31 Mart 2019 Pazar

RadissonRewards Üyeleri Puanlarını 35’i Aşkın Havayolunda Kullanabiliyor...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



RadissonRewards Üyeleri Şimdi Puanlarını 35’i Aşkın Havayolunda Kullanabiliyor

Uçuşlarını RadissonRewards ile yapmak isteyen misafirler, hem üyelik avantajlarından yararlanabiliyor hem puanlarını uçuş mili olarak kullanabiliyor.

Radisson Hotel Group™ tarafından yapılan bir açıklamayla RadissonRewards™küresel ödül programı için ortak çalışılan havayolu sayısının arttığı ve 1 Mart 2019 itibarıyla üyelerin puanlarını 35’i aşkın mil programında kullanabildiği duyuruldu.

RadissonRewards Üyeleri Şimdi Puanlarını 35’i Aşkın Havayolunda Kullanabiliyor

Radisson Hotel Group Küresel Sadakat ve Etkileşim Üst Yöneticisi Efrem Berman şöyle konuştu:“Misafirlerimize kolayca uçuş mili kazandırırken RadissonRewards üyesi olmanın ayrıcalıklarından yararlanma olanağı da sunarak üyeliğimize değer kattığımız için heyecan duyuyoruz. RadissonRewards programına katılan misafirlerimize özel üye fiyatlarının yanı sıra unutulmaz anılar yaratacak özel avantajlara erişim de sunulacak.”

Bu ay itibarıyla otel konaklamaları için uçuş mili kazanmak isteyen tüm misafirlerin RadissonRewards programına üye olması gerekiyor. RadissonRewards hesap profillerini her 10.000 puana ulaştıklarında tercih ettikleri havayolunun millerine dönüştürmek üzere otomatik olarak ayarlayabilen üyeler diledikleri takdirde 2.000, 50.000 veya 100.000 puan ve katlarında kullanmayı da seçebiliyor.

Havayolu ortaklarımızın listesi için www.radissonhotels.com/rewards/airlinesinternet sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

28 Mart 2019 Perşembe

Progroup şirketlere,“stratejik kalkınma haritası” hazırlıyor....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Turquality’de, son 15 yılda 2.5 milyar TL devlet desteği sağlandı

Progroup şirketlere,“stratejik kalkınma haritası” hazırlıyor

Devlet destekli ilk marka destek programı olan Turquality’de, son 15 yılda marka destek programından yararlanan firmalara yaklaşık 2.5 milyar TL devlet desteği sağlandı. Turquality alan işletmeler, bu destekler ile kilogram başına olan ihracatlarını 3 kat artırdılar.

Turquality’nin bir teşvik programından öte, işletmeler için bir iş ve değer modeli olduğunu ifade eden Progroup Uluslararası Danışmanlık Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:
“Ülkemizdeki firmaların kilogram başına olan ihracatları 1.38 – 1.5 dolar arasında iken, Turquality alan firmalarda kilogram başına ihracat 4 – 4.5 dolar civarında gerçekleşiyor. Turquality’detekstil sektörü firmaları öndedir. Son dönemlerde ihracat hedefleri bulunan, yazılım, turizm, sağlık, lojistik, endüstriyel anlamda yarı mamül ve hammadde üreticileri, otomotiv yedek parça gibi sektörlerden de birçok firma, Turquality marka destek programından yararlanmayı istemektedir” dedi.

Yabancı firmalar, “Turquality” desteğini sorabiliyor

Yabancı firmaların da “Turquality” desteğini sorabildiğini anlatan Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:
“Bir Türk firması, yurtdışındaki bir işletmeyle işbirliği yapmayı planlandığında, yabancı firmaların sorduğu sorulardan birisi de Turquality desteği olabiliyor. Bir yandan Turquality, üretim, satın alma, kalite, ar-ge, insan kaynakları gibi işletmenin tüm birimlerinin global standartlarda etkin bir iş modeliyle yönetildiği anlamına geliyor. Diğer yandan, yurtdışına açılan Türk firmalarına reklam, ofis kirası gibi konularda destek verdiğinden; Türk şirketiyle ortak iş planlayan yabancılar, ülkemizin verdiği marka desteği programından yararlanılabileceğini biliyorlar. Aslında Turquality, bir karne ve bir akreditasyondur. Kısaca, Turquality karnesi pekiyi olan bir Türk işletmesi, global pazarlarda yabancı firmalara güven vermektedir” diye konuştu.

Verilen desteklerin ihracatı artıracak algoritması bulunuyor

Turquality için verilen desteklerin ihracatı artıracak bir algoritmasının bulunduğunu belirten Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti:
“Progroup olarak şirketlere, stratejik kalkınma haritası hazırlıyoruz. Bu haritada, hem insan kaynaklarının yapılanması, hem işletmenin tüm iş süreçlerin etkin yönetilmesinin sağlanması, hem kilogram başına ihracatın artırılması, hem hedef pazarlara açılma gibi birçok madde yer alıyor. Örneğin, global pazarlarda iş yapacak olan bir firmanın, satış-pazarlama, finans yöneticisi gibi ilgili departmanlardakiyöneticilerinin, işlerini bilmelerinin yanı sıra, dünya piyasalarındaki gelişmeleri de yakından takip etmeleri gereklidir. Finans yöneticisi borç-alacak hesaplarını yönetmenin ötesinde, uluslararası fon ve nakit yönetimini bilmelidir. Satış ve pazarlama yöneticileri, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmelidirler” şeklinde konuştu.
Turquality konusunda uzman insan kaynağı yetiştirmek için “Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı” İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sürekli Eğitim Merkezi’nde devam ediyor. Program için Progroup Uluslararası Danışmanlık, MÜSİAD Milli Markalar Çalışma Grubu, Turquality Patronlar Platformu ve İTÜ Sürekli Eğitim Merkezi arasında işbirliği yapılıyor. Mart ve Nisan aylarında devam etmekte olan programın sonunda katılımcılara, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından “Turquality ve Marka Uzmanlık ve Vizyon Sertifikası” verilecektir.

Turquality ve ERP’nin işbirliği anlatıldı ,,,

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Turquality ve ERP’nin işbirliği anlatıldı

Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder,
“Üretim sorun olmaktan çıktı, önceliği pazarlamaya vermeliyiz”

Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Başkanı Mehmet Önder tarafından, 22 Mart 2019 tarihinde,Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı kapsamında, Turquality ve ERP’nin işbirliği konusunda katılımcılara bilgiler aktarıldı.
Turquality konusunda uzman insan kaynağı yetiştirmek için Progroup Uluslararası Danışmanlık, MÜSİAD Milli Markalar Çalışma Grubu, Turquality Patronlar Platformu ve İTÜ Sürekli Eğitim Merkezi arasında işbirliği yapıldı. Mart ve Nisan aylarında devam etmekte olan programın sonunda katılımcılar, İTÜ tarafından verilecek olan Turquality ve Marka Uzmanlık ve Vizyon Sertifikalarını alacaklardır.

Turquality bir standart ve işletmelerin verimliliğini artırıyor

Turquality’nin bir standart olduğunu ve işletmelerin verimliliğini artırdığını kaydeden Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, Turquality sürecinde yazılımın payının %35 olduğunu söyledi. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP)’de 50- 60 modülün olduğunu anlatan Önder, bunların içinde insan kaynakları yönetimi, satış, satın alma, üretim, finans, crm, stok, tedarik zinciri yönetimi, B2B/B2C, satış sonrası hizmetler gibi modüllerin olduğunu belirtti. Ülkemizdeki firmalar için üretim yapmanıngünümüzde sorun olmaktan çıktığının altını çizen Önder, firmaların öncelikli konusunun pazarlama olduğunu anlatarak, pazarlama – satış konusuna yoğunlaşmanın önemine işaret etti. Ülke olarak 170 milyar dolar olan ihracatın geçilebilmesi için, yüksek seviyeli üretim yapılmasıyla birlikte pazarlama yapılmasının da önemli olduğu kaydedildi. Önümüzdeki dönemin bulut çözümler dönemi olacağını ifade eden Önder, işletmelerin bulut konusunda birçok mikro çözümü satın alacağını söyledi. İşletmelerin ar-ge projeleri yerine, inovasyon projelerine yönelmesinin önemini de anlatan Önder, inovasyon sürecinde pazara nasıl girileceği, pazarın nasıl büyütüleceği, verimlilik, performans gibi konuların ele alınmakta olduğunu sözlerine ekledi.

İstanbul, kongre turizminde atağa geçti....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




ULUSLARARASI ALANDA BÜYÜK PRESTİJE SAHİP KONGREYE EV SAHİPLİĞİ İÇİN İSTANBUL SEÇİLDİ

Geride bıraktığımız dönemin izlerini silen ve hızlı bir toparlanma sürecine giren İstanbul, kongre turizminde atağa geçtiğinin ilk sinyallerini vermeye başladı. ICVB-İstanbul Kongre ve Ziyaretçi Bürosu’nun yürüttüğü başarılı çalışmalar neticesinde İstanbul,kongreye ev sahipliği için seçilmeyi başardı.

Katılımcı sayısı 1.500-1.700 arasında değişen ISF-International SeedFederation World Congress (Uluslararası Tohum Federasyonu Dünya Kongresi) için yürütülen adaylık çalışmaları kapsamında ulusal ve uluslararası kongre yetkililerinden oluşan heyet için ICVB tarafından 13-15 Şubat 2019 tarihleri arasında inceleme gezisi düzenlendi.
Yoğun bir program içeriğine sahip gezi kapsamında ISF Genel Sekreteri Michael Keller, Etkinlik Müdürü Camilla Perret-Gentil, PCO’su SalvatorePagano ile TSÜAB-Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu, TÜRKTED-Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği Genel Sekreteri Dr. Kenan Yalvaç ve ISF Ulusal Komitesi Koordinatörü Dr. Ali Üstün ağırlandı. Kongreye ev sahipliği kapsamında değerlendirilen kongre merkezleri, oteller ve gala yemeği mekanlarının tanıtıldığı gezi sırasında heyet ayrıca TUGEV-ICVB ve İstanbul Ticaret Odası Başkanı Sayın Şekib Avdagiç ile makamında bir araya geldiler.
Konuya ilişkin ISF Genel Sekreteri Michael Keller ile bire bir görüşme yapan Sayın Şekib Avdagiç, ev sahibi şehir olarak kongreye her türlü desteğin verileceğini ifade etti. Sayın Avdagiç, inceleme gezisine yönelik yaptığı değerlendirmede ise “ICVB olarak yapmış olduğumuz uzun soluklu ve özverili çalışmalar neticesinde bu denli prestijli bir kongre için şehrimiz adına adaylık sürecini yürüttük ve sonucunda kongreyi kazandık. Bu çalışmaların önemli bir ayağı olan inceleme gezimizi de başarılı bir şekilde tamamladık ve misafirlerimizin şehrimizden büyük bir memnuniyetle ayrılmalarını sağladık. ICVB olarak kongre adaylık çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.
Programın 2. gününde ise heyet yetkilileri, ICVB Genel Müdürü Cemil Hakan Kılıç tarafından akşam yemeğinde ağırlandılar.
ICVB’nin Adaylık Çalışmaları Devam Ediyor
İstanbul’a kazandırılan kongre sayılarını artırmak hedefli çalışmalarını yoğun bir şekilde yürüten ICVB’nin, önümüzdeki yıllar için kazandırdığı ve adaylık çalışmalarını devam ettirdiği kongreler ise şöyle sıralanıyor:
•      ECPNR- The European Course on PediatricNeuroradiology- 2021- Katılımcı sayısı: 300(İstanbul’a kazandırıldı)
•      EAO- The EuropeanAssociation of OsseointegrationAnnual Congress- 2023- Katılımcı Sayısı: 2500-3500(İstanbul Son 2 aday şehir arasında)
•      UNICEO- United Networks of International Corporate Events Organizers- 2020- katılımcı sayısı: 250 (İstanbul son karar aşamasında)
•      SWIFT-SocietyforWorldwideInterbank Financial Telecommunication- 2019- katılımcı sayısı: 350(İstanbul’a kazandırıldı)
•      BIR- Bureau of International Recycling- 2020- Katılımcı Sayısı: 900
•      ECM- EuropeanCities Marketing, Spring Meeting- 2020- Katılımcı Sayısı: 170
•      ITT- Institute Travel Tourisme-2020- katılımcı sayısı: 450 
•      ICGS- International Congress on GlaucomaSurgery- 2022- katılımcı sayısı: 500

KTÜ’den, Uyumsoft AŞ’ye Teşekkür Plaketi

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Uyumsoft, Karadeniz Kariyer Fuarında öğrencilerle buluştu

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde,Karadeniz Teknik Üniversitesi(KTÜ) ev sahipliğinde ve Karadeniz Bölgesindeki 12 üniversitenin katılımıyla, 11- 12 Mart 2019 tarihleri arasında “Karadeniz Kariyer Fuarı” düzenlendi.
Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ temsilcileri fuarda, ülkemizin inovasyon lideri olduklarını anlatırken, özel sektör ve kamuda hayata geçirdikleri dijital dönüşüm uygulamalarını kaydettiler. Uyumsoft’u temsilen katılan İş Geliştirme ve Kanal Yöneticisi Cafer Uyar ve Satış Pazarlama Yöneticisi Mustafa Dakmaz, standı ziyaret eden yetkililere ve öğrencilere, ülkemizin yerli yazılımda geldiği nokta ve Uyumsoft’un EkoSMMM, e-Serbest Meslek Makbuzu, EkoTicari ürün ailesinin aralarında bulunduğu geniş ürün yelpazesi hakkında bilgiler verdi. Fuara katkılarından dolayı Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Hikmet Öksüz tarafından, Uyumsoft AŞ’ye verilen Teşekkür Plaketini Cafer Uyar aldı.

10 binin üzerinde öğrenci katıldı

Trabzon Şenol Güneş Spor Kompleksi’nde düzenlenen Karadeniz Kariyer Fuarı’nın açılışı, 11 Mart 2019 tarihinde saat 10.00’da yapıldı. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal’ın açılış konuşmasını yaptığı törende,Tokat Valisi İsmail Ustaoğlu, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Seyfullah Kınalı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Çevre Komisyonu Başkanı Trabzon Milletvekili Muhammet Baltabirer konuşma gerçekleştirdiler. Açılış törenine, Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu, Trabzon Milletvekili Salih Cora, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Suat Hacısalihoğlu ve protokolün yoğun ilgisi oldu. İki gün süren Karadeniz Kariyer Fuarı’na, kamu ve yerel yönetim yetkililerinin yanı sıra, 150’nin üzerinde iş dünyasından temsilci ve 10 binin üzerinde üniversite öğrencileri katıldı.

26 Mart 2019 Salı

Canovate’ninTürk mühendisleri,Elektro-Optik Radar geliştirdi...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Türkiye’nin ilk Elektro-Optik Radarı“CanovatePanTher Radar’’ göreve hazır

CanovateGroup, veri merkezi (datacenter) ve fiber optik sistemlerindeki teknolojisi ve uçtan uça ürün portföyü ile dünyanın 10 global markası arasında yer alıyor. Ar-Ge ve inovasyon odaklı olan CanovateGroup, Türkiye’nin ilk Elektro-Optik Radarı olan PanTherRadar’ı geliştirdi. Her türlü hava koşulunda 360 derece görüş açısıyla gözetleme yapan “PanTherRadar”, havalimanları, sınır güvenliği, boru hatları, kıyı emniyeti ve ormanların yangından korunması gibi geniş bir alanda kullanılmaya başlandı. Ülkemizin ilk elektro-optik radarı, yaklaşık 3 yıllık bir ar-ge sonucunda, CanovateGroup bünyesindeki Türk mühendisler tarafından geliştirildi.

CanovatePanTher Radar yoğun talep alıyor

CanovatePanTher Radar hakkında bilgi veren CanovateGroup Elektro-Optik Sistemler Direktörü Ulaş Çırpıcı, şunları söyledi:
“CanovatePanTher Radar, termal kamera ile panoramik termal görüntüler ve sinyaller alarak, ürünün konumlandırıldığı yerlerde, her türlü kötü hava koşullarında, güvenlik tedbirlerinin arttırılmasının sağlar. Sistemin, geleneksel elektromanyetik radarlara göre, çok daha düşük maliyetli olması ve gece, karlı havalarda, yağmurlu havalarda, sisli ve puslu havalarda görüntü ve sinyal alabilmesi sayesinde, güvenlik personelinin korumasını yaptığı bölgede olası tehditler erken dönemde tespit edilebilmektedir.Günümüzde normal radarlar ile 360 derece tespit yapılabilmektedir. Bu sistemler, radyo frekansı ile çalışan aktif sistemlerdir ve maliyetleri çok yüksektir. Ürettiğimiz CanovatePanTherRadar sistemi ise, herhangi bir elektromanyetik dalga radyasyonu yaymamaktadır ve pasif bir sistemdir. Sistem 360 derece panoramik görüntü alabilen bir termal kamera içermekte ve görüntü oluşturma ve tehditlerin tespiti için gömülü yazılım içermektedir ve muadillerine göre daha düşük maliyetlidir.Kullanıcı, PanTherRadar’ın IP tabanlı olması dolayısıyla, termal görüntüleri ve radar alarm sinyallerini herhangi bir komuta kontrol merkezinden izleyip, takip edebilmekte ve sistem video yönetim sistemlerine kolaylıkla entegre olabilmektedir. Sistemin içerisinde bulunan video analitik yazılımıyla; nesne sınıflandırması (insan, araç, yangın), hareket tespiti, belirlenmiş alanlarda inceleme ve sadece belirli bir görüş açısında gözlem yapılabilmektedir.PanTherRadar’ın görüş açısı içerisinde kalan her türlü hareket içeren eylem, plot/iz olarak kullanıcıya gösterilmektedir ve sesli alarm üretilmektedir. Böylece, muhtemel tehdidin koordinatları belirlenmektedir.Belirlenmiş alanlara giren bir tehdidin PanTher Radar tarafından ihlal olarak algılanması durumunda, sistem tanımlamış kullanıcılara sms veya e-mail göndermektedir” dedi.

Askeri üslerden limanlara kullanım alanı geniştir

CanovateGroup Elektro-Optik Sistemler Direktörü Ulaş Çırpıcı, konuşmasına söyle devam etti:
“Sistem tüm bu özellikleri ile askeri üslerde, hava alanlarında, özel güvenlik gereksinimi olan yerlerde, sınırlarda sınır hattı boyunca, limanlarda vb yerlerde kullanılacaktır ve günümüzde kullanılan yüksek maliyetli radyo frekans tabanlı aktif radarlara alternatif bir çözümdür. PanTher Radar güvenlik ve gözetim ihtiyacı bulunan her yere adapte edilebilir. Özellikle uzun/kısa menzilli radarlar ve CCTV sistemlerinin yerine, bu sistem kolaylıkla kullanılabilir.Hali hazırda ülkemiz hava limanlarında ve sınır hatlarında güvenlik ve gözetleme sistemleri kurulmakta ve şehir içerisinde MOBESE iyileştirme çalışmaları yapılmaktadır. Önerdiğimiz CanovatePanTher Radar sistemi, tüm bu sistemler için ithal edilen ürünlerin yerine kullanılabilecek ve düşük maliyetli ve yüksek performanslı bir çözüm sunmaktadır.Güncel olarak güvenlik ve gözetim sistemlerinde yüksek maliyetli uzun/orta/kısa menzilli RF radarlar, ptz ip cctv sistemleri ve ptz ip termal sistemlerde kullanılmaktadır. PanTher Radarı ise, tüm bu sistemlerin yaptığı işi, tek başına yapmaktadır” diye konuştu.

22 Mart 2019 Cuma

OTELLER DOLDU, VİLLA TURİZMİ PATLADI...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


 Turizm iyi gidiyor, oteller şimdiden doldu, geriye kalan bir kaç oda fiyatlar açısından el yakıyor. Bu durumda yabancı Turist Türkiye'ye gelmeden internetten Villa kiralamaya başladı. Kimden? Sokak emlakçısından. Sonra? Sonra şikayetler gelmeye başladı.

Neler bunlar;

- Bana aylık 1200 euro dedi, geldikten sonra 1200 euro daha istedi,

- Fotoğraflarda gördüğüm villa ile beni götürdüğü villa aynı değil, Dağ başında, evde her şey var yazıyordu, tabak bile yok.

- Villa Denize 50 metre yazıyor  ama denize en az bir kilometre mesafe var,

- Kaldığım ev güvenli değil, Böcekli, Hijyen değil,

- Bana tüm faturalar içinde dendi, şimdi ek faturalar çıkarttılar. Parayı ödemezsem diye eşyama el koydular.

- Bana bağırıyor kötü davranıyor, yabancı dil de bilmiyor. Derdimi anlatamıyorum.

Şikayetler böyle uzayıp gider.

Peki, Bu turistlerin poliste kaydı var mı? YOK, Ayıplı hizmet karşısında bir güvenceleri var mı? YOK. Yarın başlarına bir iş gelse kimin ne haberi olacak? Hiç kimsenin. Devlet bu ticaretin vergisini alıyor mu? HAYIR! Emlakçı, Ev sahibi Turisti dolandırsa turistin bir güvencesi var mı? YOK!, Şikayet edeceği resmi bir merci var mı? HAYIR! Güvenli olsun olmasın, hijyen olsun olmasın emlakçı her yerde ve koşulda turiste ev kiralayabiliyor mu? EVET!


Peki ,nedir bunun çaresi, kontrolü?

Burada Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Villa Kiralamayı  en yaygın yapan ülkeler İtalya, İspanya ve Fransa bu konuda neler yapıyor ona bakalım.

- Öncelikle, siz turiste evinizi kiralamak istiyorsanız, ev sahibi olarak bölgenize bağlı Turizm Otoritesinden (Bizdeki karşılığı Turizm İl Müdürlükleri olabilir) yeterlilik sertifikası almanız lazım. Bir yetkili gelip evinizin bir Turiste kiralanması için gerekli koşullara sahip olup olmadığını kontrol edecek. Uygun görürse evinize bu sertifikayı verecek. Siz de görülebilir bir yere, Turistin konakladığı müddetçe bu sertifikayı asacaksınız.  Herhangi bir itilaf durumunda Turist sertifikada belirtilen iletişim detaylarından gerekli müracaatı veya şikayeti  kendi dilinden yapabilecek.

- Evinizi siz direkt kiralayabiliyorsanız siz, yoksa Turiste ev kiralama sertifikasına sahip bir emlakçı veya seyahat acentası aracılığı ile evinizi kiraya verebilirsiniz. Seyahat Acentaları zaten TÜRSAB ve Turizm Bakanlığı kontrolünde işletmelerdir. Ancak bir emlakçının Turiste hitap edebilmesinin, ev kiralayabilmesinin bir takım kuralları vardır. Kusurlu hizmet verdiğinde ise cezai yaptırımları... Bu nedenle onlar da belirli bir teminat ve şartlar karşılığında İl Turizm Müdürlüklerinden Turizm Sertifikalarını alırlar. Aranan şartların başında yabancı dil, nihai ücretin web sitesinde belirtilmesi, web'de belirtilmeyen herhangi bir ekstra ücretin tahsil edilmemesi, web sitesinin aldatıcı Fotoğraf ve Bilgi içermemesi ve turiste davranış biçimleri vs. gelir.

Bu düzenlemenin sezon başlamadan yapılması dileği ile...


Sevgilerimizle
Cem Polatoğlu

21 Mart 2019 Perşembe

Uyumsoft “Dijital İnovasyon” ödülünü aldı




HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Dijital İnovasyon ödülü Uyumsoft’un oldu 


Ülkemizin yazılım ve danışmanlıkta lider firması Uyumsoft AŞ, 5.Yeşil Ekonomi Ödülleri töreninde “Dijital İnovasyon” ödülünün sahibi oldu. Uyumsoft AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin’e “Dijital İnovasyon” ödülü, televizyoncu ve gazeteci Çetin Ünsalantarafından verildi. 
Törende bir konuşma yapan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin, şunları söyledi: 
“Uyumsoft olarak yıllık gelirimizin %31’ni ar-ge ve inovasyona ayırıyoruz. Ürün ailemizde, Kurumsal Kaynak Planlama (ERP), Bulut çözümleri ve e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye gibi e-Uyum uygulamaları bulunuyor. e-Fatura sayesinde 30 milyar adet A4 kağıdı kullanılmamıştır ve bu yaklaşık 500 bin ağacın kesilmekten kurtulması demektir. Gelecek birkaç yıl içerisinde kurtulan ağaç sayısı katlanarak artacaktır” dedi. 
Türkiye’nin İnovasyon lideri olan Uyumsoft, dijitalleşmenin çevreye katkısı konusunda yaptığı çalışmalarla, 5.Yeşil Ekonomi Ödüllerijürisinin takdirini alarak, 20 Mart 2019 tarihinde düzenlenen törende “Dijital İnovasyon” ödülünüaldı. Yeşil Ekonomi programından yola çıkılarak çevreye verdiği önem ve duyarlılık nedeniyle proje üreten kişilerin onurlandırıldığı, YAPDER (Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği) tarafından organize edilen Yeşil Ekonomi Ödülleri bu yıl 5.kez sahiplerini buldu. 

TÜROB'da bayrak değişimi yeni Başkan Müberra Eresin....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Türkiye Otelciler Birliği TÜROB Başkanı Timur Bayındır, başkanlık koltuğunu Müberra Eresin’e devretti. Eresin, geçmişi yarım asıra uzanan TÜROB’un ilk kadın Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Türkiye’de turizm sektörünün en köklü ve en büyük temsilcilerinden, konaklama sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Otelciler Birliği’nin TÜROB yeni yönetimi belli oldu. TÜROB 23. Olağan Genel Kurul Toplantısı bugün Hilton İstanbul Bosphorus Hotel’de gerçekleştirildi.


 Seçimli genel kurulda tek liste ile seçime gidilirken, oylama sonucunda TÜROB'un yeni yönetim ve denetim kurulları da belli oldu. 2004 yılından bu yana TÜROB’un başkanlığını yürüten Timur Bayındır, başkanlık koltuğunu devretti. Genel Kurul sonrası toplanan yeni yönetim kurulu, önceki dönem Başkan Yardımcısı olan Müberra Eresin’i Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçti. Eresin, geçmişi 50 yıla uzanan TÜROB’un ilk kadın Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Armin Zerunyan, Hediye Güral Gür ve Taner Yallagöz, başkan yardımcılıklarına getirildi. TÜROB Genel Müdürü İsmail Taşdemir de profesyonel Genel Sekreter olarak atandı.
TÜROB Yönetim Kurulu

Müberra Eresin (Başkan)  – Eresin Otelleri/Eresin Turizm

Armin Zerunyan (Başkan Yardımcsı) – Hilton Türkiye

Hediye Güral Gür (Başkan Yardımcısı) – NG Otelleri

Taner Yallagöz (Başkan Yardımcısı) – Yaşmak Otelleri

Kasım Zoto (Genel Koordinatör)– Armada Hotel

Levent Erdoğan (Muhasip Üye) – MyDora Hotel

İsmail Taşdemir (Genel Sekreter)

Banu Dedeman – Dedeman Türkiye

Temel Aygün – Titanic Türkiye

Richard Appelbaum – Divan Türkiye

Orkun Petekçi – Accor Türkiye

Nuri Kalyoncu – Point Türkiye

Ayhan Hacıbektaşoğlu – Barın Hotel

Uygar Koçaş – Le Meridien Etiler

Ziya Cihan – WOW İstanbul Hotel

Mustafa Topaloğlu – All Seasons Hotel

20 Mart 2019 Çarşamba

Wyndham Grand İzmir Özdilek ile HAYTAP işbirliği...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



WYNDHAM GRAND İZMİR ÖZDİLEK VE HAYTAP İŞBİRLİĞİ

Wyndham Grand İzmir Özdilek HAYTAP ile işbirliği yaparak otelde yenmemiş yemekleri sokak hayvanlarına ulaştırıyor. HAYTAP yetkilileri tarafından kendisine teşekkür plaketi sunulan Genel Müdür Funda Çam, ‘’Biz kurum olarak sosyal sorumluluk projelerine elimizden geldiğince destek vermeye çalışıyoruz. Otelimizde evcil hayvan konaklaması yapmak isteyen misafirlere bu imkanı sunarken, onlarla birlikte kalan sevimli dostlarının da mama kabı, yatak, tuvalet ve kafes gibi ihtiyaçlarını karşılıyoruz.




Ne yazık ki sokakta yaşayan hayvanlar sahipli olanlar gibi şanslı değil, kötü şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Bizler de otelimizde her gün yenmeyen yemekleri hijyenik şartlarda ve HAYTAP’ın istediği standartlarda ayrıştırıyor ve kendilerine teslim ediyoruz. Umarız israf olan yiyecekleri barınaklardaki canlar için en iyi şekilde değerlendirme konusunda diğer otellere ve kurumlara örnek olabiliriz ‘’dedi.

18 Mart 2019 Pazartesi

Burun estetiği ameliyatının sağlığımıza 10 temel faydası,,,

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Burun estetiği ameliyatının sağlığımıza 10 temel faydası

Burun estetiği yani rinoplasti, burun şeklinin kişiye özel yeniden tasarlanması amacıyla yapılan cerrahi işlemdir. Uygun hasta seçimi ve doğru işlem ile yapıldığında bu ameliyatile, diğer birçok estetik ameliyattan farklı olarak, aynı zamanda sağlık açısından pek çok kazanımlarda olabilmektedir.

Ülkemizde ve dünyada özellikle estetik cerrahi işlemlere olan talebin artmasının altında yatan birçok neden bulunuyor. Örneğin burun ucunun düşüklüğü çoğu zaman sadece bir estetik sorunu olmayıp, kişiyi daha sinirli veya gergin gösterebiliyor, böyle olunca özellikle pazarlama ve halkla ilişkiler başta olmak üzere pekçok meslekte handikap oluşturabiliyor. Dahası artık iş başvuruları genellikle dijital ortamlarda yapılıyor ve şirketlerdeCV ile birlikte fotoğraflarında enerjik buldukları kişileri görüşmeye çağırabiliyor, budurum daprofil fotoğraflarının öneminiortaya çıkarıyor. Tüm dünyada en sık yapılan estetik ameliyatların başında, kişiye özelburun estetiği ameliyatları da geliyor.

Burun estetiği ameliyatlarının estetik ve sosyal sonuçlarının ötesinde, sağlığımıza olan katkıları hakkında bilgi veren Kulak Burun Boğaz ve Burun Estetiği Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları söyledi:
“Burun estetiği ameliyatlarını sadece bir kozmetik işlem gözüyle değerlendirmeyip, sağlığa olan önemli katkıları sebebiyle, hem burun dış görüntüsü, hemde burun içini bir bütün kabul ederek, ameliyatın bu holistik algoritma ile planlanması doğru bir yaklaşım olacaktır. Çünkü burun birçok vazifesi olan çok yönlü bir organdır. Başarılı bir cerrahi işlem ile hastalarımızın hayat konforları artar” dedi.

KBB ve Burun Estetiği Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, burun estetiğinin genel sağlığımıza olan etkilerini 10 maddede özetleyerek, şunları söyledi:

1-Rahat nefes almanın dayanılmaz ferahlığı: Burun estetiği ameliyatınınen önemli kazanımı, burundan doğal nefes almayı sağlamasıdır. Burun dışındaki göze hoş gelmeyen eğrilikler, içeride de hava yollarını kapatırlar. Ameliyatla hava pasajının düzeltilmesi, kişiye burun fizyololojisini geri sunar. Zira burun başta havayı nakletmesi yanında, alınan havayı ısıtıp nemlendirerek akciğerler için ideal kıvama getiren organdır.

2-Kendinizle daha barışık bir psikoloji: Kişinin kendisi ile daha barışık ve mutlu olmasını sağlayacak dahası aile hayatına olumlu katkıları olabilecek bir görüntüyü kim istemez ki? Bu durum, hem iş hayatında hemde özel hayatında, kişiye getireceği olumlu psikolojik katkılar belki de bir nevi doğal bir antidepressan etkisi yaratacaktır.

3-Daha iyi koku alabilmek: Burun aynı zamanda koku yollarının ilk başlangıç organıdır.  Beş duyunun en karmaşığı olan koku,en fazla gen ile kodlanan duyumuzdur ve halen anlaşılamamış birçok bilinç ve bilinçaltı davranışımızda anahtar rolleri olduğunu düşünüyoruz. Koku duyusunun geri kazanılması, kişiye hem sosyal, hemde yaşam kalitesi açısından pekçok olumlu katkılar sağlayacaktır.



4-Kalp ve damar sağlığına önemli katkıları vardır: Burundan iyi nefes alabilmenin, hem kalbimizin güzel çalışmasına, hem de kilo dengelemenin kontrolünde önemli katkılarının olduğu pek çok bilimsel çalışmada gösterilmiştir.

5-Sinüzitten ve orta kulak rahatsızlıklarına direnç kazanmak: Sinüsler, burun içerisine, orta kulakta geniz arkasına, yani burnun bittiği bölüme açılırlar. Dolayısıyla burun, bu organların tek dışarı açılan kapısıdır. Burun tıkanıklıklarında çok basit bir virüs enfeksiyonu yada basınç değişiklikleri bile, sinüs ve orta kulağın kronik enfeksiyonlarına uzanan süreçlere neden olabiliyor. Dolayısıyla burnun rahat çalışmasıyla, sinüsler ve orta kulak, sorunlara karşı daha dirençli hale gelecektir.

6-Üst solunum yolları enfeksiyonlarının azalması:Bu durum, kışın daha az grip ve nezleye yakalanmamız anlamına gelir ki, burundan iyi nefes almanın çok önemli katkıları olacaktır. Doğal solunum yollarımızın ilk organı burundur, ama tıkalı ise mecburen ağızdan sıkça nefes almak zorunda kalırız. Böylece burunun ısıtma, süzme ve nemlendirme gibi vazifeleri yeterince çalışmaz. Bu da daha sık; farenjit, larenjit, bademcik iltihabı gibi üst solunum yolu hastalıklarına, hatta bunların akciğerlerimize doğru ilerleyerek tehlikeli olabilecek alt solunum yollarımızda da birçok soruna neden olabilir. Burun estetiği ile birlikte yapılan burun kıkırdağı düzeltme, burun eti küçültme gibi işlemler, tüm üst ve alt solunum yollarımıza direnç kazandıracaktır.

7-Daha güzel bir ses: Bazı kişilerde doğuştan beri burun tıkanıklığı olması sonucu, halk arasında “genizden konuşma” denilen bir duruma neden olur. Ayrıca, burun tıkanıklığı durumlarında, ağızdan nefes almaya bağlı ısıtılmamış ve nemlenmemiş hava ses tellerinide sıkça tahriş edip, konuşma farklılıklarına neden olabilir. Burun estetiği yapılınca, burun pasajı açılır ve ses sorunlarıdabuna bağlıysa normale döner.

8-Horlamaya son vermenin tüm aileye faydası olacaktır: Burun tıkanıklığı, başlıca horlama nedenidir. Horlama genelde erkeklerde görülmekle birlikte, 35 yaş sonrası kadınlarda da sıkılığı artan önemli bir sosyal sorundur. Horlayan kişinin gürültüsü bazen 80 DB gibi düzeylere çıkabilmekte ve hem çevresindekileri uykusuz bırakmakta, ayrıca işitme kayıpları yapabilmektedir. Fonksiyonel bir burun estetiği ameliyatı sonrasında, horlamanın düzeltilmesinin özellikle aile bireyleri açısından önemli kazanımı olacağı aşikardır.

9-Derin uyku ve zinde sabahlar: Bilindiği gibi uyku, hem ruhsal hem bedensel dinlenme içinen temel ihtiyacımız. Burundan rahat nefes alamayan bir kişi, gece sık sık uyanır ve derin uyku safhasına bir türlü ulaşamaz. Dolayısı ile sabah dinlenmiş olarak kalkamayacaktır.Toplumda erkeklerde %4, kadınlarda %2 oranında bulunan uykuda nefes durması, yani uyku apnesi oldukça yaygın ve sinsi bir durum olup,başta kalp ve damar sağlığı olmak üzere,diğer vücut sistemlerinde de bozukluklara neden olabilen bir durumdur. Burundan rahat nefes alabilmek, hem uykuda nefes durmalarının sayısını oldukça azaltacak, hemde ileri evreli uyku apneliolgularda tek altın standart tedavi olan maske cihazı (CPAP)  kullanımına çok önemli faydaları olacaktır.

10-Daha iyi fiziksel performans: Doğru nefes alma tekniği, burundan derin nefeslerin alınabilmesini gerektirir. Bu durum doğru egzersizler yapıldığından kişinin fiziksel direncine ve sportif performansına çok önemli katkılar sağlayacaktır.

23 NİSAN TATİLİNDE BÜYÜK ORTA AVRUPA TURU....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



23 NİSAN TATİLİNİ BÜYÜK ORTA AVRUPA TURU İLE DEĞERLENDİRMEYE NE DERSİNİZ?

Eğlencesiyle olduğu kadar tarihin en derin ve olağanüstü doğasıyla bezeli Belgrad, Novi Sad, Budapeşte, Viyana, Prag ve Berlin’de Ortaçağ’a yolculuk yapmayı planlıyorsanız bu tur tam size göre…
Tatil severlerin ilk rotası Belgrad şehir turu olacak. Bu turda tatil severleri Kale Meydanı, Askeri Müze, İstanbul Kapı, Saat Kulesi, Damat Ali Paşa Türbesi, Zindan Kapı, Leopoldov Kapı, Sokullu Mehmet Paşa Çeşmesi, Stefan Lazerevic Anıtı, Nebojsa Kulesi, Saborna Kilisesi, Cumhuriyet Meydanı, Terazi Meydanı ve Taş Meydan karşılayacak.
Novi Sad… Novi Sad’e vardığınızda Petrovaradin Kalesi, Özgürlük Meydanı, Svetozar Miletiç Heykeli, Katolik Katedrali, Ortodoks Aya Yorgi Katedrali ve Sinagog siz tatil severlere unutulmaz anlar yaşatacak.

Budapeşte… Kentin yüzlerce yıllık öyküsünü dinlemek ve kalenin tepesinden ışıklarla bezenmiş muhteşem manzarayı izlemek için Budapeşte Kalesi’ne çıkın. Gözlerinizi kırpmadan izlemek isteyeceğiniz güzellikler bunlarla sınırlı değil. Erszebet Köprüsü, Gellert Tepesi, Balıkçılar Kulesi, St. Mathias Katedrali, Zincirli Köprü, Tarihi Opera Binası, Kahramanlar Medyanı ve Parlamento Binası; sizi yaşayan tarihin güzellikleri ve dahasıyla buluşturacak. Ardından güzel barlardan birine oturun ve geleneksel Macaristan içeceklerini yudumlayın.

Viyana… Sanat şehri kadar saraylar şehri olarak da tanımlanabilecek bu şehirde Hofburg Sarayı’nı mutlaka ziyaret edin. Bu ziyaret sizi, yüzlerce yıllık tarihe yolculuk yaptırırken Viyana’nın sanat ve saraylar şehri olarak anılmasında en önemli isimlerden biri olan Habsburg Hanedanlığı ile tanıştıracak. Eğer bu tanışmayı biraz daha derinleştirmek isterseniz yolunuzu yine Habsburg Hanedanlığı’nın yaptırdığı saraylardan biri olan Belvedere’e düşürün. Sanat Tarihi Müzesi Viyana’yı anlamak için bir başka durağınız olsun. Bu arada kentin ünlü köprülerinin üzerinden geçerken hızlı bir geçiş yapacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü bu köprülerin her bir adeta başyapıt olan heykellerle süslü.

Prag… Vltava Nehri’nin kıvrımları içerisinde bir ada gibi gözüken Cesky Krumlov; evleri, sokakları ve kalesi ile siz tatil severleri Ortaçağ’a götürecek. Küçük Mahalle, Charles IV. Köprüsü, Eski şehir Meydanı ve Astronomik Saat Kulesi Prag’da mutlaka görülecekler listenizde yer almalı. Prag’ı ortadan ikiye bölen ve şehre görüntülerini, Panama ve Süveyş Kanallarına benzeyen kanal geçişleriyle unutulmaz bir gece yaşayacaksınız. Bu nefes kesen rotadan sonra ucuz bir alışveriş deneyimi yaşayın. Ve bir o kadar lezzetli yemekleri tatmak için bir mola verin.

Tatil severlerin son rotası ise Berlin şehir turu olacak. Bu turda tatil severler Batı Berlin'de, Zoo İstasyonu, Kurfürstendamm, Tiergarten, Reichstag, Checkpoint Charlie, Bradenburg Kapısı, PostdamerPlatz, Gemaldegalerie, NeueNationalgalerie, Berlin Filarmoni Orkestrası, Kreuzberg, Schöneberg, Charlottenburg, Berlin Olimpiyat Stadyumu’nu görme fırsatı bulacaklar. Doğu Berlin'de ise Unter den Linden, Alexanderplatz, Nikolaiviertel, PrenzlauerBerg, Gendermenmarkt, Karl MarxAllee de görülecek yerler arasında.
23 Nisan tatilinde görülmeye değer mekânlar, tarihi binalar, müzeler, kaleler… 23 Nisan için tatil planlarını önceden yapanlara Jolly’nin siz tatil severlerin randevulaşması gereken tarih ise 21 Nisan. 7 gece 8 gün sürecek olan ve 4 gündüz turunun dahil olduğu bu turun başlangıç fiyatı ise 449 euro olarak belirlendi.

EsanAkü’ye, Boat Show’da Avrupa’dan yoğun ilgi...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




EsanAkü’ye, Boat Show’da Avrupa’dan yoğun ilgi

Ülkemizin yerli akü firması EsanAkü’ye, 14. CNR Avrasya Boat Show’da Avrupalı ziyaretçiler yoğun ilgi gösterdi. Yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğrayan fuarda, Esan Akü; Starter ve DeepCycle özellikli servis akülerinden oluşan Marin Premium” serisinin tanıtımına ağırlık verdi.

Özel formülü ile marin, karavan, jeneratör ve güneş panelinde yüksek verim sağlayan, vibrasyona ve zorlu deniz koşullarına karşı özel olarak üretilen Marin Premium serisi, standı ziyaret eden Almanya, Hollanda ve Fransa’nın aralarında bulunduğu Avrupalı ziyaretçilerin gözdesi oldu.
Dünyanın en büyük ikinci tekne ve yat fuarı olan CNR Avrasya Boat Show Uluslararası Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı, 23 Şubat ile 3 Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenmişti.

17 Mart 2019 Pazar

Gastro Akademi , Ayvansaray Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




GASTRONOMİ TURİZMİ DERNEĞİ AYVANSARAY ÜNİVERSİTESİ İLE GASTRONOMİK EĞİTİMLERDE ANLAŞTI

Gastronomi Turizmi Derneği öncülüğünde kurulan Gastro Akademi , Ayvansaray  Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı.

Her biri kendi alanında uzman ve usta şefler tarafından verilecek Gastro Akademi eğitimlerinde, Türk ve dünya mutfaklarının incelikleri ve püf noktaları uygulamalı olarak anlatılacak. Kahve yapmanın ve sunmanın hünerlerini sergileyen Barista ve servis elemanı kalitesini artırmayı hedefleyen programlar, günübirlik kısa eğitimlerin dışında 40’ar saatten oluşuyor.


Gastro Akademi eğitimleri, hızla büyüyen ev dışı yiyecek ve içecek sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman sıkıntısını gidermeyi, eleman kalitesini yükseltmeyi,gastronomic Marka kentler yaratılması için Gastronomik eğitimlere başlıyor. Bu eğitimler, İtalyan, Meksika, Peru, Özbekistan ve Uzak Doğu gibi dünyanın önemli mutfaklarını da tanımak isteyen mutfak  meraklılarını bir kıyas ve karşılaştırma yapabilmeleri için bilgilendirmeyi amaçlıyor. Uygulamalı olarak yapılacak eğitimleri başarıyla bitirenlerin sertifikaları da Ayvansaray Üniversitesi tarafından verilecek.


Gastronomi ve Mutfak Sanatları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Haydar Özpınar; GTD ile sektörde çok önemli işbirlikleri ile çıtayı yükselteceklerini, eğitimin Gastronomi sektöründe en önemli konu olduğunu belirtti. Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe ise Ayvansaray Üniversitesi eğitim kadrosuna güvendiklerini birlikte uluslararası işlere imza atacaklarını aktardı. 

Eğitimler ile ilgili  bir konuşma yapan Gastro Akademi Başkanı Dr. Mesut İnan, Ayvansaray Üniversitesi’ne teşekkür ederek, birlikte hayata geçirdikleri bu programın sektörün ihtiyaçlarını ve artan ilgiyi karşılaması bakımından bir “ilk” olduğuna dikkat çekti. İnan; “Eğitim ve proje çalışmalarımızla turizm sektöründeki meslektaşlarımızı günümüz teknolojileriyle de buluşturarak gelecek yıllara yatırımlar yapılmasını sağlamak durumundayız. Eğitim ve proje çalışmaları yardımıyla bu çağı, tüm sektör temsilcilerimizle birlikte hem eğlenerek hem de öğrenerek yakalama olanağı sağlayacağımıza inanıyorum. Bunu da ancak lezzet mirasımıza, bilime ve gastronomiye gönül verenlerin desteği ile başarabiliriz” dedi.

16 Mart 2019 Cumartesi

Diz ağrısında doğru bilinen 9 yanlış...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Diz ağrısında doğru bilinen 9 yanlış

Diz ağrıları, genellikle 40 yaş üstü bireyler ve sporcuların yaşadığı en genel iskelet sistemi sorunlarındandır.
Diz ağrılarının nedenlerini anlatan TherapySport Center’dan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:
“Bu ağrılara yaş,kilo,romatizmal hastalıklar,aşırı sportif zorlamalar veya kalıtsal sorunlar neden olabilir. Yaş ve kilo, diz kıkırdağında yumuşama ve zorlanma neticesinde aşınmaya sebep oldukları için bilinen en genel nedenlerdir, denilebilir. Bu rahatsızlıkların nedeni tek olmadığı için de, tedavilerinde farklı yollar izleniyor. İyi teşhis, tedavinin en önemli ayağıdır ve bu yüzden mutlaka uzman görüşü alınmalı ve tedavi planlanmalıdır” dedi.

Orta süreli ağrılar için uzman görüşü alınarakgerekli tedaviye başlanılması gerektiğinin altını çizen Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, diz ağrısında genel olarak yapılan yanlışlara değinerek şunları belirtti: 


1-Yanlış: Her diz ağrısının nedeni aynıdır.
1-Doğru:Her diz ağrısının nedeni aynı değildir ve bu nedenle tedavilerde de farklılıklar görülebilir. Örneğin, her sorunun ilk tedavisi soğuk yada sıcak uygulamalar değildir, bazen sadece istirahat etmek bile sorunu çözebilir.

2-Yanlış:Menisküs veya bağ yaralanmaları sadece sporcularda görülür.
2-Doğru:Menisküs veya bağ yaralanmaları sadece sporcularda görülür fikri de, bir başka yanlış düşüncedir. Özellikle menisküs sorunları, menopoz sonrası kadınların yaklaşık %30’nda görülen bir sorundur. Benzer şekilde, bağ yaralanmaları da görülebilmektedir.

3-Yanlış:Ağrı kesicilerin kullanımı ağrıları engeller.
3-Doğru: Ağrı kesicilerin kullanımı ağrıları engeller görüşüde, yanlış olmasa da eksiktir. Diz sorunlarına neden olan asıl soruna yönelik tedavi uygulanmazsa, zamanla bu ilaçlar da etkisiz kalacaklardır.

4-Yanlış:Kuvvetlendirirsem geçer.
4-Doğru:Kuvvetlendirirsem geçer düşüncesi de, benzer şekilde eksiktir. Kuvvetlendirme, tedavinin bölümlerinden birisi olsa da, yapılan egzersiz programı uzman tarafından hazırlanmadıysa, zorlamamamız gereken açılarda egzersiz yapmak olayı daha da vahim hale getirebilir.

5-Yanlış:Topuklu ayakkabı rahatlatır.
5-Doğru:Topuklu ayakkabı rahatlatıyor düşüncesi de, bir başka yanlıştır. Topuklu ayakkabılar, yüküdiz önüne bindirmeleri sebebiyle bazen dizin iç tarafındaki ağrıları rahatlatabilse de, zamanla ön diz ağrılarına sebep olabilirler.

6-Yanlış:Dizi korumak için dizlik kullanılır.
6-Doğru:Dizi korumak amacıyla bilinçsizce kullanılan dizlikler de, zamanla diz kaslarında kuvvetsizliğe sebep olup, yükün ekleme daha çok binmesine ve durumun daha da zorlaşmasına yol açar.

7-Yanlış:Merdiven çıkmak diz kaslarını kuvvetlendirir.
7-Doğru:Merdiven çıkmak diz kaslarını kuvvetlendirir düşüncesiyledevamlı merdiven kullanmakta, özellikle diz kapağının arkasındaki kıkırdakta aşınmaya neden olarak, ön diz ağrısına sebep olabilir.

8-Yanlış:Gencim dizlerimde sorun olmaz.
8-Doğru:Gencim dizlerimde sorun olmaz düşüncesi de, doğru değildir. Özellikle aşırı ağırlık çalışan gençlerde de, gerek yumuşak doku, gerekse de kıkırdak zorlanmaları sıklıkla görülmektedir.

9-Yanlış: Profesyonel spora yönelmiş çocuklarda ortaya çıkan ağrı, büyüme ağrısıdır.
9-Doğru:Profesyonel spora yönlenmiş 12-16 yaş grubunda ortaya çıkan ağrılar, büyüme ağrıları denilerek, göz ardı edilebilmektedir. Ancak bu gruptaki diz ağrılarının nedeni, genellikle kas kemik bağlantısında ortaya çıkan zorlanmadır. Tedavisi uygun şekilde yapılmazsa, spordan kopuşla sonuçlanabilir.

15 Mart 2019 Cuma

Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı başladı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen,
“Turquality alan işletmeler, kilogram başına ihracatını 3 kat artırdı”

Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen, “Şirketlerin kilogram başına ihracatı 1,38 - 1,5 dolar civarında iken,
Turquality alan işletmelerde kilogram başına ihracat 4 – 4.5 dolar arasında değişiyor. Turquality alan işletmeler, kilogram başına ihracatını 3 kat artırdı. Bizim, ihracat rakamlarını yükseltmekten başta, ihracattan başka sansımız yok. Başka çıkış yok” dedi.


Progroup Uluslararası Danışmanlık, MÜSİAD Milli Markalar Çalışma Grubu, Turquality Patronlar Platformu ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sürekli Eğitim Merkezi işbirliği ile“Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı” başladı.
Programın açılışı, Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen,  İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Progroup Başkanı Dr. Salim Çam’ın katılımı ilegeçtiğimiz günlerde İTÜ Maçka Kampüsü’nde yapıldı. Mart ve Nisan aylarında devam edecek programın sonunda katılımcılar, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından verilecek olan “Turquality ve Marka Uzmanlık ve Vizyon Sertifikası”nı alacaktır. 

Turquality’de, rota yazılım sektörüne çevrilmeli

Kurucusu olduğu ve patentini aldığı Turquality programının geçen 15 yılda önemli başarılara imza attığını kaydeden Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen, şunları söyledi:
“Patentini aldığım ve kurucusu olduğum Turquality, devlet destekli ilk marka destek programıdır. 2004 yılında başlattığımız programın,15 yılda önemli başarılara imza attı. Bundan sonra, Turquality’nin yazılım firmalarına ağırlık verilecek şekilde yapılanmasının önemli olacağını düşünüyorum. Kilogram başına ihracat rakamını artırmak ve sürdürülebilirliği sağlamada, rotamızı ileri teknoloji ürünlerine çevirmeliyiz” diye konuştu.

İTÜ Arı Teknokent’teki firmaları,Turquality’nin bir parçası olmasına yönlendirecek

Dördüncü nesil bir üniversite olarak “kuluçkadan unicorn”a uzanan girişimci firmalar çıkartmayı hedeflediklerini belirten İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, şunları kaydetti:
“İTÜ Arı Teknokent’te 280 firma mevcut; bu firmalar ar-ge ve inovasyonda başarılı çalışmalar yürütüyor. Teknokent’teki firmaları, Turquality’nin bir parçası olmaya yönlendireceğiz. Üniversitemiz aracılığıyla her yıl yaklaşık 15 firmamızı, Amerika, İngiltere, Berlin, Singapur, Dubai gibi ülkelere götürerek, yeni pazarlara açılmasına öncülük ediyoruz” dedi.

Turquality’de firmalar, 15 yılda 2.5 milyar TL destek aldı

Turquality’de 250 firmanın bulunduğu kaydeden Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, son 15 yılda marka destek programından yararlanan firmalara, devletin yaklaşık 2.5 milyar TL destek sağladığını kaydetti.
Son dönemlerde firmaların Turquality programına girmeye yoğun ilgi gösterdiğini ifade eden Dr. Salim Çam, şunları söyledi: “İç piyasadaki daralmayla birlikte ihracata yönelen şirketler, Turquality marka destek programından yararlanmayı istiyorlar. Özellikle, endüstriyel anlamda yarı mamül ve hammadde üreticileri, otomotiv yedek parça, lojistik, yazılım, sağlık, turizm, demir ve çelik sektörlerinden yoğun ilgi mevcut. Şunu bilmek gerekiyor ki, Turquality bir teşvik programından öte, işletmeler için bir iş ve değer modelidir” şeklinde konuştu.

Mutluluğun Biyografisi

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Mutlu olmayı mı seçiyoruz?
Hayatı dramatik yaşamayı mı arzu ediyoruz?

İlişki Uzmanı & Yaşam Koçu Mehmet Murat Lik, “Mutlu olmanın temelinde olan en önemli “sevgi” kendimizi sevmektir” diyor.

Hayatını dramatik yaşamayı arzu edenlerin olduğunu anlatan İlişki Uzmanı & Yaşam Koçu Mehmet Murat Lik, şunları söylüyor: “Acı ile beslenilmez, ama dramı seven, hayatını dramatik yaşamayı arzu eden insanlar var. Bunların bazıları kendi ellerinde olarak; bazıları ise mutluluğun nasıl bir şey olduğunu sevgisiz büyüğü için bilmediğinden kaynakladığını düşünüyorum” dedi.

Duygular, organizmanın davranış biçimini değerlendirme süreçleri yoluyla bağlıdır. Duygular, uyuma yöneliktir. Hayat içerinde yaşanılan tüm olayların karşılığıdır, duygular. Bir duyguyu kaybederken, bir başka duyguyu kazanırız. Bazen olumlu duyguların kaybında olumsuz duygular, olumsuz duyguların kaybında ise olumlu duygular yer alır.

Hayata güzel bakışın kendimizi iyi ve mutlu hissettireceğini ifade eden İlişki Uzmanı & Yaşam Koçu Mehmet Murat Lik, şunları kaydediyor:
“Sevilmek, değer görmek, önemsenmek, özlenmek, özlemek ve güvende hissetmek gibi duygular ruhumuzu besler. Sevginin depolandığını bildiğimiz organımız kalbimizdir. Kalbimizin aynası da, gözlerdir. Gözlerimiz, neye nasıl bakarsa, kalbimiz de öyle alır. Mutluluk dediğimiz şey aslında, güzel bakmaktan geçer. Güzel bakmayan insanlar, aslından mutluluğa hasret kalanlardır. Günümüzde duyduğumuz ve izlediğimiz birçok olayda, güzel şeyler duymaz olduk. Sevgiyi anlatan gülümseten olaylar olmadıkça, gözler bunları görmedikçe, mutlu olmak için varolanseratonin, endorfin, oksitosin, dopamin gibi hormonları beyin üretmiyor” diye kaydediyor.

Sosyal medya olumsuz etkiliyor

Ruhumuzun olumlu ve olumsuz etkilenmesine neden olan en büyük nedenlerden birisinin de, sosyal medyanın sundukları olduğunun altını çizen Mehmet Murat Lik, konuşmasına şöyle devam ediyor:
“Sosyal medyanın sunduğu olumsuzluklarla, gözümüz, kulağımız, ağzımız kirlenmekte. Güzel sözler, güzel düşünceler, güzel sesler duymaya hasret kaldık. Çünkü insanoğlunun yani bizim bir virüs koruma programımız yok. Her duyduğumuz, her gördüğümüz bizi olumlu veya olumsuz etkiliyor.Dolayısıyla da, beynimizin bizi hayata bağlayan, mutluluk veren neşeli ve zinde yapan hormonları salgılamasına engel oluyor.Nitekim, duygular bir hastalığı tetikleyebilir. Bunun olmaması için yapmanız gereken tek şey, vücudunuzdaki dengesizliklere neden olan duyguları tanımanız ve bunları olabildiğince olumlu bir hale dönüştürmeniz gerekmektedir.Aşırı öfke, karaciğere zarar verir.Panik nefret ve kırgınlık gibi duygular, kalbi yorar.Üzüntü, vereme neden olur.Dert varsa, mide problemleri de vardır” diyor.

Kaybetmek üzere olduğumuz ve hayati önem taşıyan 4 temel duygu şunlardır:

Hayati önem taşıyan ve kaybetmek üzere olduğumuz 4 temel duygunun “sevgi, güven, özlem, affetmek” olduğunu belirtenMehmet Murat Lik, şunları açıklıyor:

Sevgi: Yaşam boyu bütün canlıların ihtiyaç duyduğu en önemli beslenme kaynağı sevgidir. Ruhu beslemeyen bir insanın, sağlıklı ve mutlu olması mümkün değildir.Sevgisiz büyüyen, sevilmeyen ve sevmeyen insanların mutlu olmaları mümkün değildir. Sevgiyi en iyi ifade edebilme yetisi, insana verilmiştir. Sevgi beraberinde sabrı ve hoşgörüyü getirir. İlişkiler de tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlüğün temelin de sevgi eksikliği yatar. Doğu tıbbındaki anlayış, her rahatsızlığın altında yatan nedenin kendimizi az sevmemizden kaynaklandığı şeklindedir. Sevgi var ise “mutluluk” kaçınılmazdır.

Güven: Güvensizlik, kişinin amaçları, idealleri, yeterlilikleri ve başkalarıyla ilişkileri ile ilgili belirsizliklerinden kaynaklanan, çeşitli sıkıntılarla karşılaştığında ortaya çıkan yardımsızlık, korunmasızlık ve yetersizlik duygusunu anlatan bir kavramdır. İnsanın kendisine olan güveniyle, başkasına olan güveni farklıdır. Ön yargı ve kıyas güveni zayıflatır. Günümüz şartlarında insanların en büyük problemi inanmak ve güvenmek üzerinedir. Yaşanmışlarımızdan dolayı, toplumda büyük bir “güven sorunu” vardır. Unutulmamalıdır ki, insanoğlu güvenmeden ve inanmadan yaşamını idame ettiremez ve “mutlu olamaz”.

Özlem: Bana göre bir diğer en önemli duygu ise, özlemdir. Artık insanlar özlemiyor. Çabuk tüketiyoruz duygularımızı yada abartıyoruz paylaşımları. Bir arada olmayı da, ayrı olmayı da,iletişimimiz, paylaşımlarımız ve bağlarımızı koparıyor. Bunun en büyük sorumlusu da teknolojidir. Artık insanlar özel günlerde büyüklerine mesajları atıyor, görmüyor, gitmiyor gelmiyor. Yine sosyal medyadan, ne yaptığını, resimleri, nerede olduğunu görüyor ve özlemiyor. Bizim doğamıza uygun olmayan bu iletişim şekli, aslında özleme eksikliğini hissetmenin önüne geçiyor ve bu büyük bir kayıp. Biraz özleyelim, kıymet ve değer bilelim.

Affetmek:Günümüzde en büyük sıkıntılardan birisi de, ilişkilerde özellikle yaşadığımız kötü olayları unutamamaktan ve bir türlü kafamızdan atamamaktan dolayı mutsuzluklar ve acılarla geçiyor. Bunun en önemlisi de, her gün aynı kötülükleri yaşıyormuş gibi acı çektiriyoruz, kendimize. Aslında sorunlarımızı affederek, hayatımızdan tamamen çıkartabiliriz. Affetmekte, unutmuş olduğumuz bir duygudur. Bir düşünün, son zamanlarda hiç küstüğünüz, kavga ettiğiniz, sorun yaşadığınız yada kötülüklerle zor durumda bırakılmamıza neden olan bir kimseyi affettiniz mi? Aslında affetmek demek, hayatımıza dahil etmek değildir. Tam tersine, hayatımızdan çıkartmak demektir. Affederek, kafamızdan atabiliriz, sorunları da sorun yaşatanları da. Kendiniz yapamıyorsanız, bir uzaman başvurun ve kurtulun hayatınızın mutsuz ve sağlıksız olmasına. Unutmayalım ki, sağlıklı bir beden, sağlıklı bir zihinde yatar.


HORMON  ADI     VÜCUDUMUZ
 SALGILADIĞINDA EKSİKLİĞİNDE  NE
HİSSEDERİZ ? DENGELEMEK
          İÇİN

SEROTONİN
  .NEŞELİ
  .CANLI
  .ZİNDE





  .DEPRESİF
  .KARAMSAR
  .ÖFKELİ
.Güneş ışıklarından
     Faydalanma
.Egzersiz yapın
.Triptofan içeren
Gıdalar(çikolata,
Peynir,yumurta)
       Tüketin
Düzenli uyuyun

Dopamin .Keyifli
.Hayata bağlı
.Kendine güvenli .Üşengeç
.Unutkan
.Canı sıkkın .Mutlu eden hobiler edinin
.C vitamini tüketin
.Tirozin içeren
(muz,salatalık vb)
 Gıdalar tüketin
.Müzik dinleyin

Oksitosin .Sevgi dolu
.Şevkatli
.Cömert ve paylaşımcı .Yalnız
.Sevgisiz
.Huzursuz .Sevdiklerinize             sarılın
.Hayal kurun
.Evcil hayvan besleyin
Masaj yatırın
Endorfin .Neşeli
.Rahat
.Pozitif .Stresli
.Gergin
.İsteksiz .Aşık olun
.Düzenli yürüyüş yapın
.Güldüren video izleyin

9 Mart 2019 Cumartesi

Jolly, Almanya Masal Yolu Turu’nu öneriyor....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



JOLLY İLE 23 NİSAN TATİLİNDE MASAL DİYARLARINI KEŞFETMEYE HAZIR OLUN

Sokakların ışıl ışıl olduğu, hem yerel halkın hem de turistlerin akın ettiği meydanlarda eğlence tam anlamıyla doruğa çıkıyor. 23 Nisan tatilini Avrupa sokaklarında karşılamak isteyenler için Jolly,  Almanya Masal Yolu Turu’nu öneriyor. Alternatif tarih seçenekleri ile birlikte 4 gece 5 gün sürecek olan bu tura çıkmayı planlayan tatil severlerin ajandalarında 21 Nisan, 6 Haziran ve 13 Ağustos tarihlerini boş bırakmamaları gerekiyor. Üstelik Türk Hava Yolları ile tüm turlar ve çevre gezileri dahil olarak katılabileceğiniz bu turun başlangıç fiyatı ise 599 euro olarak belirlendi.

Peki, Almanya Masal Yolu Turu’nda siz tatil severleri neler bekliyor?
Gezinin ilk rotasında tatil severler Bremen’e hareket edecekler. Yol üzerinde Münster şehir tanıtım turuna katılmalarının ardından Aziz Lamberti Kilisesi ve Prinzipalmarkt görülecek yerler arasında. Almanya’nın en büyük ikinci liman kenti olan Bremen’de ise Bremerhaven Limanı, St. Peter Katedrali, Grimm Kardeşler’in yazdığı dünyaca ünlü Bremen Mızıkacıları” masalının heykeli, Rönesans Dönemi’nden kalma belediye binası ve eski tüccar evleri görülecektir.
İkinci günün rotası ise Hannover – Hamelin – Sababurgve Kasselolacak. 1924 yılında ödülünü alamayan bir fare avcısı olan Hameln’in, çocukları, kavalını öttürerek şehrin dışına götürdüğü Fareli Köyün Kavalcısı masalına ev sahipliği yapmış olan Hamelin’de şehrin en eski kilisesi olan Münster St. Bonifatius, 1200 yıl önce inşa edilmiş olan Markrkirche St. Nikolai ve 1713’ten kalma sade ve aynı zamanda muhteşem bir Barok yapıya sahip olan Garnisonskirche Kilisesi de görülecek yerler arasında.

Kassel… Grim kardeşlerin babalarının ölümünden sonra ekonomik zorluklar nedeniyle tam 10 yılını geçirmiş oldukları Kassel şehri, Katedral ve Pazar yeri ile bilinir. Avrupa’nın en büyük barok parklarından biri olan Wilhelmshohe Parkı ve Wilhelmshohe Sarayı bahçesinde 18. Yüzyıl başlarında yapılan Herkül Heykeli’ni de görebilirsiniz. Ardından tatil severler, Grimm kardeşlerin doğum yeri olan Hanauve Kırmızı Başlıklı Kız masalının kasabası Alsfeld ziyaret ederek Kırmızı Başlıklı Kız’ın Müzesi ve 1512 yılında inşa edilmiş masal şatolarını andıran belediye binalarını da görme fırsatı yakalayacaklar. Hanau’da, Goldsmith Müzesi, Hanau hanedanlığından kalan tarihi mirası tüm güzelliği ve barok yapısıyla gözler önüne seren Phillipsruhe Şatosu ve dünyanın en büyük oyuncak bebek müzelerinden biri olan oyuncak müzesini de görme fırsatı yakalayacaksınız.

8 Mart 2019 Cuma

Kolaysoft Teknoloji ve Eczacı Kart, e-Buluşmalar toplantılarına devam ediyor ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Kolaysoft Teknoloji ve Eczacı Kart, İzmir’deki eczacılara e-Dönüşümü anlattı

TEB Eczacı Kart ve Kolaysoft Teknoloji, e-Buluşmalar toplantılarının üçüncüsünü geçtiğimiz günlerde “İzmir Eczacılık Günleri 2019” organizasyonuna katılarak gerçekleştirdi. Samsun ve Kütahya’nın ardından İzmirli eczacılar ile bir araya gelen Kolaysoft Teknoloji, yıl boyunca 54 eczacı odası ile bir araya gelerek organizasyonlar düzenlemeyi planlıyor. Eczacı Kart çözüm ortaklarından olan Kolaysoft Teknoloji, e-Buluşmalar toplantılarında e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-İrsaliye gibi e-Dönüşüm süreçlerini anlatıyor. 
Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde, 1 Mart 2019 tarihinde düzenlenen organizasyonuna, İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan, Teb Eczacı Kart Direktörü Hakan Duran, Kolaysoft Teknoloji İş Geliştirme Koordinatörü Kezban Boztürk, Kolaysoft Teknoloji Operasyon Uzmanı Sıla Gül Ottan Madak ve İzmirli eczacılar katıldı.

Güçlü Eczane, Danışman Eczacı ve Güvenli Ürün

Toplantıda bir konuşma gerçekleştiren İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan, şunları söyledi:
“2019 buluşmamızın ana temasını oluşturan “Güçlü Eczane, Danışman Eczacı ve Güvenli Ürün’’ sloganımız ile etkinliğimiz, Eczacı’nın ve Eczane’nin, önümüzdeki yıllardaki artan önemini ve sağlıklı toplumların yaratılmasındaki vazgeçilmez rolünü bir kez daha ortaya koydu. Bugünkü organizasyonda uzmanlar, sağlık hizmetlerinin daha nitelikli hale gelebilmesi için, eczacı danışmanlığında reçeteli ve reçetesiz ilaçlarla birlikte, reçetesiz sunulması gereken ilaç dışı sağlık ürünlerini tüm yönleriyle değerlendirdiler” dedi.

Eczacılara, e-Dönüşüm anlatıldı

Toplantıda e-Dönüşüm süreçleri hakkında bilgi verdiklerini belirten Kolaysoft Teknoloji İş Geliştirme Koordinatörü Kezban Boztürk, şunları kaydetti:
“Geçmişteki organizasyonlarımızda olduğu gibi bu etkinlikteki temel amacımız, e-dönüşüm  alanındaki dijital dönüşümün  eczacılarımıza getirdiği kolaylıkları anlatmak oldu. Yine, eczacılarımızın e-faturaya geçenlerinden elde ettiğimiz deneyimlerimiz ile e-dönüşüm alanına kattığımız yenilikleri de eczacılarımız ile paylaştık.Örneğin, eczacılarımız tarafından SGK’ya kesilen  faturalar (A-Grubu, B Grubu, C Grubu, Kan ürünü v.b.)için harcanan süre saatleri bulurken, eczacılarımızla yapmış olduğumuz Ar-ge çalışmaları ile bu süre saniyelere düşürülmüştür. Ayrıca, ilaç depolarının farklı çalışma modellerine de sistemi uyumlaştırarak, eczacılarımızın çalışma konforu arttırılmıştır. Bunların yanı sıra, eczacılar için büyük sıkıntı olan faturaların kargo gönderimi, takip süreci ve en önemlisi faturaların kağıt ortamda saklanması sorunu vardı ve e-fatura uygulaması ile bu sorun ortadan kalkmıştır. Nitekim, her bir kağıt faturanın maliyeti (fatura, zarf ve kargo gibi maliyet) yaklaşık 4,5 TL ile 12 TL arasında değişmektedir. E-fatura uygulaması ile bu maliyetler, kuruşlar derecesine inmiştir ve eczacıların fatura başına %99’a varan oranlarda tasarruf yapmaları gerçekleşmektedir” diye konuştu.

Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı başladı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen,
“Turquality alan işletmeler, kilogram başına ihracatını 3 kat artırdı”

Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen, “Şirketlerin kilogram başına ihracatı 1,38 - 1,5 dolar civarında iken, Turquality alan işletmelerde kilogram başına ihracat 4 – 4.5 dolar arasında değişiyor. Turquality alan işletmeler, kilogram başına ihracatını 3 kat artırdı. Bizim, ihracat rakamlarını yükseltmekten başta, ihracattan başka sansımız yok. Başka çıkış yok” dedi.

Progroup Uluslararası Danışmanlık, MÜSİAD Milli Markalar Çalışma Grubu, Turquality Patronlar Platformu ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sürekli Eğitim Merkezi işbirliği ile“Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı” başladı.
Programın açılışı, Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen,  İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Progroup Başkanı Dr. Salim Çam’ın katılımı ile 2 Mart 2019 Cumartesi günü İTÜ Maçka Kampüsü’nde yapıldı. Ülkemizin ilk ve kapsamlı “Uçtan Uca Marka ve Turquality Uzmanlık ve Vizyon Programı” ile Türk şirketleri için üst düzey uzman ve yöneticilerin yetiştirilmesi hedefleniyor.

Turquality’de, rota yazılım sektörüne çevrilmeli

Kurucusu olduğu ve patentini aldığı Turquality programının geçen 15 yılda önemli başarılara imza attığını kaydeden Devlet Eski Bakanı Kürşat Tüzmen, şunları söyledi:
“Patentini aldığım ve kurucusu olduğum Turquality, devlet destekli ilk marka destek programıdır. 2004 yılında başlattığımız programın,15 yılda önemli başarılara imza attığını görmekten mutluyum. Turquality benim çocuğum gibi, gelişmeleri yakından izlemekteyim. Bundan sonra, Turquality’nin yazılım firmalarına ağırlık verilecek şekilde yapılanmasının önemli olacağını düşünüyorum. Kilogram başına ihracat rakamını artırmak ve sürdürülebilirliği sağlamada, rotamızı ileri teknoloji ürünlerine çevirmeliyiz. Türk ekonomisi olarak ihracatımızı, 3 haneli rakamlara getirdik. Bundan sonra 4 haneli rakamlara getirmek için topyekün daha çok çalışmalıyız.Bizim,ihracat rakamlarını yükseltmekten başta, ihracattan başka sansımız yok. Başka çıkış yok” diye konuştu.

İTÜ Arı Teknokent’teki firmaları,Turquality’nin bir parçası olmasına yönlendirecek

Dünyanın sayılı marka üniversitelerinden olan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’nün 246 yaşında olduğunu hatırlatan İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, dördüncü nesil bir üniversite olarak “kuluçkadan unicorn”a uzanan girişimci firmalar çıkartmayı hedeflediklerini belirtti.
Rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca konuşmasına şöyle devam etti: “Üniversitemizde, yaklaşık 40 bine yakın öğrencimiz bulunuyor ve bu öğrencilerimizin 14 bini lisansüstü eğitimi alıyor. İTÜ Arı Teknokent’te 280 firma mevcut; bu firmalar ar-ge ve inovasyonda başarılı çalışmalar yürütüyor. Teknokent’teki firmaları, Turquality’nin bir parçası olmaya yönlendireceğiz. Üniversitemiz aracılığıyla her yıl yaklaşık 15 firmamızı, Amerika, İngiltere, Berlin, Singapur, Dubai gibi ülkelere götürerek, yeni pazarlara açılmasına öncülük ediyoruz. Dördüncü nesil bir üniversite olarak, “kuluçkadan unicorn”a uzanan firmalar çıkartmayı hedefliyoruz” dedi.

Turquality’de firmalar, 15 yılda 2.5 milyar TL destek aldı

Turquality’de 250 firmanın bulunduğu kaydeden Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, son 15 yılda marka destek programından yararlanan firmalara, devletin yaklaşık 2.5 milyar TL destek sağladığını kaydetti.
Son dönemlerde firmaların Turquality programına girmeye yoğun ilgi gösterdiğini ifade eden Dr. Salim Çam, şunları söyledi: “İç piyasadaki daralmayla birlikte ihracata yönelen şirketler, Turquality marka destek programından yararlanmayı istiyorlar. Özellikle, endüstriyel anlamda yarı mamül ve hammadde üreticileri, otomotiv yedek parça, lojistik, yazılım, sağlık, turizm, demir ve çelik sektörlerinden yoğun ilgi mevcut. Aynı zamanda yabancı firmalar da, iş yapacakları Türk firmalarına Turquality’niz var mı diye soruyor. Turquality bir karne ve akreditasyon olduğu için, yabancı firmalara güven veriyor. Ancak şunu da bilmek gerekiyor ki, Turquality bir teşvik programından öte, işletmeler için bir iş ve değer modelidir” şeklinde konuştu.

İTÜ ayrıcalığı ile Eğitim Sertifikası

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) akademisyenleri, Turquality programına hazırlık, giriş ve katılımcıların sonrasında da nasıl bir yol haritası çizmeleri gerektiği ile ilgili detayları program boyunca aktarmaktadır. Programa katılan katılımcılar, programın sonunda, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından verilecek olan “Turquality ve Marka Uzmanlık ve Vizyon Sertifikası”nı alacaktır. 

5 Mart 2019 Salı

Lidya Grup, LasVegas’da 20.EFI Connect 2019 Zirvesi’ne katıldı

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Lidya Grup, 20.EFI Connect 2019 Zirvesi’ne katılan dünyanın sayılı lider iş ortakları arasında yer aldı

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, AmerikaLasVegas’dageçtiğimiz günlerde düzenlenen 20.EFI Connect 2019 Zirvesi’ne katıldı. Geçtiğimiz yıl EFI’nın dünya genelindeki en iyi iş ortağı ödülünü alan Lidya Grup, bu yıl da bulunduğumuz coğrafyadan(Ortadoğu, Rusya, Balkanlar, Afrika ülkeleri) zirveye katılan birkaç iş ortağından birisi olmanın haklı gururunu yaşadı. Teknoloji şölenine dönüşen zirveye, Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sevim Yenici Öz, Grafik Sanatlar Satış Direktörü Adem Öz katıldı. Dünya genelinden sayılı distribütörlerinyanı sıra, ağırlıklı olarak Amerika’daki müşterilerin katıldığı organizasyonda, dijital baskı teknolojisindeki son gelişmeler ve geleceği değerlendirildi,mevcut modeller ve yeni modeller sergilendi.

Lidya, bulunduğu coğrafyadan zirveye katılan 4 iş ortağından birisi oldu

20.EFI Connect 2019 Zirvesi’nde,EFI’nin üst düzey yöneticilerinin yaptıkları konuşmalarda Lidya Grup’un başarılarına değindiklerini kaydeden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:
“Lidya Grup yöneticileri olarak, geçtiğimiz günlerde LasVegas’ta düzenlenen20.EFI Connect 2019 Zirvesi’ne katıldık. Dünya genelinden organizasyona katılan EFI’ninsayılı iş ortakları arasındaki yerimizi aldık. Bizim bulunduğumuz bölge, Ortadoğu ülkeleri, Rusya, Balkanlar, Afrika ülkeleridahil geniş bir coğrafyayı kapsıyor. Bu bölgelerden etkinliğe katılan 4 iş ortağından birisi olmanın haklı gurunu yaşadık. Zirve sırasında,EFI’nın üst düzey yöneticileri, sektördeki son gelişmeler hakkında bilgiler verirken, geleceğe dair öngörülerini paylaştılar. Geçtiğimiz son 15 yılda gerçekleşen teknolojideki gelişmelerin, önümüzdeki yıllarda daha süratli şekilde yaşanacağı anlatıldı. Konuşmalarda verilen mesajlardan birisi, bireylerin, şirketlerin ve toplumların, teknolojideki gelişmelere paralel olarak değişime hazır olmaları ve uyum sağlamaları gerektiğinin altı çizildi. Kendini yenileyen, değişime ve dönüşüme hızlıca adapte olan ve gelişmeleri yakından takip eden işletmelerin ayakta kalabileceği vurgulandı” dedi.

Amerika ve Avrupa’da, açık hava reklamcılığında, brandadan tekstile yönelme yaşanıyor

20.EFI Connect 2019 Zirvesi’nde, dijital baskı sektöründeki teknolojik gelişmelerin anlatıldığını ifade eden Lidya Grup Grafik Sanatlar Satış Direktörü Adem Öz, aynı zamanda mevcut ürünlerin ve yeni ürünlerin sergilendiğini ve demolarının yapıldığını belirtti.
Zirveyi değerlendiren Adem Öz, şunları kaydetti:
“Yapılan sunumlarda, dijital baskı sektöründeki son gelişmeler anlatıldı. Teknolojideki gelişmelere ve değişimlere, şirketlerin hızlı bir şekilde adapte olmaları gerektiği vurgulandı. Etkinlik sırasında EFI’nin yeni ürünü EFI VUTEk 5r+’ı yakından inceleme ve test çıktılarını görme fırsatı bulduk. Şuan dünyada, EFI VUTEk 5r+ en hızlı ve en kaliteli baskı yapabilen tek makinedir. Ayrıca, EFI Pro 24f veEFI Pro 32r gibi modeller sergilenen diğer ürünler arasındaydı. Etkinlik sırasında gündeme gelen konulardan birisi, Amerika ve Avrupa’da, açık hava reklamcılığında, brandadan tekstile yönelme yaşandığı oldu. Piyasada brandaya baskı yapan birçok firma varken, tekstile baskı yapan firma sayısı çok daha azdır. Bu durumda, tekstile baskı yapan işletmeler, hem yaptıkları işte farklılaşıyorlar, hem fiyat rekabetinden çıkıyorlar, hem de müşteri anlamında, uygulama anlamında, kalite anlamında avantajlı ve kaliteli çözümler sundukları için yoğun talep almaya devam etmektedirler” diye konuştu.