HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
TÜRKİYE Seyahat Acenteleri Birliği’nde (TÜRSAB) Aralık ayında yapılacak 22’inci Genel Kurulu için Detur Turizm Şirketi CEO’su FİRUZ BAĞLIKAYA başkan adayı olduğunu geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşmıştı. Liderliğini Bağlıkaya’nın yaptığı ve sektörün güçlü isimlerinin de içinde yer aldığı ‘TÜRSAB YENİDEN – Değişim Başlıyor’ hareketi yepyeni bir vizyon ve anlayışla yola çıktı. Four Seasons Hotel Bosphorus’ta gerçekleşen basın toplantısında neden aday olduğunu, seçilmesi durumunda neler yapacaklarını ve kurumun mevcut yönetimine dair bilgileri paylaşan Firuz Bağlıkaya ve yeni yönetim kurulu üyeleri, seçilmeleri halinde TÜRSAB’ın tüm seyahat acentelerinin hizmetinde olacağını ve hep birlikte çok daha saygın bir TÜRSAB inşa edeceklerinin altını çizdi.
BAĞLIKAYA’NIN TÜRSAB TECRÜBESİ
Geçtiğimiz yıllarda (2011 – 2014) TÜRSAB’da 2.başkan olarak görev yaptığını ifade eden Firuz Bağlıkaya, 1618 ile ilgili yoğun bir çalışma temposundan sonra yasanın çıkması için yapılması gereken çalışmaların yapılmaması, kamu tarafından muhatap alınmaması ve 18 yıldır değişmeyen tek adam yönetimi temel sebepleri ile de Mart ayında istifa ettiğini hatırlattı.“Hayatı boyunca bu işi yapmış, seyahat acenteciliğinden ekmeğini kazanan bir ekiple sorunları çözmek için yola çıkmaya karar verdik.” diyen başkan adayı üyeliği yük haline gelmiş olan TÜRSAB ile ilgili acil yapılması gerekenler listesinden önemli olan birkaç maddeyi sıraladı:
ACENTELER BELGELERİNİ TÜRSAB’A SATABİLECEK
Haksız rekabetlere dayanamayıp ticari karlılığını kaybettiği için faaliyetine son veren ancak belgesini devredemediği için de şirketini uykuya geçiren acenteleri çözümsüzlükten kurtaracağız. Bu acentelerin belgelerini TÜRSAB olarak geri satın alacağız ve acente belge devrine müsaade edeceğiz.Acente faaliyetlerinde %70 pazar payını eline geçirmiş olan ve hiçbir vergi ödemeyen yabancı teknoloji şirketlerinin Türkiye’de vergi ödemelerini sağlayarak rekabet avantajlarını sonlandıracağız.Seyahat Acenteleri kendi şirketlerine kayıtlı araçlarla başkaca bir belgeye ihtiyaç duymaksızın tur ve transfer yapabilecekler.
Hava yolları ile yaşanmakta olan farklı fiyat uygulamaları ve servis bedeli ile ilgili sorunları çözeceğiz.Seyahat Acentelerinin de otelciler gibi ihracatçı statüsüne geçmesini, böylece düşük maliyetli devlet destekli ihracatçı kredisi ve teşviklerden yararlanmalarını sağlayacağız. Hac kotalarının kaldırılması ve Hac organizasyonlarının Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde acenteler tarafından yapılması yönünde çalışacağız. Standartları belirlenen faaliyet alanlarına göre seyahat acentelerine ihtisas belgeleri verilecek. Bu belgeler MICE Turizmi, Sağlık Turizmi, Doğa Turizmi vb şeklinde çeşitlendirilecek.
ŞEFFAF OLACAĞIZ, HESAP VERMEKTEN KAÇMAYACAĞIZ
TÜRSAB’ın mevcut yönetimine dair gerçek bilgileri ve yapılan yanlışlıkları da paylaşan Firuz Bağlıkaya, “Başaran Bey TÜRSAB veya iştiraklerine ait 5 tane şirket olduğunu ve bu şirketlerin hiçbir borcunun olmadığını açıkladı. Hatta kendi sözleriyle ‘Genel Merkez binamızın kredi borcu dışında TÜRSAB’ın borcu yok. O da 20-25 milyon TL’ demişti… Biz de Başaran Beyin bu sözleri üzerine bir araştırma yaptık,
TURİNS SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
SEYAHAT KART SATIŞ VE PAZARLAMA HİZM. TİC. A.Ş.
TÜRSAB FUARCILIK HİZMETLERİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
TÜRSAB KÜLTÜR HİZMETLERİ TİC LTD ŞTİ
TÜRSAB SEYAHAT ACENTALARI HİZMETLERİ TİCARET LTD ŞTİ
TURSER-TURSAV SERVİS SİGORTA ACENTELİĞİ LİMİTED ŞİRKETİ
SEYAHAT ACENTALARI MESLEK EĞİTİM HİZMETLERİ ANONİM ŞİRKETİ
TUR PRES TURİZM TANITIM DESTEK ÜRÜNLERİ LİMİTED ŞİRKETİ
UKTAŞ ULUSLARARASI KONGRE SARAYI TESİSLERİ İŞL. TİC. A.Ş.
KOMER KUŞADASI KONGRE MERKEZİ TURİZM SEYAHAT İNŞAAT SANAYİ VE TİC A.Ş.
İSF İSTANBUL ALIŞVERİŞ FESTİVALİ ANONİM ŞİRKETİ gibi bir dizi şirket bilgisine ulaştık.
TÜRSAB ve iştiraklerinin hissedar olduğu bu 11 şirketin 8 tanesinde Yönetim Kurulu Başkanı veya Genel Müdür, 3 tanesinde Yönetim Kurulu Üyesi... Dolayısıyla Başaran Ulusoy bırakın şirketlerin sayısını, başkanlığını yaptığı şirketlerden bile bihaber...Bu şirketlerin tamamının mali yükümlülükleri TÜRSAB’ın olmasına rağmen ne gelirleri ne de giderleri TÜRSAB bilançolarına dahil edilmiyor.
Başaran Ulusoy’un iddia ettiğinin aksine; Turizm Bakanlığı TÜRSAB’ın iştiraki olan şirketleri denetlemiyor, sadece TÜRSAB’ı denetliyor. İştirak şirketleri herhangi bir denetime tabi olmadan dilediğince borçlanıp işleri ihalesiz verebiliyor. Kısa dönemde kar etme şansı olmayan şirketlere yüklü miktarlarda kredi alınıp ortak olunuyor. Bütün bunlara ek olarak TÜRSAB şirketlerinin denetiminden sorumlu yeminli mali müşavirinin iştirak şirketlerinde ortak olmasını da etik bulmuyoruz. Bu şirketlerin mali riski 185 milyon TL (yaklaşık 160 milyonu nakit kredi, leasing)Biz göreve geldiğimiz zaman, TÜRSAB’ı ve iştiraki olan şirketleri ağır borç yüklerinden kurtaracağız. Akabinde de acentelerimize yarar sağlamayan tüm şirketleri kapatacağız.” dedi.
TÜRSAB YENİDEN – DEĞİŞİM BAŞLIYOR
Bağlıkaya açıklamalarına “TÜRSAB’ı daha saygın, demokratik, her hareketin hukuki bir dayanak noktası olduğu bir kurum haline getirmek için çalışacağız. En önem verdiğimiz konuların başında şeffaflık, kurumsallık ve acentelere kazanç getiren bir TÜRSAB var.” diyerek sürdürdü. Tek adam sisteminin değiştirilmesi gerektiğini bir kez daha belirten Bağlıkaya, modern bir TÜRSAB’ın inşa edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
29 Eylül 2015 Salı
Uyumsoft, i-Dönüşümün lider yazılım firmasıdır...
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
2016 yılı sonu itibariyle elektronik fatura uygulaması, işletmelere yılda 3 milyar TL tasarruf sağlayacak
2016 yılı sonunda 2 milyar adet elektronik fatura kesilecek;
İşletmeler yılda 3 milyar TL tasarruf sağlayacak
30 binin üzerindeki yeni mükellef, 1 Ocak 2016 tarihine kadar e-Fatura, e-Defter uygulamasına geçmeye hazırlanıyor.
Bilindiği üzere, 1 Nisan 2014 tarihi itibariyle 20 binin üzerindeki işletme, e-Fatura ve e-Defter uygulamasına geçti. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in, Haziran 2015 tarihinde yayınladığı tebliğde ilave 30 binin üzerindeki şirketin daha e-Fatura ve e-Defter uygulamasına dahil olacağı açıklandı. Buna göre, 10 milyon lira ve üzeri ciroya sahip 30 binin üzerindeki yeni mükellef, 1 Ocak 2016 tarihine kadar, e-Fatura ve e-Defter uygulamasına geçecektir.
2016 yılı başında e-Fatura mükellefi olan firma sayısının 50 bini geçeceğini kaydeden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin, şunları söyledi:
“50 binin üzerindeki mükellefin, yılda yaklaşık 2 milyar adet e-Fatura, e-Arşiv düzenleyeceği tahmin ediliyor. Elektronik fatura uygulamasıyla; personel, matbaa, kargo gibi maliyetler azalacağından, işletmeler 2016 yılı sonunda 3 milyar TL’nin üzerinde tasarruf sağlayacaktır. Diğer taraftan e-Fatura uygulamasıyla, özellikle muhasebe departmanlarında ciddi zaman tasarrufu sağlanacaktır. Yılda 200 bine yakın ağacın kesilmesinin önüne geçilecektir” dedi.
Mükellefler, özel entegratör ile e-Fatura sürecini yönetmeyi istiyor
30 binin üzerindeki ilave mükellefin, yılsonuna kalmadan e-Fatura geçiş sürecini biran önce uygulamaya almasının önemini anlatan Hüseyin Şahin, şunları belirtti:
“Mükellefler, özel entegratör ile e-Fatura sürecini yönetmeyi istiyor. Uyumsoft AŞ gibi özel entegratör firmalarda, yoğun günler başladı. e-Fatura Mükellefi olan firmalar, önümüzdeki dönemde, e-arşiv, e-bilet, e-ödeme, e-irsaliye gibi diğer i-Dönüşüm projelerinde de ekosistemin bir parçası olacaklarını düşünüyor. Bu nedenle, özel entegratör firma seçimini yaparken; kamu ve özel sektörde ticari iş sistemlerinin merkezinde yer alan köklü bilişim firmalarından hizmet almayı tercih ediyor” diye konuştu.
1 Nisan 2014 tarihinde e-Fatura uygulamasına geçen 20 bine yakın mükellef işletmenin tercih ettiği e-Fatura modelini değerlendiren Hüseyin Şahin, ilk dilimde e-Fatura uygulamasına geçen bu firmaların; %60’nin özel entegratör bir firma ile çalıştığını; %30’nun GİB portalını kullandığını ve %10’nun ise doğrudan entegrasyon uyguladığını açıkladı.
Uyumsoft, i-Dönüşümün lider yazılım firmasıdır
Türkiye’nin lider kurumsal iş sistemleri firması Uyumsoft ’un, özel sektör ve kamu sektöründe 19 yıldır başarılı projelere imza attığını ifade eden Hüseyin Şahin, şunları söyledi:
“Ülkemizin lider yazılım ve danışmanlık firması olarak, 45 sektörde 500’ün üzerindeki özel sektör firmasının Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sürecini başarıyla hayata geçirdik. Kurumsal iş sistemleri alanında 10 ülkeye, 10 dilde yazılım ve danışmanlık ihracatı yaptık. Özel sektörün yanı sıra, iş dünyasının merkezinde yer alan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS), Esnaf Bilgi Sistemi (ESBİS), Hal Kayıt Sistemi (HKS) ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AR-GE Portalı projelerini başarıyla tamamladık. Türkiye’nin i-Dönüşüm mimarı olarak, ülkemizin büyük markalarına, hassas ve karmaşık e-Fatura süreçlerinde, Entegrasyon ve Portal servislerimizle değer katmaya devam ediyoruz. e-Fatura’da 1500’ün üzerindeki müşteriye hizmet veriyoruz ve bu sayı yeni gelecek mükelleflerle artmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
2016 yılı sonu itibariyle elektronik fatura uygulaması, işletmelere yılda 3 milyar TL tasarruf sağlayacak
2016 yılı sonunda 2 milyar adet elektronik fatura kesilecek;
İşletmeler yılda 3 milyar TL tasarruf sağlayacak
30 binin üzerindeki yeni mükellef, 1 Ocak 2016 tarihine kadar e-Fatura, e-Defter uygulamasına geçmeye hazırlanıyor.
Bilindiği üzere, 1 Nisan 2014 tarihi itibariyle 20 binin üzerindeki işletme, e-Fatura ve e-Defter uygulamasına geçti. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in, Haziran 2015 tarihinde yayınladığı tebliğde ilave 30 binin üzerindeki şirketin daha e-Fatura ve e-Defter uygulamasına dahil olacağı açıklandı. Buna göre, 10 milyon lira ve üzeri ciroya sahip 30 binin üzerindeki yeni mükellef, 1 Ocak 2016 tarihine kadar, e-Fatura ve e-Defter uygulamasına geçecektir.
2016 yılı başında e-Fatura mükellefi olan firma sayısının 50 bini geçeceğini kaydeden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin, şunları söyledi:
“50 binin üzerindeki mükellefin, yılda yaklaşık 2 milyar adet e-Fatura, e-Arşiv düzenleyeceği tahmin ediliyor. Elektronik fatura uygulamasıyla; personel, matbaa, kargo gibi maliyetler azalacağından, işletmeler 2016 yılı sonunda 3 milyar TL’nin üzerinde tasarruf sağlayacaktır. Diğer taraftan e-Fatura uygulamasıyla, özellikle muhasebe departmanlarında ciddi zaman tasarrufu sağlanacaktır. Yılda 200 bine yakın ağacın kesilmesinin önüne geçilecektir” dedi.
Mükellefler, özel entegratör ile e-Fatura sürecini yönetmeyi istiyor
30 binin üzerindeki ilave mükellefin, yılsonuna kalmadan e-Fatura geçiş sürecini biran önce uygulamaya almasının önemini anlatan Hüseyin Şahin, şunları belirtti:
“Mükellefler, özel entegratör ile e-Fatura sürecini yönetmeyi istiyor. Uyumsoft AŞ gibi özel entegratör firmalarda, yoğun günler başladı. e-Fatura Mükellefi olan firmalar, önümüzdeki dönemde, e-arşiv, e-bilet, e-ödeme, e-irsaliye gibi diğer i-Dönüşüm projelerinde de ekosistemin bir parçası olacaklarını düşünüyor. Bu nedenle, özel entegratör firma seçimini yaparken; kamu ve özel sektörde ticari iş sistemlerinin merkezinde yer alan köklü bilişim firmalarından hizmet almayı tercih ediyor” diye konuştu.
1 Nisan 2014 tarihinde e-Fatura uygulamasına geçen 20 bine yakın mükellef işletmenin tercih ettiği e-Fatura modelini değerlendiren Hüseyin Şahin, ilk dilimde e-Fatura uygulamasına geçen bu firmaların; %60’nin özel entegratör bir firma ile çalıştığını; %30’nun GİB portalını kullandığını ve %10’nun ise doğrudan entegrasyon uyguladığını açıkladı.
Uyumsoft, i-Dönüşümün lider yazılım firmasıdır
Türkiye’nin lider kurumsal iş sistemleri firması Uyumsoft ’un, özel sektör ve kamu sektöründe 19 yıldır başarılı projelere imza attığını ifade eden Hüseyin Şahin, şunları söyledi:
“Ülkemizin lider yazılım ve danışmanlık firması olarak, 45 sektörde 500’ün üzerindeki özel sektör firmasının Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sürecini başarıyla hayata geçirdik. Kurumsal iş sistemleri alanında 10 ülkeye, 10 dilde yazılım ve danışmanlık ihracatı yaptık. Özel sektörün yanı sıra, iş dünyasının merkezinde yer alan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS), Esnaf Bilgi Sistemi (ESBİS), Hal Kayıt Sistemi (HKS) ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı AR-GE Portalı projelerini başarıyla tamamladık. Türkiye’nin i-Dönüşüm mimarı olarak, ülkemizin büyük markalarına, hassas ve karmaşık e-Fatura süreçlerinde, Entegrasyon ve Portal servislerimizle değer katmaya devam ediyoruz. e-Fatura’da 1500’ün üzerindeki müşteriye hizmet veriyoruz ve bu sayı yeni gelecek mükelleflerle artmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.
22 Eylül 2015 Salı
Bayram sabahı coşkusunu, muhteşem Erciyes Dağı manzarasına karşı yaşayın.
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Bayram sabahı coşkusunu, muhteşem Erciyes Dağı manzarasına karşı yaşayın.
Radisson Blu Hotel Kayseri’den,
Bayrama özel tatil paketi
Kayseri’nin en merkezi konumunda bulunan Radisson Blu Hotel Kayseri, Kurban Bayramı’na özel tatil paketi hazırladı. Bayram sabahı coşkusunu, muhteşem Erciyes Dağı manzarasına karşı yaşayın.
2 gece konaklamalı bayram tatili paketi, single odada 319 TL, double odada 449 TL’dir.
3 gece konaklamalı bayram tatili paketi ise, single odada 489 TL, double odada 679 TL olarak belirlendi.
Bu bayram tatilinde, kendinize eşsiz bir rota çizmeye var mısınız? Bayram sabahına, zengin kahvaltı büfesi, sahanda yumurta, ev yapımı poğaçalarla başlayın. Otelde kahvenizi içerken Erciyes Dağı’nın tüm görkemini seyredin. Kente gitmişken, Kayseri Kalesi ve Tıp Tarihi müzesini gezmeden, pastırma ve sucuk tatmadan, yöresel el dokumalar almadan dönmeyin.
Rezervasyon: 0352 315 50 00
Bayram sabahı coşkusunu, muhteşem Erciyes Dağı manzarasına karşı yaşayın.
Radisson Blu Hotel Kayseri’den,
Bayrama özel tatil paketi
Kayseri’nin en merkezi konumunda bulunan Radisson Blu Hotel Kayseri, Kurban Bayramı’na özel tatil paketi hazırladı. Bayram sabahı coşkusunu, muhteşem Erciyes Dağı manzarasına karşı yaşayın.
2 gece konaklamalı bayram tatili paketi, single odada 319 TL, double odada 449 TL’dir.
3 gece konaklamalı bayram tatili paketi ise, single odada 489 TL, double odada 679 TL olarak belirlendi.
Bu bayram tatilinde, kendinize eşsiz bir rota çizmeye var mısınız? Bayram sabahına, zengin kahvaltı büfesi, sahanda yumurta, ev yapımı poğaçalarla başlayın. Otelde kahvenizi içerken Erciyes Dağı’nın tüm görkemini seyredin. Kente gitmişken, Kayseri Kalesi ve Tıp Tarihi müzesini gezmeden, pastırma ve sucuk tatmadan, yöresel el dokumalar almadan dönmeyin.
Rezervasyon: 0352 315 50 00
"Bayramda fazla kaçan her öğün için adımlarınızı % 40 artırın"
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Bayramda yemeyi fazla kaçıranlar fazla yürüsün
"Bayramda fazla kaçan her öğün için adımlarınızı % 40 artırın"
Bayram ve tatil dönemlerinde pek çok kişinin daha fazla yemeye eğilimli olduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, özellikle Kurban Bayramı'nda aşırı et ve tatlı tüketiminin rahatsızlıklara yol açabileceğini kaydetti. Dr. Sinan Akkurt, "Uyarılara ve bilmesine rağmen yemeği fazla kaçıranlar, fiziksel aktivitesini artırmalı, daha fazla su içmeli ve ertesi günlerde özellikle karbonhidratlı gıdalar tüketmeyerek dengeyi sağlamaya çalışmalı." dedi.
Kurban Bayramı'nda özellikle yağlı et ve fazla tatlı tüketiminden kaçınılması gerektiğinin altını çizen Dr. Sinan Akkurt, kurban etinin kesildikten hemen sonra değil, en az bir hafta bekletildikten sonra yenmesini önerdi.
Bayram ve tatil dönemlerinde artan gıda tüketiminin rahatsızlıkları tetikleyebileceğini hatırlatan Dr. Sinan Akkurt, güne iki bardak suyla başladıktan sonra kahvaltının ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Bayram ziyaretlerinde ikram edilen çikolata, şeker, şerbetli tatlılara hayır demekten çekinilmemesi gerektiğini, bunun yerine sütlü tatlılar ya da meyve bazlı tatlıların günde en fazla bir porsiyon olarak tüketilmesinin daha sağlıklı olacağını dile getirdi. Günlük beslenmenin beşte birini kırmızı et, beşte birini hafif tatlılar, kalan beşte üçünü ise sebze yemekleri ve salataların oluşturması gerektiğini kaydeden Dr. Akkurt, özellikle ikramlar ve aşırıya kaçan porsiyonlar karşısında bozulan bağırsak hareketlerinin düzene girebilmesi için ara öğünlerde lifli meyveler ve bitki çayları tüketilmesini tavsiye etti.
Fazla kaçan öğünler için yürüyüşü % 40 artırın
Dr. Sinan Akkurt, uyarılara ve bilmesine karşı yine de "eyvah çok kaçırdım, kendimi tutamadım çok fazla yedim" diyen kişiler içinse, fiziksel aktivite ve su tüketimini artırmalarını önerdi. "Neden bu kadar çok yedim" diye pişman olmaktansa çözüm arayanlara seslenen Dr. Akkurt, şöyle konuştu: "İdeali kilogram başına günlük 40 cc su tüketimidir. Yani 70 kilo ağırlığındaki bir kişi günde 2,8 su içmelidir. Ama herkes buna uymayabiliyor. Kişi günde 8-10 bardak su içiyorsa, bunu 12-14 bardağa çıkarabilir. Ertesi gün ekmek başta olmak üzere karbonhidrat ve şekeri kendisine yasaklayarak denge sağlamaya çalışabilir. Akşam yemeğini sadece salata olarak tercih edebilir. Fazla kaçan öğünden itibaren 24 saat içerisinde tempolu yürüyüş ve spor hedefleri %40 oranında artırılabilir. Örneğin kişi günde 10 bin adım atıyorsa, bunu o gün için 14 bin adıma taşımalı. Yürüyüş temposu dakikada 100 adımın altına düşmemeli.
21 Eylül 2015 Pazartesi
VII.Küresel Isınma Kurultayı yapıldı...
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis,
“Dünyada, gıda ihtiyacını karşılayacak topraklar azalmaya devam ediyor”
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, toprağın canlıların yaşamının önemli bir parçası olduğunu; ancak amacı dışında kullanılması, kirletilmesi ve erozyon sonucunda, dünyanın gıda ihtiyacını karşılayacak toprakların azalmaya başladığına dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler (BM)’nin 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan ettiğini hatırlatan Mehmet Reis, BM’nin yayınladığı “dünya güvensizliğinin durumu 2015” raporuna göre, dünyada açlık sınırında yaşayan insan sayısının 800 bin kişi olduğunun altını çizdi.
VII.Küresel Isınma Kurultayı yapıldı
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), dünyayı ve ülkemizi tehdit eden Çevre ve Küresel Isınma tehlikesine karşı toplumsal sorumluluğunun bir gereği olarak, VII.Küresel Isınma Kurultayı'nı, 16 Eylül 2015 tarihinde, İstanbul Sanayi Odası Meclis Salonu’nda (Odakule) tam gün gerçekleştirdi.
Kurultayda; “Finansta, Üretimde, Enerjide Sürdürülebilirlik” başlığında, Türkiye Gazetesi Ekonomi Müdürü Fikret Çengel’in moderatörlüğünde yapılan 2.oturuma konuşmacı olarak; Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Zeki Özen, TAV İstanbul Enerji Yöneticisi ve Mekanik Enerji ve Yapım İşleri Müdürü Akın Arkat, Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı ve Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis katıldı.
Gelecek 50 yılda, dünya nüfusu %25 artacak
Konuşmasında gelecek 50 yılda dünya nüfusunun %25 artacağının tahmin edildiğine işaret eden Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Dünya nüfusu hızla artarken, tarıma elverişli topraklar, ne yazık ki yanlış uygulamalar ve gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle her geçen gün azalıyor. Yaşam için, toprak ve suyun öneminin bilincinde olan pek çok ülkede, bu konuyla ilgili etkinlikler düzenlenerek, farkındalık yaratılmaya çalışılıyor. Bizlerin de, kendi ülkemizde farkındalık yaratarak, alacağımız tedbirler ile tarıma elverişli toprakların azalmasını önlememiz gerekiyor. Bu yıl 7.’si düzenlenen Küresel Isınma Kurultayı nedeniyle Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD)’yi, bu farkındalıkta öncü oldukları için kutluyorum. Çünkü, gelecekte oluşabilecek bir gıda krizinin; önlem alınmazsa küresel bir güvenlik krizine dönüşebileceği, sıkça dünya kamuoyunda dile getirilmektedir. Altını çizerek vurgulamayı istediğim konu ise; hiçbir ülke, beslenme gibi yaşamsal bir konuyu, diğer bir ülkeye ihale etmemelidir. Her ülke, kendi topraklarında, iç tüketimini karşılayacak, stratejik önemi olan gıda ürünlerinin üretimi yapmak zorundadır” dedi.
Toprağın ve suyun kıymetini bilelim
Dünya’da, küresel iklim değişikliğinin büyük problem olmaya devam ettiğine dikkat çeken Mehmet Reis, her geçen gün, su ve gıda yetersizliğinin artmaya devam ettiğini söyledi.
Tarımsal kuraklık riskinin ciddi boyutlara ulaşmakta olduğunu anlatan Mehmet Reis, konuşmasına söyle devam etti:
“Toprağın korunması, üretiminin teşvik edilmesi, suların temiz ve doğru kullanılması için uzun vadeli düşünmek gerekiyor. Önlem alınmadığı takdirde, gelecek yıllarda susuzluk ve temel gıda maddelerinin eksikliğinden, kuraklık ve artan fiyatlardan; bugünkünden daha sık ve çaresizlik içinde bahsedeceğiz. En azından kişisel olarak, bir damla suyun, bir dilim ekmeğin kıymetini bilelim. İnsanların yaşamak için yeterli gıdayı almaları ve bu gıdaların sağlık yönünden güvenli olması, insan haklarının esasını oluşturmaktadır” diye konuştu.
Bilinçsizce yapılan ilaçlama ve gübre kullanımı, aşırı sulama gibi nedenlerin toprağın verimsizliğine yol açtığına işaret eden Mehmet Reis, diğer taraftan kentleşme, sanayi
tesisleri, madencilik gibi diğer faktörlerin; tarıma elverişli ekilebilir alanlarda olmaması gerektiğini vurguladı.
Dünyada, toprakların 3’te 1’i verimsiz durumda
.
Dünya genelinde, 2000’li yıllarda kentlerde yaşayan nüfusun, kırsal nüfusu geçtiğini anlatan Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Türkiye de, 1927 yılında Türkiye nüfusunun %76’sı kırsal kesimde yaşarken, günümüze yani 2015 yılına gelindiğinde nüfusun %25 i kırsal kesimde yaşıyor. 2050 yılında, dünya nüfusunun kırsal kesiminde yaşayan oranının ayda %30’a düşeceği belirtiliyor. Tehlikeli alanlar azalırken, kırsal kesimde yaşayan insanların oranı da düşüyor. Nitekim, dünyamızda toprağı tehdit eden unsurlar, toprak kaybı ve tarım alanlarının amacı dışında kullanılması gibi sorunlardır. Maalesef günümüzde dünyadaki toprakların 3’te 1’i verimsiz durumdadır. Küresel ısınma, yağışların azalması, yer altı sularının çekilmesi, tarım alanlarını tehdit etmeye devam etmektedir. Kuraklığa bağlı tehditlerin oluşmaması için, kuraklığa dayanıklı tohumların kullanılması, yerli tohumların korunması, desteklenmesi gibi tedbirlerin alınması gerekmektedir” dedi.
Su şebekesinde %20 kaçak- kayıp var
Türkiye’de özellikle, tarım sektöründe su israfının ciddi miktarlarda olduğunu ve kentlerin şu şebekelerindeki %20’nin üzerinde kaçak ve kayıpların bulunduğuna dikkat çeken Mehmet Reis, şunları kaydetti:
“Su tüketimindeki israf ile kaçak ve kayıpların önlenmesi için, damla sulama sistemleri gibi güncel teknolojilerin uygulanması; yeraltı sularının bilinçli, tekniğe uygun kullanılması ve temiz tutulması gerekiyor. Su kullanımında tasarruf önlemleriyle, su tüketiminin azaltılması için, yönlendirici bilgilendirmenin yapılması lazımdır. Mesela Kamu spotu olmalıdır. Yaşamın güvencesi, gıda ihtiyacının temel varlığı toprak ve suyun kıymetini bilelim ve koruyalım. Beslenmek için, sağlıklı güvenilir gıda için, sağlıklı toprağa, temiz suya ihtiyaç vardır” diye konuştu.
Tarımsal üretime ve çiftçilere, her zaman ihtiyaç var
Nüfus artışına paralel olarak, ivedilikle üretimin artmasına yönelik programlar geliştirilip, hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Mehmet Reis, şunları belirtti:
“Üretim için toprak, su ve insana ihtiyaç var. Oysa, dünyada tarım yapılacak araziler, giderek azalıyor. Kimyasal ilaçlama ve yanlış sulama ile toprak verimsizleşiyor. Yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin önüne geçilemiyor. İnsanlar, toprakla uğraşmayı, daha riskli ve zahmetli buldukları için çiftçilik yapmayı istemiyor. Son yıllarda, tarım sektöründe yaşanan tarımsal kuraklığın üretimdeki riski arttırması ile beraber, özellikle genç nüfus da gün geçtikçe getirisi daha çok ve ayrıca daha az emek isteyen işlere yöneliyor. Nitekim bu arada; nüfus yoğunluğu fazla olup su kaynakları az olan bazı ülkeler ise; diğer başka ülkelerin tarım arazilerini uzun vadeli kiralıyor veya satın alabiliyor. Daha az suya ihtiyaç duyan ve kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri tercih edilebiliyor. Özetle, tarımsal üretim için, verimli topraklara ve çiftçilere her zaman ihtiyaç var” diyerek sözlerini tamamladı.
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis,
“Dünyada, gıda ihtiyacını karşılayacak topraklar azalmaya devam ediyor”
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, toprağın canlıların yaşamının önemli bir parçası olduğunu; ancak amacı dışında kullanılması, kirletilmesi ve erozyon sonucunda, dünyanın gıda ihtiyacını karşılayacak toprakların azalmaya başladığına dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler (BM)’nin 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan ettiğini hatırlatan Mehmet Reis, BM’nin yayınladığı “dünya güvensizliğinin durumu 2015” raporuna göre, dünyada açlık sınırında yaşayan insan sayısının 800 bin kişi olduğunun altını çizdi.
VII.Küresel Isınma Kurultayı yapıldı
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD), dünyayı ve ülkemizi tehdit eden Çevre ve Küresel Isınma tehlikesine karşı toplumsal sorumluluğunun bir gereği olarak, VII.Küresel Isınma Kurultayı'nı, 16 Eylül 2015 tarihinde, İstanbul Sanayi Odası Meclis Salonu’nda (Odakule) tam gün gerçekleştirdi.
Kurultayda; “Finansta, Üretimde, Enerjide Sürdürülebilirlik” başlığında, Türkiye Gazetesi Ekonomi Müdürü Fikret Çengel’in moderatörlüğünde yapılan 2.oturuma konuşmacı olarak; Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Zeki Özen, TAV İstanbul Enerji Yöneticisi ve Mekanik Enerji ve Yapım İşleri Müdürü Akın Arkat, Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, Arçelik Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı ve Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis katıldı.
Gelecek 50 yılda, dünya nüfusu %25 artacak
Konuşmasında gelecek 50 yılda dünya nüfusunun %25 artacağının tahmin edildiğine işaret eden Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Dünya nüfusu hızla artarken, tarıma elverişli topraklar, ne yazık ki yanlış uygulamalar ve gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle her geçen gün azalıyor. Yaşam için, toprak ve suyun öneminin bilincinde olan pek çok ülkede, bu konuyla ilgili etkinlikler düzenlenerek, farkındalık yaratılmaya çalışılıyor. Bizlerin de, kendi ülkemizde farkındalık yaratarak, alacağımız tedbirler ile tarıma elverişli toprakların azalmasını önlememiz gerekiyor. Bu yıl 7.’si düzenlenen Küresel Isınma Kurultayı nedeniyle Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD)’yi, bu farkındalıkta öncü oldukları için kutluyorum. Çünkü, gelecekte oluşabilecek bir gıda krizinin; önlem alınmazsa küresel bir güvenlik krizine dönüşebileceği, sıkça dünya kamuoyunda dile getirilmektedir. Altını çizerek vurgulamayı istediğim konu ise; hiçbir ülke, beslenme gibi yaşamsal bir konuyu, diğer bir ülkeye ihale etmemelidir. Her ülke, kendi topraklarında, iç tüketimini karşılayacak, stratejik önemi olan gıda ürünlerinin üretimi yapmak zorundadır” dedi.
Toprağın ve suyun kıymetini bilelim
Dünya’da, küresel iklim değişikliğinin büyük problem olmaya devam ettiğine dikkat çeken Mehmet Reis, her geçen gün, su ve gıda yetersizliğinin artmaya devam ettiğini söyledi.
Tarımsal kuraklık riskinin ciddi boyutlara ulaşmakta olduğunu anlatan Mehmet Reis, konuşmasına söyle devam etti:
“Toprağın korunması, üretiminin teşvik edilmesi, suların temiz ve doğru kullanılması için uzun vadeli düşünmek gerekiyor. Önlem alınmadığı takdirde, gelecek yıllarda susuzluk ve temel gıda maddelerinin eksikliğinden, kuraklık ve artan fiyatlardan; bugünkünden daha sık ve çaresizlik içinde bahsedeceğiz. En azından kişisel olarak, bir damla suyun, bir dilim ekmeğin kıymetini bilelim. İnsanların yaşamak için yeterli gıdayı almaları ve bu gıdaların sağlık yönünden güvenli olması, insan haklarının esasını oluşturmaktadır” diye konuştu.
Bilinçsizce yapılan ilaçlama ve gübre kullanımı, aşırı sulama gibi nedenlerin toprağın verimsizliğine yol açtığına işaret eden Mehmet Reis, diğer taraftan kentleşme, sanayi
tesisleri, madencilik gibi diğer faktörlerin; tarıma elverişli ekilebilir alanlarda olmaması gerektiğini vurguladı.
Dünyada, toprakların 3’te 1’i verimsiz durumda
.
Dünya genelinde, 2000’li yıllarda kentlerde yaşayan nüfusun, kırsal nüfusu geçtiğini anlatan Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Türkiye de, 1927 yılında Türkiye nüfusunun %76’sı kırsal kesimde yaşarken, günümüze yani 2015 yılına gelindiğinde nüfusun %25 i kırsal kesimde yaşıyor. 2050 yılında, dünya nüfusunun kırsal kesiminde yaşayan oranının ayda %30’a düşeceği belirtiliyor. Tehlikeli alanlar azalırken, kırsal kesimde yaşayan insanların oranı da düşüyor. Nitekim, dünyamızda toprağı tehdit eden unsurlar, toprak kaybı ve tarım alanlarının amacı dışında kullanılması gibi sorunlardır. Maalesef günümüzde dünyadaki toprakların 3’te 1’i verimsiz durumdadır. Küresel ısınma, yağışların azalması, yer altı sularının çekilmesi, tarım alanlarını tehdit etmeye devam etmektedir. Kuraklığa bağlı tehditlerin oluşmaması için, kuraklığa dayanıklı tohumların kullanılması, yerli tohumların korunması, desteklenmesi gibi tedbirlerin alınması gerekmektedir” dedi.
Su şebekesinde %20 kaçak- kayıp var
Türkiye’de özellikle, tarım sektöründe su israfının ciddi miktarlarda olduğunu ve kentlerin şu şebekelerindeki %20’nin üzerinde kaçak ve kayıpların bulunduğuna dikkat çeken Mehmet Reis, şunları kaydetti:
“Su tüketimindeki israf ile kaçak ve kayıpların önlenmesi için, damla sulama sistemleri gibi güncel teknolojilerin uygulanması; yeraltı sularının bilinçli, tekniğe uygun kullanılması ve temiz tutulması gerekiyor. Su kullanımında tasarruf önlemleriyle, su tüketiminin azaltılması için, yönlendirici bilgilendirmenin yapılması lazımdır. Mesela Kamu spotu olmalıdır. Yaşamın güvencesi, gıda ihtiyacının temel varlığı toprak ve suyun kıymetini bilelim ve koruyalım. Beslenmek için, sağlıklı güvenilir gıda için, sağlıklı toprağa, temiz suya ihtiyaç vardır” diye konuştu.
Tarımsal üretime ve çiftçilere, her zaman ihtiyaç var
Nüfus artışına paralel olarak, ivedilikle üretimin artmasına yönelik programlar geliştirilip, hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Mehmet Reis, şunları belirtti:
“Üretim için toprak, su ve insana ihtiyaç var. Oysa, dünyada tarım yapılacak araziler, giderek azalıyor. Kimyasal ilaçlama ve yanlış sulama ile toprak verimsizleşiyor. Yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin önüne geçilemiyor. İnsanlar, toprakla uğraşmayı, daha riskli ve zahmetli buldukları için çiftçilik yapmayı istemiyor. Son yıllarda, tarım sektöründe yaşanan tarımsal kuraklığın üretimdeki riski arttırması ile beraber, özellikle genç nüfus da gün geçtikçe getirisi daha çok ve ayrıca daha az emek isteyen işlere yöneliyor. Nitekim bu arada; nüfus yoğunluğu fazla olup su kaynakları az olan bazı ülkeler ise; diğer başka ülkelerin tarım arazilerini uzun vadeli kiralıyor veya satın alabiliyor. Daha az suya ihtiyaç duyan ve kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri tercih edilebiliyor. Özetle, tarımsal üretim için, verimli topraklara ve çiftçilere her zaman ihtiyaç var” diyerek sözlerini tamamladı.
İksir Resort Town, Bayramda da bir başka..
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Kurban Bayramı’nda; doğadan sofranıza yöresel otlu çörekler, atölye çalışması gibi aktiviteler İksir Resort Town’da…
İksir Resort Town,
Bayramda da bir başka
Bayramlar, yakınlarımızla birarada olmanın sevincini yaşadığımız ender günlerdir. Şehrin stresinden uzak, sonbahar renklerinin başladığı güzel günlerde, sevdiklerinizle birlikte yaşayacağınız keyifli bayramlar için İksir Resort Town Tatil ve Yaşam Kasabası doğanın kalbinde konforu ve bol aktivite seçenekleri ile sizi davet ediyor.
Eşsiz oksijen deposu Daday Ballıdağ’da, isterseniz ağır ağır yürüyerek doğanın gizemine ortak olun ya da yapacağınız atlı safarilerle rüzgarla yarışın. Önce Ballıdağ’a yapacağınız gezide, sizleri bekleyen kirenleri, mantarları, kuşburnuları, çeşit çeşit otları toplayacaksınız. Ellerinizle topladığınız ürünlerle, doğadan sofranıza yöresel otlu çörekler yapmak için 26 Eylül günü İksir Resort Town’da atölye çalışması yapılacaktır. Yaratıcılığınızın öne çıkacağı workshopta, doğal beslenmenin tadını yeniden keşfedeceksiniz.
Dilerseniz, 7 bin yıllık tarihin izlerini sürüp, dünyanın sayılı kanyonlarını, mağaralarını görüp, fotoğraflarını çekin, yaşadığınız anı ölümsüzleştirin. İksir Resort Town’da, pek çok sanatsal ve sportif etkinliğin yanı sıra, dinginliği yaşayarak ruhunuzun ve bedeninizin yenilendiğini hissedin.
Anılarınızı zenginleştirecek yeni deneyimler edineceğiniz bir tatil için rotanızı, 4 gece ve üzeri konaklamada %15 indirim fırsatı ile İksir Resort Town’a çevirin.
Bayrama özel Ballıdağ’da, rehber eşliğinde trekking, ürün toplama ve çörek yapımı workshopu hepsi dahil 50 TL.
İksir Resort Town:
Telefon: 0366 616 10 16
GSM: 0532 302 91 84
info@iksirresorttown.com
www.iksirresorttown.com
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” gerçekleştirildi
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” gerçekleştirildi
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” yoğun bir katılımla, 12 Eylül Cumartesi günü, Büyük Kulüp'te gerçekleştirildi. Büyük Kulüp Genç Girişimciler Komitesinin ev sahipliğinde, İnşaat Platformu'nun desteklediği zirvenin sponsoru Gersan Elektrik Tic. ve San. A.Ş. oldu.
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” 12 Eylül Cumartesi günü gerçekleştirildi. Duran Akbulut'un Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptığı, Büyük Kulüp Genç Girişimciler Komitesi Başkanı Duygu Eren ve yönetim kurulu üyelerin ev sahipliğinde, İnşaat Platformu'nun desteklediği zirveye yoğun katılım gerçekleşti. Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Üyesi ve Genç Girişimciler Komitesi Başkanı Duygu Eren'in açılış konuşması ile başlayan zirve; Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Baylav teşekkür konuşması ile devam etti.
EGD Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak'ın moderatörlüğünde gerçekleşen zirvede; İstanbul Ticaret Odası (İTO) eski başkanı Mehmet Yıldırım’ın aralarında bulunduğu duayenler, Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Sinan Çetiz, Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, Tahincioğlu Nidapark İnşaat Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk ve Anadolu Yakası İnşaatçılar Derneği (AYİD) Genel Sekreteri Hakan Şişik’in aralarında bulunduğu sektör temsilcileri; inşaat sektörün sorunları çözüm önerileri ve geleceğine ilişkin görüşlerini ifade ettiler.
Türkiye’nin kalkınmasını eksiden artıya inşaat sektörü getiriyor
Türkiye'nin kalkınmasını eksiden artıya getiren sektörün “inşaat” olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Mehmet Yıldırım, inşaat sektörü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Son zamanlarda yapılan inşaatların yıkım ve yapım aşamasındaki durumu da değerlendiren Yıldırım, baraj yapımında bile olmayan kirliliğin yaşanmakta olduğunu ifade etti. İnşaat sektörü kalifiye olmayan işsizliği kapatıyor, devlet rantını sağlıyor diyerek konuşmasını sürdüren Yıldırım: “Hasılat paylaşımı ile arsalar pazarlanıyor” dedi.
Deprem riski taşıyan yapı stoğu çok fazla
Deprem riski taşıyan yapı stoğu çok fazla diyerek sözlerine başlayan Tahincioğlu Nidapark İnşaat Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk şunları söyledi: “Bağdat Caddesi'nde tek parselde inşaat yapılabiliyor, ama büyük parsellerde inşaat yapmak istediğinizde, şerefiye sorunu çok fazla ortaya çıkıyor” dedi. Bugün Bağdat Caddesi'ni inşa ederken fiyatlandırmayı 50-60 yıl sonrasını bile öngörerek yapmalıyız diyen Coşkuntürk, şu anda yapılan inşaatlar bittiğinde 50 yıl daha Bağdat Caddesi'nde bir daha inşaat yapılmayacağını vurguladı.
Bu yapılan kentsel dönüşüm değil
İnşaatların ada bazında yapılmadığını, parsel bazında yapıldığını vurgulayarak sözlerine başlayan Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, ise, “bu yapılan kentsel dönüşüm değildir” dedi.
Kentsel dönüşümün merkezi “insan” olmalıdır
Her yapılan inşaatı kentsel dönüşüm olarak görüyoruz diyerek konuşmasına başlayan Anadolu Yakası İnşaatçılar Derneği (AYİD) Genel Sekreteri Hakan Şişik, şunları kaydetti: “9 aydır sektörün tüm problemleri ile ilgili toplantılar yaparak sorunları belirledik ve bunu çok yakında kamuoyu ile paylaşacağız. Kentsel dönüşümün merkezi 'insan'dır. Ada bazında kentsel dönüşüme dönmemiz gerekiyor. Bina dönüşümünün bize hiçbir faydası yok, uzun vadede kaybedeceğiz. Kadıköy'de şu ana kadar yüzde 10 yenileme yapıldı, hiç bir şey için geç kalmadık” dedi. 300 daire yapılabilecek bir yere 600 dairenin yapılmamasını gerektiğini de vurgulan Şişik, “Her türlü imar artışına karşı olmalıyız, sağlıklı bir oluşum olabilmesi için herkesin sesini yükseltmesi gerekiyor” dedi.
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” sonunda, Büyük Kulüp Genç Girişimciler Komite Üyeleri katılımcılara birer teşekkür plaketi sundu:
EGD Başkanı Celal Toprak'a teşekkür plaketini Burak Emre; İstanbul Ticaret Odası eski Başkanı Mehmet Yıldırım'a teşekkür plaketini Tolga Nizam; Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş'a teşekkür plaketini Can Doğan Orlu; Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Sinan Çetiz'e teşekkür plaketini Elif Kuşkucu; Anadolu Yakası İnşaatçılar Derneği Genel Sekreteri Hakan Şişik'e teşekkür plaketini Özgür Kılıç ve Tahincioğlu Nida Park İnşaat Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk'e teşekkür plaketini Özlem İrem Bahadır verdi.
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” gerçekleştirildi
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” yoğun bir katılımla, 12 Eylül Cumartesi günü, Büyük Kulüp'te gerçekleştirildi. Büyük Kulüp Genç Girişimciler Komitesinin ev sahipliğinde, İnşaat Platformu'nun desteklediği zirvenin sponsoru Gersan Elektrik Tic. ve San. A.Ş. oldu.
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” 12 Eylül Cumartesi günü gerçekleştirildi. Duran Akbulut'un Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptığı, Büyük Kulüp Genç Girişimciler Komitesi Başkanı Duygu Eren ve yönetim kurulu üyelerin ev sahipliğinde, İnşaat Platformu'nun desteklediği zirveye yoğun katılım gerçekleşti. Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Üyesi ve Genç Girişimciler Komitesi Başkanı Duygu Eren'in açılış konuşması ile başlayan zirve; Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Baylav teşekkür konuşması ile devam etti.
EGD Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak'ın moderatörlüğünde gerçekleşen zirvede; İstanbul Ticaret Odası (İTO) eski başkanı Mehmet Yıldırım’ın aralarında bulunduğu duayenler, Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Sinan Çetiz, Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, Tahincioğlu Nidapark İnşaat Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk ve Anadolu Yakası İnşaatçılar Derneği (AYİD) Genel Sekreteri Hakan Şişik’in aralarında bulunduğu sektör temsilcileri; inşaat sektörün sorunları çözüm önerileri ve geleceğine ilişkin görüşlerini ifade ettiler.
Türkiye’nin kalkınmasını eksiden artıya inşaat sektörü getiriyor
Türkiye'nin kalkınmasını eksiden artıya getiren sektörün “inşaat” olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Mehmet Yıldırım, inşaat sektörü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Son zamanlarda yapılan inşaatların yıkım ve yapım aşamasındaki durumu da değerlendiren Yıldırım, baraj yapımında bile olmayan kirliliğin yaşanmakta olduğunu ifade etti. İnşaat sektörü kalifiye olmayan işsizliği kapatıyor, devlet rantını sağlıyor diyerek konuşmasını sürdüren Yıldırım: “Hasılat paylaşımı ile arsalar pazarlanıyor” dedi.
Deprem riski taşıyan yapı stoğu çok fazla
Deprem riski taşıyan yapı stoğu çok fazla diyerek sözlerine başlayan Tahincioğlu Nidapark İnşaat Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk şunları söyledi: “Bağdat Caddesi'nde tek parselde inşaat yapılabiliyor, ama büyük parsellerde inşaat yapmak istediğinizde, şerefiye sorunu çok fazla ortaya çıkıyor” dedi. Bugün Bağdat Caddesi'ni inşa ederken fiyatlandırmayı 50-60 yıl sonrasını bile öngörerek yapmalıyız diyen Coşkuntürk, şu anda yapılan inşaatlar bittiğinde 50 yıl daha Bağdat Caddesi'nde bir daha inşaat yapılmayacağını vurguladı.
Bu yapılan kentsel dönüşüm değil
İnşaatların ada bazında yapılmadığını, parsel bazında yapıldığını vurgulayarak sözlerine başlayan Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, ise, “bu yapılan kentsel dönüşüm değildir” dedi.
Kentsel dönüşümün merkezi “insan” olmalıdır
Her yapılan inşaatı kentsel dönüşüm olarak görüyoruz diyerek konuşmasına başlayan Anadolu Yakası İnşaatçılar Derneği (AYİD) Genel Sekreteri Hakan Şişik, şunları kaydetti: “9 aydır sektörün tüm problemleri ile ilgili toplantılar yaparak sorunları belirledik ve bunu çok yakında kamuoyu ile paylaşacağız. Kentsel dönüşümün merkezi 'insan'dır. Ada bazında kentsel dönüşüme dönmemiz gerekiyor. Bina dönüşümünün bize hiçbir faydası yok, uzun vadede kaybedeceğiz. Kadıköy'de şu ana kadar yüzde 10 yenileme yapıldı, hiç bir şey için geç kalmadık” dedi. 300 daire yapılabilecek bir yere 600 dairenin yapılmamasını gerektiğini de vurgulan Şişik, “Her türlü imar artışına karşı olmalıyız, sağlıklı bir oluşum olabilmesi için herkesin sesini yükseltmesi gerekiyor” dedi.
"Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” sonunda, Büyük Kulüp Genç Girişimciler Komite Üyeleri katılımcılara birer teşekkür plaketi sundu:
EGD Başkanı Celal Toprak'a teşekkür plaketini Burak Emre; İstanbul Ticaret Odası eski Başkanı Mehmet Yıldırım'a teşekkür plaketini Tolga Nizam; Varyap Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş'a teşekkür plaketini Can Doğan Orlu; Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Sinan Çetiz'e teşekkür plaketini Elif Kuşkucu; Anadolu Yakası İnşaatçılar Derneği Genel Sekreteri Hakan Şişik'e teşekkür plaketini Özgür Kılıç ve Tahincioğlu Nida Park İnşaat Genel Müdürü Sadun Coşkuntürk'e teşekkür plaketini Özlem İrem Bahadır verdi.
BW Citadel Hotel, Bayramda tarihin ve denizin keyfini yaşatıyor..
HABER MERKEZİ-TALİN ŞİRİNPINAR
BW Citadel Hotel,
Bayramda tarihin ve denizin keyfini yaşatıyor
Best Western Citadel Hotel tarafından, Kurban Bayramını, tarihin ve kültürün merkezinde geçirmeyi düşünenlere, denizin keyfini de yaşayabilecekleri ‘Kurban Bayramı Tatil Paketi’ hazırlandı.
İstanbul Ahırkapı’da, bir tarafta Marmara Denizi’ni, diğer tarafta Ayasofya ve Sultanahmet Camisi’ni görebileceğiniz BW Citadel Hotel, Kurban Bayramı’na özel hazırladığı, ‘2 kişilik odada- 3 gece konaklamalı bayram paketinde’; hoş geldiniz kokteyli, Şömine Restaurant’ta 1 gece çift kişilik akşam yemeği (Barbekü menü ya da günün balığı menüsü) ve yarım gün 2 kişilik boğaz turu hediyesi sunuyor.
Odaları Marmara Denizi manzaralı olan otelin; denize nazır Sur Restaurantı ile Sömine Restaurant’ında, Türk ve dünya mutfağının eşsiz lezzetlerini tadabilirsiniz.
BW Citadel Hotel, Bayramı tatilini İstanbul’da geçirecek olan misafirlerine, sürprizlerle dolu unutamayacakları bir bayram tatili yaşatmaya hazır…
Kurban Bayramı Tatil Paketi: 2 kişilik odada- 3 gece: 439 Euro
0-6 yaş arası çocuklar ücretsizdir.
Ayrıntılı Bilgi ve Rezervasyon: 0212 516 23 13
Email: info@citadelhotel.com
Web: www.citadelhotel.com
14 Eylül 2015 Pazartesi
Jolly Tur'dan medeniyetlerin beşiği Kapadokya’ya...
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
MEDENİYETİN BEŞİĞİ KAPADOKYA
Jolly Tur, medeniyetlerin beşiği Kapadokya’ya fırsat niteliğinde bir bayram turu düzenledi. 2 gece – 3 günlük Kapadokya turuna 533 TL’den başlayan fiyatlarla katılabilirsiniz. Kapadokya, Türkiye ve dünyada sayılı görülecek yerler arasında yer alır. Doğanın cömertliği ve usta bir heykeltıraş edasıyla şekillendirdiği kayalar, sonrasında yöre halkının ve turizm yatırımcılarının bölgeye yaptığı yatırımlarla unutulmaz bir gezi yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz.
İşte Kapadokya'da görebileceğiniz yerler ve yapabileceğiniz şeyler hakkında belli başlı ipuçları:
Gezinize Göreme ve çevresinden başlayabilirsiniz. Göreme 3 tarafı kayalıklar ve peri bacaları ile çevrili bir bölgedir. Burada pek çok kilise, manastır yer almaktadır. Göreme Açık Hava Müzesi, Kapadokya'da mutlaka görmenizi tavsiye ettiğimiz yerlerden. Peri bacalarının en yoğun şekilde yer aldığı bu müzede geçmiş zamanlarda var olan şehir hayatının izlerine rastlayacak ve büyüleneceksiniz. Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Aziz Basileus Kilisesi, Çarıklı Kilise, Tokalı Kilise, Üçgüzeller, Mustafa Paşa Köyü bölgede mutlaka görmeniz gereken yerlerdir.
Avanos ise Kapadokya'nın vazgeçilmez duraklarından biridir. Avanos’ daki çömlek yapım merkezleri, halı dokuma atölyelerine hayran kalacaksınız.
SADECE YERÜSTÜ DEĞİL, YERALTI DA MUCİZELERLE DOLU
Peri bacalarını görebileceğiniz bir diğer yer ise Paşabağı Vadisi'dir. Zelve yolu üzerinde, Göreme'ye oldukça yakın konumda olan Kapadokya Paşabağ Rahipler Vadisi, şapkalı peri bacalarının yer aldığı muhteşem güzelliğe sahip bir yerdir. Vadiye girdikten sonra, sağ tarafta yer alan tepeye çıkıp vadiye mutlaka yukarıdan bakın. Kapadokya gezinize Paşabağ'dan sonra Ürgüp ile devam edebilirsiniz. Ürgüp, Kapadokya'nın vazgeçilmez duraklarından biri. Diğer yerlere göre daha hareketli ve kalabalık olan Ürgüp gece de pek çok mekan ile vakit geçirebileceğiniz bir yer.
Kapadokya, yer üstündeki mucizelerin yanı sıra yer altındaki yapıları ile de dünyaca ünlü bir yer. Bölgede pek çok yer altı şehri var ve bunların neredeyse tamamının tünel ve geçitler sayesinde birbirleri ile bağlantısının olduğu biliniyor. Kapadokya'daki en önemli yer altı şehri ise Derinkuyu Yeraltı Şehri. Bölgedeki en büyük yer altı şehri olan Derinkuyu, 4 bin yıllık bir geçmişe sahip ve toplam 12 kattan oluşuyor; ancak 8 katı geziye açık. Dilerseniz Derinkuyu Yeraltı Şehri'nin çok yakınında yer alan Kaymaklı Yer Altı Şehri'ni de gezebilirsiniz.
Ihlara Vadisi, Kapadokya geziniz sırasında sizi en çok büyüleyecek duraklardan biri olacak. Dünyanın 2. büyük kanyonu olan Ihlara Vadisi, 14 km'lik uzunluğa ve yer yer 100 metreyi bulan derinliğe sahip. Doğanın mucizesi olan bu vadi aynı zamanda Hristiyanlığın Anadolu'ya yayıldığı yer olarak biliniyor. Vadide sayısız kilise ve manastır yer alıyor. Dönüş yolu üzerinde Tuz Gölü’nde de kısa bir fotoğraf molası vermeyi ihmal etmeyin.
MEDENİYETİN BEŞİĞİ KAPADOKYA
Jolly Tur, medeniyetlerin beşiği Kapadokya’ya fırsat niteliğinde bir bayram turu düzenledi. 2 gece – 3 günlük Kapadokya turuna 533 TL’den başlayan fiyatlarla katılabilirsiniz. Kapadokya, Türkiye ve dünyada sayılı görülecek yerler arasında yer alır. Doğanın cömertliği ve usta bir heykeltıraş edasıyla şekillendirdiği kayalar, sonrasında yöre halkının ve turizm yatırımcılarının bölgeye yaptığı yatırımlarla unutulmaz bir gezi yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz.
İşte Kapadokya'da görebileceğiniz yerler ve yapabileceğiniz şeyler hakkında belli başlı ipuçları:
Gezinize Göreme ve çevresinden başlayabilirsiniz. Göreme 3 tarafı kayalıklar ve peri bacaları ile çevrili bir bölgedir. Burada pek çok kilise, manastır yer almaktadır. Göreme Açık Hava Müzesi, Kapadokya'da mutlaka görmenizi tavsiye ettiğimiz yerlerden. Peri bacalarının en yoğun şekilde yer aldığı bu müzede geçmiş zamanlarda var olan şehir hayatının izlerine rastlayacak ve büyüleneceksiniz. Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Aziz Basileus Kilisesi, Çarıklı Kilise, Tokalı Kilise, Üçgüzeller, Mustafa Paşa Köyü bölgede mutlaka görmeniz gereken yerlerdir.
Avanos ise Kapadokya'nın vazgeçilmez duraklarından biridir. Avanos’ daki çömlek yapım merkezleri, halı dokuma atölyelerine hayran kalacaksınız.
SADECE YERÜSTÜ DEĞİL, YERALTI DA MUCİZELERLE DOLU
Peri bacalarını görebileceğiniz bir diğer yer ise Paşabağı Vadisi'dir. Zelve yolu üzerinde, Göreme'ye oldukça yakın konumda olan Kapadokya Paşabağ Rahipler Vadisi, şapkalı peri bacalarının yer aldığı muhteşem güzelliğe sahip bir yerdir. Vadiye girdikten sonra, sağ tarafta yer alan tepeye çıkıp vadiye mutlaka yukarıdan bakın. Kapadokya gezinize Paşabağ'dan sonra Ürgüp ile devam edebilirsiniz. Ürgüp, Kapadokya'nın vazgeçilmez duraklarından biri. Diğer yerlere göre daha hareketli ve kalabalık olan Ürgüp gece de pek çok mekan ile vakit geçirebileceğiniz bir yer.
Kapadokya, yer üstündeki mucizelerin yanı sıra yer altındaki yapıları ile de dünyaca ünlü bir yer. Bölgede pek çok yer altı şehri var ve bunların neredeyse tamamının tünel ve geçitler sayesinde birbirleri ile bağlantısının olduğu biliniyor. Kapadokya'daki en önemli yer altı şehri ise Derinkuyu Yeraltı Şehri. Bölgedeki en büyük yer altı şehri olan Derinkuyu, 4 bin yıllık bir geçmişe sahip ve toplam 12 kattan oluşuyor; ancak 8 katı geziye açık. Dilerseniz Derinkuyu Yeraltı Şehri'nin çok yakınında yer alan Kaymaklı Yer Altı Şehri'ni de gezebilirsiniz.
Ihlara Vadisi, Kapadokya geziniz sırasında sizi en çok büyüleyecek duraklardan biri olacak. Dünyanın 2. büyük kanyonu olan Ihlara Vadisi, 14 km'lik uzunluğa ve yer yer 100 metreyi bulan derinliğe sahip. Doğanın mucizesi olan bu vadi aynı zamanda Hristiyanlığın Anadolu'ya yayıldığı yer olarak biliniyor. Vadide sayısız kilise ve manastır yer alıyor. Dönüş yolu üzerinde Tuz Gölü’nde de kısa bir fotoğraf molası vermeyi ihmal etmeyin.
Jolly Tur'dan “Baştanbaşa İtalya”
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
YE, DUA ET, SEV ÜLKESİ İTALYA
Jolly Tur, kurban bayramına özel Akdeniz’in en romantik ülkesi İtalya’da romantizmi yaşamak isteyenler için fırsat niteliğinde bir tur düzenledi. “Baştanbaşa İtalya” isimli tur, Roma’da 3 gece, Floransa’da 2 gece ve Venedik’te 2 gece olmak üzere toplam 7 gece olarak planlandı. Başlangıç fiyatının 649 euro olduğu turda bu şehirler dışında Napoli, Pompei, Pisa, Portofino, Milano ve Como Gölü’nü de görme fırsatını yakalıyorsunuz.
ROMA
Dolce vita (Tatlı hayat): Hayatın her anından keyif almaya odaklanmış bir hayat biçimi.
İtalya’ ya ilk gidişiniz ise bilin ki son gidişiniz olmayacak. Zira İtalya, kültürü, insanı, tarihi, günlük yaşamı ile sizi hemen içine alan bir ülke.
İtalya’ nın başkenti Roma adeta bir Açıkhava müzesidir. Roma tarihine bakış dünya tarihine yolculuk gibidir. Roma, Papalığın ikamet yeridir. Batı uygarlığının beşiği ve Katolik dininin kalbi olan Roma, bugün İtalya'nın siyasi, idari ve kültürel hayatının merkezidir. Vatikan, San Pietro Katedrali, Colosseo, Roma Forumu, Venedik Meydanı, Vittoria Zafer Anıtı, Aşk Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri Roma’ da ilk görmeniz gereken yerlerdir.
Hazır Roma’ ya gelmişken, Napoli’ ye geçebilir ve dünya üzerinde 2000 yıl öncesinden bu yana olduğu gibi kalmış yegane antik kentlerden biri olan Pompei’ yi ziyaret edebilirsiniz. Vezüv Yanardağı’ nın getirdiği lavlar ve küller altında kalmış olan, taşlaşmış insanları göreceğiniz bu şehir hafızanıza kazılacak. Ardından Güzel Napoli’nin liman bölgesinin romantik havasına kendinizi bırakabilirsiniz.
İtalya demek moda ve tasarım demek. Tabii ki İtalya’dan alışveriş etmeden dönmek olmaz. Roma’ ya çok yakın olan Castel Gandolfo’daki outlet mağazalarda moda ve lükse daha ucuza erişebilirsiniz.
FLORANSA
Floransa İtalya’daki Toskana Bölgesi’nin başkentidir ve Rönesans’ın doğduğu yerdir. Yüzyıllardır İtalya’nın en güzel ve popüler şehirlerinden olan özellikle sanatseverler için cennet gibi bir yerdir. Floransa’nın merkezi UNESCO dünya tarih mirası listesinde yer almaktadır. Arno Nehri, Ponte Vecchio Köprüsü, Uffizi Sanat Galerisi, Santa Maria del Fiore Katedrali, Sinyorler Meydanı görülecek yerler arasındadır.
Dünyaca ünlü İtalyan Rivierası ve Pisa da gezi güzergahınızda mutlaka yer almalı. Çiçek seralarını seyrederek Floransa’ dan Pisa’ ya dek keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz.
Meşhur Pisa Kulesi ve Miracoli Meydanı’nda selfie yapmadan İtalya’ dan dönmeyin. Portofino’ ya da uzanabilir; olağanüstü güzellikteki bu liman şehrinde alışveriş ve yemeğin keyfine varabilirsiniz.
VENEDİK
İtalya’nın kanallar şehri olarak bilinen Venedik her gezginin rüyasıdır. “Ölmeden önce görülmesi gereken yerler” gibi klasikleşmiş listelerde en başta yer alır.
Venedik bir lagünde bulunur. Su üstünde yüzer gibi görünen bu şehir kanalları, gondolları ve romantik turları ile dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir. Venedik’te araç trafiği yoktur. Her türlü ulaşım kanallar yoluyla sağlanır. San Marco Meydanı ve Kilisesi, Tövbe Köprüsü, Rialto Köprüsü, Dükler Sarayı, Çan ve Saat Kulesi, Giorgio Maggiore Kilisesi ve Büyük Kanal gezilecek yerler arasındadır. Venedik’ in sembolü olan Gondol Turu ile de şehrin güzelliklerini farklı bir açıdan görebilirsiniz.
Venedik’ e gitmişken Milano ve Como’ yu da mutlaka ziyaret edin. Modanın mağbedi sayılan Milano’ da göreceğiniz herkes adeta moda dergisinden fırlamış gibidir. Küçük bir alışveriş kaçamağından sonra Como Gölü’ ne doğru rotanızı çevirin. Dünyanın sayılı zenginlerinin evlerinin kıyısına sıralandığı Como Gölü’ne hayran kalacaksınız.
Güzel hatıralar ve en kısa sürede tekrar geri gelmek üzere İtalya’ ya Ciao deyin.
YE, DUA ET, SEV ÜLKESİ İTALYA
Jolly Tur, kurban bayramına özel Akdeniz’in en romantik ülkesi İtalya’da romantizmi yaşamak isteyenler için fırsat niteliğinde bir tur düzenledi. “Baştanbaşa İtalya” isimli tur, Roma’da 3 gece, Floransa’da 2 gece ve Venedik’te 2 gece olmak üzere toplam 7 gece olarak planlandı. Başlangıç fiyatının 649 euro olduğu turda bu şehirler dışında Napoli, Pompei, Pisa, Portofino, Milano ve Como Gölü’nü de görme fırsatını yakalıyorsunuz.
ROMA
Dolce vita (Tatlı hayat): Hayatın her anından keyif almaya odaklanmış bir hayat biçimi.
İtalya’ ya ilk gidişiniz ise bilin ki son gidişiniz olmayacak. Zira İtalya, kültürü, insanı, tarihi, günlük yaşamı ile sizi hemen içine alan bir ülke.
İtalya’ nın başkenti Roma adeta bir Açıkhava müzesidir. Roma tarihine bakış dünya tarihine yolculuk gibidir. Roma, Papalığın ikamet yeridir. Batı uygarlığının beşiği ve Katolik dininin kalbi olan Roma, bugün İtalya'nın siyasi, idari ve kültürel hayatının merkezidir. Vatikan, San Pietro Katedrali, Colosseo, Roma Forumu, Venedik Meydanı, Vittoria Zafer Anıtı, Aşk Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri Roma’ da ilk görmeniz gereken yerlerdir.
Hazır Roma’ ya gelmişken, Napoli’ ye geçebilir ve dünya üzerinde 2000 yıl öncesinden bu yana olduğu gibi kalmış yegane antik kentlerden biri olan Pompei’ yi ziyaret edebilirsiniz. Vezüv Yanardağı’ nın getirdiği lavlar ve küller altında kalmış olan, taşlaşmış insanları göreceğiniz bu şehir hafızanıza kazılacak. Ardından Güzel Napoli’nin liman bölgesinin romantik havasına kendinizi bırakabilirsiniz.
İtalya demek moda ve tasarım demek. Tabii ki İtalya’dan alışveriş etmeden dönmek olmaz. Roma’ ya çok yakın olan Castel Gandolfo’daki outlet mağazalarda moda ve lükse daha ucuza erişebilirsiniz.
FLORANSA
Floransa İtalya’daki Toskana Bölgesi’nin başkentidir ve Rönesans’ın doğduğu yerdir. Yüzyıllardır İtalya’nın en güzel ve popüler şehirlerinden olan özellikle sanatseverler için cennet gibi bir yerdir. Floransa’nın merkezi UNESCO dünya tarih mirası listesinde yer almaktadır. Arno Nehri, Ponte Vecchio Köprüsü, Uffizi Sanat Galerisi, Santa Maria del Fiore Katedrali, Sinyorler Meydanı görülecek yerler arasındadır.
Dünyaca ünlü İtalyan Rivierası ve Pisa da gezi güzergahınızda mutlaka yer almalı. Çiçek seralarını seyrederek Floransa’ dan Pisa’ ya dek keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz.
Meşhur Pisa Kulesi ve Miracoli Meydanı’nda selfie yapmadan İtalya’ dan dönmeyin. Portofino’ ya da uzanabilir; olağanüstü güzellikteki bu liman şehrinde alışveriş ve yemeğin keyfine varabilirsiniz.
VENEDİK
İtalya’nın kanallar şehri olarak bilinen Venedik her gezginin rüyasıdır. “Ölmeden önce görülmesi gereken yerler” gibi klasikleşmiş listelerde en başta yer alır.
Venedik bir lagünde bulunur. Su üstünde yüzer gibi görünen bu şehir kanalları, gondolları ve romantik turları ile dünyanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir. Venedik’te araç trafiği yoktur. Her türlü ulaşım kanallar yoluyla sağlanır. San Marco Meydanı ve Kilisesi, Tövbe Köprüsü, Rialto Köprüsü, Dükler Sarayı, Çan ve Saat Kulesi, Giorgio Maggiore Kilisesi ve Büyük Kanal gezilecek yerler arasındadır. Venedik’ in sembolü olan Gondol Turu ile de şehrin güzelliklerini farklı bir açıdan görebilirsiniz.
Venedik’ e gitmişken Milano ve Como’ yu da mutlaka ziyaret edin. Modanın mağbedi sayılan Milano’ da göreceğiniz herkes adeta moda dergisinden fırlamış gibidir. Küçük bir alışveriş kaçamağından sonra Como Gölü’ ne doğru rotanızı çevirin. Dünyanın sayılı zenginlerinin evlerinin kıyısına sıralandığı Como Gölü’ne hayran kalacaksınız.
Güzel hatıralar ve en kısa sürede tekrar geri gelmek üzere İtalya’ ya Ciao deyin.
13 Eylül 2015 Pazar
Uyumsoft, e-Bilet entegratörü oldu ..
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Uyumsoft, e-Bilet entegratörü oldu
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’ndan aldığı izinle, Uyumsoft AŞ e-Bilet entegratörü oldu.
Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ firması; e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet entegratörlüğünü alan ilk ve tek ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) üreticisidir.
1500 müşteri ile i-Dönüşümde pazar liderleri arasında yer alıyor
Uyumsoft AŞ, 1996 yılında faaliyetine başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Teknopark’ında İstanbul merkez ofisinin yanı sıra, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat ve Bakü’de ofisleri bulunuyor. 19 yıldır yurtiçi ve yurtdışında; otomotiv, makine, gıda, tekstil gibi 45 farklı sektörlerde 500’ün üzerinde özel sektör firmasının ERP, CRM, BI vd kurumsal iş sistemlerini başarıyla yöneten Uyumsoft AŞ, son yıllarda ülke gündemine giren e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-Bilet gibi i-Dönüşüm projelerinde entegratör firma olarak 1500’ün üzerindeki müşteriye hizmet veriyor. Uyumsoft AŞ iş süreçlerini yönetirken; 100’ün üzerinde yazılım çözüm ortağı; 45’in üzerinde servis sağlayıcı; 50’nin üzerinde danışman iş ortağı; 15’in üzerinde finans kuruluşlarıyla işbirliği yapıyor.
İş dünyası Uyumsoft’a geçiyor
İş dünyasının profesyonelleri, i-Dönüşüm düzenlemeleri (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet vd) entegrasyon süreçlerini, Uyumsoft’a emanet ediyor. Uyumsoft AŞ’nin, Eylül 2015 tarihi itibariyle, e-Bilet entegratörlüğü GİB tarafından onaylandı. Uyumsoft e-Bilet entegratörlüğünde de pazar lideri olmayı hedefliyor.
e-Bilet Uygulaması nedir?
*e- Bilet (elektronik bilet): alıcısına elektronik araçlar vasıtasıyla gönderilmek üzere, elektronik belge biçiminde oluşturulmuş, elektronik biletini ifade etmektedir. 415 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 26.06.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması ile birlikte, kara ve deniz yolu ile şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılığında, elektronik bilet kullanımı başlamıştır. Ayrıca, kara yolu yolcu taşımacılığı yapanlar, elektronik yolcu listesi de düzenleyebileceklerdir.
*Elektronik bilet düzenlemek isteyen mükelleflerin taşıması gereken şartlar,
Tüzel kişi mükellefler 397 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile getirilen elektronik fatura uygulamasından yararlanma iznine sahip olmalıdır. Gerçek kişi mükellefler, güvenli elektronik imzaya sahip olmalıdır.Bu Tebliğde açıklanan usul ve esaslara uygun olarak, elektronik bilet ve yolcu listesi düzenleme ve biletleri yolculara sunabilme konusunda hazırlıklarını tamamlamış olmalıdır. Tebliğin (8) numaralı bölümünde belirlenen raporlama ihtiyaçlarının karşılanması hususunda, gerekli altyapı ve hazırlıklarını tamamlamış olmalıdır.
*Elektronik Bilet ve Yolcu Listesi Düzenlenmesi ve Elektronik Biletin Teslimi
Elektronik biletlerin; elektronik ortamda düzenlenmesi, internet de dâhil olmak üzere elektronik araçlar ve ortamlar vasıtasıyla iletilmesi, muhafazası ve ibrazı esastır. Ancak muhatabı tarafından istenilmesi hâlinde, izin alan mükellefler, düzenledikleri elektronik biletlerini merkez, şube ve acentelerinden kâğıt olarak teslim edeceklerdir. Kâğıt çıktının verilmesi halinde, ayrıca merkez, şube veya acente tarafından imzalanıp kaşelenmesine gerek bulunmamaktadır. Muhatabı tarafından istenilmesi halinde, elektronik bilet düzenleme izni alan seyahat firmaları, elektronik biletleri mali mühür veya güvenli elektronik imza ile imzalayarak elektronik araçlar ve ortamlar vasıtasıyla teslim edeceklerdir.Elektronik biletler, kâğıt baskısı alınabilecek şekilde yolcuya iletilmesi gerekir.
*Raporlama
e-Bilet (elektronik bilet) ve elektronik yolcu listelerinin düzenlendikleri günü takip eden günün sonuna (saat 23:59’a) kadar www.efatura.gov.tr internet adresinden GİB sistemine yüklenmesi gerekmektedir.
*İmzalama
Mühürleme veya imzalama işleminde asgari olarak XAdES-BES yöntemi kullanılmalıdır. İstenilmesi durumunda XAdES-T, XAdES-A gibi daha çok bilgi içeren yöntemler kullanabilirler.
Uyumsoft, e-Bilet entegratörü oldu
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’ndan aldığı izinle, Uyumsoft AŞ e-Bilet entegratörü oldu.
Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ firması; e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet entegratörlüğünü alan ilk ve tek ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) üreticisidir.
1500 müşteri ile i-Dönüşümde pazar liderleri arasında yer alıyor
Uyumsoft AŞ, 1996 yılında faaliyetine başladı. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Teknopark’ında İstanbul merkez ofisinin yanı sıra, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat ve Bakü’de ofisleri bulunuyor. 19 yıldır yurtiçi ve yurtdışında; otomotiv, makine, gıda, tekstil gibi 45 farklı sektörlerde 500’ün üzerinde özel sektör firmasının ERP, CRM, BI vd kurumsal iş sistemlerini başarıyla yöneten Uyumsoft AŞ, son yıllarda ülke gündemine giren e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-Bilet gibi i-Dönüşüm projelerinde entegratör firma olarak 1500’ün üzerindeki müşteriye hizmet veriyor. Uyumsoft AŞ iş süreçlerini yönetirken; 100’ün üzerinde yazılım çözüm ortağı; 45’in üzerinde servis sağlayıcı; 50’nin üzerinde danışman iş ortağı; 15’in üzerinde finans kuruluşlarıyla işbirliği yapıyor.
İş dünyası Uyumsoft’a geçiyor
İş dünyasının profesyonelleri, i-Dönüşüm düzenlemeleri (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet vd) entegrasyon süreçlerini, Uyumsoft’a emanet ediyor. Uyumsoft AŞ’nin, Eylül 2015 tarihi itibariyle, e-Bilet entegratörlüğü GİB tarafından onaylandı. Uyumsoft e-Bilet entegratörlüğünde de pazar lideri olmayı hedefliyor.
e-Bilet Uygulaması nedir?
*e- Bilet (elektronik bilet): alıcısına elektronik araçlar vasıtasıyla gönderilmek üzere, elektronik belge biçiminde oluşturulmuş, elektronik biletini ifade etmektedir. 415 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 26.06.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması ile birlikte, kara ve deniz yolu ile şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılığında, elektronik bilet kullanımı başlamıştır. Ayrıca, kara yolu yolcu taşımacılığı yapanlar, elektronik yolcu listesi de düzenleyebileceklerdir.
*Elektronik bilet düzenlemek isteyen mükelleflerin taşıması gereken şartlar,
Tüzel kişi mükellefler 397 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile getirilen elektronik fatura uygulamasından yararlanma iznine sahip olmalıdır. Gerçek kişi mükellefler, güvenli elektronik imzaya sahip olmalıdır.Bu Tebliğde açıklanan usul ve esaslara uygun olarak, elektronik bilet ve yolcu listesi düzenleme ve biletleri yolculara sunabilme konusunda hazırlıklarını tamamlamış olmalıdır. Tebliğin (8) numaralı bölümünde belirlenen raporlama ihtiyaçlarının karşılanması hususunda, gerekli altyapı ve hazırlıklarını tamamlamış olmalıdır.
*Elektronik Bilet ve Yolcu Listesi Düzenlenmesi ve Elektronik Biletin Teslimi
Elektronik biletlerin; elektronik ortamda düzenlenmesi, internet de dâhil olmak üzere elektronik araçlar ve ortamlar vasıtasıyla iletilmesi, muhafazası ve ibrazı esastır. Ancak muhatabı tarafından istenilmesi hâlinde, izin alan mükellefler, düzenledikleri elektronik biletlerini merkez, şube ve acentelerinden kâğıt olarak teslim edeceklerdir. Kâğıt çıktının verilmesi halinde, ayrıca merkez, şube veya acente tarafından imzalanıp kaşelenmesine gerek bulunmamaktadır. Muhatabı tarafından istenilmesi halinde, elektronik bilet düzenleme izni alan seyahat firmaları, elektronik biletleri mali mühür veya güvenli elektronik imza ile imzalayarak elektronik araçlar ve ortamlar vasıtasıyla teslim edeceklerdir.Elektronik biletler, kâğıt baskısı alınabilecek şekilde yolcuya iletilmesi gerekir.
*Raporlama
e-Bilet (elektronik bilet) ve elektronik yolcu listelerinin düzenlendikleri günü takip eden günün sonuna (saat 23:59’a) kadar www.efatura.gov.tr internet adresinden GİB sistemine yüklenmesi gerekmektedir.
*İmzalama
Mühürleme veya imzalama işleminde asgari olarak XAdES-BES yöntemi kullanılmalıdır. İstenilmesi durumunda XAdES-T, XAdES-A gibi daha çok bilgi içeren yöntemler kullanabilirler.
Ülkemizdeki 100 mega inşaat projesinin büyüklüğü 294.9 milyar dolar...
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Ülkemizdeki 100 mega inşaat projesinin büyüklüğü 294.9 milyar dolar
Mahmut Kılınç: “100 mega proje riske giriyor;
biran önce pozitif yatırım ortamı gerekiyor”
Ülkemizde yapımı veya proje çalışmaları devam eden 100 mega inşaat projesinin toplam büyüklüğünün yaklaşık 294.9 milyar dolar olduğunu ifade eden ANBA Yayın Grubu Genel Yayın Yönetmeni Mahmut Kılınç: “Ülkemiz, mega projeler açısından Avrupa’da 1.’ci olurken, dünyada 2.’ci sıradadır. Ancak son dönemlerde yaşadığımız siyasi istikrarsızlık, iç barış tehdidi, global piyasalardaki dalgalanmalar gibi unsurlar, ülke ekonomimizi dolayısıyla da 100 mega projenin gerçekleştirilme sürecini riske atıyor. Mega projelerin gerçekleşmesi için ortalama %70 oranında dış kredi desteğine ihtiyaç var. Pozitif yatırım ortamı yeniden ve hızlıca tesis edilmezse, hem yabancı yatırımcı, hem de ortak bulma konusunda inşaat sektörü zorluklar yaşayabilir. Özetle, hem ülke içindeki, hem de dünyadaki olumsuz gelişmelerden dolayı, gündemde olan mega projelere uluslararası ortak veya dış kredi bulunamaması ihtimaline karşı, biran önce önlem alınmalıdır. Bu ‘100 mega proje’ riske atılmamalıdır, çünkü söz konusu yatırımlar Cumhuriyet’imizin 100. yılına armağan edilecektir ve ülkemizi ekonomi - sosyal yönden kalkındıracaktır” dedi.
Mega projeler ‘ulaştırma’ ağırlıklı
ANBA Yayın Grubu kuruluşlarından projehaber.com verilerine dayanarak hazırlanan “Türkiye'de 100 Mega Projenin Yatırım Durumu ve Gelişmeler” isimli araştırmaya değinen Mahmut Kılınç, konuşmasına söyle devam etti: “100 mega projenin arasında; Akkuyu Nükleer Santrali, TANAP, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, Körfez Geçişi Köprüsü, Horata Vadisi ve Socar & Star Rafinerisi gibi önemli projeler bulunuyor. Bu mega projelerin dağılım adedi ise ulaştırma 38, enerji 22, sağlık kurumları 7, konut - karma yapılar 20, endüstri tesisleri 4, turizm 2 ve diğer yatırımlar 7 olarak sıralanıyor. projehaber.com raporuna göre, ülkemizde yapımı veya proje çalışmaları devam eden 100 mega projenin toplam büyüklüğü yaklaşık 294,9 milyar dolardır. Nitekim, sağlık, enerji, ulaştırma yatırımları başta olmak üzere bu projelerin önemli bir bölümü; kamu – özel sektör işbirliğinde dış kredi desteği ile yapılıyor. Özetle, ulusal ve yakın komşularımız başta olmak üzere uluslararası alanda yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasi negatif gelişmelerin bir an evvel çözülmesini temenni ediyoruz; tüm yurttaşlar olarak buna sağduyu ile katkıda bulunmalıyız” diye konuştu.
Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi yapıldı
Büyük Kulüp Genç Girişimciler Komitesi’nin organize ettiği; ANBA Yayın Grubu ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) önderliğinde kurulan, sektörün çok sayıda örgütsel yapısı tarafından oluşturulan ‘İnşaat Platformu’nun destekliği “Gayrimenkul ve İnşaatta Riskler & Fırsatlar Zirvesi” 12 Eylül 2015 tarihinde, Büyük Kulüp’te düzenlendi. Zirveye Gersan Elektrik Tic. Ve San. AŞ sponsor oldu. EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü gerçekleşen zirvede, yerel yönetimlerden yetkililer, Mehmet Yıldırım’ın aralarında bulunduğu duayenler, Anadolu Yakası İnşaatçılar Derneği (AYİD) Genel Sekreteri Hakan Şişik’in aralarında bulunduğu sektör temsilcileri; inşaat sektörün sorunları çözüm önerileri ve geleceğine ilişkin görüşlerini ifade etti.
*Türkiye’de 100 Mega Projenin Dağılımı
Proje adı Adet Yatırım Bütçesi (milyar dolar)
Ulaştırma 38 112,9
Enerji 22 108,3
Konut-Karma 20 28,6
Sağlık 7 10,1
Endüstri 4 10,5
Turizm 2 6,5
Diğer 7 18
Toplam 100 294,9
*100 Mega Proje arasından seçilen 10 örnek
1-Akkuyu Nükleer Santrali Projesi / 20.000.000.000 USD / Akkuyu Nükleer - Cengiz İnşaat
2-Sinop Nükleer Enerji Santrali / 18.000.000.000 USD /
3-TANAP Projesi / 12.000.000.000 USD / TANAP Doğalgaz İletim A.Ş.
4-İstanbul 3. Havalimanı Projesi / 10.000.000.000 USD / Limak- Cengiz-Kolin-Mapa-Kalyon/DHMİ
5-Körfez Geçişi Köprüsü ve Bağlantı Yolları İnşaatı / 6.000.000.000 USD / Otoyol A.Ş. - TCK
6-Horata Vadisi – Malatya / 3.600.000.000 USD / Malatya Belediyesi
7-Socar&Star Rafinerisi Projesi / 5.000.000.000 USD / Socar Türkiye Enerji A.Ş.
8-Kazan Savunma Sanayi Üssü Projesi / 7.000.000.000 USD /
9-Konya Ovası Projesi / 5.000.000.000 USD / Kalkınma Bakanlığı Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı
10-Etlik Entegre Sağlık Kampüsü / 1.600.000.000 USD / Türkerler İnşaat - kamu özel ortaklığı
Editöre bilgi:
İnşaat Platformu hakkında:
30 yıldır inşaat sektöründe faaliyet gösteren ANBA Yayın Grubu ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) işbirliğiyle ‘İnşaat Platformu’ oluşturuldu. Sektöre katma değer sağlamak, mühendislik-müşavirlik-proje grupları, mimarlık-mütehhitlik ve inşaat sanayi derneklerinin yanı sıra, akademisyenleri ve sektöre katkı sağlayan kurum ve kuruluşları aynı çatı altında toplamayı amaçlayarak çalışmalarını sürdüren ‘İnşaat Platformu’; dernekleşmeden ve tüzel kişiliğe sahip olmadan yeni nesil “sivil toplum buluşması” olmayı hedefliyor. Tarafsız, bağımsız, siyasetten uzak, mevcut dernek, kurum ve kuruluşlarla ortak hareket ederek sektörün sorunlarını dile getirmeyi hedefleyen ‘İnşaat Platformu’, sektörün çeşitli konularını masaya yatıran toplantıları düzenlemeye devam etmektedir.
11 Eylül 2015 Cuma
BW PLUS The President Hotel’e, ‘Çevre Dostu Sertifikası’ verildi....
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
BW PLUS The President Hotel’e,
‘Çevre Dostu Sertifikası’ verildi
Ekonomi Gazetecileri Derneği
(EGD) Küresel Isınma Kurultayı Yürütme Komitesi tarafından, İstanbul
Beyazıt’taki BW PLUS The President Hotel’e ‘Çevre Dostu Sertifikası’ verildi.
İstanbul’un ilk, Türkiye’nin
ikinci Yeşil Yıldız belgesini alan BW PLUS The President Hotel’in ‘Çevre Dostu
Sertifikası’nı, BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü Gülseren Vatansever
aldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından başlatılan Çevreye Duyarlı Konaklama Tesisi projesi kapsamında,
İstanbul’un ilk ‘Yeşil Yıldız’ belgesini alan tesisi olmaktan duydukları gururu
da dile getiren BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü Gülseren Vatansever,
şunları söyledi:
“Otelimizde; özellikle enerji tasarrufu
ve enerji geri kazanım uygulamalarıyla küresel ısınma ile mücadeleye katkı
sunuyoruz. Bunun yanında, su tüketimi ve atık oluşumunu azaltmaya yönelik
uygulamalar ve geri dönüşüm çalışmalarıyla çevre bilinci oluşturuyoruz;
personelimize sürekli verdiğimiz eğitimlerle gelecek nesillere yaşanabilir bir
dünya bırakmanın öncülüğünü yapıyoruz. Ekibim ile Çevre Dostu Sertifikası
almanın haklı gururunu yaşamaktayız.” dedi.
7.Küresel Isınma Kurultayı, 16 Eylül’de İSO
Meclis Salonu’nda
Ekonomi Gazetecileri Derneği
(EGD) Başkanı Celal Toprak yaptığı açılış konuşmasında, bu yıl 7.Küresel Isınma
Kurultayı’nın “Enerjini Geleceğe Harca” temasıyla, 16 Eylül 2015'te İstanbul
Sanayi Odası Odakule Meclis Toplantı Salonu'nda yapılacağını belirtti. Celal
Toprak, Enerji Verimliği Derneği Başkanı da olan İTO Başkanı İbrahim Çağlar ve
İTO ailesine destekleri için EGD adına teşekkür etti. Konuşmaların ardından, geçen
yıl düzenlenen Küresel Isınma Kurultayı'na destek olan kişi ve kurumlara ‘Çevre
Dostu Sertifikası’ verildi.
Küresel Isınma Kurultayı kitabı
hazırlandı
Ekonomi Gazetecileri
Derneği (EGD)’nin, 14 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul Ticaret Üniversitesi
Sütlüce Kampüsü'nde düzenlemiş olduğu Küresel Isınma Kurultayı'nın
kitabını da yayınlandı. 114 sayfadan oluşan kitapta; Kurultay’a toplumun tüm
kesimlerinden katılan konuşmacıların ve programın forum bölümünde söz alan
katılımcıların görüş, değerlendirme ve mesajları yer aldı. Türkiye Seyahat
Acentaları Birliği'nin (TÜRSAB) katkısıyla yayına hazırlanan kitapta, toplumun
birçok kesiminden temsilcilerin yorum ve analizlerini bir arada
bulunuyor. Kitabın, Küresel Isınmanın, Türkiye ve dünyadaki etkileri ve acil
alınması gereken tedbirler açısından "rehber" niteliği
taşıdığı da ifade ediliyor.
İksir Resort Town’da, ‘Doğanın Hediyeleri’ paneli düzenlendi ...
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
İksir Resort Town’da,
‘Doğanın Hediyeleri’ paneli düzenlendi
İksir Resort Town Yaşam ve Tatil Kasabası’nda, ‘Doğanın Hediyeleri’ konulu panel geçtiğimiz günlerde düzenlendi.
Panele konuşmacı olarak, Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Adem Yavuz Sönmez, Kastamonu Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Canan Tanrısever, Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Prof.Dr. Naci Tüzemen, Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Yrd.Doç.Dr. Servet Kefi, Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Yrd.Doç.Dr. Kerim Güney, Kastamonu Doğa Fotoğrafçısı Ahmet Demirtaş katıldı. Paneli, Daday Belediye Başkanı Hasan Fehmi Taş, Daday Kaymakamı Aziz Kayabaşı, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak, İksir Resort Town Yönetim Kurulu Başkanı İksir Aydın’ın aralarında bulunduğu, kamu, yerel yönetimler, iş dünyası, basın mensupları ve Dadaylılar izledi.
Daday, bir yaşam cenneti
Panelin açılış konuşmasını yapan İksir Resort Town Yaşam ve Tatil Kasabası Yönetim Kurulu Başkanı İksir Aydın, şunları söyledi:
“Kastamonu ve Daday bölgesi, kültür varlığı, tarihi, gastronomisi, doğası, doğanın sunduklarıyla bir yaşam cenneti. İksir Resort Town tesisimiz ile Daday bölgesini turizme kazandırırken, yerli ve yabancı konuklarımıza ‘Yaşam İksir’i sunuyoruz. Kastamonu’ya son 3 yılda, 80 bin yerli, 4,500 yabancı misafirde artışı oldu. Sahip olduğumuz tarihi, kültürel ve doğal güzellikler açısından bu rakam yeterli değil. Hep birlikte, güçlerimizi birleştirerek, bölgemizde daha fazla turisti ağırlamak için çalışmaları hızlandırmalıyız. Daday’da bulunan İksir Resort Town’a yerli veya yabancı bir konuğumuz geldiğinde; bölgenin tarihi ve kültürel değerleri, yaylaları, mağaraları, şelaleleri, doğası, binicilik tesisiyle çok keyifli bir zaman geçiriyor. Buna doğal ürünlerle hazırlanan yöresel lezzetler ve konforlu konaklama da eklendiğinde, gelen misafirlerimiz mutlu anılarla ayrılıyor. İksir Resort Town olarak, bölgemizde fark yaratan girişimcilik rolümüzü devam ettireceğiz” dedi.
Çiftlik hayvanları, işletmeye sürekli gelir sağlar
Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Prof.Dr. Naci Tüzemen, şunları söyledi:
“Çiftlik hayvanları, yıl boyunca sürekli işletmeye gelir sağlar. Organik ürünlerin üretilmesinde de yararlı ve etkilidir. Ülkemizdeki çiftlik hayvanları; 1970’de 1 milyar sayısındayken, 2015’de 1,5 milyar seviyesine ulaşmıştır. Kanatlılarda bu rakam, 5 milyardan, 25 milyara çıkmıştır. Türkiye’nin esas olarak, 7 milyon ton olan süt üretimi de, 18 milyon ton olmuştur. Et üretiminde ise, 572 bin ton olan üretim, 2 milyon tona ulaşmıştır. Hayvan yetiştiriciliği meşakkatli bir iştir. Dünyada hayvan yetiştiriciliğine yüksek destekler sağlanırken, biz de sağlanan destekler yeterli değildir. Ayrıca ülkemizde ineklerin doğurganlığı dünya ortalamasının altındadır. Kastamonu ise, Türkiye ortalamasının altındadır. Doğurganlık artarsa, hem süt, hem et verimi alırız” dedi.
Potansiyeli değere dönüştüren ekonomi şart
Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Yrd.Doç.Dr. Servet Kefi, şunları söyledi:
“Kastamonu, Çankırı, Sinop illerinin GSMH’dan aldığı payda, birinci sıradaki hizmet sektörünün ardından, %23 ile tarım sektörü geliyor. İstihdam açısından ise %48 tarım sektöründe çalışıyor. Öncelikle, Kastamonu ili coğrafi yapısına baktığımızda, %75 gibi büyük oranı dağlık ve ormanlıktır. Bu nedenle, ilin tarıma elverişli geniş arazileri yoktur. Araziler
küçük, parçalı ve dağınıktır. Kastamonu’nun sadece %16’sı tarıma elverişli alandır. Tarıma elverişli bu alanında %73’de tarım yapılıyor. Nadas’a bırakılan topraklar da eklendiğinde, Kastamonu’daki tarım yapılabilir alanın %40’ı kullanılmıyor. Ormanlık ve dağlık olması nedeniyle tarım arazileri çok dağınık. Tarımsal işletmeler, küçük ölçekli aile işletmeleridir. Gelir getiren üretim zorlaşıyor, verimlilik düşüyor, İnsan işgücüne dayalı olduğu için de maliyetler yükseliyor. Kastamonu da üretimi yapılan, buğday, mısır, pirinç verimi, Türkiye ortalamasının altındadır. Eğer organik üretim yapılırsa, İstanbul ve Ankara’dan yoğun talep alınacaktır. Bir de coğrafi işaretli Siyez bulguruna yoğun talep olabilecektir. Taşköprü Sarımsağı coğrafi işareti aldı. Taşköprü sarımsağının, selenyum demir ve kükürt yükseltir. 2014- 2023 için hazırlanan bir plan vardır. Potansiyeli değere dönüştüren ekonomi hedefleniyor. Üretici birlikler olarak destek alınabilir. Örneğin, organik bulgur işleten varsa, desteğinizi Kuzka veriyor. İyi tarım uygulamaları destekleniyor” dedi.
Su ürünlerinden 17 milyon TL gelir sağlanabilir
Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Adem Yavuz Sönmez, şunları söyledi:
“Doğanın Kastamonu’ya verdiklerine bakınca; 130’a yakın kuş türü buradadır. Çok önemli derecede biyo-çeşitlilik bitkileri vardır. Yer üstü yer altı zenginlikleri, Kastamonu’da çok fazladır. Dünyada kültür balıkçılığı hızla büyüyor. Biz ise, su ürünleri açısından neredeyiz, buna bakmalıyız. Ancak, önemli planlamalarla bir yere varabiliriz. Su ürünleri yetiştirme önemlidir. Bunu, denizlerde üretim olarak algılamamak gerekiyor. Kastamonu’da yapılan kültür balıkçılığında sıkıntı var ve 12 tesiste reel üretim 100 tonu geçmiyor. Oldukça düşük. Günümüz teknolojisinden uzak. Kastamonu’da yıllık 3 bin ton sofralık balık üretilebilir. Bazı bölgeler ile çalışmalar devam ediyor. Kastamonu ili, iç sularda en uygun olarak, yavru üretimi potansiyeline sahip. Bölge, yavru kaynağı olabilir. Yılda 30 milyon yavru üretilebilir. Üretimdeki büyük tesisler, yavru ihtiyacını karşılar. Yavrular, kaynak sularında üretilmelidir. Böylece Kastamonu ekonomisine yılda 17 milyon TL ek bir gelir sağlanabilir. Mesela, Spirulina (suda yaşayan ve yetişen mavi yeşil algler grubundan bir tür su yosunu) üretimi konusunda Daday’da projemiz bulunuyor. Tabi bir de Daday’a tatile gelenler için, sportif balıkçılık planlanıyor. Daday’da sportif balıkçılık için çalışmalar devam ediyor” dedi.
Daday’da, doğa sporları ön plana çıkarılabilir
Kastamonu Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Canan Tanrısever, şunları söyledi:
“Daday, doğanın ülkemize bir hediyesidir. Daday’da ve Kastamonu’da doğal güzelliklerin hiç bozulmaması gerekiyor. Daday’a, büyük oteller yapılmamalıdır. Örneğin daha yüksek harcama kapasitesine sahip olan turistler, doğa sporlarını seviyor ve Daday tam onlar içindir. Daday’da, bilinçsiz olabilecek av turizmi ve golf turizminin olmaması gerektiğini düşünmekteyim. Daday’a çevre duyarlılığı yüksek, doğayı ve doğa aktivitelerini seven kesimlerin gelmesini sağlamalıyız. Burası, kitle turizmi yerine, özel ilgi turistlerini çekmelidir. Daday’ı bir turizm destinasyonu olarak planlayıp, tüm Dadaylıların bu sürece katılması sağlanmalıdır. Örneğin Daday’da binicilik ön plana çıkacaksa, Daday’daki çocukların %80’nin ata binmesi önemlidir. Türk kültüründe at sporları vardır. Özetle, Daday’a daha çok para harcayan turistin gelmesi lazımdır. Nitekim ülkemiz dünya turizm sıralamasında, ağırladığı turist sayısında 6 sırada yer alırken; elde ettiği gelirde ilk 10 arasında yer almıyor. Daday’ın pazarlamasını, doğa sporlarına ilgi duyan, çevreyi ve doğayı koruyan, özel ilgi gruplarına yapmaya devam etmek gerekiyor” dedi.
Daday’da, 600 çeşit bitki bulunuyor
Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Yrd.Doç.Dr. Kerim Güney, şunları söyledi:
“Türkiye, orman botaniği konusunda zengindir. Türkiye’de 11 bin 700 bitki türü varken; Avrupa genelinde 12 bin çeşit bitki vardır. Türkiye olarak, Karadeniz, Akdeniz, İç Anadolu Bölgesi gibi farklı bir bitki coğrafyasında yaşıyoruz. Kastamonu Daday’a baktığımızda, 600 çeşit bitki türü bulunuyor. Hem bitkisel çeşitlilik, hem hayvansal yaşam olarak, ormanlarımızda habitat (yaşam alanı) var. Bitkilerimizin yanı sıra, odun dışı orman ürünleri de bulunuyor. Alternatif tedavide kullanılan bitkiler de var. Doğadan bir bitkiyi toparlarken, 3’te 1’i doğal yaşama, 3’te 1’i bitkilerin devamı için bırakılmalıdır ve sadece 3’te 1’i yemek için toplanmalıdır. Örneğin doğamızdaki Sarı kanton bitkisi, Alıç, Gilaburi, Kızılcık, Mürver gibi inanılmaz zengin bitki çeşidi toplanarak; reçeller, pekmezler, bitki çayları yapılarak sofralarımıza ulaşabilir. Burada önemli olan, bitki türlerinin yok olmamasıdır. Eğer, yeniden dönüşüm için doğaya hiç ürün bırakılmazsa, hepsi toplanırsa, o bitki türü yavaş yavaş kaybolur. Bilindiği üzere Kastamonu, mantar konusunda zengin bir potansiyele sahiptir. Kastamonu’daki 3 firmanın mantar cirosu, 9 trilyon doları bulmaktadır. Bölgede bitki çeşitliği sürdürülebilir şekilde sağlanırken, bu bitkilerin doğru toparlanıp, ürüne dönüştürülüp, yurtiçi ve yurtdışı pazar kanallarını da bulup, bölge ekonomisine değer katmaya devam etmesi planlanmalıdır” dedi.
Doğanın bitmeyen bereketi
Kastamonu Doğa Fotoğrafçısı Ahmet Demirtaş, şunları söyledi:
“30 yılı aşkın süre, ormanda görev yaptım. Doğa bilgim ve sevgim buradan geliyor. Doğa, kendini sürekli yenileyen ve geliştiren ortak yaşam alanımızdır. Başta biz insanlar olmak üzere, bitkileri, hayvanları ve tüm canlıları üzerinde barındırır. Doğanın iyi veya kötü kullanılması konusu, insanın elindedir. Ne yazık ki günümüzde, doğayı korumak yerine tahrip ediyoruz. Bugün, yöresel bitkilerin çoğunun DNA yapısı değişti ve bu değişim bazı hastalıklara da neden oluyor. Özetle, doğa kirleniyor, hava kirleniyor, içilen su kirleniyor. Gıdalarda kullanılan ilaç ve hormonlar, gıdanın doğallığını yok ediyor. Tüm bu olumsuzluğa rağmen, doğa her zaman bereketini sürdürüyor. Daday doğasındaki, kuşburnu, alıç, kızılcık, mürver, yabani elma gibi meyveler toparlanıp, bunlar reçele ve pekmeze dönüşüyor. Bölge halkına ve ülke ekonomisine bir değer katıyor” dedi.
İksir Resort Town’da,
‘Doğanın Hediyeleri’ paneli düzenlendi
İksir Resort Town Yaşam ve Tatil Kasabası’nda, ‘Doğanın Hediyeleri’ konulu panel geçtiğimiz günlerde düzenlendi.
Panele konuşmacı olarak, Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Adem Yavuz Sönmez, Kastamonu Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Canan Tanrısever, Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Prof.Dr. Naci Tüzemen, Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Yrd.Doç.Dr. Servet Kefi, Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Yrd.Doç.Dr. Kerim Güney, Kastamonu Doğa Fotoğrafçısı Ahmet Demirtaş katıldı. Paneli, Daday Belediye Başkanı Hasan Fehmi Taş, Daday Kaymakamı Aziz Kayabaşı, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak, İksir Resort Town Yönetim Kurulu Başkanı İksir Aydın’ın aralarında bulunduğu, kamu, yerel yönetimler, iş dünyası, basın mensupları ve Dadaylılar izledi.
Daday, bir yaşam cenneti
Panelin açılış konuşmasını yapan İksir Resort Town Yaşam ve Tatil Kasabası Yönetim Kurulu Başkanı İksir Aydın, şunları söyledi:
“Kastamonu ve Daday bölgesi, kültür varlığı, tarihi, gastronomisi, doğası, doğanın sunduklarıyla bir yaşam cenneti. İksir Resort Town tesisimiz ile Daday bölgesini turizme kazandırırken, yerli ve yabancı konuklarımıza ‘Yaşam İksir’i sunuyoruz. Kastamonu’ya son 3 yılda, 80 bin yerli, 4,500 yabancı misafirde artışı oldu. Sahip olduğumuz tarihi, kültürel ve doğal güzellikler açısından bu rakam yeterli değil. Hep birlikte, güçlerimizi birleştirerek, bölgemizde daha fazla turisti ağırlamak için çalışmaları hızlandırmalıyız. Daday’da bulunan İksir Resort Town’a yerli veya yabancı bir konuğumuz geldiğinde; bölgenin tarihi ve kültürel değerleri, yaylaları, mağaraları, şelaleleri, doğası, binicilik tesisiyle çok keyifli bir zaman geçiriyor. Buna doğal ürünlerle hazırlanan yöresel lezzetler ve konforlu konaklama da eklendiğinde, gelen misafirlerimiz mutlu anılarla ayrılıyor. İksir Resort Town olarak, bölgemizde fark yaratan girişimcilik rolümüzü devam ettireceğiz” dedi.
Çiftlik hayvanları, işletmeye sürekli gelir sağlar
Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Prof.Dr. Naci Tüzemen, şunları söyledi:
“Çiftlik hayvanları, yıl boyunca sürekli işletmeye gelir sağlar. Organik ürünlerin üretilmesinde de yararlı ve etkilidir. Ülkemizdeki çiftlik hayvanları; 1970’de 1 milyar sayısındayken, 2015’de 1,5 milyar seviyesine ulaşmıştır. Kanatlılarda bu rakam, 5 milyardan, 25 milyara çıkmıştır. Türkiye’nin esas olarak, 7 milyon ton olan süt üretimi de, 18 milyon ton olmuştur. Et üretiminde ise, 572 bin ton olan üretim, 2 milyon tona ulaşmıştır. Hayvan yetiştiriciliği meşakkatli bir iştir. Dünyada hayvan yetiştiriciliğine yüksek destekler sağlanırken, biz de sağlanan destekler yeterli değildir. Ayrıca ülkemizde ineklerin doğurganlığı dünya ortalamasının altındadır. Kastamonu ise, Türkiye ortalamasının altındadır. Doğurganlık artarsa, hem süt, hem et verimi alırız” dedi.
Potansiyeli değere dönüştüren ekonomi şart
Kastamonu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Yrd.Doç.Dr. Servet Kefi, şunları söyledi:
“Kastamonu, Çankırı, Sinop illerinin GSMH’dan aldığı payda, birinci sıradaki hizmet sektörünün ardından, %23 ile tarım sektörü geliyor. İstihdam açısından ise %48 tarım sektöründe çalışıyor. Öncelikle, Kastamonu ili coğrafi yapısına baktığımızda, %75 gibi büyük oranı dağlık ve ormanlıktır. Bu nedenle, ilin tarıma elverişli geniş arazileri yoktur. Araziler
küçük, parçalı ve dağınıktır. Kastamonu’nun sadece %16’sı tarıma elverişli alandır. Tarıma elverişli bu alanında %73’de tarım yapılıyor. Nadas’a bırakılan topraklar da eklendiğinde, Kastamonu’daki tarım yapılabilir alanın %40’ı kullanılmıyor. Ormanlık ve dağlık olması nedeniyle tarım arazileri çok dağınık. Tarımsal işletmeler, küçük ölçekli aile işletmeleridir. Gelir getiren üretim zorlaşıyor, verimlilik düşüyor, İnsan işgücüne dayalı olduğu için de maliyetler yükseliyor. Kastamonu da üretimi yapılan, buğday, mısır, pirinç verimi, Türkiye ortalamasının altındadır. Eğer organik üretim yapılırsa, İstanbul ve Ankara’dan yoğun talep alınacaktır. Bir de coğrafi işaretli Siyez bulguruna yoğun talep olabilecektir. Taşköprü Sarımsağı coğrafi işareti aldı. Taşköprü sarımsağının, selenyum demir ve kükürt yükseltir. 2014- 2023 için hazırlanan bir plan vardır. Potansiyeli değere dönüştüren ekonomi hedefleniyor. Üretici birlikler olarak destek alınabilir. Örneğin, organik bulgur işleten varsa, desteğinizi Kuzka veriyor. İyi tarım uygulamaları destekleniyor” dedi.
Su ürünlerinden 17 milyon TL gelir sağlanabilir
Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Adem Yavuz Sönmez, şunları söyledi:
“Doğanın Kastamonu’ya verdiklerine bakınca; 130’a yakın kuş türü buradadır. Çok önemli derecede biyo-çeşitlilik bitkileri vardır. Yer üstü yer altı zenginlikleri, Kastamonu’da çok fazladır. Dünyada kültür balıkçılığı hızla büyüyor. Biz ise, su ürünleri açısından neredeyiz, buna bakmalıyız. Ancak, önemli planlamalarla bir yere varabiliriz. Su ürünleri yetiştirme önemlidir. Bunu, denizlerde üretim olarak algılamamak gerekiyor. Kastamonu’da yapılan kültür balıkçılığında sıkıntı var ve 12 tesiste reel üretim 100 tonu geçmiyor. Oldukça düşük. Günümüz teknolojisinden uzak. Kastamonu’da yıllık 3 bin ton sofralık balık üretilebilir. Bazı bölgeler ile çalışmalar devam ediyor. Kastamonu ili, iç sularda en uygun olarak, yavru üretimi potansiyeline sahip. Bölge, yavru kaynağı olabilir. Yılda 30 milyon yavru üretilebilir. Üretimdeki büyük tesisler, yavru ihtiyacını karşılar. Yavrular, kaynak sularında üretilmelidir. Böylece Kastamonu ekonomisine yılda 17 milyon TL ek bir gelir sağlanabilir. Mesela, Spirulina (suda yaşayan ve yetişen mavi yeşil algler grubundan bir tür su yosunu) üretimi konusunda Daday’da projemiz bulunuyor. Tabi bir de Daday’a tatile gelenler için, sportif balıkçılık planlanıyor. Daday’da sportif balıkçılık için çalışmalar devam ediyor” dedi.
Daday’da, doğa sporları ön plana çıkarılabilir
Kastamonu Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr. Canan Tanrısever, şunları söyledi:
“Daday, doğanın ülkemize bir hediyesidir. Daday’da ve Kastamonu’da doğal güzelliklerin hiç bozulmaması gerekiyor. Daday’a, büyük oteller yapılmamalıdır. Örneğin daha yüksek harcama kapasitesine sahip olan turistler, doğa sporlarını seviyor ve Daday tam onlar içindir. Daday’da, bilinçsiz olabilecek av turizmi ve golf turizminin olmaması gerektiğini düşünmekteyim. Daday’a çevre duyarlılığı yüksek, doğayı ve doğa aktivitelerini seven kesimlerin gelmesini sağlamalıyız. Burası, kitle turizmi yerine, özel ilgi turistlerini çekmelidir. Daday’ı bir turizm destinasyonu olarak planlayıp, tüm Dadaylıların bu sürece katılması sağlanmalıdır. Örneğin Daday’da binicilik ön plana çıkacaksa, Daday’daki çocukların %80’nin ata binmesi önemlidir. Türk kültüründe at sporları vardır. Özetle, Daday’a daha çok para harcayan turistin gelmesi lazımdır. Nitekim ülkemiz dünya turizm sıralamasında, ağırladığı turist sayısında 6 sırada yer alırken; elde ettiği gelirde ilk 10 arasında yer almıyor. Daday’ın pazarlamasını, doğa sporlarına ilgi duyan, çevreyi ve doğayı koruyan, özel ilgi gruplarına yapmaya devam etmek gerekiyor” dedi.
Daday’da, 600 çeşit bitki bulunuyor
Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Yrd.Doç.Dr. Kerim Güney, şunları söyledi:
“Türkiye, orman botaniği konusunda zengindir. Türkiye’de 11 bin 700 bitki türü varken; Avrupa genelinde 12 bin çeşit bitki vardır. Türkiye olarak, Karadeniz, Akdeniz, İç Anadolu Bölgesi gibi farklı bir bitki coğrafyasında yaşıyoruz. Kastamonu Daday’a baktığımızda, 600 çeşit bitki türü bulunuyor. Hem bitkisel çeşitlilik, hem hayvansal yaşam olarak, ormanlarımızda habitat (yaşam alanı) var. Bitkilerimizin yanı sıra, odun dışı orman ürünleri de bulunuyor. Alternatif tedavide kullanılan bitkiler de var. Doğadan bir bitkiyi toparlarken, 3’te 1’i doğal yaşama, 3’te 1’i bitkilerin devamı için bırakılmalıdır ve sadece 3’te 1’i yemek için toplanmalıdır. Örneğin doğamızdaki Sarı kanton bitkisi, Alıç, Gilaburi, Kızılcık, Mürver gibi inanılmaz zengin bitki çeşidi toplanarak; reçeller, pekmezler, bitki çayları yapılarak sofralarımıza ulaşabilir. Burada önemli olan, bitki türlerinin yok olmamasıdır. Eğer, yeniden dönüşüm için doğaya hiç ürün bırakılmazsa, hepsi toplanırsa, o bitki türü yavaş yavaş kaybolur. Bilindiği üzere Kastamonu, mantar konusunda zengin bir potansiyele sahiptir. Kastamonu’daki 3 firmanın mantar cirosu, 9 trilyon doları bulmaktadır. Bölgede bitki çeşitliği sürdürülebilir şekilde sağlanırken, bu bitkilerin doğru toparlanıp, ürüne dönüştürülüp, yurtiçi ve yurtdışı pazar kanallarını da bulup, bölge ekonomisine değer katmaya devam etmesi planlanmalıdır” dedi.
Doğanın bitmeyen bereketi
Kastamonu Doğa Fotoğrafçısı Ahmet Demirtaş, şunları söyledi:
“30 yılı aşkın süre, ormanda görev yaptım. Doğa bilgim ve sevgim buradan geliyor. Doğa, kendini sürekli yenileyen ve geliştiren ortak yaşam alanımızdır. Başta biz insanlar olmak üzere, bitkileri, hayvanları ve tüm canlıları üzerinde barındırır. Doğanın iyi veya kötü kullanılması konusu, insanın elindedir. Ne yazık ki günümüzde, doğayı korumak yerine tahrip ediyoruz. Bugün, yöresel bitkilerin çoğunun DNA yapısı değişti ve bu değişim bazı hastalıklara da neden oluyor. Özetle, doğa kirleniyor, hava kirleniyor, içilen su kirleniyor. Gıdalarda kullanılan ilaç ve hormonlar, gıdanın doğallığını yok ediyor. Tüm bu olumsuzluğa rağmen, doğa her zaman bereketini sürdürüyor. Daday doğasındaki, kuşburnu, alıç, kızılcık, mürver, yabani elma gibi meyveler toparlanıp, bunlar reçele ve pekmeze dönüşüyor. Bölge halkına ve ülke ekonomisine bir değer katıyor” dedi.
9 Eylül 2015 Çarşamba
Merve Şanlı Saral, BW PLUS The President Hotel ve BW Citadel Hotel Acente Satış şefi oldu..
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Merve Şanlı Saral,
BW PLUS The President Hotel ve BW Citadel Hotel Acente Satış şefi oldu
1988 İstanbul doğumlu olan Merve Şanlı Saral, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Turizm İşletmeciliği mezunu. Çalışma hayatına üniversite yıllarında başlayarak yurtiçinde çeşitli otellerin satış departmanında, yurtdışında etkinlik ve eğlence sektöründe tecrübe kazandı. Mezun olduktan sonra iş hayatına devam ederken, bir yandan da İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları dalında yüksek lisans yaptı. 2011- 2014 yılları arasında MFE Turizm- Aura Suites Kurumsal ve Acente Satış Sorumlusu ve 2014-2015 yıllarında Barcelo Eresin Topkapı’da Acente Satış Sorumlusu görevlerinde bulundu.
Yaklaşık 7 yıldır turizm sektöründe hizmet veren Merve Şanlı Saral, İstanbul'un Tarihi Yarımada bölgesindeki Best Western PLUS The President Hotel ve Best Western Citadel Hotel'in Acente Satış şefi oldu.
. Ülkemizde her yıl 3- 9 Eylül tarihleri arasında Halk Sağlığı Haftası düzenleniyor...
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Bakliyatlar,
karbonhidrat, protein, vitamin, mineral yönünden zengin
Ülkemizde her yıl 3- 9 Eylül tarihleri arasında Halk Sağlığı Haftası düzenleniyor. Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun yaptığı değerlendirmede, pirinç ve bakliyatın karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin ve sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleri olduğunu belirtti.
Vücudun ihtiyacı olan besinleri dengeli olarak almanın önemini anlatan Işılay Reis Yorgun, şunları söyledi:
“Ekolojik dengelerin altüst olduğu günümüzde beslenmede denge oluşturulması önemlidir. Bunun içinde, vücudun ihtiyacı olan kalori ve minerali besin gruplarından, dengeli bir şekilde almamız gerekiyor. Bu nedenle, yiyeceklerimizin arasında kepek, yulaf ve lifli gıdalara yer vermeliyiz. Sağlıklı bir yaşam için katkı maddesi içermeyen besinleri olabildiğince sık kullanmalıyız. Vücudumuzu korumanın ilk adımı; çağımızın hastalıklarına karşı etkili maddeleri bünyesinde bulunduran besinleri tercih etmekten geçiyor. Besinlerde, anti kanserojen maddelerin neler olduğunu bilmek ve mönüleri buna göre düzenlemek, sağlığımız açısından çok önemlidir. Geleneksel kullanımları dışında, doğal besin kaynağı olan pirinç ve bakliyatları sofralarımızda daha sık kullanarak, nefis yemekler yapılabilir” diye konuştu.
Sağlıklı beslenmeye olan ilgi artıyor
Işılay Reis Yorgun, konuşmasına söyle devam etti:
“Pirinç ve bakliyat; karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin, sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleridir. Sağlıklı beslenmeye olan ilginin gün geçtikçe artmasıyla lifli ve kepekli doğal ürünlerin tüketimi yaygınlaşmaya başladı. Lifli yapıları ve içerdikleri hayvansal olmayan proteinler nedeniyle, sağlıklı beslenme diyetlerinde de tercih ediliyor. Etten daha fazla protein içeren bu besleyici ürünler, demir, fosfor ve kalsiyum gibi besin bileşenlerince zengin olmalarının yanı sıra kolesterol da içermezler. Şişmanlatmadan, vücudun ihtiyacına uygun kaloriyi sağlamaktadır. Doymuş yağ ve kolesterolce zengin olan ete karşı, bir alternatif protein sağlayıcı olarak bakliyat tüketilmesi uygundur. Çünkü her lezzetli sağlık tanesinde doğal yağ, karbonhidrat, selüloz (lif), madensel tuz, su, B ve E vitaminleri bulunmaktadır. Lifli besinler, kan şekerini kontrol ederek kolesterolü düşürmekte, tokluk hissi vererek kilo vermeyi hızlandırmaktadır” şeklinde konuştu.
. Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun yaptığı değerlendirmede, pirinç ve bakliyatın karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin ve sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleri olduğunu belirtti.
Vücudun ihtiyacı olan besinleri dengeli olarak almanın önemini anlatan Işılay Reis Yorgun, şunları söyledi:
“Ekolojik dengelerin altüst olduğu günümüzde beslenmede denge oluşturulması önemlidir. Bunun içinde, vücudun ihtiyacı olan kalori ve minerali besin gruplarından, dengeli bir şekilde almamız gerekiyor. Bu nedenle, yiyeceklerimizin arasında kepek, yulaf ve lifli gıdalara yer vermeliyiz. Sağlıklı bir yaşam için katkı maddesi içermeyen besinleri olabildiğince sık kullanmalıyız. Vücudumuzu korumanın ilk adımı; çağımızın hastalıklarına karşı etkili maddeleri bünyesinde bulunduran besinleri tercih etmekten geçiyor. Besinlerde, anti kanserojen maddelerin neler olduğunu bilmek ve mönüleri buna göre düzenlemek, sağlığımız açısından çok önemlidir. Geleneksel kullanımları dışında, doğal besin kaynağı olan pirinç ve bakliyatları sofralarımızda daha sık kullanarak, nefis yemekler yapılabilir” diye konuştu.
Sağlıklı beslenmeye olan ilgi artıyor
Işılay Reis Yorgun, konuşmasına söyle devam etti:
“Pirinç ve bakliyat; karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin, sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleridir. Sağlıklı beslenmeye olan ilginin gün geçtikçe artmasıyla lifli ve kepekli doğal ürünlerin tüketimi yaygınlaşmaya başladı. Lifli yapıları ve içerdikleri hayvansal olmayan proteinler nedeniyle, sağlıklı beslenme diyetlerinde de tercih ediliyor. Etten daha fazla protein içeren bu besleyici ürünler, demir, fosfor ve kalsiyum gibi besin bileşenlerince zengin olmalarının yanı sıra kolesterol da içermezler. Şişmanlatmadan, vücudun ihtiyacına uygun kaloriyi sağlamaktadır. Doymuş yağ ve kolesterolce zengin olan ete karşı, bir alternatif protein sağlayıcı olarak bakliyat tüketilmesi uygundur. Çünkü her lezzetli sağlık tanesinde doğal yağ, karbonhidrat, selüloz (lif), madensel tuz, su, B ve E vitaminleri bulunmaktadır. Lifli besinler, kan şekerini kontrol ederek kolesterolü düşürmekte, tokluk hissi vererek kilo vermeyi hızlandırmaktadır” şeklinde konuştu.
Bakliyatlar,
karbonhidrat, protein, vitamin, mineral yönünden zengin
Ülkemizde her yıl 3- 9 Eylül tarihleri arasında Halk Sağlığı Haftası düzenleniyor. Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun yaptığı değerlendirmede, pirinç ve bakliyatın karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin ve sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleri olduğunu belirtti.
Vücudun ihtiyacı olan besinleri dengeli olarak almanın önemini anlatan Işılay Reis Yorgun, şunları söyledi:
“Ekolojik dengelerin altüst olduğu günümüzde beslenmede denge oluşturulması önemlidir. Bunun içinde, vücudun ihtiyacı olan kalori ve minerali besin gruplarından, dengeli bir şekilde almamız gerekiyor. Bu nedenle, yiyeceklerimizin arasında kepek, yulaf ve lifli gıdalara yer vermeliyiz. Sağlıklı bir yaşam için katkı maddesi içermeyen besinleri olabildiğince sık kullanmalıyız. Vücudumuzu korumanın ilk adımı; çağımızın hastalıklarına karşı etkili maddeleri bünyesinde bulunduran besinleri tercih etmekten geçiyor. Besinlerde, anti kanserojen maddelerin neler olduğunu bilmek ve mönüleri buna göre düzenlemek, sağlığımız açısından çok önemlidir. Geleneksel kullanımları dışında, doğal besin kaynağı olan pirinç ve bakliyatları sofralarımızda daha sık kullanarak, nefis yemekler yapılabilir” diye konuştu.
Sağlıklı beslenmeye olan ilgi artıyor
Işılay Reis Yorgun, konuşmasına söyle devam etti:
“Pirinç ve bakliyat; karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin, sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleridir. Sağlıklı beslenmeye olan ilginin gün geçtikçe artmasıyla lifli ve kepekli doğal ürünlerin tüketimi yaygınlaşmaya başladı. Lifli yapıları ve içerdikleri hayvansal olmayan proteinler nedeniyle, sağlıklı beslenme diyetlerinde de tercih ediliyor. Etten daha fazla protein içeren bu besleyici ürünler, demir, fosfor ve kalsiyum gibi besin bileşenlerince zengin olmalarının yanı sıra kolesterol da içermezler. Şişmanlatmadan, vücudun ihtiyacına uygun kaloriyi sağlamaktadır. Doymuş yağ ve kolesterolce zengin olan ete karşı, bir alternatif protein sağlayıcı olarak bakliyat tüketilmesi uygundur. Çünkü her lezzetli sağlık tanesinde doğal yağ, karbonhidrat, selüloz (lif), madensel tuz, su, B ve E vitaminleri bulunmaktadır. Lifli besinler, kan şekerini kontrol ederek kolesterolü düşürmekte, tokluk hissi vererek kilo vermeyi hızlandırmaktadır” şeklinde konuştu.
. Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun yaptığı değerlendirmede, pirinç ve bakliyatın karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin ve sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleri olduğunu belirtti.
Vücudun ihtiyacı olan besinleri dengeli olarak almanın önemini anlatan Işılay Reis Yorgun, şunları söyledi:
“Ekolojik dengelerin altüst olduğu günümüzde beslenmede denge oluşturulması önemlidir. Bunun içinde, vücudun ihtiyacı olan kalori ve minerali besin gruplarından, dengeli bir şekilde almamız gerekiyor. Bu nedenle, yiyeceklerimizin arasında kepek, yulaf ve lifli gıdalara yer vermeliyiz. Sağlıklı bir yaşam için katkı maddesi içermeyen besinleri olabildiğince sık kullanmalıyız. Vücudumuzu korumanın ilk adımı; çağımızın hastalıklarına karşı etkili maddeleri bünyesinde bulunduran besinleri tercih etmekten geçiyor. Besinlerde, anti kanserojen maddelerin neler olduğunu bilmek ve mönüleri buna göre düzenlemek, sağlığımız açısından çok önemlidir. Geleneksel kullanımları dışında, doğal besin kaynağı olan pirinç ve bakliyatları sofralarımızda daha sık kullanarak, nefis yemekler yapılabilir” diye konuştu.
Sağlıklı beslenmeye olan ilgi artıyor
Işılay Reis Yorgun, konuşmasına söyle devam etti:
“Pirinç ve bakliyat; karbonhidrat, protein, vitamin ve mineral yönünden zengin, sağlıklı beslenmek için gerekli gıda maddeleridir. Sağlıklı beslenmeye olan ilginin gün geçtikçe artmasıyla lifli ve kepekli doğal ürünlerin tüketimi yaygınlaşmaya başladı. Lifli yapıları ve içerdikleri hayvansal olmayan proteinler nedeniyle, sağlıklı beslenme diyetlerinde de tercih ediliyor. Etten daha fazla protein içeren bu besleyici ürünler, demir, fosfor ve kalsiyum gibi besin bileşenlerince zengin olmalarının yanı sıra kolesterol da içermezler. Şişmanlatmadan, vücudun ihtiyacına uygun kaloriyi sağlamaktadır. Doymuş yağ ve kolesterolce zengin olan ete karşı, bir alternatif protein sağlayıcı olarak bakliyat tüketilmesi uygundur. Çünkü her lezzetli sağlık tanesinde doğal yağ, karbonhidrat, selüloz (lif), madensel tuz, su, B ve E vitaminleri bulunmaktadır. Lifli besinler, kan şekerini kontrol ederek kolesterolü düşürmekte, tokluk hissi vererek kilo vermeyi hızlandırmaktadır” şeklinde konuştu.
Kastamonu Turizmini 12 aya çıkaracak,..
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Kastamonu Valisi Şehmus Günaydın,
“Turizmini 12 aya çıkaracak, 3 vilayetten birisi Kastamonu’dur”
Kastamonu Valisi Şehmus Günaydın, “Turizmini 12 aya çıkaracak, ülkemizdeki 3 vilayetten birisi, Kastamonu’dur” dedi.
Ülkemizin birçok bölgesini gördüğünü anlatan Vali Şehmus Günaydın, tarihi, kültürü, gastronomisi ve 4 mevsim doğanın sunduğu güzellikleriyle Kastamonu’nun, 12 ay turizm fırsatı sunduğunu açıkladı.
Arap turistler, rotayı Kastamonu’ya çevirecek
Kastamonu Daday’daki İksir Resort Town Yaşam ve Tatil Kasabası tarafından 29- 30 Ağustos 2015 tarihlerinde ‘İksir Hasat Şenliği’ düzenlendi. Dadaylıların, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyelerinin, basın mensuplarının ve bloggerların katıldığı etkinlikte, Kastamonu Valisi Şehmus Günaydın, bir konuşma gerçekleştirdi.
Oksijen deposu Kastamonu’nun %65’nin ormanla kaplı olduğunu ifade eden Vali Şehmus Günaydın, kentin her yaş grubuna birçok aktivite sunduğunu ve özellikle sporcuların oksijeni nedeniyle bölgeye yoğun talep gösterdiğini belirtti.
Önümüzdeki günlerde 100’ün üzerindeki Arap acentasının kente geleceğini anlatan Şehmus Günaydın, şunları söyledi:
“Kastamonu, henüz keşfedilmeyen eşsiz bir hazinedir. Havalimanıyla birlikte kentimiz, yerli ve yabancı misafirlerimiz tarafından talep almaya başladı. Ilgaz Tüneli’nin önümüzdeki aylarda tamamlanıp açılmasıyla, Kastamonu-Ankara arasındaki mesafe daha da kısalacaktır ve Ankara’dan daha çok konuğumuzu ağırlayacağız. Bu arada, Ortadoğu pazarı kentimize büyük talep gösteriyor. Önümüzdeki günlerde 100’ün üzerindeki Arap acentası kentimize gelecektir. Arap turistlerin, ülkemizdeki rotalarından birisi Kastamonu olacaktır” diye konuştu.
Kastamonu transit yolcu geçişinde, Türkiye birincisi
Yerli seyahat acentalarının bölgeye yaptığı turlarda, Kastamonu’ya kısa bir zaman dilimi olarak uğradığını ve genellikle konaklamadığını kaydeden Vali Şehmus Günaydın, konuşmasına söyle devam etti:
“Kastamonu, transit yolcu geçişinde, Türkiye birincisi diyebilirim. Turlar, kentimize kısa bir zaman diliminde alışveriş için uğruyor. Ancak, 7 bin yıllık tarihi, eşsiz konakları, Pompeiopolis Antik Kenti, gastronomisi, mağaraları, şelaleleri, Ilgaz kayak merkezi, 12 kilometre uzunluğundaki sahili gibi birçok değeriyle, görülmesi gereken eşsiz bir kentiz. Bu noktada, daha fazla konaklama merkezine ihtiyaç bulunuyor. İşadamlarımızı, Kastamonu’da bir konak alıp, restore ettikten sonra, turizme kazandırmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.
Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi, perdelerini 10 Ekim’ de görkemli bir gala gecesiyle açıyor...
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi,
perdelerini 10 Ekim’ de görkemli bir gala gecesiyle açıyor
Türk operasının divası Leyla Gencer adına 2013 yılında opera prodüksiyonları ve konserler sergilemek üzere Bakırköy Belediyesi tarafından inşaa edilen sanat merkezi, 10 Ekim’ de görkemli bir gala gecesi ile açılıyor. Gecede İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Beethoven’ ın 9.Senfonisi ile sahne alıyor.
Sanat Danışmanlığını Arda Aydoğan’ ın üstlendiği Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’ n de opera, müzikal, çocuk müzikalleri, resitaller, performans sanatları, festivaller ve müziğin hemen her dalındaki seçkin ve kaliteli örnekler sergilenecek.
Sanat Merkezinin Ekim-Kasım ayı programında keman performans sanatçısı Canan Anderson, Metin Uca’nın yazdığı, yönettiği ve oynadığı Klasikomik, Fosforlu Müzikali, Tangoneva, Şevki Karayel piyano resitali gibi birçok etkinlik bulunuyor.
Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi, 10.000 m2 kapalı alana, 300 m2 sahneye ve 1000 kişilik salon kapasitesine sahip. 250 kişilik açık hava oditoryumu ile Avrupa yakasının tek opera salonu olan Leyle Gencer Opera Ve Sanat Merkezi akustik özellikleri ile dünya sahneleri ile yarışıyor.
İstanbul’un en kolay ulaşılabilen lokasyonuna sahip Leyla Gencer Opera Ve Sanat Merkezi, engelli bireylere yönelik uygulamalarıyla da henüz yapım aşamasında mimarlar tarafından ödüllendirildi.
Detaylı Bilgi ve Görsel için:
Pelin Pehlivan
Leyla Gencer Opera Ve Sanat Merkezi İletişim Danışmanı
(549) 220 73 77
Sevi Yüzbaşıoğlu
Leyla Gencer Opera Ve Sanat Merkezi Koordinatörü
(533) 489 09 46
Kurban Bayramı Sevinci Anı Tur’da!
HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR
Kurban Bayramı Sevinci Anı Tur’da!
2015 Kurban Bayramı tatili kısa da olsa birbirinden özel turlar ile hem ruhunuzu dinlendirip hem de yeni yerler keşfedebilirsiniz. Anı Tur’un kurban bayramına özel yurtdışı turları ve kültür turları en iyi fiyat garantisiyle keyif dolu bir tatil imkânı sunuyor.
Yaklaşan Kurban Bayramı ile beraber tüm aile bireyleri bir araya geliyor. Sevdiklerinizle beraber keyifli bir bayram tatili geçirmeniz için Anı Tur’un sizler için özel olarak hazırladığı çocuk dostu otelleri biçilmiş bir kaftan.
Kurban Bayramı tatilini hayallerinizdeki tatil ile unutulmaz kılmak için yapmanız gereken Anı Tur’un Kurban Bayramı turlarını incelemek olacak.
Keşfetmekten hoşlandığınız ya da tatilinizi geçirmek istediğiniz özelliklere göre seçim yapabilirsiniz. Kapadokya’nın doğal güzellikleri olan Peribacaları, Karadeniz’in huzur veren yeşili, Ege-Akdeniz’in mükemmel denizi, Pamukkale’nin yine doğal güzelliği olan travertenleri sizleri beklemektedir.
Yurt dışında yeni anılara yer açarak farklı kültürlere ve tarihlere tanıklık edebilirsiniz. Mavinin ve yeşilin büyüsünde tarih ve kültürü iliklerinize kadar hissedebileceğiniz dört bir yanı nehirlerle çevrili olan Belgrad turunda eğlenceli bir serüvene katılabilirsiniz. Kurban bayramına özel İtalya Turları, Amsterdam Turları, Benelüks turları, İsviçre turları, İspanya Turları, Saraybosna ve Berlin turları ile dünyayı dolaşarak yeni şehirler keşfedip yeni tatlar ile unutulmaz bir tatil deneyimi yaşayabilirsiniz.
Kurban bayramı tatil rezervasyonunuzu vakit kaybetmeden yaptırarak indirimli ve uygun konaklama fırsatlarından yararlanabilirsiniz. Anı Tur ayrıcalıkları ile Kurban bayramı tatilinize unutulmaz anılar ekleyebilirsiniz.
Kurban Bayramı Sevinci Anı Tur’da!
2015 Kurban Bayramı tatili kısa da olsa birbirinden özel turlar ile hem ruhunuzu dinlendirip hem de yeni yerler keşfedebilirsiniz. Anı Tur’un kurban bayramına özel yurtdışı turları ve kültür turları en iyi fiyat garantisiyle keyif dolu bir tatil imkânı sunuyor.
Yaklaşan Kurban Bayramı ile beraber tüm aile bireyleri bir araya geliyor. Sevdiklerinizle beraber keyifli bir bayram tatili geçirmeniz için Anı Tur’un sizler için özel olarak hazırladığı çocuk dostu otelleri biçilmiş bir kaftan.
Kurban Bayramı tatilini hayallerinizdeki tatil ile unutulmaz kılmak için yapmanız gereken Anı Tur’un Kurban Bayramı turlarını incelemek olacak.
Keşfetmekten hoşlandığınız ya da tatilinizi geçirmek istediğiniz özelliklere göre seçim yapabilirsiniz. Kapadokya’nın doğal güzellikleri olan Peribacaları, Karadeniz’in huzur veren yeşili, Ege-Akdeniz’in mükemmel denizi, Pamukkale’nin yine doğal güzelliği olan travertenleri sizleri beklemektedir.
Yurt dışında yeni anılara yer açarak farklı kültürlere ve tarihlere tanıklık edebilirsiniz. Mavinin ve yeşilin büyüsünde tarih ve kültürü iliklerinize kadar hissedebileceğiniz dört bir yanı nehirlerle çevrili olan Belgrad turunda eğlenceli bir serüvene katılabilirsiniz. Kurban bayramına özel İtalya Turları, Amsterdam Turları, Benelüks turları, İsviçre turları, İspanya Turları, Saraybosna ve Berlin turları ile dünyayı dolaşarak yeni şehirler keşfedip yeni tatlar ile unutulmaz bir tatil deneyimi yaşayabilirsiniz.
Kurban bayramı tatil rezervasyonunuzu vakit kaybetmeden yaptırarak indirimli ve uygun konaklama fırsatlarından yararlanabilirsiniz. Anı Tur ayrıcalıkları ile Kurban bayramı tatilinize unutulmaz anılar ekleyebilirsiniz.