30 Eylül 2021 Perşembe

Bitdefender ve Uyumsoft güçlerini birleştirdi

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Bitdefender ve Uyumsoft “siber güvenlik ve dijital dönüşüm” konularında iş birliği yaptı.

Lider global güvenlik yazılımları şirketi Bitdefender ile Türkiye’nin inovasyon lideri Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ güçlerini birleştirdi. Bitdefender ve Uyumsoft arasında yapılan iş birliği kapsamında, Uyumsoft’un e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye vd) uygulamaları ve Banka Bakiyem, ekoCari, Crm, Tam Teşvik gibi yazılım ürünleri, Bitdefender’in müşteri ağına özel fiyat avantajları ile sunuluyor. Uyumsoft’un farklı büyüklükteki işletmelere sunduğu ticari yazılım çözümleri, şirketlerin iş süreçlerini mekan ve zaman bağımsız olarak uçtan uca temassız ticaret olarak yönetmelerine imkan veriyor.

Güçlerini birleştiren Bitdefender ve Uyumsoft, on binlerce müşterisine, “siber güvenlik ve dijital dönüşüm” konularında hizmet vermeye devam ediyor. Aynı zamanda, Uyum Akademi platformu üzerinden veri güvenliği, siber güvenlik, dijital dönüşüm gibi konularda eğitimler gerçekleşiyor.

İşletmeleri, birlikte dijitalleştireceğiz

Uyumsoft olarak işletmelerin iş süreçlerini zaman ve mekan bağımsız uçtan uca dijitalleştirdiklerini anlatan Uyumsoft İş Geliştirme Direktörü Turgut Erkaynak, şunları söyledi:

“Ülkemizin lider yerli yazılım üreticisi olarak küçükten büyüğe her ölçekteki ve her sektördeki firmaya uçtan uca dijital dönüşüm hizmeti veriyoruz. İşletmelerin her alandaki ihtiyaçlarına çözümler üretiyoruz, sektörel bazda butik çözümler sunuyoruz, mevzuat değişikliklerine hızlı adaptasyon sağlıyoruz ve müşteri memnuniyetini öncelikli iş hedefimizin arasına alarak 7/ 24 online destek ile 81 İl’imize hizmet götürüyoruz. Uyumsoft olarak kuruluşumuzdan bugüne ekosistem yapılanmasına büyük önem vermekteyiz. Siber güvenlik alanında global bir şirket olan Bitdefender ile güç birliği yapmaktan çok mutluyuz, anlaşmamızın iş dünyasına hayırlı olmasını diliyoruz. Yaptığımız iş birliği kapsamında, Bitdefender’in iş ortakları Uyumsoft’un e-Uyum uygulamaları, Banka Bakiyem, ekoCari, uyumCRM gibi yazılım çözümlerini özel fiyat avantajları ile müşterilerine sunuyor. İşletmeleri, birlikte dijitalleştireceğiz.” dedi.

Dijitalleşme sürecinde siber güvenlik kritik rol oynuyor

“Bitdefender’in ödüllü güvenlik çözümleriyle, kurumları giderek daha karmaşık hale gelen saldırılara karşı korumak için Türkiye’nin önde gelen yazılım şirketlerinden Uyumsoft ile birlikte hareket etmekten gurur duyuyoruz.” ifadelerinde bulunan Bitdefender’in Türkiye Distribütörü Laykon Bilişim’in Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu, şunları söyledi:

“Fidye yazılımları, DDoS atakları ve kimlik avı saldırıları, kuruluşları ciddi güvenlik ihlali riskine soktuğu için proaktif bir siber savunma, dijitalleşme sürecinde son derece kritik. Bitdefender Antivirüs, son 10 yılda en fazla yılın ürünü seçilerek siber suç faaliyetlerine ilişkin savunmada rakipsiz olduğunu her yıl kanıtlıyor. Uyumsoft ile hayata geçirdiğimiz bu iş birliği, Türkiye’deki kurumların güvenlik duruşlarını iyileştirmek ve gelişmiş saldırılara karşı siber dirençlerini artırmak için ihtiyaçları olan tüm korumayı sağlayacaktır.” dedi.


Uyumsoft hakkında: www.uyumsoft.com    

Ülkemizin inovasyon lideri Uyumsoft AŞ, 25.’nci yılında 50 binin üzerindeki yerli ve global müşterisinin uçtan uca dijital dönüşümünü sağlıyor. Türkiye’nin dijital dönüşüm lideri Uyumsoft A.Ş.’nin ürün ailesinde; Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (bulut, mobil), Müşteri İlişkileri Yönetimi uyumCRM (bulut, mobil), İnsan Kaynakları Yönetimi uyumHRM (bulut, mobil), e-Belge e-Uyum (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-SMM, e-Defter, e-İrsaliye ve diğer tüm e-Belgeler) uygulamaları, Ticari Paket Yazılımlar, ekoTicari (Kobi’lerin ERP’si), ekoHR, ekoSMMM (Mali Müşavir Yazılımı), ekoCari (Ön Muhasebe Ticari Paket Programı), Banka Bakiyem, uyumYEDEK, uyumİYS dahil 30’u aşkın yazılım ürünü bulunuyor.

Bitdefender hakkında: www.bitdefender.com.tr

Bitdefender, 150'den fazla ülkede 500 milyondan fazla sistemi koruyan küresel ve lider siber güvenlik çözümleri ve antivirüs yazılımları üretiyor. 2001 yılından itibaren kurumsal ve bireysel bilişim güvenliği çözümleri üreten Bitdefender, sanallaştırma ve bulut teknolojisi alanlarında liderlik eden bir güvenlik sağlayıcısıdır. Bitdefender, aynı zamanda dünya çapında kullanılan güvenlik çözümlerinin %38'inde tercih edilen bir tedarikçidir. Endüstriler tarafından tanınan Bitdefender, ülkemizin yanı sıra küresel ölçekte güvenilir bir siber güvenlik şirketidir.


29 Eylül 2021 Çarşamba

Amazfit GTR 2e ve GTS 2e: Stil ve Sağlığın Mükemmel Kombinasyonu....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Amazfit GTR 2e ve GTS 2eAkıllı Saatleri Vücut Sıcaklığını Gerçek Zamanlı Olarak Ölçümlüyor*

Akıllı giyilebilir cihazlar pazarının küresel markası Amazfit, heyecan verici ürün yelpazesinin son teknoloji ve ultra şık üyelerinden olan Amazfit GTR 2e ve GTS 2e akıllı saatleri yeni bir tasarım konseptini benimseyerek, sınırların tamamen ortadan kaldırıldığı görsel bir deneyim vaat ediyor. Amazfit GTR 2e ve GTS 2e akıllı saatleri ayrıca vücut sıcaklığını gerçek zamanlı olarak ölçümlemesiyle dikkatleri üzerine çekiyor.Amazfit GTS 2e ve GTR 2e KDV dahil 1.299.00 TL’ye tr.amazfit.com linki üzerinden ve Hepsiburada.com gibi çok sayıda saygın online satış platformundan temin edilebiliyor.


Amazfit GTR 2e ve GTS 2e: Stil ve Sağlığın Mükemmel Kombinasyonu

Amazfit GT serisinin tüm üyeleri gibi, Amazfit GTR 2e ve GTS 2e de ekstra uzun pil ömrü sağlayan adeta sanat eserleri olarak karşımıza çıkıyor. Güçlü ve entegre bir görsel deneyim yaratmak için kavisli cam ve çerçevesiz bir tasarımla harmanlanan mükemmel işçilik, ekranın tamamının kullanımına olanak sağlıyor.  GTS 2e, 341 ppi piksel yoğunluğuna ve 1.65 inç HD AMOLED ekrana sahip olması nedeniyle netlik açısından en yeni akıllı telefonlarla kıyaslanabiliyor. GTR 2e, net ve canlı bir ekran için 326 ppi piksel yoğunluğuna ve 1.39 inç yüksek çözünürlüklü geniş bir AMOLED ekrana sahip.


Hassas BioTracker™ : En yeni BioTrackerTM 2 PPG yüksek hassasiyetli optik sensör ile donatılmış bu akıllı saatler, 24 saat kalp atış hızı izleme yapabilir ve hatta dinlenme sırasında bile kalp atış hızı anormal derecede yükseldiğinde uyarı verebilir. Amazfit GTR 2e ve GTS 2e, dinlenme kalp atış hızı, kalp atış hızı bölgeleri ve yüksek kalp atış hızı uyarısı gibi fonksiyonlarıyla kalp sağlığınızı izlemenize ve dengede tutmanıza yardımcı oluyor.Ayrıca saatler, kan-oksijen seviyesi ölçüm fonksiyonu ile kullanıcının kan oksijen doygunluğunu izleyerek ölçümlemesine olanak tanıyor. 

Uyku Kalitesinin Artılımasını sağlıyor:Amazfit GTR 2e ve GTS 2e akıllı saatler, uyku aşamalarını doğru bir şekilde belirleyerek, uyku solunumu durumunu izleyip uyku kalitesinin iyileştirilmesi için analiz ve öneriler sunuyor. Bu sayede kullanıcının derinlemesine uyku kalitesi destekleniyor.

Bilimsel Temellere Dayanan PAI™ Skoru sayesinde ise kalp atış hızı, aktivite süresi ve diğer sağlık verileri gibi karmaşık verileri kullanıcıların fiziksel durumlarını kolayca anlamaları için tek bir sezgisel puana dönüştürülüyor.  Bu özellik sayesinde akıllı saatler, her kullanıcı için benzersiz sağlık verilerine dayalı olarak kişiselleştirilmiş bir sağlık değerlendirme sistemi sunabiliyor.

90 spor modunu destekliyor:Çoğu spor tutkununun ihtiyaçlarını karşılamak için 90 spor modunu destekleyen Amazfit GTR 2e ve GTS 2e akıllı saatlerinde, çevrimdışı ses kontrolü özelliği sayesinde internet erişimi olmadan spor modlarını veya kalp atış hızı izleme işlevini açmak gibi sesli işlemler gerçekleştirebiliyor.

Amazfit GTR 2e ve GTS 2e akıllı saatlerinin dahili sensörü, vücut sıcaklığını gerçek zamanlı olarak ölçümlüyor. Saatin, temas alanını 15 dakikadan fazla olacak şekilde ölçmeye devam etmesi sıcaklık değerinin daha doğru bir şekilde ölçümlenmesine olanak tanıyor. Mevcut ortam sıcaklığının ölçülmesi içinsaatin havaya kaldırılması, bilek sıcaklığının ölçmek için ise saatin bileğinizde olması yeterlidir. 

Fiyat ve Bulunabilirlik

Amazfit GTS2e ve GTR2e KDV dahil 1.299.00 TL’ye tr.amazfit.com linki üzerinden ve Hepsiburada.com gibi çok sayıda saygın online satış platformundan temin edilebiliyor.

 

*GTR2E/GTS2E tıbbi cihaz olarak tasarlanmamıştır, hastalık teşhisinde kullanılamaz. Ölçüm değerleri kişisel referans amaçlıdır.


Liseli 5 mucidin Mostra’sı “Yerli Tasarım Ödülü”nü aldı

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Yüreği kıpır kıpır atan liseli 5 mucidin elektrikli aracı Mostra, “Yerli Tasarım Ödülü”nü aldı. Geleceğin teknoloji liderleri arasına girecek olan Team Mostra ekibi, bu yıl ilk kez katıldıkları Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları 2021’den aldıkları “Yerli Tasarım Ödülü” ile TEKNOFEST 2021’de adeta gövde gösterisi yaparak, ziyaretçilerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. TBMM Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şentop, Sivil Havacılık Genel Müdür Vekili Prof.Dr. Kemal Yüksek,
TÜBİTAK Başkanı Prof.Dr. Hasan Mandal, T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Bayraktar, Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, TİA Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Usta’nın aralarında bulunduğu kamu ve özel sektörden yetkililer Mostra standını ziyaret ettiler. Team Mostra ekibinden Mehmet Emin Önder (ekip kaptanı), Ali Talip Şenyüz, Elif Derya Başoğlu, Meryem Zehra Altınöz ve Rabia Betül Altınöz, standı ziyaret edenlere elektrikli aracın teknik özellikleri hakkında bilgiler verdiler.

Mucit gençler, sanayide sabahlayıp, 1.5 ayda elektrikli Mostra aracını inşaa etti

Gençlerin dijital becerilerini geliştirmek için Nisan 2019 tarihinde İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Yıldız Teknopark ve Uyumsoft AŞ arasında imzalanan iş birliği protokolü ile tekno-zekaya sahip liseli gençlerin geleceğe hazırlanması hedeflendi. Proje kapsamında bir araya gelen liseli 5 genç, Yıldız Teknik Üniversitesi akademisyenleri tarafından Yıldız Teknopark’ın kuluçka merkezinde aldıkları robotik eğitimleri ile haritalama ve tarama robotları yaptılar. 

Liseli gençlerin projelerine iki yıldır destek verdiklerini anlatan Yıldız Teknopark AŞ Prototip Atölyesi Müdürü Gökhan Aybastı, şunları söyledi:

“Gençlerimizin daha lise çağlarında, uygulamalı ar-ge mühendisliğini ve Teknopark’larda yapılan çalışmaları deneyimlemelerini ve gerek üniversite tercihlerinde gerekse mezun olduktan sonraki iş hayatlarındaki süreçte yol haritalarını oluşturmalarının adımlarını atıyoruz. Liseli gençlerimize verdiğimiz eğitimlerin neticesinde aldıkları Yerli Tasarım Ödülü’nden gurur ve mutluluk duyuyoruz” dedi.

Pandemi nedeniyle online yapılan eğitimlerin ardından yaz tatilinde boş durmayı istemeyen Team Mostra Ekibi, “elektrikli araç” üretme kararı aldı ve yaklaşık 1 yıl proje üzerinde çalıştı. Ardından, Team Mostra Kaptanı 17 yaşındaki Mehmet Emin Önder, soluğu İkitelli Sanayideki TİA Otomotiv’in kurucusu şaseci Ahmet Usta’nın yanında aldı. Mucid gençler çırak olarak girdikleri atölyede, sıfırdan 1.5 ayda çabaları ve ustalarının desteğini alarak elektrikli Mostra aracını inşa ederken, çoğu zaman 15- 16 saat çalışıp sanayide sabahladılar. 

Mucid gençlere bilgi birikimini, tecrübesini ve araç tamir ve bakım merkezini açan TİA Otomotiv’in kurucusu şaseci Ahmet Usta, gençler ile elektrikli araç yapmaktan duyduğu heyecanı dile getirirken, “Mucit gençlerimiz Mostra’yı, iş yerimizde bir taş motoru ve bir kaynak ile yapmaya başladılar, şaseyi, mekanik, elektronik ve dış kasayı imal ettiler ve bugünlere geldik. Önümüzdeki süreçte daha iyilerini başarmaları için gereken tüm desteği vereceğiz” dedi.  

“Mostra” markasını, lise ve üniversite kategorisinde zirvede tutmayı hedefliyorlar 

Mostra kelime anlamı olarak, “bir şeyden örnek gösterilen” demek. Mucit gençler, Mostra markasının elektrikli araçlarda örnek olmasını istiyorlar. Aynı zamanda, önümüzdeki dönemde elektrikli araç kategorisindeki yarışlara, lise ve üniversite kategorilerinde girilirken “Mostra” markasını zirvede tutmayı hedefliyorlar. 

Mostra elektrikli aracının özelliklerine bakıldığında, aracın verimli olması ve daha az enerji harcaması için sistem üzerine birçok detaylı çalışmalara yapıldı. Yaklaşık 190 kilo olan Mostra-1 ismiyle geçen araç, takımın bundan sonra yeni olarak üretilecek diğer araçlar için öncülük yapacaktır. Yapılan hesaplamalar sonucu, bu elektrikli aracın 60 km’yi sadece 85 kuruşa gittiği belirlendi. Batarya yönetim sistemi ve batarya paketlemesi tamamen yerli olarak üretilmesi ise, mucid gençlere Yerli Tasarım Ödülü’nü getirdi.

Projeyi destekleyenler arasında, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, TÜBİTAK, Yıldız Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknopark, Yıldız Prototip Atölyesi, Zeytinburnu Şehitler Bilsem, Uyumsoft, TİA Otomotiv, TechOhm, Seven, Bigtem, Bolluk Yapı ve çeşitli üniversitelerin elektrikli araç kulüplerinin aralarında bulunduğu kurum ve kuruluşlar ile özel sektörden firmalar yer aldı. 


26 Eylül 2021 Pazar

“Turizmde Alternatifler Yaratmak Zorundayız”

                 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



“TURİZMDE ALTERNATİFLER YARATMAK ZORUNDAYIZ”

Turizmin bu yıl gösterdiği performansı, gelecek yıl perspektifi ve alternatif turizm masaya yatırıldı. 

Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, Meeting Point Turkey CCO’su Kamil Özil ve

Anex Tour Genel Müdürü Vural Karasu’nun panalist olduğu toplantıda turizm sektörünün pandemiye rağmen bu yıl gösterdiği peformansı, gelecekteki beklentileri ve cari açığın kapanmasına katkıları hakkında önemli bilgiler paylaşıldı. 

Turizm sektörünün önde gelen temsilcilerinin, iş insanlarının, ekonomistlerin, Megasaray yöneticilerinin MTA sporcularının ve çok sayıda basın mensubunun katıldığı toplantıda;

Megasaray Genel Müdür Yardımcısı Cüneyt Öztürk, 

Katılımcıları selamlayarak “Otelimizi pandemi döneminde açık tuttuk. Bu dönemde çalışanlarımızı eğittik ve hizmet kalitemizi arttırdık.” 

Celal Toprak (Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı) ;

“Geçen sene de aynı konseptle bir araya geldiğimiz bu toplantıları gelenekselleştirme arzusundayız.  Antalya’da turizm ve ekonominin nabzının tutulduğu bu toplantılarda bu yıl ilave olarak alternatif turizmin ekonomiye katkısını konuşacağız”  

Panelde ilk söz alan Kemal Şahin (Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı);

“Bu sene Belek’te,  pandemi döneminde Haziran’a kadar otellerin çoğu kapalıydı. Bir kısmı Haziran’da bir kısmı da Temmuz’da açıldı.  Biz Megasaray’ı kışın kapatmadık ve kış aylarında 100’ün üzerinde enternasyonal turnuva yaptık. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen 5000’e yakın sporcu ağırladık.2021 senesinin ilk aylarında sporcularla ve ilave gelen müşterilerimizden %50 civarı doluluk yakaladık. Ancak Mart ayının sonuna doğru tam dolacakken Rusya’dan kapanma haberleri geldi ve rezervasyonlar iptal edildi. 

Nisan’da Rusya’nın tamamen kapanmasına rağmen %70 doluluk yakaladık. Haziran’da Belek bölgesindeki otellerin doluluğu %43’ü yakaladı. Megasaray  %78’ i buldu. Temmuz ve Ağustos aylarında ise bölge otelleri %70’i aştı ve biz de tam doluluğa yaklaştık.  Şu an Megasaray’da 1200 misafirimiz var. Ekim’de de şimdiden %95 doluluğu bulduk. Görüldüğü gibi Antalya yaz aylarını göreceli olarak diğer bölgelerden daha iyi geçiriyor.

Türkiye’ye Ağustos sonuna kadar 14 milyon turist geldi. Geri kalan ayları da turizm bu performansı gösterirse sene sonuna kadar 23 milyonu bulabiliriz. Vaka sayılarını aşağı çekebilirsek, İstanbul ve Batı Anadolu da biraz hızlanırsa 25 milyonu bulabiliriz. Böylece bu sene turist sayısı geçen senenin iki mislini bulacaktır. 2022 yılında pandemi kontrol altına alınırsa, birikmiş tatil arzusunun da ivmesini alarak en azından %50 artış yakalarız. 

Biz bu sene pandemiye rağmen önemli stratejik kararlar aldık. Pazarlarımızı çeşitlendirdik. Ukrayna, Polonya, Kazakistan pazarlarına açıldık. Rusya’nın eksikliğini Ukrayna ile kapattık.

Bazı oteller müşteri çekebilmek için fiyatlardan taviz verirken biz fiyatlarımızı aynen uyguladık, taviz vermedik. Böylelikle marka değerimizi de koruduk. Ayrıca Turquality’e de girerek ki çok az otel bunu aldı. Markamızın değerini artırmak için çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızla pandemiye rağmen stratejik adımlarımızla 2019’daki performansımızı yakalayacağız. Şu ana kadarki performansımız onu gösteriyor.”

“Turizmde Alternatifler Yaratmak Zorundayız” diyen Kemal Şahin konuşmasına şöyle devam etti;

“Golf turizminde isim yapan Belek’e Megasaray Tenis Akademisi’ni kurarak Teniste de dünya çapında ses getiren turnuvalar yaptık. Böylece hem doluluğumuzu arttırdık, hem de kış aylarımızı değerlendirdik. Dünyanın dört bir yerinden gelen binlerce ünlü sporcuyu ağırladık. Böylelikle bölgenin tanıtılmasına ve ülkemizin ekonomisine de ciddi katkı sağladık. 

Ayrıca MTA’da FİFA standartlarında futbol sahalarımızla hizmet veriyoruz. Kano Kompleksi kurarak Avrupa’nın milli takımlarını bölgeye getiriyoruz. Uluslararası Bisiklet Yarışları’na ev sahipliği yapıyoruz. Yaz turizmine alternatif olarak kış turizminde de yatırımlar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Kayseri Erciyes’te 3 oğlumun beraber işlettiği Das 3917 o bölgenin en popüler oteli oldu. Tabii ki bu oteli Akın, Deniz, Barış Şahin organize etti. Ayrıca Erciyes’te ikinci bir otel yatırımımızı hayata geçiriyoruz. 

Kış aylarında Megasaray’ın çalıştıramadığımız kadrolarını dağ otelinde, yaz aylarında dağda çalıştıramadığımız personeli de megasarayda çalıştırarak ciddi bir tasarruf yapıyoruz. Personelimiz 12 ay çalışma imkanı buluyor. Böylelikle iki otelde yüksek standartta hizmet verebiliyoruz. Aynı zamanda kış aylarında Antalya’da Megasaray’da yaptığımız spor aktivitelerini yaz aylarında da dağ otelinde yapacağız. Dolayısıyla iki otel arasında hem sezonları uzatarak hem de doluluğu yükselterek ciddi bir sinerji yaratmış olacağız. Böylece hem yazın hem kışın ülkemizin dünya çapında sporculara ev sahipliği yaparak hem Türkiye’yi tanıtıp hem de ilave döviz getirme imkanı yaratıyoruz.  

Biz Şahinler Holding olarak Tekstil’de yakaladığımız başarıyı turizme de taşıdık. Ve Turizm sektöründe büyümeyi hedefliyoruz. Antalya havzasında ve Batı Anadolu’da bazı otellerle görüşüyoruz. Yeni oteller aramaya devam ediyoruz. Özellikle Antalya bölgesinde bir otel daha devreye almak istiyoruz.”

Turizmde Almanya pazarını değerlendiren Meeting Point CCO’su Kamil Özil;

“Pandemiden dolayı 2020'de 400 bin civarında Alman turist geldi. Bu yıl bir milyona ulaşacağız.. 2022'de, 2019'un %80 artmasını hedefliyoruz. Krizli dönemde turizmciler fazla yatırım yapmadılar. Oysa Megasaray hem personeline hem de tesise yatırım yapmaya devam etti. Bundan dolayı yoğun çalıştığımız Megasaray'ın modelinin bütün turizme yayılmasını isterdik. Turizme Megasaray aşısı yapmak lazım. Megasaray Belek'in ilk tesislerinden biri ve Almanya'da çok bilinen bir marka. Megasaray’ın tekrar gelen misafir sayıları çok yüksek olduğu için krizde bile geliyorlar. ” 

Turizm de Rusya pazarını değerlendiren Anex Tour Genel Müdürü Vural Karasu;

“2016'da Rusya krizini yaşadık ama pandemi çok daha büyük bir kriz oldu. Anex olarak, Rus pazarı için geçen yılı kıstas kabul etmiyoruz. Ukrayna iki katına çıktı. Nisan ve Mayıs’ı Rusya kapalı olduğu için kaybettik ama Ağustos ve Eylül iyi geçti. Ekim ve Kasım da iyi görünüyor. Bu sene Mart ayında otellerin yarısı Rus ile doldu. Bu bizim pek de alışık olmadığımız bir şeydi. Bunda uzak destinasyonların kapalı olmasının avantajı oldu.

Turizmcilerin en büyük sorunu personel. Birçok otel %60 dolulukta personel olmadığı için rezervasyon alamıyor. Orta ve uzun vade de personel ihtiyacı doğacak. Sekiz ay açık kalıp on iki ay maaş vermek mümkün değil. En alt kademede maaş alan insanlardan söz ediyorum. Bunu meslek olarak görmek gerekir ve bu ancak hükümet ile işbirliği yapılarak çözülebilir” dedi. 

Toplantı da Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca, AKTOB’un Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Alkaya ve ekonomistler de söz alarak katkı yaptılar. Ayrıca basın mensuplarının sorduğu ilginç sorularla verimli fikirler ortaya çıktı. 

Ayrıca Megasaray Tenis Akademisi’nin baş antrenörü Alaattin Karagöz akademide yapılan dünya çapında turnuvalar ve akademide yetiştirdiğimiz sporcuların başarıları hakkında bilgi verdi. 

Kemal Şahin son olarak herkesi  “27 Eylül Pazartesi Günü Dünya Kupası olarak da bilinenDavis Cup ve Junior Billie Jean King Cup turnuvalarının Aspendos’ta Türkiye Tenis Federasyonu ile birlikte startının verileceği basın toplantısına davet etti.  


TÜRK MUTFAĞININ YENİ KEŞFİ: ALÂ...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




TÜRK GASTRONOMİSİNDE TATLI LEZZETLERİMİZE BOYUT ATLATACAK BİR KEŞİF

Dünyanın en zengin mutfaklarından biri olan Türk Mutfağında yeni bir lezzet keşfi gerçekleşti!

Bu keşifle birlikte dünyada gastronomi alanında tatlı lezzetlerimizin daha da dikkat çekmesi hedefleniyor.

Dünyada ve ülkemizde özellikle salatalar ve yemekler için kullanılan Cafe De Paris, Sezar salata sosu gibi onlarca çeşit sos alternatifi varken, tatlılar üzerine yapılmış özel sosların sayısı yok denecek kadar az! Bu boşluğu fark eden ve üzerine giden157 yıllık ülkemizin en köklü gurme tatlıcısı Hafız Mustafa 1864 şefleri, Ar-Ge merkezlerinde yaptığı sayısız deneme sonucu sütten elde edilen ALÂ adı verilen özel bir sos geliştirdi.

Türk baklavası başta olmak üzere geleneksel tatlılarımıza farklı bir lezzet boyutu kazandırmak için geliştirilen ALÂ sos; hamurlu ve şerbetli tatlılardan, pasta çeşitlerine, sütlü tatlılardan, künefe ve trileçeye kadar onlarca çeşitte kullanılabiliyor.

Lezzet severlerden tam not alan ALÂ sosun, üzerine ilave edildiği her tatlıyı daha ALÂ bir lezzete ve hafifliğe kavuşturduğu için bu ismi aldığı belirtildi.

Dünyada ve ülkemizde özellikle salata ve yemek üzerine bin bir çeşit sos varken tatlı üzerine yapılmış özel sosların sayısı oldukça az olarak biliniyor. Gördüğü bu boşluğun üzerine giden 157 yaşındaki gurme tatlıcı Hafız Mustafa 1864’ün deneyimli şefleri, Ar-Ge merkezlerinde yaptıkları sayısız deneme sonucu, geleneksel tatlılarımız başta olmak üzere birçok tatlı çeşidinde kullanılabilen ve tatlılara lezzette boyut atlatan ALÂ adı verilen özel bir lezzet keşfine imza attı.

“İMZA SOSLARDAN İLHAM ALDIK”

ALÂ sosun keşfinde, her ülkenin kendine özgü öne çıkan yemeklerindeki imza soslardan ilham aldıklarını belirten Hafız Mustafa 1864 Yönetim Kurulu Üyesi Eren Ongurlar, ALÂ sosu ortaya çıkış sürecine dair şu bilgileri verdi. 

“Ülkelerin mutfaklarıyla özdeşleşen yemeklerin tadını damak hafızamıza kazıyan özel soslar vardır. Türk mutfağında da tüm lezzetli yemeklerin arkasında aynı şekilde; domatesli, yağlı ya da yoğurtlu soslar bulunur. Ancak söz konu tatlılar olunca bu alanda özel soslarımız neredeyse yok denecek kadar az olduğunu gördük ve bu boşluğu kapatmak istedik. 157 yıldır Türk Mutfağımıza birçok lezzeti kazandırmış bir lezzet ve kültür elçisi olarak; tatlı kültürümüze zenginlik katmak için sayısız denemeler gerçekleştirdiğimiz bir araştırma sürecine girdik. Bu AR-GE süreci içinde öncelikle; tatlı geleneğimizin önemli bir parçası olan şerbetli ürünlerimizin klasik tek tip lezzetine boyut kazandırmayı hedefledik” dedi.

Emre Ongurlar, sözlerine şöyle devam etti. Ongurlar; “Ham maddesini sütün oluşturduğu özel bir reçeteye sahip olan ALÂ sos ile birlikte misafirlerimiz yedikleri baklavanın ve diğer tüm tatlıların alâsını tatmış olacaklar. Yıllardır birlikte aile olduğumuz deneyimli ustalarımız ile pek çok denemenin sonrasında ALÂ sos ortaya çıktı. Böylece hem ülkemizde hem de dünyada daha önce görülmemiş, sadece bize özel olan bir ilk gerçekleştirmiş olduk” ifadelerini kullandı

DÜNYANIN HER YERİNE ULAŞTIRILACAK

İstanbul’da ve Dubai’de bulunan mağazaları ile yılda 40 milyondan fazla misafiri ağırlayan Hafız Mustafa 1864, ALÂ sosu tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyor. Müşteri kitlesinin büyük bir bölümü yabancı turistlerden oluşan ve bu kitle sayesinde eşsiz Türk tatlılarını ve kendi adını dünyanın büyük bir bölümüne tanıtabildiklerini dile getiren Eren Ongurlar; “Birçok tatlıya lezzette boyut atlatanALÂ sos, ülkemizin eşsiz tatlı kültürünü dünyaya tanıtmada önemli rol oynayacak “dedi.

Adana’da Türkiye’nin İlk Atıksız Festivali Gerçekleşecek...

 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Adana Lezzet Festivali

Adana’da Türkiye’nin İlk Atıksız Festivali Gerçekleşecek

8-10 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek 5. Uluslararası Adana Lezzet Festivali, Türkiye’nin ilk Atıksız Festivali’ne imza atacak. Festival boyunca ortaya çıkan atıklar geri dönüşüme gönderilecek. 

Bu yıl gerçekleştirecek festivalle Adana’da sadece gastronomi değil sürdürülebilir gelecek için dönüşüm de konuşulacak. İyileştirme temasıyla festivalde ortaya çıkacak olan atıklar hem doğayı iyileştirecek hem de iyiliğe dönüşecek.

5. Uluslararası Adana Lezzet Festivali, bu yıl “Coğrafya Lezzettir” temasıyla 8-10 Ekim tarihlerinde ziyaretçilerini ağırlamaya hazırlanıyor. Adana mutfağının tanıtımının yanı sıra mutfak kültürü ve lezzetini gelecek nesillere aktarmanın amaçlandığı festival aynı zamanda Türkiye’de bir ilke imza atacak. Festival boyunca meydana gelen atıkların geri dönüşümü ile bu yıl Adana Lezzet Festivali, Türkiye’nin ilk atıksız festivalini gerçekleştirecek.Adana Valiliği tarafından gerçekleştirilen festivalin atık yönetimi Adana Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere tüm ilçe belediyelerin destekleriyle düzenlenecek. 

“Gıda atıkları toprağı iyileştirecek”

Festivalde ortaya çıkan her atığın farklı bir alanda değerlendirileceğini ifade eden Adana Lezzet Festivali Gastronomi İçerik SorumlusuEbru Köktürk Koralıkonuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Adana Lezzet Festivali bu yıl farklı konulara da ev sahipliği yapacak. Bunlardan biri sosyal gastronomi alanında dünyanın en iyi ilk 10 şefi arasında yer alan Şef ve Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir’in yürüttüğü “Yaşamı İyileştiriyoruz” projesi olacak. Projeden aldığımız ilham ile çiğ sebze ve meyve atıkları festivalde toplanarak komposta dönüştürülecek. Elde edilen kompost, tarım topraklarının iyileştirilmesi için çiftçilere ücretsiz verilmek üzere kullanılacak.”

“Plastik kapaklar omurilik felçlileri için toplanacak”

Pişmiş gıdalar ise barınaklara gönderilerek hayvan dostlarımız ile paylaşılacak. Ambalaj ve bitkisel yağlar da geri dönüşümde kullanılmak üzere toplanacak. Festivalde aynı zamanda Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’yle (TOFD) birlikte engelsiz yaşama farkındalık kazandırmak için Hayata Kapak Olsun kampanyasına destek olacağız. Festivalde ziyaretçilerimizden plastik tüm kapaklarını TOFD için atık kutularına atmalarını isteyeceğiz. Festival sonunda toplanan kapaklar engelli bireylerin tekerlekli sandalye ve medikal malzeme ihtiyaçları için bağışlanacak.” Şeklinde konuştu.

Konuyla ilgili konuşan Adana Valisi Süleyman Elban ise Adana Lezzet Festivali hazırlıklarının tüm hızıyla devam ettiği bilgisini verdi. 

Konuklara unutulmaz bir festival yaşatmak için tüm kurumların, odaların ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği içinde çalıştığını söyleyen Vali Elban, “Bizler 8-10 Ekim tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz festivalimiz için şimdiden büyük heyecan içindeyiz. Her yıl bir önceki yıldan çok daha fazla ses getirmesi için gayret gösterdiğimiz festivalimizde bir ilke daha imza atıyoruz. Ülkemizin atıksız ilk festivalini gerçekleştirecek olmamız, bundan sonraki festivaller için de öncü bir hareket olacaktır diye düşünüyoruz.Çünkü bilinçli tüketim ve bilinçli ayrıştırmanın esas olduğu yaşam biçiminin benimsenmesi geleceğimiz açısından bir hayli önemli. Festivalimizde, çevre konusunda oluşturacağımız bu hassasiyet geri dönüşüm kültürünün yaygınlaşmasına da hizmet etmiş olacak.” dedi ve tüm vatandaşları “Coğrafya Lezzettir” temasıyla gerçekleştirecekleri festivale beklediklerini sözlerine ekledi.


24 Eylül 2021 Cuma

Akıllı Üretimle Otomotiv Endüstrisi Nasıl Geliştirilir?” lansmanıyla yeni ürünlerini sektöre online sundular...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Otomotiv endüstrisi için akıllı makineler geliştiren Tayvanlı 5 firma, “Tayvan Akıllı Üretimle Otomotiv Endüstrisi Nasıl Geliştirilir?” lansmanıyla yeni ürünlerini sektöre online sundular.

Tayvan Dış Ticaret Geliştirme Kurulu (TAITRA) ve Hassas Makineler Araştırma ve Geliştirme Merkezi (Precision Machinery Research and Development Center) öncülüğünde bir araya gelen Tayvan’ın sektörde öncü firmaları Axisco Precision Machinery, Chering Jin Technolog, Genn Dih, Ming-jing Tech ve Palmary Machinery yeni geliştirdikleri otomotiv sektöründe kullanılan akıllı makineleri ve bu ürünlerin endüstriye sağladığı faydaları 22 Eylül 2021 Çarşamba günü düzenledikleri online lansmanda tanıttılar.

Tezgâhın ömrünü yüzde 20 uzatıyor

Havacılık, otomobil, dişli, bisiklet, el aletleri, kilit, hidrolik valf parçaları, elektronik aksam ve çeşitli donanım endüstrileri olmak üzere her sektöre hizmet veren Axisco İş Direktörü Leon Huang yeni geliştirdikleri, enerji tasarrufu sağlayan ve doğa dostu elektromekanik tezgah broşlama makinesini tanıttı. Yeni elektromekanik tezgah broşlama makinesinin çalışma yüksekliği diğer takım tezgâhlarıyla aynı olarak tasarlanmış. Otomasyon entegrasyonu son derece kolay olan bu tezgahın servo motoru ve bilyalı cıvatası bulunuyor. Tutarlı bir broşlama hızına ve düşük vibrasyona sahip; bu da tezgâhın ömrünü yüzde 20 uzatıyor.

Geleneksel hidrolik tezgâhlara göre yaklaşık yüzde 40 elektrik tasarrufu sağlayan elektromekanik tezgahların broşlama hızı ve vuruşu HMI’da ayarlanabiliyor ve kaydedilebiliyor. İş tablasının ve yükselticinin pozisyonu, sensörlerin konumu, makinenin hızı ve yükü tümüyle arayüzde görülüyor. Bu özellik zamandan tasarruf edilmesine yarıyor.

Torna aynaları işlemleri birkaç saniyeye indirebiliyor

Chering Jin Satış Müdürü Jessie Chen, makine aletleri için yüksek hassasiyete sahip parça sabitleme aparatları üretiminde uzman olduklarını, ürünlerinin paslanmaz çelikten üretildiğini ve yenilikçi yapılarının 4 tona kadar iş bağlama gücüne sahip olduğunu anlattı. Ürünlerinin tıbbi gereçlerde, takım tezgâhlarında ve bütün yüksek hassasiyetli endüstrilerde uygulanabildiğini söyleyen Chen, sunumunda iki farklı seri ürün grubunu tanıttı.

İlk seri olarak manuel, hızlı manuel ve pnömatik tipli parça tutucu torna aynaları, ikinci seri olarak sıfır nokta torna aynaları tanıtan Chen torna aynalarının ve robot kolunun yükleme ve boşaltma prosedürünü hızlandırdığını, işlemi birkaç saniyeye kadar indirebildiğini söyledi.

Chering firmasının 80’den fazla patenti bulunuyor.

Araçları korumak elektronik basınç regülatörleri ile mümkün

Genn Dih Satış Müdürü Jerry Wu yaptığı sunumda şirket ve ürünleri hakkında bilgi verdi. Wu, “Şirketimiz, Genn Dih Enterprises, 41 yıl önce, 1980’de kuruldu. Hem dağıtım sektörüne hem de imalat sektörüne hizmet sağlamaktayız Şirketimiz üç ana ürün hattına odaklanır:

İlki, elektronik basınç regülatörü. Bu, çıkış basıncının elektronik sinyalle kontrol edildiği bir hassas basınç regülatörüdür. Basınç aralığı, %0,1 FS seviyesinde çözünürlük kontrolü ile, 0-2 bardan 70 bara kadar değişiklik gösterir. Regülatör aynı zamanda IO linki yoluyla 500 metre mesafeye kadar uzaktan kumandaya açıktır. Bu da araçlarda, pnömatik basıncı regüle edip sabit tutmayı sağlar.

İkincisi, oransal akış kontrol valfidir. Bu sıvı ve gazın akış hızını kontrol etmek için kullanılır. Sağladığımız avantaj, bunun kademe motoruyla kontrol edilmesi ve yinelebilirliğin %0,1 FS’ye ulaşabilmesidir. Akış hızı dakikada 3000 L’ye kadar kontrol edilebilir.

Üçüncüsü, sıkıştırma vanasıdır. Bu da ortamla temas etmeden sıvı ya da gazları regüle etmek için kullanılır.” dedi.

Genn Dih, ISO 13485 kalite yönetim sistemi tarafından onaylanan, CE ve RoHS sertifikalarına sahip.

Sıfır Nokta Kilitleme Sistemi işleme endüstrisine kolaylık getiriyor

Ming-Jing Satış Müdürü Sherry Chen Ming-jing Tech’in sıfır nokta bağlama sistemini başlatmasıyla yalnızca Tayvan’ın imalat sanayini daha elverişli hale getirmekle kalmayıp aynı zamanda Tayvan’da kökleşmiş ve uluslararası sahnede ürünleri tanıtmak için dünyaya yöneldiğini söyledi. İş verimliliğini artırmak ve müşteri gereksinimlerine cevap verebilmek için gerek malzeme gerekse süreçlerde otomasyon ve sıfır noktası sistemleri uygulamaları gerçekleştirdiklerini anlatan Chen, sıfır nokta sisteminin iki faydasından bahsetti. Chen bu faydaları, üretim hattında yapılabilen esnek değişimler ile acil durumlarla başa çıkmak ve kalıp değiştirme operasyonunun standart olması sebebi ile herkesin bu işlemi yapabiliyor olması olarak özetledi.

İş verimliliğini arttırırken işçilik maliyetlerini düşürmek mümkün

Palmary Bölge Satış Müdürü Vanessa Chang konuşmasında Türkiye pazarını hedefleyerek bugün akıllı makinelerde uygulanan çözümün otomobil endüstrisine getirileri üzerinde durdu. Palmary Grubun, müşterilerin taleplerine ve global trendlere uygun olarak, çevre dostu ve endüstriyel 4.0 gibi ürünlerle gelişmeye, iyileşmeye devam ederken çok sayıda taşlama işini bir arada gerçekleştirecek birleşik fonksiyonları dikkate alan ve üretimi iki katına çıkaran ya da nasıl daha az iş gücüne ihtiyaç duyulacağını planlayan otomasyon tasarımlı makineler sunduğunu anlatan Chang, akıllı makinelerin gelişmesiyle günümüzde karanlık yani “lights-out” fabrikalara yönelimin arttığını, bu sayede Palmary’nin her parça için özel hizmet sunduğunu söyledi. Tezgâh yerleşim planını %39 azaltacak, bütünüyle kapalı portal vinçe sahip olduklarını belirten Chang, anahtar teslim projeler ile iş verimliliğini %60 artırabilecek, işçilik maliyetini %67 düşürebilecek farklı bir üretim hattına kolay geçişi sağlayabildiklerini vurguladı.

Palmary’nin Avrupa, Amerika ve Hindistan dahil 40'tan fazla ülkeyi kapsayan satış ağı bulunuyor.

22 Eylül 2021 Çarşamba

Marka ve iletişim gurusu Ayşen Laçinel’den pandemide 2 yeni kitap ...

 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR





Türkiye’nin marka ve iletişim gurusu Ayşen Laçinel’in, pandemi döneminde yazdığı iki yeni kitabı, 23 Eylül’de tüm kitapçılarda ve online satış noktalarında okurları ile buluşuyor. 

Yazarın, “Hayat ve Kariyer” ile “Hayat ve İlişkiler” konulu yeni iki kitabı, tam bir başucu ve yaşam yolculuğu kitapları olma özelliklerini taşıyor. AZ Yayın Grubu’ndan çıkacak olan iki kitabın geliri, Ayşen Laçinel’in Kurucu Başkanı olduğu Gençler İçin İyilik Derneği’ne bağışlanacak. 

Marka, İletişim, İnsan Kaynakları alanlarında global çapta başarılara imza atan AL Danışmanlık Genel  Müdürü Ayşen Laçinel, “İnsan yaşadıkça kendine katar. Başarır veya öğrenir” diyerek, kitaplarında bilgi birikimini, deneyimlerini, tecrübelerini ve yaşam yolculuğunu aktarıyor. 

Altın değerindeki deneyimleri ve tecrübeleri okurları ile paylaşıyor 

Ayşen Laçinel’in, iş yaşamımdaki yöneticilik deneyimleri, binlerce çalışanın insan kaynakları ve eğitimleri ile ilgili kurduğu sistemler, gerçekleşen projelerde aldığı ödüller ve 11 yıl önce kurduğu eğitim ve danışmanlık şirketi AL Danışmanlık & Ayşen Laçinel Akademi’de verdiği; kuruma, markaya ve insana özel eğitimler, danışmanlıklar, psikolojik danışmanlık seansları devam ediyor. 

Pandemide yazdığı 2 yeni kitap ile birlikte,  toplamda  6 kişisel gelişim & liderlik & iletişim kitaplarına imza atan yazar, gerek iş dünyasına yaptığı danışmanlıklar, gerek verdiği eğitimler, bireysel psikolojik danışmanlıklar ve mentorlukları ile edindiği deneyim, tecrübe ve gözlemleri kitapları ile okurları ile paylaşıyor.


**Hayat ve Kariyer kitabı, 

İş arayanlar ve kariyer planlayanlar için başucu kitabı olma özelliğini taşıyor. Kitapta, meslek seçimi, iş seçimi, cv hazırlama, mülakata hazırlık ve kariyer yolculuğundaki süreçler ve seçimlerin önemi anlatılıyor.


**Hayat ve İlişkiler kitabı, 

Hayat seçimlerinde mutlu olmak isteyenler, sevgi saygı dolu etkin ilişkiler kurmak isteyenler, kendi yaşam yolculuğunda sağlam adımlar atmaya niyet edenler, yenilenen ve ayağa kalkmak  isteyenlere yazılmış başucu kitabı olma özelliğini taşıyor. 

Mutlu beraberlik var mı?, Nasıl mümkün?, Hayatım anlamı ve iyikilerin çoğunlukta olduğu bir hayat nasıl yaşanır?, Yenilmek tümden kaybetmek mi? Yoksa zafere giden yolda bir basamak mı? gibi konular kitapta ele alınıyor. İnsanın değeri, inancı, ritüelleri, hayat amacı ve ilişkileri, evliliği, aşkı, sevgisi, özetle yaşam yolculuğu anlatılıyor.


21 Eylül 2021 Salı

KolayPeyk sistemi, (IASP) tarafından dünyaya ilan edildi.

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Çalışanların Covid-19 aşıları ve PCR testleri, KolayPeyk sayesinde dijital takip ediliyor 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, işverenlerin aşı olmayan çalışanlarından isteyebileceği PCR testi, aşı kartı, pandeminin riskleri ve alınacak tedbirler konusundaki genelge, 2 Eylül 2021 tarihinde 81 İlin valiliklerine gönderildi. Genelge ile 6 Eylül 2021 tarihi itibariyle, işletmelerin çalışanlarından aşı kartı ve PCR testi istemesinin önü açılmış oldu.

Kolaysoft Teknoloji AŞ’nin ürünü olan KolayPeyk sistemi, Uluslararası Teknoparklar Birliği (IASP) tarafından pandemi sırasında ve sonrasında iş dünyasının dijital dönüşümüne katkı sağlayacak global bir çözüm olarak 2020 yılında dünyaya ilan edildi. İş kanunları kapsamındaki kayıtları ve belgeleri TÜBİTAK zaman damgası ile resmi evrak olarak dijitalleştiren KolayPeyk sistemi, çalışanların Covid-19 aşı durumları ve PCR testlerinin takibi konusunda işletmelere dijital çözümler sunuyor. 



KolayPeyk, insan kaynakları departmanlarının vazgeçilmez ürünü oldu 

Dijitalleşmenin iş hayatına yön vermeye devam ettiğini kaydeden Kolaysoft Teknoloji AŞ KolayPeyk Ürün Yöneticisi Mehmet Fethi Göksu, şunları söyledi: 

“Dijitalleşme, bireysel olarak hayatımıza yön vermekle beraber, iş hayatımızda da günden güne kendini gösteriyor. Hukuk, muhasebe, insan kaynakları gibi çoğu sektörde, belgeler maktu hale gelmeden, dijital ortamda hazırlanıp ilgili kişilere ve kurumlara iletiliyor. Pandemi sürecinde, temasın azalması ve uzaktan çalışmanın artmasıyla, dijitalleşme iş hayatımızın bir parçası olmaya başladı. KolayPeyk platformu, barındırdığı özellikler bakımından, kısa zamanda insan kaynakları departmanlarının vazgeçilmez bir ürünü olmakla beraber, yeni geliştirmeleri ile de şirketlerin kriz anlarında uçtan uca dijital çözümler sunmaya devam ediyor. KolayPeyk sistemi, şirket içindeki tüm resmi evrak alışverişinin dijital olarak yapılmasını sağlıyor” dedi. 


KolayPeyk sistemi, Covid-19 aşı durumu ve PCR testleri takibinde en etkili çözümdür 

Firmaların çalışanlarının aşı kartları ve PCR testleri takibinde KolayPeyk sisteminin en etkili çözüm olacağının altını çizen Mehmet Fethi Göksu, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Çalışanlar, aşı kartını veya PCR testlerini, e-nabız veya HES uygulamasından temin ettikten sonra, kendi T.C. kimlik numarası, şifre ve doğrulama koduyla KolayPeyk’e giriş yaparlar ve indirmiş oldukları PDF’leri kendi hesaplarından çalıştıkları şirkete TÜBİTAK zaman damgası ile iletilmiş olacaklardır. Çalışanların göndermiş olduğu tüm aşı kartı ve PCR belgeleri, şirket yetkilisinde listelenmektedir. Belge doğrulama teknolojisi ile, yetkili onayında belgeleri doğrulanmaktadır ve böylece insan kaynakları birimi için kontrol kolaylığı sağlanmış olacaktır. Şirket yetkilisi herhangi bir sebepten dolayı belgeyi onaylamazsa, yetkilinin onaylamama sebebiyle birlikte, çalışana tekrar yüklemesi için bilgilendirme SMS’i ve maili iletilmektedir. Şirket yetkilisinin onayladığı belgeler, KolayPeyk platformunda dijital ortamda saklanmaktadır. KolayPeyk’in burada sadece resmi belge alışverişi özelliği değil, dijital arşiv özelliği de kullanılmaktadır. İk yetkilileri tarafından, istenildiği zaman küçük bir aramayla, istenilen kişinin belgesine ulaşılabiliyor, görüntülenebiliyor ve indirilebiliyor. Arşivde filtre özelliği sayesinde, aşı kartı göndermeyenler, eksik belge gönderenler, belirli bir tarih aralığında olanlar ve hangi aşıyı tercih edenler gibi istenilen raporlama hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Filtrelenen raporlar, istenildiği zaman excel olarak indirilebiliyor. KolayPeyk’te vazgeçilmez olan sürdürülebilirlik açısından, çalışanların yeni aşı dönemleri geldiği zaman SMS ve mail bilgilendirmesi yaparak, işverenlerin ve insan kaynakları departmanlarının çalışanların düzenli olarak aşı kartlarını ve PCR belgelerini göndermeleri sağlanmaktadır” diye konuştu. 


Mobilya sektöründe Turquality destekleri nelerdir?

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Mobilya sektörü, ülkemizin lokomotif sektörleri arasındadır. Global ölçekte daha iyi bir konuma gelmesi noktasında ciddi potansiyeli vardır. Estetik ve tasarım üzerinde durulmaya devam edilmesi önemlidir. Türk mobilya sektörü, tasarımı ürünleri ve markaları ile uluslararası pazarda yer edinirken, hem markalaşma, hem döviz girdisi artışında, Turquality desteklerinden yararlanırlar ise, önümüzdeki süreçte kilogram başına olan ihracatları artacaktır. 

Ülkemizin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, hem teşvik, hem değer oluşturan bir iş modeli olduğundan, ürün ve hizmet üreten tüm sektörler tarafından yoğun talep görüyor. Son dönemlerde iş süreçlerini uçtan uca dijitalleştirerek geleceğe hazırlanan işletmeler, aynı zamanda global alanda markalaşma çalışmalarına hız katmak için rotalarını Turquality’e çeviriyor. Sektör lideri Progroup Uluslararası Danışmanlık 19 yıldır, Türk firmalarının stratejik, fonksiyonel ve operasyonel yönetim düzeylerini uluslararası şirketlerin seviyesine çıkararak, Türk markalarının global pazarlarda rekabet etmelerine rehberlik ediyor.

Turquality destekleri hakkında bilgiler veren Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:

“Gizli ihracat kahramanları arasında olan mobilya sektörünün, Turquality kapsamına girmesini, yönetim işleyişinin sistematikleştirilmesini, kilogram başına ihracatın artışını, işlerin daha sanatsal, estetik ve değerli bir hale getirilmesine Progroup olarak rehberlik ediyoruz. Geçtiğimiz ay yayınladığımız Turquality’nin etki analiz raporuna göre, Turquality’den önce kilogram başına ihracat 6,91 dolar iken, Turquality kapsamına girildikten sonra kilogram başına ihracat 12,19 dolara çıkmıştır. Yine, Turquality’ye giren firmaların, ihracat yaptığı ülke sayısı %78,6 artmıştır. Özetle, Turquality iş modeli ile firmalar, sürdürülebilir bir şirket olarak ihracatlarını artırırken, global bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir” dedi. 


ÜRÜN SEKTÖRÜ TURQUALITY DESTEKLERİ

DESTEK TÜRÜ LİMİTİ – TL 

Patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tescili, marka tescili, yenileme ve koruma Limitsiz/yıl (5+ yıl)

Tanıtım harcamaları Limitsiz/yıl (5+ yıl)

Mağaza kira Limitsiz (Aynı anda 50 mağaza) /yıl (5+ yıl)

Mağaza temel kurulum, dekorasyon, konsept mimari giderleri 1.515.000 TL  (Kira desteği alan mağazalar için)/yıl (5+ yıl)

Ofis, depo, showroom, satış sonrası servis, reyon, raf, dekorasyonlu köşe kira Limitsiz/yıl (5+ yıl)

Ofis, depo, showroom, satış sonrası servis, reyon, raf, dekorasyonlu köşe, temel kurulum dekorasyon, konsept mimari giderleri 1.515.000 TL /yıl (5+ yıl)

Pazara giriş belgeleri, sertifikasyon, ruhsatlandırma, test, klinik test 3.793.000 TL /yıl (5+ yıl)

Franchise, dekorasyon, kurulum, konsept mimari giderleri 757.000 TL (Aynı anda 100 mağaza) /yıl (5+ yıl)

Franchise kira 1.515.000 TL (Aynı anda 100 mağaza) /yıl (5+ yıl)

Yönetim Danışmanlık ve Yazılım 3.793.000  TL /yıl (5+ yıl)

İstihdam Limitsiz (Aynı anda 10 kişi)/yıl (5 yıl)

Pazar araştırma çalışmaları ve raporları Limitsiz /yıl (5+ yıl)

Fuar Limitsiz /yıl (5+ yıl)

Depolama Hizmetleri Limitsiz /yıl (5+ yıl)


20 Eylül 2021 Pazartesi

Turizmde dalgalı toparlanma 2023’e kadar devam edecek...





EY (Ernst & Young) tarafından hazırlanan Turizm Sektörü Değerlendirmesi 2021 raporuna göre; varyantların dünya genelinde kısıtlamaları yeniden gündeme getirmesiyle turizmde dalgalı toparlanma devam edecek. Turizmde pandemi öncesi seviyelere 2023 yılından önce ulaşılamayacağı öngörülüyor

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY, Türkiye’nin turizm ve konaklama piyasasına ilişkin hazırladığı Turizm Sektörü Değerlendirmesi 2021 raporunun sonuçlarını açıkladı. Rapora göre; Haziran 2021 yılı itibarıyla uçuşların açılması, aşılamaların hız kazanması ve Temmuz 2021 itibarıyla da kısıtlamaların azaltılmasının etkisiyle turizm sektöründe toparlanma yaşanacağı öngörülüyordu. Ancak aynı dönemde ortaya çıkan delta varyantının hızla yayılması, ülkelerin kısıtlamaları yeniden uygulamaya almasını gündeme getirdi. Bu belirsizlik ortamında açıklanan ilk yarı verileri öngörülen toparlanmanın gerçekleşmediğine işaret ederken, özellikle uluslararası turizmin iyileşme sürecinde dalgalanmalar olması bekleniyor. İç turizmin ise daha hızlı bir toparlanmayla 2021’in ikinci yarısında önceki yıllara kıyasla büyüme kaydedeceği öngörüsü, beklenen canlanmanın gerçekleşmemesiyle belirsizliğini koruyor. Raporda; salgının gidişatına bağlı olarak turizm sektörünün 2019 ve öncesi seviyesindeki durumuna 2023 yılından önce gelemeyeceği öngörülüyor.

Türkiye pandemi öncesinde ilk 10 turizm destinasyonu arasındaydı

Dünya Turizm Örgütü verilerine göre Türkiye, 2019 yılında ziyaret eden turist sayısı bakımından dünya genelinde ilk 10 turizm destinasyonu arasında yer aldı. Türkiye’de 2019 yılında turizmin gayrisafi milli hasılaya doğrudan katkısı 37,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. 51,9 milyon ziyaret eden turist sayısı ve 34,5 milyar dolar turizmden elde edilen gelir ile son 9 yıldaki en yüksek rakamlara ulaştı. Kişi başı ortalama harcama 666 dolar, gecelik ortalama harcama ise 68 dolar oldu.2019 yılında 7 milyon ziyaretçi ile Rusya, Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke oldu. Almanya 5 milyon turist ile ikinci sırada yer alırken, Almanya’yı 2,7 milyon turist ile Bulgaristan, 2,6 milyon turist ile İngiltere ve 2,1 milyon turistle İran takip etti. 

2021 yılının ilk yarısında Türkiye’yi 6,7 milyon turist ziyaret etti

Pandeminin başlangıç yılı olan 2020’de Türkiye’nin turizm geliri %65 düşüşle 12,1 milyar dolara, Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı ise %69 düşüşle 15,8 milyona geriledi.2020 yılında da Türkiye’ye en çok turist 2,1 milyon kişi ile Rusya’dan geldi. Rusya’yı 1,2 milyon ziyaretçi ile Bulgaristan, 1,1 milyon ziyaretçi ile Almanya, 821 bin ziyaretçi ile İngiltere ve 386 bin ziyaretçi ile İran takip etti.

Türkiye’nin turizm geliri, kısıtlamaların kısmi olarak başladığı 2020 yılının ilk çeyreğinde 4,1 milyar dolar olarak, 2021 yılının ilk çeyreğinde ise 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşti.  2021’in ikinci çeyreğinde turizm gelirinin yaklaşık 3 milyar dolar olarak gerçekleşmesiyle birlikte 2021’in ilk yarısında 5,5 milyar dolar turizm geliri elde edilmiş oldu. Türkiye’yi 2020 yılının ilk çeyreğinde 5,6 milyon kişi, 2021 yılının ilk çeyreğinde ise 2,6 milyon kişi ziyaret etti. 2021 yılının ikinci çeyreğinde 4 milyon kişinin ziyaret etmesiyle 2021 yılının ilk yarısında yaklaşık 6,6 milyon kişi Türkiye’yi ziyaret etmiş oldu. 

Turizmde yabancı yatırımcı ilgisi devam ediyor

Raporda; Türkiye’nin 44 şehrinde 368 otele sahip 23 yabancı markalı otel zinciri bulunduğu belirtiliyor. En çok yabancı markalı otel zincirine sahip olan il 140 otel ile İstanbul olurken, İstanbul’u 45 otel ile Antalya ve 25 otel ile Muğla takip ediyor. Bununla birlikte raporda büyük otel gruplarının 2021 yılı ve sonrasında açmayı planladıkları 74 otel bulunduğu ve Türkiye’ye olan yabancı yatırımcı ilgisinin devam ettiği ifade ediliyor.

Sektöre finansal destek gerekebilir

Rapora göre; salgının etkisini arttırmasıyla birlikte turizm sektöründe finansal borçların yönetimi zorlaştı. Turizm sektörü borç yükünün 16 milyar dolara ulaştığının belirtildiği raporda, sektörün bu borç yükünü kendi öz kaynaklarından karşılamasının güç göründüğü ve finansal destek gerekebileceği ifade ediliyor.

Tatil tercihlerindeki değişim Türkiye için fırsat

Sektörün toparlanmasının önündeki en büyük engelin seyahat kısıtlamalarının sürekli olarak uygulanmasının yanı sıra seyahat ve sağlık protokollerindeki koordinasyon eksikliği olduğunu dile getiren EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Ticari Gayrimenkul İşlemleri Direktörü Gün Gökkaya konu ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: 

“Ülkemizin daha önceki dönemlerde de yaşadığı zorluk ve ardından canlanma ve iyileşmeyi deneyimlemiş olmasıyla gelişen dayanıklılığı Türkiye için güçlü bir rekabet avantajı yaratıyor. Pandemi döneminde kalabalık ortamlardan uzaklaşma ve sosyal mesafe gerekliliği sebebiyle kişilerin tatil tercihlerinde bireysel olarak yapılabilecek etkinlikleri tercih etme eğilimi arttı. Her şey dâhil konseptli konaklama işletmeleri yerine kamp yapma, karavan kiralama, denize erişimi olan ev kiralama, tekne kiralama ve butik otellerden yana tercihler ön plana çıktı. Kitle turizmi anlayışından alternatif turizm türlerine doğru değişen bir trend oluşuyor. Daha az insan temasının mümkün olduğu doğa temelli turizmde artış eğilimi beklenirken, bu eğilim Türkiye için bir fırsat oluşturuyor. Ulaşımda ise Türkiye’de uçak yolculuğu yerine araç kiralamanın daha çok tercih edilme eğiliminde olduğunu gözlemliyoruz.” 


İş yerlerinde Covid-19 nedeniyle alınan tedbirler nelerdir?

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




İş yerlerinde Covid-19 nedeniyle alınan tedbirler nelerdir? 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, çalışanların Covid-19 riskleri - tedbirleri ve işverenlerin çalışanlarından isteyeceği PCR testi konularını kapsayan genelge 2 Eylül 2021 tarihinde 81 İl’in Valiliği’ne gönderildi. 

Bakanlık tarafından valiliklere gönderilen yazıda, işverenlerin, çalışanlarını işyerlerinde oluşabilecek sağlık ve güvenlik risklerine yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler konusunda bilgilendirmekle yükümlü olduğu açıklandı. Dünyamızın içinde bulunduğu pandemi sürecinde aşının faydaları konusunda çalışanların bilgilendirilmesi gerektiği belirtildi. Aşı olmayan çalışanlara ise, Covid-19 tanısı konulmasının iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından olası sonuçlarının neler olabileceği hakkındaki bilgilerin verilmesi gerektiğinin altı çizildi. İşyerleri ve işverenlerin, 6 Eylül 2021 tarihinde itibaren Covid-19 aşısı olmayan işçilerden zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi isteyebileceği ifade edilirken, test sonuçlarının da iş yerlerinde KVKK’na uygun kayıt altında tutulması gerektiği bildirildi. 

İşveren nasıl bir yol izleyecek?

İşletmeler, öncelikle çalışanlarının aşı olup olmadığını ve aşılarını tamamlayıp tamamladıklarını kişilerden talep edecek ve bu verileri 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK)’ya göre kayıt altına alacak. Ardından işverenler, aşı olmamış veya aşılarını tamamlamamış olan çalışanlarına, Covid-19 aşısının faydaları ile, aşı olunmadığı takdirde işletmede karşılaşılabilecek olası riskler ve tedbirler hakkında yazılı şekilde bilgi iletecek. Bu bilgilendirmenin sonunda işverenler, aşısını olmayan veya tamamlamayan çalışanlarına, Covid-19 tanısı konulması durumunda ise, iş ve sosyal güvenlik yasasına göre karşılaşacakları sonuçları da bildirmek ile yükümlüdür. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 19. maddesinde çalışanların yaptıkları işten dolayı kendilerini ve diğer çalışanları sağlık ve güvenlik açısından tehlikeye düşürmüyor olmaktan yükümlü oldukları belirtilmektedir. Bu maddeye göre işverenlerin, işletmedeki tüm çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumak adına, aşı olmayan çalışanlardan PCR testini talep etmesi yasal açıdan uygundur. İşvereni talep ettiği halde, PCR testini vermeyen kişilere yazılı uyarı yapılarak, savunması istenebilecek. 

Covid-19 süreci iş yaşamını değiştirmeye devam ediyor. İşçi sağlığını korumak adına alınan tedbirler, şirketlerin insan kaynakları departmanı çalışanlarına yeni görev ve sorumluluklar getiriyor. Çalışanların gerek aşı durumları, gerekse aşı olmayanların PCR test sonuçları, bulut ve mobil tabanlı uyumHRM (İnsan Kaynakları Yönetimi) programı üzerinden etkin, verimli ve KVKK’ya uygun olarak yönetilmektedir. UyumHRM değişen İK fonksiyonlara destek vererek, şirketlerin üretkenliğine ve verimliliğine katkıda bulunan bütünleşik bir İK yazılımıdır. 

PCR testi yaptırmayan işçi, işten çıkartılabilir mi? 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu yazısında, zorunlu test uygulamasının gerekçesi olarak, aşısını tamamlamamış olan kişilerin, diğer çalışanların sağlık ve güvenlik şartlarını kötüleştirerek çalışma barışını bozabileceği ve diğer çalışanların sağlığını tehlikeye atma riskinin bulunduğu ifade edilmiştir. 

Peki, işveren istediği halde PCR testini yaptırmak istemeyen işçi, işten çıkartılabilir mi? Henüz netliği bilinmeyen bu konuda, iki farklı görüş mevcuttur. Bir kısım uzmanlar, eğer aşı zorunlu değilse, PCR testi yaptırmak da zorunlu değildir ve bu nedenle işveren testini iletmeyen işçiyi işten çıkaramaz denilmektedir. Diğer bir görüşte ise, işverenlerin zorunlu testi  istediği takdirde, işçilerin bunu yaptırması gerektiği, aşısını yaptırmayan ve test olmayan çalışanların iş akdinin feshedilebileceği belirtilmektedir. Henüz kesin bir sonucu olmayan bu konu, önümüzdeki günlerde testini yaptırmayıp işten çıkarılan bir işçinin mahkemeye başvurması halinde yargının vereceği karar ile emsal oluşturacaktır. 

Bir diğer konu bilindiği üzere, PCR testi devlet hastanelerinde ücretsiz yapılmaktadır. Eğer özel bir durumdan dolayı çalışan testini özel hastanede yaptırırsa, burada oluşan ek maliyet kanuna göre işveren tarafından ödenecektir. 

Şehirler arası toplu taşımalarda ve etkinliklerde PCR testi zorunluluğu getirildi 

İçişleri Bakanlığı tarafından, 18 yaş ve üzerinde aşı olmayan kişilere, 6 Eylül 2021 tarihinden itibaren, şehirlerarası seyahatlerdeki uçak, otobüs, tren ve diğer toplu taşıma araçlarında ve ayrıca sinema, konser, tiyatro gibi insanların toplu olarak katıldığı etkinlik ve organizasyonlarda PCR testi zorunluluğu getirilmiştir.   


KOBİ’lerden her gün 300 bin kamyon yük çıkıyor...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülkemizde 3,5 milyon KOBİ var ve şirketlerin yüzde 99,8’i KOBİ statüsündedir. Toplam istihdamın yüzde 74’ü KOBİ’lerde çalışıyor. Türkiye’de ihracatın yüzde 63’ü, maaş ve ücretlerin yüzde 54’ü, üretilen GSMH’nın yüzde 62’si KOBİ’ler tarafından sağlanıyor. KOBİ’lerde, yaklaşık 12,5 milyon kişi istihdam ediliyor. Türkiye’deki 3,5 milyon KOBİ’nin 401 bini (%12,4’ü) doğrudan imalat yapıyor. 2020 yılı verilerine göre imalat sektöründe çalışan sayısı 3 milyon civarındadır. KOBİ’ler, ülkemizin belkemiğidir. 

Türkiye'de her gün yüz binlerce kamyonun yük aldığını kaydeden Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: 

“Günde ortalama 450 bin kamyonun yük aldığı ülkemizde, yollarda gördüğünüz kamyonların 2/3'ü KOBİ’lerden yükleme yapıyor. Diğer bir deyişle, KOBİ’lerden her gün 300 bin kamyon yük çıkıyor” dedi. 

Yüklerin çoğu OSB'lerden ve liman bölgelerinden çıkıyor

Ülkemizdeki yüklerin çoğunun OSB'lerden ve liman bölgelerinden çıktığını ifade eden Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları belirtti: 

“Türkiye’de 81 ilde toplamda 352 organize sanayi bölgesi bulunuyor. OSB’den 327 tanesi Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı, 25 tanesi ise Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Tarıma Dayalı İhtisas OSB’lerden oluşuyor. Bu OSB’lerden 259’u faal ve kuruluşunu tamamlanmış durumdadır. OSB’lerde üretim yapan 67 bin KOBİ bulunuyor. Bu KOBİ’lerde 2 milyon 170 bin kişi doğrudan istihdam ediliyor. KOBİ’lerin toplam üretim içindeki payı %35’lere geldi. 2019 yılında ihracat yapan 84 bin girişimin yüzde 60,8’i mikro ölçekli, yüzde 27,1’i küçük ölçekli ve yüzde 9,5’i orta ölçekli şirketlerden oluşuyor. 2020 yılında Türkiye genelinde toplam ihracatın yüzde 43,7’sini büyük ölçekli şirketler gerçekleştirmiştir. 2020 yılında KOBİ’ler, ihracatın yaklaşık yüzde 59’unu gerçekleştirmişlerdir. KOBİ’lerde toplam ihracat değeri 110 milyar doları geçmiştir. Bu değerlendirmelerin ışığında, onbinlerce kamyonun aldığı yüklerin çoğunun OSB'lerden ve liman bölgelerinden gerçekleştiğini söyleyebiliriz” diye konuştu. 

KOBİ’ler uçtan uca lojistik süreçlerini Tırport ile yönetiyor 

KOBİ üreticilerin işlerinin zor olduğunu ve kıt kaynaklarla üretim yaptıklarını anlatan  Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti: 

“KOBİ’ler, üretim planı olarak 2 ay sonrasını öngöremezler. Çoğunlukla FTL olarak tanımladığımız "tam kamyon yük"leri olmaz. Birkaç palet, bir-iki kapak gönderebilmek isterler. Lojistik firmalarıyla kontratlı çalışmaları ise zordur, çünkü taşıma için kesin tarih veremeyebilirler. Siparişle üretim yaparlar ve bitince müşterilerine göndermek isterler. Kamyon ihtiyaçlarını bildikleri geleneksel kanallardan yaparlar. Güvenilir, uygun yeterlilikte ve müsait kamyonlara anında ulaşabilmek, yoldaki yükü dijital olarak izleyebilmek, boşaltma süreçlerinde canlı raporlanmak vs onlar için adeta hayaldir. Kamyoncuya her iki tarafın da tercih edeceği bir yöntemle güvenli ödeme yapabilmek, onaylı fatura ve irsaliyeye dijital olarak cepten ulaşabilmek ise adeta hayal ötesidir. Türkiye'de geleceğin lojistik ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlanan ve hayata geçen Tırport, tüm bu hayalleri faaliyet gösterdiği 7 ülkede mümkün hale getirdi. Türk müşterilerinin yanında global müşterilerine de hizmet vermeye başladı. Tırport’ta, artık her gün yüzlerce KOBİ'nin yeni yükü listeleniyor. Tüm geçmiş taşıma performansı kontrol edilebilen ve o anda yükünüze aday olabilecek nitelikte ve müsaitlikte yüzlerce alternatif kamyona Tırport’tan ulaşabilmek mümkündür ve sigortaları dahil tüm resmi belgeleri Tırport güvencesinde dijital olarak kontrol ediliyor. Tırport, KOBİ’lerin yükleri ile müşterileri arasında dijital köprü oluyor. Tırport’la yükler güvendedir” şeklinde konuştu. 


16 Eylül 2021 Perşembe

1. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali İçin Geri Sayım Başladı!


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




DÜNYACA ÜNLÜ KLASİK MÜZİK SANATÇILARI İSTANBUL'DA BULUŞACAK

Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda 21 Eylül-2 Ekim 2021 tarihleri arasında gerçekleşecek olan 1. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, efsanevi çellist Gary Hoffman, piyanist Caspar Frantz, keman sanatçısı Svetlin Roussev gibi usta isimleri ağırlayacak.

Ülkemizde klasik müziğin gelişmesi ve genç sanatçıların yeni mecralar bulabilmesi için Boğaziçili sosyal girişimciler ve genç sanatçılar tarafından yaklaşık iki yıl süren çalışmalar sonucu hayata geçirilen festivalin teması “Doğa ve İstanbul” olarak belirlendi. 

‘Müzik, doğayı iyileştirecek’ ve ‘Gençler, İstanbul’u iyileştirecek’ sloganlarıyla yola çıkan festival kapsamında düzenlenecek masterclass’lar ile usta sanatçılar, genç yıldızlarla buluşacak ve deneyimlerini aktaracak. Festivalde aynı zamanda genç müzisyenlere dünyaya açılma fırsatı da sunulacak.

Bu yıl ilki gerçekleşecek İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, usta müzisyenlerle, Türkiye’nin genç yeteneklerini bir araya getirmeyi amaçlıyor. ‘Müzik doğayı iyileştirecek’ ve ‘Gençler İstanbul’u iyileştirecek’ sloganlarıyla yola çıkan festivalin teması da ‘doğa ve İstanbul’ olarak belirlendi. 

Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek festival 21 Eylül-2 Ekim 2021 tarihlerini kapsayacak. Festivalde, ana konserler, belgesel gösterimleri, gençlerin ustalarla bir araya geleceği ‘Gençler İstanbul’u iyileştirecek konserleri’ ve söyleşiler yer alacak. 

GENÇLERDEN İSTANBUL’A HEDİYE

Festival Direktörü Aycan Altungül, Sanat Yönetmeni Nil Kocamangil ve festival partnerliğini üstlenen Locksbridge kurucuları Duygu Esenkar ile Onur Tahmaz Türkiye’de klasik müziğin gelişmesi, sanatçıların yeni mecralar bulabilmesi için çalışan sanat sever genç girişimci isimler olarak öne çıkıyor. Festival Direktörü Aycan Altungül festivali, “Gençlerden İstanbul’a hediye” ifadeleriyle tanımlıyor. Festivalin manifestosunu birlikte kaleme alan Altungül, Kocamangil, Esenkar ve Tahmaz manifestoda, “Biz; müziğin iyileştirici gücüne inanan ve müzikte bulduğumuz gücü doğa için, İstanbul için en çok da gençler için paylaşmayı amaçlamış girişimcileriz. 

İstanbul için söyleyecek sözü olan, yaşanılabilir bir dünya endişesi olan bireyler olarak; hayallerimizi,geleceğe dair umutlarımızı, heyecanımızı ve enerjimizi birleştirip İstanbul’a yeni bir festival kazandırmak için yola koyulduk. Festivalimiz boyuncasiz sanatseverler ile birlikte Lucas& Arthur Jussen, GaryHoffman, SvetlinRoussev, CasparFrantz ve daha birçok usta sanatçının oda müziğinin zengin repertuvarından seçkileri seslendireceği konserlerde müziğin özüne doğru bir keşfe çıkacağız.İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali kurucu ortakları; Viyolonsel sanatçısı Nil Kocamangil, eğitmen Aycan Altungül,sosyal girişimciler Onur Tahmaz ve Duygu Esenkar olarakdiyoruz ki; müzik doğayı, gençler İstanbul’u iyileştirecek. Festivalimiz ilk yılında, “İstanbul’a ve Doğaya Sorumluluk”u ele alıyor. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali olarak, her yıl farklı bir tema özelinde gerçekleşecek ve müziğin yaşamla iç içe olduğunu hatırlatacak konserlerin yanı sıra, deneyimlerin paylaşılacağı söyleşiler, akademiler, belgesel gösterimleri ve gençlik konserlerimiz ile herkesi beraber dinlemeye, beraber izlemeye ve beraber konuşmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandılar. 

“DAHA FAZLASINI ŞİMDİDEN HAYAL EDİYORUZ”

Türkiye'nin ilk ve lider uluslararası klasik sanatçı menajerliği ajansı olan LocksBridge, kurucularından Duygu Esenkar, “Küresel salgına rağmen festivali gerçekleştiriyor olmamız bizleri daha iyisini hayal etmeye zorluyor. Lucas&ArthurJussen, GaryHoffman, CasparFrantz, SvetlinRoussev gibi usta sanatçıları bir araya getirmek, genç sanatçılarımıza yeni bir mecra kazandırmak çok değerli. İlkini gerçekleştirdiğimiz festivalimizin süreklilik arz etmesi, her yıl daha iyiye gitmesi yalnızca sanatseverler için değil, genç sanatçılarımızın için de büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı. 

FESTİVAL PROGRAMINDA NELER VAR?

Festivalin açılış konseri 21 Eylül Salı günü Lucas&ArthurJussen kardeşlerin piyano resitaliyle başlayacak. 23 Eylül Perşembe günü GaryHoffman ve David Selig piyano, keman konçertosuyla sahne alacak.  26 Eylül Pazar günü HellenWeiss, GabrielSchwabe ve CasparFrantz’dan piyanolu üçlü konser, 28 Eylül Salı günü SvetlinRoussev ve Elena Rozanova keman, piyano resitali, 29 Eylül Çarşamba Burak Bilgili, Gökhan Aybulus şan, piyano resitali ve kapanış konseri Borusan Quartet ve Nil Kocamangil ile 2 Ekim Cumartesi günü gerçekleşecek. 

“Gençler İstanbul’u İyileştirecek” konserleri 22 Eylül Çarşamba ile 28 Eylül Salı günleri arasında her gün Cemal Reşit Rey Konser Salonu Habitat Parkı’nda ücretsiz olarak gerçekleşecek. 

Festival kapsamında gerçekleşecek belgesel gösterimleri; 22 Eylül Çarşamba Lüfer-Boğazın Prensi, 24 Eylül Cuma Tarlabaşı-Tarlabaşı, 25 Eylül Cumartesi Osmanlı’dan 

Cumhuriyet’e Çok Sesli Müzik ve 27 Eylül Pazartesi KediCRR Habitat Parkı’nda ücretsiz olarak izlenebilecek. 

Festival Söyleşileri; 22 Eylül Çarşamba Sevtap Çapan ‘Edebiyatta İstanbul ve Boğaz’ hemen ardından Mert Gökalp ile İstanbul Boğazı ve Boğazın Prensi Lüfer üzerine söyleşi, 23 Eylül Perşembe Yekta Kopan ile Söyleşi, 24 Eylül Cuma Seda Özen ile ‘İstanbul’a Sorumluluk’ son olarak 27 Eylül Pazartesi ‘İstanbul’un Dört Ayaklıları’ ücretsiz olarak gerçekleşecek. 

Akademi Kapanış Konserleri; 24 Eylül Cuma, ICFEMA Viyolonsel Akademisi Kapanış Konseri. 27 Eylül Pazartesi ICFEMA Piyano Akademisi Kapanış Konseri ve son olarak 30 Eylül Perşembe günü ICFEMA Keman Akademisi Kapanış Konseri Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda ücretsiz olarak gerçekleşecek. 


Festival programına, https://academyfestivalistanbul.com/tr/ adresinden ulaşabilirsiniz.


15 Eylül 2021 Çarşamba

G&G SANAT MERKEZİ İLK SERGİSİNİ DEVRİM ERBİL İLE AÇIYOR...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



ANADOLU YAKASININ YENİ MEKANI

G&G SANAT MERKEZİ İLK SERGİSİNİ DEVRİM ERBİL İLE AÇIYOR

Ekim ayında ilk defa kapılarını açacak olan G&G Sanat Merkezi, Çağdaş resim sanatının Türkiye'de ki en önemli temsilcilerinden Devrim Erbil’ in   “ÇEŞİTLEMELER” temalı sergisini 2 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında izleyicilerle buluşturacak.


Ressam Güher Elçiçek tarafından açılacak G&G Sanat Merkezi, yepyeni bir heyecanla,  sanata öncülük ederek Anadolu yakasının en önemli merkezlerinden olmaya aday.  İlk açılış sergisini,  Türk resminin en önemli temsilcilerinden olan Devrim Erbil’in ‘Çeşitlemeler’ sergisi ile yapacak olan merkezin galeri mekanında, sanatseverler, sanatçının çeşitli dönemlerine ait pentür, baskı ve halı eserlerinden oluşan geniş bir seçkiyi izleyecekler. 


Anadolu yakasında Çiftehavuzlar’ da Beyaz Köşk’ de açılacak G&G Sanat Merkezi, yıl boyunca sergiler, seminerler, workshoplar, söyleşiler ve kurslarla sanatseverlere ve genç yeteneklere kapılarını açacak. Merkez, Türk ve dünya sanatının önemli isimleri ile gerçekleştirilecek sergilerin yanısıra, resim, seramik, gravür atölyeleri ile birlikte sanatseverlerin hizmetine açılmış olacak.  Bünyesinde nitelikli eserleri barındıracak ve bunları sanatseverlere ulaştıracak.


Sanatseverler Beyaz Köşk’ün her katında farklı disiplinlerle buluşarak, yüzyıllık çam ağaçları bulunan bahçesinde rahatlıkla kahvelerini yudumlarken, sanatçılarla sohbet olanağı bulacak, isterlerse çeşitli kurslara da katılabilecekler. 

Küratörlüğünü Ressam Ahmet Özel’in yaptığı, G&G Sanat Merkezi’nde düzenlenen Devrim Erbil’ in   “ÇEŞİTLEMELER” sergisi 2 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında hergün 11:00 -18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.  


The Ritz-Carlton, yeni açılan eşsiz mekanlarını 20. yıl kutlamasına atfediyor.

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



THE RITZ-CARLTON, İSTANBUL 20. YILINI YENİLİKLERİYLE KUTLUYOR

The Ritz-Carlton, İstanbul etkileyici lokasyonu ve konfor sunan hizmet anlayışıyla İstanbul’un simgelerinden biri olarak 20 yıldır varlığını sürdürüyor. Ekim ayında yıldönümü olan otel, yeni açılan eşsiz mekanlarını 20. yıl kutlamasına atfediyor. 


Etkileyici bir lokasyon, ev ortamında konfor sunan hizmet anlayışı ve samimi misafirperverliğiyle misafirlerini ağırlayan The Ritz-Carlton, İstanbul 20. yılını kutluyor. Ayrıcalıklı konaklama hizmetleriyle ‘şehrin içinde misafir olmak’ kavramını konuklarıyla paylaşan otel 20. yılına özel yeniliklerini misafirleriyle paylaşıyor. 2019 yılında tüm odaları yenilenen The Ritz-Carlton içerisinde hizmet vermeye başlayan Vakko Boutique, Vakko Patisserie, Nobu, Sponza ve The Roof misafirlere eşsiz bir dünyanın kapılarını aralıyor.

New York’tan dünyaya yayılan efsanevi Nobu Restaurant, temmuz ayından itibaren iki ayrı katta, 80 kişilik terası ve toplam 200 kişilik kapasitesiyle, The Ritz-Carlton, Istanbul içerisinde misafirlerini ağırlıyor.

The Ritz Carlton, Istanbul içerisindeki Vakko Boutique ve Vakko Bistrot, markanın ayrıcalıklı dünyasını ve lezzetlerini otel misafirleriyle paylaşıyor. Sponza, her biri eşi olmayacak şekilde üretilen mücevherlerini, değerli taşlarla olan asırlık deneyim ve titiz çalışmalarını butik mağazasında yansıtıyor. 

The Roof, The Ritz-Carlton, Istanbul’un terasında, şehrin tam kalbinde konumlanıyor. Otelden ayrı da bir girişe de sahip olan The Roof’ta, sakin dinlenme alanları, havuz keyfi ve açık havada tüm gün süren yemek deneyimi; geceleri seçkin ve modern bir restoran & bar konseptiyle aynı çatı altında sunuluyor.

Zamansız Olanaklarıyla Bir Ekol

Şehrin gastronomi mirasına saygı duruşunda bulunan The Ritz-Carlton, İstanbul ayrıca ilham verici bir ortamda modern, füzyon bir mutfak sunuyor. Atelier Real Food, çiftlikten-masaya felsefesinin, evde yetiştirilen domates ve otlar da dahil olmak üzere yerel, mevsimlik malzemeleri kutlayan Akdeniz yemeklerine uygulandığı bir ambiyansa sahip. Ayrıcalık düzeyini bir üst noktaya taşımak isteyenler için, restoranın şarap mahzeninde yer alan Chef'sTable, izole mekanında mutfağın hazırlık aşamasını gözler önüne sererek deneyime farklı bir boyut katıyor. BleuBar &Lounge zamansız bir ambiyans sunarak Boğaz'a karşı gündelik, şık hislere tercüman oluyor. 

İstanbul'un hızlı temposundan uzak bir dünya olan Spa Soul, huzur dolu anlar yaşatıyor. Tamamı mermer dekore edilen geleneksel hamam, kadın ve erkek için ayrı bölümlerin yanı sıra çiftlere özel süite sahip. Yuvarlak ve bütünsel sunuma sahip 9 özel oda, bakımlar için jakuzi, sauna, buhar odası ve fitness merkezinin yanı sıra İstanbul'un en büyük kapalı havuzlarından biri ile zenginleştirilen iyileştirici bir ortam sağlıyor. 

Boğaz ve çevresini panoramik bir şekilde gören manzarasıyla, The Ritz-Carlton, İstanbul toplantı alanları, 2 bin 403 metrekare büyüklüğüyle tercih edilen bir deneyim de sağlıyor. Yaratıcılığa katkıda bulunan 13 mekân, teraslı geniş bir dinlenme alanının yanı sıra son teknoloji görsel-işitsel donanım özellikleriyle otel toplantılar için de tercih ediliyor. 

DEDEMAN İSTANBUL VE DEDEMAN TOKAT’A İKİ YENİ GENEL MÜDÜR...





Dedeman Hotels & Resorts International bünyesinde yer alan Dedeman İstanbul ve DedemanTokat’ın yeni Genel Müdürleri görevlerine başladı. Dedeman Konya ConvetionCenter’ın Genel Müdürü Hasan Fahri Bozkurt Dedeman İstanbul’un Genel Müdürü olurken, DedemanTokat’ın Genel Müdürlüğü görevine ise Mustafa Tuna Özgür atandı.


Çukurova Üniversitesi Mersin Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünden mezun olan Hasan Fahri Bozkurt, profesyonel yöneticilik hayatına 1996 yılında SheratonAnkara Hotel&ConventionCentre’da Ziyafet Müdürü olarak başladı ve 13 yıl boyunca Sheraton Ankarada Yiyecek ve İçecek Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı olarak görevler aldı. Rixos Grand Ankara’da Genel Müdür olarak görev yapan Bozkurt,2010-2018 yılları arasında sırasıyla Hotel Monec Ankara ve Sputnik Hotel Batum’da Otel Koordinatörü ve Yatırım Danışmanı, Cogresium Kongre ve Fuar Merkezi’nde Açılış Genel Müdürü, Sheraton Ankara Hotel &Convention Center’da Otel Müdürü ve Anadolu Hotels Downtown Ankara’da Genel Müdür olarak görev yaptı. Dedeman Ailesi’ne 2018 yılında Dedeman Konya ConvetionCenter’ın Genel Müdür olarak katılan Hasan Fahri Bozkurt, Dedeman İstanbul’a Genel Müdür olarak atandı. 


Dedeman Hotels& Resorts International tarafından yapılan yeni atama ile Dedeman Tokat’ın Genel Müdürü olan Mustafa Tuna Özgür, profesyonel iş hayatına 2000 yılında Mersin Oteli’nde başladı. Mersin Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği mezunu olanÖzgür, 2001-2003 yılları arasında sırasıyla Merit Otel Mersin ve Taksim International Mersin Otelleri’nde Resepsiyonist olarak görev aldı. 2003-2004 yılları arasında Amerika’da Marriott Grubu’nda, 2005-2006 yılları arasında Avustralya’da HyattRegency Grubu’nda yurtdışı tecrübesi edindi. 2006-2007 yılları arasında Rixos Konya Oteli’nde Grup Satış Şefi olarak görev yaptı. Dedeman Konya Hotel & Convention Center’ın Gelirler ve Rezervasyon Müdürü olarak 2008 yılında Dedeman’da görev almaya başlayan Mustafa Tuna Özgür, yeni atama öncesinde Dedeman Tokat’ta Satış & Pazarlama Bölüm Müdürü olarak görev yapmıştı. 


14 Eylül 2021 Salı

İhracata “e-Turquality” atılımı geliyor...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



İhracata “e-Turquality” atılımı geliyor 

Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Turquality konusunda yapılan çalışmalara değinerek, “Turquality programını elden geçiriyoruz. İlk günden bugüne ihracatçılarımıza önemli katkılar sundu. Şimdi daha etkin daha güçlü hale getiriyoruz.” dedi. 

Turquality programının daha etkin hale getirileceğinin ve e-Turquality desteğinin başlayacağını anlatan Ticaret Bakanı Mehmet Muş, yazılım, oyun, siber güvenlik, eğitim, lojistik, sağlık turizmi, müşavirlik, tasarım, hizmet ihracatı gibi birçok alanda ayrı bir Turquality  programının oluşturulacağının müjdesini verdi. 

Bu yılın ihracat hedefinin 211 milyar dolar olduğunu kaydeden Bakan Mehmet Muş, 2022 yılı hedefinin ise, 230,9 milyar dolar olduğunu açıkladı. 

İhracatın Gizli Kahramanı: Turquality  

Türkiye’nin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, hem teşvik hem değer oluşturan bir iş modeli olarak, Türk markalarını dünyaya açmaya devam ediyor. 

Sektör lideri Progroup Uluslararası Danışmanlık, 19 yıldır Türk firmalarının, stratejik, fonksiyonel ve operasyonel yönetim düzeylerini uluslararası şirketlerin seviyesine çıkararak, Türk markalarının dünyaya açılmasına ve globalde rekabet etmesine rehberlik ediyor. Progroup Danışmanlık, Turquality yönetimi ile şirketlere ihracat iş modeli kurarak, en az 10 milyon TL destek almasını sağlıyor. 

Turquality’nin önemi ve işletmelere sağladığı katkılar hakkında bilgiler veren Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:

“Turquality, dünya markası olmayı hedefleyen firmaların, pazarlamadan siparişe, üretimden satışa ve satış sonrası hizmete kadar uçtan uca bütün süreçlerini kapsıyor. Hedefi, Türkiye’yi ve Türk şirketlerini globalde marka yapmak ve Türkiye’nin ihracat girdisini artırmaktır. Progroup Turquality iş modelimiz ile bugüne kadar 50’yi aşkın firmanın Turquality kapsamına girmesini sağladık. 30’u aşkın Türk firmasının Turquality kapsamına girmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Uzman ekibimiz ve yüzlerce firmaya verdiğimiz hizmetimizle, bugüne kadar elde ettiğimiz tecrübeler toplamı ve yaşam miktarının 200 yılı geçtiğini söyleyebiliriz” diye konuştu. 

Turquality’deki firmaların kilogram başına ihracatı 12,19 dolara çıktı

Turquality’nin etki analiz raporunu Haziran 2021 tarihinde açıkladıklarını anlatan Dr. Salim Çam, Turquality kapsamına giren 63 firmada yapılan araştırma sonuçlarına ilişkin şunları kaydetti: 

“Turquality kapsamından önce kilogram başına ihracat 6,91 dolar iken, Turquality kapsamına girdikten sonra kilogram başına ihracat 12,19 dolara çıkıyor. Turquality-marka programı kapsamına giren firmalar, ihracat yaptıkları ülke sayısını %78,6 artırıyor. Katılımcı firmaların %64,3’ü programa katıldıktan sonra yurtdışı mağaza, showroom, depo vb. birim sayısını artırdığını belirtiyor. İhracat cirosunda artış olduğunu belirten firmaların oranı %76,2 oldu. Katılımcıların %86’sına göre Turquality, hem teşvik programı, hem yönetim iş modeli olarak görülerek, işlerinin sistematize edilmesini sağlıyor.  Turquality alan firmalar, “İyi ki Turquality var” demektedirler” şeklinde konuştu.  


İşletmedeki mevcut duruma, Turquality’nin sağladığı değer artışı:

*Karlılığın artışına katkısı: %14

*İhracat artışına katkısı: %15

*Verimlilik artışına katkısı: %17

*Marka bilinirliğine katkısı: %7

*İç piyasa artışına katkısı: %10

*Yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12

*Müşteri memnuniyet seviyesi: %97

*İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14


İşletmelere sağlanan, Turquality destekleri: 

İstihdam, sertifikasyon, yazılım ve bilişim, depo hizmetleri, gelişim yol haritası, danışmanlık, pazar araştırması, ofis depo mağaza kira ve kurulumu, tasarım, uluslararası hukuk danışmanlık, ürün hizmet ve marka tescili ve korunması ile ilgili giderler vb. 

Turizmdeki bu kayıp hiç bir sektöre benzemez..

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Cem Polatoğlu'ndan müthiş tespitler...

Körfez savaşı, Anayasa fırlatma, Sultanahmet Bombaları, Reina Baskını, Esad, Mısır, Almanya, Amerika restleşmeleri, Kardak Krizi, Apo krizi, 5 Nisan kararları, Rus uçağının düşürülmesi vs. Hepsi hikaye. En fazlası 3, olmadı 6 ay sürdü krizlerin. Peki ya Pandemi ?

İkinci seneyi dolduruyoruz. Turizm tarihinin gelmiş-geçmiş en kötü dönemiydi bu. Sektöre çok büyük hasarlar verdi. Büyük-küçük bir çok acenta dayanamadı bu krize. Ya sektörü bıraktılar, ya da geçici olarak başka işler yapıyorlar. Esas sorun sektördeki “eleman kaybı”.

Hiç bir sektöre benzemez turizmdeki bu kayıp. 15-20 sene tecrübe ister, sabır ister, bilgi, kültür, zeka ister, geceni, gündüzünü, bayramını, seyranını ister. Yol ister, yordam ister. İşte böyle birçok meslektaşımızı başka sektörlere kaptırdık. En önemlisi, bir daha geri dönmemek üzere kaybettik.  Onlar artık çok daha az çalışarak çok daha fazla para kazanmanın mümkün olduğunu gördüler. Sadece ruhuna turizm bulaşmış benim gibi mazoşistler sektöre geri dönecektir.

Arkadaşlar, hazır mısınız?

Pandemi Aşı ile birlikte düşme eğilimine girdi. Sektörde ufak ufak kıpırdanmalar başladı. Geçtiğimiz bayram yurtiçi yapan meslektaşlarımız, tüm zamanların satış rekorlarını kırdılar. Incoming’de Türkiye’ye gelebilen ülkeler acentaları, esnafı ve otelleri kısmi de olsa rahatlattı. Outgoing yapan acentalar ise kıpırdanmaya, eski elemanlarını geri çağırmaya başladılar. AB ülkeleri de tek tek Türklere kapılarını, konsoloslukları ise vize departmanlarını açmaya başladılar.

Hatta üç kağıdın ABC’sini yazan,  iki sene önce “2023’e sizi TURA götüreceğim” deyip uçağı, oteli bile olmayan turları satan, TL bazında Amerika Turu satıp dolara çeviren, ancak dolar %40 artınca turları iptal edip binlerce kişiden hiç bir şey yapmadan %40 kar eden, Resmi evrakta sahtecilik yapıp, müşterisine sahte sigorta poliçesi veren, İsim hakkını kiraladığı duayen turizmci ölünce “Param nerede” diye soran, tek kuruş geri ödemediği müşterilerine; “paraların hepsini rahmetliye vermiştim” diyerek cennetin adresini gösteren bile, buradan götürüp Miami’de batırdığı paraları yerine koymak amacı ile Türkiye’ye dönmüş. 

Kısaca, acentacılar, rehberler, çalışanlar hatta üç kağıtçılarımız bile hazır dostlar.

ViRA BiSMiLLAH…

Cem Polatoğlu

Akay Turizm 2022 sezonu öncesi Novatours üst yönetimini, ağırladı...




AKAY TURİZM NOVATOURS GALA GECESİ

Akay Turizm 2022 sezonu öncesi Novatours üst yönetimini, Novatours’ un kıdemli acentalarını Antalya’da NG Hotel ve Nirvana Hotels’in ev sahiplikleri ile
ağırladı ve 9 Eylül akşamı Nirvana Cosmopolitan Hotel’de sektör temsilcileri ile gala gecesinde bir araya geldiler.

Zengin bir kokteyl ile başlanan gecede önemli isimler konuşmalarını gerçekleştirdiler. 

İlk olarak Novatours un CEO su Sayın Audrone Keinyte kürsüye çıkıp Novatours'un neler yaptığını, pandemi krizini nasıl yönettiğini ve gelecekteki planları ile ilgili sunumunu gerçekleştirdi ve ardından yaptığı konuşmada; 2020 senesinin tüm dünyada turizm sektörünü çok zorladığını söylememe bile gerek yok ve Baltık pazarıda bir istisna değildi.

Bu kadar zamandan sonra çok uzun sürelerdir çalıştığımız partnerlerimizle bir araya gelmekten kıvanç duyuyoruz.Hep birlikte çok zor zamanlardan geçtik ve şüphesiz bu yaşadıklarımız sadece bizim iş ortaklığımızı güçlendirdi. 

Pandemi kısıtlamaları yüzünden güzel Türkiye’ye Baltıklardan 1 sene boyunca kimse seyahat edemedi ancak 2021 de Türkiye çok başarılı bir geri dönüş gerçekleştirdi. 

Türkiye’yi satışa açtığımız andan itibaren çok hızlı bir şekilde artan taleplere tanık olmak bizi çok mutlu etti ve satışlarda anında tüm Baltıklarda her zamanki gibi 1 numaralı (Toplam kapasitenin %40ı) yaz destinasyonu oldu. Ve bu bizimde işlerin normale döndüğünü görmemizi sağladı. Bu sonuç birkaç faktörün kombinasyonu ile belirlendi.

Öncelikle, Türk devletinin turizm sektöründe aldığı yüksek güvenlikli, sağlıklı ve hijyen sağlayan tedbirler, aşılamada bu sektöre öncelik vermek. Bunları anlayıp, anlatmamızda buradaki partnerimiz Akay Turizm’in rolü çok büyük, 7/24 iletişimdeydik ve bizi her türlü güncellemeden, bilgiden, alınan önlemlerden ve virüsle mücadele için yapılan işlerden haberdar etti. Sonuç olarak hep birlikte misafirlerimize sağlıklı, güvenilir bir tatil sunduk ve onlara tekrardan seyahat etmeleri için güven aşıladık. Bugün pozitif şekilde geri dönüş yapan bir turizm sektörünü görmek çok güzel ve hep beraber kutlamaya değer.

Sözlerini bitirirken bu organizasyonun gerçekleşmesinde ev sahipliği yapan NG Hotels’e, Nirvana Hotels’e ve Akay Turizm e çok teşekkür ederek Akay Turizm Şirketler Grubu patronu Sayın Ethem Okudur beyi sahneye davet etti.

Ethem bey konuşmasında “Dünyanın karşılaştığı bu felakette turizm sektörünün en çok etkilenmesi kaçınılmazdı. Ancak şu an geleceğe umutla bakıyoruz ve bu kötü rüzgarların geride kaldığına inanıyoruz.

Akay Turizm, seneye 50 yaşında olacak ve bunun arkasındaki başarının değişen Pazar gerçekliklerine çabucak adapte olmak hatta bunların 2 adım ötesinde hareket etmek olduğuna inanıyoruz. Bu sebep ile özellikle şu anki aşırı rekabetçi ve sürekli değişen dünyada biz hiçbir zaman mevcut durum ile yetinmiyoruz. Biz her zaman en ön cephedeyiz. Odak noktamız gelecek ve buna göre evriliyoruz,gelişiyoruz ve aralıksız ilerliyoruz. Bu özelliklerimiz bizi misafirlerimizin gözünde yenilikçi bir incoming profesyoneli ve sektör gözündede trend belirleyen öncü bir firma yapıyor. Biz çok sıkı çalışıyoruz ve başarımız kendi adına konuşuyor. Daha büyük, daha başarılı.

Novatours ve kıdemli acentaları ile gerçekleştirdiğimiz bu gecede sizleri ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Baltıkların milli operatörünün satışlarına maximum desteği vereceğinize inanıyorum. Gerek bu organizasyona ev sahipliği yapan NG Phaselis Otel gerekse bu gala gecesinde bizi bir araya getiren Nirvana-Cosmopolitan Otel gruplarina ayrı ayrı teşekkür ederim.”

Ethem bey’in ardından sahneye davet edilen Limak Holding Turizm Grubu başkanı ve AKTOB Başkan Yardımcısı Sn. Kaan KAVALOĞLU “ 22 yıl  önce Baltık pazarına Novatours ile başladık. Novatours her zaman ve her dönemde bizim yanımızda oldu. Tüm dünya ile aynı anda yaşadığımız pandemi döneminde ise Novatours Antalya’ya tam destek verdi ve kötü gün dostu olduğunu bir kez daha gösterdi.

Pandemi döneminde hayatlarımız üçe ayrıldı; pandemi öncesi, pandemi dönemi ve sonrası. Hepimiz hayatlarımızı buna göre organize ettik. Kötü günleri geride bıraktık. 2022 yılından çok ümitliyiz. Baltık Pazarı sayılarımızın pandemi öncesi yıllardaki sayıları yakalayacağını ve daha üzerine çıkacağını ön görüyoruz.”

Sayın Kavaloğlu konuşmasına son verirken Akay Turizm ve Novatours’a her zamanki destekleri için teşekkür etti.

Geceye katılanlar arasında Kemer Yöresi Tanıtım Vakfı(KETAV) başkanı Sayın Volkan Yorulmaz’da konuşmasını “Baltık pazarının lideri olan operatörlerden Novatours üst yönetimi ile birlikte Litvanya, Letonya ve Estonya ülkelerinde en iyi satış yapan acentelerin sahipleri ve genel müdürlerinin yer aldığı ve Akay Tur’un düzenlediği bu anlamlı gecede bulunmaktan onur duyduğumu öncelikli olarak belirtmek ister ve Sayın Ethem OKUDUR’a davetleri için teşekkür ederim.

Yönetim Kurulu Başkanı görevini sürdürdüğüm KETAV Kemer Tanıtım Vakfı Üyeleri ve Kemer Bölgesi Otelcileri adına Baltık Pazarının gelişmesi yönünde Antalya özelinde sağladıkları çaba için Novatours yönetimine teşekkürlerimizi bölgem adına sunmaktan mutluluk duyarım.

Covid-19 pandemisini yaşadığımız ve Dünya olarak zor bir dönemden geçitlimiz bu günlerde Baltık pazarı operasyonunda Dünya genelindeki hedef pazarlarınız içerisinde Operasyonunuzun %40’nı oluşturan Türkiye destinasyonu ve özelinde Antalya’ya gösterdiğiniz önem biziler için çok kıymetli… Bu bilgi Novatours ’un gelecekte yükselen bir başarıya ulaşacağının habercisi olduğu düşüncesindeyim. 2022 yılının Pandemi etkilerinden uzak sağlık ve barış içerisinde bizleri daha ileri hedeflere ulaştırması dileğiyle…” şeklinde gerçekleştirdi.

Kilit Grup Yönetim Kurulu üyesi Sayın Tolga Kilit tüm teşekkürlerin ardından sahneye davet edildi ve : Kilit Grup Antalya’nın gözde bölgelerinden biri olan Lara kıyı bandında, hem yeni nesil bir şehir oteli, hem de lüks bir resort otel kimliği ile öne çıkan yeni tesisi Nirvana Cosmopolitan’da, Baltık Pazarının lider ve önde gelen temsilcilerinden Akay Turizm ve iş ortağı Novatours’un Litvanya, Letonya, Estonya ülke üst yönetim kadrosunu ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını belirtip teşekkürlerini iletti.

Nirvana Hotels markasıyla Akdeniz’in ruhunu, Türkiye’nin kültürel ve doğal zenginliklerini, pandemi deneyimi sonrasında daha da önem arz eden sağlıklı yaşam kültürünü ve kişiye özel tasarlanan yeni nesil tatil deneyimlerini öne çıkarmayı amaçladıklarını, bu temel unsurları konsept ve servislerine yansıtan bir marka olarak içinden geçilen bu süreçte Baltık Pazarındaki payını her yıl artıran ve 2021 yaz sezonunda toplam kapasitesinin %40’ını Türkiye’ye yönlendiren Novatours’a ve Antalya’da işbirliği yaptığı Akay Turizm’e Nirvana Hotels ve Crystal Hotels markası altındaki tesislere verdiği destekleri için teşekkür ederek, "bu süreçte Baltık pazarının alternatif pazar olmaktan çıktığını, Kilit Grup’un ve bölgedeki diğer tesislerin Novatours’un çabasını takdir ve saygı ile karşılaması gerektiğini, karşılıklı destekler ile güçlü işbirliğinin daha üst seviyeye taşınacağını inanıyoruz" diye konuştu.

Konuşmaların ardından tüm katılımcılar canlı müzik ve orkestra eşliğinde yemeğe geçtiler.