30 Nisan 2021 Cuma

Vanilya zengini Madagaskar'da yeni iş fırsatlarını anlattı...





HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Traktörden kazmaya ülkenin her türlü tarım aletini ihtiyacı var

7 milyar dolarlık altyapı hamlesini talip olabiliriz

Ekonomi Gazetecileri Derneği Ticari Diplomasi Yolculuğu'nda bu varsayılan DEİK / Türkiye-Madagaskar İş Konseyi Başkanı Yalçın Kıroğlu'nu konuk etti. Kıroğlu dünyanın en büyük ikinci adası olan Madagaskar'da iş fırsatlarını anlattı.

DEİK   / Türkiye-Madagaskar İş Konseyi Başkanı   Yalçın    Kıroğlu   Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin   (EGD)  Ticari Diploması Yolculuğu'nun konuğu oldu.

Türkiye ile Madagaskar arasındaki ticari ilişkileri anlatan Başkan Kıroğlu Türk iş yürütme hakkında bilgi verdi.

EGD ve DEİK'in har Salı düzenlediği ve iş konseyi başkanlarının konuk olduğu toplantıların çok önemli belirten belirten olduğunu belirten olduğunu belirten Yalçın Kıroğlu şöyle konuştu:

“Madagaskar dünyanın ikinci büyük adası… 28 milyon nüfusu var. Bu nüfusta gençlerin oranı hayli yüksek. Ülkede endüstri neredeyse sıfır. Tam bir tarım ülkesi. Bu Ülkede bakıldığında ülke ülkesi. Her türlü tarım aletin ihtiyaç var. Traktörden kazmaya… Aynı şekilde her türlü gıda ürünü satılabilir. Türk iş insanlarının mutlaka hedefine alması gereken bir ülke. "

 Ekonomi Gazetecileri Derneği    Üyesi ve Akşam Gazetesi Ekonomi Editörü   Özgül Öztürk'ün  moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıda Madagaskar'ın vanilya, kahve ve kokao zengini olduğunun belirten Yalçın Kıroğlu, “Vanilya fiyatları son 10 yılda 10 kat arttı. Ülkeye zenginlik kattı. Kahvesi çok iyi. Biz bu kahveyi alıp kavurup tekrar bu sınırdışı satıyoruz. Yine ülkenin en uç noktasında saf kahve gördük. İzmirli bir firma satmış. Bu çok önemli faaliyet var. Değerlendirmeli ”yorumunu yaptı. 

Türk Hava Yolları'nın uçuşları sayesinde 100'e yakın Türk iş insanın bu iş faaliyet gösterdiğini belirten Kıroğlu, “Ülkede değerli madenler var. Firmalar firmalari çıkarıyor. Zümrüt ve altın gibi değerli madenler var. Önemsiz önümüzdeki günlerde para tam 7 milyar dolarlık altyapı yatırımları yapılacak. Bunları talip olabiliriz. Ayrıca bu ülkenin elektrik üretiminin yüzde 20'si bir Türk firması tarafından gerçekleştiriliyor. Ülkeye değil yabancıiz. Ama daha çok çalışmalıyız ”dedi.

12. Uluslararası Arena Aquamasters Yüzme Şampiyonaları Setur Marinaları desteğiyle Marmaris’te...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



12. Uluslararası Arena Aquamasters Yüzme Şampiyonaları Setur Marinaları desteğiyle Marmaris’te

12. Uluslararası Arena Aquamasters Yüzme Şampiyonası, Setur Marinaları sponsorluğunda 28 Mayıs Cuma günü eşsiz bir doğaya sahip olan Marmaris’te düzenlenecek.

Setur Marinaları desteğiyle 12.’si gerçekleştirilen Arena Aquamasters Yüzme Şampiyonası, Marmaris’te yeşil ile mavinin buluştuğu noktada, yüzlerce deniz ve yüzme sevdalısınıbir araya getiriyor.Setur Marinaları şampiyonaya verdiği destekle 28 Mayıs günü seri olarak gerçekleştirilecek yarışlardan birini de ismiyle sahipleniyor. Yüzücülerin 1000 metrelik parkurda tamamlayacağı Setur Marinas Açık Su Yüzme Şampiyonası saat 13.30’da düzenlenecek. 

“Ortak tutkumuz; suya olan sevgimiz” sloganıyla, yüzme sporunu her yaştan insana sevdirmek amacıyla düzenlenen yarışma, açık su yüzme branşı için mükemmel bir coğrafyada harika bir su sıcaklığında gerçekleştiriliyor. Denizi ve doğasıyla en güzel noktalardan biri olan Marmaris İçmeler’dekiMartıResort Hotel önünden start alan yarışlara, yüzme sporuna gönül vermiş, yüzmeyi hayatının bir parçası olarak yaşayan her yaştan herkes katılabiliyor. Turnuvada 11 yaşından 85 yaşına kadar sporcular farklı yaş kategorilerinde bir arada yüzebiliyorlar, hatta üç nesil bir arada yüzen sporcular da bulunuyor. Bu heyecana ortak olmak isteyen yüzücüler için kayıtlar 17 Mayıs Pazartesi gününe dek devam ediyor.

Yüzme sporunun her yaşta yapılabilecek özel bir spor olduğunu geniş kitlelere ulaştırabilmek ve deniz sevgisini aşılamak amacıyla Setur Marinaları, Akdeniz çanağının en kapsamlı yüzme şampiyonası olan Uluslararası Arena Aquamasters Yüzme Şampiyonaları’nın 2015 yılından bu yana ana destekçisi ve şampiyonanın en çok ilgi gören yarışlarının isim sponsoru.


Süzer Plaza, Türkiye’de karma bina yapısında‘Güvenli Alan Sertifikası’nı alan ilk bina oldu ...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Süzer Plaza, Türkiye’de karma bina yapısında‘Güvenli Alan Sertifikası’nı alan ilk bina oldu 

Türkiye, korona salgınıyla birlikte bugün tam kapanmaya geçerken, Süzer Plaza hijyen uygulamalarını bir üst seviyeye taşıdı. Süzer Plaza, RoyalCert International Registrars tarafından S.A.F.E. Covid-19 gerekliliklerine göre değerlendirilerek, Türkiye’de karma bina yapısında ‘Güvenli Alan Sertifikası’nı alan ilk bina oldu.  

Süzer Plaza, korona salgınıyla birlikte sağlıklı ve güvenli alanlar oluşturmak için çalışmalarını sürdürüyor. Pandemi sürecinde sağlık önlemlerinin en üst düzeyde tutulduğu Süzer Plaza, RoyalCert International Registrars tarafından S.A.F.E. Covid-19 gerekliliklerine göre değerlendirildi. Titizlikle yürütülen tüm hijyen ve dezenfeksiyon tedbir ve uygulamalarına ek olarak, sosyal mesafe, ortak alan ve asansör kullanımları ve güvenlik konularında alınan önemler dolayısıyla, Süzer Plaza, Türkiye’de karma bina yapısında ‘Güvenli Alan Sertifikası’nı alan ilk bina oldu. Her sektörün ihtiyaçlarına göre tasarlanan bu sertifika programı sayesinde, şirketlerin salgınla mücadelede sürekliliği hedeflenmektedir.

Hijyen çalışmaları konusunda uzun yıllardır örnek uygulamalara imza atan Süzer Plaza’da, pandemiyle birlikte klima santralleri içerisine UVLIGHT-ULTRAVIOLE sistemi entegre edildi. Ayrıca Süzer Plaza’daki ortak alanlar nano gümüş teknolojisiyle dezenfekte edildi. 

RoyalCert International Registrars tarafından uluslararası standartlarda yürütülen sağlık denetimleri ile uygunluk değerlendirmesi kriterlerinin başarıyla yerine getirildiği Süzer Plaza’da, her ay düzenli olarak yapılacak detaylı denetim ve kontrollerle de bu konudaki örnek uygulamalar sürdürülecek. 


28 Nisan 2021 Çarşamba

Bolu, turizm yatırımlarına hazırlanıyor...

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Bolu geleceğini turizmde arıyor

Abant, Yedigöller ve Kartalkaya gibi değerlere sahip olan Bolu, turizm yatırımlarına hazırlanıyor. Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin görüntülü platformdaki programına katılan Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Türker Ateş, yüzölçümünün yüzde 65’i orman olan Bolu’da 38,8 bin hektar alanın turizme ayrıldığını söyledi.

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) görüntülü platformdaki ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ programını sürdürüyor. Her hafta bir ilin ekonomisinin değerlendirildiği toplantıda bu kez Batı Karadeniz'in turizm değerleri ile öne çıkan kenti Bolu konuşuldu. EGD Başkanı Celal Toprak ve EGD Temsilciler Koordinatörü Şener Meral’in moderatörlüğündeki etkinliğe Bolu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Türker Ateş, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bolu TSO Başkanı Ateş, kentlerinin uzun bir süre teşvik alan illerin ortasında kaldığını, bu yüzden yeterli sanayi yatırımları alamadığını, ancak ilçe bazında uygulanan teşviklerle son dönemde OSB’lerin doluluk oranına ulaştığını söyledi.

ISLAH OSB KURACAĞIZ

Kanatlı sektör başta olmak üzere beyaz eşya, tekstil-konfeksiyon gibi alanlarda önemli yatırımların bulunduğu Bolu’dan 1 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilmesine rağmen şirketlerin dışsatımı başka kentlerden yapmayı tercih ettikleri için bu rakamın geçtiğimiz yıl 111 milyon dolar olarak kayıtlara geçtiğini belirten Ateş, “Ne IPARD programından ne de devlet teşviklerinden istediğimiz ölçüde yararlandırılabildik. Son dönemde ilçe bazında teşvik uygulamalarıyla ilçelerdeki OSB çalışmalarımız hız kazandı. Ayrıca yeni bir ‘Islah OSB’ için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye'nin etkin beyaz eşya markalarından birine ev sahipliği yapıyoruz. Bu tesisimiz OSB’de değil. Ancak etrafında bu tesise üretim yapan çok sayıda şirketimiz konuşlanmış durumda. Bu bölgeyi ‘Islah OSB’ye dönüştürdüğümüzde Türkiye’nin katma değeri yüksek sanayi üretiminin yapılacağı bir üs haline gelecek” dedi.


HİZMET SEKTÖRÜMÜZ CİDDİ YARA ALDI

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nin öğrenci ve öğretim görevlileriyle 30 binin üzerinde nüfusuyla şehre önemli katkı sağladığını, ancak Covid-19 pandemisi dolayısıyla örgün öğretimin verilmemesi nedeniyle kent ekonomisinin ciddi yara aldığını anlatan Ateş, “Yurt, kafe, kırtasiye gibi birçok yatırım yapmıştık. Şehrimizin turizm ve üniversite başta olmak üzere hizmet sektöründe yüzde 60’lık bir ağırlığı olduğu için pandemiden olumsuz etkilendik. Bunu sanayi, tarım ve turizm yatırımlarıyla telafi etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

Üniversiteyle kentin işbirliğini yeterli düzeyde sağlayamadıklarını ancak teknokent başta olmak üzere geliştirdikleri projelerle bu birlikteliğe güç kazandırmaya çalıştıklarını anlatan Bolu TSO Başkanı Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’de KBDG yönünden 13’üncü sırada yer alan bir şehiriz. 7’si yüzde 100 yabancı olmak üzere 400 sanayi kuruluşumuz üretime devam ediyor. Teşvikle gelenin teşvikle gitme ihtimali yüksek. O yüzden başka kentlerin sahip olmadıklarını ön plana çıkararak sağlıklı büyüme hedefimiz var. Burada da ilk sıraya turizm çıkıyor. Biz Bolu’ya daha çok iç ve dış turist getirme çerçevesinde projeler yürütüyoruz. Müzemizde bulunan Zeus’un kızı Artemis heykelini simgemiz haline getirme çerçevesinde tüm hazırlıklarımızı yaptık. İnsanlar Mona Lisa tablosunu görmek için dünyanın öbür ucuna gidiyor. Aynı yöntemle şehir merkezine koyacağımız Artemis başı heykelinin ilgi göreceğini düşünüyoruz. Yanı sıra turist sayısını artırdığımızda Mengenli aşçılarımızın yemeklerinin tadılabileceği lokantalar yapacak, coğrafi tescillerini aldığımız ürünlerimizi tanıtacağız.”


TEŞVİKLE GELEN TEŞVİKLE GİDER

Turizmde Abant, Yedigöller ve Kartalkaya gibi değerlere sahip olan Bolu’nun Türkiye’nin nüfus yoğunluğu en yüksek bölgenin ortasında yer aldığına dikkat çeken Ateş, “KTKGB ile 38,8 bin hektar alan turizme ayrıldı. İnsanlar yeni dönemde birkaç günlüğüne kafalarını dinleyecek mekânlar arıyor. İstanbul’dan Ankara’dan birkaç saat içerisinde göle, ormana, kayak merkezine, termal tesislere ulaşmak isteyenlere yönelik yatırımlara hazırlanıyoruz. Bolu’nun geleceğini turizmde görüyoruz” dedi.

Bolu’nun en önemli taleplerinden birinin hızlı tren olduğunu anlatan Ateş, “Bolu’ya otoban dışında ne yazık ki başka ulaşım enstrümanı yok. Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesi’nde ikinci etapta da Bolu ve Düzce yer almadı. Kuzey hattından geçecek olan bir hızlı tren hattını, üniversite öğrencileri, sanayi çalışanı, turist potansiyeliyle Bolu bunu hak ediyor. Bu projeye Bolu ve Düzce eklendiğinde Türkiye ekonomisine daha fazla katkı sağlamış olacağız” ifadelerini kullandı.





27 Nisan 2021 Salı

Yeni kurulan işletmelere Uyumsoft'tan tam destek...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Yeni kurulan işletmeler için “ekoCari Girişimciler Kampanyası” başladı 

Türkiye’nin inovasyon lideri Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, yeni kurulan işletmelere tam destek veriyor.  

Dünyanın Covid-19 kaosunu yaşadığımız bugünlerde girişimcilere bir destekte Uyumsoft’tan geldi. Kampanya kapsamında, 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle yeni kurulan şirketlere, ön muhasebe yazılımı olan ekoCari programı ilk 6 ay ücretsiz veriliyor ve ayda 50 adet e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv fatura) hediye ediliyor. Nisan ayında başlayan kampanya, 31 Aralık 2021 tarihinde sona erecek. 

Yeni kurulan işletmeler, 24 aylık sözleşmede, ilk 6 ayı ücretsiz kullanımının ardından, 7’ci aydan itibaren ayda sadece 55.50 TL ödeyerek, ekoCari ve e-Belge uygulamaları sayesinde iş süreçlerini uçtan uca kesintisiz olarak yönetebilecek. Kampanya koşulları hakkında, www.uyumsoft.com adresinden detaylı bilgi ve başvuru gerçekleşiyor. 


Yeni kurulan işletmelere destekler ve teşvikler veriliyor

Yeni kurulan işletmelere ve girişimcilere, Ticaret Bakanlığı, Ekonomi ve Maliye Bakanlığı, KOSGEB, TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Vakfı, Kredi Garanti Fonu gibi birçok kurum ve kuruluş tarafından destekler ve teşvikler veriliyor. Ağırlıkla kamu kurum ve kuruluşlarının verdikleri bu desteklerin arasına, özel sektörden Türk yazılım devi Uyumsoft AŞ Girişimciler Kampanyası ile katılıyor. 

ekoCari, web tabanlı ve kullanımı kolay bir ön muhasebe programıdır

Yeni kurulan işletmelere tam destek veren Uyumsoft AŞ’nin ekoCari ürünü, web tabanlı ve kullanımı kolay bir ön muhasebe programıdır. Kurulumu ve kullanımı çok kolaydır. İnternetin olduğu her yerden, bilgisayar, tablet veya cep telefonundan rahatlıkla kullanılabilir. Bulut tabanlı bir ürün olduğu için ilave server (sunucu) yatırımına ihtiyaç yoktur. İşletmeler,  ekoCari  programı sayesinde, stoklarını takip edebilir, carilerini takip edebilir, alışlarını – satışlarını ve bunların raporlamalarını alabilir. Çeklerini, senetlerini ve banka hesaplarını takip edebilir. Kampanya kapsamında, ekoCARİ kullanan firmalar, her ay 50 adet e-fatura veya e-arşiv fatura’yı da hiçbir ücret ödemeden oluşturabilirler. 

25.’nci yılında 40 binin üzerindeki yerli ve global müşterisinin uçtan uca dijital dönüşümünü sağlayan Uyumsoft AŞ’nin ürün ailesinde; girişimciler kampanyası kapsamındaki ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı) yazılımının yanı sıra, Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamaları, Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, uyumİYS dahil 30’u aşkın yazılım ürünü yer almaktadır. 


Pandemi döneminde omurga sağlığını korumanın 7 altın kuralı ...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Tüm dünyaya kaos yaşatan Covid-19 pandemisi nedeniyle hepimiz evlerimizdeyiz. Çocuklar, eğitimlerine online olarak evlerinde devam etmekte ve birçok şirketin çalışanları işlerini online olarak evlerinden yapmaktadır. Bu nedenle bilgisayarlar, hayatımızda çok daha fazla yer alıyor hale geldi. Bilgisayar ekranında, bu kadar uzun süre vakit geçirmenin getireceği olumsuzluklardan birisi de fiziksel problemlerin ortaya çıkmasıdır. 

Fiziksel problemlerin başında “omurga problemlerinin” geldiğini anlatan Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, şunları söyledi: 

“Omurgamız, omur denilen toplam 33 tane kemikten oluşmaktadır ve başımız ile bacaklarımızı birbirine bağlayan köprü görevi görmektedir. Omurların arasında disk dediğimiz yastıkçıklar, bağlar ve etrafını saran kaslar bulunuyor. Bu sebeple, omurgamız hem güçlü, hem de esnek bir yapıya sahiptir. Arkadan bakıldığında dümdüz, yandan bakıldığında ise boyun, sırt ve bel bölgelerinde olmak üzere kavisli bir yapıya sahiptir. Bu kavisler, boyun ve bel bölgelerinde öne doğru (lordoz), sırt bölgesinde ise arkaya doğru (kifoz) denilmektedir. Ancak, uzun süreli bilgisayar başında olmak, bu kavislerin artmasına veya azalmasına neden olabilir. Biyomekanik olarak ortaya çıkan bu değişiklikler, kaslarda aşırı gerilmelere ya da kas spazmı dediğimiz sertliklere yol açabiliyor. Bütün bu değişiklikler, kas ve eklem ağrıları olarak kendini gösteriyor” dedi.  

Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, pandemi döneminde omurga sağlığını korumanın püf noktalarını anlatarak, şunları kaydetti: 

1-Omurga sağlığımız için hareketsiz kalmamamız çok önemlidir. 40 dakikada bir 10 dakikalık molalar vermemiz, omurga sağlığımıza büyük katkılarda bulunacaktır. 

2-Bilgisayar karşısında otururken yapabileceğimiz basit düzenlemeler ile, omurgamıza binen yükü azaltabiliriz. Bunlardan bazıları; bilgisayar ekranı göz hizasında olmalı, klavye ve mouse sağa sola dönmeyi gerektirmemeli ve kollar masa üzerinde destekli olmalıdır. 

3-Oturduğumuz sandalyenin sırt desteği kürek kemiklerinin altında kalmamalıdır ve bel boşluğunu desteklemek için mutlaka bel yastığı kullanılmalıdır.

4-Gün içerisinde yapabileceğimiz basit egzersizler ile omurgamızı koruyabiliriz. Otururken ayak bileklerimizi kendimize doğru çekip bırakma hareketiyle, kan dolaşımımızı artırabiliriz. Oturma pozisyonunda, omuzlarımızı arkaya doğru dairesel hareketlerle çevirerek, sırt kaslarımızı gevşetebiliriz. 

5-Boynumuzu yavaşça sağa sola doğru eğerek, boyun kaslarımıza germe egzersizleri yapabiliriz. 

6-Ayakta dik dururken, dizlerimizi karnımıza doğru çekip, bel kaslarımıza germe egzersizi yapabiliriz. 

7-Sosyal mesafe kurallarına dikkat ederek açık havada yapabileceğimiz yürüyüşlerle de, hem vücudumuzdaki genel kan dolaşımının artırılmasını sağlayabilir, hem de omurga sağlığımızı korumaya destek olabiliriz.


Pandemide, S serisi ürünler ciddi talep görüyor....

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Farklı sektörlere hitap eden Epson yoğun talep görüyor 

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup’un 2012 yılından itibaren Ülkemiz distribütörlüğünü yaptığı Epson markası yoğun talep görüyor. Epson T ve B serisi Mimarlık, Mühendislik ve Fotoğrafçılık sektörlerine hitap ederken, S serisi ağırlıkla Reklam sektörü tarafından ilgi görüyor. Batı Karadeniz Satış Müdürü Fatih Şıkkibar, dünya markası Epson’un, modelleri ve pazardaki konumu hakkında değerlendirmede bulundu. 

Lidya Grup ve Epson işbirliği güven veriyor  

Epson’un pazar lideri olduğu nokta vuruşlu yazıcılardan projeksiyon ürünlerine ve patentli TFP baskı kafalarına kadar birçok alanda yenilikler ve teknoloji üreten bir firma olduğunu anlatan Batı Karadeniz Satış Müdürü Fatih Şıkkibar, şunları söyledi: 

“Lidya Grup olarak, Epson ile işbirliğimiz ve Türkiye distribütörlüğümüz 2012 yılında başladı ve GS 6000 gibi yüksek baskı kaliteli Eko-Solvent, Cad-Poster için son derece verimli olan  9700 model ürünler ile hızlı bir giriş yaptık. Özellikle bu modellerin yakaladığı performans ve sonrasında geliştirilen SureColor T ve SureColor S serileri ile de her yıl pazar payımızı  artırırken, müşterilerimize de yeni pazarlar ve fırsatlar oluşturmaya devam ettik. Sektöründe lider olan Lidya Grup’un pazara verdiği güven ve geniş servis altyapısı ile Epson’un marka bilinirliliği, müşterilerimizin gönül rahatlığı ile yatırım yapmalarına imkan sağlıyor. Epson’un baskı kalitesi algısı çok yüksektir, rahat kullanım ve otomatik bakım özellikleriyle makine başında fazla zaman harcamadan iş üretilebilecek teknolojik donanıma sahiptir. Kısaca, Epson, reklam sektöründen fotoğrafçılığa, kişiselleştirilmiş iç mekan dekorasyona kadar birçok sektör tarafından yoğun talep alıyor” dedi. 


Epson’un T, B ve S serisi modelleri baskıda kusursuz performans sergiliyor 

Epson’un modelleri hakkında bilgiler veren Batı Karadeniz Satış Müdürü Fatih Şıkkibar, mimarlık, mühendislik ve fotoğrafçılık sektörlerine iç mekan kullanımı için T ve B serisi ürünler hitap ederken, reklam sektörü ağırlıklı olarak dış mekan dayanımı olan S serisi ürünleri tercih ettiğini kaydederek, şunları anlattı:  

“T serisi ürünler: A1, A2 ve A0 olarak üç farklı ebatlarda konumlanıp, mimari ve mühendislik çıktısı, 3D çizim, fotoğraf baskısı, mağaza içi poster gibi birçok alanda pigment mürekkep kullanımıyla iç mekanda kaliteli görsel üretilmesini sağlıyor. A0 tarama ihtiyacı olan müşterilerimize de T5400M modelimiz ile hem kopyalama, hem de baskı alabilme çözümü sunuyoruz. T serileriyle daha çok teknik çizim ve proje üreten imalat firmaları, Belediyeler, mimarlık ve mühendislik firmaları gibi kurumsal müşterilerimize hizmet etmekteyiz.  

B serisi ürünler: Dye mürekkep kullanmakta ve 110cm ile 152cm rulo ebatlarında baskı alabilen iki model bulunuyor. Her iki ürünümüzde proje baskılarında 90 Mt.ye kadar tek parça iş üretebiliyor. B6000 110 cm ebatta ve B9000 152 cm ebatlarda baskı alabilmektedir. Bu ürün grubu, rakipsiz baskı maliyeti, çok uzun servis aralıkları ve yüksek baskı kalitesi ile daha çok ticari işletmeler, baskı merkezi ve copy centerların ilgi gösterdiği ve yoğun kurulum yaptığımız bir modeldir. Saatte 69 m2’den 120 m2’ye kadar üretim hızlarıyla özellikle ozalit çıktılarında da çok tercih ediliyor. 

S serisi ürünler: SC-S40610, SC-S60610 ve SC-S80610 olmak üzere üç model bulunuyor. S serisi ürünler saatte 48m2 hızlarda 98m2 hızlara kadar sorunsuz üretim yapıyor. Yeni ProcesionCore çekirdek damlacık TFP baskı kafası, birbirinden bağımsız ve malzeme profiline göre değişen üç ısıtıcısı, kolay malzeme yüklenmesini sağlayan lift sistemi, ön sarma ve germe standart donanımı ve daha birçok teknolojik özellikleri ile reklam, baskı merkezi, etiket ve serigrafi imalatçılarında yoğun talep görüyor. Yeni baskı kafaları ile S serisi ürünler düşük pas aralıklarında da iyi sonuçlar vermektedir ve %10-%15 aralıklarında eski serilere göre daha az mürekkep harcamaktadır. UltraChrome GS3 yeni nesil boyalarımız GreenGuardGold sertifikalı ve daha parlak net görüntüler oluşturmaktadır. İç mekanlarda olduğu gibi dış mekan malzemelere de basabilen S serisi ürünlerimizde, baskı kafaları dahil iki yıl garanti kapsamındadır. Orta ve uzun vadede bu garantiler, müşterilerimizin yüksek bedelli kafa ve sürpriz maliyetlerden tasarruf etmelerini sağlamaktadır. Doğru renk tutarlılığı, yüksek malzeme çeşitliliği ve 2-2,5 punto yazılarda da net baskı kabiliyeti ile serigrafi ve etiket imalatı yapan firmalarda ilgi görmekte ve yatırım yapılmaktadır. Son yıllarda değişen pazar ve müşteri alışkanlıklarıyla, talep edilen adetler dijital makinalarda üretilebilir hale gelmiştir. E-Ticaret tarafında butik imalatçıların artmasıyla beraber gönderilecek ürünlerin kutu-ambalaj üzeri ürün etiketleri gereksinimi olmuştur. Epson ürünleri ile müşterilerimiz işçilik ve kalıp maliyetleri olmadan değişken ve düşük tirajlı ürünler üretmektedirler. Nitekim, kurumsal ve renk olarak hassas işler için geliştirilen SC-S80610 modeli ise, bu bağlamda daha ön plana çıkmaya başlamıştır. Saatte 98m2 gibi yüksek baskı hızı CMYK standart renklerin yanında L.Cyan-L.Magenta Gray, Orange, Red özel renkleri, Silver ve White spot renk seçenekleriyle Pantone renk üretimi yapılmaktadır. Silver ve White renkleri kullanılarak müşterilerimiz düşük adette şeffaf etiket üretimi, sanatsal ve dekoratif ürün üretimi gibi birçok alanda katma değeri yüksek işler üretebilmektedir” diye konuştu. 

Pandemide, S serisi ürünler ciddi talep görüyor 

Pandemi sürecinde sektörü değerlendiren Batı Karadeniz Satış Müdürü Fatih Şıkkibar, konuşmasına şöyle devam etti: 

“2020 yılında başlayan pandemi süreciyle özellikle S serisi ürünler ciddi talep gördü. Zayıflayan perakende nedeniyle, copy centerlar reklam tarafına yatırım yaparak, işlerini geliştirmeye başladılar. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da talepler iyi durumda. SC-S40610 ve B6000 ürünlerimiz, adetsel olarak en fazla tercih edilen ürünler arasındadır. Son dönemlerde SC-S80610 modelimiz, işlerini daha kaliteli üretmek isteyen ve renk konusunda hassas müşterilere hizmet eden firmalar tarafından tercih edilmeye başlanmıştır. Epson ile 2021 yılına hızlı başladık. İlk çeyrekte yeni müşteriler kazandık ve kurulumlarını yaptık. Bu yıl ciddi kapanmalar yaşamazsak, geçen yılın üzerinde kurulum yapmayı hedefliyoruz. Epson ürünlerinde yaptığımız değişim kampanyası ve bu bağlamda 5 yıla kadar verdiğimiz tam garanti hizmeti ile yoğun bir yıl geçireceğimizi planlıyoruz. Zamanında doğru ve kaliteli hizmet almak, firesiz ve sorunsuz baskı üretmek isteyen, çevre ve sağlığa duyarlı yatırımcıları, Epson ürünlerini incelemelerini tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu. 

25 Nisan 2021 Pazar

Tırport teknolojileri, lojistikte verimliliği %80 artırırken, bekleme süresini %43 azaltıyor...

 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Ülkemizde ve dünyada lojistik sektörünün uçtan uca dijital dönüşümüne liderlik eden Tırport, sahip olduğu teknolojiler ile hem lojistik firmalarına ve üreticilere, hem de kamyonculara mevcut iş akış süreçlerini daha etkin yürütmelerine olanak sağlıyor. Avrupa’nın lojistikte önde gelen 3 dijital platformu arasında yer alan Tırport, lojistik operasyon yönetiminde verimliliği %80’in üzerinde arttırırken, kamyoncuların dönüş yükü bekleme sürelerini %43 azaltıyor ve lojistik operasyonlarının gerçek zamanlı ve konum tabanlı izlenerek yönetilmesine imkan veriyor. 

Tırport’un arttırılmış zeka ile desteklenen dijital çözümleri ile lojistik sektörünün dijital dönüşümüne rehberlik ettiklerini kaydeden Tırport Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Kale, şunları söyledi: 

“Dünyada karayolu taşımacılığına baktığımızda, yük taşımasının yüzde 70’i karayolları ile yapılıyor. 859 bin kamyonun yollarda olduğu Türkiye’de ise, taşımanın %90’ı karayollarıyla yapılıyor. Ülkemizde bir günde yapılan yaklaşık 450 bin FTL taşımanın 1/3’ü kontratlı taşıma olarak, 300 bin taşıma da spot pazarda gerçekleşiyor. Yollardaki 859 bin kamyonun yüzde 95’i şahıslara ait. Yurtiçinde bir kamyon yeni yük bulmak için 2,5 gün bekliyor ve ancak yaklaşık %37’si beklemesine rağmen boş dönmek zorunda kalıyor. Avrupa’ya giden tırlarımızın ise yüzde 82’si boş dönmek zorunda kalıyor. Bu durum kamyoncuların bütçesini olumsuz yönde etkilediği gibi, küresel ısınmanın başlıca sebebi olan CO2 salınımını da artırıyor. Kısaca, sektördeki beklemeleri azaltmak, verimliliği artırarak sürdürülebilirliği sağlamak için Tırport olarak artırılmış zeka ile desteklenen dijital çözümlerimiz ile lojistik sektörünün uçtan uca dijital dönüşümüne önderlik ediyoruz. Bir örnek verirsek, günlük 2500- 3000 kamyon FTL taşıma yapan büyük  bir lojistik firması günlük operasyonunu yaklaşık 200-250 kişilik bir ekiple yönetirken; Tırport’un geliştirdiği akıllı çağrı merkezi sistemiyle bu işi 10-15 kişiyle çok daha etkili ve verimli bir şekilde yönetmesi mümkün hale geldi” dedi. 

Burcu Kale, Türk lojistik teknolojileri startupı Tırport’u 6 maddede anlatarak, dünya lojistik sektörünün dijitalleşmesine getirdikleri yenilikleri ilişkin şunları kaydetti:  

1-Tırport yükCEPte Kamyoncu Aplikasyonu (iOS, Android) 

(Tırport’lu kamyoncular, yükCEPte Aplikasyonu ile); 

*İstediği yer ve zamanda, kamyonun özelliklerine ve beklentilerine uygun yüke hızlıca ulaşabiliyor. 

*Daha yolda giderken, akıllı algoritmaların desteği ile dönüş yükü bulabiliyor. 

*Belirli yük sahiplerinin ve lojistik firmalarının “Güvenilir” portföylerinde yer alabiliyor, onlardan çıkacak yük fırsatlarından anında haberdar olabiliyor.

*7/24 Tırport Akıllı Çağrı Merkezi’ne ulaşabiliyor.

*Param Tırport Kart ile nakliye ödemelerini doğrudan Tırport kartına alabiliyor ve indirimli akaryakıt ve diğer avantajlarda faydalanabiliyor.

*Tırport’lu kamyoncular, fatura ve irsaliyelerini de Tırport uygulaması üzerinden kesebilecek.

2-Tırport Kurumsal Aplikasyonu (iOS, Android, i-pad) ve TIRPORT WEB Tabanlı Dashboard, 

(Yük verenler ve lojistik firmaları Tırport kurumsal aplikasyonu ve web tabanlı dashboard’larından); 

*Tüm nakliye operasyonlarını 7/24 izleyebilirler ve yönetebilirler. Hangi operasyonlarında kaç kamyon açıkları olduğunu, kaçının yükleme aşamasında, kaçının yolda, kaçının teslim sürecinde olduğunu görebilirler.

*Her zaman güncel kamyoncu evraklarına dijital olarak erişebilirler.

*İrsaliye, fatura gibi tüm resmi dokümanlara dijital olarak her yerden ulaşabilirler.

*Taşıma yaptırdıkları ve memnun kaldıkları kamyonculardan “güvenilir kamyoncu” havuzu oluşturabilirler ve ihtiyaçları olduğu anda öncelikle onlara yük önerebilirler.

*Aradıkları niteliklerde, yakınlarında ve “müsait” olan kamyonları Tırport “uygun kamyon bul” modülünden seçebilirler. Kamyoncuların, tüm geçmiş performanslarını ve güvenirliğini online kontrol edebilirler, uygun gördüklerine yük önerebilirler.

*Gümrüğe takılan kamyonu, durmaması gereken yerde bekleme yapan şoförü, rotasını değiştireni, vaktinde boşaltma noktasına varamayacak olanı, boşaltma noktasına gelmiş hala boşaltma için bekletileni önceden görebilirler, aksaklıklardan anında haberdar olabilirler.

*Tırport web tabanlı dashboard’larından, Tırport yönetim panellerinde ihtiyaçları olan tüm raporlar, kendilerine özel gerçek-zamanlı, konum-tabanlı, istedikleri zaman dilimleri için her zaman hazırdır. 

*Ayrıca, Ulaştırma Bakanlığı’nın Yeni Karayolları Yönetmeliği’nin 01 Ocak 2022 itibariyle zorunlu hale getireceği U-ETDS raporlama altyapısı Tırport’da hazırdır.

3-Tırport Akıllı Çağrı Merkezi

*Kamyoncular tarafından Tırport Akıllı Çağrı Merkezi’ne yapılan aramalarda; kamyoncuya, kamyona, taşımaya ait tüm bilgiler daha önce yapılan görüşme detayları da dahil olmak üzere müşteri temsilcisinin ekranına düşer. Müşteri temsilcisi tüm bu bilgileri SSL link ile ilgili operasyon sorumlusuna iletir. Böylece sorunu çözmek için harcanan süre kısalır ve daha hızlı çözüme ulaşılır.

4-Tırport SSL

*Tırport’lu kamyoncunun kamyonuna yükleme yapıldığında, yükün tüm taşıma bilgileri sisteme dijital olarak işlenir. İrsaliyenin yüke ilişkin detaylarının yanında yükleme ve teslim noktaları, yükleme ve boşaltma zamanları ve şartları da yük bilgilerine eklenir. Kamyon yola çıkarken, Tırport tarafından o taşımaya özel güvenli bir SSL linki üretilir. Bu link tıklandığında, yükün tüm irsaliye bilgilerinin yanında, nakliye süreci canlı olarak izlenebilir. Kamyoncu ile Tırport uygulaması üzerinden iletişime geçilebilir ve gecikme vb. durumlardan da anında haberdar olunabilir.

5-Tırport Drive Teknolojisi

*“Tırport Drive” teknolojisi ile kamyon şoförlerinin sürüş performansları ve şoförlerin niteliklerinin yanında, kamyonların marka, model, dorse vb. kriterleri de dikkate alınarak kıyaslamalı ölçülebiliyor. Etkili sürüşten hızlanma-fren anormalliklerine, aşırı yakıt sarfiyatlarının tespit edilmesinden muhtemel lastik sorunlarına, sürücünün yolda telefon kullanma alışkanlıklarına kadar onlarca kriter “Tırport Mobil Aplikasyonu” ile analiz ediliyor  ve gruplanarak sürüş davranışlarına ilişkin çözümler üretiliyor. 

6-TIRPORT Insights

Tırport’un lojistik bilgi servisi olarak TRInsights ile Türk lojistik sektöründe gerçekleşen veriler, dünya ve Türkiye’den sektöre ilişkin karşılaştırmalı analizler, resmi devlet kurumlarıyla sektör birliklerinden yayınlanan raporlar özet bilgilendirilmelere ulaşılabilir.

*Türkiye karayolu nakliye trafiği yoğunluk haritası,

*Türkiye’nin yük çıkış noktalarının şehir-ilçe bazında yoğunluk haritası,

*Sektöre ilişkin dönemsel kıyaslamalar ve analizler, sektörünün nabzını gösteren infografikler,

*Çeşitli özel ve resmi kurumlar tarafından sektöre ilişkin yayınlanan raporlar, lojistik sektörünü ilgilendiren dünyadan ve Türkiye’den önemli haber, rapor, değerlendirme ve analizler,

*Sektöre yön veren makale ve değerlendirmeler,

*Üniversitelerdeki öğrenci ve akademisyenlerin akademik çalışmalarda kullanabileceği, gerçek verilere dayanan anonimleştirilmiş veri setleri,

*Sektöre ilişkin yapay zeka çalışmalarına destek verecek açık kaynak kodlu kütüphane hizmetleri,

*Sektöre yönelik doğal dil işleme, yazı ya da görsel içerikleri anlamlandırma, öneri sistemleri  geliştirme ve dağıtım sistemleri optimizasyonu gibi yapay zekâ çalışmalarının yönlendirilmesini sağlayan derin öğrenme altyapılarının sunulması hedeflenmektedir.

24 Nisan 2021 Cumartesi

COVID-19’ un Tetiklediği Hastalıklara Dikkat...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



COVID-19’ un Tetiklediği Hastalıklara Dikkat

Tek bir kişiden başlayarak milyonlarca insanı etkisi altına alan koronavirüs, etki alanını genişletmeye devam ediyor. Koronavirüsün sebep olduğu Covid-19 hastalığına yakalananların sayısı da artıyor.

Uzun vadede vücutta hangi hastalıkları tetiklediği, hasta ve yakınlarının en çok merak ettiği konulardan bir tanesi. İstanbul Rumeli Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim GörevlisiUzman Hemşire Başak TÜRKMEN, Covid-19’un vücudu nasıl etkilediği ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Tüm vücut sistemlerinin etkilenmesi, inflamasyon sürecinde yükselen sitokin seviyesinden kaynaklandığını belirten Öğretim Görevlisi Uzman Hemşire Başak Türkmen ‘’Enfeksiyonun tanımlandığı ilk zamanlarda solunum sistemi üzerindeki etkiler ön planda iken zaman ilerledikçe diğer sistemsel etkilerde gündeme gelmektedir. Özellikle hayati öneme sahip olan organlardan kalp ve beynin etkilenmesi mortalite ve morbidite artışına sebep olmaktadır’’ şeklinde konuştu.

'’Akciğer üzerinde en sık görülen etkisi zatürre'’

Koronavirüsün akciğer üzerinde en sık görülen etkisinin zatürre (pnömoni) olmasını vurgulayan Türkmen Covid-19’un tetiklediği diğer hastalıkları ise şöyle sıraladı: “Covid-19 enfeksiyonunun kardiyovasküler sistem açısından sol/sağ ventrikül fonksiyonlarında bozulma, kalp yetersizliği, sistemik ve pulmoner hipertansiyon, aritmiler, miyokard hasarı ve fonksiyon bozukluğunu; sinir sisteminde baş ağrısı, dizziness, bilinç bozukluğu, nöbet, ensefalit, inme ve nöromuskuler bozuklukları; kas-iskelet sisteminde miyalji ve artraljiyi; gözde akut konjonktiviti; hematopoetik sistemde yaygın damar içi pıhtılaşmayı; ruh sağlığı açısından da obsesif kompulsif bozukluğunu tetiklemektedir.’’

‘’Tıbbi kontrollerinizi aksatmayın’’

İstanbul Rumeli Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Uzman Hemşire Başak TÜRKMEN hastalıktan ve hastalığa bağlı gelişebilecek diğer sistemik komplikasyonlardan korunmak amacı ile şu önerilerde bulundu: “Öncelikle maske, mesafe ve kişisel hijyen kurallarına uymalı, kalabalık ortamlarda uzun süre kalmaktan kaçınmalı, yeterli ve dengeli beslenmeyi sürdürmeli, bir egzersiz planı dahilinde hareketsizliği önlemeli, tıbbi kontrollerini tele-sağlık üzerinden bile olsa aksatılmamalı.”


İstanbul Rumeli Üniversitesi Hakkında: 

İstanbul Rumeli Üniversitesi, 23 Nisan 2015 tarihinde İstanbul’da kurulan bir vakıf üniversitesidir. Çağdaş ve evrensel düşünce yapısına sahip olan, vatan sevgisi ve milli değerlerin kıymetini iyi bilen Rumeli Felsefesi doğrultusunda yetiştirdiği ve toplumun ihtiyacı olan bilim insanlarını ülkeye kazandırmak; bilgili, çağdaş, donanımlı, deneyimli, topluma yararlı, araştırmacı gençler yetiştirmeyi hedefleyen bir yüksek eğitim kurumu olmak amacını taşımaktadır. İstanbul Rumeli Üniversitesi 2020-2021 eğitim öğretim yılında Silivri, Haliç ve Bostancı Yerleşkelerinde 5 Fakültede 18 Bölüm, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluna bağlı 16 Program, Meslek Yüksekokuluna bağlı 10 Program, Lisansüstü Eğitim Enstitüsüne bağlı 10 bölümde eğitim vermektedir.  2021- 2022 eğitim öğretim yılında Tıp Fakültesi ve Hukuk Fakültesi’nin açılması planlanmaktadır.  


23 Nisan 2021 Cuma

Sapanca’da Yeşilin İçinde Farklı Bir Rota....

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Sapanca’da Yeşilin İçinde Farklı Bir Rota: Uğurlu Dükkan Home Villaları!

Yemyeşil doğası ve gölü ile büyükşehirlerde yaşayanların adeta kaçış noktası olan Sapanca’da yer alan Uğurlu Dükkan Home Villaları, pandemi döneminde kalabalıktan uzak tatil yapmak isteyenlerin ilgi odağı haline geldi. Her ikisi de müstakil bahçe içinde yer alan Uğurlu Dükkan Home Villaları; şıklığı ve konforu öncelik alan konseptiyle çocuklu aileler ile arkadaş gruplarının yanı sıra küçük eğitim grupları tarafından yoğun ilgi görüyor.

2015 yılında beyaz yakalı hayatı bırakarak İstanbul’dan Sapanca’ya taşınan çift, Tuğba ve Tolga Ayyıldız’ın 2018 yılında hayata geçirdiği Uğurlu Dükkan Home 1 ve Home 2 Villaları; kalabalıktan uzaklaşmak isteyenlerin yeni rotası haline geldi. Sapanca’nın nezih bölgeleri arasında yer alan Kırkpınar, Bağdat Caddesi’nde bulunan iki villa-otel, kafe ve marketlerin yanı sıra Sapanca Gölü’ne, Ormanya Tabiat Parkı’na ve doğal trekking alanlarına yakınlığı ile de dikkat çekiyor. Müstakil bahçesi içerisinde bulunan 4’er odası ile toplamda10 kişilik kapasiteye sahip, özel havuz, jakuzi, şömine, tam donanımlı mutfak ve bahçe barbeküsü imkânları ile biri iki, diğeri üç katlı olan villalar, ağırlıklı olarak çocuklu aileler, arkadaş grupları ve eğitim grupları tarafından tercih ediliyor. 

Dekorasyonda eski ve yeninin birleşimi ön planda

İç tasarımı Tuğba ve Tolga Ayyıldız çifti tarafından yapılan Uğurlu Dükkan Home’lar eski ve yeninin bir araya getirildiği dekorasyonu ile de büyük beğeni topluyor. Misafirlerin kendilerini evlerinde gibi hissetmelerinin ön planda tutulan villaların dekorasyonunda, 90 yıllık geçmişe sahip kapılar, eski bakır ve oyma çerçevelerin modernize edildiği aynalar, eski valizler, yıllanmış, ahşap yatak başları yer alıyor.

Uğurlu Dükkan Home 1,romantik çatı katı, jakuzili masaj odası ve çocuk bölümünün de yer aldığı havuzu ile dikkat çekerken, Uğurlu Dükkan Home 2 ise 700 metrekarelik yemyeşil müstakil bahçesinde yer alan özel barbeküsü, oturma alanları ve serinleme havuzu ile çocuklu aileler tarafından büyük ilgi görüyor.

Özellikle pandemi sürecinde güvenli tatil arayışında olanların yanı sıra uzaktan çalışma sistemi ile iş ve okul hayatına devam edenlerin yoğun ilgi gösterdiği Uğurlu Dükkan Home Villaları’nda pandemi kuralları ön planda tutuluyor. Parti ve kutlamalara izin verilmeyen villa-otellere; HES kodu ve TC kimlik bilgileri ile giriş yapılıyor. Her ziyaretçi çıkışında dezenfekte edilen villalar merkezi konumu, şık ve rahat dekorasyonu doğaya yakın ortamı ile misafirlerden büyük beğeni topluyor.



Uğurlu Dükkan Hakkında

2014 yılında uğurlu ve bereketli tasarım ürünleri satmak üzere Tuğba ve Tolga Ayyıldız tarafından internet üzerinden hizmet vermeye başlayan Uğurlu Dükkan, 2016 yılında Sapanca’da tasarım dükkanı-kafe olarak hayat buldu. Uğurlu Dükkan bugün Sapanca’nın nezih bölgeleri arasında yer alan Kırkpınar’da, dükkan ve kafenin yanında Uğurlu Dükkan Home 1 ve 2 isimli iki villa-otel ile birlikte hizmet vermeye devam ediyor. 


Amazfit, ESOK Rally’nin Resmi Akıllı Saat Partneri Oldu...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Amazfit, ESOK Rally’nin Resmi Akıllı Saat Partneri Oldu

Amazfit'in T-Rex Pro Akıllı Saatler, Türkiye'deki ESOK Rally etkinliklerinde dayanıklılık testine girecek. Giyilebilir ürünler pazarının global markası Amazfit, Türkiye’de düzenlenen ESOK Rally'nin akıllı saat sponsoru olduğunu duyurdu. 2010 yılından beri düzenlenen ve 6 yıldır FIA Avrupa Ralli Kupası'na dahil olan ESOK Rally, bu yıl 23-25 Nisan tarihlerinde toplam 90 araç ve 180 sporcunun katılımıyla Eskişehir'de düzenleniyor.

ESOK Rally, 23 Nisan Cuma günü saat 21.00'de Espark önünde yapılacak törenle başlayacak ve 335,17 kilometrelik etapta iki gün boyunca devam edecek. Ralli uzun asfalt zemin parkurda düzenlenecek. Amazfit ile imzalanan sponsorluk anlaşması, bir parkura “Amazfit” adının verilmesini ve ralli araçlarına Amazfit logosu yerleştirilmesini kapsıyor.

Amazfit, özellikle test günlerinde ralli sürücülerine benzersiz bir deneyim sunmak için zorlu koşullara dayanıklı akıllı saati Amazfit T-RexPro’nun tanıtımını yapacak. 24 saat kesintisiz kalp atışı takibi yapabilen ürün, kalp atışının yükseldiğini tespit ettiğinde anlık uyarılar sağlayabiliyor. Ayrıca sürüş modu, ralli pilotlarının yarış boyunca kat ettiği sürüş mesafesini, ortalama hızı, yüksekliği ve nabzı kayıt altına alıyor.

FIA Türkiye Ralli Şampiyonası'nın FIA Gençler Rallisi Şampiyonu Buğra Can Kılıç, "Bir ralli sürücüsünün kalp atış hızı bazen yarış sırasında 170'in üzerine çıkabilir" diyor. Kılıç, yarış öncesindeki heyecandan ve yarış sırasındaki stresten dolayı bunun daha da artabileceğini söylüyor.

Ralli sürücülerinin maceracı ruhuna uyum sağlamak için tasarlanan Amazfit T-Rex Pro, askeri standartlarda 15 dayanıklılık testini geçerek her türden zorlu koşullarda güvenilirliğini ispatladı. Kapsamlı sağlık ve fitness izleme işlevleri, maceralı aktiviteler için sunduğu bir dizi popüler açık hava spor modunun yanı sıra formda ve sağlıklı kalmayı kolaylaştırmak için stres seviyesini izleyebiliyor için kalp atış hızı değişkenliğini (HRV) kaydedebiliyor.

Amazfit Türkiye Ülke Müdürü Murat Sungur Özkan, şunları söyledi: “Mükemmel toprak yollarla ve heyecanlı bir kalabalıkla dolu ralli kültürünün parçası olmaktan, Türkiye'deki ralli mücadelesine yeni bir heyecan getirmekten memnuniyet duyuyoruz. Amazfit T-Rex Pro spor saati serisiyle, ralli sürücülerinin fiziksel ve zihinsel stres düzeyini izleyerek parkur içindeki ve dışındaki sağlık hedeflerini tutturmalarını sağlamaktan dolayı heyecanlıyız.”


Çağrı merkezi sektörünün genç yöneticileri ÇMD 6. Takım Liderleri Zirvesi’nde buluştu...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Bu yıl da webinar olarak gerçekleştirilen ÇMD 6. Takım Liderleri Zirvesi’ne sektörün genç yöneticileri olan 700’e yakın Takım Lideri katıldı.

Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD) tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen Takım Liderleri Zirvesi, ‘Güçlü Takımlar, Güçlü Liderler, Güçlü Sektör’ temasıyla yapıldı. Pandemi nedeniyle bu yıl da webinar olarak gerçekleştirilen zirvenin açılışını; ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Rengin Ağılönü ile Başkan Yardımcıları Banu Hızlı, Çağatay Aynur, Haktan Saran, Zekeriya Arslan ile Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Şerif Beyaztaş yaptı.

Zirvede, çağrı merkezi sektörünün koronavirüs salgını döneminde, evden çıkamayan vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması noktasında çok önemli bir rol üstlendiği belirtildi ve bu süreçte hizmetlerin büyük özveriyle kesintisiz olarak yerine getirilmesinden dolayı tüm çalışanlara teşekkür edildi. Açılışta ayrıca, sektöre dair önemli veriler de paylaşıldı. Dijitalleşmenin sektöre sağladığı katkılar, kadın liderlerin yönetim kadrosunda daha fazla yer alması, çalışanların sektördeki fırsatları görerek değerlendirmeleri, zirve boyunca altı çizilen konular arasında yer aldı. Ayrıca Takım Liderlerine, ekiplerindeki kişilerin cesaretlendirilmeleri konusunda yönlendirmelerde bulunularak, bu dönemde daha kilit bir konumda oldukları da vurgulandı. ÇMD tarafından geçtiğimiz ay düzenlenen 5.Altın Kulaklık Ödüllerinin kazananları tekrar tebrik edilerek videoları katılımcılarla paylaşıldı ve webinar programa geçildi.

Fiziksel bağışıklığımız kadar ruhsal ve duygusal bağışıklığımızı da beslemeliyiz

Zirve kapsamındaki ilk konuşmacı olan psikoterapist ve yazar Tuğçe Isıyel, ‘İzolasyon Döneminde Yalnızlık Psikolojisi’ başlıklı konuşmasında; salgın döneminde dış dünya ile olan temasın kesilmesiyle iç dünyamızla hiç olmadığı kadar fazla temas ettiğimize dikkat çekerek, birçok açıdan kendimizle yüzleştiğimizi ve farkındalığımızın arttığını söyledi. Isıyel, yalnızlığın bir duygu olduğunu ve sabit kalamayacağını, insanlarla iletişimin iyileştirici yanının kullanılmasını, ruhsal olan tüm duygularımızla flört edebilmenin önemini, kendi kendine kalabilme kapasitesi gelişmiş kişilerin hem kendine hem de çevresindekilere daha şefkatli olabildiğini, belirsizliğin, yalnızlığın işlevsel taraflarını görerek fiziksel olduğu kadar ruhsal ve duygusal bağışıklığımızı da beslemenin önemini anlattı.


Hayatı fark etmek kendimizi farketmektir


Etkinliğin devamında konuşmacı olan Prof. Dr. Taner Damcı, ‘Hayatın Farkına Var’ isimli sunumunda; doğru beslenme, hareket etme, spor yapma ve farkındalık (mindfulness) felsefesi ile yaşam biçimimizi iyi yönde değiştirmenin mümkün olduğunu belirtti. Damcı, hayatta karşılaşılan ve stres yaratan pek çok durum olduğunu, ancak buna karşın sakin kalarak geçmişle olan hesaplaşmalara yoğunlaşmadan, gelecek ile ilgili kaygılar içinde boğulmadan, içinde bulunduğumuz andan kopmadan, olumlu yönleri fark ederek hayatımızın sürücü koltuğuna oturmamızı tavsiye etti. Stres faktörünün sağlığın tüm parametrelerini etkilediğinin altını çizen Damcı, sağlıklı olmak için bedenimizin bize verdiği mesajları anlayabilecek zihinsel durumda olmamız gerektiğini, hareket etmek için programlanmış bedenimizdeki potansiyeli keşfederek iyiye doğru değişimin mümkün olduğunu da sözlerine ekledi.

Her Sunum Bir Fırsattır

Webinar programının son bölümünde ise, yazar ve eğitmen Alper Rozanes, ‘Fark Yaratan Sunumlar’ başlıklı konuşmasında, başarılı bir sunumun anatomisi olarak ifade ettiği içerik, tasarım ve sunuş tekniklerinin nasıl olması ve olmaması gerektiği konusunda bilgiler paylaştı, tavsiyelerde bulundu. Kendi kariyer yolculuğundan örneklerle de sunumunu renklendiren Rozanes, bir sunum hazırlığında en temel prensiplerden birinin her açıdan sadelikten vazgeçilmemesi olduğunun altını çizerken, alışılagelmiş şekil ve yöntemlerden ziyade fark yaratacak bir sunum yapılmasının önemini anlattı. Her sunumun bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini de belirterek, sunum hazırlıkları kapsamında kritik derecede öneme sahip bir diğer prensibin de prova yapmak olduğunu katılımcılara aktardı.

Oldukça akıcı, interaktif ve keyifli geçen zirvede konuşmacıların Takım Liderlerinden gelen soruları samimiyetle cevaplandırdıkları bölümler de oldukça ilgi gördü. Program sonunda yapılan çekilişle 60 katılımcıya konuşmacıların kitaplarından hediye edildi.


21 Nisan 2021 Çarşamba

Covid-19’a karşı çocuklar için beslenme önerileri...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Covid-19’a karşı çocuklar için beslenme önerileri

2020 yılı başlarından itibaren hayatımızda olan Covid-19 vakaları daha çok yetişkinlerde görülmekteydi. Son aylarda virüsün mutasyona uğraması sayesinde daha hızlı bulaştığı ve çocukları da etkilediği rapor edildi.  Covid-19’un çocuklara bulaşma riski aileleri tedirgin ediyor. Bu nedenle maske, sosyal mesafe ve temizlik kurallarını büyük bir titizlikle uygulamak çok önemli. Bunun yanı sıra beslenmelerine de çok dikkat etmek gerekiyor. Peki, Covid-19’a karşı çocuklar nasıl beslenmeli? İstanbul Rumeli Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Diyetisyen Gonca Güzel Ünal çocukların beslenmeleri ile ilgili dikkat edilmesi gereken kuralları sıraladı…

BOL SU İÇİN

Sinüsleri açmak için bol su içmeli. Tuzlu su ile burun temizleme yararlı olmaktadır. Kronik sinüzitten korunmak için bilimsel olarak kanıtlanmış sürfaktan içeren ürünler ile burun banyoları yapılabilir. Bu da geniz akıntısını ve sinüsleri rahatlatacaktır. 

BOL SEBZE VE MEYVE TÜKETİN

Bağışıklık sistemini dengelemek için çocuklara bol sebze ve meyve içeren beslenme programları yapılmalı, antioksidan ve posa alımları arttırılmalıdır. Fermente ürünler, turşular, kefir ve ev yapımı yoğurt çocuklarda bağırsak mikrobiyatası için çok yararlıdır.

D VİTAMİNİ ALIMIN ARTTIRIN

Covid-trial çalışmasında D vitamininin Covid-19’a karşı korunmada önemli olduğu bulunmuştur. Çocuklara D vitamini desteği yapılmalı, bol bol açık hava ve güneşe çıkarılmalıdır.

PAKETLİ ÜRÜNLERİ TÜKETMEYİN

Yapılan çalışmalarda şekerli beslenmenin Covid-19’ a karşı bağışıklığı düşürdüğü görülmüştür. Bu sebeple çocuklarda şeker ve paketli ürünlerin tüketilmesinden kaçınmak gerekir.

PROTEİNLİ GIDALAR TÜKETİN

Covid-19 a karşı korunmak için yeterli bağışıklığa destek olan Çinko, C vitamini ve Selenyum vitamin ve mineralleri de önemlidir. Bol kuruyemiş, meyve -sebze, proteinli gıdalar tüketmek gerekmektedir. Limonata, portakal suyu, ballı nane çayı, zencefil çayı çocuklarda tüketilebilecek içeceklerdendir. Mide asidini desteklemek için 1 çay kaşığı elma sirkeli su yemekten önce içilebilir ve öğünlerde mide asidini desteklemek için ev yapımı pancar ve lahana turşusu kullanılabilir.

BUHARDA VEYA HAŞLAMA YÖNETİMİNİ TERCİH EDİN

Yemekleri pişirirken buharda veya haşlama yöntemlerinin tercih edilmesi ve az pişirilmesi bağışıklık için faydalıdır. Akdeniz diyeti gibi bol sebze, sağlıklı protein ve sağlıklı yağ, baharatlar ve fermente ürünler kullanmak iyi bir bağışıklık sistemi için gereklidir.



İstanbul Rumeli Üniversitesi Hakkında: 

İstanbul Rumeli Üniversitesi, 23 Nisan 2015 tarihinde İstanbul’da kurulan bir vakıf üniversitesidir. Çağdaş ve evrensel düşünce yapısına sahip olan, vatan sevgisi ve milli değerlerin kıymetini iyi bilen Rumeli Felsefesi doğrultusunda yetiştirdiği ve toplumun ihtiyacı olan bilim insanlarını ülkeye kazandırmak; bilgili, çağdaş, donanımlı, deneyimli, topluma yararlı, araştırmacı gençler yetiştirmeyi hedefleyen bir yüksek eğitim kurumu olmak amacını taşımaktadır. İstanbul Rumeli Üniversitesi 2020-2021 eğitim öğretim yılında Silivri, Haliç ve Bostancı Yerleşkelerinde 5 Fakültede 18 Bölüm, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluna bağlı 16 Program, Meslek Yüksekokuluna bağlı 10 Program, Lisansüstü Eğitim Enstitüsüne bağlı 10 bölümde eğitim vermektedir.  2021- 2022 eğitim öğretim yılında Tıp Fakültesi ve Hukuk Fakültesi’nin açılması planlanmaktadır.  


20 Nisan 2021 Salı

TÜRSAB 1. Uluslararası Turizm Forumu,Pandemiyle Değişen Konaklama Sektörü Paneli yapıldı....


 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR





TÜRSAB 1. Uluslararası Turizm Forumu,Pandemiyle Değişen Konaklama Sektörü Paneli

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) bu yıl ilk kez düzenlediği 1. Uluslararası Turizm Forumu’nda, ‘Pandemiyle Değişen Konaklama Sektörü’ adlı panel, Ekotürk TV’den Ali Çağatay’ın moderatörlüğünde, TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatır, TTYD Başkanı Oya Narin, TÜROB Başkanı Müberra Eresin ve TÜRKODER Başkanı Ertan Ustaoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleşti.

Konaklama sektöründeki yeni hizmet anlayışı ve uygulamaların değerlendirildiği panelde ilk olarak, TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatır, ‘‘Durum tespiti yapmakla ilgili, nasıl değerlendireceğimize ilişkin hep bir soru işareti mevcut. Çünkü anlık değişiyor. Birçok kriz yaşadık ve bu krizleri hep birlikte yönettik. Bu konuda deneyimli olmamıza rağmen hiç karşılaşmadığımız bir krizle karşı karşıya kaldık. 2020’ye umutla girdik, ki biz umut sektörüyüz, ne yazık ki yıl çok büyük kayıplarla devam etti. Dünya yüzde 80-85 kayıp yaşarken biz yüzde 70-75 kayıpla kapattık’’ cümleleriyle geçtiğimiz dönemin yorumlamasında bulundu.

Bölgesel farklılıkların ve AB’nin seyahatlerle ilgili almış olduğu kararların da etkili olabileceğini belirten Çorabatır, ‘‘Biz çok önemli ve dünyaya örnek olacak Güvenli Turizm Sertifikası uygulamasını başlattık. Bunun da çok önemli ölçüde karşılığını almaya başladık. Bu yıl daha da iyi uygularız diye hazırlıklarımız yaparken vaka sayılarının artması ve toplumsal bağışıklığın kazanılmasıyla ilgili en önemli şey aşı olması gerekiyordu. Bunu belli bir süre iyi yönettik. Ama vaka sayılarının artmasıyla, özellikle İstanbul’dan başlayıp kıyı bölgelerine kadar yayılmasıyla birlikte turizmin geleceğiyle ilgili sorun yaratmaya başladı” dedi.

‘‘Sezonun en kötü şartlarda Ramazan Bayramı’yla birlikte başlamasını bekliyorduk.’’

Vaka sayılarının artması ile ilgili olarak TÜROFED Başkanı Çorabatır; ‘‘İran, Çin, Almanya, İngiltere gibi ülkeler hem kendi içlerinde kapanabiliyorlar hem de seyahat ettikleri ülkelerin hava limanlarına göre kapanmalar gerçekleştiriyorlar. Bu nedenle bir beklenti içine giremedik. Biraz zorlanacağız gibi görünüyor. 2019’u yakalayamasak da bunun yüzde 20-25 altında bir rakam hedefliyorduk. Hazırlıklarımızı, maliyetlerimizi buna göre önlemlerimizi alarak hazırlamıştık. Ama şu an için böyle bir şey en azından 1 Haziran’a kadar olmayacak gibi görünüyor’’ cümleleriyle önümüzdeki kısa dönem için öngörülerini paylaştı.

İçinde bulunduğumuz dönem hakkında ise Çorabatır, ‘‘Bir kere vaka sayılarının çözülmesi lazım. Bunun için tedbirlerin en üst seviyede alınması gerekli. Devletimiz önlemler alıyor. Cumartesi ve pazar kapanıyor. Ama vakit kaybetmememiz gerekiyor. Çünkü bu vakti kaybettiğimiz sürece açılmamız daha ertelenebilir duruma gelecek’’ diyerek öncelikli olarak vaka sayılarının düşürülmesi ve hızlı bir şekilde aşılama yapılması gerektiğini vurguladı.

‘Konaklama sektörü bu dönemde neleri tecrübe etti?’

Panelde, konaklama sektörünün bu dönemde edindiği tecrübeleri dile getirmek üzere TÜROB Başkanı Müberra Eresin, ‘‘Türkiye, salgının önlenmesi konusunda çok ciddi tedbirler aldı, rakip ülkelerin çok önünde bu aldığı tedbirleri uyguladı ve uygulamaya da devam ediyor. Otellerimiz, yeme içme mekanlarımız, seyahat acentalarımız, tur otobüslerimiz nerdeyse turizmle ilgili tüm hizmet alanlarımız belli standartlarda sertifikaya kavuşturuldu ve gerçekten bunun uygulamaları da çok iyi bir şekilde hayata geçirildi. Güvenli Turizm Sertifikası programı, dünyadaki hijyen sertifikası programları arasında en iddialılardan biri oldu. Tüm Türk turizm sektörüne hem ulusal hem de uluslararası düzeyde rekabet sağladı’’ cümleleriyle Güvenli Turizm Sertifikası uygulamasının önemine dikkat çekti.

‘‘3 bin 500 kadarı Bakanlık ve Belediye belgeli toplam 8 bin otelimizde

Güvenli Turizm Sertifikası alınmış durumda ve faaliyetlerini böyle sürdürüyorlar.’’

Turizm çalışanlarının aşılanmasının hızlı bir şekilde devam ettiğini belirten Eresin, ‘‘Böylelikle sertifika ve aşı birbirini tamamlayan ve sektörümüz için güven ortamı yaratan en önemli iki etken oldu. Pandemi sürecinden sonra dahi hijyen ve sağlık hiç olmadığı kadar önem arz etmeye devam edecek diye düşünüyorum. Seyahat rotaları kısa vadede daha yakın destinasyonlar tercih edilerek kurgulanacak. Dijital dönüşüm kaçınılmaz olacak ve temasın az olduğu dijital yöntemler de belki çok tercih edilecek. Tüketici, planlı ve öngörülü bir seyahat tercih edecek. Bizler de esnek rezervasyon şartlarını elimizden geldiğince karşılayıp, misafirlerimizle karşılıklı güven inşa etmeye çalışacağız. Destinasyonların şu anda ‘Experience Now-Travel Later’ ya da ‘Experience Turkey Now’ şeklinde, dijital olarak deneyim ve pazarlama sunduklarını görüyoruz. Burada tüketiciyi anlayan baskı uygulamayan bir strateji izlemek çok çok önemli. Tüketiciyi kapsayacak, deneyime ve gelişime entegre edecek bir turizm anlayışı, turizmin sürdürülebilirliği ve sürdürülebilirliğe katkısını ön plana çıkaracak’’ cümleleriyle hizmet anlamında yaşanan değişimlere değindi.

Sözlerine ‘‘Pandemi sürecine otellerimizdeki misafirlerimizde çok çabuk adapte oldular. Biz şu anda birçok tedbirler aldık ve sertifikaların gereklerini yerine getiriyoruz. Bu tedbirleri uygularken konaklayan misafirlerimiz de bu noktada bizi çok desteklediler. Açıkçası otellerimizdeki hizmetler için bu zamana kadar hiçbir şekilde olumsuz yanıt almadık, tam tersine konaklayan misafirlerimizden destekler aldık. Biraz önce bahsettiğim gibi otel hizmetlerimizde bu sürece bağlı olarak muhakkak ki bir dönüşüm oldu ve bir kısmı da kalıcı olacak diye bekliyoruz.’’ şeklinde devam eden TÜROB Başkanı Müberra Eresin, özellikle dünya genelinde hükümetlerin krizin uzun vadede etkilerini de dikkate alarak dijitalleşmeyi daha güçlü, daha sürdürülebilir ve dirençli bir yapıya dönüşmesi konusunda teşvik etmeleri gerektiğini savundu.

Panelde paylaşımlarda bulunan bir diğer değerli isim TÜRKODER Başkanı Ertan Ustaoğlu, sözlerine ‘‘Aslında yaşadığımız krizler aslında 2015’ten başlıyor. 2015’ten bu yana çok farklı ve çeşitli etkenli krizler yaşadık. Ama bu kriz maalesef diğerlerine benzemiyor. Bütün dünyaca bu krize yakalandık. Pandeminin bu şekilde yayılması maalesef bizleri zor duruma düşürdü. 2019’un sonbaharında yapmış olduğumuz planlamalarımızı rafa kaldırmak zorunda kaldık. Ocak ve şubat iyi olsa bile daha sonra mart, nisan ve mayıs ayları bizi çok düşürdü ve önümüzü göremedik. Bu durum bizi panik haline getirdi. Bundan dolayı pandeminin bizi bu şekilde etkilemesi çeşitli tedbirler almaya yönlendirdi’’ diyerek başladı.

‘‘Turizm Bakanlığı’nın yapmış olduğu Güvenli Turizm Sertifikası önümüzü çok önemli bir şekilde açtı.’’

Güvenli Turizm Sertifikası ile ilgili Ustaoğlu, ‘‘Buna uyarak, bütün dünyada güvenilir bir şekilde konaklama sektörünü ön plana çıkarttık. Dolayısıyla bu, insanların yurtdışından ülkemize güvenli bir şekilde seyahat etmesini sağladı. Bu bize temmuz ve ağustos hatta eylül ve ekim aylarında hareketlilik sağladı ve otelcilerimiz bu konuda biraz tatminkârlık yaşadılar. Fakat bu yalnızca kıyı otellerimiz için geçerli oldu. Şehir otellerimiz aynı seviyeyi yakalayamadılar. Bunun için sektördeki sıkıntıları gidermek açısından farklı planlamalar yapmak gerekti. 2020 yılı ekim ve kasım ayına geldiğimiz zaman pandeminin seyri değişti ve farklı boyutlara ulaştı. 2021 için de önümüzü göremez hale geldik. Dolayısıyla ocak, şubat ve mart aylarında yeni tedbirler almak zorunda kalındı’’ şeklinde açıklamalarda bulundu.

TÜRKODER Başkanı Ertan Ustaoğlu, son olarak pandemi ile birlikte ülkemizin turizm çeşitliliğinin daha fazla ön plana çıkmasına değindi. Ustaoğlu, ‘‘Ürün çeşitliliği bizim için çok önemli, alternatif turizm bu dönemde ön plana çıktı. Kamp ve karavan gibi farklı konaklama seçenekleri öne çıktı. Artı doğa, macera, keşif turizmi ön plana çıkacak alanlar oldu. Şunu da göz ardı etmememiz gerekiyor; artık kitle turizminden bireysel turizmin de öne çıktığını görmüş olduk. Bunlar ileriki zamanlarda daha iyi ve sürdürülebilir turizm yapabilmemize yön verecek oluşumlardır. Haziranın sonunda sektör kendine gelebilirse pandemi seyrini düşürebilirse temmuz, ağustos ve eylül ekim aylarında olmak üzere bizleri çok güzel günlerin beklediğini düşünüyorum. 2022’nin de çok daha iyi olacağını düşünüyorum’’ sözleriyle dünya genelinde değişen seyahat alışkanlıklarına dikkat çekti.

Panelin son konuşmacısı olarak TTYD Başkanı Oya Narin, global değişimin rakamlarını paylaştı.

Narin, sözlerine ‘‘Dünya ölçeğinde 1 milyar kişilik bir ziyaretçi sayısında azalma var. Yüzde 73’lük bir düşüş söz konusu. Turizm ve seyahat sektörlerinin doğrudan ve dolaylı olarak gayrı safi milli ekonomiye katkısı yüzde 10,4’ten yüzde 5,5’e kadar gerilemiş durumda. Yüzde 6,6 oranında yani 61 milyon istihdam kaybı yaşanmış durumda. Küresel ölçekte sektörlerin istihdamının yüzde 18,5’ini de kaybetmiş durumdayız. Tatil ve seyahat harcamalarında yüzde 9,5 ve iş seyahatlerinde ise yüzde 61’lik bir azalma meydana gelmiş durumda. Dünyada yüzde 70’lerin üzerindeyken ülkemizde ise yüzde 65 oranında bir kayıp var. Geleceğe yönelik birçok tedbir alınması lazım. Özellikle mikro ölçekte ülkemizin aldığı Güvenli Turizm Sertifikası gibi birçok güzel tedbir mevcut. Bunlar zaten bugün olmazsa olmaz haline geldiler’’ cümleleriyle başladı.

Turizm sektöründe yatırımcı gözünden ileriye yönelik tahminler yapma konusunda, Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin, ‘‘Dünya Turizm Örgütü’nün projeksiyonları 2024 ve sonrasında 2019 rakamlarına ulaşabileceğimizi söylüyor. Ülkemiz turizmde son derece atak, başarılı ve becerikli. Pratik yaklaşımlarla geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bir fark yaratıyor. Rekabet koşullarına çok hızlı uyum sağlayabiliyor. Bu noktada biz belki daha hızlı bir toparlanma sürecine girebiliriz diye düşünüyorum. 2019 rakamlarına ulaşmamız zaman alabilir. 2022’de yakalamamız çok mümkün gözükmüyor. 2023 ve sonrasında tekrar 50 milyon turist ve 30 milyar dolar gelir seviyelerini göreceğimizi ümit ediyorum’’ şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

‘‘Sektörümüz yatırımcısıyla, idarecisiyle, emekçisiyle kendisini ifade etmiş,devletin de turizmdeki yaklaşımı ve desteğiyle dünyada iyi bir pozisyon almış durumda.’’

Son olarak sözlerine, ‘‘Salgının yarattığı problemler ortadan kalktıktan sonra muhakkak atak ve iyi bir çıkış yapılacaktır. Buna hepimiz eminiz. Bizim için şimdi önemli olan sektörün korunarak ileriye taşınması ve 2022’ye hazırlanmasıdır. 2021’i bir geçiş senesi olarak değerlendirmek gerekir. Hiç şüphesiz mevcut istihdam ve yatak kapasitesinin korunması için önemli tedbirlerin alınması sektörün ayakta kalabilmesi ve motivasyonunu kaybetmemesi açısından çok önemli. 2021’deki bu geçiş sürecinin haziran sonu temmuz başı itibariyle yeni bir ivme ile başlayacağını ümit ediyorum. Güzel bir turizm sezonu olacağını umuyoruz. Sektörün korunup kollanması ve 2022’ye hazırlanması önem arz ediyor’’ şeklinde devam eden Narin, ‘‘Bu aynı zamanda yatırımcılar için de bir fırsat dönemidir. Çünkü 2022 ve sonrasında çok büyük bir çıkış yakalayacak ve büyüme göstereceğiz. Bu büyüme hem uluslararası yatırımcı için hem de Türk yatırımcı için önemli. Çünkü hiç şüphesiz herkes büyük bir iştahla tatile gidecek. O nedenle burada yatırımla ilgili ortamın turizmde hukuk reformu kapsamında değerlendirilmesi, yatırım ortamının daha cazip hale getirilmesi bizlere de güven verecek’’ cümleleriyle de turizmde zorunlu dönüşüm kapsamında markalarımızın dış dünyaya doğru tanıtılmasının önemine vurgu yaptı.


19 Nisan 2021 Pazartesi

Malatya, ‘kayısı’ lokomotifine yeni vagonlar ekliyor...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Malatya, ‘kayısı’ lokomotifine yeni vagonlar ekliyor

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, 250 milyon dolar ihracat geliri elde ettikleri kayısı gelirine gastronomi ve tarih turizmi ile sanayi ürünlerinde çeşitlenmeyi sağlayacak atılımları eklediklerini söyledi.

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ etkinliğini 8’inci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefat yıldönümü gününde Malatya’yla sürdürdü. Türkiye ekonomisine önemli katkı sağlayan Özal’ın anılarak başlandığı programda Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, kent ekonomisindeki gelişmelerle ilgili bilgi verdi. EGD Başkanı Celal Toprak ve EGD Temsilciler Koordinatörü Şener Meral’in moderatörlüğündeki programa Malatyalı ekonomi gazetecileri Vahap Munyar, Günseli Özen, Mehmet Uluğtürkan gibi isimler de ilgi gösterdi.

GASTRONOMİ TURİZMİNDE POTANSİYELİMİZ VAR

Malatya TSO Başkanı Sadıkoğlu, zor bir süreç olan Malatya kayısısına Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescili işlemini geride bıraktıklarını belirterek, “Şehrimizin lokomotif ürünü kayısıdan daha fazla gelir elde etmemizi sağlayan bu girişimin yanı sıra kayısıyı endüstri ürünü haline getirecek katma değer yükseltme çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Yanı sıra güçlü bir potansiyele sahip olduğumuz gastronomi turizmini geliştirme çabamız çerçevesinde ‘Malatya Kâğıt Kebabı’ ve ‘Malatya Peyniri’ne coğrafi işaret başvurumuzu yaptık. Hâlihazırda sahip olduğumuz 9 coğrafi işarete sahip ürünlerimizle şehrimizin gastronomi turizminden daha fazla yararlanması için çalışıyoruz. Yanı sıra Nemrut başta olmak üzere köklü bir tarih değerimizi iç ve turizmden daha fazla yararlanır hale getirmek için çalışıyoruz” dedi.

250 YATIRIMCININ TALEBİ VAR

Malatya’nın toprağı, suyu ve iklimiyle sadece dünyanın en iyi kayısısını değil kiraz, elma, üzüm gibi birçok üründe eşsiz tatlara sahip olduğunu belirten Sadıkoğlu, “Tarımdaki avantajımızı var olan sanayi kültürümüzle buluşturarak daha fazla ihracat yapan, Türkiye ekonomisine daha fazla katkı sağlayan bir şehir olmak için onlarca proje yürütüyoruz” diye konuştu. Malatya’nın yatırım için cazip şehirler arasında yer almaya devam ettiğini, şu an 250 yatırımcının yatırım talebi bulunduğunu anlatan Sadıkoğlu, “OSB’mizde yeni tahsislerle ilgili bürokratik ve altyapısal sorunlar yaşıyoruz. Bunları çözmek için ekonomi yönetimiyle sürekli irtibat halindeyiz. OSB’mizde 250 milyon liraya mal olacak arıtma tesisi yapımı sürüyor. Bu tamamlandığında özellikle tekstil yatırımlarını artıran bir şehir olacağız. Diğer taraftan sanayimizde nitelikli eleman sıkıntısı sorununu çözme çerçevesinde önemli adımlar attık. TOBB, 1’inci OSB’mize 33 milyonluk yatırımla bir meslek lisesi kazandırıyor. Yatılı olarak hizmete girecek bu okul ve temelini atacağımız model fabrika ile işgücünde yaşadığımız sorunu önemli ölçüde çözmüş olacağız” dedi.

TEŞVİK SÜREMİZ DAHA DA UZATILMALI

Malatya OSB’de yatırımların 6’ncı bölge teşviklerinden yararlandığını, ancak geçtiğimiz yıl Malatya’nın 4’üncü bölge teşvik kapsamına alındığını hatırlatan Sadıkoğlu, “Yaptığımız başvuruyla bir yıl daha 6’ıncı bölge teşviklerinden yararlanma sürecimizi uzattık. Bu konuda tüm yetkililere ve Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. Tam yatırım aldığımız, sanayileşmede atılımlar yaptığımız bir dönemde Malatya’yı 6’ncı bölge teşviklerinden mahrum etmeyi doğru bulmuyoruz. Bu teşvikten yararlandığı için yatırım talebinde bulunan arsa tahsis ettiğimiz yatırımcıları kaybetmek sadece bizim değil, ülkemiz ekonomisinin kaybı olur. Malatya’nın bir süre daha teşviklerden yararlanması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede girişimlerimizi sürdürüyoruz” dedi.

SANAYİ SİTELERİNE İHTİYACIMIZ VAR

Malatya ekonomisini geliştirecek en önemli atılımlar arasında sanayi siteleri talebi olduğunu belirten Sadıkoğlu, “Doğu ile Batı’nın, Güney ile Kuzey’in kesişme noktasındaki Malatya, çevre illerin ihtiyacını karşılayacak gıda toptancılar sitesi, mobilya ve ayakkabı üretiminde organize yapılara ihtiyaç duyuyor. Uzun bir süredir hem merkezi hem yerel yönetime bu talebimizi yineliyoruz” diye konuştu.

DIŞARIDAKİ MALATYALILARA ÇAĞRI

Üniversite-sanayi işbirliğinde diğer şehirlerde olduğu gibi arzu edilen bir birlikteliği henüz sağlayamadıklarını anlatan Sadıkoğlu, “İnönü Üniversitesi gibi güçlü bir eğitim kurumuna sahibiz. Akademisyenlerin sanayi kuruluşlarımızda görev almaları çerçevesinde protokoller imzaladık. Teknoparkımızı daha etkin çalıştırabilme çerçevesinde kendi enerjisini sağlama ve fazlasını satarak gelir elde edecek güneş tarlası projemizi hayata geçirmek üzereyiz. Malatya dışında iş dünyası temsilcilerinden sanatçılara, yazarlarımızdan akademisyenlerimize kadar önemli bir değerimiz var. 1980 öncesi çatışmalardan darbe yiyen, göç veren bir şehiriz. Gerek yurtdışındaki gerekse yurtiçindeki hemşerilerimizin ilgisini Malatya’ya çekecek adımlarla şehrimizi büyüterek hak ettiği yere taşıyacağız” ifadelerini kullandı.  

16 Nisan 2021 Cuma

15-22 Nisan Turizm Haftası Kutlu Olsun…

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR 





Değerli Meslektaşlarım,

Değerli Gazeteci Dostlarımız,

Kıymetli Seyahatseverler,


Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de olumsuz etkileyen ve bir yılı aşkın bir süredir mücadele ettiğimiz COVID-19 salgını nedeniyle turizm sektörü en çok sekteye uğrayan sektörlerin başında geldi.

Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında kutladığımız Turizm Haftası’nı pandemi nedeniyle iki yıldır biraz buruk biraz tedirgin ama halen ümit dolu ve seyahat aşkımız devam ederek kutluyoruz.

Hareket alanımızın neredeyse sıfıra indiği iş hayatımızı ve belki de özel hayatımızı muadil olarak sanal araçlarla yürüttüğümüz bu dönemde, içimizdeki gezip görme, keşfetme ve seyahat isteğine bir telafi bulamadık, bulmak da mümkün değil.

İnanıyoruz ki kısa sürede yeniden sınırları kaldırıp büyük bir empati ve hoşgörüyle coşku dolu bir şekilde seyahat edebileceğiz, ruhumuzu ve zihnimizi dinlendirip zenginleştireceğiz.

Bizler sizleri misafir ederek sizlerin mutluluğundan keyif almak ve sizin en güzel deneyimlerinize vesile olmak için şimdi daha çok çalışıyoruz, bizlere bu yolda destek olun.

Dünyanın sayılı cazibe merkezlerinin başında gelen Türkiye’de geçirdiğiniz son tatilinize ait fotoğraflarınızı #TurizmİçinElele #TogetherForHospitality hashtag’leri paylaşın, böylelikle turizmin ve seyahatin hayatımızdaki gücünü unutmayalım, hep birlikte ilham olmaya devam edelim…

Bizler Türkiye Otelciler Birliği olarak her zaman sorumlulukla hareket etmeye, ülkemize en iyi şekilde değer katmak için çalışmaya devam edeceğiz.

Sizi sevgi ve özlemle kucaklıyoruz…


Müberra ERESİN

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı

14 Nisan 2021 Çarşamba

METT Hotel & Beach Resort Bodrum’un Satış Direktörlüğü görevine Aykut Akyüz getirildi...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



METT HOTEL &BEACH RESORT BODRUMSATIŞ DİREKTÖRÜ AYKUT AKYUZ OLDU

Mett Hotels & Resorts’un Mayıs ayında dünyada açacağı ilk otel olan 

METT Hotel & Beach Resort Bodrum’un Satış Direktörlüğü görevine Aykut Akyüz getirildi. 

Sosyalleşme ve eğlencenin tüm deneyimin merkezinde yer aldığı bir yaşam tarzı sunan rafine, zarif, rahat ve yepyeni bir otel koleksiyonu olan, sade ve neşeli Akdeniz hayatından ilham alan METT Hotels & Resorts’un 1 Mayıs’ta Bodrum’da açacağı ilk oteli METT Hotel & Beach Resort Bodrum’un satış direktörlüğüne Aykut Akyüz getirildi. 

Yeditepe Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümü mezunu olan Aykut Akyüz, çalışma hayatına Hilton grubunda başladı. Hilton Bosphorus, Conrad ve Hilton Parksa’nın ortak etkinlik ve grup satış departmanlarında görev aldıktan sonra The Grand Tarabya’da açılış döneminde şirket satış departmanında çalıştı. Bir sonraki pozisyonunda Rezidor Grubu’nun Türkiye’deki Global Satış Ofisi’nde Satış Müdürü olan Akyüz, grubun Türkiye, EMEA, APAC’taki tüm otellerinin kurumsal müşterilerinden ve MICE bütçelerinden sorumluydu. 

2014-16 yılları arasında Pera Palace Hotel Jumeirah’da satış bölümünde görev yaptıktan sonra Bodrum’a taşındı ve bir Marriott International markası olan Caresse, a Luxury Collection Resort & SPA, Bodrum’da satış departmanının çeşitli kademelerinde çalıştı.

Üç yılın sonunda, doğrudan genel müdüre bağlı olarak otelin tüm satış faaliyetlerinin sorumluluğunu üstlenen Aykut Akyüz; Mett Hotel & Beach Resort Bodrum’da da Satış Direktörü olarak satış, pazarlama, gelirler departmanlarının tümünden sorumlu olacak.


METT Hotel & Beach Resort Bodrum

METT Hotel & Beach Resort Bodrum, Bodrum Marina’dan sadece birkaç dakika uzaklıkta, önünde apansız uzanan Akdeniz manzarası ve kristal berraklığındaki masmavi suları ile demirleyen tekneler ve plaj hayatının keyfini çıkaranlar için dingin, benzersiz bir ortam sunan Haremtan Koyu’nda yer alıyor. 

Otelin özenle dekore edilmiş 72 odası ve 31 süit, loft ve özel villası mevcut. Teraslı ve bahçeli olanların yanı sıra, kendine ait özel havuzu olan villalar da konukların hizmetinde. Otelde ayrıca retro stilde tasarlanmış açık bir sonsuzluk havuzu, kapalı havuz, kiralanabilen kabanalar, geleneksel Türk hamamı, mindfulness uygulamaları sunan MOI Spa ve RAISE Fitness & Wellness da bulunuyor.

Oteldeki konaklama deneyiminin merkezinde, uluslararası restoran konseptlerini dünya çapında hizmet kalitesiyle sunan, zengin bir yeme-içme ve eğlence anlayışı yer alıyor. Deniz kenarında, açık havada yenen provensal yemeklerinden, rahat bir atmosferde sunulan modern İtalyan mutfağına kadar geniş bir yelpaze sunan METT Hotel & Beach Resort Bodrum, kentteki yeme-içme sahnesini yeniden
şekillendirecek. 

METT Hotel & Beach Resort Bodrum, 1 Mayıs 2021 tarihinde kapılarını açacak. 

www.mettsocialliving.com/bodrum


Goodyear, AFI KLM&EM’nin Boeing 737 NG filosu için tek lastik tedarikçisi oldu...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



AIR FRANCE INDUSTRIES KLM’NİN BOEING 737 FILOSU GOODYEAR İMZASI TAŞIYOR

Goodyear, AFI KLM&EM’nin 130'un üstünde uçaktan oluşan
Boeing 737 NG filosu için tek lastik tedarikçisi oldu.

KLM ve Transavia, önümüzdeki 10 yıl boyunca 737 NG uçaklarında Goodyear Flight Leader lastiklerinin sağladığı yüksek güvenilirlik ve kapasiteden faydalanacak.Konuyla ilgili bir açıklama yapan KLM Engineering & Maintenance Kıdemli Başkan Yardımcısı Ton Dortmans: "Goodyear Flight Leader'ın, 737 NG filomuzda olağanüstü performans göstereceğine ve kaplama yenileme özelliğiyle sürdürülebilirlik hedeflerimizi destekleyeceğine inancımız tam” diye konuştu.

Goodyear'ın  Tilburg'da bulunan kaplama tesisinin Schiphol'daki ana havalimanına yakın bir konumda olması, müşterilerin beklentilerini karşılamak adına hızlı ve verimli müşteri hizmetleri sağlanmasına olanak tanıyor. 

Goodyear Flight Leader çapraz kuşaklı lastiklerin benzersiz kord gövdesi şekli, lastiğin ömrü boyunca karşılaştığı basınç ve gerilimin azaltılmasına yardımcı oluyor. Üstün dış lastik tasarımıyla da desteklenen ürün, çok çeşitli çalışma koşullarında yüksek performans gösterebiliyor. Ürünün özel bir bileşimden oluşan diş tasarımı ve büyük temas alanı, farklı pisttürlerinde kullanılmasını sağlayacak çok yönlülüğü sunuyor. Burun lastiği ve ana lastikler için olmak üzere iki boyutu olan Goodyear Flight Leader’in birim başına hız derecelendirmesi ise 225 MPH olarak belirlenmiştir.

Goodyear Aviation EMEA Genel Müdürü Loïc Ravasio;"AFI KLM E&M ile yakın bir işbirliği yapmaktan ve KLM ile Transavia 737 NG filolarına çok yönlü ürün gruplarımızdan Flight Leader sağlamaktan mutluluk duyuyoruz. Gelişim hedefimiz, müşterilerimize sınıfında en iyi kalite ve hizmeti sunmak.Bu yüzden her iniş önemli. KLM ve Transavia'nın çok yönlü faaliyetlerini desteklerken, genel maliyet kontrolünü optimize etmelerine yardımcı olmayı sabırsızlıkla bekliyoruz."

Dünyanın ilk pnömatik uçak lastiğini ürettiği 1909 yılından bugüne Goodyear, sektörde inovasyonun ön sırasında yer aldı. 

13 Nisan 2021 Salı

Sağlık sektöründe, Turquality destekleri nelerdir?

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Turquality, ülkemizin devlet destekli ilk marka programıdır. Hem teşvik, hem değer oluşturan bir iş modeli olduğu için, ürün ve hizmet üreten tüm sektörler tarafından yoğun ilgi görüyor. Son dönemlerde iş süreçlerini uçtan uca dijitalleştirerek geleceğe hazırlanan işletmeler, global alanda markalaşma çalışmalarına hız katmak için rotalarını Turquality’e çeviriyor.

Sektör lideri Progroup Uluslararası Danışmanlık 19 yıldır, Türk firmalarının stratejik, fonksiyonel ve operasyonel yönetim düzeylerini uluslararası şirketlerin seviyesine çıkararak, Türk markalarının globalde rekabet etmelerine rehberlik ediyor.

Sağlık sektöründeki firmaların, global başarılara imza attığını anlatan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:

“Ülkemiz, sağlık sektöründe önemli bir potansiyele sahiptir. Sağlık sektöründe yurtdışındaki hastaların öncelikli tercihi olabilmekteyiz. Aynı zamanda, yurt dışına hastane açmak içinde Turquality’den faydalanılabilmektedir.Turquality’nin Türk sağlık sektöründe markalarımızın yurtdışında yaygınlaşması ve döviz kazandırılmasındaki rolü büyük. Firma olarak Turquality iş modelimiz ile, sağlık sektörüne ayrı bir önem veriyoruz. Danışmanlık yaptığımız sağlık sektörü firmalarında, önce iş sürecini gözden geçirip, hedef kitleyi tespit ederek, kaynak ve kabiliyet planlarını gerçekleştiriyoruz. İfade ettiğim bu çalışmanın 423 alt süreç yönetimi var, bu süreçler arasında çapraz algoritmayı kurguluyoruz ve ardından stratejik yol haritasını hazırlıyoruz” dedi. 

Turquality’den yararlanma süreci nasıl işliyor? 

Hizmet ihracatı yapan markaların Turquality alma koşulları hakkında bilgiler veren Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, müracaat eden markanın Türkiye’de tescilinin yapılmış olması, yurtdışında ibraz edeceği iş planında belirtilecek hedef pazarlarının en az birinde aynı markanın tescil edilmiş olması ve Turquality iş modelinin hayata geçirilmiş olması gerektiğini açıkladı. 

Turquality’den yararlanma süreci hakkında bilgiler veren Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Progroup olarak, Turquality’den yararlanmak isteyen firmalara önce ‘Turquality Olgunluk Seviyesi’ analizleri yapıyoruz. Bu analizler neticesinde firmalara, izlemeleri gereken stratejik yol haritalarını hazırlıyoruz. Süreç danışmanlıklarının neticesinde başvuruya hazır olan firmalar, bağımsız denetim kuruluşları aracılığıyla denetlenerek, destek alıp almayacaklarına karar veriliyor. Sağlık sektörüne yönelik Turquality desteği, diğer destek kalemleri ile karşılaştırıldığında, birçok alanda üst limiti olmayan destekleri kapsıyor. Pazar araştırmasından pazarlama organizasyonlarına, bütçe yönetiminden satış süreçlerine kadar daha birçok alanda destekler veriliyor” diye konuştu. 

Turquality’nin sağlık sektörüne verdiği destekler şunlardır: 

DESTEK TÜRÜ LİMİTİ KAZANDIRDIĞI İVME

Hizmet ve marka tescili ve korunması Limitsiz Yurtdışında markanın korunması ve başka birinin almaması

Kalite, hijyen, çevre, pazara giriş belgeleri, sertifikasyon, eğitim, danışmanlık gideri Limitsiz Evrensel kalite sistemlerine sahip olma ve rakiplerinin sahip olduğu belgelere sahip olma

İstihdam (mühendis, tercüman, doktor, hemşire) 5 kişi Nitelikli işgücü istihdamı ile rekabet gücünü artırma


Reklam, tanıtım, ve pazarlama harcamaları Limitsiz Yurtdışı pazarlama giderleri ile Türkiye’yi ve kendi markasını tanıtıp, talep oluşturulması

Yurt dışı açılan birimlere ilişkin kira (azami 50 birim için) Limitsiz Yurtdışında marka yaygınlığını oluşturma ve döviz girdisi oluşturma

Yurt dışı açılan birimlere ilişkin kurulum, dekorasyon teknik donanım gideri 200.000 USD/Kira desteği alan birimler için) Yurt dışında rakiplerinden geri kalmamak için kurulum ve dekorasyon çalışmaları ile müşterilerin talebinin artırılması

Ofis, depo, showroom kira Limitsiz Yurt dışında tanıtım veya görüşme ofisleri oluşturarak, markanın tanıtımın yapılması ve müşteri kazanılmasının arttırılması

Ofis, depo showroom dekorasyon ve konsept mimari giderler 200.000 USD / birim başına Ofislerin gerekli modern dizayn edilerek, marka temsilini güçlendirilmesi

Franchise kira (konaklama tesisi) azami 100 birim için 200.000 USD Yurt dışında, yabancı ve yerli franchise bulup, marka yaygınlığı ve değerinin artırılması

Franchise kurulum, dekorasyon, teknik donanım harcamaları. Azami 100 birim için 100.000 USD Yabancı ve yerli yurt dışı franchise kurulum ve dekorasyon standartlarının ve çekim alanı oluşturulması

Pazar araştırması ve raporları Limitsiz Hedef pazarların bilgiye dayalı çekişmesi ve markanın isabetli hedef pazar seçiminin  sağlanması

Danışmanlık ve yazılım 600.000 USD / yıl Yönetim danışmanlarından ve yazılım firmalarından destek alarak, yurt dışına açılımın kolaylaştırılması ve yönetim sistemlerinin geliştirilmesi için destek almasının sağlanması


Lidya Grup’tan Dev Değişim Kampanyası ....

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Lidya Grup’tan Dev Değişim Kampanyası 

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, işletmelere verdiği desteklerde ilklere imza atmaya devam ediyor. Sektöründe finansman desteği uygulayan tek firma olarak Lidya Grup, bugüne kadar müşterisi olan işletmelere 100 milyon TL’nin üzerinde finansman desteği sağladı ve özellikle salgın döneminde desteğini artırarak sürdürüyor. 

Covid-19 pandemisi sırasında müşterilerine ve ekosistemindeki tüm paydaşlara destek ve kesintisiz hizmet veren Lidya Grup, 2021’in kaçırılmayacak fırsatı olarak “Dijital Baskı Makinelerinde Değişim Kampanyası”nı başlattı. Kampanya kapsamında, firmaların ellerindeki marka bağımsız eskiyen makinelerini değerinde satın alarak; yerine Xerox, Epson, Efi, Sutec markalarından son teknoloji dijital baskı makinelerini, 47 aya varan ödeme planı imkanı ile sunuyor. 2021 yılı Haziran ayının sonunda bitecek olan kampanyaya; İstanbul, İzmir, İzmit, Kocaeli, Antalya, Konya gibi ülkenin dört bir yanından yoğun talepler gerçekleşiyor. Eskiyen ve teknolojinin gerisinde olan makineleri değiştirmek isteyen yüzlerce firma, bu fırsatı kaçırmamak için adeta birbirleriyle yarışıyor. 

2021’in ilk çeyreğini başarılı geçirdi

Yılın ilk çeyreğinin başarılı geçtiğini anlatan Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi: 

“2020’nin sonlarına doğru, pandemi artık kendi ekonomisini oluşturdu diyebiliriz ve bu ekonomide yatırımlar genellikle orta ve büyük ölçekli yatırımcılar tarafından yapılıyor. Lidya Grup olarak, geçtiğimiz yılı piyasa ortalamasının üzerinde tamamlandık. Bu yıla baktığımızda ise, 2021’in ilk çeyreğini başarılı geçirdik. Kısaca bu yıl, geçmiş yıllarda ertelenen yatırımların hayata geçmesini ve beklentilerin üzerinde bir yıl olmasını öngörüyoruz. 2021’de başarılı bir yıl geçireceğiz ve %40’ın üzerinde bir büyüme hedefliyoruz” dedi.

Pazardaki en büyük değişim “kalite” algısında oluştu 

Yatırım süreci ve sektördeki gelişmeler hakkında bilgiler veren Lidya Grup Başkanı Bekir Öz, şunları kaydetti: 

“Yapılan bir yatırım ne olursa olsun, ekonomik olarak bir değer yaratsın, şirkete dolaylı yada doğrudan kazanç ve kar getirsin diye yapılır. Bu nedenle, yapılan makine yatırımının beklenen getirisi, uzun ömürlü ve standartlarında sürekli olmasıdır. Bir yatırım yapılırken, finansman gücünün el verdiğince en iyisi yapılmalıdır. En iyi ekipman, en iyi işletim maliyeti ve getirisinin olması ile en iyi satış sonrası hizmetlere sahip olunması önemlidir. Yatırımın ardından da, makinenin yeni iş potansiyeli ve yeni işler getirmesi, böylece makinenin kendi kendini ödeyebilmesi ve farklılaşacak ürün çeşidiyle rekabette öne geçmesi gereklidir. Lidya Grup olarak temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi ve Sutec markaları kendi segmentlerinin globaldeki en iyi markalarıdır. Son yıllarda pazarda gözle görünür en büyük değişim de, “kalite” algısında oluşmaktadır. Özetle, sektörümüzdeki ve tüm sektörlerdeki şirketlerin sürekliliği sağlayabilmeleri için, güçlü finansman yapısı, güçlü organizasyonel yapı ve insan kaynakları, bilgi birikimi ve tecrübe gibi unsurlara sahip olmaları gerekiyor. Dijital baskı sektörü açısından değerlendirdiğimizde Lidya Grup, ülkemizde lider olmasının yanında, bulunduğumuz coğrafyanın sayılı birkaç firması arasında yer almaktadır” diye konuştu. 


12 Nisan 2021 Pazartesi

600 bin Çankırılıya ‘dönün’ çağrısı...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Çankırı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hayrettin Çelikten, OSB’lerinde 6’ncı bölge teşvik imkânlarının sunulduğu Çankırı’da yatırımların arttığını belirterek, özellikle Ankara ve İstanbul’a göçen hemşerilerine ‘Şehrinize dönün’ çağrısı yaptı.

Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) her hafta bir Anadolu şehrini gündeme getirdiği ‘Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor’ programında bu kez Çankırı konuşuldu. EGD Başkanı Celal Toprak ve EGD Temsilciler Koordinatörü Şener Meral’in moderatörlüğünde görüntülü platformda yayınlanan programda Çankırı Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Hayrettin Çelikten gazetecilerin sorularını yanıtladı.

OSB’LER 6’NCI BÖLGE TEŞVİKLERİNDEN YARARLANIYOR

Çankırı TSO Başkanı Çelikten, geçmişte gelirini sadece tarım ve hayvancılık sektöründen elde eden Çankırı’nın bölgesel teşvikler sonrası önemli miktarda sanayi yatırımı aldığını, son dönemde turizmde de önemli atılımlar yapıldığını söyledi. İş imkânlarının kısıtlı olduğu dönemde Çankırı’nın başta İstanbul ve Ankara’ya olmak üzere birçok kente göç verdiğini hatırlatan Çelikten, “Şimdi hemşerilerimize hem yatırım yapmaları hem de kendi şehirlerinde çalışmaları için çağrıda bulunuyoruz. 4’ü aktif olmak üzere 6 OSB’mizde yatırımlar hızla artıyor. 2 bin kişiye yakın istihdam sağlayan bir Japon markasından yatırım aldık. Bu yatırım uluslararası yatırımları da özendirir nitelikte. 6’ncı bölgenin teşvik imkânlarından yararlanan şehrimizde yatırım ve bu yatırımlarda çalışmak üzere hemşerilerimize ‘Şehrinize dönün’ çağrısı yapıyoruz. Bunun için yerel yönetimimizin konut ve altyapı üretmesini talep ediyoruz” dedi.

ANKARA ARTIK ÇARŞI DEĞİL PAZAR  

Çankırı’nın 400 kilometrekarelik daire içerisinde Türkiye’nin yüzde 50 nüfusa sahip bölgesine hitap edebildiğini anlatan Çelikten, “Geçmişte Ankara’yı çarşı olarak gören bir Çankırı vardı. Bugün Ankara’yı ürettiklerimizi satacağımız pazar olarak görüyoruz. Örneğin kereste ve mobilya sektöründeki 60 bin işletme Başkent için sıkıntı yaratmaya başladı. Biz bunların Çankırı’ya taşınmasına talibiz” diye konuştu.

YERELDEN KONUT, MERKEZDEN DEMİRYOLU TALEBİ

Çankırı’da ihracatın son 10 yılda 18 milyon dolardan 262 milyon dolara çıktığına vurgu yapan Çelikten, şehirdeki sanayi kuruluşlarında çalışmak üzere dışarıdan 3 binin üzerinde çalışanın her gün servislerle gidiş-geliş yaptığını, bunun da üretimi olumsuz etkilediğini belirterek, “Konut üretimini artırmak zorundayız. Yanı sıra ürettiğimiz ürünleri limanlara karayoluyla ulaştırıyoruz. Bu da ihracatçımızın maliyetlerini hayli arttırıyor. Demiryolunu etkin kullanarak limanlara ulaşımı sağlayacak düzenleme için DDY ile görüşmelerimiz sürüyor. Ekonomi yönetiminden bu alanda öncelik bekliyoruz. Sanayinin yanı sıra son yıllarda turizmde de önemli mesafeler kat ettik. Tuz mağaraları, kaplıcalar, otantik evler, yamaç paraşütü gibi özelliklerimizi ön plana çıkararak turizmden de gelir elde etmeye başladık. Şehrimizi daha çok tanıtarak gelir çeşitliliği sağlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.