28 Kasım 2020 Cumartesi

Dünyanın turizm konusunda karar vericileri,Global Turizm Forum’da bir araya geldi...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


DÜNYA TURİZMİNE YÖN VERENLER GLOBAL TURİZM FORUM’DA BİR ARAYA GELDİ

Avrupa Parlamentosu Başkanı Sassoli, vatandaşların ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda yeni seyahat kuralları set edilmesini gerektiğini söylerken, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da spor turizminde krizin fırsata dönüştürülmesi için çalışmalar yürütüleceğini belirtti. World Tourism Forum Institute Başkanı Bulut Bağcı da turizm aracılığıyla ekonomik kalkınma için birçok ülkeyle işbirliği görüşmeleri yaptıklarını ifade etti.

Dünyanın turizm konusunda karar vericileri, Covid-19 ve sonrası dönemi değerlendirmek için 
Global Turizm Forum’da bir araya geldi. Zirvede, 30’dan fazla ülkeden turizm liderleri, tüm dünyayı sarsan Covid-19’un turizme etkilerini ve çıkış yollarını konuştu. Zirveyi dünyanın dört bir yanından yaklaşık 500 bin kişi izledi.

Antalya, İstanbul, Moskova, Gana ve Angola’da düzenlenen ve “Turizmin Davos’u” olarak bilinen Global Turizm Forum, bu yıl pandemi önlemleri nedeniyle bir bölümü online olarak düzenlendi. “İyileşme ve Ötesi” sloganıyla gerçekleştirilen zirvenin ilk oturumunda Çin pazarıyla ilgili değerlendirmeler yapıldı.

Dünya turizminde 3 trilyon dolar kayıp

Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleşen oturumda konuşan World Tourism Forum Institute Başkanı Bulut Bağcı, Covid 19 nedeniyle dünya genelinde turizm sektöründe 3 trilyon dolar kayıp olduğunu vurguladı. Turizm yatırımlarının ülkelerin refah düzeyini arttırdığını belirten Bağcı, “Bunun için biz ülkeleri turizm anlamında dijitalleştirmeye amaçlıyoruz. Bunun için de ülkelere ciddi anlamda destek sağlıyoruz. Ülkelerin de turizmde gelişmeye odaklanması ve senkronize çalışması gerekiyor. Turizm sadece para demek değil, kültür demektir” dedi.

Bağcı, 2021 yılı için de farklı ülkelerde ciddi çalışmalar yürüttüklerini ifade ederek, “2021’de dünyanın birçok ülkesinde ciddi çalışmalar yapacağız. Çin’e odaklanacağız. Bir yandan da Afrika’da Çad’da Global Turizm Forum düzenleyeceğiz. Önümüzdeki hafta anlaşmamızı imzalıyoruz. Sonrasında Ortadoğu ve Pakistan gelecek. Amerika’da da görüşmelerimiz olacak” diye konuştu.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Sassoli: “Yeni turizm ve seyahat kuralları belirlenmeli”

Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli de online olarak katıldığı zirvede, turizmin Avrupa’nın en büyük gelir kaynağı olduğunu belirterek, “2019 yılında toplam istihdamın %11.2’si turizm sektöründe çalışıyordu.  Turizm, AB’nin gayrisafi milli hasılasının %9.5’ini oluşturuyor. Dünya Turizm Örgütü’ne göre de 2030 yılında  %41.1’lik global bir Pazar olacak” dedi.  Avrupa’nın sosyo-ekonomik gelişiminde turizmin kilit bir rol oynadığını ifade eden Sassoli, “Bütün bu rakamların ötesinde insanların korunması, desteklenmesi, kültürel mirasın korumaya alınması gerekiyor. Avrupa Birliği’nin güçlü işbirlikleri yaparak sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlaması gerekiyor. Bunun için de AB, ülkeler arasında vatandaşların ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda yeni seyahat kuralları set etmeli” diye konuştu.

Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu: “Zorlu süreç fırsata çevrilmeli”

Zirveye katılan Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da pandemi sonrasında gelişme stratejilerinde gençlik ve sporun rolünü anlattı. Yaşanan zorlu süreci fırsata dönüştürmek adına daha çok çalışılması gerektiğini vurgulayan Kasapoğlu, "Pandemi tüm dünyayı etkiledi. Birçok sektör etkilendi, turizm bunlardan biri. Temennimiz bu sürecin tüm insanlar için son bulması. Özellikle spor, ciddi anlamda etkilendi çünkü sporun en önemli aktörü insan. İnsanın olduğu ve fiziksel anlamda eforun gerektiği yer spor. Dolayısıyla spor faaliyetleri yerel ve uluslararası anlamda önemli bir etki alanında salgının. Zorlu süreçler birtakım etkileriyle sona ererler ama bizim amacımız bu zorlu süreci hem sporumuz hem de gençliğimiz açısından bir fırsata dönüştürmek" ifadelerini kullandı. Süreç sona erdiğinde Türkiye'nin çok daha farklı bir konum ve heyecanla yoluna devam edeceğine inandığını aktaran Bakan Kasapoğlu, şöyle devam etti:

"Spor çok önemli bir olgu ve etkileşimi açısından küresel bir güce sahip.  Ülkemizin sahip olduğu imkanlar ve inanılmaz genç nüfus potansiyelimiz var. Tesisleşme her yönüyle iyi. Bizim inci gibi işlenmiş bir tesisleşmemiz var. Bunu spor turizmiyle güçlendirmemiz gerekiyor. Türkiye'nin ilk 3-5 hedefini ortaya koyup yürümemiz lazım. Her türlü gayret var. Bu manada Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrası var olan birimler arası güçlü koordinasyon var ve bunu bu noktaya kadar getirdik. Halka halka bu vizyonu geliştirip, büyüteceğiz." 

Zirveye online olarak katılan Inter Milan’ın efsanevi kaptanı Xavier Zanetti, sporun turizme katkısını anlattı.

Ülkeler arası işbirliği görüşüldü

Çırağan Palace Kempinski’deki oturuma birçok ülkeden delegasyon da katıldı. Zirvede konuşan Batı Afrika Devletleri Ekonomi Topluluğu (ECOWAS) Başkanı Nana Addo Dankwa Akufo-Addo, Afrika ülkelerinin pandemi sonrasında vizyonunu anlattı.  Çırağan Palace Kempinski Genel Müdürü Ralph Radtke de konuşmasında lüks turizmi ve konaklama sektörünün geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Zirvenin online bölümünde ise Karadeniz Ekonomik İşbirliği Genel Sekreteri Michael Christides, Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Direktörü Rebecca Sta Maria, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği Genel Sekreteri Lim Jock Hoi, Covid sonrasına turizm sektöründe nasıl iyileşme sağlanacağı konusunda görüşlerini bildirdiler. 

10 Ülkenin  Turizm  Bakanı Katıldı

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz’la birlikte Endonezya, İran, Malezya, Nijerya, Bangladeş, Pakistan Turizm Bakanları, ülkelerinde alınan Covid 19 önlemleri ve turizm konusunda gelecek öngörülerini anlattılar.

D-8 Ülkelerinin pandemi sonrası turizm sektöründeki gelecek tahminlerinin konuşulduğu toplantıya ise D-8 Genel Sekreteki Dato’Ku Jaafar Ku Shaari, “Afrika Ülkeleri Oturumu”nda da Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Moussa Faki Mahamat ile birlikte Gabon, Gana, Demokratik Kongo, Kamerun, Çad turizm bakanları, Orta Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu Çevre, Doğal Kaynaklar, Tarım ve Kırsal Kalkınma Departmanından Sorumlu Komisyon Üyesi Honore Tabuna konuştu.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Michael B. Christides de zirvede Karadeniz ülkelerinin perspektifinden söz etti.

Rixos Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince ve Anex Tour Yönetim Kurul Başkanı Neşet Koçkar’ın da birer konuşma yaptığı zirvede, Kolombiya, Sri Lanka, Butan, Melbourne ve Katolonya Turizm Konseyi Başkanları destinasyon pazarlamasını anlattılar.

Amerika’yla ilgili oturumda da farklı eyaletlerden turizm örgütlerinin başkanları, ülkede düzenlenen başkanlık seçimleri sonrasında elde edilecek kazançla COVID sonrası kaybın nasıl telafi edilebileceğini söylediler.


Kars, Dünyanın Sayılı Peynir Rotalarından Biri Olmaya Aday!


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Kars, Dünyanın Sayılı Peynir Rotalarından Biri Olmaya Aday!

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığıyla yürütülen Gelecek Turizmde kapsamında desteklenen “Kars Peynir Rotası Projesi”, 26 Kasım 2020’de gerçekleşen Teknik İstişare Toplantısı ile hayata geçti. Kars Valisi Türker Öksüz’ün ev sahipliğinde online olarak gerçekleşen, Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Kapu ve kamu kurumlarının katıldığı toplantıya büyük ilgi oldu. Proje ile Kars’ın dünyanın sayılı peynir rotalarından biri olması hedeflendiği belirtildi.

Türkiye’nin dört bir yanından yerel değerleri turizme kazandıran ve yerel kalkınmaya katkı sağlayan Gelecek Turizmde kapsamında hayata geçen Kars Peynir Rotası Projesi, Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanlığı tarafından, Kars Valiliği, Kafkas Üniversitesi, Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği ile Kars Ticaret ve Sanayi Odası Genç Girişimciler Kurulu ortaklığında yürütülüyor. Kafkas peynircilik kültürünü koruyarak Kars’ta peynir rotası etrafında şekillenen bir turizm anlayışı geliştirilmesi hedefleniyor.

2007 yılından bu yana T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığıyla yürütülen Gelecek Turizmde kapsamında desteklenen Kars Peynir Rotası Projesi ile bölgenin geleneklerinin, unutulmaya yüz tutan yerel değerlerinin, geleneksel bilgi ve üretim tekniklerinin yeniden canlandırması ve gelecek nesillere aktarılması, bölgenin turizm potansiyelinin desteklenerek yerel sosyo-ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulması amaçlanıyor.

Gelecek Turizmde ile Kars’ta “Peynir Rotası” 

Kars Peynir Rotası Projesi kapsamında kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar ve bölgedeki yerel üreticilerin ortak çalışmalarıyla Türkiye’nin ilk peynir rotası oluşturulacak. Kars'ın yöresel mandıraları ve doğal, kültürel miras alanlarından geçen, iyi yapılandırılmış, haritalandırılmış ve tescillenmiş bir bölgesel rota oluşturmak için Schleswig-Holstein Peynir Rotası iyi uygulama örneğinden yararlanılacak. ‘Kars Peynir Rotası Deneyim Atölyesi’ kurulacak ve peynir rotası üzerinde seçilen mandıralara tur programları organize edilecek. Kars peynirleri envanteri oluşturulup Kars peynir hikayeleri derlenecek ve yayıma hazır hale getirilecek.  

Peynir üretimi COVID-19 hijyen standartlarına göre yapılacak

Projenin ilgili tüm ortakları, COVID-19 krizine yanıt olarak düzenlenecek hijyen, dijital okuryazarlık ve sosyal medya yönetimi eğitimlerine katılacak. Peynir üretimi için hijyen standartları belirlenecek ve bu standartlar QR kodları ile ambalajlara yerleştirilecek. Bölgenin farklı peynir çeşitlerini üreten mandıralar projeden doğrudan yararlanacak. Kars Peynir Rotası ziyaretçileri için internet sitesi, sosyal medya hesapları ve mobil uygulama geliştirilecek.

Bu proje kapsamında kadınların güçlenmesine ayrı önem veriyoruz

Türkiye’de turizmin alternatif bir sürdürülebilir kalkınma aracı olarak yer edinmesi ve girişimciliği teşvik ederek yerel modellerin oluşturulması hedefiyle 2007 yılından bu yana Gelecek Turizmde projesine katkı sağlamaktan dolayı gurur duyduğunu belirten Anadolu Efes Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi şunları söyledi: 

“13 yıldır sürdürdüğümüz Gelecek Turizmde ile bu yıl Kars, Ayancık ve Köyceğiz’deki yeni projeleri desteklemekten dolayı büyük heyecan ve mutluluk duyuyoruz. Kadim peynir kültürüne sahip Kars’ın da bu anlamda bizim için çok özel ve değerli bir yeri var. 13 yıldır sürdürdüğümüz Gelecek Turizmde Projesi kapsamında bugüne kadar 200 binin üzerinde insanın hayatına dokunduk, yapılan çalışmalar sayesinde 300’ün üzerinde kadının sürdürülebilir bir gelir kaynağına erişmesine katkı sağladık. Kars Peynir Rotası Projesi’nde de aynı başarıyı hedefliyoruz. En büyük dileğimiz Kars’ın dünya peynir rotalarının artı biri olması ve bu anlamda hak ettiği yeri edinmesidir. Bugün gerçekleştirdiğimiz toplantının da bu anlamda verimli sonuçlar getireceğine inanıyorum.”

Türkiye’nin turizm potansiyelini ortaya çıkartmak istiyoruz

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Yöneticisi Mustafa Ali Yurdupak ise; “Küresel Kalkınma Ağı olan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye’de dahil olmak üzere 170 ülke ve bölgede sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ülkelere politika geliştirme, liderlik yapma, ortaklık kurma, kurumsal kapasite geliştirme gibi konularda katkıda bulunuyor. Çalışmalarımızın en güzel örneklerinden birisi de 13 yılı aşkın süredir devam eden Gelecek Turizm’de projesidir. Bu projenin ana hedeflerine bakıldığında Türkiye’nin turizm potansiyelini ortaya çıkartmak, istihdamı arttırmak, yerel kalkınmaya destek olmak, sürdürülebilir modellerin yaratılmasına katkı sağlamak ve yerel kaynakların kalkınmasını sağlamak olarak özetleyebiliriz.Yürüttüğümüz çalışmalarda yerel çalışma ve küresel hedeflerin gerçekleştirilmesi bağlamında turizmi önemli bir araç olarak görüyoruz. Bu yıl da Kars Peynir Rotası projesini desteklemekten mutluluk duyuyoruz. Sizler ve paydaşlar ve yöre halkının katkılarıyla turizm alanında en iyi örneklerden biri olacağına inanıyorum.” dedi

Bakanlık olarak Kars Peynir Rotası Projesi’ni en verimli şekilde hayata geçireceğiz

Toplantıya katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü yetkilisi Beril Yamaner, “Bakanlık olarak yaptığımız çalışmalarda temel hedefimiz turizm potansiyeli olan alanların bu potansiyellerinin değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütmek. Böylece turizm faaliyetlerini çeşitlendirmek, turizmden elde edilen geliri arttırmaktır. Bu kapsamda yürüttüğümüz önemli çalışmalardan birisi de Gelecek Turizmde Projesi’dir. 2007 yılından bu yana yürüttüğümüz tüm projelerimiz başarı ile devam etmektedir. Bu yıl içerisinde desteklediğimiz üç projeden birisi de Kars Peynir Rotası projesidir. 2020 yılı COVID-19 salgını sebebiyle projelerimizin kapsamını da revize ettik. Bu kapsamda Kars Peynir Rotası’nı en verimli şekilde hayata geçireceğimize inanıyorum” diye konuştu.

Amacımızı Kars Peyniri’ni bütün kitlelere ve dünyaya tanıtmak  

Toplantıya katılan Kars Valisi Türker Öksüz; “Böylesine değerli bir projenin Kars’ta yürütülüyor olmasından dolayı mutluluk duyuyorum. Burası tarihi, kültürü, etnik unsurları bir arada barındırması ve Türk tarım ve hayvancılığında önemli bir şehir. Aynı zamanda turizm merkezleriyle son yıllarda akıllarda güzel bir ivme yakalamış bir şehir. Bu kadar zenginliği bir arada barındıran bir şehre özel ihtimam gösterilmesi gerekiyor. Biz de bu şehrin sahip olduğu potansiyele uygun olarak gerekli çalışmaları yapmaya gayret ediyoruz. Çalışmalarımıza Valilik olarak şehrin ekonomisine yön veren turizm ve hayvancılık alanlarına yoğunlaştırmaya çalışıyoruz. Hayvancılıkta Türkiye’de 5’inci sırada yer alıyoruz. Bu bilgileri göz önünde bulundurursak süt ve süte dayalı peynir üretiminin önemli bir potansiyel olduğu sonucuna varıyoruz. Şehrimiz de peynirciliğin gelişiminde önemli bir kent olarak ortaya çıkıyor. Onun için Kars Peynir Rotası Projesi’nin çok anlamlı olduğunu ifade etmek istiyorum. Turizme etkisi olacak bir diğer proje ise “Peynir Müzesi” projemizdir. Müzeyi hayata geçirme çalışmalarına başladık. 2,5 aylık bir sürede tamamlamayı planlıyoruz. Peynir Rotası Projesi’nin içinde Peynir Müzesi de yer alır. Amacımız farkındalığı arttırmak, bir yandan da peynirimizi bütün kitlelere ve dünyaya tanıtarak peynir üretiminde ülkemizi önemli merkezlerden biri haline getirmeye çalışmaktır. Projenin başarılı olacağına inanıyoruz” dedi. 


26 Kasım 2020 Perşembe

Hampton by Hilton bu yılki çarpıcı büyümesini sürdürüyor...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Hilton, Hampton by Hilton’a eklenen üç yeni tesisle 2020 yılında Türkiye genelinde portföyüne eklediği otel sayısını 10’a çıkardı 

Hilton, imzalanan üç yeni anlaşmayla Hampton by Hilton Denizli Güney, Hampton by Hilton İstanbul Unkapanı ve Hampton by Hilton İstanbul Sirkeci tesislerini portföyüne ekledi. Daha önce eklenen Tekirdağ’ın Çerkezköy ve Istanbul’un Arnavutköy ilçesindeki tesislerle birlikte, Hilton bu yıl portföyüne beş yeni Hampton by Hiltoneklemiş oldu.  İmzalanan yeni anlaşmalarla ile bu yıl onaylanan proje sayısı toplamda 10'a ulaşan Hilton, Türkiye'deki portföyüne 1.400'ün üzerinde yeni oda kattı.

Hilton EMEA Bölgesi İş Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Patrick Fitzgibbon, "2020 yılında sektörümüzde yaşanan tüm zorluklara rağmen Türkiye'deki portföyümüzü genişleterek önemli bir büyüme ivmesi kazandık. Pazardaki otel sahipleri yeni projeler geliştirirken markalarımıza sınıfının en iyisi olarak bakmaya devam ediyor. Bu 3 yeni anlaşma bizi Türkiye’deki faaliyette ya da geliştirilmekte olan toplam 100 otellik dönüm noktamıza daha da yakınlaştırdı. Bu hedefimize ulaştığımızda toplam 100 otelin 20’den fazlası Hampton By Hilton olacak” dedi.

Hampton by Hilton konuklarını istikrarlı bir kalite deneyimi, düşüncelive güler yüzlü bir hizmet ve yüksek katma değer yaratma anlayışıyla karşılıyor. Misafirlere verilen hizmetler arasında ayrıca, ücretsiz sıcak kahvaltı, 24 saat açık aperatif alanı, enerjik ve ferah bir konsepte sahip lobi, tüm alanlarda ücretsiz Wi-Fi erişimi, fitness merkezi ve 24 saat açık iş merkezi bulunuyor. 

Hampton by Hilton İstanbul Sirkeci

2022 yılında açılması beklenen 102 odalı tesis, İstanbul'un en çok ziyaret edilen bölgelerinden biri olan Fatih ilçesindeki Sirkeci semtinde bulunuyor. Tarihi İstanbul yarımadasındaki tüm önemli turistik mekanlara yürüme mesafesinde olan tesisten şehrin diğer bölgelerine toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşılabiliyor.

Hampton by Hilton İstanbul Unkapanı 

155 odalı bu orta ölçekli tesis Fatih ilçesinin Unkapanı semtindeki harika konumuyla dikkat çekiyor. 2024 yılında açılması beklenen tesis, tarihi İstanbul yarımadasındaki önemli yerlerin yanı sıra üç büyük üniversiteye, IMÇticaret merkezine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, ayrıca Beyoğlu, Taksim ve Karaköy gibi semtlere de çok yakın mesafede bulunuyor. 

Hampton by Hilton Denizli Güney 

2022 yılında açılması beklenen 150 odalı tesis, Hilton'un önemli bir sanayi merkezi olan Denizli'nin güneybatı bölgesindeki ilk oteli olacak. Denizli'yi Antalya'ya bağlayan ana yol üzerinde konumlanan tesis şehir merkezine kolay erişim imkanı sunacak. Konukların Hampton by Hilton tesisinden bekleyebilecekleri tüm özelliklere sahip olacak otelde ayrıca 100 kişilik bir toplantı salonu bulunacak.

Türkiye'de yedi markadan oluşan portföyüyle hizmet veren ve ülke genelinde 68 otelin işletmeciliğini yapan Hilton, geçtiğimiz haftalarda Hilton Mall of İstanbul'u faaliyete geçirdi ve LXR Hotels & Resorts markasını Bodrum'la tanıştırdı. Şirketin ayrıca geliştirme sürecinde olan 28 oteli bulunuyor.

Hampton by Hilton hakkında ayrıntılı bilgi için newsroom.hilton.com/hampton adresini ziyaret edebilirsiniz.


25 Kasım 2020 Çarşamba

İş yapış biçimlerimiz değişiyor, yeni modeller üzerinde çalışılması gerekiyor...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Rıza Başoğlu, “Tekstil ve ambalaj üretiminde, geniş format baskının rolü daha da artacak”

Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Rıza Başoğlu, içinde bulunduğumuz yılı, gelecek yıla ilişkin öngörülerini ve geniş format baskının rolü hakkında açıklamalarda bulundu. Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Rıza Başoğlu, şunları anlattı: 

Hepimizin bildiği gibi, 2019 yılının ikinci çeyreğinden sonra ağırlaşan ekonomik şartlar derinleşmiş, yıl sonuna doğru piyasalarda motivasyon sinyallerini hissetmeye başlamışken, bu seferde Covid-19 virüsü ile Mart 2020’den itibaren pandemi sürecine girilmiştir. Son iki yılın, ikinci çeyreklerinde başlayan ekonomik daralma ile pandemi, sadece iş hayatını değil, sosyal yaşamı, endişe ve kaygı düzeyini ve davranış biçimlerini de kısa sürede değiştirmiştir.

Tüm bunlara rağmen, insanoğlunun yaşama içgüdüsü, olumsuzluklar altında dahi çıkış yolları araması, bu yönde çaba sarfetme düşüncesi kaybolmamıştır. Bu doğrultuda, insan davranış biçimi ile şekillenen yapılarda, bir taraftan krizden çıkış yolları aranırken, diğer yandan yarınlarda oluşacak fırsatlar ve ekonominin tüm parametreleri ile teknolojik gelişimin evreleri değerlendirilerek, yeni yapılanma modelleri üzerinde çalışmalar yapma fırsatı bulmuştur. Lidya Grup olarak, pazarın daralması ve iş hacimlerindeki ciddi düşüşlerden, müşterilerimizin daha az etkilenmesi ve satış kanallarının gelişmesine yardımcı olmak amacıyla, yeni ürün grubu üzerinde çalışılmıştır. Burada dikkat edilen konu, ürün grubunun müşterilerimizin makine parkında farklılık yaratması ve daha makul maliyetler ile sahip olunacak konfigürasyon özelliğinde olmasıydı. Bu doğrultuda, Sutec markası ile inkjet geniş format baskı makinalarını pazara sunduk. 90x60, 75x90, 110x150 , 150x130 ve 3.20x2.0 gibi farklı baskı alanına sahip ürün gamı ile çok yönlü üretim kapasitesine ulaşmış oldu. Yaptığımız çalışmalar, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, beyaz alanların olabileceğini ve buna göre organizasyonların şekillendirilmesi halinde, sizin ve müşterilerinizin kayıplarını minimize edilebileceğini göstermesi adına önemlidir. 2020 yılı, bu gerçekliklerle tamamlanıyor. 

İş yapış biçimlerimiz değişiyor, yeni modeller üzerinde çalışılması gerekiyor 

Özellikle pandemi süreci, iş akışlarını ve bugüne kadar gerçekleştirilen çalışma yöntemlerini sorgulatması adına önemlidir. Yaşanan süreç, tüm alışkanlıklarımızı ve iş yapma biçimlerimizi önemli ölçüde değiştirmiştir. Bu geçici değildir. Artık, yeni modeller üzerinde çalışılması gerekiyor. Bu dönem, dijital pazarlamanın önemini ve etkisini net olarak ortaya koymuştur. Şirketlerin organizasyon yapılarında, dijital pazarlama kavramına önem vermeleri, yarınlar için büyük önem taşımaktadır. Daha önceki söyleşilerde dijitalleşmenin “sınırsızlık“ ifadesi olabileceğini belirtmiştim. Dijital platformlar, müşterilerimize ulaşmanın da aracı olmuştur. Tanıtım ve hizmet, bu yolla verilmiştir. Fuar organizasyonları, pandeminin ülkemizde ilk zirve yaptığı tarihlere rastlaması nedeniyle, önce sağlık diyerek, büyük bir sorumluluk ve özveri ile tarihleri bir yıl sonraya ertelemiştir ve doğru bir karar verilmiştir. Fuarların hastalıkların yayılma sebebi olarak gösterilmesi halinde, büyük imaj kayıpları yaşanabilirdi. 2021 yılının ikinci çeyreğinde, hastalığın bulaş etkisi kontrol altına alınırsa, 2021 yılında fuarlar etkisini  koruyacaktır, düşüncesindeyim. 

Tek noktadan tedariğin riskleri ağır bedeller ile öğrenildi, Türkiye üretimin yeni üssü olabilir

Pandemi ile yaşanan tedarik zincirindeki kırılma, üretimden servis sağlayıcıya, satıştan son kullanıcıya kadar farklı etkiler yaratmıştır. Ülkemiz açısından da yeni fırsatlar ortaya çıkmıştır. Tüm Dünyanın üretim üssü haline gelen Çin, pandemi nedeniyle kapanması sonucu, birçok gelişmiş ülke, üretim hafızasını kaybetmiş olduğunu farketmiştir. Lojistikten ürün teminine kadar ciddi problemler yaşamıştır. Yani tek noktadan tedariğin riskleri ağır bedeller ile öğrenilmiştir. Bundan sonrası üretim kalitesi yüksek, kapasitesi Çin’e göre daha sınırlı olan, ülkeler (başta Türkiye ) üretimin yeni kurucuları olabilir. Çelikten porselene, tekstilden mobilyaya, kimyasal ürünlerden ambalaj ve esnek ambalaja kadar büyük fırsatlar bulunmaktadır. Bunun doğal sonucu, tüm sektörlerde olduğu gibi dijital baskı sektörü açısından da büyüme fırsatı zenginleşmektedir. 

Geniş format baskının rolü artıyor 

Geniş format, ürün zenginliği, yeni pazarların kapısını açmaktadır. 2018 yılına kadar küçük ivmeler ile (%3 gibi) yıllık büyüme kaydeden pazar, solvent pazarında küçülme yaşamaktadır. Latex ve UV pazarında ise, yüksek büyüme potansiyeli mevcuttur. Tekstil ve ambalaj üretiminde, geniş format baskının rolü daha da artacaktır. Tüm hizmetleri, aynı çatı altında sunabilme ve bunun teknolojik alt yapısına ulaşma, büyümeyi eş zamanlı hale de getirebilir. Teknolojik yenilenmenin sektörlerdeki ayrışmayı ortadan kaldırdığını görüyoruz. Dünya ekonomilerinde, Covid-19 etkisinin yarattığı daralma doğal olarak ekonominin tüm paydaşlarını olumsuz etkilemiştir. Üretim çeşitliliğinin doğal sonucu olarak, bir bölüm de kapasite kullanımı artarken (ilaç, gıda, temizlik v.b ), bir bölümde küçülme daha etkili hissedilmiştir. (inşaat, mimari ögeler içeren ambalajlar ve basılı dergi , gazete v.b) . Özellikle, etiket baskı pazarı, iddialı büyüme değerlerine ulaşmıştır. Başka bir parametre ile açıklamak gerekirse; 2020 yılı ilk çeyreğinin 2.5 milyon tonluk plastik mamul üretiminin, bir milyon tonluk kısmını ambalaj malzemeleri oluştururken, lokomotif sektör olan inşaat grubunda plastik inşaat malzemeleri 600 bin tonda kalmıştır. Hepimizin, pandemi ile ortaya çıkan durumu ve sonrasını iyi yönetebilmemiz için organizasyon modellerimizi, işletme içi kullanılan teknolojik çözümleri ve kalite / verimlilik değerlerini ciddi olarak gözden geçirmesinin şart olduğuna inanmaktayım. Dünya ekonomisinde ortaya çıkan koşulların ülke lehine çevrilmesi için, maliyet- fayda ilişkisini her aşamada önemsemeliyiz.


24 Kasım 2020 Salı

2021’de 6,5 Gün İzinle 40 Günlük Tatil Yapmak Mümkün!

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Koronavirüs salgının hayatımıza girmesiyle birlikte seyahat planlarımızda bazı değişikler olduğu durumlar oldu. Yeni normale uyum sağlama süreci, uzaktan eğitim, uzaktan çalışma gibi hayatımıza yeni giren normallerle zor bir yılı geride bırakmaya hazırlanıyoruz. 2020 yılı seyahatlerimizi etkilese de, 2021’in bize güzel bir sürprizi var…

 2021 yılının bahar ve yaz aylarına denk gelen milli günler ve dini bayramlar, bol tatilli seyahat fırsatları sunuyor. Türkiye’nin Seyahat Sitesi Enuygun.com’un 2021 yılı tatil planlamasına göre; önümüzdeki yıl mayıs ve temmuz aylarında dini bayramları resmi tatillerle birleştirenler, 16’şar güne kadar tatil yapabilecek. Gezginler, yıl genelinde ise hafta sonlarını tatillerle birleştirerek 6,5 gün izinle 40 gün tatil yapılabilecek.

Pandemi yüzünden geçtiğimiz yaz dilediği gibi tatil yapamayanlar için 2021 yılı yazı güzel tatil seçenekleri sunuyor. Yeni yılın tatil planlamasına göre; Mayıs ve Temmuz aylarında bol bol tatil yapma fırsatı doğacağını belirten Enuygun.com Seyahat Analisti Tuğba Hacıbayramoğlu, “Yeni yıla 1 Ocak Cuma günü yılbaşı tatili ile giriyoruz. 23 Nisan Cuma günü, hafta sonu ile birleştirilip yakın yerlere tatile çıkılabilir. 2021’de Mayıs ayı tatil açısından çok zengin, birleştirme yapacaklar için ayın yarısı tatille geçebilir. Ramazan Bayramı tatili 12 Mayıs Çarşamba Arife günüyle başlıyor. Önceki 2,5 gün izin alıp hafta sonlarıyla birleştirilebilir. Sonraki hafta 19 Mayıs tatili çarşamba gününe denk geliyor. 17 Mayıs Pazartesi ve 18 Mayıs Salı günü için de 2 günlük izin alarak, toplamda sadece 4,5 gün izinle 10 güne kadar uzayan bir bayram tatili yapılabilir. Hatta 20-21 Mayıs için de izin alırsanız toplamda 6,5 gün izinle 16 günlük bir tatile çıkabilirsiniz” dedi. 

Temmuz’da 4,5 gün izinle 16 gün tatil fırsatı

Temmuz ayının da Mayıs ayı gibi bol tatil fırsatı doğurduğuna dikkat çeken Hacıbayramoğlu, “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü perşembeye denk düşüyor, cuma günü izin alıp hafta sonu ile birleştirebilirsiniz. 19 Temmuz yani hemen sonraki pazartesi günü de Kurban Bayramı’nın arife günü. Dolayısıyla cuma tam gün ve pazartesi yarım gün izin alarak toplamda 1,5 gün izinle 11 gün; 12, 13 ve 14 Temmuz için de izin alıp toplam 4,5 gün izinle de 16 gün tatil yapılabilir. Böylece yazın en güzel zamanı olan Temmuz ayı için güzel bir tatil fırsatı doğuyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı ise pazartesi günü. Yılın son tatil fırsatı 29 Ekim ise cuma gününe denk düşüyor. 28 Ekim Perşembe yarım gün böylece yarım günlük izinle 4 günlük seyahat yapılabilir” açıklamasını yaptı.


Bayram tatilinizi erken planlayın

Bayram tatillerine yaklaştıkça uçak ve otobüs bileti alımlarında yoğunluk yaşandığını bunun da fiyatlara etki ettiğini belirten Hacıbayramoğlu, “Mayıs ve Temmuz ayları için tatil planınızı önceden yaparsanız ve bilet almak için erken davranırsanız uygun fiyatlı bilet bulabilirsiniz. Uçak biletlerini Enuygun Bilet İptal Güvencesi ile satın alanlar, olası iptal durumlarında bilet tutarının yüzde 90’ını iade alabilirler.” yorumunu yaptı.


Tatil Gününün ismi Tarih Gün İzin Süresi Tatil süresi

Yılbaşı 1 Ocak Cuma - 3

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan Cuma - 3

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü 1 Mayıs Cumartesi - -

Ramazan Bayramı 12 Mayıs (Arife)

13-15 Mayıs Çarşamba-Pazar 2,5 gün 9

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı 19 Mayıs Çarşamba 2 5

Demokrasi ve Milli Birlik Günü 15 Temmuz Perşembe 1 4

Kurban Bayramı 19 Temmuz (Arife)

20-23 Temmuz Pazartesi-Cuma Yarım gün 9

Zafer Bayramı 30 Ağustos Pazartesi - 3

Cumhuriyet Bayramı 29 Ekim Perşembe (Yarım) Cuma Yarım gün 4


Enuygun.com Hakkında

2008 yılında karşılaştırma sitesi olarak kurulan teknoloji şirketi Enuygun.com, günümüzde Türkiye’nin en büyük uçak bileti sitesi konumundadır. 200’ü aşkın çalışanıyla ayda 17 milyonun üzerinde ziyaretçisine hizmet veren Enuygun.com; uçak bileti, otel rezervasyonu, otobüs bileti satışının yanı sıra, kredi, mevduat, GSM ve internet paketi karşılaştırması yapmaya da olanak tanıyor. 2016 yılında global markası “Wingie” ile dünyaya açılan Enuygun.com, uçak bileti satışını Almanca, İngilizce, Arapça, İspanyolca ve Rusça dil seçenekleriyle farklı pazarlarda da sürdürüyor.


23 Kasım 2020 Pazartesi

Son teknoloji dijital baskı makinelerine, yoğun ilgi gözleniyor...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Son teknoloji dijital baskı makinelerine, yoğun ilgi gözleniyor

Son teknolojiye sahip olan dijital baskı makinelerinin, maliyet bakımından avantajlı durumda olduğunu kaydeden Lidya Grup İzmit Kurumsal Satış Bölge Sorumlusu Tayfun Alkan, şunları söyledi:

“Bölgemizdeki işletmeler, makine parkurlarını yenilerken, özellikle son teknolojik ürünlerin maliyet bakımından ciddi avantajlı hale gelmesi gibi sebeplerden dolayı makine yenilemelerinde, en son teknolojiyi tercih ediyorlar. Büyük ve orta ölçekli kurumsal firmaların yatırımları, bu yönde devam ediyor” dedi. 

Çözüm odaklı kişiler yerine, çözüm odaklı sistem anlayışı tercih ediliyor

Kurumsal işletmelerin, çözüm odaklı kişiler yerine, çözüm odaklı sistem anlayışını tercih ettiğini ifade eden Tayfun Alkan, konuşmasına şöyle devam etti: “Müşterilerimizin bizi tercih etmesinde, kurumsal kimliğimiz, servis kalitemiz, müşteriye yerinde hizmet anlayışımız gibi birçok neden yer alıyor. Çünkü, sektörümüzdeki dijital baskı yapan işletmeler ve farklı sektörlerdeki kurumsal işletmeler, karşılarında çözüm odaklı kişiler yerine, çözüm odaklı sistem anlayışına sahip olan kurumsal bir firma ile çalışmayı istiyorlar. Eğer, müşteri portföyünüz kurumsal firmalardan oluşuyor ise, sizin de bu çalışma sisteminde bir satış sonrası hizmet anlayışına sahip olmanız gerekmektedir. Lidya Grup’un satış sonrası hizmeti, bulunduğumuz coğrafyanın ve Avrupa’nın sayılı birkaç firması arasındadır ve bu nedenle yoğun ilgi ve talep görmekteyiz. Firmalar, kalite odaklı yatırımlara yön vermeye devam ediyorlar” diye konuştu. 

Eylül ayından itibaren piyasalar hızlandı

Firma olarak daima büyüme odaklı olduklarını ve bu yılın da büyüyerek geçeceğini anlatan Tayfun Alkan, genel olarak 2020 yılını değerlendirerek şunları kaydetti: “Bu yıla başarılı başladık ve yılın ilk çeyreği başarılı geçti. Ancak, pandeminin etkisiyle birlikte Nisan, Mayıs aylarında dünya olarak bir durgunluk yaşadık. Haziran ayında normalleşmeyle birlikte piyasalar yeniden hareketlenirken, o tarihlerde faizlerin düşmesi yatırımlara da hız kattı. Genel olarak baktığımızda ekonomi, Eylül ayından itibaren ve yılın son çeyreğinde ciddi bir canlanma ve yukarı yönlü bir ivme kazanıyor. Bu yılın Eylül ve Aralık arasındaki aylara pozitif bakıyoruz ve başarılı bir son çeyreği geçireceğimize inanıyoruz. Bu dönemde, sektörel anlamda müşteri yoğunlaşması yaparak ve özellikle bu dönemi daha yoğun geçiren gıda, nakliyat, kargo, sağlık ürünleri üreticileri vb gibi sektörlerin büyüme ve yeni şube projelerini takip ederek, kazançlarının yatırım orantılı ilerlemelerinde pay sahibi olabileceğimizi düşünüyoruz. Global çapta uzmanların söylediği gibi, gelecek yılın bu yıla oranla çok daha verimli bir yıl olacağını ve ertelenen makine parkurlarına yatırımlar yapılarak ve bu yılın ertelenen yatırımlarının da eklenmesiyle, sektörümüzün gelecek yıl ciddi bir büyüme trendi yakalayacağını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.


“PARK DEDEMAN KASTAMONU”İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


 “PARK DEDEMAN KASTAMONU”İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI

Türk turizminin ilk uluslararası otel zinciri Dedeman Hotels& Resorts International’ın açılış hazırlıklarını sürdürdüğü yeni oteli “Park Dedeman Kastamonu”, Şubat ayında hizmete girecek. Otel yönetimi, personel alım görüşmelerine başladı. 

Turizm sektöründe, 50 yılı aşkın tecrübesi ve ikisi yurt dışında olmak üzere 17 oteli ile yer alan“Dedeman Hotels& Resorts International”ın2021 yılında açacağı ilk oteli “Park Dedeman Kastamonu”, Şubat ayında misafirlerini ağırlamaya başlayacak. 

Yüksek yatak ve toplantı odası kapasitesi sayesinde iş dünyasının beklentilerinin yanı sıra, bölgenin düğün ve kongre salonu ihtiyacını da karşılayacak olan “Park Dedeman Kastamonu”, şehre yeni bir soluk getirecek. 

Toplam 150 odası, 300 yatak kapasitesi ve 1.100 metrekare toplantı ve etkinlik alanı ile bölgenin ilk ve tek uluslararası markalı oteli olan “Park Dedeman Kastamonu”; yapımı süren KastaMall Alışveriş Merkezi ve Rezidans Karma Projesi içinde yer alması avantajı ile, konuklarına modadan yeme içmeye kadar, geniş bir yelpazede hazırlanmış modern mağazalardan da faydalanma imkânı sunacak.

Park Dedeman Kastamonu personel alımına başladı.

2021 yılının Şubat ayında hizmete girecek “Park Dedeman Kastamonu”, yaklaşık 70 kişiye istihdam sağlayacak. 

Park Dedeman Kastamonu Genel Müdürü Tamer Bektaş, otelin açılışıyla ilgili olarak; “Dedeman zincirinin yeni halkasının, 2018 yılında ‘Türk Dünyası Kültür Başkenti’ seçilen Kastamonu’da açılacak olmasından memnuniyet duyuyoruz. Otelimiz, Ankara ve İstanbul istikametinden şehre girişte bulunan kavşakta yer alıyor. Şehir, orman ve Ilgaz Dağı manzaralı otelimiz, havaalanına 11 km, Ilgaz Kayak Merkezi’ne ise 35 km uzaklıkta bulunuyor. Bölgeye ve iş dünyasına değer kazandırmak en büyük hedefimiz. “Geleneksel Dedeman Misafirperverliği” ile konuklarımızı ağırlamak için tüm çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Şimdiden 2021 yılı için erken rezervasyon almaya başladık. Aynı zamanda, otelimize personel alımı sürecini de başlattık. Sektörde en çok tercih edilen kurumların başında gelen Dedeman ailesine yeni katılacak çalışma arkadaşlarımızla, misafirlerimize Dedeman ayrıcalığında bir hizmet sunacağız.” dedi. 

Toplam 300 yatak kapasiteli Park Dedeman Kastamonu’da; 600 kişilik balo salonu, farklı ölçülerde 5 toplantı odası, fitness salonu, kapalı yüzme havuzu, sauna, hamam ve masaj salonları yer alacak. Bölgedeki yatak kapasitesine katkı sağlayacak olan “Park Dedeman Kastamonu”, özellikle kongre, nişan, düğün ya da iş sebebiyle gelen grupların Kastamonu’da konaklamasına fırsat yaratacak.


Kolaysoft e-Dönüşümde konforla birlikte maliyet tasarrufu sağlıyor...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Kolaysoft Teknoloji Dijital Dönüşüm Uzmanı Hurişah Süer,

“e-dönüşümde, sektörel bazlı ve çözüm odaklı hizmet veriyoruz” 

Kolaysoft Teknoloji olarak, Türkiye’deki e-Dönüşüm kullanıcılarının yaklaşık %20’sine altyapı hizmeti sunduklarını ifade eden Kolaysoft Teknoloji AŞ Dijital Dönüşüm Uzmanı Hurişah Süer, şunları söyledi:

“Kolaysoft Teknoloji olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in lisanslı özel entegratör firmasıyız. Firmamız kapsamında, on sekiz özel entegratör firmaya altyapı hizmeti sunuyoruz ve Türkiye’deki e-Dönüşüm kullanıcılarının yaklaşık %20’sine hizmet veriyoruz. Gelişime açık ve dinamik yapımızla birlikte yürüttüğümüz politikamızla, müşterilerimize e-Fatura, e-Arşiv,  e-İrsaliye, e-Smm, e-Mm, e-Defter gibi tüm e-Dönüşüm ürünleri kapsamında, memnuniyet odaklı hizmet sağlıyoruz. En önemli önceliğimiz, kişisel verilerin mevzuata uygun şekilde korunması, en büyük artı değerlerimiz ise sektörel bazlı ve çözüm odaklı hizmet kalitesi ile derde deva olma çabamızdır. Bunların yanında, kullanıcılarımız tarafından ulaşılabilir olmak en büyük hassasiyetimizdir” dedi.

e-Dönüşümde konforla birlikte maliyet tasarrufu sağlıyor

Ülkemiz işletmelerin e-Dönüşüm uygulamalarıyla, GİB tarafından yapılan açıklamaya göre on yılda 2.8 milyar TL tasarruf sağladığını anlatan Kolaysoft Teknoloji Dijital Dönüşüm Uzmanı Hurişah Süer, konuşmasına şöyle devam etti:

“Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in bir süre önce yaptığı bir açıklamaya göre, son on yılda 28 milyarın üzerinde elektronik belge düzenlendi ve yaklaşık 2.8 milyar TL civarında bir tasarruf elde edilmiş oldu. Ülkemizin bugün geldiği aşamadan bahsedecek olursak, yaklaşık e-Fatura’da 300 bini geçen kullanıcı, e-arşiv fatura’da 280 bin kullanıcı, e-Smm’de 190 bin kullanıcının işlem yaptığı belirtiliyor. Kısaca, e-Dönüşüm süreçleriyle birlikte; kâğıt, postalama, arşivleme gibi işlemler tedavülden kalktığı için, mükelleflere zaman ve para tasarrufu sağlıyor. Bununla birlikte, kâğıt kullanımının azalmasıyla 600 bine yakın ağacın kesilmesine de engel olunarak doğaya katkı sağlanıyor’’ diye konuştu.

Sade ve kullanımı kolay bir platform geliştirdi

Kolaysoft Teknoloji olarak, e-Dönüşüm işlemlerinin en kolay şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla altyapı tasarladıklarını ifade eden Hurişah Süer, şunları kaydetti:

“e-Dönüşüm uygulamalarını dijitale nasıl taşıyabiliriz sorusunu, önce kendimize sonra da sektöre özel firmalara sorarak; uçtan uca bir hizmet anlayışını kendimize vizyon edinip sade ve kullanımı kolay bir platform ile kullanıcılarımıza konfor sağlıyoruz. Bu prensiple, kullanıcılarımızın bize ihtiyaç duyduğu her zamanda ulaşabiliyor olmasının yanı sıra müşterilerimizden gelen geri bildirimleri de dikkate alarak en iyi hizmeti sunma çabası bizi dinamik kılıyor. Bununla birlikte, kullanıcılarımıza sunduğumuz Kolaysoft e-dönüşüm hizmeti ile maliyet tasarrufunun yanı sıra, iş yüklerinin de azalmasına yardımcı olmak işimizi doğru yaptığımızın teyidi niteliğindedir. Geçtiğimiz aylarda açıklanan, Türkiye’nin en kapsamlı bilişim araştırması olan “İlk 500 Bilişim Şirketi Türkiye 2019 Araştırması'na göre, Kolaysoft Teknoloji olarak e-Dönüşüm kategorisinde 7. sırada yer almanın haklı gurunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

E-Dönüşüm sözlüğü:

E-Fatura: Kağıt fatura ile aynı hukuki nitelik ve bilgilere sahip elektronik faturadır.

E-Arşiv Fatura: GİB tarafından belirlenen standartlara uygun olarak oluşturulan elektronik faturadır. e-fatura kapsamı dışında kalan, kurum ve kişilere kesilen faturaların elektronik ortama aktarılmasıdır.

E-İrsaliye: Kağıt irsaliye ile aynı hukuki niteliklere sahip olan ve GİB tarafından belirlenen standartlara göre hazırlanan elektronik belgedir.

E-Defter: Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince tutulması zorunlu olan defterlerin hazırlanmasını ve gönderilmesini sağlayan sistemdir.

E-Smm: Serbest meslek mensuplarının, mesleki faaliyetlerinden doğan tahsilatları için elektronik ortamda düzenledikleri belgelerdir.

E-Mm: Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden, mal alan birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile, kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin elektronik ortamda düzenledikleri belgelerdir.


20 Kasım 2020 Cuma

17 turizm STK’sı fidan bağışı kampanyasıyla Hatay’da Turizm Ormanı kuruyor...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



17 TURİZM STK’SI EL ELE VEREREK HATAY’DA TURİZM ORMANI KURUYOR

Hatay’da meydana gelen yangında yok olan orman alanları için turizm sivil toplum kuruluşları (STK) el ele verdi. 17 turizm STK’sı fidan bağışı kampanyasıyla Hatay’da Turizm Ormanı kuruyor.

Türkiye’nin önde gelen turizm sivil toplum kuruluşlarıyla hayata geçirilen “Turizm Ormanı” projesi kapsamında Orman Genel Müdürlüğü ile bir protokol imzalandı.

İmza törenine katılan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, burada yaptığı konuşmada, projeye ortak olan herkese teşekkür etti. Türkiye’nin dünyada ormanlarını en iyi koruyan ülkelerden birinin olduğunu dile getiren Karacabey, “ İklim değişikliği ve kuraklığın en önemli panzehiri ormandır. Bu bilinçle sizlerin ortaya koyduğu güzel birliktelik çok önemli. Bu, yıllarca ülkemizin daha yaşanabilir olması için çok önemli bir adım” diye konuştu.

Ülkemizde çevre bilincinin oluşturulması, ağaç ve orman sevgisinin geliştirilmesi noktasında vatandaşların, STK’ların, kurum ve kuruluşların bu çalışmalara maddi ve manevi katkı vermesini çok önemsediğini belirten Karacabey, şunları söyledi:

“Bizler Millet olarak zor günlerde yardım ve dayanışma noktasında çok çok iyiyiz. Bunu Hatay da çıkan orman yangınları sonrasında yanan alanların yeniden ağaçlandırılması noktasında da görüyoruz. Ülkemizin dört bir yanından fidan bağışı ve ayni fidan gönderme konusunda yarış içine girildi. Bu anlamda siz turizm sektöründe faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların duyarlılığını da çok önemsiyoruz. Bu vesileyle Hatay’daki yanan alanların ağaçlandırılmasına sağlayacağınız katkılar için bir kez daha teşekkür ediyoruz.”

Törende, 17 turizm STK’sı temsilcileri de konuşarak, projenin önemini anlattı. Konuşmaların ardından imza törenine geçildi.

Projeye destek olan turizm sivil toplum kuruluşları şu şekildedir:

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED), Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD), Türkiye Turist Rehberleri Birliği (TUREB), Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD), Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu (SKAL), Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği( POYD), Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD), Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi (THTC), Turizm Akademisyenleri Derneği (TUADER), Tüm Aşçılar ve Pastacılar Federasyonu (TAŞPAKON), Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED), Turizmciler Derneği (TURDER),  I-MICE, İstanbul Doğa Sporları Kulübü ve Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED).

7.8 milyar insan coronavirüs aşısı bekliyor!


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Coronavirüs aşısı dünyada 1 trilyon dolarlık bir ekonomiye göz kırpıyor 

Coronavirüs, dalga dalga yayılmaya devam ediyor. Son iki hafta içinde dünyada tespit edilen vaka sayısı %16 arttı. Bilinen vaka sayısı 55 milyonu geçti. Bugüne kadar yaklaşık 1.4 milyon insan hayatını kaybetti. Gerçekteki vaka ve ölüm sayısının, ülkelerin resmi olarak ifade ettiğinden çok daha fazla olabileceği değerlendiriliyor. Afrika, Güney Amerika ve Hindistan gibi birçok geri kalmış bölgede, yeterli test yapılamadığından gerçek durumun ne olduğunu görebilmek pek de olası değil. Ancak mikroskopla görülebilen 100 nm’den küçük bir virüs hayatımızın her alanını esir alıyor. 

Coronavirüs, çıktığı Çin'e verdiği zarardan çok daha büyüğünü Avrupa'ya, Amerika'ya ve gelişmekte olan diğer ülkelere veriyor. 80 trilyon dolarlık dünya ekonomisi büyük zorda. Ekonomik daralma daha bir yılını doldurmadan %10'ları geçti. Milyonlarca insan işsiz kaldı. İnsanlık 10 aydır büyük bir savaş veriyor. Herkes, bu kötü gidişe dur diyebilecek aşının peşinde. 7,8 milyar insanın gözü kulağı aşı ile ilgili gelişmelere kilitlendi. 

Coronavirüs aşısının maliyetlerini ve lojistiğini değerlendiren ve açıklamada bulunan TTT Global Yönetim Kurulu Başkanı  Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: 

“Üçüncü faz aşı test çalışmalarını geçtiğimiz günlerde tamamlayan, %95 gibi oldukça iddialı olabilecek bir etki seviyesine ulaştıklarını açıklayan Alman BioNTech ve ortağı ABD’li Pfizer henüz resmi satış ruhsatını almamalarına rağmen, seri üretime başladılar ve ülkelerle ön anlaşmaları imzalamaya başladılar. Pfizer 2020 yılı sonuna kadar 50 Milyon doz aşı üretecek, 2021 hedefi ise 1.3 milyar doz üretim yapmak. Dünyanın önümüzdeki 2 yıl içinde en az 8 milyar doz aşıya ihtiyaç duyacağı değerlendiriliyor. Nitekim, soğuk zincirin bozulması yaşanması muhtemel olduğundan, transfer edilecek aşıların en az %15-20’sinin ziyan olacağı değerlendiriliyor. Bu durumda ilk iki yıl için en az 10 milyar doz aşıya ihtiyaç duyulacağı kabul edilebilir. 10 milyar doz aşının üretimi, -70 santigrat derecede muhafazası, lojistiği ve sahadaki uygulama maliyetleri dikkate alındığında, dünya ekonomisine yıllık 1 trilyon doların üzerinde bir maliyet yaratacak gibi duruyor. Bu maliyet, her ne kadar büyük bir bütçe gibi görünse de, coronavirüs ile iyice köşeye sıkışan ve hızla daralan dünya ekonomisindeki 10 trilyon doların üzerindeki kümülatif kaybın yanında bir şey ifade etmiyor. Ülkemizde, 83 milyonun aşılanmasının maliyeti 8 milyar doları geçebilir. Bir diğer konu, bağışıklık bir yıl ile sınırlı olursa, aşının her yıl yapılması gerekebilecektir ve bu durum ciddi maliyetlere yol açacaktır” dedi. 

Dünyaya, 7.8 milyara aşının ulaştırılabilmesi için ilk aşamada 8 Bin jumbo jet gerekiyor

Aşının lojistik süreçlerini değerlendiren TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:  

“BioNTech firmasının geliştirdiği mRNA aşısının, -70 santigrat derecede taşınması ve nakledildikten sonra ise, 5 gün içinde kullanılması gerekiyor. Bu çok ciddi bir lojistik problemi beraberinde getiriyor. Dünyadaki hiçbir kargo/lojistik firması, özel yatırım yapmadan -70 santigrat derecede soğuk zincir taşıma yapabilecek ve depolayacak bir altyapıya sahip değil. Pfizer/BioNTech aşısının üretim merkezleri, Almanya, Belçika ve ABD olacak. Buradan tüm dünyaya dağıtılması hedefleniyor. Bir tesisten günde 20 kamyon aşı yola çıkarmayı hedefleyen şirket, bir günde toplamda 7.6 milyon doz aşıyı yakınlardaki havaalanlarından kargo uçaklarına aktarmayı hedefliyor. Aşının koruyuculuk sağlayabilmesi ve beklenen etkiyi göstermesi için 3 hafta arayla 2 doz olarak uygulanması gerekiyor. Yani 10 milyar aşı ancak 5 milyar insanı aşılamaya yetiyor. 2021 yılı dünyanın en büyük hava lojistik operasyonlarından birisine şahit olacak. -70 ile -80 santigrat derece arasında aşıyı muhafaza edebilecek ultra-soğuk özel taşıma kutularına yerleştirilecek aşı dozlarını dağıtmak için ilk yıl için 8 binin üzerinde büyük tip kargo uçağına ihtiyaç olacağı ortaya çıkıyor. İlk planlamalara göre, Pfizer 2020 yılı sonuna kadar 50 Milyon doz aşı üretecek, 2021 hedefi ise 1.3 milyar doz üretim yapmak. Dünyanın önümüzdeki 2 yıl içinde en az 10 milyar doz aşıya ihtiyaç duyacağı değerlendiriliyor. Pfizer, dünya çapındaki dağıtım için FedEX, DHL ve UPS ile görüşüyor. Havayolu şirketlerinin kargo filoları yetersiz olduğundan, birçok büyük havayolu şirketi bir grup yolcu uçağını kargo uçağına dönüştürmeye yönelik planlama yapıyor. Özetle, 7.8 milyar insanın yarısının ihtiyacı olan 2 doz aşıyı birinci seviye noktalara taşımak için 8.000 Boeing 747 jumbo jet seferi yapılması gerekiyor. Dünyanın en büyük hava kargo filosunun sahibi olan ABD’li FedEx’in 600 kargo uçağı var. Burada yeni bir lojistik ekonomisi doğacak gibi görünüyor” diye konuştu. 

Ülkemizde, 83 milyonun aşılanması maliyeti 8 milyar doları geçebilir

Ülkemizde nüfusun aşılanma maliyeti hakkında değerlendirmede bulunan TTT Global Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti: 

“83 milyon insan için ihtiyaç duyulacak doz sayısı %20 fazlasıyla 199.2 milyon dozdur. ABD Hükümetiyle 100 milyon doz aşı için ön sipariş Anlaşması yapan Pfizer, bu anlaşma için 1.95 Milyar dolar alacak. ABD’ye dozu özel fiyattan 19.5 dolara mal oluyor. Bunun diğer ülkeler için fiyatının sipariş miktarına bağlı olarak 30-40 Dolar bandında gerçekleşmesini bekliyoruz. ABD’li bir diğer aşı firması Moderna tarafından yine %95 koruyuculuk sağladığı açıklanan mRNA-1273 aşısının ise yine aynı fiyat bantlarından satılması bekleniyor. Türkiye, 199.2 milyon doz için anlaşma yaparsa aşılar için ödeyeceği rakam en az 5.5-6 milyar dolar civarında olacaktır. Bağışıklık bir yıl ile sınırlı olursa aşının her yıl yapılması gerekebilecek, bu durum ciddi maliyetlere yol açacaktır. Ülkemiz tercihini ya da önceliğini BioNTech’in mRNA aşısından yana kullanacaksa, -70 Santigrat derecede aşıların muhafaza edebileceği; havaalanlarında, şehirlerde ve hastanelerde ultra-soğutuculu özel donduruculara ihtiyaç olacak. 1.200 dozun muhafaza edilebileceği bir dondurucunun maliyeti 15 Bin dolara kadar çıkmaktadır. Türkiye’nin ihtiyaçları dikkate alındığında sadece -70 Santigrat soğutucuları ve depolama sistemleri altyapı yatırım maliyeti 1.24 Milyar doların üzerinde olacaktır. Ayrıca, havaalanlarına gelen aşıların, yurt geneline soğuk zinciri bozmadan dağıtılması konusunda da yine milyonlarca dolarlık bir lojistik maliyet oluşacaktır. Mevcut tabloya bakıldığında, Türkiye’ye aşıların gelmesi ve yaygın uygulamasına başlaması en iyimser tahminle Mart 2021 gibi görünüyor. Tedarik ve lojistik kısıtlar nedeniyle 2021 yılı içinde nüfusun azami %20-25’inin aşılanabileceğini değerlendiriyorum, eğer etkili bir yerli aşı 2021 yılı ortalarında devreye girebilirse bu oran ancak yüzde elli daha fazla olabilir” şeklinde konuştu.


19 Kasım 2020 Perşembe

Zoom’a7/24 yerli destek...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Kullanıcı sayısındaki artışa paralel, teknolojik yetenekleri de her geçen gün artan Zoom, son dönemdeki güncellemeleri ile birçok yeniliği kullanıcılarına sundu. Zoom, geliştirilmiş yeni özellikleriyle her türlü iletişim ihtiyacına yönelik son teknolojiye sahip çözümler sunuyor. Duyurulan son güncellemeler uzaktan eğitim, evden çalışma gibi günümüzün yükselen eğilimlerini de göz önünde bulundurarak, gerek bireylerin gerekse de kurumların tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. 


Zoom’a7/24 yerli destek

2017 yılından beri Zoom Türkiye temsilcisi olan Etgi Grup, yeni özellikleri ve kurumsal çözümleri ile ilgili olarak 7/24 teknik destek danışmanlığı hizmeti sunuyor. Zoom için yerli destek almak isteyenler, Etgi Grup ile iletişime geçerek destek alabiliyor. Konuyla ilgili açıklamalar yapan Etgi Grup Genel Müdürü Bilgin Yazar, Zoom’u yurtdışı ile aynı fiyata sunduklarını ve ek olarak 7/24 Türkçe müşteri desteği de verdiklerini belirtiyor. Yazar, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Özellikle pandemi döneminde bilinirliğini daha da artıran Zoom, Zoom Phone, 3D desteği, yapay zeka kullanımı gibi gelişmiş yeni özellikleri sayesinde sadece bir video konferans uygulaması değil, tam entegre video iletişim sistemi halini aldı. Etgi Grup olarak Zoom’un bu yeni özelliklerinden kullanıcıların en verimli şekilde faydalanabilmesi için tüm konu başlıklarında destek oluyoruz.” 

Yapay zeka desteği de var 

Zoom’un son sürümü ile duyurduğu 3D arka plan desteği, Zoom Phone geliştirmeleri, yapay zeka desteği, entegre Web 2.0 uygulamaları, daha zengin kişiselleştirilmiş lobi odaları gibi kullanıcı deneyimini üst seviyeye çıkaran özellikleri barındırıyor. 

Etgi Grup hakkında: 

EtgiGrup Hacettepe Teknokent, Hindistan ve Londra'da bulunan Ar-Ge ofislerindee-eğitim konularında yazılım geliştirmekte, müşterilerine video ve dijital içerik geliştirme hizmetleri sağlamaktadır. Vedubox, EtgiGrup tarafından geliştirilen, Zoom altyapısı üzerinde uzaktan eğitime yönelik entegre bir LMS (Learning Management System) yazılımdır. Vedubox, Türkiye’de geniş bir müşteri tabanı olan ve bu konularda yetkinliği bulunan az sayıdaki Ar-Ge ve yazılım firmalarından birisidir.


Anadolu Propolisi pandemide kalkan oldu...



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


PANDEMİNİN YILDIZI ANADOLU PROPOLİSİ OLDU

Anadolu Propolisi pandemide kalkan oldu

 Bugüne kadar yapılan en geniş katılımlı arı ve arı ürünleri toplantısında konuşan bütün uzmanlar Anadolu Propolisi’nin bağışıklık sistemine katkısına dikkat çekti ve pandemi sürecindeki pozitif etkisini dile getirdi.

Kovandan sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri Sempozyumu yüksek katılım ile gerçekleştirildi. Akademisyenlerden arıcılara, gazetecilerden sivil toplum örgütlerine her kesimin yoğun ilgi gösterdiği webinara yurtiçi ve yurtdışından 2000’in üzerinde kişi katıldı. Alanında bir rekora imza atan etkinliğin Ocak ayında daha geniş katılımlı olarak tekrarlanması planlanıyor.

Türkiye Arıcılar Birliği ve Güvenilir Ürün Platformu iş birliğinde, BEE’O desteği ile düzenlenen Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri Sempozyumu’na Anadolu Propolisi’nin pandemideki önemi damgasını vurdu.

Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak, Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı Ziya Şahin, BEE’O Kurucularından Aslı Elif Tanuğur Samancı, ve Uluslararası Apiterapi Federasyonu Başkanı Ali Timuçin Atayoğlu’nun açılış konuşmaları ile başlayan sempozyumda Türkiye’de arıcılığın durumu ve mevzuatlar, dünyadaki gelişmeler ayrıca Anadolu arı ürünlerinin farkı ana başlıkları ele alındı.

ARICILAR PANDEMİYİ KOLAY GEÇİRİYOR

Sempozyumun ilk oturumu ‘Dünya’da ve ülkemizde arı ürünlerindeki gelişmeler ve yasal düzenlemeler’ başlığı ile yapıldı. Bu oturumda konuşan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nevzat Artık ‘Dünya’da katma değerli arı ürünleri üretiminin artması gerekmekte. Bu amaçla sadece bal üretimi değil arı sütü, arı ekmeği, polen, arı zehri, balmumu ve propolis konusunda Ar-Ge çalışmaları yapılmalı. Arıcılar pandemi sürecini daha kolay geçiriyor. Bu kadar kıymetli ürünlerimiz için ve ülkemiz arı ürünlerinin uluslararası bilinirliği için tüm kesimlerin katkısı ile çalışmalarımıza hız vermeliyiz.’ dedi.

DEVLETİMİZ SICAK KUCAĞINA ARICILARIMIZI DA ALMALI

Pandemi sürecinde arıcıların daha çok desteklenmesi gerektiğinin altını çizen TAB Genel Başkanı Ziya Şahin: “Her şeyden önce pandemi vesilesiyle arı ürünlerinin önemini ülke olarak daha iyi anladık. Güvenilir ürünümüzün insanlarla paylaşımı konusunda, devamı konusunda, sürdürülebilirliği konusunda, insanlarımızın sağlıklı beslenmesi konusunda, pek çok şey yapıyoruz ama bir türlü Türkiye arıcılığını hayvancılık sektörünün içine koyamadık. Endemik bitkilerde dünyanın önde gelen ülkelerinden biriysek arıcılık varlığı yönünden en öndeysek artık bizim arıcılığı masaya koyup nerde eksikliğimiz var nerde fazlalığımız var bunu iyi tartışmamız gerekir. Arıcılarımız 2020 yılında mağduriyetler yaşadı. Çam balı gibi ülkemize özgü çok değerli bir balımızın azalışını yaşadık. Devletimiz sıcak kucağına arıcılarımızı almalıdır. Doğal ürünlerimizi insanlarımızla buluşturmamız lazım. Gelecekte bütün dünyada eğitimle birlikte beslenme de belirleyici bir unsur olarak kabul edilecek. Mesela kristallenmiş balımızı bir kenara koymayalım. Dolayısıyla arı ürünlerinde Ar-Ge çalışmalarına ve katma değerli arı ürünlerine önem verilmesi gerekli.” diye konuştu.

 DESTEK ARTARSA ANADOLU’NUN GÜCÜ ARTAR

Akademik çevrelere yaptığı desteklerler ile bilinen BEE’O Kurucusu ve Genel Müdürü Aslı Elif Tanuğur Samancı, bu sempozyumun arıcılık ve arı ürünleri sektörü için çok önemli olduğunu ve tekrarlanacağını belirterek şunları söyledi; “Arı ürünleri özellikle propolis önümüzdeki yıllarda hem talebi hem de tüketimi artacak doğal ürünler olacak. Bugün, arı ürünleri globalde 3 trilyon dolarlık bir pazardan pay alıyor. Sekiz milyon arı kovanımız ve 70 bin arıcımızla Dünya’da arıcılık ve arı ürünleri anlamında çok önemli bir potansiyele sahibiz. Bu potansiyeli iyi değerlendirebilmek için de ülkemizde kaliteli arı ürünlerinin üretimini arttırarak katma değerli ve yerel markalı ürünler üreterek ihracat yapmalıyız. Yerli üretim ve ihracat yapan firmalara teşvikler var, bunlar daha da arttırılmalı. Dünya’nın ikinci arıcılık ülkesi olarak arı sütü, propolis, polen gibi katma değerli arı ürünlerinin standardı ülkemiz tarafından hazırlanmalı ve dünyaya örnek teşkil edecek şekilde sunulmalı. Bu konuda, ülkemizde yeterli kalitede ürün, donanımlı akademisyenler, yeterli alt yapıya sahip kamu kurumları, firmalar ve eğitimli arıcılarımız mevcut. Hep birlikte el birliği ile Anadolu ürünlerini Dünya markası yapmak için çalışmalıyız. Bu konuyu bir devlet politikası ve stratejisi olarak ele almalıyız.”

HİLELİ ÜRÜNE GEÇİT YOK

İlk oturuma katılan Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Selman Ayaz bal dışındaki arı ürünlerinde kodeks çalışmalarının çok hızlı ilerlediğinin altını çizerek özellikle bakanlık olarak sahte bal başta olmak üzere hileli ürünlere savaş açtıkları belirtti. 2012-2020 yılları arasında 26 kamuoyu duyurusu yaptıklarını belirten Selman Ayaz toplam 1609 firmanın 3605 farklı parti hileli ürününün kamuoyuna ifşa edildiğini söyledi. Bu konudaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.” dedi.


17 Kasım 2020 Salı

Şirketler, Turquality İş Modeli sayesinde, stratejik yol haritasını hazırlıyor ...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Turquality İş Modeli ile stratejik yol haritası hazırlanıyor 

Türkiye’nin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, bir teşvik programı olmanın ötesinde, işletmeler için bir iş ve değer modelini oluşturuyor. Turquality iş modelinde işletmelerin, insan kaynakları, bütçe, marka, satış-pazarlama, bilişim, tedarik zinciri dahil tüm süreçlerinin global standartlarda etkin bir şekilde yönetimi sağlanıyor.  

Şirketlerin, Turquality iş modeli sayesinde, stratejik yol haritasını hazırladıklarını kaydeden Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi: “Günümüzün yoğun rekabet ortamında, Turquality iş modelini hayata geçiren şirketler, iş süreçlerini doğru ve güncel verilerle etkin bir şekilde yönetirken, iç pazarın yanı sıra global pazarlarda markalaşma süreçlerine hız katıyorlar. Bilindiği gibi, Turquality’nin karlılığa, verimliliğe, ihracata, marka bilinilirliğine, yeni ürün geliştirmeye, müşteri memnuniyetine dahil birçok artı değeri bulunuyor. Ülkemiz markalarını büyüterek ve potansiyel olanı markalaştırarak ilerlemesine katkı veren Turquality programı, şirketlerin yurtdışında rekabet edebilecek kurumsal yapıya ve değere ulaşmasına rehberlik ediyor” dedi. 

Turquality, global standartlarda etkin iş modeli ile yönetildiği anlamına geliyor 

Turqualiyt iş modeli ile stratejik yol haritasının hazırlanmasının önemine değinen Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, şunları anlattı: 

“Turquality programı bir şirketin, insan kaynaklarından finansa, satın almadan pazarlamaya, ar-geden üretime, kaliteden tedarik zincirine kadar uçtan uca tüm birimlerinin global standartlarda etkin bir iş modeli ile yönetildiği anlamına geliyor. Bu iş modelini benimseyen şirketler, sadece iç pazara değil, global pazarlarda da güven veriyorlar. Türk şirketiyle ortak iş planlayan yabancılar, Turquality marka desteği programından yararlanılabileceğini de biliyorlar. Bu yıl, Covid-19 nedeniyle dünya ekonomisinin daraldığı bir yıl oldu ve içinde bulunduğumuz süreçte, Turqualiyt’deki Türk markaları, dünyada ön plana çıkarak, tercih edilenler arasında yer alıyorlar” diye konuştu. 

Turquality, ihracatı artıracak algoritmaya sahip 

Turquality kapsamında verilen desteklerin ihracatı artıran bir algoritmaya sahip olduğunun altını çizen Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Progroup olarak 16 yıldır, Turquality iş modeli ile şirketlerin stratejik kalkınma haritalarını  hazırlıyoruz. Hazırladığımız stratejik yol haritasında, iş süreçlerinin etkin yönetilmesinden, kilogram başına ihracatı artırma ve hedef pazarlara açılma gibi birçok başlık yer alıyor.  Turquality programı firmalara, stratejik, fonksiyonel ve operasyonel süreçlerin global seviyeye getirilmesi suretiyle, sürdürülebilir bir büyüme ve bir birim başına daha karlı ihracat yapılması imkanı sağlıyor. Özetle, bu iş modelini benimseyen işletmeler, iş süreçlerini etkin yönetiyorlar, farklılaşıyorlar, markalaşmaları hızlanıyor, global rekabete hazırlanıyorlar ve kilogram başına ihracatlarını 3 / 4 kat artırıyorlar” şeklinde konuştu. 


Turqualiyt’nin, işletmelere sağladığı değer nedir?

- Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17

- Mevcut ihracat artışına katkısı: %15

- Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10

- Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14

- Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12

- Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7

- Müşteri memnuniyet seviyesi: %97

- İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14

Omurga fıtıklarında, ameliyat tek çözüm mü?

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Omurgada bulunan disklerin, dış zarlarının yırtılması sonucu, içerisinde yer alan çekirdek yapısının diskin dışarısına çıkmasına “fıtık” denir. Omurgamızda, her seviyede bu yaralanma oluşabilir, ancak vakaların sıklığı bel ve boyun omurga eklemlerinde en sık görülendir. 

Her fıtık vakası ameliyat ile mi tedavi edilmeli sorusunu değerlendiren Therapy Sport Center Fizik Tedavi Merkezi’nden Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi: 

“Fıtıklaşan disk, ya her iki yanında bulunan sinir köklerine, yada omuriliğe  baskı yapar ve genel belirtiler bu baskının olduğu tarafta daha yoğun olarak görülür. Bu belirtilere değinecek olursak; bel yada boyun bölgesinde genel ağrı ve hareket güçlüğü, baskının olduğu tarafta yukarıdan aşağıya doğru yer değiştiren ağrı, bacakta yada kolda uyuşma, ciddi baskılarda genellikle parmaklarda veya ayak bileğinde kuvvet kaybı ve üriner sistemde kontrol azalması gibi belirtiler gözlenebilir. Peki, her fıtık vakası, ameliyatla mı tedavi edilir? İstatistiksel olarak, fıtık olgularının sadece %2 si operasyona gidiyor, diğer %98 ise istirahat, ilaç ve fizik tedavi ile iyileşiyor” dedi. 

Ameliyata karar verirken, oluşan belirtiler nelerdir?

Fıtık tedavisinde ameliyata karar verirken, oluşan belirtiler hakkında bilgiler veren Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, konuşmasına şöyle devam etti:

“Kolda yada bacakta ciddi uyuşma, parmaklarda yada ayak bileğinde kuvvet kaybı, elin yada bacağın bir bölgesinde oluşan his kaybı, mesanede yada bağırsak yapısında kontrol azalması gibi belirtilerin, 6 haftadan fazla sürmesi, ilaçlar ve fizik tedaviye cevap vermemesi gibi durumlarda, fıtığın baskı yaptığı sinir kökünün elektriksel aktivitesinin risk altında olduğu bilinmelidir. Bu durumun, kalıcı hasara yol açmaması için acilen o baskının ortadan kaldırılması gerekiyor. Operasyon, çok korkulacak bir durum değildir. Hastalar, genellikle 24 saat sonra evlerine çıkabilirler ve yaklaşık 4-6 hafta aralığında günlük yaşamlarına dönecek duruma gelebilirler. Fıtık tedavisinde önemli olan, tedavi sıralamasını iyi yapmak ve mümkün olduğunca mucize tedavilerden uzak durmaktır. Fıtıklaşmış disk yapısını, tekrar eski haline döndürecek bir yöntem hali hazırda tıp literatüründe de yer almaz. Nitekim omurga kaslarının kuvvetli ve esnek olması, omurga sağlığının olmazsa olmazıdır” diye konuştu.  


Türk lojistik pazarı, 2030 yılında 1 trilyon dolara koşabilir..

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Dünya lojistik pazarı, 2020 başı itibariyle 5 trilyon doların üzerine çıktı. 2030 yılında ise 20 trilyon doları geçmesi bekleniyor. Asya ve Avrupa’nın geçiş güzergahında olan Türkiye, coğrafi konumunun yanı sıra, Çin’in Bir Kuşak bir Yol Projesi’nin de en kritik köprülerinden birisinin üzerinde otuyor. Türkiye’den 67 ülkeye sadece 4 saatlik uçuşla ulaşılabiliyor. Türkiye, aynı zamanda dünyanın en büyük ithalatçısı pozisyonunda olan nitelikli Avrupa pazarının da yanı başında yer alıyor. 

Türkiye’nin, bulunduğu coğrafyanın uçtan uca lojistik ve üretim üssü olabileceğini kaydeden Tırport Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Kale, şunları söyledi: “Türkiye’nin önünü açabilecek çıkış noktalarından birisi de “lojistik sektörü” olacaktır. Lojistik sektörü, doğru yatırımla desteklenirse, Türk lojistik pazarı 2030 yılında 1 trilyon dolara koşabilir. Yine, gelecek 10 yıl içinde sektör, 2.5 milyon doğrudan yeni istihdam yaratma potansiyeline sahiptir” dedi. 

Tırport, 7 ayda iş hacmini %300 artırdı

Lojistik yönetimini uçtan uca dijitalleştiren Tırport, akıllı algoritmalarla desteklenen uygulamalarıyla,  geçtiğimiz 7 aylık dönemde iş hacmini %300’ün üzerinde artırdı. Hacmin bu kadar hızlı artmasında, Türk nakliye pazarında yollardaki kamyonların %95’nin şahıslara ait olması ve kontratlı taşıma yapan lojistik firmalarının da spot pazardan güvenilir kamyoncu aramasının etkisi büyük oldu. 

Tırport olarak, nakliye operasyonlarının uçtan uca mobil telefonla yönetilmesinin ve  güvenilir kamyonculara ulaşmanın dijital dönüşüm noktası olduklarını ifade eden Tırport Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Kale, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Türkiye’nin en büyük lojistik firmalarının bile günde maksimum 2.500-3.000 kamyon FTL (tam kamyon yükü) taşıma yapabildiği bugünlerde, özellikle KOBİ’lerden gelen yoğun taleple, Tırport olarak günlük taşımayı 2.800 FTL kamyona çıkardık ve 2020 yılının sonunda günlük 4 bin FTL taşımaya ulaşmayı planlıyoruz. Nitekim, KOBİ’ler coronavirüs nedeniyle alışık oldukları klasik yöntemlerle uygun kamyonlara ulaşamayınca, dijital platform olan Tırport’u keşfettiler. Aynı şekilde, kamyoncular da hızla Tırport üyesi olmayı tercih ediyorlar. Geldiğimiz noktada sistemimizdeki aktif üye sayısı, son birkaç ayda 20 binden 55 bine çıktı. Tırport olarak, 2023 sonunda, pazardan %7’lik bir pazar payı almayı ve günde 30 binin üzerinde FTL taşımayı yönetmeyi planlıyoruz. Türkiye’deki 250 bin kamyoncunun bulunduğu yerden yük bulmak ve daha yolda giderken dönüş yükü yakalamak için 1 numaralı tercihi olmayı istiyoruz. Aynı zamanda, Avrupa, Afrika ve Türki Cumhuriyetlerde lojistik ekosistemine liderlik eden teknolojilerden birisi olacağız” diye konuştu.

Türkiye’nin 100 milyar dolarlık lojistik sektörü, Tırport ile dijitalleşecek 

Geliştirdikleri yapay zeka algoritmalarıyla desteklenen iş modeliyle lojistik yönetimini uçtan uca dijitalleştirdiklerinin altını çizen Tırport Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Kale, şunları anlattı: 

“Dünyada iş yapma ve yönetme tarzları, pandemi nedeniyle, kalıcı olarak değiştirmeye devam ediyor. Eğitim, lojistik, sağlık gibi birçok sektör uçtan uca dijitalleşmesini hızla sürdürüyor. Artık, günlük hayatta ihtiyaç duyduğumuz birçok hizmet, akıllı algoritmalarla desteklenen yeni nesil dijital platformlar sayesinde, konum tabanlı ve gerçek zamanlı olarak yönetilmeye başladı. Bu değişim ve dönüşümde Tırport, lojistiğin cepten yönetilerek, yükün de cepten bulunmasını sağlayan uçtan uca dijitalleşmeye imkan sağlıyor” şeklinde konuştu. 


16 Kasım 2020 Pazartesi

Turizmci spor ile moral buldu....

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Turizmci spor ile moral buldu

İstanbul’un F1 ve  2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali’nin ardından 2023 Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nı da alması turizmcileri sevindirdi. TÜROB Başkanı Müberra Eresin, “Pandemi nedeniyle sıkıntılı olduğumuz bir dönemde sektörümüz üzerindeki moral etkisi çok fazla olacak” dedi.

İstanbul bu hafta sonu Formula 1 yarışına hazırlanırken, İstanbul’un 2023 Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nı da alması birçok kesime olduğu gibi turizm sektörüne de moral oldu. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, Avrupa Atletizm Birliği’nin 2023 Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nın Türkiye’de düzenlenmesi kararının çok sevindirici olduğunu belirterek, “Pandemi nedeniyle sıkıntılı olduğumuz bir dönemde sektörümüz üzerindeki moral etkisi çok fazla olacak” dedi. 

Art arda dev organizasyonlar

Art arda gerçekleştirilecek spor organizasyonlarının İstanbul’un ve Türkiye’nin spor turizminde iddialı bir destinasyon haline gelmesini sağlayacağını vurgulayan Eresin, “Süper Kupa Finali, 2019’da Beşiktaş Vodafone Park’ta gerçekleştirildiğinde İstanbul’a önemli katkıları olmuştu. Bu hafta sonu da  Formula 1 İstanbul var. Bu organizasyon seyircili olmayacak. Takımlar, teknik ekipler vs İstanbul’a yaklaşık 4 bin kişilik bir hareket getirecek. 4 bin kişi İstanbul için üzerinde durulamayacak kadar küçük bir sayı ancak sayılardan çok daha önemlisi sektörümüze vereceği büyük moraldir. Bir diğer önemli organizasyon da 2021’de İstanbul’da yapılacak olan UEFA Şampiyonlar Ligi Finali. Bu organizasyonlar arasına 2023 Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası da eklenmiş oldu. Umuyoruz ki yenileri de gelecektir. Bu organizasyonun Türkiye’ye kazandırılmasını sağlayan TC Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ilgili federasyonlara teşekkürlerimizi sunarız ” diye konuştu. 

 Kongre turizminin işaret fişeği 

Spor turizmini Türkiye’de turizmin geleceği açısından en önemli enstrümanlardan biri olarak gördüklerini kaydeden Eresin, şöyle devam etti: “Türkiye’nin spor turizminde kaydettiği her aşama anlık ticari faydalarının yanında orta ve uzun vadede ülke imajına ve tanıtıma ciddi katkı sağlıyor. Etkileri olumlu ve kalıcı olur. Pandemi nedeniyle tüm dünyada MICE (toplantı, teşvik gezileri, kongre, sergi) sektörü neredeyse tamamen durmuş durumda. Spor turizmini de bu kapsamda değerlendirebiliriz. MICE sektöründe dünya genelinde yeniden çıkış başladığında bu tip organizasyonlar, yeni işler alınmasında Türkiye’ye avantaj sağlayacaktır.” 


Körfez’de Pist Heyecanı Başlıyor...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Koronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle ara verilen otomobil sporları organizasyonları, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü izni ile 21 Kasım’dan itibaren 6 hafta boyunca Körfez Yarış Pisti ve çevresinde belirlenen parkurlarda gerçekleştirilecek.

Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından düzenlenecek olan Türkiye Ralli ve Historic Ralli Şampiyonları ile offroad, baja, pist, karting, drift ve Şevki Gökerman Ralli Kupaları organizasyonları, Koronavirüs (Covid-19) önlemleri kapsamında seyircisiz olarak gerçekleştirilecek.

Toplam 3 yarıştan oluşan 2020 TOSFED Karting Kupası, Körfez Yarış Pisti’nde 20 Kasım Cuma günü düzenlenecek olan ilk ayak yarışları ile başlayacak. Mini, Junior, Senior ve Master olmak üzere 4 ayrı kategoride koşulacak yarışlar, saat 10.00-13.00 arasındaki antrenman ve sıralama turları ile başlayacak. Daha sonra saat 14.00’den itibaren tüm kategoriler ikişer yarış yapacak ve klasman belirlenecek.

Yine 3 ayaktan oluşan 2020 TOSFED Pist Kupası, 21-22 Kasım tarihlerinde Körfez Yarış Pisti’nde düzenlenecek olan ilk ayak ile başlayacak. 21 Kasım Cumartesi günü İdari ve teknik kontrol ile başlayıp antrenmanlar ve sıralama turları koşulurken, 22 Kasım Pazar günü de saat 11.00’de Super grup ilk yarışı, 11.45’te de maxi grup ilk yarışı gerçekleştirilecek. Saat 14.00’de süper grup ikinci yarışı koşulurken, maxi grubun ikinci yarışı ise saat 14:45’de başlayacak.

2020 TOSFED Drift Kupası da, yine Körfez Yarış Pisti’nde farklı varyasyonlarda düzenlenecek 3 yarıştan oluşacak ve 21-22 Kasım’daki ilk ayak ile başlayacak. 21 Kasım Cumartesi günü idari ve teknik kontrol ardından antrenmanlar ve sıralama turları koşulurken, 22 Kasım Pazar günü de saat 15.30’dan itibaren final eşleşmeleri gerçekleştirilecek.

Yarışlara, 27-29 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek ralli, offfroad ve baja branşlarıyla devam edilecek.

Tüm yarışların ek kuralları, programları ve kayıt formları www.korfezyarispisti.org sitesinde yer alıyor.

15 Kasım 2020 Pazar

Mett Hotels & Resorts, dünya çapındaki ilk otelini,Bodrum’da açıyor.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



METT HOTELS & RESORTS DÜNYA ÇAPINDA İLK OTELİNİ BODRUM’DA AÇIYOR

Bir Sunset Hospitality markası olan Mett Hotels & Resorts, dünya çapındaki ilk otelini, 2021 yılı ilkbahar döneminde Bodrum’da açıyor.

Sade ve neşeli Akdeniz hayatından ilham alan METT, sosyalleşmenin ve eğlencenin tüm deneyimin merkezinde yer aldığı bir yaşam tarzı sunan rafine, zarif ve rahat bir otel koleksiyonu. 

METT Hotels & Resorts markasıyla dünyadaki ilk otellerini Bodrum’da açmaktan heyecan duyduklarını belirten Sunset Hospitality CEO’su Antonio Gonzalez, otelin açılışıyla ilgili şunları söyledi: “Bodrum, yaşatmak istediğimiz Akdeniz hayatının tüm unsurlarını kucaklayan bir lokasyon; zarif, rahat, sosyal, davetkar ve daima insanı yenileyen bir yanı var. Diğer taraftan, uluslararası markaları ve kendine ait özel misafir kitlesi ile dünya çapında önde gelen bir tatil noktası. Bu nedenle Bodrum’un potansiyeline ve seyahat endüstrisinin gücüne inanıyor, önümüzdeki yıl yeniden keyifli bir yaz geçirmeyi bekliyoruz. Bodrum’a yepyeni ürünlerimizle değer katmaya odaklanarak, bu lokasyonda güvenle uzun vadeli bir yatırıma giriyoruz.”        

METT Hotel & Beach Resort Bodrum, Bodrum Marina’dan sadece birkaç dakika uzaklıkta, önünde apansız uzanan Akdeniz manzarası ve kristal berraklığındaki masmavi suları ile demirleyen tekneler ve plaj hayatının keyfini çıkaranlar için dingin, benzersiz bir ortam sunan Haremtan Koyu’nda yer alıyor. 

METT Hotel & Beach Resort Bodrum

METT Hotel & Beach Resort Bodrum’un zarif ve özenle dekore edilmiş 72 odası ve 33 süit, loft ve özel villası mevcut. Teraslı ve bahçeli olanların yanı sıra, kendine ait özel havuzu olan villalar da konukların hizmetinde. Otelde ayrıca, iki açık havuz, bir geleneksel Türk hamamı, MOI Spa ve RAISE Fitness & Wellness da bulunuyor. 

Oteldeki konaklama deneyiminin merkezinde, uluslararası restoran konseptlerini dünya çapında hizmet kalitesiyle sunan, zengin bir yeme-içme ve eğlence anlayışı yer alıyor. Denizkenarında, açık havada yenen provensal yemeklerden, rahat bir atmosferde sunulan modern İtalyan mutfağına METT Hotel & Beach Resort Bodrum, kentteki yeme-içme sahnesini yeniden şekillendirecek. 

METT Hotel & Beach Resort Bodrum, 21 Mart 2021 tarihinden itibaren gerçekleşecek konaklamalar için rezervasyon almaya başladı.

www.mettsocialliving.com/bodrum

M Gallery oteli kapılarını Gümüşsuyu’nda açtı...





The Artisan Istanbul Mgallery,sanat dokusuyla yeni otelini Gümüşsuyu’nda açtı. 

Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu, farklı segmentlerde dünyaca ünlü otel markaları ve köklü geçmişiyle Türkiye’deki yatırımlarını sürdürürken, 11 Kasım 2020 itibariyle, “sanata değer veren” yönüyle öne çıkacak yeni M Gallery otelinin kapılarını Gümüşsuyu’nda açtı. Büyüleyici Boğaz manzarasıyla konukları otelin hemen her köşesinde sanat eserleri, tablolar ve heykellerle karşılayacak The Artisan Istanbul Mgallery genç tasarımcıları destekleyecek projeler planlıyor. 

Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu, farklı sektörlerde deneyimi ve köklü geçmişiyle Türkiye’deki yatırımlarını sürdürürken, sektörde sanata ve sanatçıyaverdiği değerle tanınan MV Holding’le gerçekleştirdiği iş birliğiyle yeni MGallery otelinin kapılarını 11 Kasım 2020 tarihi itibariyle Gümüşsuyu’nda açtı. Yeni MGallery oteli “sanata değer veren” yönüyle ortaya çıkacak. 

Zarif “Art Nouveau” izleri 

MGallery Gümüşsuyu otelinin mimarisi de iç mimarın otelin bulunduğu semt olan Beyoğlu’nun yıllarca sanata ve sanatçıya ev sahipliği yapan geçmişinden ve bölgenin taşıdığı “Art Nouveau” izlerinden ilham alarak tamamladığı dekorasyonla oldukça stilize ve güzel sanatlar duygusu veren zarif “Art Nouveau” izleri taşıyor. The Artisan Istanbul Mgallery,hepsi teraslı 2 adet şehir, 2 adet Boğaz manzaralı olmak üzere toplam 4 süit ve şehir ve Boğaz manzaralı 132 odayla hizmet verecek. Büyüleyici Boğaz manzarasıyla lokal lezzetler sunan Teras restoranı Madam Niça ve şık bir bistro olarak hizmet verecek Lobby Bar Art&Kitchensadece otel misafirlerini değil şehirdeki tüm misafirlerini bekliyor. Art & Kitchen, sanat dolu ortamında misafirlerini ağırlarken, Madam Niça
akşam buluşmalarının uğrak yeri olacak.

Her köşede sanat

The Artisan Istanbul MGallery,MV Holding’in yerli ve yabancı sanatçıların eserlerini topladığı sanat koleksiyonunu otel içinde lobi ve koridorlarda sergilerken, otel hemen her köşesinde sanat dokusunu hissettirecekThe Artisan Istanbul MGallery, sanat eserleri, tablolar ve heykellerle misafirlerin karşılarken, genç tasarımcıları destekleyecek projeler de planlıyor. 


13 Kasım 2020 Cuma

Son teknoloji dijital baskı makinelerine, yoğun ilgi....

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Son teknoloji dijital baskı makineleri, maliyet bakımdan avantajlıdır

Son teknolojiye sahip olan dijital baskı makinelerinin, maliyet bakımından avantajlı durumda olduğunu kaydeden Lidya Grup İzmit Kurumsal Satış Bölge Sorumlusu Tayfun Alkan, şunları söyledi:

“Bölgemizdeki işletmeler, makine parkurlarını yenilerken, özellikle son teknolojik ürünlerin maliyet bakımından ciddi avantajlı hale gelmesi gibi sebeplerden dolayı makine yenilemelerinde, en son teknolojiyi tercih ediyorlar. Büyük ve orta ölçekli kurumsal firmaların yatırımları, bu yönde devam ediyor” dedi. 

Çözüm odaklı kişiler yerine, çözüm odaklı sistem anlayışı tercih ediliyor

Kurumsal işletmelerin, çözüm odaklı kişiler yerine, çözüm odaklı sistem anlayışını tercih ettiğini ifade eden Tayfun Alkan, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Müşterilerimizin bizi tercih etmesinde, kurumsal kimliğimiz, servis kalitemiz, müşteriye yerinde hizmet anlayışımız gibi birçok neden yer alıyor. Çünkü, sektörümüzdeki dijital baskı yapan işletmeler ve farklı sektörlerdeki kurumsal işletmeler, karşılarında çözüm odaklı kişiler yerine, çözüm odaklı sistem anlayışına sahip olan kurumsal bir firma ile çalışmayı istiyorlar. Eğer, müşteri portföyünüz kurumsal firmalardan oluşuyor ise, sizin de bu çalışma sisteminde bir satış sonrası hizmet anlayışına sahip olmanız gerekmektedir. Lidya Grup’un satış sonrası hizmeti, bulunduğumuz coğrafyanın ve Avrupa’nın sayılı birkaç firması arasındadır ve bu nedenle yoğun ilgi ve talep görmekteyiz. Firmalar, kalite odaklı yatırımlara yön vermeye devam ediyorlar” diye konuştu. 

Eylül ayından itibaren piyasalar hızlandı

Firma olarak daima büyüme odaklı olduklarını ve bu yılın da büyüyerek geçeceğini anlatan Tayfun Alkan, genel olarak 2020 yılını değerlendirerek şunları kaydetti: 

“Bu yıla başarılı başladık ve yılın ilk çeyreği başarılı geçti. Ancak, pandeminin etkisiyle birlikte Nisan, Mayıs aylarında dünya olarak bir durgunluk yaşadık. Haziran ayında normalleşmeyle birlikte piyasalar yeniden hareketlenirken, o tarihlerde faizlerin düşmesi yatırımlara da hız kattı. Genel olarak baktığımızda ekonomi, Eylül ayından itibaren ve yılın son çeyreğinde ciddi bir canlanma ve yukarı yönlü bir ivme kazanıyor. Bu yılın Eylül ve Aralık arasındaki aylara pozitif bakıyoruz ve başarılı bir son çeyreği geçireceğimize inanıyoruz. Bu dönemde, sektörel anlamda müşteri yoğunlaşması yaparak ve özellikle bu dönemi daha yoğun geçiren gıda, nakliyat, kargo, sağlık ürünleri üreticileri vb gibi sektörlerin büyüme ve yeni şube projelerini takip ederek, kazançlarının yatırım orantılı ilerlemelerinde pay sahibi olabileceğimizi düşünüyoruz. Global çapta uzmanların söylediği gibi, gelecek yılın bu yıla oranla çok daha verimli bir yıl olacağını ve ertelenen makine parkurlarına yatırımlar yapılarak ve bu yılın ertelenen yatırımlarının da eklenmesiyle, sektörümüzün gelecek yıl ciddi bir büyüme trendi yakalayacağını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.


KolayPeyk sayesinde, personele iletilen evraklar dijitalleşiyor

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



KolayPeyk, işverenlerin yükümlülüklerini kanuni açıdan ispatlamalarını sağlıyor 

İş kanunları kapsamındaki kayıt ve belgeleri dijitalleştiren KolayPeyk Platformu, işverenlerin yükümlülüklerini kanuni açıdan ispatlamalarını sağlıyor. Turizm, lojistik, gayrimenkul, sağlık, perakende gibi tüm sektörlerdeki işverenler, çalışanlarına yaptıkları yazılı bildirimlerini KolayPeyk Platformu üzerinden yaptıklarında, mevzuatta öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmiş oluyorlar ve zaman damgalı olarak gönderilen tüm belgeler, resmi evrak niteliği taşıyor. 

KolayPeyk Platformu ile personel yönetimi süreçlerindeki tüm evrakların dijitalleştiğini ve ayrıca kağıt döküm almaya gerek kalmadığını kaydeden Kolaysoft Teknoloji AŞ Kurumsal İş Geliştirme Uzmanı Derya Gökkaya, şunları söyledi: 

“KolayPeyk Platformu üzerinden iş kanunları gereği personele tebliğ edilmesi gereken; ücret, hesap pusulaları, puantaj, sözleşme, ihtar, iş güvenliği, KVKK bildirimleri, izin onayları gibi bildirimler e-imza ile imzalanıp, TÜBİTAK zaman damgası ile mühürlenerek çalışanlara tebliği yapılıyor. Yine, aynı platform üzerinden, personel kendisine gelen bildirimi TÜBİTAK zaman damgası ile mühürleyerek onaylıyor. TÜBİTAK zaman damgası; belli bir verinin belirtilen bir tarihte var olduğunu kanıtlar. Zaman damgası sunucusu, zaman damgalarını imzalamak için açık anahtar teknolojisini kullanarak, verinin bütünlüğünü ve belirli bir tarihteki varlığını onaylar. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’na göre zaman damgası, bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı ifade ediyor. KolayPeyk Platformunda, verilerin ispatı noktasında zaman damgası esas alınıyor, gönderilen bildirimler ve gönderilen bildirimlerin onayı resmi evrak statüsüne ulaşıyor ve bu evraklar T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından kabul edilmektedir” dedi.

KolayPeyk, işletmelere hangi faydaları sunmaktadır?

KolayPeyk Platformunun dijital olduğunu ve pandemi döneminde kağıt temasını önlediği için dünyanın dikkatini çektiğini ifade eden Kolaysoft Teknoloji AŞ Kurumsal İş Geliştirme Uzmanı Derya Gökkaya, aynı zamanda IASP (Uluslararası Teknoparklar Birliği) tarafından inovatif ürünler içerisinde dünyaya ilan edildiğini anlattı.

KolayPeyk’in işletmelere sağladığı faydalara değinen Derya Gökkaya, konuşmasına şöyle devam etti: 

“KolayPeyk ile çalışan işletmeler; etkili bir zaman yönetimi sağlamanın yanı sıra, gönderdikleri belgeleri hukuki bir statüye kavuşturuyor. Gönderilen belgeler, hukuki delil niteliği kazanıyor. Bu sistem ile arşivleme derdi ortadan kalkıyor ve geleneksel uygulamanın yarattığı kargo, kağıt ve toner, bordro nüshaların arşivlenmesi v.b. süreçlerin yol açtığı işgücü ve maliyet gibi giderlerin de önüne geçiliyor. İşletmelere kontrol kolaylığı sağlarken, her geçen gün gelişen İnsan Kaynakları (İK) yönetimine teknolojik destek sağlanarak, tüm İK süreçlerini hızlandırıyor. Zaman, maliyet, hukuki nitelik kazandırması gibi birçok teknolojik imkanı sağlıyor” diye konuştu. 


KolayPeyk'in modülleri nelerdir? 


*Bordro: Ay sonlarında düzenlenen personel bordroları, bordro sahiplerine bildirilmek zorundadır. Bu bordrolar, KolayPeyk üzerinden personellere gönderilip, personelden resmi olarak tebliğ onayı alınabilmektedir. 

*Özlük İşlemleri: Fiziki ortamda tutulan personel özlük dosyaları, KolayPeyk sayesinde elektronik ortamda saklanabilmektedir. 

*Sözleşme: Çalışanlarla ile yapılan tüm sözleşmeler KolayPeyk üzerinden yapılabilmektedir. KolayPeyk üzerinden yapılan bu sözleşmeler yasal hale gelmektedir.

*KVKK/Tüm Bildirimler: Personelle ilgili tüm bildirimler (KKVK, Covid-19 v.b.), KolayPeyk üzerinden yasal olarak yapılabilmektedir.

*Savunma/İhtarlar: Çalışanların savunmaların alınması, gerektiğinde ihtar gönderilmesi işlemleri KolayPeyk üzerinden yapılabilmektedir.

*Maaş/Prim/Hedef Performans: Çalışanların, ay sonlarında düzenlenen bordroya bağlı olarak oluşan puantaj, ücret hesap pusulası v.b. bildirimleri işletmeler tarafından, KolayPeyk üzerinden gönderilebilmektedir. 

*İş Güvenliği Bildirimleri: İşletmelerin iş güvenliği uzmanları KolayPeyk üzerinden yetkilendirilebilmektedir. Yetki verilen iş güvenliği uzmanları, iş güvenliğine ilişkin tüm belgeleri KolayPeyk sistemi üzerinden gönderebilirler. 

*Mazaret İzni/Yıllık İzin/Görevlendirme/Avans Talep vb Talep Formları: Çalışanlar, izin talep formalarını, avans talep formlarını, seyahat talep v.b. formlarını KolayPeyk üzerinden yönetici onayına gönderebilirler. 

*Anlık Form Tasarlama: İşletmeler anlık olarak, doküman, anket ve form tasarımlarını, KolayPeyk üzerinden yapabilirler. Bu belgeler istenildiğinde, personel onay akışına dahil edilerek personele iletilebilir. Bu belgeler, excell formatına dönüştürülerek, istenilen raporlar oluşturulabilir. Örnek olarak; firmalar personellerinin kronik rahatsızlığı olup olmadığını öğrenmek amacıyla formlar oluşturabilirler.