazanılan puanlarla seyahate yönelik hizmetlerden avantajlı faydalanma gibi seçenekleri ile üyelerine en iyi seyahat deneyimini yaşatmayı amaçlamaktadır. Kendi markalarının yanı sıra Plaza Premium Group, Cathay Pacific Airways, Singapore Airlines, Lutfhansa, China Southern Airlines, Star Alliance, Sky Team, American Express gibi dünyanın önde gelen markalarına havaalanı özel yolcu hizmet çözümleri sunmaktadır.

Plaza Premium Group son 5 senede 60’i aşkın ödüle layık görülmüştür. Havaalanı konaklama sektörünün kalitesini senelerdir belirlemiş olan SkyTrax’in “Dünya’nın En İyi Bağımsız Havaalanı Lounge” ödülünü 2016 - 2019 senelerinde, TTG Asia magazininin “En İyi Lounge İşletmecisi” ödülünü 2018 & 2019 senelerinde kazanmıştır. 2020 senesinde Plaza Premium ISO 9001:2015’e layık görülerek havaalanı lounge servislerinde kalite yönetim sertifikasyonu almıştır. Ayrıca grubun kurucusu ve CEO’suSayın Song Hoi-see Ernst & Young tarafından 2018 senesinde “Yılın Girişimcisi” ve “Master Girişimci” ödüllerine layık görülmüştür.Hali hazırda Plaza Premium Group 5000’den fazla çalışanı ile senede 20 milyondan fazla yolcuya hizmet etmektedir.  Seyahat deneyimini müşteri odaklı,  yenilikçi çözümleri ile günden güne geliştiren Plaza Premium Group küresel büyümesine hızlı ve emin adımlarla devam etmektedir.

Daha fazla bilgi için: www.plazapremiumgroup.com

Dijital İletişim kanallarımız: Linkedin @plazapremiumgroup, Twitter @PPG_worldleader and WeChat @PlazaPremiumGroup


19 Aralık 2020 Cumartesi

Zoom yılbaşında “sınırları” ortadan kaldırıyor...

 



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Kullanıcılar yılbaşını pandemi yüzünden tüm sevdiklerinden uzakta geçirmek zorunda kalmıyor! Zoom, tüm ücretsiz hesaplarda geçerli olan 40 dakika sınırını bu özel gün sebebiyle kaldıracağını duyurdu. 

2020 yılına damgasını vuran Covid-19 pandemisi nedeniyle yaşam şekilleri, çalışma düzenleri ve önemli olayları kutlama tarzları değişikliğe uğradı. Kullanıcıların değişen tüm alışkanlıkları gibi yaklaşan yeni yıl heyecanını da eski günlerde olduğu gibi bir arada olarak kutlayamayacağı ortada. İçinde bulunduğumuz bu olağanüstü süreç boyunca destek olan Zoom kullanıcılarına bir minnet göstergesi olarak Zoom, aralık ayı dahilindeki birkaç özel gün için dünya çapında tüm toplantılarda ücretsiz Zoom hesaplarındaki 40 dakika sınırını kaldırıyor. 

Yeni yıl heyecanının arttığı bugünlerde tüm Zoom kullanıcıları sevdikleriyle kesintisiz iletişimde olmaya devam edebilecek.  

Kullanıcılarımızın sınırsız toplantı süresinden yararlanabilecekleri tarih ve saatler:

Türkiye saati ile: 17 Aralık Perşembe 18.00’den, 19 Aralık Cumartesi 14.00’e

Türkiye saati ile: 23 Aralık Çarşamba 18.00’den, 26 Aralık Cumartesi 14.00’e

Türkiye saati ile: 30 Aralık Çarşamb, 18.00’den, 2 Ocak Cumartesi 14.00’e


Sınırsız Zoom Toplantılarından Nasıl Faydalanabilirsiniz?

Kullanıcıların, ücretsiz Zoom hesaplarındaki sınırı kaldırmak için özel bir şey yapmalarına gerek yok. Bahsi geçen tarih ve saatlerde 40 dakika sınırı Zoom tarafından otomatik olarak kaldırılacak. Öte yandan Zoom, kullanıcıların sevdikleriyle son derece keyifli bir sanal buluşma gerçekleştirebilmesi için dikkat edilmesi gereken noktaların da altını çiziyor: 

Toplantıya katılabilmek için bir toplantı şifresi oluşturun ve Bekleme Odası özelliğini etkinleştirerek görüşmelerinize davetsiz misafirlerin katılmasını engelleyin. Toplantı kimliklerinizi sosyal medya ya da genel forumlarda paylaşmaktan sakının. 

Temel ipuçları ve sıkça sorulan sorular bölümünde yer alan yanıtlarla Zoom’u en etkin şekilde nasıl kullanabileceğinizi öğrenin.

Kutlamalara uygun sanal arka planları indirerek eğlenceli video filtreler oluşturun!

Zoom’u nasıl kullanabileceğiniz konusunda yenilikçilikte sınır tanımayın!Sanal parti ve kutlamalar gerçekleştirmeye yönelik ipuçlarımıza göz atın.


Zoom hakkında

Zoom Video Communications, Inc. (NASDAQ: ZM) kesintisiz video ortamında verimliliği artırmak için ekipleri  bir araya getirir. Kolay, güvenilir, yenilikçi ve video öncelikli tümleşik iletişim platformumuz, masaüstü bilgisayarlar, telefonlar, mobil cihazlar ve konferans odası sistemleri arasında video toplantılar, webinar’lar ve sohbet gerçekleştirilmesini sağlar. Zoom, önde gelen iş uygulaması entegrasyonları ile kurumlara üstün deneyim sunar ve geliştirici araçları ile özelleştirilmiş iş akışları yaratmalarını sağlar. 2011 yılında kurulan Zoom’un merkezi San Jose, Kaliforniya’dadır ve dünyanın farklı noktalarında ofisleri bulunmaktadır. Daha fazla bilgi almak için zoom.com adresini ziyaret edebilir, @zoom_us hesabını takip edebilirsiniz.

18 Aralık 2020 Cuma

Ebru Uygun sanatını paylaşmanın dijital yolunu buluyor...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


 EBRU UYGUN’UN‘ HAYATI ODALARA BÖLDÜM’ DİJİTAL SERGİSİ YAYINDA


TOÇEV Mütevveli ve Yönetim Kurulu Başkanı, yazar, konuşmacı ve çağdaş ebru sanatçısı Ebru Uygun’un; “Hayatı Odalara Böldüm” adını verdiği ebru sergisi dijital platformda sanatseverlerle buluşuyor. Mekan, zaman ve kişi kavramlarının dönüşüme uğradığı pandemi sürecinde,
Ebru Uygun sanatını paylaşmanın dijital yolunu buluyor. 

Sanatçı Ebru Uygun; Akaretler Sıraevler’de boş bir mekana, dijital ortamda,  özel bir uygulama aracılığıyla yerleştirilen yapıtlarını, yine dijital ortamda izleyicilerle paylaşıyor. Bu sanat buluşmasında izleyici sergiye davet edilmiyor, sergi izleyicinin ekranına misafir oluyor. Sergi mekanı ve yapıtlar gerçek ancak çekim, yapıtlar fiziki mekanda olmadan dijital yollar ile yapıldı. Bu projesi ile Ebru Uygun; serginin dijital ortamda oturduğu zemin, gerçeklik ve illüzyon kavramlarını da sorgulatıyor. 

Serginin sanal gerçeklik ortamında sunulması izleyiciye, 2 boyutlu bir ekran aracılığıyla 3 boyutlu bir deneyim yaşatıyor. Sergi gezme deneyimi, inisiyatifin izleyicide olduğu uygulama ile bir üst seviyeye çıkartılıyor. 

İzleyici, sergilenen tüm yapıtların - gerçekte mümkün olamayacak şekilde -  6 yüzeyini de görebiliyor, tüm desenleri detaylıca inceleyebiliyor. Ayrıca, arzu ederse yapıtları satın alabiliyor. 

Çocukluk dönemlerinden itibaren kronik rahatsızlıkları ile mücadele eden ve mücadelesini sanatın iyileştirici gücü ile bir kazanıma dönüştüren Ebru Uygun; dünyayı etkisi altına alan Covid-19 sürecinde “ömrümün büyük bir çoğunluğunu geçirdim” dediği odaları yeniden hatırladı. Taşıdığı hastalıklar nedeniyle uzun bir zaman boyunca ailesinden ve arkadaşlarından uzak yaşadığını ifade eden Uygun, pandemi nedeniyle kendi normaline geri dönerek eski odalarında kendiyle baş başa kaldı. Odaların üzerinde bıraktığı hislerle ve bilinç ile topluma maksimum fayda sağlamayı amaç edinen sanatçı, 1994 yılında TOÇEV’e de hayat verdiği odalarda ebru sanatı ile şifa bularak “Hayatı Odalara Böldüm” adını verdiği sergisini oluşturdu. Pandemi nedeniyle dijital platformdasegilenen değerli koleksiyon,https://www.ebruygun.com.tr/hayatiodalaraboldum/linki üzerinden sanatseverlerle buluşuyor; serginin küratörlüğünü ise Begüm Güney Alkoçlar üstleniyor. 

Pandemi nedeniyle sergisini dijital platforma taşıyan Uygun’a göre; 

Tüm dünyanın yaşadığı karantina hali ve sosyal kısıtlamalar, sahip olduğu kronik rahatsızlıkları nedeniyle ‘normal’dir. İnsanın bir tezahürü olarak kurduğu her tür ilişkinin askıya alınması, ’Hastalanmamaya’ çalıştığı bu süreci, ‘özgürleşmeye’ yönelik derin bir gereksinim duyduğu noktaya hızla taşıyor. Bu özgürlük mücadelesi, az rastlanır nitelikte bir çalışma disiplini biçimini alarak; ağırlıklı olarak bedeninin sınırlarına rağmen ‘üretkenliğini’, yapıtları aracılığıyla tartıştığı bir bağlam meydana getiriyor. 

Uygun’un biçimsel bir arayış içine girdiği yeni sergisinde, çeşitli boyutlarda üretilmiş küplerden oluşturulan enstalatif yapıtı; 3 boyutlu forma geçiş sürecini meydana getiriyor. Dökülen, akıtılan, üst üste ve yan yana uygulanan katmanları-boyanın ‘göçebe’ niteliğine rağmen, sanatçı malzemede ve uygulamada kusursuz bir ustalık sergiliyor. Uygun’a göre; “Bize, hepimizin ortak kaygılarına dair; merkezine kendi hayatını koyarak bir şeyler söylüyor. Sahip olunan tüm duygusal, toplumsal ve biyolojik bağlar ile bizim izlerimizi taşıyor.”  

Ebru Uygun; hayatı ve sanatı kontrol etmeye çalıştığı bir rastlantısallıkla göğün ve yerin renkleri ile nefes alınabilecek bir dünyayı müjdeliyor. Kronik olanın sınırsız, bitimsiz ve sonsuz yapısına karşı sanatsal ifadesini, hayatın üzerinden kuran bir hissiyatla direnişe yakın bir yerlerde duruyor. Dünyada var olma yöntemi olarak sanatı üretiyor. 


Ebru Uygun Hakkında: 

Ebru Uygun, 1971 yılında İstanbul’da doğdu. Avusturya Saint George Ticaret Lisesi’nden sonra Finishing School ve Cenevre Webster Üniversitesi’nde İşletme-Pazarlama Bölümü’nden mezun oldu. İsviçre’deki öğrencilik yılarında ChristianChildrenFoundation’da iki yıl süreyle staj yaptı. Staj yaptığı dönemde Türkiye’den yurt dışındaki vakıflara bağış yapıldığını fark eden Ebru Uygun, vakıf kurmaya karar verdi. Türkiye’ye döndüğünde bir süre İpaşİplik’te Muhasebe Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. 1994 yılında Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nı kurdu. Ebru Uygun ELPA Tekstil'in Yönetim Kurulu Üyesi, Sanatçılar ve Sanatsevenler Derneği'nin Başkan Yardımcısı, Aile Akdeniz Ateşi Derneği Başkan Yardımcısı, 100 Yıl Işıl Eğitim Vakfı’nın Başkanı'dır. 102 No’lu Oda (2005), Dokunduğum Yürekler (2006), Birlikte Büyümek (2009), Gönül Irmağı (2013), 180 Günde Hayallere Yolculuk (2018) adlı beş kitabı olan Ebru Uygun, İnsanlığa ve Gönüllü Kuruluşlara Destek Veren TYYB JuniorChamber/İnsanlığa ve Gönüllü Kuruluşlara Destek Veren En Başarılı Genç Ödülü (1996), Rotary/Başarı Ödülü (2007), Lions 118T/Başarı Ödülü (2009), Hello Dergisi/Pırlanta Kalpli Kadın Ödülü (2009) ve Eisenhower Fellow (2010) ödüllerini aldı. Sanatçılar ve Sanatsevenler Derneği’nin düzenlediği “Karma Sergisi” (2008), Silivri Rotary Kulübü ve Sanatçılar ve Sanatsevenler Derneği’nin düzenlediği “Somali’ye Yardım Sergisi” (2011), Sanatçılar ve Sanatsevenler Derneği’nin TOÇEV ile birlikte düzenlediği “Elele Karma Resim Sergisi”ne (2011) ve Amerika (2014) ile Barselona’da (2014) açılan karma sergilere ebru çalışmalarıyla katıldı. 2012’de “Dokundum”, 2013’de “EBRUca” ile “EBRUca Bodrum”, 2014’de “EBRUca Bahreyn” , 2018’de “EBRUca Yansıma” ve 2020 Şubat "BİZ"ile kişisel ebru sergilerini açan Ebru Uygun, İngilizce, Almanca, Fransızca biliyor. Uygun, ikiz çocuk annesidir. 


Ebru Sanatı Hakkında:

Kökeni Orta Asya’ya dayandığı varsayılan 600 yıllık geçmişiyle Ebru Sanatı, kâğıt süsleme üzerine Geleneksel Türk Sanatlarından biridir. 1600-1700 yılları arasında en parlak dönemini yaşayan Osmanlı İmparatorluğu tarafından Batı’ya pek çok ebru örneği gönderilmiştir. Ebru Sanatı’nın tarihsel süreci içerisinde Batı ile etkileşimi; Avrupa’nın ciltçiliğe ve süslemeye olan yoğun ilgi gösterdiği yıllarda hız kazanmıştır. Örnekleri, el işçiliği ile üretilen bu kitapların genellikle kapak ve kitabı birbirine bağlayan sayfalarında görülmektedir.Estetiği Türklerin yaşam biçimiyle benzerlik gösteren Ebru Sanatı; zamana ve mekana bağlı kalmaksızın taşınan ve hareket eden yapısı dolayısıyla sanatın fizikselliğine değil ruhuna yönelik bir pratiktir. Yöntemleri insan hayatı ile benzerlik gösterirken; ‘an’a bağlı olarak değişen estetiğinrastlantılara açık hali değişimi olanaklı kılar. Dolayısıyla rastsantısallığının yapısı hayatla benzerlik gösterir.

https://www.ebruygun.com.tr/

“ https://www.ebruygun.com.tr/hayatiodalaraboldum/”


17 Aralık 2020 Perşembe

Global şirketlerin İngilizce ortağı Beils, Türkiye’de...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Sosyal hayatın ve eğitimin sanal ortama taşındığı pandemi döneminde online İngilizce eğitimine olan talep giderek artıyor. Geçtiğimiz aylarda Türkiye’deki faaliyetlerine başlayan online eğitim kurumu Beils, İngilizce eğitiminde güvenilir bir adres arayanlara, küresel başarıya sahip, yenilikçi, esnek ve ekonomik bir eğitim fırsatı sunuyor. Özgüvenli ve akıcı bir şekilde İngilizce konuşmak, dil sınavlarına hazırlanmak veya kariyeri için İngilizce öğrenmek isteyenler, Beils’in her seviyeye uygun kapsamlı eğitim çözümleri sayesinde hedeflerine kolaylıkla ulaşıyor. 

Beils’ın bu gücü, İngilizce eğitiminin lider markası Burlington English grubunun online eğitim platformu olmasından kaynaklanıyor. Burlington English grubu, küresel başarıya sahip İngilizce eğitimlerini 32’den fazla ülkede, ana dili İngilizce olan 1000’i aşkın öğretmeniyle, on milyonlarca öğrenciye ulaştırıyor.Beils,BurlingtonEnglish’in30 yılı aşkın deneyiminin yanı sıra yenilikçi ve patentli teknolojileri sayesinde dünyanın en gelişmiş online İngilizce eğitim platformu olma özelliği taşıyor.

Kişiye özel ve esnek bir İngilizce eğitim yolculuğu

Bilimsel çalışmalar sonucunda hazırladığı eğitim müfredatı ile fark yaratan Beils, “Konuşarak konuşma öğrenilmez. Öğrenerek konuşulur” anlayışıyla dikkat çekiyor. Dil öğrenmeyi 'amaç' olmaktan çıkarıp 'araca' dönüştüren bir eğitim anlayışı sunan Beils, öğrencilerini maksimum 10 kişilik eğitim grupları halinde “anlamlı iletişim” mottosuyla akıcı konuşma hedefine ulaştırıyor. 

Beils ile online eğitim yolculuğu, ihtiyaç analizi ve seviye tespiti ile başlıyor.Daha sonra kişiye özel olarak bir eğitim programı ve öğrenme günlüğü oluşturuluyor. Programın başında her katılımcı için bir eğitim koçu atanıyor. Bu koç eğitim boyunca öğrenciye danışmanlık hizmeti sunarak destek oluyor. Öğrenciler her ders öncesinde uygulama üzerinden kelime alıştırmaları yapabiliyor, dersler ise deneyimli yerli ve yabancı uzman öğretmenler eşliğinde gerçekleşiyor.  Her öğrenci, istediğigün ve saatte, istediği öğretmenden ders alabiliyor. Bunun için sadece dersten 1 saat öncesine kadar kayıt yaptırması yeterli oluyor. Bu sistem öğrenciye esneklik ve kolaylık sağladığı gibi istediği kadar farklı öğretmenden ders alma fırsatı da sağlıyor. Uzman öğretmenler eşliğinde yapılan dersler, programın içeriğine göreeğitimin 36ila 60 saatlik kısmı oluşturuyor.

“StudentZone”da yapay zeka eğitmen ve sınırsız online materyal bir arada

Beils’ın, fark yaratan en önemli hizmetlerinden biri de öğrencilerine sunduğu “StudentZone” platformu. İçeriğinde sınırsız sayıda online materyalbulunan ve genel İngilizce bölümünde 200saatlik eğitimi kapsayan “StudentZone”, öğretmensiz bir alan olmasına rağmen, öğrenciyi bir başına bırakmıyor. Burada yer alan SpeechTrainer® isimli yapay zeka sanal konuşma eğitmeni, öğrencilerin İngilizce dinleme ve telaffuz becerilerini geliştiren interaktif bir öğrenme ortamı sunuyor.SpeechTrainer® yazılımı, öğrencilerin telaffuz alıştırmalarını kaydediyor, hataları ve eksikleri tespit ederek kişiye özel geri bildirim sağlıyor.

StudentZone bölümünde birçok sektörde ve kariyer alanında İngilizce içerik sağlayan her biri 52 saatlik bir eğitim içeriğine sahip “Career Course – Kariyer Kursları” da bulunuyor.Öğrenciler, “StudentZone”da yer alan Dijital Kütüphane üzerinden kendi seviyelerine göre seçim yapabildikleri kitaplara da ulaşabiliyor.

“StudentZone”, sınırsız eğitim içeriğinin yanı sıra yapay zeka teknolojisi ve öğrencilerine sunduğu takip, ölçme, değerlendirme ve geribildirim ortamı sayesinde ortalama bir destek platformundan çok daha fazlasını vaat ediyor.

Kurumsal, bireysel ve okullara yönelik eğitim çözümleri

Beils’ın yabancı öğretmenlerden oluşan uzman ve profesyonel kadrosuyla verdiği eğitimler, bireysel kurumsal ve okullara yönelik olmak üzere 3 ayrı platformda sunuluyor. Her bir eğitim programı “StudentZone”da yer alan sınırsızeğitim materyaliyle destekleniyor.

Beils, kurumsal alanda,iş İngilizcesinin baz alındığı “Corporate English” platformu üzerinden Beginner, Intermediate ve Advanced seviyelerinde, toplam 60 saatlik ve 10 temadan oluşan bir eğitim sunuyor. 

Beils’ınGenel İngilizce olarak adlandırdığı bireysel alandaki eğitim platformu ise, konuşma becerisine ağırlık verilen eğitimleri kapsıyor. Bireysel eğitimler, katılımcıların seviyesi belirlendikten sonra her seviyede her dersin 60 dakika sürdüğü 36 ve 48 saatlik tematik derslerden oluşuyor.

Okullara yönelik eğitimler ise ilköğretim,lise ve üniversiteleri hedef alıyor. Beils, okullara isteğe bağlı olarak öğretmenli ya da öğretmensiz Genel İngilizce Platformunu sunuyor. Okullar, kendi müfredatlarına göre düzenlenen ve tüm sene boyunca süren haftalık 1 veya 2 saatlik “İngilizce konuşma  -Speaking” derslerini bu platform üzerinden yapabiliyor. Aynı zamanda ana dili İngilizce olan İngiltere ve Amerika gibi ülkelerden İngilizce öğretmenleri ile okulların kaliteli eğitmen ihtiyacına da çözüm buluyor. 

Türkiye’de de şirketlerin İngilizce ortağı olmaya aday

Dünyanın önde gelen şirketlerinin kadroları Beils’ın patentli teknolojisiyle desteklenen, sektörel terminolojilere hakim kapsamlı eğitim çözümleriyle İngilizce öğreniyor. Bankacılık / Finans alanında BNP Paribas, otomotiv devi Toyota, uluslararası asansör şirketi Schindler Elevators, TNT Lojistik, elektronik sektörünün öncüsü General Electric, gıda sektöründe BurgerKing ve Coca Cola, sağlık ve farmakolojide Pfizer ve Astra-Zeneca, hazır giyimde Lacoste gibi dev markalar Beils’ın referansları arasında yer alıyor.

Türkiye’de de kısa sürede telekomünikasyon, otomotiv, bankacılık, finans ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren kurumsal şirketlerle işbirliği yapan Beils, pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de kariyer dünyasının İngilizce eğitim ortağı olma yolunda hızla ilerliyor.

Beils’ın şu ana kadar anlaşma sağladığı Türkiye’deki referansları ise şöyle sıralanıyor: Vodafone, Turkcell, Borusan Otomotiv, Borusan Mannesmann, Borusan Caterpillar, Bakioğlu Holding, Alternatif Bank, SchneiderElectric Türkiye…


Türkiye, 2020’de e-Ticaret’te %70’in üzerinde büyüyecek....

 



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Pandeminin etkisiyle bu yıl ülkemizde ve dünyada e-Ticaret hacminin katlanarak arttığını anlatan TTT Global Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: 

“Evden çalışmanın yoğunlaştığı ve eğitimin uzaktan moda geçtiği bugünlerde, internetin yaygınlığı arttı. Türkiye’de evlerden internete erişim oranı %90.4’e yükseldi ve nüfusumuzun %79’nun internet erişimi var. Türkiye’de, pandemiden önce nüfusun yüzde 20’si internetten alışveriş yaparken, bu oran 2020 sonu itibariyle %50’ler seviyesine çıktı. 2019 yılında 136 milyar TL olan e-ticaret miktarı, bu yılın sonunda 200 milyar TL’ye koşuyor. Ülkemiz, 2020’de e-Ticaret’te %70’in üzerinde büyüyecek” dedi. 

Ticaretin bir kanalı olarak kabul gören "e-Ticaret", ticaretin kendisine dönüşüyor  

Lojistik, Enerji & Tedarik zinciri Dijitalleşme Konferansı, 16 ile 17 Aralık 2020 tarihleri arasında dijital ortamda gerçekleşti. Sektörün en kapsamlı dijital zirvesi olan Connection Days’da uzmanlar bilgilerini aktardı. 

Zirvenin ikinci ve son günü olan 17 Aralık perşembe günü, Uluslararası Lojistik Sektörü Yazarı Dr. Murat Düzgün’ün moderatörlüğü üstlendiği, “Lojistik ve Tedarik Zincirinin Değişen DNA’sına Ne Kadar Hazırız? E-Ticarette Bizi Neler Bekliyor?” panelinde, TTT Global Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, Dalyan Makina Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Dalyan, Electrolux Türkiye Pazarlama Direktörü Fatih Şengül ve Galanz Türkiye Genel Müdürü Beyza Eren konuşmacı olarak katıldılar. Dijital zirvede, ticaretin bir kanalı olarak kabul gören "e-Ticaret"in, ticaretin kendisine dönüştüğü ve e-Ticaret'in DNA'sının değiştiği masaya yatırıldı.  

e-Ticaret demek, “lojistik” demektir 

e-Ticaret demek, "lojistik" demektir diyerek konuşmasına devam eden TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları belirtti:  

“Dünyanın en iyi malını, en uygun fiyata müşteriye sunmayı taahhüt etseniz de, müşterilerinize malı beklenen hızda ve beklendiği kalitede teslim edemezseniz, başarısız sayılırsınız. Kısaca, e-Ticaret’in %99’u lojistiktir. Müşterilerin beklentilere uygun nitelikteki malı, müşteriyi tatmin edecek hızla teslimat yapamazsanız, başarılı olma şansınız yoktur. Yine, hızlı tedarik ve dağıtım yaparken teslimat operasyonunu etkili yönetemezseniz, dağıtım yaparken akıllı bir şekilde iadeleri toplamayı yapamazsanız yine sonuç hüsran olabilir. Özetle, pandemiyle birlikte katlayan e-ticaret sürecini, klasik kargo sistemleriyle çözebilmenin bir yolu bulunmuyor. Mobil uygulamalarla desteklenen konum-tabanlı akıllı sistemler kullanmak gerekiyor” diye konuştu. 

TIRPORT, geliştirdiği RapidChain teknolojisi ile e-Ticaret lojistiğinde yeni bir dönemi başlatıyor

RapidChain teknolojisiyle lojistikte yeni bir dönemin başladığının altını çizen TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları anlattı: 

“Türk girişimi TIRPORT, yapay zekayla desteklenen RapidChain (www.rapidchains.com) teknolojisi ile Türkiye çapında bayileri/tedarikçileri olan perakende gruplarına, dağıtımda devrimsel bir teknolojiyi hizmeti sunuyor. e-Ticaret yapan kurum ve kuruluşlar, mevcut e-Ticaret yapılarına RapidChain’i entegre ederek, tedarikçilerini ve bayilerini akıllı bir şekilde müşteriler ile buluşturmaktadır. Özetle, arttırılmış zeka ve konum-tabanlı teknolojilerle desteklenmiş kişiselleştirilebilir kargo çözümleri, önümüzdeki dönemde iş süreçlerini ve sektör oyuncularını değiştirecektir şeklinde konuştu. 

Karadenizli çiftçinin yüzü kurutulmuş kivi ile güler...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Karadenizli üreticilerin önemli geçim kaynaklarından biri olan kivinin hasat mevsimi başladı. Hasadın aralık ayına kadar sürmesi beklenirken üreticinin elindeki kivinin fiyatlamasının düşük kalması çiftçiyi endişelendiriyor.  Bir ürünü taze satmaya çalışmanın riskli ve çok maliyetli olduğunu belirten Gıda Kurutma Derneği Genel Başkanı Mustafa Güngör önemli açıklamalarda bulundu. Yaş olarak satışa sunulan kivinin aslında kurutularak tüketici ile buluşmasında üreticinin kat ve kat daha fazla kazanacağını belirten Gıda Kurutma Sanayicileri Derneği Genel Başkanı Mustafa Güngör,  “Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde kivi meyvesinde şu anda hasat zamanı ve ciddi bir üretim yapıldı. Üretici yani köylünün ürettiği kiviyi alıcılar, birinci sınıfı 5,40 TL ikinci sınıfı 3,40 TL üçüncü sınıfı ise 1,20 TL’ye fiyatlandırıyor.  Büyük zincir marketlerde ise fiyatı 38-40 TL civarında. Arada müthiş bir fiyat uçurumu mevcut. Ve neticede ayakta kalabilmek için çiftçi kazanmadan satmak zorunda kalıyor. Bu şekilde devam ederse üretici elini eteğini çekecek. Sonrasında bu ürünler gibi diğer gıdalarda da dışa bağımlı kalacağız. Çünkü kazanmayan çiftçi üretimden vazgeçecek. Halbuki bu kiviler kurutulmuş olsa 160-300 TL aralığında satılabilirdi” dedi. 

SEKTÖRÜN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKIYOR 

Gıda Kurutma sektörünün çok önemli olduğunu ama bu zamana kadar pek üzerine düşünülmediğini belirten Gıda Kurutma Sanayicileri Derneği Genel Başkanı Mustafa Güngör, “Dünya kurutulmuş meyve ve sebze sektörünün hacmi 55 milyar dolar seviyesinde ve Türkiye’nin bu pazardaki payı 1,5 milyar dolar civarında. Yurt içindeyse bu rakamın 550 milyon dolar seviyesinde olduğunu tahmin ediyoruz. Aslında eğer ki kurutularak değerlendirilebilse topraklarımızda yetişen meyve ve sebzeler hatta et, balık, mantar ve peynir bu pazarın hakimi konumuna ulaşırız. Fakat yıllarca bizim insanımız hemen her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de işlemeden ham olarak satmaya alışmış ve kazanan olmak yerine satan olarak kalmış maalesef” dedi. 

ÜLKEYE EKONOMİK KATKISI BÜYÜK 

Başkan Güngör, “Eğer ki bu kiviler kurutulup ve ihraç edilse ülkemize ekonomik katkısı 310 milyon   dolar civarı olur. Bugün bir ürünü taze satmaya çalışmak çok maliyetli ve riskli bir durum. Üretilen bir gıda 2 ile 7 gün aralığında satılmak zorunda aksi takdirde bozulma riski var. Veya bozulmasın diye soğuk hava depolarında bekletmeniz gerekiyor.  Haliyle ya ürününüz bozulup çöp olacak veya soğuk hava deposunda tutacaksınız. Bunun da bir maliyeti var. Bir başka husus örneğin bir sebze veya meyve üreticisiyseniz, ürettiğiniz ürünlerin değerini halci veya komisyoncu belirliyor. Yani siz sadece hamallık yapıyorsunuz parayı başkaları kazanıyor. Halbuki kurutmuş olsanız fiyatı siz belirliyorsunuz. Bu sektörde bir birime karşılık on birim kazanıyorsunuz. Riskiniz sıfır seviyesinde. Ama tabi ki sadece tesis kurmakla olmuyor. Yanında iyi bir pazarlama stratejisi ve faaliyeti yürütmeniz gerekmekte. Türkiye’nin tarım ve hayvancılık alanında üretilen tüm ürünlerini kurutarak dünya piyasasına açılmak çok kolay. Ve ciddi bir talep var. Bu bir fırsat. Başka ülkeler daha fazla gözünü açmadan hızlıca bu alana yoğunlaşsınlar. Bakın dibimizdeki Gürcistan bu sene gıda kurutma tesisleri ile ilgili çok ciddi bir hibe programı açıkladı. Buna karşılık mesela Doğu Karadeniz’de yaklaşık yüzde 70 oranında meyve sebze bağda bahçede değerlendirilemeden çürüyor. Üretici yaş meyvesini satamayacağı için dalında bırakacak. Milli servetimiz heba oluyor” diye konuştu.