30 Ocak 2019 Çarşamba

MP Hotels,Club Sei markasıyla açılacak otellerini tanıttı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


MP HOTELS, MARKA PORTFÖYÜNÜ MP HOTELS,  İLE GENİŞLETTİĞİNİ DUYURDU VE BU YENİ MARKA ALTINDA YÖNETİLECEK ÜÇ YENİ OTELİ TANITTI

 Club Sei’nin de katılımıyla MP Hotels grubu, misafirlerinin kendi hikayelerini yaratabilecekleri ve yaşayabilecekleri yeni nesil bir kulüp deneyimini oluşturmayı hedefliyor. Oteller grubu, sektörde çığır açacak bu yeni konsepti Türkiye’deki iki otelin yanı sıra İspanya’nın Kanarya Adalarında bulunan Lanzarote’deki bir otelle birlikte 2019-2020 sezonunda hayata geçirmeyi planlıyor. Münih – MP Hotels, dün İstanbul’daki Ritz Carlton’da düzenlediği bir basın toplantısı ile Club Sei hazırlıklarının tamamlandığını duyurdu. Club Sei, birbirinden güzel sahil beldelerinde kişiye özel ve modern bir tatil deneyimi arayan modern gezginler ve ailelere hitap eden “bütün-deneyimler-dahil” sloganlı bir kulüp konsepti olarak ön plana çıkıyor. Club Sei, turistlerin günümüzde tatillerinden bekledikleri her şey özenle düşünülerek oluşturulan sekiz temel ilke üzerine inşa edilmiş bir konsept.

Bu sekiz ilke arasında ise dijital ve gezgin, özel ve sosyal, aktif spor ve sakin terapiler, geniş odalar, otantik pazar yerine benzer yeme-içme mekanları ve ayrıca bütün yaş gruplarına hitap eden özelleştirilmiş faaliyetlerin kombinasyonu yer alıyor. MP Hotels CEO’su ve FTI GROUP Genel Müdürü Roula Jouny’nin bu yeni gelişmeyle ilgili görüşleri şu şekilde: “Club Sei ve barındırdığı potansiyel beni çok heyecanlandırıyor zira daha geleneksel olarak adlandırabileceğimiz kulüp konseptini yeni nesilleri ve modern gezginleri çekerek canlandıracağını düşünüyorum. Bu bağlamda yepyeni bir marka yaratmak ve yeni nesil tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına daha önceden Magic Life markasının arkasındaki kurucu deha olan Dr. Cem Kınay ile iş birliği yaptık. Club Sei’nin yeni kulüp çağını başlatacağından eminiz.” Bu yeni marka hem anı yakalayan hem de geleceğe göz kırpan yeni bir tatil deneyimi arayışındaki genç ve canlı kitleye hitap edecek. MP Hotels aynı zamanda Club Sei konseptiyle hizmet verecek üç tatil köyünün duyurusunu yaptı. Alt yapı hazır ve bu oteller 2019-2020 sezonunda yeni marka altında hizmete girecek.

Bu yeni oteller sırasıyla Club Sei Lanzarote, Kanarya Adaları, İspanya, Club Sei Belek, Akdeniz, Türkiye ve Club Sei Marmaris, Ege, Türkiye olarak belirlendi. 281 odalı Club Sei Marmaris, Türkiye’nin yemyeşil güzellikleriyle bezenmiş dağlarının hemen eteğinde Ege’nin el değmemiş sularına komşu bir sahil bandında yer alıyor. Otelde bir adet havuz, özel plaj ve iskeleler, SPA ve çok sayıda su sporu seçeneği bulunuyor. 772 odaları Club Sei Belek ise Akdeniz’in incisi Belek’te 11 adet yüzme havuzu, çok sayıda restoran ve bar, su kaydırakları ve özel bir plaj barındırıyor. Her iki otel de MP Hotels grubunun bu yenilikçi markasını en iyi şekilde temsil edecekleri inancıyla seçildi. Club Sei Lanzarote’nin detaylarının ise yakın bir zamanda açıklanması bekleniyor. Toplantı sonunda Jouny sözlerine şu ifadelerle son verdi: “Otel pazarı her geçen gün daha fazla segmente ayrılıyor ve sahip olduğumuz bu güçlü pozisyonu koruyabilmemiz ve rekabetin üst düzeyde olduğu bu pazarda gerçek bir lider olabilmemiz için hedef kitlemizin aradığı ürünleri sunabilmemiz gerekiyor. Club Sei tam da bunu sağlayacak bir marka. Misafirlerimiz bu konsept sayesinde kişiselleştirilmiş bir tatil deneyiminin yanı sıra özgür olabilecek ve yerel kültürün tadını doyasıya çıkarabilecekler.” CLUB SEI Hakkında Club Sei konsepti, 8 temel ilke baz alınarak hazırlandı. Bütün bu ilkeler bir anlamda markanın anayasasını oluşturuyor ve markanın DNA’sının ve iddialı misyonunun ayrılmaz bir parçası olarak görülüyor.Bu 8 konsept şu şekilde sıralanabilir: Sosyal Butler & Güler yüzlü Hizmet, Yiyecek & Eğlence, Spor & Moda, Öğrenme & Birlikte Çalışma, Well+ & Fitness, Tarım, Yerel Halk Gibi Keşfet ve Konaklama & Sanat. Bu her bir konseptin amacı misafir için önemli olanlara odaklanmak ve aynı zamanda tam anlamıyla eşsiz bir deneyim yaratmak için bir orkestra gibi hareket etmek. Her bir temel ilke misafirlerimiz için önemli olana odaklanmayı amaçlıyor ve hem güncel hem de yeni trendlerden ilham alıyor. Amacımız, hedef kitlemizin realitesine vurgu yapmak çünkü hayatı seyahat üzerinden tanımlayarak kendilerini güçlendirmeyi fırsat bilen bir hedef kitlemiz var. Sosyal olarak adlandırdığımız ilke, Butler Hizmeti ve şu anda geliştirilmekte olan dijital bir uygulamadan faydalanarak misafirlere kişiselleştirilebilir ve özelleştirilebilir deneyimler sunmayı hedefliyor. Yiyecek & eğlence ilkesi ise gelenekten faydalanarak klasik yemek ve yiyecek deneyimlerine modern bir dokunuş katarken müzik ve eğlencenin eşlik ettiği otantik pazar yeri tarzı mekanları kendisine sahne olarak seçiyor. Club Sei’nin tarım başlıklı temel ilkesi ise misafirlerimize taptaze yiyecekler sunacağımızın bir garantisi ve yiyecek & eğlence ilkesi ile birlikte hareket edecek bir konsept. Yerel Halk Gibi Keşfet başlıklı konseptimizle markanın hem kozmopolit yapısı hem de yerel dokusu arasında bir denge kurarak misafirlerimize gittikleri yerleri yerel halk gibi keşfetme imkanı sunuyoruz. Öğrenme ve birlikte çalışma başlıklı ilkeyle her bir otelin, misafirlerimizin entelektüel zevklerini yaşayabilecekleri ya da ilgi çekici kurs ya da etkinliklere katılabilecekleri rahat ve ferah alanlar sunacağımızın sözünü vermiş oluyoruz. Well+ & fitness ilkesiyle de misafirlerimizin bedenen dinlenebilecekleri aktif bir fiziksel hayat arasında denge kurmayı hedefliyoruz. Bu son ilke aslında spor & moda ilkemizle de oldukça iç içe geçmiş durumda zira bu ilkeyle misafirlerimize hem spor yapma hem de trend belirleyici olma fırsatını sunuyoruz. Ve son olarak, konaklama & sanat ilkemizle misafirlerimize sanat ve tasarım alanlarına sınırsız giriş imkanı sunmayı hedefliyoruz. Meeting Point Hotels Hakkında Eylül 2015’te FTI Grubu tarafından kurulan Meeting Point Hotels, 4 farklı kıtada 11 farklı ülkede 16.000’den fazla oda ile 70 tesisi bünyesinde barındıran beş markalık bir portföye sahip olan uluslararası bir konaklama şirketidir. Şirketin portföyünde select, comfort, balance, family star ve city alt-markalarını içeren LABRANDA Hotels & Resorts markasının yanı sıra Design Plus Hotels, Kairaba Hotels & Resorts, Club Sei ve Lemon & Soul Hotels markaları yer almaktadır. Güneşli destinasyonlarda, deniz kenarında ya da plaja yakın mesafede konumlanan Meeting Point Hotels tesislerinin amacı misafirlerine her zaman güler yüzle hizmet vermek ve yerel tatların ön plana çıktığı otantik deneyimler sunmaktır. Meeting Point Hotels, güneş arayan, spor hayranı, kültüre meraklı ya da sadece yerel mutfağın tadını çıkarmak isteyen çiftlere, bekarlara, ailelere ve arkadaş gruplarına hizmet veren bir marka olmasıyla herkes için doğru seçimdir. Bizleri MPHotels.com adresinden ziyaret edebilir ya da Facebook ve Instagram üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

RadissonBlu Hotel Vadistanbul, seyahat acentalarını ağırladı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


RadissonBlu Hotel Vadistanbul, seyahat acentalarını ağırladı

İstanbul’un yeni iş ve yaşam merkezi olarak Ayazağa’da hayata geçirilenVadistanbul bünyesindeki RadissonBlu Hotel Vadistanbul, 30 Ocak 2019 Çarşamba günü, İstanbul’daki Ortadoğulu seyahat acentalarının yetkililerini ağırladı. 100’e yakın seyahat acentasınıntemsilcisi, eşsiz lezzetlerden oluşan kahvaltının ardından, otelin odalarını, toplantı salonlarını ve 2 bin metrekare alana sahip olan SPA &Fitness Merkezi’ni gezdiler.

Arifoğlu, “Ülkemize yeni bir otel kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz”

Seyahat acentaları buluşmasında hoşgeldiniz konuşması gerçekleştirenArtaş Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu, şunları söyledi:
“Artaş’ın 40 yıllık otel tecrübesi ile Radisson Hotel Group’un 109 yılı aşkın tecrübesinibirleştirerek, ülkemiz turizmine modern tasarıma sahip yeni bir oteli kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Sizleri, farklı güzellik ve değerlere sahip olan otelimizde ağırlamaktan mutluluk duymaktayız. İstanbul’un artan turizm potansiyeline katkı sağlayarak, konuklarımızın anılarında izler bırakarak, unutulmayacak bir hizmeti sunacağız. Otelimizde hizmet kalitemiz ve misafirlerimizi rahat ettirmenin yanında, İstanbul’un özgün değerlerini tanıtmak ana hedeflerimizden olacaktır. Tesisimizin, ülkemiz turizmine hayırlı olmasını dileriz” dedi.

RadissonBlu Hotel Vadistanbul, misafirlerine hizmet vermeye başladı

RadissonBlu Hotel Vadistanbul, 193  odası, 600 metrekarelik balo ve toplantı salonlarıyla yerli ve yabancı misafirlerini ağırlamaya başladı. Alışveriş, şehir turu, havaalanları ve şehrin iş merkezlerine kolayca ulaşım sağlanan otelde, şehir veya orman manzarasında konforlu bir konaklama mevcut. Otelin her noktasından ücretsiz yüksek hızlı wi-fi internet bağlantısı var.  Otelin tüm odalarında, kasa, TV üzerinde ekran yansıtma, minibar, çay vekahve ürünleri olan karşılama tepsisi ve su ısıtıcısı bulunuyor.
Toplantı ve ziyaret;RadissonBlu Hotel Vadistanbul’da, 2 kişiden 730 kişiye kadar her türlü etkinliği unutulmaz kılacak toplantı alanları mevcut. Son teknolojik teknik ekipmanlarla donatılmış gün ışığı alan 7 benzersiz toplantı salonu ve balo salonları bulunuyor
Spor salonu, SPA &Fitness Merkezi;Son teknoloji ekipmana sahip fitness alanı mevcut. Isıtmalı kapalı yüzme havuzu, Türk hamamı, buhar banyosu, vadi manzaralı saunaları ve kişisel tercihlere göre şekillenen bakım programları bulunuyor.

Vadistanbul’da, ilklere imza atıldı 

Artaş İnşaat, İnvestİnşaat ve Evyap ortaklığıyla Ayazağa’da hayata geçirilen Vadistanbul, ülkemizin büyük karma projeleri arasında öne çıkmaktadır. İstanbul’un Maslak, Nişantaşı, İstiklal Caddesi gibi merkezlerinin alternatifi olarak geliştirilen Vadistanbul, AVM’si, RadissonBluVadistanbul Hoteli, ofisleri, konutları ve gündüz nüfusu 40 bin kişiyi bulan yeni bir şehir merkezi olarak konumlandı. Birçok ilklere imza atılan proje kapsamında, Türkiye’nin ilk Havaray’ı, Vadistanbul için hayata geçirildi ve şehrin Metro ağına doğrudan özel bağlantı sağlandı. Yeni havalimanına yakın bir noktada konumlanan Vadistanbul, TEM ve E-5 Otoyollarına da kolay ulaşım imkanıyla dikkatleri çekmektedir.

29 Ocak 2019 Salı

KolaysoftTeknoloji, Özel Entegratörler Kurulu 20.’ci toplantısına katıldı ..


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



KolaysoftTeknoloji, Özel Entegratörler Kurulu 20.’ci toplantısına katıldı 


Kolaysoft Teknoloji, 24 Ocak tarihinde, Özel Entegratörler Kurulu 20.’ci toplantısına katıldı. TÜRKKEP’in ev sahipliğinde RadissonBlu Hotel Şişli’de düzenlenen organizasyona, özel entegratörlerin yoğun katılımı gerçekleşti. Toplantıya, Kolaysoft Teknoloji Pazarlama Koordinatörü Mehmet Umut Gökbulut katıldı. 

Mükellefler, farklı bir entegratörden e-İrsaliye hizmeti alabilir

Toplantıyı değerlendiren Kolaysoft Teknoloji Pazarlama Koordinatörü Mehmet Umut Gökbulut, şunları anlattı: 
“Yapılan toplantıda, güncel konular ve son gelişmeler değerlendirildi. Bu konular arasından önemli birkaç konudan bahsetmek gerekirse;  E-Fatura ve E-Arşiv kullanan mükelleflerin, e-İrsaliye’de farklı bir özel entegratörden hizmet alabileceği kaydedildi. E-İrsaliye çalışmaları yoğun şekilde devam ediyor ve artık kağıtortamda irsaliye basılmaksızın tümüyle elektronik ortamda işlemlerin yürütülmesi için gerekli her ayrıntı en ince noktasına kadar değerlendirilmektedir. Eğer, mücbir sebeple kağıt ortamda irsaliye basılırsa, sonrasında E-İrsaliye’ye dönüştürülmesi gerekli aksiyon planları ve sistemler hazır halde olması için çalışmalar tüm hızıyla sürmektedir. Tüm E-Dönüşüm uygulamalarında doğrulama ve takibin sağlanabilmesi için kullanılacak olan QR kodu (karekod), sadece belge (fatura, irsaliye vb.) numarası değil, aynı zamanda diğer mali bilgilerin de yer alması planlanmaktadır. Bu sayede, tekil belge takibi daha kolay yapılacaktır. Bir diğer önemli konu, mükelleflere kesilen E-Arşiv faturaları ilgili, mükellef kendi interaktif vergi dairesinden aylık bazda sorgulayabilecek ve bu sayede mükellefler, E-Arşiv faturaları aylık bazda doğrulayabilecektir” diye konuştu. 

28 Ocak 2019 Pazartesi

Zanha Grup, firmaları dijitalleştirerek, dünya pazarlarına taşıyor ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Ülkemizde “girişimci - yatırımcı iş ortaklığı” modelinin öncülüğünü yapan Zanha Grup, internet faaliyetleri bulunmayan veya zayıf olan, oysaki internet arenasında doğru stratejiyle konumlanmaları durumunda çok başarılı olabilecek farklı sektörlerdeki firmalar ile ortaklıklar kurarak, bu firmaları dijitalleştirerek, dünya pazarlarına taşıyor.
Hedeflerinin ihracatı arttırmak olduğunu kaydeden Zanha Grup Kurucusu Mustafa Ayar, şunları anlattı:
“İş modelimiz ‘ithalatı nasıl azaltıp, ihracatı artırabiliriz ve bunu yaparken de nasıl değerli markalar oluşturabiliriz’ ana fikri ile doğdu. Şuanda geldiğimiz noktada, iyi işler başardığımızı görmekteyiz. Özetle, iş modellerimizi ve ortaklarımızı, ihracat ekseninde konumlandırıyor ve kendilerini bu kulvara hazırlıyoruz. Zanha Grup olarak 2019 yılını hazırlık ve doğru alanlara yatırım yapma yılı olarak görmekteyiz” dedi.

Girişimci – yatırımcı iş ortaklığı ile firmalarda %2.000 seviyesinde artış sağlanıyor

Farklı sektörlerdeki firmalar ile “girişimci- yatırımcı iş ortaklığına” başladıklarını belirten Mustafa Ayar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Farklı sektörlerde 15 yıllık birikimi olan bir ekiple yola çıktık. Şirket olarak, iş ortaklığı yaptığımız firmaların üretim ve hizmet kalitesi, markanın bilinirliği, müşteri sayısı, cirosu, pazar payı ve hitap ettiği pazarın büyüklüğü, karlılığı gibi birçok konuda, konusuna göre %2.000 seviyesinde artışlar gerçekleştirmesini sağlamaktayız. İş ortaklığı yaptığımız firmalarla iyi işler yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

23 Ocak 2019 Çarşamba

JOLLY İLE REN NEHRİ’NDE ROMANTİK BİR TATİL...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



JOLLY İLE REN NEHRİ’NDE ROMANTİK BİR TATİL İÇİN YERİNİZİ AYIRTIN

Kıyılarına dizilmiş görülmeye değer mekânlar, tarihi binalar, şatolar, müzeler, kaleler… Şeker Bayramı için tatil planlarını önceden yapanlara Jolly Tur’un romantik bir rota önerisi var; Johann Strauss Nehir Gemisi ile Romanik Ren Nehri. Rotası İsviçre, Fransa, Almanya ve Hollanda olarak belirlenen bu gemi turu ile tatil severlerin randevulaşması gereken tarih ise 5 – 12 Haziran 2019. Gezginlerin masmavi bir ufka yelken açacakları bu gemi turu 7 gece 8 gün sürecek. Bu turun başlangıç fiyatı ise ulaşım, tam pansiyon konaklama, transfer ve dergiler dâhil olmak üzere 899 euro olarak belirlendi.

Peki, Şeker Bayramı’nda gemi turu ile yapacağınız tatilde siz tatil severleri neler bekliyor?
Gezginlerin bu turda ilk rotası Zürih olacak. Görenleri kendisine hayran bırakacak mekanları ve tarihi dokusuyla birlikte panoramik Zürih turunun ardından Basel limanındaki gemide keyifli zaman geçireceksiniz.
Rotayı Breisach’a çevirdikten sonra ekstra tura katılacak olan tatil severler Colmar & Alsace & Strasbourg Turu ile Colmar şehir turunda ahşap evleri, Little Venice bölgesi ve kiliseleri ziyaret edeceksiniz. Alsace şarap bölgesinde yapacağınız keyifli bir yolculuğun ardından büyüleyici Strasbourg’u mutlaka görmelisiniz.
İmparatorların şehri olarak bilinen Speyer’de şehir yürüyüşü turuna çıkın ve Eski Şehir ve Speyer Katedrali’ni ziyaret edin. Ardından 1981 tarihinden itibaren UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki katedral, dünyadaki korunmuş en büyük Romanesk Kilise Binası’nı görmeden gemi turunuza devam etmeyin.

UNESCO Dünya Mirası’na dahil olan ve aynı zamanda güzel Drosselgasse yoluyla ünlü, şirin, şarap üretici kasaba Rüdesheim’a uğradıktan sonra Ren Nehri’nin ortalarında seyir halinde iken, ünlü Loreley Geçidi unutulmaz anlar yaşatacak. Moselle ve Ren Nehri’nin birleştiği yerde bulunan Koblenz’de masmavi bir ufuk sizi bekliyor olacak. 
Hollanda’da ekstra olarak Rotterdam & Delft Turu ile Hollanda’nın en tarihi ve kültürel şehirlerinden Delft ve dünyanın en büyük limanlarından birisine sahip ticaret merkezlerinden Rotterdam gezilecek.

Jolly,Eray Kılıç ile ‘Hadi Yemeğe Gidelim’ diyor...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



JOLLY, DÜNYAYI YE-RİM DİYEN ERAY KILIÇ İLE LEZZET KEŞFİ’NE ÇIKIYOR


Jolly, 15 yıldır Türkiye’yi hatta dünyayı YE-RİM diyen
Eray Kılıç ile ‘Hadi Yemeğe Gidelim’ diyor ve sizleri leziz sofralara davet ediyor. Eray Kılıç ile turizmin dinamik markası Jolly, yeni şehirler görmenin yanı sıra lezzet keşfinden de haz alan tatil severleri Hatay’da Lezzet Keşfi’ne çıkarıyor. Eray Kılıç’ın seyahat tutkunları ile birlikte olacağı lezzet keşfinin rotaları, Mozaik Müzesi, St. Pierre Kilisesi, Habib Neccar Cami, Antakya Evleri olarak belirlendi. Lezzet tutkunlarının bu eşsiz tura katılabileceği tarih ise 9 Şubat. Türk Hava Yolları ile 1 gece 2 gün olarak planlanan bu tura, tatil severler 1.299 TL’den başlayan fiyatlarla katılabilirler.

Bu çok özel turda Eray Kılıç sizleri yöresel ve gurme lezzetler ile buluşturacak, keşfedilmeyi bekleyen lezzet duraklarına doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkartacak. Aynı zamanda yemeklerin ve restoranların hikayesini kendisinden dinleyecek, farklı bir gurme turu yapacaksınız. Sadece Hatay’ın lezzetlerini tatmayacak aynı zamanda çan, ezan ve hazzan sesinin birbirine karıştığı, inançlar ve barış simgesi Hatay’da görülmesi gereken yerleri de göreceksiniz. Dünyanın ikinci büyük Mozaik Müzesi, dünyanın ilk mağara kilisesi St. Pierre Kilisesi, Anadolu’da yapılan ilk cami olan ve içerisinde Hz İsa’nın havarilerinden Yahya, Yunus, Şem’un Sefa ve Yasin Süresinde adı geçen Habib–i Neccar’ ında kabrinin bulunduğu Habib Neccar Cami, eski Antakya evleri Hatay’ın gezilecek rotalarından bazıları. Hadi Gidelim!

Canpark Akademi mezunları, sertifikalarını aldı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Canpark Akademi ilk dönem mezunları, belgelerini törenle aldı. Geleceğiniz için ‘Can’la başla çalışıyoruz…
Ümraniye bölgesinin buluşma noktası olan Canpark Alışveriş ve Yaşam Merkezi tarafından, genç işgücünün eğitim alması ve kalifiye personel olabilmesi için kurulan ‘Canpark Akademi’nin ilk dönem eğitimleri tamamlandı.
Perakende sektörüne ilgisi olan, özgüveni yüksek, gelişime ve değişime önem veren ancak fırsat bulup bu konuda eğitim alamamış ya da istediği iş fırsatını yakalayamamış olan gençler, Kasım 2018 tarihinde başlayan ve 20 gün süren eğitimlerini tamamladılar. 100’ü aşkın katılımcı ile başlayan eğitim sürecinin sonunda, tüm aşamaları başarı ile geçen gençler, markaların ihtiyaç duyduğu, dinamik ve eğitimli iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere sertifikalarını aldılar. Canpark Akademi eğitimlerinin 2019 yılı boyunca devam ederek, perakende sektörüne 500’ü aşkın gencin yetiştirilmesi hedefleniyor.

Canpark Akademi’ye yoğun talep

Proje hakkında bilgi veren Canpark Alışveriş Merkezi Müdürü ve Canpark Akademi Kurucusu Volkan F. Binöz, mezuniyet töreninde şunları söyledi:
“Canpark Akademi projesine başlarken, gençleri istihdam etmenin ne kadar önemli olduğu bilinciyle gençlerin iş hayatına katılması, markaların kalifiye insan kaynağı ihtiyacının karşılaması ve ziyaretçilerimizin alışveriş merkezinde geçirdiği sürede kaliteli hizmet alabilmeleri amacıyla yola çıktık. Geldiğimiz noktada ilk mezunlarımızı vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Eğitimlerini ve eleme süreçlerini başarı ile tamamlayan katılımcılarımız için şimdiden iş talepleri gelmeye başladı. Bundan sonraki süreçte, aldıkları eğitimler ile başvurular arasından sıyrılıp kendilerine uygun işlerde çalışacaklarına inanıyorum ve hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum” dedi.

Perakendenin yeni neferleri göreve hazır

Canpark Akademi ilk dönem mezunları olan gençler yaptıkları değerlendirmelerde; aldıkları eğitimlerin hayata bakış açılarını değiştirdiğini, kendilerinin farkına varmalarını sağladığını, dışardan kolay gözüken sektörün aslında çok fazla dinamiği olduğunu ve emek gerektiren bu alanda çalışmak istediklerini kaydettiler. Perakende sektöründe çalışmak için büyük heyecan duyduklarını belirten mezunlar;Canpark Akademi’ye ve kurucularına sağladıkları bu imkan için teşekkürlerini ilettiler.

Yoğunlaştırılmış eğitim programı

Canpark Akademi eğitimleri, 2 ayrı aşamada gerçekleşiyor. Kriterlere uyan ve ön elemeyi geçen adaylar; endüstriyel klinik psikolog, devlet tiyatrosu sanatçıları ve İSG uzmanın da aralarında olduğu deneyimli isimlerden, iş hayatında ihtiyaç duyabilecekleri, etkili iletişim, çatışma yönetimi, öz denetim ve kişisel farkındalık, stres yönetimi, takım çalışması, diksiyon ve hitabet gibi konularda genel eğitimler alırken; sektörün önde gelen markalarının eğitmenlerinden de spesifik eğitimleri alıyorlar. DeFacto, Opmar Optik, Schafer, Mumusogibi birçok değerli markanın yetkilisi tarafından verilen; satış psikolojisi, satış sanatı, satış teknikleri ve ilave satış son olarak da vaka analizleri eğitimleri, katılımcıların tercih edecekleri alanlarda neler ile karşılaşabileceklerinin teorik ve pratik çalışması olmaktadır.

22 Ocak 2019 Salı

Burun estetiği ameliyatlarında, kafamıza en çok takılan 6 soru ...




HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Burun estetiği ameliyatı öncesinde, kendimize sormamız gereken 6 soru

Burun, birçok vazifesi olan çok yönlü bir organ. Burun estetiği ameliyatının en önemli kazanımlarından biri burundan doğal nefes alınmasının sağlanmasıdır. Bu ameliyatı sadece bir kozmetik işlem gözüyle düşünmeyip, sağlığa olan önemli katkıları değerlendirilmelidir. 
Bulunduğumuz coğrafyada, burun içi ve dışındaki sorunların çok yaygın olmasından dolayı, burun estetiği ameliyatlarının en sık yapılan operasyonlardan biri haline geldiğini ifade eden Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, bu ameliyatı düşünenlerin kendilerine sormasının faydalı olabileceği soruları değerlendirdi.  



1-Burun estetiği için uygun doktoru nasıl seçmeliyim?
Bu ameliyat, Kulak Burun Boğaz (KBB) ve Plastik Cerrahi (PC) uzmanları tarafından yapılabilen ortak ameliyatlardandır. Seçeceğiniz hekimin branşından ziyade, öncelikle bu konuyla özel olarak ilgilenip ilgilenmediğini mutlaka araştırmalısınız. Dahası günümüzde sosyal medya hesaplarından araştırıp, geçmiş hastalarını inceleyebilir veya ulaşabildiğiniz geçmiş hastalarıyla iletişime geçerek fikir alabilirsiniz. Tavsiyem odaklanmak için kendinize uygun olabilecek 3 burun estetiği uzman bulup, bir dönem takip etmenizdir. Ayrıca, ulaşabilirseniz hekimin çalıştığı hastanedeki doktor veya diğer sağlık çalışanları da güçlü referanslardır ve genellikle sağlık konusunda objektif kişilerdirler.

2-Ameliyatın maliyeti ne olacaktır?
Her burun cerrahının, ameliyat ücreti farklıdır. Fiyat belirlemede rol oynayan faktörler, öncelikle bu özgün ameliyata yapılan yatırımlar ve mükemmel sonuçlar için harcanan donanımlara göre değişir. Ameliyatın yapılacağı hastane, hekimin ameliyatınızda kullandığı cerrahi alet, teknolojiler, cerrahi ekibinin donanım maliyetleri yanında, ameliyat sonrasında harcanacak emeğe göre fiyatlar değişkendir. Bunların dışında ilgili hekimin mükemmel sonuçlar için kendisine ve ekibine dönük yaptığı eğitim yatırımları da ameliyatın fiyatında rol oynayan diğer faktörlerdir. Karar vermede tavsiyem, sadece en ucuz fiyatı tercih etmemenizin yanında, her şeyin en pahalısının da en iyisi olmayabileceğini dikkate almanızdır. Bu noktada dikkatli karar vermelisiniz. Unutmayın, karar vermede yapılacak bir yanlış, size uzun süre moral bozukluğu yanında, ilk ameliyata göre 2 misli maliyetlere çıkabilecek bir revizyon burun ameliyatı yükünü getirecektir. Revizyonlar konusunda yeri gelmişken belirtmek isterim ki, en başarılı burun estetiği cerrahının bile revizyonları olabilir, ama bunun oranı ve hekimin hastasına sahip çıkması bu noktada önemlidir. Bu noktada öncelikle kendi bütçenizi belirleyip, kararınızı buna uygun bir burun estetiği uzmanından yana tercih kullanmanız doğru bir yaklaşım olacaktır.

3-Doktor ile yapılacak ilk görüşmeye kendimi nasıl hazırlamalıyım?
İlk görüşme, ortalama 30 dakika civarında sürecektir. Doktorunuzun bu zamanı tamamen size ayırarak, ameliyatınıza dönük kendi algoritmalarını anlatacaktır. Tavsiyem bu görüşme öncesinde, kendinize bir soru listesi hazırlamanız ve kafanıza takılan soruları sormanızdır. Fakat bunun birçok doktorla da yapılacak bir ön görüşme olmasından dolayı, çok fazla detay sorulara girmeniz gerekmiyor, eğer karar verecekseniz, diğer ayrıntılı sorularınızı bir sonraki son görüşmeye bırakmanızı öneririm. Bu görüşme öncelikle, söz konusu operasyon için doğru hekim ve doğru hasta seçimi amacıyla yapılmalıdır. Önemli olan bu ameliyatı size en uygun ve iyi iletişim kurabileceğiniz kişiye yaptırmanızdır.

4-Ameliyat sonrası iyileşme dönemi nasıl olacak?
Bu ameliyat sonrasında genellikle 1 gece hastanede kalırsınız, bazı hekimlerin tercihine göre aynı gün eve çıkmak da mümkündür. Ameliyatın ertesi gününde, hafif bir ödem ve morluk olabilir, fakat bunlar hızlıca azalacak ve haftasında neredeyse hiç kalmayacaktır. Günlük normal aktivitenize 2.’ci gün dönebilirsiniz, fakat çok fazla eğilip kalkma ve yüz mimiklerinden kaçınmak koşuluyla dönmelisiniz. Tavsiyemiz, mesleğinize göre de değişmekle birlikte, kendinize en az 7 gün yıllık izin ayarlamanızdır. Pek çok hekim, burun dışındaki ve içerisindeki kullandığı ateli 7.’ci gün çıkarır, fakat bir 5 gün daha flaster uygulamak ister. Yani işten uzak kalacağınız zamanı 12 güne çıkarabilirseniz, mükemmel iyileşmiş ve ödemleriniz oldukça azalmış olarak işinize geri dönmüş olursunuz. Yeni burnunuz 2 haftada oldukça güzel görünmeye başlayacaktır ve 6 haftada büyük oranda oturacaktır. Fakat mikro düzeyde ödem azalma süreci ve tam oturması 2 yıla kadar devam eden süreçte olacaktır.

5-Yeni burnumun şekli konusunda nasıl bir beklentiye girmem gerekiyor?
Güzellik kişiye göre değişen sübjektif bir kavramdır. Bu noktada ameliyatın başarısını seçeceğiniz cerrahın tecrübe, el becerisi, yardımcı ekibi yanında kullandığı donanım ve teknolojiler büyük oranda belirleyecektir. Fakat sizin kemik, cilt, cilt altı ve kıkırdak altyapınızın da sonuçlarda önemli rolü olacaktır. Eski bir estetik sınıflamada 1 den 6 ya kadar rakamlar ile estetik değerlendirmeler yapılmış ve “En başarılı ameliyatla bile kişinin estetik görüntüsünü 2 veya 3 seviye daha iyi hale getirebileceği” belirtilmiştir. Gelişen teknolojiler ve tekniklere rağmen, üstteki ifade günümüzde de büyük oranda geçerliliğini sürdürmektedir. Çünkü son sözü, her zaman burnunuzun altyapısı söyleyecektir. Öncelikle beklentiniz, güzel nefes almak ve geçmişe göre 2-3 seviye daha estetik bir görüntüye kavuşmak olmalıdır ve mükemmel diye bir şeyin olmadığını unutmamalısınız.

6-Ameliyat sonrası psikolojim nasıl etkilenecek?
Burun estetiği insan psikolojisini etkiler.  Bu ameliyatı bazıları “Psiko Cerrahi” diye adlandırırlar. Öncelikle bu ameliyatı doğru ve gerçekçi sebeplerle istediğinizden emin olmalısınız. Burnunuzun yüzünüzün tam ortasında olması ve ifadenizi direk etkilemesi nedeniyle, ameliyat sonrasında da uzun bir süre burnunuza takıntılı olacaksınız ki, bu çok normaldir. Hastalarımız sıklıkla ameliyat sonrasında değişik ışıklarda cep telefonlarıyla burunlarının fotoğraflarını çekip endişelerini dile getiriyorlar. Fakat unutmayın ki, cep telefonu görüntüleri yakından balık gözü etkisi ile merkezi büyük etrafı küçük gösterirler,  ayrıca ışığın durumuna göre gerçek görüntü ile birebir paralel olmazlar. Bu şekilde özellikle fotoğraflar ile burnunuza takılmanız, sizin psikolojinizi olumsuz etkileyecektir. Yeni burnunuza alışma sürecinde, masaj esnasında karşısında olacağınız iyi ışık alan güzel bir ayna size en fazla yardımcı olacaktır. Kendinizi hazırlamanız gereken bir diğer konuda, çevrenizdeki insanlar uzunca bir süre burnunuzdan konu açacaklar ve yorumlar yapacaklardır. Bu yorumlar genelde olumlu olmakla birlikte, bazen de sizi olumsuz da etkileyebilecektir. Bu duruma da kendinizi mutlaka hazırlamalı ve pozitif enerjiyle dolu olmalısınız.  Unutmayın, bu ameliyat bir sabır cerrahisidir ve güzel sonuçlarının ortaya çıkması zaman alacaktır.

19 Ocak 2019 Cumartesi

GTD 2019’a Merhaba Gastronomi Gecesinde yılın yorgunluğu atıldı...






HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Elit World Hotel İstanbul’da GTD tarafından gerçekleştirilen 2019’a Merhaba Gastronomi Yılı Gecesi’ne farklı kent ve yörelerden konuklar katıldı. Geceye katılım her branşdan Gastronomiye gönül vermiş şeflerden basın mensuplarına, şirket yöneticisinden işletmecisine kadar herkes vardı.Tat ve Koku temalı gecede yılın yorgunluğu atıldı.


GTD Başkanı Gürkan Boztepe, Gastronomi turizmini hem Türkiye’de hem de ülke sınırları dışında tanıtmak için çalışmalara devam edeceklerini söyledi,Türsab Kültür ve Turizm Bakanlığıyla koordineli çalışarak devletlerle resmi anlaşmalar yapan bir sivil organizasyon konumuna geldiklerini söyledi.


Gecede Gastronomi Turizmine Değer katanlara Plaketleri verildi Plaket alanlar sırasıyla Cüneyt Asan – Günaydın Et, Mehmet Yalçınkaya, Tamer Köseoğlu – Den Den Yatçılık, Sedat Bornovalı – İstanbul Rehberler Odası, Ebru Nurluoğlu – AİP Vakfı, Tansu Demir – Garibaldi, İstanbul Valiliği, İ.B.B. Turizm Müdürlüğü, Yalçın Manav – Taşfed, Osman Ayık – Türofed, Elite World Hotels, Nuri Develi – Develi Et, İhsan Koçulu, Dilek Koç – Where Dergisi, Firuz Bağlıkaya – Türsab, Bülent Akarcalı, Mehmet Ersoy – Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dr. Mustafa Aydın, Nadir Güllü – Karaköy Güllüoğlu, Cem Kınay, Erkan Ataman – Ciner Holding, Bedriye Berber Engin – Özel Ödül




Sektöre emek ve değer katan seçkin konukları ve GTD üyeleri için özel olarak tasarlanan yeni yıl yemeğinin tematik kısmında “Kokuların tatlar üzerindeki etkileri” anlatıldı. Kış aylarını hafızamızda en iyi canlandıran Tarçın, Karanfil, Defne, Vanilya, Kişniş gibi baharat kokularıyla birlikte, Selçuklu ve Osmanlı kültüründe Saray’da pişirilen yemeklerdeki kokulardan Saray kadınlarının ve padişahların tercih ettiği kokular ve anlamları hakkında bilgiler verildi. Kişiye özel koku seçiminin püf noktalarından yılbaşında parfüm hediye almanın inceliklerine kadar uzanan uygulamalar gerçekleştirildi.

Kolaysoft Teknoloji ve Eczacı Kart,E-Buluşmalara eczacılar yoğun katılım gösteriyor ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Kolaysoft Teknoloji ve Eczacı Kart, E-Buluşmalar toplantıları düzenliyor

Eczacı Kart çözüm ortaklarından Kolaysoft Teknoloji, e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-İrsaliye gibi e-Dönüşüm süreçlerini anlatmak için E-Buluşmalar toplantıları düzenliyor.
TEB Eczacı Kart ve Kolaysoft, E-Buluşmalar toplantılarının 1.’ni 5 Ocak Cumartesi günü Samsun’da, 2.’ni8 Ocak Salı günü Kütahya’da düzenledi. Toplantıların yıl boyunca 54 eczacı odasında yapılması planlanıyor.

E-Buluşmalara eczacılar yoğun katılım gösteriyor
E-Buluşmalar toplantılarının 1.’si 5 Ocak 2019 tarihinde Samsun Eczacı Odasında, Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri Ecz. Arman Üney, Samsun Eczacı Oda Başkanı Ecz. Onur Ferhat Karacan, oda yönetimi, Eczacı Kart Direktörü Hakan Duran, Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk, Kolaysoft Teknoloji AŞ Pazarlama Koordinatörü M.Umut Gökbulut ve bölge eczacılarının yoğun katılımı ile gerçekleştirildi.
E-Buluşmalar toplantılarının 2.’si 8 Ocak 2019 tarihinde Kütahya Eczacı Odasında, Kütahya Eczacı Odası Başkanı Süleyman Cahit Ceylan, oda yönetimi, Eczacı Kart Direktörü Hakan Duran, Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk, Kolaysoft Teknoloji AŞ Pazarlama Koordinatörü M.Umut Gökbulut ve bölge eczacılarının yoğun katılımı ile düzenlendi.

e-Fatura süreçlerinin faydaları 3 başlık altında anlatılıyor
Eczacı Odalarında yapılan toplantılarda, e-Fatura süreçlerinin faydaları 3 başlık altında anlatılmaktadır.
Birinci başlıkta; eczacılar için büyük sıkıntı olan faturaların kargo gönderimi, takip süreci ve en önemlisi faturaların kağıt ortamda saklanması sorunu vardı ve e-fatura uygulaması ile bu sorunun ortadan kalktığı vurgulanmaktadır.
İkinci başlıkta; ekonomik anlamda fatura gönderim maliyeti; fatura, zarf ve kargo gibi maliyetler eklendiğinde her bir fatura için 4,5 TL ile 12 TL arasında değişiyordu. E-fatura uygulaması ile bu maliyetlerin kuruşlar derecesine inmesiyle, eczacıların yıllık fatura başına %99’a varan oranlarda tasarruf yapacakları vurgulanmaktadır.
Üçüncü başlıkta; Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından 1 Ekim 2017 tarihinden itibaren e-fatura kabul edilmeye başlanıldığı ve bir tık ile faturaların SGK’ya ulaşması ve SGK tarafından fatura kontrollerinin yapılacağı vurgulanmaktadır.

17 Ocak 2019 Perşembe

GELECEĞİN LEZZETLERİ, SİRHA 2019’DA YARATILACAK

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



GELECEĞİN LEZZETLERİ, SİRHA 2019’DA YARATILACAK

Dünya yiyecek- içecek sektörünün kesişim noktası ve sektördeki her profesyonel için bir referans etkinlik olan “Sirha Lyon”26  – 30 Ocak 2019 tarihleri arasında Fransa’nın Lyon kentinde gerçekleşecek.
Bu sene 19.’su gerçekleşecek olan ve tüm dünyaya hitap edecek Sirha Lyon, 200 bin’e yakın sektör profesyoneline daha geniş ürün ve servis yelpazesi sunabilmek için daha da büyütülecek. 10 bin metre kare genişletilen fuarda, 3 bine yakın marka ve katılımcı yer alacak.
26 Ocak’ta başlayacak olan Sirha Lyon, 5 gün boyunca sektör gelişmelerine kendini adapte ederek, yeni katılımcılar ve daha büyük bir ziyaretçi kitlesi ile prestijli birçok etkinliğe sahne olacak. 
Sunduğu yoğun ve tam kapsamlı programı, dinamik yapısı ile yine tüm beklentilerin ötesine geçmeye hazırlanan Sirha Lyon ile ilgili olarak Sirha Yönetim Kurulu Başkanı Marie-Odile Fondeur “Sirha, yıllar içerisinde Horeca (Hotel, Restaurant, Café) sektöründe eşsiz bir yer edindi. Bu gücümüzü zengin içeriğimizden, sıcak atmosferimizden ve gastronomi sektörünün en önemli isimlerini bir araya getirebilmemizden alıyoruz” görüşünde bulundu.

SİRHA LYON, YENİLİKLERİN VE İNOVASYONLARIN ÇIKIŞ NOKTASI
Gastronomi sektörünün en büyük buluşması olarak nitelendirilen ve üstün kalite anlayışı ile tüm dünyada fark yaratan Sirha Lyon ziyaretçileri, yeni konseptler keşfederken bir taraftan da yeni ürün veya ekipman inovasyonlarını öğrenecekler. Hızla değişen gastronomi sektörü ve sürekli gelişen bir pazar karşısında ziyaretçiler yeni konseptleri keşfederek, yaratıcı fikirlerden ilham alma şansı yakalayacaklar. Bir diğer taraftan da, Sirha Lyon’da gerçekleşecek olan b2b görüşmeleri ve toplantılar katılımcı ve ziyaretçilere yeni iş olanakları ve iş birliktelikleri yaratma fırsatı da verecek. 

Gastronomi sektörüne zengin, canlı ve tam kapsamlı bir bakış açısı getiren Sirha Lyon, değişken dünyamızda geleceğin trendlerinin ve lezzetlerinin belirlenmesinde büyük bir rol oynuyor. Bu anlamda, Sirha Lyon, sektör profesyonellerinin geleceğin taleplerini önceden öğrenerek, adapte olabilmeleri için tüm ipuçlarını tek çatı altında verebilmeyi hedefliyor.

SİRHA LYON DÜNYANIN EN PRESTİJLİ YARIŞMALARINA SAHNE OLACAK


Sirha Lyon 21 farklı yarışmaya da ev sahipliği yapacak. Sektörün tüm mesleklerinin (aşcılar, kasaplar, pastacılar, baristalar, fırıncılar vs.) kendi hünerlerini ve yeteneklerini sergileyeceği bu yarışmalar izleyicilerin yeni fikirler ve teknikler edinmelerini sağlayacak. Bu yıl 30. Yılını kutlayacak olan Dünya Pastacılık Kupası’nın (Coupe du Monde de la Pâtisserie) finalleri 27 ve 28 Ocak tarihlerinde fuar kapsamında gerçekleşecek. Bu yılki konsepte uygun olarak, tamamen vegan tatlılar hazırlayacak olan şefler 21 farklı ülkeyi temsil edecekler. Yarışmacılar, 10 saat boyunca çikolata, şeker ve dondurma alanında 3 farklı çeşit tabak yaratacaklar.
Dünyanın en prestijli şef yarışması olarak öne çıkan ve tüm dünyada büyük yankı uyandıran Bocuse d’Or yarışmasının da finalleri yine fuar kapsamında 29 ve 30 Ocak tarihlerinde gerçekleştirilecek. Tam 5 saat 35 dakika boyunca 24 ülkeden 24 yarışmacının hünerlerini sergileyeceği Bocuse d’Or ‘un jüriliğini ise dünyanın en saygın şefleri üstlenecek. Yarışmacılar, gelenekselleşmiş mutfak kurallarını uygularken bir taraftan da kendi ülkelerinin kültürlerini hazırladıkları yemeklere yansıtacaklar. Bocuse d’Or yarışmasının bu yılki Resmi Havayolu Sponsorluğunu
ise Türk Hava Yolları üstleniyor.

SIRHA Hakkında
Sirha, ilk olarak 1983 yılında Fransa’nın Lyon kentinde düzenlendi. Lyon’da 2 yılda bir düzenlenen ve en son 2017’de gerçekleştirilen Sirha’yı, her yıl yaklaşık 25.000 şef, 200.000’in üzerinde profesyonel ziyaret ediyor. Katılımcı ve marka sayısının 3.000’i aştığı Sirha Lyon’un organize edildiği alan, 132.000 metrekare. Sirha Lyon 62 ülkeyi konuk ediyor. Diğer yandan, Sirha Lyon, dünya çapında prestije sahip 21 yarışma ile de ön plana çıkıyor. Bunlar arasında “Bocuse d’Or” (Şefler Olimpiyatı), “Dünya Pastacılık Kupası” (Coupe du Monde de la Pâtisserie), “Uluslararası Catering Kupası” (International Catering Cup) ön plana çıkan yarışmalar olarak nitelendiriliyor. Sirha’nın ayrıca Sirha Green ayağı da organize edilmeye geçtiğimiz yıl başlandı. Yeşil, vegan, çevreye duyarlı ve alerjensiz ürünlere odaklanan Sirha Green, son yıllarda önem kazanan sürdürebilirlik temasını ön planda tutuyor. Günümüzde Sirha, Fransa’nın Lyon kentinin yanı sıra,  Macaristan Budapeşte’de ve Türkiye İstanbul’da düzenleniyor. 
SIRHA İstanbul: Sirha İstanbul, ilk olarak 2013 yılında düzenlendi. HORECA sektöründeki ilham veren yenilikler kadar yerel lezzetlerin ve şeflerin yaratıcı lezzetlerinin sergilendiği fuarda, gastronomi sektörünün en önde gelen yarışma ve etkinlikleri de düzenleniyor. Bunlar arasında, “Bocuse d’Or” (Şefler Olimpiyatı), “Dünya Pastacılık Kupası” (Coupe du Monde de la Pâtisserie), Omnivore (Mutfakta Yaratıcılık Festivali) gibi pek çok etkinlik yer alıyor. Her yıl kendini daha fazla geliştiren ve gittikçe daha çok ilgi gören Sirha İstanbul’un 7.si 14-16 Kasım 2019 tarihlerinde gerçekleşecek.

16 Ocak 2019 Çarşamba

Le Cordon Bleu “Gastronomi Trendleri Buluşması 2019”Atıksız Mutfak” teması ile gerçekleşti…

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Le Cordon Bleu ile Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde bu yıl 3.sü düzenlenen, “Gastronomi Trendleri Buluşması 2019” Le Cordon Bleu mezunu ünlü şefler ve kanaat önderleri ile gerçekleşti. Mutfakta prestijin ve mükemmelliğin simgesi Le Cordon Bleu’nün ünlü mezun şefleri ve sektörün vizyonerleri 2019 yılının gastronomi trendlerinden öne çıkan atıksız mutfak ve sürdürülebilirlik konusunu sektörle paylaştı! Dünyanın en prestijli mutfak sanatları okulu Le Cordon Bleu ile Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde bu yıl 3.sü düzenlenen, “Gastronomi Trendleri Buluşması 2019” Le Cordon Bleu mezunu ünlü şefler ve kanaat önderleri ile 15 Ocak Salı günü Fransa Sarayı’nın büyülü atmosferinde “Atıksız Mutfak” teması ile gerçekleşti…

Etkinliğin açılış konuşmasını Fransa Başkonsolosu Bertrand Buchwalter ve Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne Ertan Tüysüzoğlu yaptı. Sayın Başkonsolos, Fransa’nın atıklar üzerine yürüttüğü politikalardan bahsederek, 2 ülkenin yemeğe verdiği önemi ve sofrada geçirilen zamanın paralelliğine vurgu yaptı.  2018’de gastronomi ve gastronomi turizminin önemli bir ekonomik kaynak olduğu konusunda farkındalığın arttığını belirten Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne Ertan Tüysüzoğlu ise, ekonomide sürdürülebilirliğin esas olduğunu ve bunun da ancak, şeflerden üreticilere; işletmecilerden seyahat acentalarına dek tüm paydaşların dahil olduğu bütünsel bir yaklaşım içinde, devlet desteği, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerin katkısı ile mümkün olabileceğinin altını çizdi. Defne Ertan Tüysüzoğlu sözlerini “Bu konuları derinlemesine incelemek ve özellikle yeme-içme sektöründe ne gibi tedbirler uygulanabileceğini Le Cordon Bleu Eğitmen Şefleri, mezunları ve sektörün kanaat önderleri ile birlikte değerlendirmek için 3. Gastronomi Trendleri buluşmasını “Atıksız Mutfak ve Sürdürülebilirlik” çerçevesinden ele almak istedik.” şeklinde bitirdi.


Yeni fikirlerin mercek altına alındığı buluşmada; Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şefi Erich Ruppen, Le Cordon Bleu Mezunları; Londra Yaz Restaurant’ın Yönetici Şefi Umut Karakuş, Markus Prime Ribs Society’nin kurucu ortağı Emirhan Paralı, Eğitmen Şef ve “Bakır Tencere” yemek kitabının yazarı Semen Öner, “Şerife ile Yaşam” programlarını hazırlayan ve permakültür tasarımcısı Şerife Aksoy,  Nicole’ün Mutfak Şefi Aykut Doğanok ve 10’dan fazla ülkede catering hizmeti veren İsrailli Şef Omri Magal, trendleri ve sektörün yönelimini değerlendirdi. The Marmara Collection Taksim ve Esma Sultan Yalısı Executive Şefi Tolga Özkaya ise “Mutfaklarda gelişen teknoloji, çalışanların eğitimi ve farkındalığın artması ile birlikte kaynakların etkin kullanımı konusunda gelişmeler yaşanmaktadır” sözleriyle konuşmasını tamamladı. Etkinliğe özel atıksız mutfak reçeteleriyle hazırlanan lezzetler tadıldı.


Bu sene ilk defa; Hürriyet köşe yazarı Müge Akgün moderatörlüğü’nde gerçekleşen panelde, WWF Genel Müdürü Aslı Pasinli, İnce Kiler’in kurucusu Nazlı Pişkin, Swissotel’in Executive Şefi Ali Ronay, yemek yazarı, editör ve danışman Cemre Narin, Ek Biç Ye İç’in Genel Koordinatörü Aycan Tüylüoğlu “Atıksız Mutfak” konusundaki fikir ve deneyimlerini paylaştı. WWF genel müdürü Aslı Pasinli özellikle plastik tüketiminin zararları konusunda çarpıcı rakamlar verdi. “Her gün İstanbul’da garnitür kaynaklı çöpe giden gıda 13 kamyon. Restoranlarda seçmeli garnitür sunarak, tek kullanımlık ambalajlar kullanmayarak, streç film yerine tekrar kullanılabilir cam malzemeler kullanılarak bu atığı sıfırlamak mümkün. Hepsi ama hepsi parmağımız ucunda, iş karar vermeye bakıyor” diyerek konuşmasını sonlandırdı. Bu ilham verici geleneksel buluşma önümüzdeki senelerde de Le Cordon Bleu önderliğinde sektöre yön vermeye devam edecek.

Fibromiyalji nedir? Ne değildir?

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Fibromiyalji nedir? Ne değildir?

Fibromiyalji kısaca, yorgunluk,uyku,hafıza ve psikolojik durum sorunlarıyla beraber görülebilen tüm vücuttaki kronik ağrı sendromudur. Hastaların genel şikayetleri ağrı ve belirli bölgelerde görülen aşırı hassasiyettir. Semptomların kişiden kişiye farklılık göstermesi nedeniyle belirli bir kalıpta tanım yapmak oldukça zordur.

Fibromiyalji hakkında bilgi veren Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:
Fibromiyalji dünya nüfusunun yaklaşık %9’nu etkileyen ve hastaların genellikle kadınlardan oluştuğu sebebi veya tedavisi henüz tam olarak açıklığa kavuşturulamamış kronik bir hastalıktır.Teşhisinde, elle tutulur belirgin testler yapılamaması nedeniyle, pek çok benzer sorunla karıştırılabilmektedir. Tedavisinde, ağrının yanı sıra, genel stresin de azaltılması önemlidir. Ağrının yanında, en çok görülen sorunlar, yetersiz uyku ve yorgunluktur; buda zamanla depresyona neden olabilmektedir. Bu nedenle, multidisipliner bir tedavi yolu tercih edilmelidir” dedi.

Peki aslında,Fibromiyalji nedir veya ne değildir?

1)Hastalığın ilk tanımlanmaya başlandığı dönemlerde romatizmal olabileceği düşünüldüyse de, eklemlerde,kaslarda veya diğer dokularda harabiyet yaratmaması nedeniyle, bu düşünceden vazgeçilmiştir. Yani fibromiyalji romatizmal yada artrit benzeri bir hastalık değildir.

2)Ağrı şikayetinin yanında görülen en belirgin semptomlar, uyku sorunları ve yorgunluktur. Bu nedenle temelinde psikolojik sorunlar olduğu düşünülse de, araştırmalar bunun aksini göstermiştir. Aksine genel ağrı şikayetlerinin depresyonu tetiklediği düşünülmektedir. Yani fibromiyalji psikolojik bir hastalıkta değildir.

3)Ağrılar, tüm vücutta olabilselerde genellikle sırt bölgesinde yoğunlaşırlar, bu nedenle her sırt ağrısına fibromiyalji tanısı yakıştırılmaktadır.Burada dikkat edilmesi gereken durum, kronik sırt ağrısı ile fibromiyaljiyi karıştırmamaktır. Kronik sırt ağrısı genellikle sırt kaslarındaki kuvvetsizlik yada skolyoz ve kamburluk gibi iskelet sistemi sorunlarına bağlı gelişirken; fibromiyaljinin kesin nedeni hala bilinmemektedir. Yani,her kronik sırt ağrısı, fibromiyalji değildir.

4)Ağrının his edildiği bölgeler her ne kadar kaslar ve eklemler olsa da, araştırmacılar tarafından kabul edilen genel kanı, bu ağrıların temelinin Beyin’deki ağrı merkezlerinin aşırı hassaslaşması olduğudur. Yani,ağrının sebebi sadece kas yada eklem sorunları değildir.

5)Hastalık genellikle 20 ile 50 yaş arasında ortaya çıkarken, her ırkta benzer oranlarda görülmektedir. Ancak açıklanamayan bir şekilde, kadınlarda görülme oranı, erkeklerin yaklaşık 8 katıdır. Genetik olarak kabul edilmese de, ebeveynlerde görülen fibromiyalji çocuklarda görülme olasılığını artırmaktadır.Yani,aslında genetik bir hastalık değildir.

6)Hastaların en büyük korkuları ağrılarının şiddetinin zamanla artmasıdır. Fibromyalji sendromunun belki de tek iyi yanı zamanla kötüleşmemesidir. Korkmayın, bundan daha kötüsü yok.

7)Tedavisi net olarak belirlenememekle beraber, multidisipliner yaklaşımların daha başarılı olduğu kabul edilmektedir. Hastalara bir yandan ağrı kesici ilaçlar verilirken, bir yandan da fizik tedavi ve zorlayıcı olmayan egzersizler verilmektedir. Psikolojik destek almakta tedavinin parçalarındandır. Yoga,nefes egzersizleri,yüzme gibi alternatif yöntemler de tedavinin bir parçası olabilir.

15 Ocak 2019 Salı

JOLLY İLE ORTAÇAĞ’A YOLCULUK YAPMAYA HAZIR OLUN....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



JOLLY İLE ORTAÇAĞ’A YOLCULUK YAPMAYA HAZIR OLUN

Tarihin en derin ve olağanüstü doğasıyla bezeli olan Salzburg, Passau Prag, Viyana ve Budapeşte’de Ortaçağ’a yolculuk yapmayı planlıyorsanız, Jolly Tur’un 23 Mart 2019 itibariyle birden fazla tarihle düzenleyeceği Büyük Orta Avrupa Turları tam da size göre. 7 gece sürecek olan bu seyahatin başlangıç fiyatı ise 299 euro olarak belirlendi. Çok avantajlı fiyatı ve üstelik 4 gündüz turunun da dahil olduğu bu turda Hallstat, Göller Bölgesi, Salzburg ve Passau Turları da Jolly’den size hediye.
Tatil severlerin bu turda ilk rotası Salzburg olacak. Avrupa’nın en güzel yerlerinden biri olan Göller Bölgesi’nin kendine has mimarisi ve eşsiz doğasını birleştiren kasabalarını görme fırsatı bulacaklar. Bununla birlikte Avusturya’nın en güzel köylerinden biri olan Hallstatt, Salzach Nehri’nin ikiye böldüğü, klasik müziğin büyük ismi Mozart’ın Şehri, Arnavut kaldırımlı sokakları, Mozart’ın Evi, Mirabell Sarayı’nın barok bahçesi de görülecek yerler arasında.

Prag… Panoramik şehir turunda Küçük Mahalle, Charles IV. Köprüsü, Eski şehir Meydanı ve Astronomik Saat Kulesi’ni mutlaka ziyaret edin. Prag’ı ortadan ikiye bölen ve şehre hayat veren kanallarıyla meşhur Vltava Nehri üzerinde masal şehir Prag’ın gündüz ve gece görüntülerini, Panama ve Süveyş Kanallarına benzeyen kanal geçişleri ile birlikte unutulmaz bir gece yaşayacaksınız. 17’nci ve 18’nci yüzyılda Avrupa sosyetesinin ve devlet adamlarının uğrak şehri olan Karlovy Vary’nin eşsiz tabiatı içinde, yan yana inşa edilmiş onlarca muhteşem sarayı, Atatürk’ün 1918 yılında kaldığı oteli, Dvorak’ın Mozart’ın, Goethe’nin Beethoven’ın, Rus Çarı Büyük Petro’nun ve Petro’nun ve Puşkin’in evlerini gördükten sonra 12 farklı suyun çıktığı termal galerilerde ziyaret edilecek yerler arasında.

Viyana… Opera, Üniversite, Parlamento Binası, Tiyatro, Prater, Holfburg ve Müzeler bölgesi görülecek yerler arasında. Viyana’nın eğlence merkezi olan Grinzig Tepelerine gidilerek bölgenin en sevilen restoranlarından birinde kemanlar, akordeonlar ve Viyana şarkıları eşliğinde unutulmaz anlar yaşayacaksınız.

Budapeşte… Kentin yüzlerce yıllık öyküsünü dinlemek ve kalenin tepesinden ışıklarla bezenmiş muhteşem manzarayı izlemek için Budapeşte Kalesi’ne çıkın. Gözlerinizi kırpmadan izlemek isteyeceğiniz güzellikler bunlarla sınırlı değil kuşkusuz. Erszebet Köprüsü, Gellert Tepesi, Balıkçılar Kulesi, St. Mathias Katedrali, Zincirli Köprü, Tarihi Opera Binası, Kahramanlar Meydanı; sizi yaşayan tarihin güzellikleriyle buluşturacak. Ve yönünüzü Peşte’ye çevirin. Budapeşte’de Buda ve Peşte yakalarını en güzel açılardan fotoğraflama fırsatının ardından Peşte’de güzel barlardan birine oturun ve geleneksel Macaristan içeceklerini yudumlayın.

Sömestr Tatilinde Radisson Blu Çeşme’de Çocuklara Özel Cupcake Atölyesi...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Sömestr Tatilinde Radisson Blu Çeşme’de Çocuklara Özel Cupcake Atölyesi


Radisson Blu Resort & Spa, Çeşme yarıyıl tatilinde avantajlı fiyatlarının yanı sıra kurabiye ve cupcake atölyesi, sihirbaz gösterisi, animasyon programı gibi birbirinden eğlenceli aktivitelerle minik misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.

Radisson Blu Resort & Spa, Çeşme yoğun geçen eğitim döneminin ardından çocuklarıyla birlikte dinlendirici ve eğlenceli bir sömestr tatili geçirmek isteyen misafirlerini 19 Ocak – 2 Şubat tarihleri arasında çocuklara özel aktiviteler ve sömestr dönemine özel fiyatlarla karşılıyor.

Radisson Blu Resort & Spa, Çeşme’nin deneyimli mutfak ekibi bu sene sömestr tatili boyunca her gün minik misafirleri için ücretsiz Cupcake Atölyesi düzenleyecek. Geri kalan zamanlarda ise çocukları animasyon ekibi ile dolu dolu bir aktivite programı bekliyor.

Açık büfe kahvaltı, akşam yemeği, Dulcis Termal Spa & Hamam’a ücretsiz girişin yanı sıra 12 yaşın altındaki bir çocuk için ailesinin odasında ücretsiz konaklama fırsatından oluşan ve 349 TL’den başlayan sömestr paketiyle Radisson Blu Resort & Spa, Çeşmetatilde misafirlerini bekliyor.

Sömestre tatilinde, Kastamonu- Ilgaz kayak ve kültür turu

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Sömestre’de, Kastamonu kültür ve Ilgaz kayak turu   

Sömestre tatiline (15 tatile) sayılı günler kaldı. Novitas Turizm ve Seyahat Acentası tarafından, 20- 25 Ocak ile 27-31 Ocak tarihleri arasında, “Kastamonu- Ilgaz Kayak ve Kültür turu” düzenleniyor.
5 gün-4 gece olarak düzenlenecek iki ayrı programda, Ilgaz Dağı’nda 2 tam gün kayak keyfi ile diğer günler kentte aralarında 14.yüzyıldan kalma Candaroğlu yapısı Mahmut Bey Camii, Nasrullah Meydanı’ndaki Nasrullah Camii gibi camiler, türbeler, konaklar, Şehit Şerife Bacı anıtı gibi yerler ziyaret edilecek. Vedat Tek Kültür Merkezi’nde ülkemizin ilk ve tek şapka müzesi, dantel ve bebek müzesi gezilecek.


Aynı zamanda, kentin turistik çarşısı olan Münire Medresesi’nden, Kastamonu’ya özgü hediyelikler ve el sanatı ürünleri almak mümkün. Kayak ve Kültür ağırlıklı olan turda, kentin tarih kokan eşsiz Kastamonu Uğurlu Konaklarında kalınırken, banduma, simit tiridi, çekme helva, etli ekmek, pastırma gibi yöresel eşsiz lezzetlerini tatma fırsatı da var. 


Kastamonu Ilgaz Turu 4 gece 5 gün yarım pansiyon:
Turun fiyatı kişi başı 1.600 TL
7-12 yaşına kadar olan çocuklar (İki büyük ile aynı odada konaklama): 1.300 TL
7-12 yaşına kadar olan çocuklar (Bir büyük ile aynı odada konaklama): 1.380 TL
2-6 yaş arası çocuklar: 400 TL

“Epson SC-T serisi, 2019’un yıldızı parlayacak modelleri olacak”

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Lidya Grup Mehmet Döner,
“Epson SC-T serisi, 2019’un yıldızı parlayacak modelleri olacak” 

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, alanında dünya markaları olan Xerox, Epson ve EFI’nin Türkiye distribütörlüğünü yapıyor. Temsil ettiği üç dünya markası, kendi kulvarlarında teknolojiye öncülük ederek, yeni ürün serilerini, dünya ile eş zamanlı olarak ülkemizde konumlandırıyor.
Epson’un geniş formatlı yazıcılarındaki mevcut modelleri reklamcılar ve kopyalama merkezleri tarafından tercih edilmektedir. Epson yeni nesil geniş format yazıcısı SC-T serisini ise, geçtiğimiz yıl Kasım ayında, ofislerin ve kurumsal müşterilerin hizmetine sundu. Böylece, inşaat, emlak, okullar, mühendisler gibi birçok meslek dalında faaliyet gösteren ofislere ve kurumsal pazara da adımını atmış oldu.
Epson’un sahip olduğu üstün teknolojiyle pazardan yoğun ilgi gördüğünü kaydeden Lidya Grup Geniş Format Ürünler Satış Müdürü Mehmet Döner, şunları söyledi:
“Epson SC-T serisi, iç mekan baskılar için, daha inovatif, son kullanıcıya yönelik olan, kullanım kolaylığı sağlayan, teknolojiyi tam anlamıyla yakalayan ürünler oldu. Epson, küçük işletmelere, ofislere, eğitim merkezlerine, kamu kurumlarına, inşaat firmalarına, perakende mağazaları gibi iç mekan baskı işlerini kendi ofis ortamında çözmek isteyenler için bu yeni ürün serisini çıkardı. Kafa ünitesi dahil sahip olduğu teknoloji, baskı kalitesi, düşük sahip olma maliyeti gibi birçok artısı bulunan EpsonSC-T serisi, 2019’un yıldızı parlayacak modelleri arasında yer alacaktır” dedi.

Diğer markalara da kafa üreten Epson, kendi ürünlerinde özel kafa ünitesi kullanıyor

Epson ürünlerinde; kalite, inovasyon, performans gibi birçok artının yer aldığını anlatan Lidya Grup’tan Mehmet Döner, konuşmasına şöyle devam etti:
“SureColor SC-T serisi geniş formatlı yazıcılarda, kalite, inovasyon, performans dahilherşey var.Toplam sahip olma maliyetinin ekonomik olması, özellikle geniş formatlı yazdırma işleri bulunanofislerin ve kurumsal işletmelerin, dış kaynak kullanım ihtiyacını ortadan kaldıracaktır. Nitekim yeni SureColor SC-T serisi, tüm geniş formatlı yazıcılardan daha küçük boyutta olması nedeniyle de, çalışma alanlarına rahatlıkla sığmaktadır. Tüm bu artılarından daha da önemlisi, serideki her yazıcı Epson’un kendisine özel olan eşsiz Precision Core baskı kafası teknolojisine sahip olmasıdır. Bilindiği üzere Epson, dünya geneline, makinenin can damarı olan “kafa ünitesi”ni üretmektedir. Yılda milyonlarca adet ürettiği kafa ünitelerini de, pazardaki diğer firmaların hizmetine sunmaktadır. Epson kendi markasıyla ürettiği geniş formatlı yazıcıları içinse, Tfpmicropiezo teknolojisini kullanarak kendisine özel kafa ünitesi üretmektedir. Epson’un kendisine özel ürettiği kafa ünitesi yedek parçalar arasında bulunmaktadır. Epson’un kafa ünitesinin 2 yıl garantili olması ve yedek parça statüsünde yer alması da, doğal olarak makinenin baskı ve işletim maliyetlerini aşağıya çekmektedir. Yeniden özetleyecek olursak, Epson SC-T serisinde, 2 ana modelin altında 6 farklı ürün modeli çıkardı. Bu serideki modellerin adı, 3100, 3100n, 5100, 5100n, 3400, 3400n, 5400 oldu. Bu seri, inşaat firmaları, emlakçılar, market zincirleri, eğitim kurumları, küçük işletmeler gibi, baskı işleri olan işletmelerin, kendi işlerini işletmelerinin içerisinde yapabilmelerine imkan vermektedir. Epson’un endüstriyel pazarın hizmetine sunduğu geniş formatlı yazıcıların, ofis ortamına uyarlanmış versiyonu olan SC-T serisi, sahip olduğu üstün özellikleri nedeniyle kurumsal şirketlerin ve ofislerin yoğun talebiyle karşılaşmaktadır.Epson makineleri kısaca, üstün performansı ve üretkenliği garantileyen teknolojisiyle, her boyuttaki işletmeler için mükemmel sonuçları ortaya çıkarmaktadır. Ofisinizin bir köşesinde olan bu geniş formatlı yazıcılar, aynı zamanda printer özelliği de sunarak, A3 ve A4 kağıt çıktılarının alınmasına da imkan sağlamaktadır. Ürünlerinwifi bağlantısı var, direk usp’lerden çıkış alınmakta ve günümüzün teknolojik gereksinimleri makinelerin üzerinde mevcuttur. Özetle, ister geniş formatlı yazıcıya ilk kez yatırım yapılsın, ister güncel yazdırma ve kopyalama olanakları genişletilmek istensin. Epson SureColor SC-T serisi, işletmelerin tümüne çözüm sunacaktır” diye konuştu.


Ülke genelinde “bayi kanalı” yapılanması kuruyor

Epson’un
ofisler ve kurumsal işletmeler için pazara sunduğu yeni nesil geniş format yazıcısı SC-T serisi, kamu ve özel sektördeki tüm firmaların ihtiyacını karşılaşacak teknoloji ve kaliteyi sağlamaktadır. Ülke geneline daha etkin hizmet verebilmek için SC-T serisi için bayi kanalı yapılanmasına başladıklarını ifade eden Mehmet Döner, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yıl itibariyle SC-T serisi ürünleri için, bayi kanalı atama görüşmelerimiz devam ediyor. Bu yılın ilk yarısında bayi kanalı yapılanmamızı tamamlamayı planlıyoruz. Lidya Grup’un ülke genelinde sahip olduğu yapılanması bugüne kadar ağırlıklı olarak endüstriyel üreticilere hizmet verirken, bu yeni ürün grubuyla ofislerin ve tüm işletmelerin ihtiyaçlarını da karşılamış olacağız. Bu yıl bu ürün grubuna yoğun talep olarak, başarılı olacağımızı öngörüyoruz. Örneğin, 10 şubesi olan bir market zincirini düşünelim. Bu market zincirinde kampanyalı ürün satışlar olmakta ve iç mekandaki tanıtım bannerleri sürekli değişebilmektedir. Şuan dışarıda yaptırılmakta olan bu işler, SC-T serisi ile kurum içerisinde yapılıyor olacaktır. Böylece hem zamandan, hem maliyetten ciddi bir tasarruf sağlanacaktır. Aynı zamanda, Epson’da tüm ürünler, ekolojik olarak sürdürülebilir bir yaşam döngüsü düşünülerek geliştirilmektedir.Epson, ürünlerini tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel etkileri ve CO2 emisyonlarını en aza indirme bakış açısıyla tasarlanıyor.Epson, maliyetleri düşük tutmaya yardımcı olan ve kolay değiştirilebilen, çeşitli boyutlarda mürekkep kartuşu seçenekleri de sunmaktadır” şeklinde konuştu.


Her işletme için geniş formatlı yazıcı olan “Epson SC-T Serisi” hakkında

**Mimarlar: CAD tasarımlarını, olağanüstü ayrıntılarda gösteriyor. SC-T serisi geniş formatlı yazıcılar, CAD yazdırmanın ve çizimin, ozalit kopyaların yanı sıra müşteriler ve projelerin yasal süreçlerinin ihtiyaç duyulan ticari teklif ve belge gereksinimlerini karşılamaktadır.
**Reklam ajansları: Hızlı ve sorunsuz bir biçimde canlı, göz alıcı reklamlar yaratarak, müşterilerin dikkatlerini çekebilirsiniz. Büyük fotoğraf kalitesindeki posterlerden flamalara dek her şeyi basmak mümkündür.
**Mühendisler: Düşük maliyetler ve yüksek hızlar, SC-T serisi geniş formatlı yazıcıları mühendisler için ideal kılmaktadır. İhtiyaç duyduğunuzda ayrıntılı ve doğru resimler, büyük ölçekli çizimler, şemalar, ozalitler ve daha fazlasını üretebilirsiniz.
**Küçük işletmeler: Posterlerden afişlere, sunumlardan grafiklere kadar işletmeniz için gereken tüm ürünleri basabilirsiniz. Geniş formatlı yazdırma, markanızın imajını ileri bir seviyeye taşıyarak, işletmenizi rekabette daima ön plana çıkaracaktır.
**İnşaat sektörü: Geniş formatlı bir yazıcı ile CAD çizimlerini veya diğer plan görüntülerini kağıt üzerine aktarmak kolaydır. Hızlı şekilde bina içi işaretleri, bina giydirmeleri gibi afişlerin çıktılarını kurum içerisinde üretebilirsiniz. 
**Eğitim kurumları: Okullarda sınıf içlerinde kullanılacak basılı tanıtım materyalleri, öğrencilere ve öğretmenlere eğitim sırasında ilham veren bir görsellik sunacaktır.
**Emlak işleri: Emlak sektöründe çalışanlar, kendi panoları, ilanları ve gerekirse bölge haritaları hakkında bilgiler vererek, müşterilerine iyi bir sonuç sunmak için çalışmaların çıkışlarını alacaklardır.

11 Ocak 2019 Cuma

Hangi para biriminde borçlanılmalıdır?

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Canovate Group CFO’su Zafer Akay:
“Merkez bankası faiz arttıran ülkenin, para birimi ile borçlanmaktan kaçınmak gerekir”

Borçlanmadaki temel politika hakkında bilgi veren Canovate Group CFO’su Zafer Akay, uzun vadede daha güvende olabilmek için TL bazlı borçlanmanın tercih edilmesi gerektiğini anlatarak, şunları söyledi:
“Merkez bankası faiz arttıran ülkenin, para birimi ile borçlanmaktan kaçınmak gerekir. Ülkemiz gelişmekte olan bir ekonomiye sahip olduğundan, ithalatın ihracattan daha yüksek olması ve dış ticaret açığı vermemiz gerçekleşiyor. Kişilerin veya şirketlerin kendilerini uzun vadede daha güvende hissetmeleri ve kur riskinden korunmak için TL bazlı borçlanmaları tercih etmeleri, döviz ile borçlanmaktan daha akılcı olacaktır. Bu durum ihracatçı olmanız ve döviz bazında geliriniz olsa dahi geçerlidir” dedi.

Faiz arttıran ülkenin para birimi, diğer ülkelerin para birimi karşısında değer kazanıyor
Dünyada ekonomiye yön veren temel 2 bazpara birimi olduğunu anlatarak konuşmasını sürdüren



Zafer Akay, şunları kaydetti:
“Dünyada, Amerikan Doları ve Avrupa para birimi Euro, ekonomiye yön veriyor. Bu para birimlerinin yönetilip yönlendirilmesi de,Amerikan Merkez Bankası (FED) ile Avrupa Merkez Bankası (ECB)tarafından yapılıyor. Her iki merkez bankasından birisi ve/veya her ikisi,faiz arttırıyorsa, o ülkenin veya topluluğun para birimi, diğer ülkenin para birimi karşısında değer kazanır. Dış piyasada meydana gelen faiz artışı, ülkenizde bulunan yabancı sermayeyi de faiz arttıran ülkeye doğruçeker. Faizi artan para kıymetlenir değeri artar, aynı zamanda iç piyasanızda kurlar ve faiz üzerinde yukarı yönlü baskı yapar. Ayrıca, dış ticaret açığı veriyorsanız,bu açıktan doğan dövizazlığından dolayı artan döviz talebini de başka türlü de yeterince karşılayamıyorsanız (borçlanma) kurlarınve faizlerin yukarı yönlü hareketi,dış piyasadaki her faiz artırımından sonra iç piyasanızda yaşanacaktır. Tıpkı 2012 yılından başlayarak günümüze kadar gelen FED’in kademeli faiz artışından sonra olduğu gibi.Bu iki yabancı merkez bankasının faiz arttırmalarındakigenel amaç, ülkelerinde ekonomiyi soğutma amaçlıdır ve bir başka deyişle ülkelerindeki talebi kısmak ve/veya enflasyonu indirme (ekonomiyi soğutma) amacı güder. Tersine durumda faiz indiriliyorsa, talebi arttırma ve(ekonomiyi canlandırma) amacı gütmektedir” diye konuştu.

2012 itibariyle artan ABD faiz artırımı, ucuz sermayenin çıkmasına neden oldu

2002 yılından 2012 yılına kadar, ABD merkez bankası gösterge faizinin neredeyse sıfır olduğunu hatırlatan Zafer Akay, konuşmasına şöyle devam etti:
“ABD merkez bankası gösterge faizi 2002 ile 2012 yılları arasında neredeyse sıfır olduğundan, ABD’de bulunan fazla para,daha yüksek faiz ve getiri oranına sahip bizim gibi gelişmekte olan piyasalara (emergingmarkets) gelerek, bizim dış ticaretaçıklarımızı kolaylıkla kapatmamıza yaradı. Ayrıca, kredi taleplerimizi ucuz yoldan karşıladı. Bu da büyümemizde rol oynayan ekonomik faktörlerden birisi oldu. Bu süreç, 2012 yılında ABD Merkez Bankası FED faiz artırımınakadar sürdü. 2012’den itibarenkademeli olarak artan ABDfaizleri, ucuz sermayenin ülkemizden çıkmasına sebep olmuştur. Ülkeden çıkan sermayenin bize faturası,iç piyasada hem kurları, hem de faizlerin yukarı çekti. Euro/Dolar paritesi 1,5 seviyelerinden 1,13 seviyelerine kadar düşmüş, Dolar/TL paritesi 1.2 seviyelerinden 5,3 seviyelerine kadar çıkmıştır. Görünen o ki, bu durum 2019 yılında da devam edecek. 2019 yılı içerisinde Amerikan Merkez bakası FED’in faizlerini en az 2 en çok3 kez daha arttıracağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, Amerikan Dolarının değeri daha da artacağından daha pahalı hale gelecektir (Kurlara yukarı yönlü baskısı devam edecektir). Bazen faizler artmasa bile “faizlerin artma beklentisi” bile bu işlevi görmektedir. FED bunu geçmiş yıllarda, faiz arttırmadan sadece beklenti ile bile yapmıştır. Dolayısıyla, doların bu yılda gücünü arttırarak koruyacağını, bizimde (hane halkı, şirket, kurum) dolarbazlı borçlanmaktan kaçınmamıza işaret ediyor” şeklinde konuştu.

2020’ye kadar mevcut durumu iyi yönetmek gerekiyor

FED’in faiz arttırma sürecini değerlendiren Zafer Akay, şunları söyledi: 
“FED’in faiz arttırma politikası, Amerika’da enflasyonu dizginlemek için faizleri yeterince arttırdığı döneme kadar devam edecektir ki, bu politikalarının sonlarına yavaş yavaş geldiklerini ve hızının kesilerek devam edeceğini söyleyebilirim. Çünkü Amerika’da enflasyon rakamları beklenenin altında çıktığı için, soğutulacak bir ekonomi de bulunmamaktadır vedolayısıyla faizleri arttırma çok da mantıklı olmayacaktır. Faiz hadleri mevcut ekonomileri için maksimum seviyeye ulaşmıştır. 2020’nin başlarından başlayarak faiz indirimine bile gidebileceği ve bunun da fiyatlamasının piyasalar tarafından 2019’un son çeyreğinde yapılmaya başlayacağını öngörebiliriz. Bunun da etkisi, bizim gibi piyasalara olumlu yansıyacaktır ki, bu noktada 2020’ye kadar mevcut durumu iyi yönetmek önemlidir. Yukarıdaki değerlendirmelerin neticesinde diyebilirim ki, dış ticaret açığı verdiğimiz sürece ve güçlübaz paraya sahip (ABD veAvrupa Birliği) ülkelerin Merkez bankaları faiz arttırdıkça; dövizle borçlanmak, TL ile borçlanmaya göre daha maliyetli olmaktadır. Eğer bunların herikisinden birisi faizi arttırıyorsa, faiz arttırılan ülkenin para birimi değer kazanacağından, o para birimi ile borçlanmaktan kaçınılması gereklidir.Tersi durumda, yani iki büyük baz paraya sahip ülke merkez bankalarından biri veya herikisi de faiz indirimine gidiyorsa, yabancı ülkelerden ülkemize ucuz ve bol sermaye hareketi olup,döviz bollaşacağından dövizle borçlanma TL ile borçlanmaya göre daha akılcı olacaktır. Özetle, borçlanmadaki temel politika,  merkez bankası faiz arttıran ülkenin para birimi ile borçlanmaktan kaçınmak olmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.

ParamKart ve TIRPORT’dan dev işbirliği...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


ParamKart ve TIRPORT’dan dev işbirliği

Elektronik para ve ödeme sistemlerinin öncü kuruluşu Turk Para ve lojistik yönetiminin parlayan teknoloji şirketi TIRPORT,2019’a önemli bir işbirliğini duyurarak girdiler.
Geleceğin ödeme sistemlerine odaklanan Turk Elektronik Para A.Ş., Türkiye’deBankalararası Kart Merkezi(BKM) üyeliğine kabul edilen ilk ödeme şirketidir. Sektöre birçok yenilik getiren şirket, TROY ve Mastercardlisansına sahip ilk elektronik para şirketi olma ayrıcalığına da sahiptir.
TIRPORT ise,lojistik yönetimini uçtan uca dijitalleştirdi. Geliştirdiği mobil tabanlı teknolojilerle dünya çapındadijital bir platform yaratarak sektöre kazandırdı. 2018 yılı içinde Alibaba’nın düzenlediği dünyanın en iyi startupları yarışmasında, binlerce rakibini geride bırakarak, iş modeli ve teknolojileriyle Çin’de Hangzhou’daki dünya finallerinde dünyanın en iyileri arasında yer almayı başardı.
Bu büyük işbirliği ile onbinlerce kamyoncuya, TROY Logolu Param TIRPORT Kart’lar verilecektir. Artık nakliye ödemeleri TIRPORT ve Turk Para güvencesiyle elektronik para ile ödenecektir.

Taşımacılık sektörünün yıllık büyüklüğü 300 milyar TL

Taşımanın %92’sinin karayolları ile yapıldığı ülkemizde her gün yaklaşık 600 bin kamyon yük taşıyor. Avrupa’nın en büyük kamyon pazarı olan Türkiye’de 850 bin kamyon yollardadır.1.2 Milyon SRC belgeli şoför ekmeğini bu işten kazanıyor. Yüzlerce lojistik firması, taşıma kooperatifi, ambar ve binlerce taşeron firmayük organizasyonu ve taşımacılık yapıyor.
Yıllık 300 Milyar TL’nin üzerindeki bir paranın döndüğü taşımacılık sektöründe “Ödeme” en kritik süreçlerden birisi. Çünkü Lojistik firmalarının “ÖZMAL”olarak adlandırılan kendilerine ait kamyon oranı %5’lerin altındadır. Türkiye’de yollardaki kamyonların %95’i şahıslara ait. Kamyonun bütün operasyonel yükü de, kamyoncunun sırtındadır. Kamyoncu için ödeme ve ödeme araçlarının likitliği hayati derecede kritiktir.
Türkiye’de günlük nakliye ödemesi tutarı 800 Milyon TL’nin üzerindedir. Bu tutarın da en az 1/3’ü doğrudan nakit olarak yapılıyor. Türkiye’de kamyonculara günlük nakit yapılan ödeme tutarı 250 Milyon TL’nin üzerindedir.

Param TIRPORT kart ile onbinlerce kamyon şoförü, ödeme takibi ve çilesinden kurtulacak

TIRPORT geliştirdiği mobil tabanlı teknolojilerle yükün ve taşımanın uçtan-uca izlenmesini sağlarken yük sahibine her an güven verecek teknolojileri sunuyor. Turk Elektronik Para A.Ş. güvencesindeki TROY baskılı ParamKart, Türkiye’deki 2.9 Milyon POS cihazı ve binlerce ATM’den paraya hemen ulaşılabilmesini veya ödeme yapılabilmesini mümkün kılıyor.
TIRPORT’a özel hazırlanan Param TIRPORTkart ile onbinlerce kamyon şoförü ödeme takibi ve çilesinden kurtuluyor. Lojistik firmaları ve yük sahipleri, artık nakliye ödemelerini 7/24 doğrudan Param TIRPORT kartlara yapabilecekler. Kamyoncular kendilerine yapılan ödemeleri, TIRPORT Mobil App ile takip edebilecekler.
Param TIRPORT kartlarla, Türkiye’deki tüm ATM’lerden nakit çekilebileceği gibi anlaşmalı akaryakıt zincirleri, binlerce anlaşmalı mağaza ve işyerinden indirimli alışveriş yapılabilecek. Ayrıca, kullanıcı performanslarına bağlı olarak kredilendirilmiş nakit avans, taksitlendirilmiş alışveriş vb. hizmetlerden de yararlanabilecekler.
Bu dev işbirliği ile 2020 yılı sonuna kadar, 10 binin üzerinde üye iş yerine ulaşılması, 200 binin üzerinde kamyoncunun sisteme entegre edilmesi ve günlük 10 Milyon TL’nin üzerinde bir işlem hacmine ulaşılması hedefleniyor.