31 Mart 2016 Perşembe

Türk Turizm Mucizesinin Mimarları Bir Araya Geliyor...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Türk Turizm Mucizesinin Mimarları Bir Araya Geliyor
Anadolu Üniversitesi’nde görevli akademisyenlerce hazırlanan Türkiye Turizmi Sözlü Tarih Projesi’nin Kapanış Kokteyli 2 Nisan 2016, Cumartesi günü, Hilton İstanbul Bosphorus otelinde yapılıyor. Toplantıya Türk turizminin Cumhuriyet dönemindeki gelişimine katkı yapmış veya tanık olmuş, kamu ve özel sektörden 200’den fazla turizmci katılıyor.
Turizm ve otelcilik sektörünün Cumhuriyet dönemindeki gelişimine tanık olmuş kişilerin yaşanmışlıklarını kayıt altına almak amacıyla gerçekleştirilen Türkiye Turizmi Sözlü Tarih Araştırması tamamlandı. Anadolu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projelerinin desteği ile hazırlanan çalışma, 2012-2015 yılları arasında üç yılda hazırlandı. Proje kapsamında Cumhuriyet döneminde turizm ve otelcilik sektörünün gelişimine birinci elden tanık olmuş 522 kişi ile 696 saatlik görüntü ve ayrıca ses kayıtlı sözlü tarih görüşmesi yapıldı. Turizm bakanlarından, bakanlık müsteşarlarına, otel müdürlerinden turizm yatırımcılarına, aşçılardan turist rehberlerine, belediye başkanlarından muhtarlara kadar, ülkemizin önde gelen bütün turizm bölgelerine giderek sözlü tarih görüşmesi gerçekleştirildi. Proje’nin sonuçlarını içeren 7700 sayfa ve dokuz ciltten oluşan kitaplar hazırlandı. Proje kapsamında ilk aşamada dört belgeselin hazırlanması için çalışmalar devam ediyor.
Tarih Vakfı ve Ekin Grubu’nun kurumsal danışmanlığında gerçekleştirilen araştırma,  Prof. Dr. Nazmi Kozak yönetiminde 25 araştırmanın bir araya gelmesiyle hazırladı. Proje koordinatörü Prof. Dr. Nazmi KOZAK, araştırma kapsamında Alanya, Side, Antalya, Fethiye Bodrum, Marmaris, Didim, Kuşadası, Kapadokya, Akçakoca, Erdek ve Uludağ gibi ülkemizin ilk ve önde gelen turizm merkezlerine bizzat gidilerek yüzlerce görüşme yaptıklarını açıkladı. Öte yandan Turizm Bankası, Turizm Bakanlığı, profesyonel turist rehberliği, otel işletmeciliği, seyahat acenteciliği, turizm ve otelcilik eğitim-öğretim kurumları, barmenlik, restorancılık ve aşçılık gibi mesleklerin ülkemizdeki gelişim öykülerini de derlemeye çalıştıklarını söyledi.
Prof. Dr. KOZAK, Türkiye Turizmi Sözlü Tarih Projesi’nin kapanış kokteylinin 02 Nisan 2016, Cumartesi günü, Hilton İstanbul Bosphorus otelinde yapılacağını belirterek, toplantıya 200’den fazla turizmcinin katılacağını bildirdiğini açıkladı.

CORAL TRAVEL, STARWAY İLE DÜNYANIN EN İYİ 100 OTELİNİ ÖDÜLLENDİRDİ..

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



CORAL TRAVEL, STARWAY İLE DÜNYANIN EN İYİ 100 OTELİNİ ÖDÜLLENDİRDİ
OTI Holding bünyesindeki global tur operatörü Coral Travel tarafından düzenlenen Starway World Best Hotels ödül töreni, 30 Mart’ta Kiev’de gerçekleşti. Turizm sektörünün prestijli ödülleri, 2015 yılında 28 ülkedeki  5210 otelde yapılan misafir anketleri neticesinde dereceye giren en iyi 100 otele verildi.
Ukrayna Uluslararası Seyahat ve Turizm Fuarı (UITT)’in ilk günü, Kiev, Hrushevskoho’daki D'Lux Entertainment Complex’de gerçekleşen ödül töreni ve kutlamaya, otel yöneticileri ve temsilcileri, büyükelçilikler, ulusal turizm ofisleri, hava yolları şirketleri, Coral Travel'ın en iyi acenteleri, gazeteciler ve OTI Holding’in farklı ülkelerdeki şirketlerinden gelen yöneticilerini kapsayan bin üç yüzün üzerinde misafir katıldı.



Starway World Best Hotels 2016 ödüllerinin hak edenleri, Coral Travel'ın geçtiğimiz yıl hizmet verdiği turistlerin otelleri anket yöntemi ile değerlendirmesi ile belirlendi. Yapılan kapsamlı anketlerde, otellerin hizmet performansları, çalışanları, yiyecek ve içecekleri, genel alanlar, odalar ve restoranların temizliği, çocuklar için sunulan hizmetleri, bahçe ve havuzlar ile animasyon ve spor imkanları puan verilerek değerlendirildi. Ukrayna, BDT ülkeleri, Gürcistan, Polonya, Türkiye ve Balkan ülkelerinden misafirlerin doldurduğu 195.234 anket sonucunda, en yüksek puanları alan oteller belirlendi.
Değerlendirmeye alınan 2015 anketleri sonucunda, Coral Travel’ın çalıştığı 5210 otelden büyük ödüle Türkiye’den REGNUM CARYA GOLF & SPA RESORT (Belek) hak kazandı. İkincilik ve üçüncülük ödülleri de Türkiye’den sahiplerini buldu ; ikincilik ödülünü TURQUOISE RESORT HOTEL & SPA (Side) alırken , üçüncülük ödülünü KEFALUKA RESORT (Bodrum) aldı. Listeye giren ilk 10 otelin 7 tanesinin Türkiye’den



olduğu dikkat çekerken, ilk 100’de  58’i Türkiye’den, 8’i Mısır’dan, 18’i Tayland’dan, Yunanistan, Dominik ve BAE’den 3’er, İspanya’dan 2,  Bulgaristan, Tunus, Endonezya, Vietnam ve Sri Lanka’dan  1’er otel yer alıyor. Ödüller sahiplerine OTI Holding Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Bektaş tarafından takdim edildi.
Starway ödüllendirmesi, Coral Travel tarafından 14 yıldır gerçekleştirilmekte. 2012 yılından itibaren ise turizm acenteleri ve havayollarının yanısıra, grubun 60  destinasyonda çalıştığı oteller kapsam dahiline alındı.  Otelin yıldız kategorisinden veya ağırladığı misafir sayısından bağımsız olarak, sadece özel olarak yaptığı misafir değerlendirmeleri ile belirlenen ödüllendirmelerden oluşan Starway World Best Hotels, OTI Holding’in faaliyette olduğu ülkelerde turizm sektörünün en değerli ve prestijli ödülü olarak değerlendiriliyor.

Bu sene ilk defa Ukrayna’da yapılan Starway World Best Hotels organizasyonunu, ülkenin sevilen yorumcusu Pershyi Natsіonalnyi ve 112 Ukraine TV kanalından Tymur Miroshnychenko sundu. Organizasyon, ilk 100’e verilen ödüllerin seremonisi ardından, lazer şovlar ve ünlü şarkıcılarla renklendi.



Starway World Best Hotels / Top 10

1- REGNUM CARYA GOLF & SPA RESORT, Türkiye
2- TURQUOISE RESORT HOTEL & SPA, Türkiye
3-  KEFALUKA RESORT, Türkiye
4-  GURAL PREMIER TEKIROVA, Türkiye
5-  JW MARRIOTT PHUKET RESORT & SPA, Tayland
6-  SENTIDO LYKIA RESORT & SPA, Türkiye
7-  RIXOS SHARM EL SHEIKH, Mısır
8-  SOL NESSEBAR MARE, Bulgaristan
9-  DELPHIN PALACE HOTEL, Türkiye
10- ASKA LARA RESORT & SPA, Türkiye

“Marsun” markasıyla güneş enerjisi panelleri üretecek,

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



“Marsun” markasıyla güneş enerjisi panelleri üretecek,
Amerika, Avrupa, Avustralya, Afrika’ya ihraç edecek

Marsan Marmara Holding, rotayı “güneş enerjisi” sektörüne çevirdi. Gebze İMES Organize Sanayi Bölgesi’nde, Temmuz 2016 tarihinde “Marsun” markasıyla üretilecek güneş enerjisi panellerine, 4 kıtadan sipariş geliyor.

İnşaat, turizm, gayrimenkul yatırım ve proje geliştirme gibi sektörlerdeki 19 şirketiyle 35 yıldır faaliyet gösteren Marsan Marmara Holding A.Ş., rotayı “güneş enerjisi” sektörüne çevirdi.
Gebze İMES Organize Sanayi Bölgesi’nde, Temmuz 2016 tarihinde seri üretime geçecek olan fabrika, yılda 270 MegaWatt (MW) üretim kapasitesiyle; mono, poly, bi-facial ve çift camlı güneş enerjisi panellerinin üretimini yapacak.  

Marsun güneş enerjisi panellerine, yurtdışından siparişlerin geldiğini kaydeden Marsan Marmara Holding A.Ş. CEO’su Berk Çiller, şunları söyledi:
“Verimli, kaliteli, katma değeri yüksek güneş enerjisi panellerini üretme stratejisiyle yola çıktık. Bir yılı aşkın süredir, Hollanda, Çin, Tayvan’dan gelen uzmanlarımızla çalışmaya devam ediyoruz. Temmuz ayında faaliyete geçecek olan fabrikamıza, Amerika, Avrupa, Avustralya, Afrika ülkelerinden sipariş alıyoruz. 4 kıtadan aldığımız siparişle, hemen hemen bu yılın ve gelecek yılın kapasitesini doldurmak üzereyiz” dedi.

Yeşilköy İstanbul Fuar Merkezi’nde, 7 - 9 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan Güneş Enerjisi ve Teknolojileri Fuarı ‘Solarex İstanbul’da, “Marsun güneş enerjisi panelleri” Hall-11, A03-B02 nolu standında yerli ve yabancı sektör temsilcilerini ve alım heyetlerini ağırlayacak.

29 Mart 2016 Salı

Bilirsen, anlarsın. Hedeflersen çalışır, inanırsan başarırsın...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Ayşen Laçinel, “Hedeflersen çalışır, inanırsan başarırsın”

Farkındalık ve algı yönetimini değerlendiren AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, “Kişinin önce kendi farkındalığını ve yarattığı algının farkındalığını görmesi, hemen ardından hedeflediği farkındalığını tespit etmesi ve yapılması gerekenleri sıralayıp, uygulaması gerekiyor. Bilirsen, anlarsın. Hedeflersen çalışır, inanırsan başarırsın” diyor.
Kişinin kendisini tanıması ve kendisini bilmesinin her şeyden önce geldiğini anlatan Ayşen Laçinel, şunları söyledi:
“Milattan önceki yüzyılda, Delfi’deki ünlü tapınakta Sokrates’in şu sözü yer alır ‘İnsan, kendini tanı…’ Bu söz, tüm yüzyıllarda geçerlidir aslında. Kariyer hedefi belirlerken, yaşam hedeflerini koyarken, hepsinden önce, kişinin kendisinin farkında olması, kendi varlığını ve kendisini diğer kişilerden ayıran özellikleri bilmesi gerekir. Yaşam yolculuğunda kişinin bunları bilmesi önceliklidir. Eğer, kendini bilmezsen, neyi, niye, nasıl hedefleyebilirsin. O halde, kişinin önce kendi güçlü yönlerini, yeteneklerini, heveslerini fark etmesi lazımdır; ardından yaşam hedefini ve kariyer hedefini öncelikli olarak bu özel yeteneklerine göre, kurgulayabileceği çerçeveyi belirlemesi gerekir. Nasıl ki, bir binayı inşa etmeden önce zemin etüdü yapılır. Kişinin de yaşam yolculuğuna çıkmadan önce, kendisini analiz edip, değerlendirmesi önemlidir” dedi.

Kim olduğunu bilirsen, seçimlerini doğru yaparsın

Mesleğin ve hedeflerin, kişinin güçlü yönleri üzerine kurgulanması gerektiğinin altını çizen Ayşen Laçinel, konuşmasına söyle devam etti:
“Kim olduğunu bilirsen, seçimlerini doğru yaparsın. Çok daha hızlı başarır, çok daha keyifli çalışır ve yaşarsın. Bununla birlikte, kendini fark etmek demek, sadece güçlü yönlerini değil, geliştirilmesi gereken yönlerini ve bırakılması gereken yönlerini de içerir. Bırakılması gereken ne varsa onlardan kurtulmak lazımdır; geliştirilmesi gereken ne varsa da bu konuda plan yapmalıdır ve gerek eğitim, gerek kültür, gerek entelektüel bilgi olarak bu gelişim tamamlanmalıdır. İyi bir insan olmakta ısrar edersen ve çalışırsan, hayattan keyif alırsın. Sonuçta; bilirsen, anlarsın. Hedeflersen çalışır, inanırsan başarırsın. Kendini fark etme, kendini tanıma çalışması, kişinin kendiyle buluşmasıdır aslında. Bu özalgı- öz imaj çalışmasıdır” diye konuştu.

Dost, acı bir konuyu, acıtmadan söyleyendir

Arkadaşlarının ve tanıdıklarının seni nasıl algıladığını öğrenmenin, kendinle ilgili farkındalığı artıracağını kaydeden Ayşen Laçinel, sunları kaydetti:
“Senin gözünden sen, kendini analizinden hemen sonra, yakın çevrendeki güvendiğin bir arkadaşına, komşuna, varsa eşine, yani seni tanıyan birisine, seni nasıl algıladığını sor. Hatta en başından küsmeyeceğini, savunmaya geçmeyeceğini, hiçbir şekilde kızmayacağını söyle ki, seni nasıl algıladıklarını anlatabilsin. Senin beğendiğin özelliklerini, senin güçlü yönlerini, anladığı ve algıladığı kadar anlatabilsinler. Sonra da, senin dostun olarak iyiliğin için, güçlü bulmadığı ve bırakman gereken ne varsa, sana söyleyebilsinler. Buna izin ver ve sadece dinle. O kişi; seni sana anlatırken, senin hoşuna gitmeyecek tanımlamalar yapabilir; sakın tepki verme, kızma ve savunmaya geçme. Sadece dinle, anla ve ona teşekkür et. Dost acı söyler, bununla birlikte, dost aslında acıyı acıtmadan söyleyendir. Burada en önemli olan, sen, nasıl davranıyorsun, nasıl konuşuyorsun, nasıl tepki veriyorsun da, karşındaki dostun böyle algılıyor, bunu öğrenmelisin. Kendini bir başkasını izler gibi izle ve incele. Seninle ilgili hoşuna gitmeyen bir algı var ise, bunu düzeltmenin stratejisini oluştur. Nitekim,  arkadaşlarının ve tanıdıklarının, seni nasıl algıladığını sorduğun çalışmaya, algılanan algı-imaj çalışması denir” dedi.
Kariyer fırsatı için tutarlı ol

Tutarlı olmanın ve güçlü yanların ortaya çıkarılmasının öneminin altını çizen Ayşen Laçinel, şunları anlattı:
“Bu iki çalışmayı da yaptıktan sonra, öz algınla kendini nasıl algıladığın ile çevrendekilerin seni nasıl algıladığını karşılaştır. Eğer, öz algınla, algılanan algın, çelişkiliyse diğer bir değişle tutarlı değil ise, sen de maalesef bir tutarlı algı yaratmıyorsun demektir. Tutarlı olmayan insanlara, ne kariyer fırsatı, ne ortaklık fırsatı, ne de birlikte olma fırsatı verilir. Böyle kişiler için, konuştuğu başka, davranışları başka denir. Tutarlı olmayı hedefle, güçlü yanlarını ortaya çıkar. Geliştirmen gereken ne varsa geliştir. Kurtulman gereken ne varsa kurtul. Giyimine, davranışlarına, konuşmalarına, tepkilerine dikkat et. Mevlana Celalettin Rumi’nin dediği gibi ‘ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün’. Bu çalışmalar ile tutarlı, kendini bilen, güçlü yönleri üzerine hedeflerini koyan bir profil olarak sen, şimdi gelecek hedefini belirleyebilirsin” diye açıkladı.

Kendine, 3 yıl sonrası için bir mektup yaz

Bireylerin gelecek hedefleriyle ilgili, kendilerine mektup yazmalarının önemine işaret eden Ayşen Laçinel, sözlerine şöyle devam etti:
“Kendine, bugünden 3 yıl sonra; nerede olacağın ile ilgili bir mektup yaz. 3 yıl sonra nerede olmak istediğini düşün, belirle ve o fotoğrafı ortaya koy. Dünya boks şampiyonu Muhammed Ali’ye başarısının sırrını sorduklarında; ‘Ben şampiyon olmadan evvel, tıpkı bir şampiyon gibi yaşadım ve şampiyon olduğumu hayal ettim.’ demiştir. Bilardo şampiyonu Semih Saygıner de, ‘Ben yapılacakları sıralarım, önem ve aciliyet sırasına göre listelerim ve asla 9. sıradaki işi 2. sırada yapmam; 1. sırada öncelikli olan işi de 7. sıraya bırakmam.’ diye belirtmiştir. Siz de, gelecek 3 yılın sonrasında, tüm hedefleri gerçekleşmiş gibi kendinizi anlatan bir mektubu yazın. Nerede oturacaksınız, kariyer hedefleriniz, kaç çocuğunuz olacak vb gibi gelecekte hedeflediğiniz o anı yaşayınız ve o an kendinizin, hem maddi, hem manevi varlığını anlatan bir yazıyı hazırlayın. Sonra, onu okuyun. Sonra tekrar bugüne dönün. Bugünden, 3 yıl sonra orada olabilmek için, neler yapmanız gerektiğini, eğitim, kültür, güncel bilgilenme, giyim-kuşam, görgü kuralları, itibar yönetimi gibi süreçleri belirleyip, 3 yıllık planınızı hazırlayın ve başarı yolculuğunuza çıkın” diyerek sözlerini tamamladı.

Atakan Altuğ, BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü oldu ..

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Atakan Altuğ,
BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü oldu

1983 İstanbul doğumlu olan Atakan Altuğ, Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdi.
Ortaokul, lise ve üniversite yıllarında basketbol oynayan Atakan Altuğ, Efes Pilsen’de profesyonel basketbol oynayarak kariyerine başladı. Üniversite eğitimin ardından, Londra’da pazarlama üzerine eğitim alan Atakan Altuğ, Londra’da bulunduğu sırada çeşitli otel ve event firmalarında çalıştı. İstanbul’a kesin dönüş yaptıktan sonra, BW PLUS The President Hotel ve BW Citadel Hotel’de çalışma hayatına başladı. Sırasıyla, Satış Temsilcisi, Event Müdürü ve Operasyon Müdürü görevlerini üstlendi. Operasyon Müdürlüğü görevi sırasında İstanbul Üniversitesi Uluslararası İşletme Bölümünde yüksek lisansını tamamlayan Atakan Altuğ, ileri derece İngilizce biliyor. Atakan Altuğ, Mart 2016 tarihi itibariyle BW PLUS The President Hotel’in Genel Müdürü görevine atandı.

25 Mart 2016 Cuma

ICVB İSTANBUL’U TOKYO’DA ANLATTI...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



ICVB İSTANBUL’U TOKYO’DA ANLATTI

ICVB - İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu, kongre alanında İstanbul’u tanıtmak üzere bir yıldır yürüttüğü “İki Şehrin Hikayesi” pazarlama kampanyasını anlatmak için Japonya’ya gitti. Japonya Turizm Ajansı’nın düzenlediği Toplantı ve Organizasyon Sektörü sempozyumuna misafir konuşmacı olarak davet edilen ICVB, İki Şehrin Hikayesi kampanyasının sürecini ve elde ettiği başarıyı Japon meslektaşlarıyla paylaştı. Japon Ulusal Turizm Organizasyonu tarafından desteklenen ve 14 Mart’ta düzenlenen sempozyuma Fizik Dalında

Nobel ödüllü akademisyen Dr. Leo Esaki konuşmacı olarak katıldı.


İstanbul’un benzersiz bir buluşma noktası olduğunu, tarihi ve modern dokusunun birlikteliğini vurgulayan İki Şehrin Hikayesi; modernite ve gelenek, batı ve doğu, dinamizm ve huzur gibi İstanbul’un farklı yüzlerini yansıtıyor. Kampanya geçen yıl ICVB tarafından Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, Slovenya ve Hindistan başta olmak üzere uluslararası kongre ve toplantı dergilerinde yaklaşık 575.000 tiraj ile tanıtıldı.
 ICVB, geçtiğimiz yıl da kongre sektörünün söz sahibi kuruluşu konumda olan ICCA’nın (Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği) 54. Genel Kurulu’nda En İyi Tanıtım Kampanyası dalında finale kalmayı başarmıştı.

23 Mart 2016 Çarşamba

İSTANBUL TURİZMİ İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ...





Turizm Geliştirme ve Eğitim Vakfı'nın (TUGEV) yeni yönetim kurulu seçildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İBB, İTO, THY, TÜRSAB, TÜROB ve TYD İstanbul turizminde güç birliği için el ele verdi. 
TUGEV başkanlığına yeniden seçilen İTO Başkanı İbrahim Çağlar, "Bugün bir anlamda İstanbul'un turizm konseyini kurmuş oluyoruz" dedi. 
Turizm sektörünün önde gelen kurumları İstanbul'un potansiyelini küresel vitrine taşıyan Turizm Geliştirme ve Eğitim Vakfı TUGEV için güç birliği yaptı. 


20. Genel Kurul'da yapılan seçimde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), TUGEV yönetimine iki yönetim kurulu üyesi ile girdi. Sektörün önde gelen sivil toplum kuruluşları olan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD) Başkanı A. Murat Ersoy da TUGEV'in yeni yönetiminde görev yapacak. 
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı A. Haluk Dursun, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy ve THY Genel Müdürü Temel Kotil de TUGEV yönetiminde yer almaya devam edecek. 


"İstanbul turizm konseyini kurmuş oluyoruz" 
TUGEV başkanlığına yeniden seçilen İTO Başkanı İbrahim Çağlar, "Turizm Geliştirme ve Eğitim Vakfı, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde kamu-özel sektör işbirliğine yönelik çok önemli bir örnek. Vakıf, 32 yıldır turizmde geniş bir çerçevede çalışıyor. Vakfın bugün seçilen yönetimi de İstanbul turizmi için yeni bir güç birliğini ortaya koyuyor. Bir anlamda İstanbul turizm konseyini kurmuş oluyoruz" diye konuştu. 
Çağlar, güçlenen TUGEV'in operasyon birimi olan İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu'nun (ICVB) da İstanbul için daha geniş bir yelpazede hizmet vereceğini vurguladı. 
İstanbul'un kongre şehri olma özelliğini her geçen gün ileriye taşıdığını kaydeden İbrahim Çağlar, "2015'te 143 uluslararası kongreye ev sahipliği yaptık. Kongre sayısı açısından son 10 yılda yüzde 280 artış yakaladık. Dünyada en çok kongre düzenlenen 10 şehirden biriyiz" bilgisini verdi. 
Çağlar, ICVB'nin çalışmaları olan İstanbul'un ilk resmi tanıtım sitesi howtoistanbul.com ile Instagram'da İstanbul fotoğrafları yarışmasının başarıyla devam ettiğini ifade etti. 
Çağlar, Türkiye'nin sadece kıtaların değil, kültürlerin ve uygarlıkların da bir kavşak noktası olduğunu belirterek, "Turizm potansiyelimizi ekonomimize aktarmaya kararlıyız. Turizm eğer en genel anlamıyla 'insanların türlü amaçlarla yaptıkları geziler' demekse, Türkiye tüm güzel amaçların bir bileşkesidir" dedi. 
TUGEV 
1984 yılında çalışmalarına başlayan bir vakıf ve sivil toplum kuruluşu olan TUGEV'in profilini turizm kuruluşlarının temsilcileri, başkanları ve sektör oyuncularından önemli iş adamları oluşturuyor. 

ICVB 
TUGEV tarafından 1997'de kurulan İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) ise kâr amacı gütmeyen tarafsız bir şehir tanıtım ve pazarlama örgütü olarak görev yapıyor. ICVB'nin kuruluş amacı Türkiye ve özellikle İstanbul'un kongre, konferans, fuar ve sergileme olanaklarını yurtdışında ve yurtiçinde tanıtıp pazarlamasına yardımcı olmak. Ayrıca kongre ve konferans turizmini özendirmek, kentin ve ülkenin tanıtımına katkıda bulunarak turizmin geliştirilmesini sağlamak da ICVB'nin görevleri arasında. 

TUGEV'İN YENİ YÖNETİMİ 
Başkan: İbrahim Çağlar (İTO) 
Yönetim Kurulu Üyeleri: A. Haluk Dursun (Kültür ve Turizm Bakanlığı), Tülin Ersöz (İBB), Hayri Baraçlı (İBB), Bahadır Yaşık (İTO), Aydın Karacabay (İTO), Başaran Ulusoy (TÜRSAB), Temel Kotil (THY), Timur Bayındır (TÜROB), Mehmet Ersoy (TYD), Savaş Gürsel (TYD).

Terör Turizmciler tarafından Beyoğlu'nda Lanetlendi....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



TÜROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, Müberra Eresin TÜRSAB Genel Sekreteri Çetin Gürcün, TÜROFED Yönetim Kurulu Üyesi Seçim Aydın, Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner ,ICVB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bahadır Yaşık, Laleli Otelciler Birliği , Tarkan Akyüz, Armada Hotel'den Kasım Zato, Orka Royal Otel Genel Müdürü Mert OKAN ve Dilek Holding'e bağlı Radisson Blu Pera ve Radisson Blu Şişli otellerinin Genel Koordinatörü Serdar Alp Turan ile çok sayıda turizmci katıldı


TÜROB Yönetim Kurulu ve Üyeleri olarak, yaşanan terörist eylemi lanetlemek ve eylemde hayatını kaybedenlerin anısına saygı duruşunda bulunmak üzere, 22 Mart 2016 Salı günü saat 13:30’da Taksim İstiklal Caddesi Atlas Pasajı önünde toplanılarak bir anma töreni düzenlendi.
 Ülkemizde son dönem meydana gelen terörist saldırılardan bir tanesi daha maalesef İstanbul'umuzun kalbi İstiklal Caddesinde meydana geldi.
 
Öncelikle, terörist saldırı neticesinde hayatını kaybeden ve yaralananlar için derin bir üzüntü duyuyor ailelerinin ve tüm toplumun acısını paylaşıyoruz. Saldırıyı en şiddetli şekilde kınıyor ve lanetliyoruz. Turizm Sektörü olarak tüm aktörlerinin birlik ve beraberlik içerisinde katılımı önemli bir sağduyu çağrısı olmuştur.


Ülkemizde ve dünyamızda kaos ortamı yaratan, sivil hayatı hedef alan bu tür menfur eylemlerin en kısa sürede son bulmasını, dünya barışının sağlanmasını ve tüm otoritelerin bu yönde ortak hedefler ile harekete geçmesini temenni ediyoruz" dedi.
 Bombalı saldırıyı protesto etmek için bir çok ülkenin başkonsolosu ve ilçe belediye başkanları teröre tepki yürüyüşü düzenledi. Teröre tepki yürüyüşüne katılan Belçika'nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem "İstanbul ve Brüksel’de terör saldırıları gerçekleştirildi. Nedeni de çok kozmopolit yerler olması. Birlik ve beraberlik içinde teröre karşı savaşmamız gerekiyor," dedi.


Taksim İstiklal Caddesi üzerinde geçtiğimiz Cumartesi günü meydana gelen bombalı saldırının ardından teröre tepki yürüyüşü düzenlendi. AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Charles F. Hunter, İsrail Başkonsolosu Shai Cohen, Belçika'nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem başta olmak üzere toplam 20 ülkenin başkonsolosu İstiklal Caddesi üzerinde teröre karşı yürüdü.
 

Tünel Meydanı'ndan başlayan yürüyüşte katılımcılar kol kola patlamanın olduğu noktaya yürüdü. Bu arada Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile demokratik kitle örgütü temsilcileri de Taksim Meydanı'nda biraraya geldi. Her iki grup aynı anda patlamanın olduğu noktaya doğru yürüyerek teröre tepki gösterdi.





19 Mart 2016 Cumartesi

Aşırı stres gerçekten de 'fıtık ediyor...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Aşırı stres gerçekten de 'fıtık ediyor'

Başlıca sebepleri ağır kaldırma, zorlama, kazalar, uzun süre ayakta kalma ya da oturmaya bağlı olarak geliştiği bilinen fıtığı stresin de tetikleyebildiğine dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, "Fiziksel stres kadar ruhsal stres de fıtık oluşumunu kolaylaştırıyor. Yorgun kaslar etraflarındaki iskeleti iyi tutamıyor ve sonuçta da kıkırdak doku yerinden çıkınca sinire baskı yapmaya başlıyor. Stresli kişilerin ağrı eşiği düşük olduğundan ağrılar daha dayanılmaz hale geliyor." dedi.

Akkurt, özellikle aşırı hassas, mükemmeliyetçi, tedirgin, endişeli, yoğun çalışan, gelecek kaygısı duyan ve içe dönük kişilerin risk taşıdığını kaydederken, "Mutlu olduğunuz anları düşünün. Sevmek için kucakladığınız bir çocuğu ya da hayvanı mesela. Ya da tatilde top oynadığınız, hoplayıp zıpladığınız anları. Bu anlarda değil de daha çok istemediğiniz bir işi yaparken ağrılar, tutulmalar oluşur. Bu bize stresin etkisini gösteriyor." dedi.


Yalnızca fıtık değil, toplumumuzda neredeyse her iki kişiden birinde görülen bel, boyun ve sırt ağrılarının da çoğu kez strese bağlı olarak geliştiğine dikkat çeken Dr. Sinan Akkurt, "Stres yönetimi öğrenilebilir. Bu konudaki kitapları okuyun, eğitimlere katılın, stresi yönetebilmek için mutlaka çabalayın." diye konuştu. "Gergin insanlar gergin kaslar demektir. Eğer stresle başa çıkmada başarılı olamıyorsanız, en azından üzgün / sıkıntılı olduğunuz durumlarda yapmanız gereken işleri ertelemeyi deneyebilir, sakinleşene dek dinlenebilirsiniz.  Hayır demeyi hepimiz öğrenmeliyiz." diyen Dr. Sinan Akkurt, sanılanın aksine fıtığın yüzme ya da başka bir spor yaparak, kilo vererek ya da ilaç tedavisi uygulayarak tedavi edilemediğini, kendi haline bırakarak düzelmesinin beklenemeyeceğini belirtti. Kilo vermenin ancak iskeletin taşıdığı yükü hafifletmeye, yüzmenin de benzer şekilde suyun kaldırma kuvvetinden yararlanarak vücudu dinlendirmeye yaradığını söyleyen Dr. Akkurt, "Kilo kontrolu, yüzme faydalıdır, ancak fıtığı yok etmez." dedi.

Sadece ağrının ilaçla baskılanabileceğini, bunun yanında uyuşma varsa fizik tedavi ile rahatlama sağlanabileceğini dile getiren Dr. Akkurt, daha ağır durumlarda çoğunlukla ameliyat önerildiğini, tüm bunlarla birlikte bio rezonans tedavisinden de destek alınabileceğini kaydetti. Dr. Akkurt, "Fıtıklı dokuya uygulanan frekans terapileri ile omurilikteki basıyı kaldırmayı amaçlıyoruz. Ameliyat ve fizik tedavideki amaç da budur. Öte yandan travma, yani ağrı olan her yerde ödem vardır; lenf sistemiyle ödemin azalmasını sağlayacak bir tedavi uyguladığımızda ağrı da ortadan kalkabiliyor..." dedi.

Dr. Sinan Akkurt bel, boyun ve sırt ağrılarına ve fıtık oluşumlarına karşı alınabilecek basit ama etkili olabilecek 10 önerisini şöyle sıraladı:

1. Stresle mücadele için kendinize hedefler koyun; kitaplar okuyun, seminerlere katılın ya da danışmanlık alın.
2. Egzersiz yapın. Hareketsiz bir yaşamdan kesinlikle uzak durun.
3. Çantanızı hafifletin. Tek omuzlu çantalardansa sırt çantası tercih edin.
4. Cüzdanınızı arka cebinizde taşımayın, cüzdan arka cebinizdeyken araç kullanmayın, uzun süre oturmayın.
5. En az 2 cm.lik, en çok 5 cm.lik yükseklikte tabanı olan ortopedik ayakkabıları tercih edin.
6. Tam ortopedik yatak ve boyun destekli yastık kullanın.
7. Dik durun. Dik oturun. Dik yürüyün.
8. İş yeri bilgisayarınızı göz hizanızda kullanın, eğilmeyin. Ayaklarınızın altına hafif bir yükselti koyun.
9. Islak saçla sokağa çıkmayın ve yatmayın.
10. Ağır yük taşımaktan ve ani hareketlerden kaçının.

18 Mart 2016 Cuma

SİNAN VARDAR, TÜRKİYE FUTBOL ADAMLARI DERNEĞİ’NİN SPOR KULÜP YÖNETİCİLİĞİ ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ OLDU...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




SİNAN VARDAR, TÜRKİYE FUTBOL ADAMLARI DERNEĞİ’NİN SPOR KULÜP YÖNETİCİLİĞİ ÖDÜLÜ’NÜN SAHİBİ OLDU
- Spor adamı ve Jolly Tur Onursal Başkanı Sinan Vardar, yeni bir ödülün daha sahibi oldu. Vardar, Türkiye Futbol Adamları Derneği’nin 28’inci kuruluş yıldönümü etkinlikleri içinde yer alan ve her yıl düzenlenen geleneksel “İNSANLAR YAŞARKEN DE ANILMALIDIR” Ödülleri’nde “SPOR KULÜP YÖNETİCİLİĞİ” kategorisindeki ödüle layık görüldü
Spor adamı ve Jolly Tur Onursal Başkanı Sinan Vardar, Türkiye Futbol Adamları Derneği’nin (TÜRFAD) 28’inci kuruluş yıldönümü etkinlikleri içinde yer alan ve her yıl düzenlenen geleneksel “İNSANLAR YAŞARKEN DE ANILMALIDIR – 2016”da ödül sahibi oldu. Sinan Vardar, “Spor Kulüp Yöneticiliği” kategorisinde layık görüldüğü ödülü, 16 Mart Çarşamba günü CVK Park Bosphorus Hotel’de, düzenlenen Ödül Töreni ile aldı.
Spor Kulüp Yöneticiliği Ödülü’ne layık görülen Sinan Vardar, 1949 yılında İstanbul’da doğdu. 18 yıl profesyonel futbol oynayan Vardar, beş kulüpte başkanlık yaptı. İki dönem Beşiktaş’ta yöneticilik görevi yapan Vardar, yüzlerce genç ve başarılı futbolcuyu Türk futboluna kazandırdı. Hâlen futbola ilişkin tecrübe ve birikimlerini paylaştığı yazılı ve görsel medyada spor adamı olarak faaliyet gösteren Sinan Vardar, TÜRFAD Başkan Vekilliği’nin de içinde yer aldığı pek çok sivil toplum kuruluşunda görev yapıyor.
“İNSANLAR YAŞARKEN DE ANILMALIDIR - 2016” kapsamında toplam 35 ödül sahiplerini buldu. Ödüller geçmişten bugüne futbolun ve sporun gelişmesi için üstün hizmet ve özveride bulunan bürokrat, yönetici, teknik direktör, hakem, futbolcu ve spor yazarlarına veriliyor. Ödüller Özel Onur Ödülü, Özel Onursal Medya Ödülü, Bürokrat/Spor Yöneticisi, Spor Kulüp Yöneticiliği, Futbol Hakemi/Gözlemciliği, Teknik Direktör/Eğitimci, Futbolcular, Spor Yazarı/Yorumcu ve Özel Hizmet Ödülü olmak üzere toplam dokuz kategoriden oluşuyor.

Siber Güvenlikte Doğru Bilinen 6 Yanlış Anlayış...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Siber Güvenlikte Doğru Bilinen 6 Yanlış Anlayış
Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Bilgi Güvenliği Uzmanı Adem Şimşek, “Siber Güvenlikte Doğru Bilinen 6 Yanlış Anlayış” konusuna ilişkin şunları açıkladı:
Günümüzde şirketlerin/kurumların teknolojik altyapılarını güçlendirme çalışmaları, takdire şayan biçimde hızla ilerliyor. Öne çıkarılan hizmet ve ürünlerin son kullanıcıya kesintisiz biçimde verilerek, internet tabanlı sisteme geçiş istenebilmektedir. Buna bağlı olarak sunulan hizmetlere ait kurum içi süreçlerin, teknolojik altyapısını iyileştirme gibi birçok konu başlığı, üst yönetimleri inovasyona zorlamış durumdadır. Bir taraftan üründe ve hizmette öne çıkan taraflarla farklılaşmak, diğer tarafta bunu destekleyici teknolojik değişimlere yön vermek, hakikaten başarının anahtarı konumunda gözüküyor.
Teknolojinin kullanılması bu kadar önemli bir durum iken, siber güvenlik konusu kimi zaman yöneticilerin gözünden kaçabiliyor. Dahası, bunu önemsediği düşünenlerin bile düştüğü en büyük hataları şöyle bir gözden geçirmekte fayda var. İşte siber güvenlikte doğru bilinen 6 yanlış anlayış:
1. Tamamıyla IT ile ilgili: Yaşanabilecek bir veri sızıntısında, ilk tepki verecek personel, elbette IT çalışanlarıdır. Ancak, böylesi bir olay İnsan Kaynakları merkezli de olabilir. İşe alım sürecinde yeterli seviyede aday sorgulaması yapılmaması, doğrulama kanallarının aktif kullanılmaması, böylesi olayların yaşanmasının önünü açabilir. Bu sebeple, siber güvenlikte tüm yükün IT üzerine bırakılması yerine, tüm bölümlerin ortak sorumluluk alabileceği mekanizmalar oluşturulmalıdır.

2. Üst Yönetim “beyaz”: Siber güvenlikle ilgili gerekli teknik altyapı iyileştirmelerinin devam ettiği, çalışanlara bilgi güvenliği eğitimlerinin verildiği bir ortamda, yönetim seviyesindeki kişilerin, bir havaalanında kendisine ait laptop veya akıllı cihazı unuttuğunu varsayın. Şifre seviyesi düşük ve belki de hiç olmayan bu cihazlara, yetkisiz erişimin oluşturduğu risk hesap edilebilir. Bu durumda unutulmamalıdır ki, risk her kaynaktan -yöneticiler de dahil olmak üzere gelebilir, herkesin bilgi güvenliği farkındalık seviyesinin mümkün olduğunca yukarıda tutulması bir hedef olmalıdır.

3. Yatırım artışı gerekir: Siber güvenlik alanında yaşanan olaylarla beraber, kapınızı daha fazla firmanın çalacağı ve ürün satmak isteyebileceğini düşünebilirsiniz. Aslında bu tam olarak böyle değildir. Bir IT altyapısını temel seviyede güvenli kılacak şekilde tasarım yapılmadığı durumlarda, bu açığı kapatma adına yapılan yatırımlar göze çok gelebilir. Açık kaynaklı dünyayı size sevdirebilirse, aslında uzun vadede yatırımlarınızı düşürebilecek hamleleri de görme şansınız oluşabilir.

4. Güvenlik eşittir para: Siber güvenliği bir para tuzağı sektörü olarak görebilirsiniz. Kötü ile bize korkutup iyiyi pazarlamaya çalışıyorlar, teorisini seslendirebilirsiniz. Ancak, bu teori ile vaktinizi harcarken, size ait çok önemli tasarımların, ar-ge süreçlerinin veya ürün/hizmetlere ait verilerin elinizden sızdırıldığını yaşarsanız, bu teorinin şimdilik bir kazanç sağlamadığını düşüneceksinizdir. Vakit varken, temel seviyede güvenlik sisteminin kurumunuzda entegre edilmesini sağlayarak, daha büyük maddi kayıpların önüne geçebilirsiniz.
5. Doküman eşittir güvenlik: Bilgi güvenliği ile ilgili politika ve prosedürler oluşturmuş, bunu sistematik bir şekilde takip ettiğinizi düşünebilirsiniz. Ama önemli olanın, bu dokümanlarda yer alan kuralların, çalışanlarca yerine getirilmesi ve bu dokümanlara adapte olmasıdır. Şifre güvenliği vb diğer prosedürleri belirlemiş olabilirsiniz, ancak bu kuralların gerekliliklerini yerine getirme anlamında yeteri kadar efor sarf ettiğinizden emin olmanız gerekir.

6. Güvenlik bir defalık projedir: Tüm yöneticilerin de bulunduğu bir ortamda yeni bir projeye start verildiği bir güvenlik projesinde, akılda cevap bekleyen soru “bu proje ne zaman bitecektir” dir. Her personelin kendi işi ve sorumlulukları düşünülürse, çalışanlara bu projeyi uzun soluklu devam ettirmek zor gelebilir. Ama bu projenin, bitmeyen bir süreç olduğu gerçeğini hatırlatmak gerekir. Bu durumda yapılması gereken, işe girişte görev tanımı yapıldığı esnada, her pozisyondaki sorumlulukların arasına bilgi güvenliği sorumluluklarının da eklenmesidir.

17 Mart 2016 Perşembe

40 ülkeye ihracat yapan Acar Group, rotayı Amerika’ya çevirdi ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



40 ülkeye ihracat yapan Acar Group,
rotayı Amerika’ya çevirdi

Kurumsal hediyelik eşya devi Acar Group; Almanya, Rusya, Kazakistan’daki ofisleri ve Fransa’nın aralarında bulunduğu yurtdışı temsilcilikleri ile 40 ülkeye ihracat yapıyor.
Son aylarda Rusya pazarında yaşanan daralmanın ardından rotayı Amerika’ya çeviren Acar Group, kapasitesinin yarısından fazlasını, dünyanın dört bir yanına ihraç ediyor.
2015’de başarılı bir yıl geçirdiklerini ve 2016’da büyüyerek yollarına devam ettiklerini kaydeden Acar Group Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Acar, şunları söyledi:
“Dünyada defter ve hediyelik eşya konusunda, Acar Group’un çok iyi bir üretici olduğu, sektördeki herkes biliyor. Firma olarak, Çinli üreticilerle ciddi bir rekabetin içindeyiz. Amerika’daki firmalar, Çinli üreticiler yerine, Acar’ı tercih edebiliyor. Özetle Acar Group olarak, Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, 40 ülkeye yaptığımız ihracat ile iyi bir konumdayız. Son aylarda Rusya pazarında yaşanan daralma nedeniyle, Amerika pazarına daha fazla ağırlık vermeye başladık” dedi.
Acar Group’un fabrikasında, teknolojiye ve makine parkuruna, hemen hemen her yıl 1 milyon Dolara yakın yatırımın yapılmakta olduğunu anlatan Zekeriya Acar, geçtiğimiz yıl gerçekleşen makine yatırımıyla, bu yılki kapasitenin %20 artacağını belirtti.

“Print in İstanbul” markasıyla, uluslararası fuarlara katılım düzenlenecek

İhracatçılar Birliği’nin URGE projesi (Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi) kapsamında, 14 matbaa şirketinin bir araya geldiğini ifade eden Zekeriya Acar, şunları kaydetti:
“URGE projesi işbirliğiyle, bu yılın Mart ayında Paris kitap fuarına, Nisan’da İngiltere kitap fuarına, Mayıs’ta Amerika Chicago kitap fuarına katılarak, ülkemizin matbaa sektöründe sahip olduğu, teknolojiden insan kaynağına kadarki tüm alanlardaki potansiyeli tanıtmaya devam edeceğiz. ‘Print in İstanbul’ markasıyla, matbaa alanındaki dünyanın gözlerini ülkemize çevirmesini hedefliyoruz” diye konuştu.

ACE of M.I.C.E. Exibition 2016 İstanbul'da başladı....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


İstanbul, 16 Mart Çarşamba günü kongre, toplantı ve etkinlik sektörünün lider buluşması ACE of M.I.C.E. Exibition 2016’nın kapılarını açtı.  Türkiye’nin tek, dünyanın ise en büyük üçüncü MICE (Meeting, Incentive, Congress, Events) fuarına Turizm Medya Grubu’nun yaptığı anket çalışması damga vurdu. Fuarın açılış konuşmasını yapan Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman, MICE sektöründen 400 firmanın katılımıyla gerçekleştirilen anket sonuçlarını paylaştı. Bu sonuçlara göre geçtiğimiz yıl, ülkemizin geçtiği zorlu süreçlerden,  terör olaylarından ve 6 aya yakın geçen hükümetsiz dönemden MICE sektörünün ciddi olarak etkilendiğini açıkladı. Anket sonuçlarına göre; 2015 yılında gerçekleştirilmesi planlanan 69 kongre, bin 220 toplantı, bin 340 etkinlik iptal oldu.
Turizm Medya Grubu tarafından 2014 senesinden bugüne düzenlenen kongre toplantı ve etkinlik sektörünün en önemli buluşmalarından biri olan ACE of M.I.C.E. Exhibition bu yıl yine dolu dolu içeriğiyle Türkiye ve dünyadan sektör profesyonellerine kapılarını açtı. Üç gün sürecek fuar İspanya’dan Azerbaycan’a, Avusturya’dan Yunanistan’a 25 ülkeden kongre büroları, etkinlik planlayıcıları ve kongre organizatörlerini dev buluşmayla bir araya getirdi. Fuarda oteller, etkinlik yönetimi, sahne dekor tasarımı, transfer, dönemsel insan kaynakları, ses – ışık, görüntü, video ve dijital çözümler gibi alanlarda faaliyet gösteren toplam 330 firma stant açtı. Fuarın açılış törenine İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Çokçevik, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Murat Ersoy katıldı.




 Fuarın açılış konuşmasını yapan Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman, fuarın bütün olumsuzluklara rağmen bu yıl her anlamda daha güçlü ve daha donanımlı olduğuna dikkat çekti. Fuar 39 ülkeden 200 yabancı hosted buyer, yurt içi pazardan 400 kurumsal satın alıcı şirket, 150 visitor Hosted Buyer yani toplamda 750 Hosted Buyer'ın ağırlanacağı fuarda b2b görüşmeler eşliğinde yoğun bir ticari işbirliği ağı oluşturulacak. MICE endüstrisi için stratejik ve uzun vadeli planların yapılması gerektiğinin öneminin altını çizen Ataman, “Son zamanlarda yaşanan olumsuz gelişmelerin turizmde yol açtığı kayıpları yılın 12 ayı sürdürülebilen kongre, toplantı ve etkinlik (MICE) turizmi ile geri kazanabiliriz. Son bir yıl içerisinde ülkenin farklı illerinde yaşanan terör örgütünün saldırıları turizmi olumsuz etkiledi. MICE turizmine ağırlık verilerek bu alandaki kayıpları telafi edebiliriz” dedi. Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman konuşmasına “Türkiye; Avrasya, Akdeniz, Orta Doğu ve Balkanlar'ın tam ortasında yer alıyor, hizmet ve servis kalitemiz, otel ve kongre merkezlerimizin yeni ve teknolojik oluşu, ülkemizin tarihi ve doğal güzellikleri, mevsimi, bulunduğu coğrafyanın merkezi olması, en önemlisi THY'nin 264 noktaya direkt ulaşım sağlaması bizi MICE sektöründe öne çıkarıyor. Turizmde kaybettiğimiz pazarları, MICE ile kapatmamız mümkün. Sektör, bu şekilde eski parlak günlerine kavuşabilir" diyerek devam etti
Pervin Zeydanlı

Turizmin böyle bir zamanında Ace of MICE Fuarı sektöre katkı sağlıyor.Turizm Medya Grubu Başkanı Volkan Ataman’a katkılarından dolayı teşekkür ederiz. İstanbul Kongre Merkezi, dünya standartlarında teknolojik altyapısı, deneyimli kadrosu ve misafirlerine sunduğu benzersiz hizmet kalitesi ile uluslararası kongre ve organizasyonlarına ev sahipliği yapıyor.


 İBB Başkan Danışmanı ve Turizm Atölyesi Başkanı  Tülin Ersöz, Ace of MICE Fuarı'nın bu yıl 3'cüsü yapılıyor. Ace of MICE giderek büyüyen bir fuar. Bu ve benzeri aktivitelerin yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum. Biz büyükşehir olarak böyle güzel bir fuarı desteklemek için kendimizi görevli görüyoruz. Çok zor günlerden geçiyoruz. Ülkemiz hak etmediği şeylere maruz kalıyoruz. Sektörle el ele bu zor günleri aşmak için İBB olarak elimizden geleni yaptığımızı bilmenizi isteriz. Bir turizm zirvesi oluşturduk. Birçok kuruluş Turizm Zirvesi adı altında İstanbul için neler yapılabileceğini düşünerek çalışmalar yapıyoruz. Ancak kendimizi yurtdışında iyi anlatmamız lazım. 2 büyük PR ajansı ile görüşmemiz var.Bir tanesi ile yolumuza devam edeceğiz. Küresel arenada bize nasıl destek olabileceklerini konuşuyoruz. Başkanımız bugün sizlerle beraber olamadı ama beni görevlendi ve bu tür organizasyonların her zaman arkasında maddi manevi olacağımızı ifade etmemi söyledi.Ulusoy: “2015 te Türkiye’ye 2 milyon 122 bin kişi kongre turizmi için geldi”



 TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ülkedeki terör olaylarına dikkat çekerek “Uluslararası seyahat özgürlüğünü ortadan kaldıran terör Türkiye’ye karşı yapılan bir hadise değildir; insanlığa karşı yapılan bir hadisedir” dedi. Türkiye’nin güvenlik algısını eski haline getirmek için çalışacaklarına dikkat çeken Ulusoy; “Bugün 2015 yılında gelen ziyaretçilerin yüzde 5.3’ü yani 2 milyon 122 bin kişi kongre turizmi için ülkemize gelmiş. 2015’te elde etmiş olduğumuz gelir, 2 milyar 188 milyon dolarla altıncı sırayı almış. Bu rakamları yakalayan kongre turizmi sektörüne hizmet edenlere katkılarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmasına hükümetten beklenilen destekleri dile getirerek devam eden Ulusoy sözlerini “Sektör olarak morale ihtiyacımız var, bankaların anlayışlı olması lazım MICE‘ta hükümet desteğine çok ihtiyaç var. Otellerin rezervasyonları doluyken kongre odaları boş kalmasın” diyerek sonlandırdı.

 Ersoy: “ Türkiye son on yılda turizm yatırımlarıyla önemli yol kat etti”
Açılışta konuşma yapan Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Murat Ersoy konuşmasında “Türkiye son 10 yılda yaptığı turizm yatırımlarıyla önemli yol kat etti. Geçen yılların verilerine baktığımız zaman 2011 ve 2012 yılında Türkiye 500 kişi ve üzeri katılımcının yer aldığı organizasyonlarda birinci sırada yer aldı.  2013’te bu rakam 146 organizasyonla sekizinci sıraya, 2014’te ise 130 organizasyonla dokuzuncu sıraya geriledi. Bunun ana nedeni Türkiye’nin artık iyi organizasyon altyapısına sahip olmaması değildi. Türkiye’ye olan turizm talebindeki artışı arzın aynı oranda karşılayamamasıydı” açıklamasında bulundu. Sözlerine; “Devreye girecek ekonomik faaliyetleri göz önüne alırsak 2018’in sonbaharında dünyanın en büyük havalimanı İstanbul’da açılıyor. Avrupa’yı Asya’ya bağlayacak İzmit Boğaz Köprüsü geçişi ve İzmir otoyolu devreye girecek. Bir sonraki aşamada Çanakkale Boğazı’nı Asya’ya bağlayacak köprü bulunuyor. Dünyanın en büyük ulaşım ağı Türkiye olacak. Dünyanın en büyük yolcu dağıtım merkezi, en büyük kargo dağıtım merkezi,  ticaret ve turizm merkezi oluyor. Ülkenin ticari hacmine ciddi katkı sağlanıyor” diyerek devam etti.

Mayıs ayında yüzler gülecek

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın, Morallerin bozuk olduğu bir dönemde böyle bir etkinliğin yapılıyor olmasının İstanbul için çok önemli Volkan Atamanı Kutluyorum. Bende İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Nedret Apaydın olarak istanbul’da Otel ve Acentaları ziyaret ederek yerinde tespitler yapıyorum. Kendileriyle ziyaretlerimde İstanbul için önerilerini alıyorum.  "Türkiye turizm sıralamasında dünyada 6. sırada iken neden turizm gelirlerinde 12. sıradayız? Turizmi çeşitlendirmek için konre, gastronomi gibi ürünlere ihtiyacımız var. Mayıs ayında bir araya geldiğimizde sektörde ciddi bir canlanma olduğunu göreceğiz. Tek tek geziyoruz. Mayıs'ta yüzlerin güldüğünü göreceğiz. Türkiye ve İstanbul’da artık dünya standartlarında çok güzel işler yapabiliyor" şeklinde konuştu.

 

İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Kongre Toplantı ve Etkinlik turizmine katkı sağlayan Ace of MICE Fuarı'nın İstanbul'da olmasından onur duyduğunu ifade eden İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, "Fuarların ekonomiye getirdiği canlılık yansınamaz. Fuarların tüm dünyada önemi artmakta. Ace of MICE Dünyanın bu alanda 3. büyük fuarı olarak önem kazanmakta. İstanbul 1. sınıf konaklama tesisleri, ulaşım avantajı, iklim özellikleri ve düşük maliyet ile cazibesini koruyor. İstanbul kongrede dünya sıralamasında 9. Avrupa'da ise 8. sırda yer alıyor. İstanbul bir dünya kenti olarak büyümesini sürdürmekte. Bu fuarın yapılması o anlamda çok önemli. İstanbul'a gelen turistlerin kendilerini güvende hissetmeleri birinci önceliğimiz. Güvenlik önlemi alma konusunda son derece hassas davranıyoruz. Turistlerin yoğun olarak bulunduğu noktalarda mutlaka büyük güvenlik önlemleri alıyoruz. Önümüzdeki aylarda düşüş duracak ve artışa geçeceğini umuyorum" dedi. Artık İstanbul daha güvenli, başını kaldıran bir turist bir güvenlik görevlisine ulaşabiliyor.Böyle güzel organizasyonlara İstanbul’un ihtiyacı var dedi.

 Fuarın Öne Çıkan Oturum ve Etkinlikleri

 MICE’ın Kadınları – 16 Mart

Fuarın ilk günü olan 16 Mart tarihinde kurumsal firmaların, MICE sektörünün, cemiyet ve iş dünyasının önemli ve etkili kadın simaları MICE’ın Kadınları isimli panelde İstanbul Akvaryum sponsorluğunda bir araya gelecek. Kadınların kongre, toplantı ve etkinlik sektörüne bakışı, yaşanan problemler, çözüm önerileri, etkinlik ve başarı hikâyeleri fuarın ilk gününe damgasını vuracak.

Speakers Corner – 16-17-18 Mart

Üç gün boyunca 15 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayacak olan fuar alanında kurulu olacak Speakers’ Corner, konusunun uzmanı birbirinden değerli yerli ve yabancı konuşmacıyı ağırlayacak. Sosyal medya, nöro marketing, hybrid toplantılar, greenmeeting, mobil etkinlik çözümleri, etkinlik teknolojileri ve daha pek çok farklı konudaki oturumlar meraklılarıyla buluşacak.

 AMEzing Network Parti – 16 Mart

Fuarın ilk gün akşamı Feriye Lokantası’nda gerçekleşecek AMEzing Network Parti gece boyunca dans şovları, müzik grupları, video mapping şov, dj performansı ile unutulmaz bir geceye imza atacak. Yerli ve yabancı satın alıcılar, fuara katılımcı firmalar, konuşmacılar ile basın mensuplarının davetli olduğu AMEzing Network Parti ilk güne imzasını atacak.

 MICE CİNLERİ – 17 Mart

Üniversitelerin Turizm ve Pazarlama İletişimi öğrencileri ile sektör duayenlerinin bir araya geleceği keyifli söyleşiler bu yıl fuara renk katacak. Fuarın ikinci günü 17 Mart Perşembe günü gerçekleşecek MICE Genie programını gençler Tourismo Group sponsorluğunda ücretsiz olarak takip edebilecek.

ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödül Töreni– 17 Mart

 Fuar atmosferi 17 Mart gecesi ZORLU Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenecek ödül töreniyle yükselmeye devam edecek. Görkemli kırmızı halı seremonisi ile gerçekleştirilecek ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödülleri sahiplerini bulacak. Sektörünün en prestijli ödül töreni ACE of M.I.C.E. Kongre, Toplantı ve Etkinlik Ödülleri ile sene boyunca performanslarıyla rakiplerini geride bırakan finalistler ödüllerini alarak yarışmayı sonlandıracak. MICE sektör profesyonellerinden oluşan 2 bin 500 davetlinin katılacağı ödülleri sahiplerine televizyon dünyasının ünlü isimleri takdim edecek.

 Fuarcılık Sektörünün Geleceği, Sergileme ve Stand Tasarımcıları Derneği Çalıştay ve Zirvesi – 18 Mart

 Türkiye’de ilk kez düzenlenecek fuarcılık sektörünün geçmişi ve geleceğinin konuşulacağı “Fuarcılık Sektörünün Geleceği, Sergileme ve Stand Tasarımcıları Derneği Çalıştay ve Zirvesi” adlı program 18 Mart tarihinde çok değerli konuşmacıların katılımıyla 3 farklı oturumda düzenlenecek. Bu yılki ACE of M.I.C.E. Exhibition fuarının kapanış etkinliği olacak Zirve, fuarcılık sektörünü masaya yatıracak. Tüyap Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, UBM EMEA (Istanbul) Türkiye Operasyonlarından Sorumlu Başkanı Haluk Balcı, Uluslararası fuarcılık sektöründen UFI (The Global Association of the Exhibition Industry) Operasyonlardan Sorumlu Direktör Sonia Thomas, ITE Türkiye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü  Vincent Brain, IFES (International Federation of Exhibition and Event Services) Başkanı Voicu Sferdianu gibi önemli isimlerin bulunduğu zirvede ülkemiz ve dünyadan sektörün lider kurumlarının üst düzey yöneticilerini dinleme fırsatı olacak.Fuara ziyaretçi olarak katılmak için www.ameistanbul.com/tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz
Haber Kaynağı: Turizmin Sesi


15 Mart 2016 Salı

Proje Finansmanı ve Yönetim Danışmanlığı konularında Türk-Çek İşbirliği...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Proje Finansmanı ve Yönetim Danışmanlığı konularında Türk-Çek İşbirliği
Türkiye’de işletmelerin en büyük sorunlarının başında gelen Proje Finansmanı sağlanması ve Yönetim Danışmanlığı konusunda büyük bir işbirliğine imza atıldı.



Merkezi Prag'da yer alan ve Bratislava, Kiev, Viyana ve Varşova'da ofisleri olan “Traficon” CEE M&A Finans ve Danışmanlık firması “CRATonE Danışmanlık” ile Traficon'un Türkiye Partner’i olarak İstanbulofisinde hizmet vermesi konusunda anlaştı.
Traficon CEO'su Pavel Novotný'nin yaptığı açıklamada “Bu ortaklık ile Traficon, Türkiye’deki KOBİ’lere uluslararası yapısal finans erişimi sağlamak konusunda, Türkiye piyasasındaki 3 yıllık geçmişinin üzerine faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır” dedi.
Öncelikle ENERJİ ve GAYRIMENKULsektörlerindeki orta ölçekli projelerin hayata geçirilmesine odaklanacak olan bu işbirliği ile birlikte, Türk şirketleri uluslararası normlar altında mali destek edinip, profesyonel danışmanlık hizmetleri alarak şirketlerini büyütme fırsatına sahip olacaklar.
CRATonE Danışmanlık” şirketinin kurucusu Sezer Koyun ise açıklamasında “Temel ilkemiz danışmanlık hizmetlerimizde uluslararası anlayış ile birlikte en yüksek kaliteyi garanti etmektir” diyerek şunları söyledi: “Bu bağlamda son on yıl içerisinde Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde proje finansmanı ve yönetime ilişkin danışmanlık hizmetleri sunma alanlarında önde gelen şirketlerden biri haline gelen "Traficon" firmasının Türkiye Ortağı ve İstanbul Şubesi olmak için resmi bir sözleşme imzalamış bulunuyoruz”

14 Mart 2016 Pazartesi

KASTEXPO 2016’da, Reis Gıda standına yoğun ilgi gerçekleşti....


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Kastamonu Valisi’nden
Reis Gıda’ya övgü

KASTEXPO 2016’ya katılan Kastamonu Valisi Şehmus Günaydın, Reis Gıda’nın Taşköprü’de 16 yıl önce kurduğu Sarımsak İşleme Fabrikasından övgüyle bahsederek, şunları söyledi:
“Kastamonu Taşköprü Sarımsağının, bugün elde ettiği başarıda, Reis Gıda Başkanı Mehmet Reis’in katkısı büyüktür. İşadamı Mehmet Reis’in başlattığı adımı, daha da ileriye taşımalıyız. Taşköprü Sarımsağı Kastamonu ekonomisine yaklaşık 300 milyon TL gelir getiriyor. Sarımsakta olduğu gibi, Siyez bulguru, ceviz gibi birçok alanda çalışmalar devam ediyor” dedi.
Kastamonu’nun tarihi, kültürel, doğal güzelliklerini anlatan Kastamonu Valisi Şehmus Günaydın, kentin %60’nın ormanlık alan olduğunu kaydederek, orman ürünleri başta olmak üzere, sanayicilere iş fırsatları sunduğunu belirtti.
Kuru gıda sektörünün lideri Reis Gıda, 10-13 Mart 2016 tarihi arasında, Kastamonu iş dünyasının tanıtım ve işbirliği etkinliği olan KASTEXPO 2016’ya katıldı. İstanbul Yeşilköy’de bulunan İstanbul Fuar Merkezi (İFM)’nin 11.holünde gerçekleşen organizasyonun açılışına,  Kastamonu Valisi Şehmus Günaydın, Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, Kastamonu Milletvekili Murat Demir, Kasiad Başkanı Ayhan Arslan, Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, eski futbolcu Tanju Çolak’ın aralarında bulunduğu kamu, yerel yönetimler ve işadamları katıldı. Fuarı ziyaret eden kamu, yerel yönetimler, iş adamları ve vatandaşlara, Reis Gıda standında, 10 bin yıldır genetiği değiştirilmeden günümüze gelen Siyez Bulguru ikramı yapıldı.
“Birlikte Başarmak İçin” sloganıyla yola çıkan KASTEXPO 2016, il bazında düzenlenen ilk ekonomi zirvesi oldu.


Taşköprü sarımsağı çalışmaları ‘Yeşil Ekonomi’ ödülünü getirdi
Taşköprü sarımsağına ihracat kapısını açtıklarını anlatan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Taşköprü sarımsağının nehirlere dökülmesini engellemek için Türkiye’nin ilk sarımsak fabrikasını, 16 yıl önce Taşköprü’de kurduk. Taşköprü sarımsağının kalitesinin bozulmadan gelecek nesillere aktarılması için TÜBİTAK, Kastamonu Üniversitesi ve çeşitli üniversitelerle projeler geliştirdik. Yerli tohumla üretilen coğrafi işaretli Taşköprü Sarımsağı Projesini, Metro Toptancı Market işbirliğiyle hayata geçirdik. Taşköprü sarımsağı için yaptığımız tüm çalışmalar, 2015 yılında Reis Gıda’ya ‘Yeşil Ekonomi’ ödülünü kazandırdı” diye konuştu.

Türk bakliyatını 4 kıtada 22 ülkeye ihraç ediyor

Kuru gıda sektöründe 35 yılda, önce Türkiye ve ardından global pazarlarda bir dünya markası olmak için yola çıktıklarını kaydeden Mehmet Reis, şunları anlattı:
“Reis markasıyla, ülkemiz topraklarında yetişen bakliyat ürünlerini ülkemizin yanı sıra, ABD, Azerbaycan, İsveç, İngiltere, Almanya, Finlandiya, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Slovenya, Avusturya, Bosna Hersek, Kanada, Katar, Kuveyt,  Fransa, İsviçre, KKTC, Türk Cumhuriyetler, Japonya’nın aralarında bulunduğu 4 kıtada 22 ülkeye ihraç ediyoruz. Reis Gıda’nın 40 çeşit bakliyat ürünü, her gün, dünyanın dört bir yanında, 100 binlerce ailenin sofrasında yer alıyor” dedi.

Jolly Tur'dan, 23 NİSAN’A ÖZEL 3 TATİL ÖNERİSİ ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR

Jolly Tur, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı‘nda çocuklarını sevindirirken kendileri için de bir tatil fırsatı yaratmak isteyen ailelere ya da hâlen çocuk ruhunu koruyan yetişkinlere fırsat niteliğinde seyahatler öneriyor. Yurtdışında tatil düşünenler için hafta içinde dileyene 20 Nisan, dileyene 22 Nisan tarihlerinde Belgrad Turu’nu, 22 Nisan’da Disney’in eğlenceli tüm anlarının yaşanabileceği Doğu Amerika Turu’nu özel fiyatlarla organize eden Jolly Tur, yurtiçinde tatil düşünenler için de 22 Nisan’da yine özel fiyatlarla masalsı Kapadokya Turu’nu öneriyor.


1.) BELGRAD’DA TARİH VE DOĞANIN EN GÜZEL BULUŞMALARI
Çocuğunuzu ve kendinizi sadece tarihin değil, doğanın da en zengin coğrafyalarından biri olan Belgrad’da 3 gecelik bir tatille ödüllendirmeye ne dersiniz?  Dilerseniz 20 Nisan’da, dilerseniz 22 Nisan’da katılabileceğiniz “Belgrad Turu”nda fiyatlar, bu dönemlere özel 349 euro’dan başlıyor.
Şehre adım attığınız ilk gün sizi Belgrad’ı Belgrad yapan eserler karşılayacak. Osmanlı Dönemi’nin de ihtişamını yaşayabileceğiniz bir rotayla şehrin en güzel meydanlarından Kale Meydanı, Askeri Müze, İstanbul Kapı, Saat Kulesi, Damat Ali Paşa Türbesi, Zindan Kapı, Leopoldov Kapı, Sokullu Mehmet Paşa Çeşmesi, Stefan Lazerevic Anıtı, Nebojsa Kulesi, Saborna Kilisesi, Cumhuriyet, Terazi ve Taş meydanlarda gezinin.
Balkanların Atinası diye de nitelendirilen Novi Sad; Belgrad rotasında yer alan duraklardan bir diğeri. Tuna Nehri’nin çevresinde kurulan ve aynı isimli kanal üzerinde boylu boyunca uzanan Novi Sad, aslında edebiyattan tiyatroya, çocuk oyunlarından sinemaya ünlü festivalleriyle tanınıyor. Novi Sad Turu sırasında Özgürlük Meydanı, Halk Tiyatrosu, Tuna Sokağı ve Sahili, 1848 devriminin öncülerinden Svetozar Miletiç’in heykeli, Katolik, Ortodoks Aya Yorgi katedralleri ve Aya Nikola Kilisesi tüm gizemleriyle sizi karşılayacak.
Cukovac, Kalvarija ve Gardos yokuşlarından denize kadar uzanan Zemun, 511 metre yüksekliğindeki bir tepe üzerinde 204 metre yüksekliğiyle Belgrad’ın doyumsuz
manzarasının izlenebileceği Avala Kule, Yugoslavya’nın en etkili isimlerinden Mareşal Tito’nun anıtı ziyaret edilecekler listesinde başı çekiyor.


2.) NEW YORK, MIAMI, ORLANDO İLE EĞLENCEYE VE ÖZGÜRLÜĞE MERHABA
New York, Miami ve Orlando… Bu üçlü serüven, özgürlük, eğlence, teknoloji, gökdelenler kadar etkileyici yeşil alanlar, ancak filmlerde görebileceğiniz yaşamlar; kısa ABD’yi anlatır. ABD’nin bu üçlüsünün başrolleri oynadığı sahnede çocuğunuzla birlikte yer almak istiyorsanız Jolly Tur’un çağrısına kulak verin. Jolly Tur’un tüm yıl boyunca düzenlediği Doğu Amerika Turu’nda fiyatlar, 1.999 dolar’dan başlıyor. Amerika’yı en iyi anlatan bu üçlüye THY’nin direkt uçuşuyla ulaşılabilecek. 8 gecelik bu gezinin düzenleneceği tarih ise, 22 Nisan.
New York’ta gündüzleri Blockbuster Müzesi’ni gezip botanik parkta yürüyüş yapın, geceleri Broadway Şovu ile keyifli dakikalar geçirin. Sinema filmlerine konu alan yeşillikler içindeki Central Park’ta huzur dolu anlar kadar unutulmaz anlar yaşayın. New York’ta ünlü markaların mağazaları ve küçük butiklerde alışverişi deneyimlenecekler listenize ekleyin.  Bu arada New York’ta ünlü Kartallar’ı da görebileceğiniz Empire States binasının zirvesine çıkmayı, Liberty Adası’ndaki Özgürlük Heykeli’ni de yakından görmeyi ihmal etmeyin.
Eğlence parklarıyla ünlü olan Orlando, çocuğunuz için tam anlamıyla bir bayram yeri demek. Mickey Mouse ve Walt Disney World tema parkları şehrin sembolleri arasında.
Walt Disney, World Eğlence Parkı, Universal Stüdyoları, Islands of Adventure Park şehirde görülmesi gereken önemli noktalar.  Universal Film Stüdyoları’nın yeni açılan Harry Potter Sihirli Dünyası’nı ziyaretiniz sırasında sihirlerin gerçek oluşuna şahitlik edeceksiniz. Bu arada Walt Disney çizgi kahramanlarının sahne gösterilerini ve ünlü Disney Yürüyüşü’nü göreceğiniz Magic Kingdom ve Epcot da seyahat rotanızda olsun.
Birçok koydan oluşan Miami’yi en kısa yoldan görmek için Bayside tekne gezilerine katılın. Dünyaca ünlü birçok kişinin evlerini yakından görebileceğiniz gezide Türk ünlülere de rastlarsanız şaşırmayın. Alışveriş cenneti Saw Grass Outlet, uğramadan dönülmeyecekler listenizde olsun.




3.) KAPADOKYA’NIN EĞLENDİRİRKEN GİZEMLERİ ÇÖZMEYE DAVET EDEN COĞRAFYALARINA DOĞRU
Jolly Tur’un yurtiçindeki önerisi ise doğanın tüm marifetlerini sergileyerek adeta dantel gibi işlediği ve büyük medeniyetlerin beşiği olan “Kapadokya Turu”. 22-24 Nisan tarihleri arasındaki turda başlangıç fiyatı yine bu döneme özel 589 TL olarak belirlenmiş durumda. Peri bacalarının en yoğun şekilde yer aldığı Göreme Açık Hava Müzesi, çömlek yapım ve halı dokuma atölyeleriyle Avanos, peri bacalarının bir diğer coğrafyası Paşabağı Vadisi, bölgenin vazgeçilmez duraklarından Ürgüp ve dünyanın en büyük kanyonları arasında yer alan Ihlara Vadisi; ziyaret edebileceğiniz yerlerden sadece birkaçı.
Yeraltı şehirleri; turun diğer duraklarını oluşturuyor. Bölgenin en önemli yeraltı şehirlerinden Derinkuyu ya da Kaymaklı yeraltı şehirlerinde yüzlerce yıl öncesini deneyimleyebileceğiniz turda son durak ise Tuz Gölü. Bu arada balonla gezi ve atla bir safari yapmadan dönmemeniz gerektiğini belirtelim.

Cammeo Pirinç, Reis tarafından özel ambalajla ürün portföyüne katıldı..

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Cammeo Pirinç,
Reis tarafından özel ambalajla ürün portföyüne katıldı

Kuru gıda sektörünün lideri Reis Gıda, özel ambalaj yaparak, Cammeo Pirinç’i ürün portföyüne dahil etti. Türkiye’de yetiştirilen Cammeo Pirinç’in, pilavda iyi netice alınması ve iri taneli olmasından dolayı, önümüzdeki günlerde daha fazla sofralarımızda yer alacağı belirtilmektedir.
T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı akredite laboratuvarlarında analizleri yapılan Cammeo Pirinç için,  GDO ve ağır metal analizleri yapılmıştır; GDO ve ağır metal içermediği tespit edilmiştir. 1.sınıf pirinç olan Cammeo Pirinç’in, tip A olup,  dane ağırlığının 31 gr olduğu kaydedilmiştir.

 2016 Uluslararası Bakliyat Yılı ilan edildi

Türkiye’nin önerisiyle, Birleşmiş Milletler (BM)’nin ‘2016’yı Uluslararası Bakliyat Yılı’ ilan ettiğini hatırlatan Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugün dünyada, 800 milyonun üzerinde açlık sınırında yaşayan insan bulunuyor. Dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyarın üzerine çıkacağı düşünülürse, dünyanın daha fazla gıda üretmesi gerekiyor. Bakliyat açlığa çaredir, doyurucudur, bitkisel protein sağlar ve artımlıdır. Böylesine anlamlı bir yılda, yerli tohuma daha fazla önem vermeliyiz; verimli topraklarımızı tarım için kullanmalıyız; gençleri daha fazla tarımda çalışmaya teşvik etmeliyiz ve üretim yapılırken daha bilinçli ilaçlama yapmalıyız. Her platformda üzerine basarak dile getirdiğimiz bir konu var ki, her ülkenin kendi halkını doyuracak kadar gıda üretimini yapması zorunludur ve bu konu başka bir ülkenin çiftçisine bırakılamaz” şeklinde konuştu.
Geleceğin dünyasında ‘gıda ve su’ krizlerinin çıkacağının altını çizen Mehmet Reis, bir yandan dünya nüfusu artarken, diğer yandan toprakla uğraşan nüfusla birlikte verimli toprakların azalmaya devam ettiğine işaret ederek, gelecekte ‘gıda ve suyun’ ülkeler arasında ciddi krizlere neden olabileceğini sözlerine ekledi.

Türk bakliyatını 4 kıtada 22 ülkeye ihraç ediyor

Kuru gıda sektöründe 35 yılda, önce Türkiye ve ardından global pazarlarda bir dünya markası olmak için yola çıktıklarını kaydeden Mehmet Reis, şunları anlattı:
“Reis markasıyla, ülkemiz topraklarında yetişen bakliyat ürünlerini ülkemizin yanı sıra, ABD, Azerbaycan, İsveç, İngiltere, Almanya, Finlandiya, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, Slovenya, Avusturya, Bosna Hersek, Kanada, Katar, Kuveyt,  Fransa, İsviçre, KKTC, Türk Cumhuriyetler, Japonya’nın aralarında bulunduğu 4 kıtada 22 ülkeye ihraç ediyoruz. Reis Gıda’nın 40 çeşit bakliyat ürünü, her gün, dünyanın dört bir yanında, 100 binlerce ailenin sofrasında yer alıyor” dedi.

Taşköprü sarımsağı çalışmaları ‘Yeşil Ekonomi’ ödülünü getirdi

Taşköprü sarımsağına ihracat kapısını açtıklarını anlatan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Taşköprü sarımsağının nehirlere dökülmesini engellemek için Türkiye’nin ilk sarımsak fabrikasını, 16 yıl önce Taşköprü’de kurduk. Taşköprü sarımsağının kalitesinin bozulmadan gelecek nesillere aktarılması için TÜBİTAK, Kastamonu Üniversitesi ve çeşitli üniversitelerle projeler geliştirdik. Yerli tohumla üretilen coğrafi işaretli Taşköprü Sarımsağı Projesini, Metro Toptancı Market işbirliğiyle hayata geçirdik. Taşköprü sarımsağı için yaptığımız tüm çalışmalar, 2015 yılında Reis Gıda’ya ‘Yeşil Ekonomi’ ödülünü kazandırdı” diye konuştu.

Yöneticilikte ‘koçluk yaklaşımı’, Şirketi başarıya taşır ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Yöneticilikte ‘koçluk yaklaşımı’,
Şirketi başarıya taşır

“İyi bir yönetici, farkındadır, rehberdir, yol açıcıdır, toparlayıcıdır’ diyerek sözlerine başlayan AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, şunları söyledi:
“İyi bir yönetici, ‘koçluk yaklaşımı’ ile şirketi başarıya taşır. Zoru kolay kılarak, anlaşılmayı anlaşılır hale getirir. Vizyonu koyan stratejiyi belirler; bu plan doğrultusunda herkesi hedefe kilitler. Çalışanı da, şirketi de kazandırır. Çünkü iyi bir yönetici, hedefe vardıran kişi olmalıdır. Yöneticilikte koçluk yaklaşımı; tüm sistemlerin kurulduğu, süreçlerinin belirlendiği, tanımlandığı, paylaşıldığı ve anlaşıldığı ortamlarda, çok iyi sonuçlar verir. Zemin belliyse, yollar çiziliyse, yollar hedefe yönelikse, koçluk yaklaşımlı yöneticilik ile çalışanlar, çok daha sağlıklı, hızlı, verimli, işler yaparlar. İşletme başarılıdır ve çalışanlar mutlu, huzurlu ve yüksek performansla çalışır” dedi.

Koçluk yaklaşımlı yöneticilik ne demek değildir?

‘Koçluk yaklaşımlı yöneticilik ne demek değildir?’ şeklinde konuşmasını sürdüren Ayşen Laçinel, şunları kaydetti:
“Koçluk yaklaşımlı yöneticilik; yapılması gerekenleri komutan edasıyla söylemek değildir; tebliğ etmek değildir; ceza vermek değildir; azarlamak değildir; suçlamak değildir; empati yapmamak hiç değildir. Peki, o halde ‘koçluk yaklaşımı’ ne demektir ve neden önemlidir. Koçluk yaklaşımında; anlatmak ve karşı taraftaki kişinin anlamasını sağlamak vardır. Bir koç, ne yapılacağını dikte ettirmekten çok, kişiye ayna tutar. Örnek olarak, karşısındaki kişinin saçları dağınıksa, ‘git ve saçlarını toplarla’ demek yerine; koçluk yaklaşımında kişinin aynada kendisini görüp, fark etmesi sağlanır. Özetle, çalışanlarına koçluk yapan yöneticiler; adanmış, inanmış, sadık ve çalışkan takımlar yaratırlar. Nitekim iş dünyasındaki büyük bir çoğunluk, “papağan” konseptinde çalışmaktadır. Yani sadece söyleneni yapar. Bu işi niye yapacağını, yaparsa ne olur, yapmazsa nelere mal olur düşünmez. 5N+1K sorularının cevaplarını bilerek işini yapmaz ve bu soruların cevaplarını öğrenmeye de gerek duymaz. Hal böyle olunca da ortaya, vasat işlerin dışında bir başarı da çıkmaz. Oysaki, ekibine koçluk yapan bir yönetici; sorularıyla, sorularının yarattığı farkındalıkla ne yapılacağını, niye yapılacağını, nasıl yapılacağını, bu işi yapmanın daha verimli yolu var mıdır gibi soruların yanıtlarının düşünülmesini sağlar; yanıtların çalışanlar tarafından bulunmasını hedefler. Şirketlerde ihtiyaç doğrultusunda; mentorluk yapan, deneyimini paylaşan, öneriler getiren usta liderler, belli sürede koçluk yaklaşımıyla, sorular metodunu kullanarak farkındalık yarattığı takımın oyuncularıyla, kurumu ileriye taşır. Sonuç itibariyle, başarılı bir takım çalışması da, yüksek bir performansı ve başarıyı ortaya çıkaracaktır” diye konuştu.

Koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, ‘aidiyet duygusu’ yoktur

‘Koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, aidiyet duygusu yoktur’ sözünün altını çizen Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti:
“Koçluk yaklaşımı yapılan şirketlerde; çalışanların anlaşılıyor olması, dinleniyor olması, fikirlerine önem verilmesi gerçekleşir. Çalışanların, kendisini değerli hissetmesi ve değerinin bilindiğinin fark edilmesi sağlanır. Böylece işletmede; verimli, motivasyonu yüksek, adanmış bir insan kaynağı yaratılmış olur. Aynı zamanda koçluk yaklaşımı yapıldığında; şirketteki insan kaynağı, motivasyonuyla yüksek verimlilikte çalışır ve en önemlisi de daha mutlu bir insan kaynağını oluşur. Aksi halde, koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, sadece para ödülü ve maaş+pirim etkilidir. Daha fazla parayı veren şirkete de, hemen gidilir. Kısaca, koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, çalışanların şirkete karşı bir aidiyet duygusu yoktur” şeklinde konuştu.

Ulusal Down Sendromu Derneği ve DOGO işbirliği,


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




“Önemli olan ne çizdiğin değil, hayalin” diyen Tasarım Yarışması down sendromlu bireylerin duygusal dünyalarının zenginliğini gözler önüne serdi…

Ulusal Down Sendromu Derneği ve DOGO işbirliği,
Yaratıcı Tasarımlar Ödülleri sahiplerini bulacak

Ulusal Down Sendromu Derneği ile tasarım ürünler markası DOGO’nun ortaklaşa gerçekleştirdiği Tasarım Yarışması sonuçlandı. Türkiye’nin her yerinden down sendromlu çocuk ve gençlerin katılımına açık olan yarışmada 70 birbirinden yaratıcı tasarım yarıştı. Dernek Yönetim Kurulu ve DOGO tasarım ekibinden kurulu jüri üç farklı yaş grubunda değerlendirme gerçekleştirdi.
12-16 yaş grubunda birinci Eyüp Tuğsat (12), ikinci Berfin Aşık (16), üçüncü Eren Yılmaz (13); 17-19 yaş grubunda birinci Gizce Güzey (17), ikinci Korhan Korkmaz (19), üçüncü Yusuf Yüney (17) , 20+ yaş grubunda Fatih Doğu Cem Ebil (24), ikinci Tuğçe İlhan (23), üçüncü Didem Akkaya (28) oldu.
Ödüller 17 Mart tarihinde verilecek


Her yaş grubunda ilk üçe giren tasarımlar DOGO tarafından ayakkabı olarak üretilip, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nden önce, 17 Mart Perşembe günü DOGO’nun İzmir merkez ofisinde, saat 12:00’da yapılacak küçük bir seremoniyle tasarım sahiplerine hediye edilecek. Ayrıca bu tasarımlar, ayakkabı, tişört ve çantaya uyarlanarak bir yıl boyunca Ulusal Down Sendromu Derneği’ne gelir sağlamak amacıyla DOGO mağazalarında satışa sunulacak.



DOGO’nun kurucusu Gökhan Peksari “Ulusal Down Sendromu Derneği down sendromu hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere önemli çalışmalar yapıyor. Sıradışı işlere imza atanların yaptıkları çalışmaları sundukları bir etkinlikte kendilerini daha yakından tanıma fırsatı bulduk ve çok etkilendik. Özellikle  down sendromlu bireylerin duygusal dünyalarının zenginliği tasarım odaklı bizleri çok heyecanlandırdı ve down sendromlu bireylerin neyi yapamadığını değil, neyi daha iyi yaptığını kamuoyuna anlatmaya aracı olabileceğimizi düşünerek bu yarışmayı kurguladık. Gelen çalışmaların her biri çok kıymetli, ama elbette bir seçim yapmamız gerekti.
Dereceye giren çalışmaları Nisan başında DOGO mağazalarında satışa sunarak dernek yararına gelir yaratacak olmak projenin ikinci aşaması. Bu projenin devamlılığının olmasını önemsiyor ve yarışmayı geleneksel hale getirmeyi planlıyoruz.” dedi.

UDSD Yönetim Başkan Yardımcısı Hatice Ayan yarışmayla ilgili olarak “Tasarımlarımıza +1 değer katıyoruz projesinde down sendromlu bireylerin güzel sanatlara yatkın olduğunu biliyoruz. Tasarımların her birinde hayal dünyalarına yolculuk ettik. Hayal güçlerinin ve duygularının ne kadar zengin olduğunu kullandıkları renklerde gördük. Kullanılan şekiller ve renklerin dili; gençlerimizin iç dünyalarını, düşünme biçimlerini ve yakın çevreleriyle olan ilişkilerini anlatan resimler vardı. Seçilen tasarımlar ayakkabı, tişört ve çanta olarak Dogo mağazalarında yer alarak “down sendromu”nun ne olduğunu topluma aktarma ve yeteneklerinin keşfedilmesi adına önemli bir destek olacaktır. Bunun down sendromlu bireylerin toplumdaki saygın yerlerini almalarında büyük bir adım olacağına inanıyoruz.  17 Mart Perşembe günü kazanan gençlerimize kendi tasarımları olan ayakkabıları takdim edilecektir. Bu özel zamanı hayatlarına katan Dogo ailesine Ulusal Down Sendromu Derneği olarak teşekkür ederiz.” dedi.

9 Mart 2016 Çarşamba

Beyoğlu Türkiye’de en ciddi destinasyonların başında geliyor...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


BEYOĞLU- Bu sene 50.si düzenlenecek Berlin Uluslararası Turizm Borsası Fuarı (ITB) öncesi Beyoğlu Belediyesi Başkanlık binasında turizmcilerle bir araya gelen Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “Beyoğlu özellikle kültür, sanat ve turizm alanlarında yatırımcıların ön planda olduğu bir ilçe. Tek başına 45 bin yatağı ile aslında bütün Türkiye’de en ciddi destinasyonların başında geliyor.” dedi.Türkiye 9 Mart'ta Berlin'de düzenlenecek dünyanın en büyük uluslararası turizm fuarına 127 firmayla adeta çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Beyoğlu Belediyesi Başkanı Ahmet Misbah Demircan, bu yıl 50’nci kez düzenlenecek fuar öncesinde Türkiye Seyahat Acentaları Birliği TÜRSAB Genel Sekreteri Çetin Gürcün, Beyoğlu İş Adamları Grubu BIG üyeleri ve Beyoğlu Bölgesi otel yatırımcıları ile bir araya gelerek turizm sektörünü ve fuarı değerlendirdiler. Toplantının ardından basın açıklamasında bulunan Başkan Demircan, daha sonra Beyoğlu İşadamları Grubu (BIG) üyeleri ile toplu fotoğraf çekildi.

BEYOĞLU KÜLTÜR, SANAT VE TURİZM ALANLARINDA ÖN PLANDA



Toplantının ardından basın açıklaması yapan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “Turizm iddiası olan bütün ülkeler bu fuarda kendi yerlerini alıyorlar, kendi pavyonlarını açıyorlar ve ülke tanıtımlarını gerçekleştiriyorlar. Türkiye de yıllardır Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak katılıyor ve fuarla birlikte katılımcıları da olabildiğince Türkiye’den buraya getiriyorlar. Beyoğlu özellikle kültür, sanat ve turizm alanlarında yatırımcıların ön planda olduğu bir ilçedir Düşünün ki tek başına 45 bin yatağı ile aslında bütün Türkiye’de en ciddi destinasyonların başında geliyor. Yabancı ülkelerden ülkemize gelen insanların zihninde marka iletişimi açısından baktığımızda İstanbul vardır, Antalya vardır ama onun yanında bir o kadar Galata Kulesi’nin, İstiklal Caddesi’nin ve Taksim Meydanı’nın konulduğunu da biliyoruz. Dolayısı ile buradaki yatırımcılar, kendilerini dışarıdaki kulvarda ifade etmek için bu fuarda birlikte olmayı arzu ettiler,” dedi.




BEYOĞLU MARKASINI PARLATMAK İSTEDİK

Beyoğlu’nun ve Taksim’in bütün yerli ve yabancı insanların bildiği bir marka olduğunu da belirten Demircan, “Bu marka üzerinden Beyoğlu Belediyesi’nin yatırımcılarla birlikte böyle bir şemsiye altında stant açıyor olması ve iletişim kurulması anlamında bir kolaylık sağlayacağı aşikârdır. Dolayısı ile biz İstanbul içerisinde önemli bir turizm destinasyonu olarak böyle bir mekânı koordine ederek buradaki arkadaşlarımızla ITB Berlin fuarında bir arada olmayı arzu ettik.  Böylelikle katılımın masrafları azaldı ama en önemlisi birlikte hareket olmuş olmakla oradaki iletişimizi güçlü kılmak, Beyoğlu markasını parlatmak istedik. Türkiye’deki markalara bakacak olursak İstanbul markası var, Antalya markası var, Belek markası da var ama elbette Beyoğlu markası da var.  Bu markalarımızı ne kadar çoğaltırsak ve ön plana çıkarırsak bu markalar üzerinden ülkemizi tanıtmış olacağız diye düşündük. 20 tane katılımcımız var. Beyoğlu’muzun bayrağını orada dalgalandıracağız ve varlığımızı da ortaya koymuş olacağız,” ifadelerini kullandı.


BİZİM YENİ YATIRIMLARA  İHTİYACIMIZ VAR


“8 bin perakende dükkânımız var.  Dolayısı ile çok büyük bir ekonomi oluştu. İlave yüz bin kişiye istihdam sağlandı. Dolayısı ile 12 yıldan sonra sadece mekânsal planlama, temizlik, güvenlik vs. şehrin görünen yatırımlarının dışında ekonomisinden kalifikasyon sorununa iş bulmasından istihdamına kadar her şey bizim alanımız içerisine girdi. Beyoğlu’nda var olan bütün hareketlilik bizi ilgilendiriyor.” diyen Başkan Demircan,  “Dolayısı ile böyle önemli bir sektörün, turizm sektörünün heyecanlı ve dinamik olması gerekiyor.  Bizim yeni yatırımlara, yeni istihdamlara ve gençlere işe ihtiyacımız var. Beyoğlu’nun restorasyonu ve rehabilitasyonu ancak bu yatırımlar ve buraya gelen turistler sayesinde oluyor. Umuyoruz İstanbul gelecek seneyi de büyüyerek kapatacaktır.”diye konuştu.

BEYOĞLU 20 TURİZM FİRMASI İLE TEMSİL EDİLECEK
1966 yılından bu yana düzenlenen Berlin Uluslararası Turizm Borsası (ITB) 9 Mart'ta ziyaretçilerine 50. kez kapılarını açacak. Türkiye bu yıl ki fuara yaklaşık 3 bin metrekarelik alanda 116 stand ve yaklaşık 127 firma ile katılarak damga vuracak. Fuar 13 Mart'ta sona erecek. Beyoğlu’ndan fuara katılacak olan Beyoğlu İşadamları Grubu’na  BIG bağlı 20 firma, Beyoğlu’nun kültürleri, insanları, lezzetleri ve dilleri kavuşturan misyonunun gereği olarak Berlin’de bulunan kaşifleri, turları, tur operatörlerini Türkiye’nin turistik zenginliğiyle buluşmaya, insanları bu zenginliklerle kavuşmaya davet edecek. 160 bin metrekare sergi alanı ve 26 salondan oluşan ITB'ye geçen yıl 186 ülkeden 10 bin firma katılırken, fuarı toplam 175.000 kişi ziyaret etmişti.