31 Mart 2022 Perşembe

Elite World Hotels’in Mutfaklar Koordinatörü Mehmet Uzunöz oldu.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Ünlü  şef Mehmet Uzunöz artık Elite World Otelleri’nde

Özgün mimarisi ve dekorasyon anlayışı ile Türk misafirperverliğini sentezleyerek, misafirlerine en üstün hizmet kalitesini sunmayı amaçlayan Elite World Hotels’in Mutfaklar Koordinatörü Mehmet Uzunöz oldu. 

Konfor, şıklık ve misafirperverliği bir arada sunan Türkiye’nin yerel otel zinciri Elite World Otelleri artık ünlü şef Mehmet Uzunöz ile mutfak lezzetlerinde çığır açıyor. Elite World Otelleri Mutfaklar Koordinatörü olarak göreve başlayan Uzunöz kariyer hayatına 1991 yılında Swiss Hotel’de başladı. Ardından sırasıyla Four Seasons Hotel, Mövenpick İstanbul, Sait Halim Paşa Yalısı, Ramada Plaza Hotel, Hilton Dalaman Golf Resort’ta Excutive Chef,  D-ream Restaurant Entertainment and  Management’ta Mutfaklar Koordinatörü oldu. 

Türkiye Milli Aşçılar Takımı ilk kurucu üyesi de olan Mehmet Uzunöz, Londra, Moskova, Mısır (Kahire, Sharm El Sheikh), San Francisco, Los Angeles, Paris, Dubai, Meksika, Malta, Almanya, İtalya, Dubai, Katar, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi dünyanın dört bir yanında Türk Mutfağı’nın tanıtımına katkıda bulunmak için birçok farklı etkinlik ve organizasyonlara da katıldı. 

Ayrıca yerli ve yabancı yemek yarışmalarında 85’in üzerinde madalya, kupa ve ödül kazandı. 2001 yılından itibaren
de  uluslararası profesyonel yemek yarışmalarında ve Türkiye’de düzenlenen yöresel yemek yarışmalarında uzman jüri olarak görev yaptı.

Mehmet Uzunöz aynı zamanda Avrupa Aşçılar Birliği, Dünya Aşçılar Konfederasyonu WACS, Anadolu Halk Mutfağı Platformu, Yaratıcı Türk Mutfağı Platformu, Unesco tarafından desteklenen IOV’nin Mutfak Kültürleri Araştırma Grubu, İstanbul Profesyonel Aşçılar Derneği, Mutfak Profesyonelleri Derneği Yönetim Kurulu üyeliği, Avrasya Aşçılar Derneği ve Tüm Aşçılar Federasyonu’nda da kurucu ve yönetim kurulu üyeliği görevini yürütüyor. 

Elite World Hotels Hakkında

Özgün mimarisi ve dekorasyon anlayışı ile Türk misafirperverliğini sentezleyerek, misafirlerine en üstün hizmet kalitesini sunmayı amaçlayan Elite World Otelleri; konfor, şıklık, güvenlik ve modern teknolojik alt yapıyı bir arada sunuyor. 

Elite World Otelleri; Elite World Prestige, Elite World İstanbul Taksim’de, Elite World Europe Basın Ekspres’te, Elite World Business Florya’da, Elite World Asia Küçükyalı’da, Elite World Van, Van şehir merkezinde ve Elite World Marmaris Otel , Marmaris İçmeler'de konumlanmıştır.  Ayrıca son olarak Kocaeli Sapanca’da 650 milyon TL yatırım bedeliyle 44 dönüm arazi içinde yer alan bölgenin en büyük konaklama, toplantı ve spa kapasitesine sahip oteli Elite World Sapanca Convention&Wellness Resort’uhizmete açmıştır. 


Artun Kis ile mücevherlerin ruhuna dokunmak mümkün.



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


ARTUN KİS’TE MÜCEVHERLER RUH EŞİNİZ OLARAK TASARLANIYOR

Doğadan aldığı pırlanta taşları, kişiye özel tasarımlarla “Kis” imzasını kullanarak müşterileriyle buluşturan Artun Kis, çeyrek asrı aşan deneyimini yarattığı mücevherlerde ortaya koyuyor.

1990 yılında Kapalıçarşı’da küçük bir atölye olarak mücevher sektörüne adım atan Artun Kis, pırlanta ve değerli taşlarla ilgili bilgi ve tecrübesine yaratıcılığını da ekleyerek alanında öncü markalar arasına girdi. Aile geleneği olarak nesilden nesile aktarılan mücevher dünyasına olan sevdasını, her geçen gün daha çok artıran Artun Kis, yaratıcılığını daha da öteye taşıyarak kişiye özel tasarımlarıyla pırlantaya hak ettiği ruhu veriyor. Yarattığı bu ayrıcalığı, birçok mücevher firmasına tasarım ve üretim desteği vererek ortaya koyan Artun Kis, ürünlerinde kullandığı “Kis” imzası ile sektör içerisinde fark ediliyor.

Artun Kis ile mücevherlerin ruhuna dokunmak mümkün.

Modern, şık ve kişiye özel tarzlarda dizayn edilen nadide parçalar yaratmayı ilke edinen Artun Kis için mücevherlerin gelecek nesillere uzanan bir ruhu olduğu düşüncesinden yola çıkarak zamansız ve nesiller boyu kullanılacak ürünler tasarlamak bir tutku.

Üstün işçilik kalitesini önemseyen ve ürünlerini bu doğrultuda yaratan Artun Kis, en üst seviyede müşteri memnuniyeti ile hareket ediyor. Yılların verdiği deneyimi çağın gerekleri ile harmanlayan Artun Kis, her dönem kendini yenileyen bir marka olma özelliğini taşıyor. Kimliğini ortaya koyabilecek ve mücevherin yalnızca bir aksesuar olmadığını, insanların kişiliğini ve daha da ötesinde ruh halini yansıtan bir parçası olduğu bilincini taşıyan deneyimli bir ekip ile yol alan ve. mücevheri bir hamur gibi yoğuran, ona usta ellerle şekil veren, ardından ruh üfleyen Artun Kis, hem atölye hem de mağazasında kıymetli müşterileri için hizmet vermeye devam ediyor.


Müberra Eresin ikinci kez TÜROB başkanı seçildi.

HABER-TALİN ŞİRİNPINAR


Müberra Eresin yeniden TÜROB Başkanı

TÜROB’un 24. Olağan Genel Kurulu’nda
Müberra Eresin ikinci kez başkanlığa seçildi.

Müberra Eresin, ikinci kez Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı oldu. Türkiye’de turizm sektörünün en köklü ve en büyük temsilcilerinden TÜROB’un 24. Olağan Genel Kurul Toplantısı bugün Swissotel The Bosphorus Hotel’de gerçekleştirildi. Seçimli genel kurulda tek liste ile seçime gidilirken, oylama sonucunda TÜROB’un yönetim kurulu belli oldu. Genel Kurul sonrası toplanan yönetim kurulu, Müberra Eresin’i yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçti. Böylece TÜROB’da ikinci Eresin dönemi başlamış oldu. Armin Zerunyan, Hediye Güral Gür ve Taner Yallagöz başkan yardımcılıklarına, İsmail Taşdemir de profesyonel Genel Sekreterlik görevine devam edecek. Divan Türkiye Genel Müdürü Murat Tomruk da TÜROB Yönetim Kurulu Koordinatörü oldu. 



TÜROB Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu:

Müberra Eresin (Başkan)  – Eresin Hotels/Eresin Turizm

Armin Zerunyan– Hilton Türkiye

Ayhan Hacıbektaşoğlu – Barın Hotel

Banu Dedeman – Dedeman Türkiye

Hediye Güral Gür– NG Otelleri

Kasım Zoto - Armada Hotel

Levent Erdoğan– MyDora Hotel

Murat Tomruk (Yönetim Kurulu Koordinatörü) -Divan Türkiye

Mustafa Topaloğlu – All Seasons Hotel 

Nuri Kalyoncu – Point Türkiye

Recep Arifoğlu –Radisson Otelleri

Taner Yallagöz– Yaşmak Otelleri

Temel Aygün – Titanic Türkiye

Uğur Talayhan – Swissotel The Bosphorus

Uygar Koçaş – Le Meridien Etiler

Ziya Cihan – WOW İstanbul Hotel


30 Mart 2022 Çarşamba

"EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi ve Fuarı"nın açılış töreni ATO Congresium'da yapıldı.



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Eko İklim Zirvesi / Fuarı Kapılarını Açtı

İklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğinin ekonomiye etkisini en aza indirmek amacıyla düzenlenen "EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi ve Fuarı"nın açılış töreni ATO Congresium'da yapıldı.

Yoğun katılımla gerçekleştirilen açılış töreninde,Tiyatro oyuncusu Altan Erkekli’nin sunumuyla iklim değişikliği ve etkilerine dikkat çeken Nil Karaibrahimgil'in Yuvam Dünya için yazıp söylediği, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın seslendirdiği 'Uyan Anne, Uyan Baba' şarkısının video gösterimi yapıldı. Beren Saat ve Kenan Doğulu’nun ise iyi niyet elçisi seçildiği Zirve’de çeşitli sahne gösterileri gerçekleştirildi.

Zirveye, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türkiye Belediyeler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, büyükelçiler, eski devlet başkanları ve çok sayıda davetli katıldı.

Oktay: Gerekli tüm adımları atıyoruz

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, zirveye video mesaj gönderdi. Mesajında, dünyanın dört bir yanında küresel iklim değişikliği kaynaklı salgınlar, afetler ve krizlerin maalesef her geçen gün etkisini arttırdığını belirten Oktay, şunları kaydetti:

"Hiç kuşkusuz, küresel ısınma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği fenomeni insanlık tarihindeki en ciddi meydan okumaların başında geliyor. Bugün yaşanan sıkıntının ana kaynağı olan sera gazı emisyonunda tarihsel bir sorumluluğumuz bulunmasa da bu olumsuzluklardan etkilenen ülkelerden biri olarak, dünyamızın ortak geleceğine dair sorumluluk taşıyor olmanın bilinciyle gerekli tüm adımları atıyoruz." ifadelerini kullandı.

Varank: Bir yıl içinde Türkiye’yi şarj istasyonları ile donatmış olacağız

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, 81 ilin tamamında 1500'den fazla yüksek hızlı şarj istasyonunun kurulmasına yönelik toplamda 300 milyon liralık destek sağlayacaklarını belirterek, "Bunun tamamını hibe olarak bu alanda yatırım yapacak firmalarımıza vereceğiz. Böylece bir yıl içinde Türkiye’yi şarj istasyonları ile donatmış olacağız." dedi.

Şahin: Bu Girişimci Ruhumuz Olmasaydı Çok Daha Zor Günlere Tanık Olacaktık

Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise, “Bu yıl, bütün şehirler başta olmak üzere, hep birlikte öyle büyük projeler ürettik ki, bisiklet ve bisiklet yoluna en çok proje üreten ülke olduk. Elektrik maliyetlerini giderecek, yüksek teknolojiye geçecek yenilenebilir enerjiye geçmemiz lazım. Çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakmak için yeşil kalkınma için biz de varız diyoruz.” dedi.

Yavaş: Çevre dostu Ankara

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş “Orman yangınları ve sel felaketlerindeki artış, kuraklık süresinin ve şiddetinin uzaması, deniz seviyesindeki artışlar, maddi ve manevi olarak tüm yaşamımızı olumsuz etkilemektedir. Bu konuda herhangi bir tedbir alınmaz ise 2050 yılına geldiğimizde yılda 23 trilyon dolarlık ekonomik kaybın oluşacağı tahmin ediliyor.” dedi.

Hisarcıklıoğlu: Yeşil Mutabakat süreci, Türkiye'nin yeni bir kalkınma ve zenginleşme gündemi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu  ise "Yeşil Mutabakat süreci, Türkiye'nin yeni bir kalkınma ve zenginleşme gündemi olarak kabul görmeli." dedi.

Gülle: Sorumluluğun bilincindeyiz

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle de sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konularında TİM bünyesinde çeşitli görevlendirmeler yaptıklarını ve başta tekstil olmak çeşitli sektörlere dönük yol haritası açıkladıklarını belirterek, "Sıfır emisyon ve yeşil çevre çerçevesinde üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz." dedi.

Baran: Dünyanın lojistik ve tedarik merkezi olabilecek durumdayız

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran ise Türkiye ekonomisinin güçlü yapısıyla değişime kolayca adapte olabildiğini belirterek, "Yeşil dönüşümü gerçekleştirdiğimiz takdirde, mevcut avantajlara bir yenisini daha ekleyerek dünyanın lojistik ve tedarik merkezi olabilecek durumdayız." dedi.

Kütükcü: ‘Yeşil OSB Sertifikası’ uygulamasını başlatacağız

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü ise OSB'leri, yeşil dönüşüm sürecinde de örnek bir rol model haline getireceklerini belirterek, "Bu anlamda atacağımız en önemli adımlardan birisi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız önderliğinde çalışmalarını yürüttüğümüz Yeşil OSB Projesi’ni hızla hayata geçirerek, ‘Yeşil OSB Sertifikası’ uygulamasını başlatmak olacak." dedi.

10 ayrı alanda 321 konuşmacı

Zirve, eski devlet başkanlarından büyükelçilere, kamu kurum ve kuruluşlarından yerel yönetimlere, üniversitelerden iş dünyasına, organize sanayi bölgelerinden KOBİ'lere, uluslararası kuruluşlardan bankalara, sivil toplum kuruluşlarından yazar ve sanatçılara kadar toplumun tüm kesimlerini bir araya getirecek.

Büyükşehirlerde yeşil dönüşümün de işleneceği zirvede, "Türkiye'nin elektrikli otomobili ve çevre dostu" TOGG’ da sahne alacak. Zirvede TOGG Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş da bir konuşma gerçekleştirecek.

Zirve, 10 bin metrekare alanda dünyanın ilk ekonomi ve iklim değişikliği fuarına da ev sahipliği yapacak. İklim değişikliği ve yeşil dönüşüm konusunda kurum ve kuruluşların çalışma ve iyi örnek uygulamaları fuarda sergilenecek.

Çevreci ulaşım aracı olan bisiklet kullanımına ilişkin etkinliklerin yer alacağı fuarda oluşturulacak bir parkurda katılımcılara elektrikli bisiklet kullanımı imkanı verilerek bisiklet kültürünün yaygınlaşmasına katkı sağlanacak.

Zirvede, Anadolu Ajansı ve Medya-İş Sendikası iş birliğiyle iklim değişikliğinin etkilerini gösteren fotoğraflardan oluşan sergi de yer alacak.


BIHTIH YA BIHTIH..!






BIHTIH YA BIHTIH..!

9 ilin katılımıyla ilk kez düzenlenen Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı bana göre bu güne kadar doğuya yapılan en büyük hizmettir.

Ne yol, ne köprü, ne güvenlik önlemleri, ne de diğer yatırımlar… Hiç bir şey bölgeye Turizm kadar huzur, istihdam, refah ve gençlere gelecek sağlayamaz. Çünkü turizm barış dili olan bir sektördür. Yöre halkıyla, diğer kültürlerin iç içe, yüz yüze kaynaşmasını, birbirini tanımasını sağlayan bir sektördür.

BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE…

“Başım, gözüm üstüne…” Bu cümle Diyarbakırlının mottosudur. Diyarbakırlı, Misafirperverdir, bonkördür, misafire ekmeğinin yarısını değil gerekirse hepsini verir. Bu nedenle Turizm bölge insanına en uygun sektördür. Yeterli eğitim alamayan gençlere, düne kadar 2 seçenek bırakılmıştı, ya batıya gidecek, inşaatlarda veya otopark görevlisi olarak çalışacak, ya da … 

Ama turizm aşısı tutarsa on binlerce gence istihdam kapısı açılacak. Katma değeri yüksek, sıcak para girecek, bölgeye barış dili hakim olacak.

“Buralarda ne görülür, nereler gezilir, ne yenir?” bir başka yazının konusu.

BU KEZ SAYIN BAKAN GELMEDİ…

Bölgede 9 ilin Belediye Başkanlarıyla, Valileriyle açılışı yapılan muhteşem bir fuar yapılıyor ve gözler elbette Turizm Bakanını arıyor. Ancak Sayın Bakan yok!. Peki, her ay kazansak da, kazanmasak da bu bölge dahil tüm turizmcilerinin para ödediği, Turizmin Gelişmesi için kurulan TURİZM GELİŞTİRME AJANSI – TGA burada mı? O da yok!. TGA, sadece Gala yemeğine sponsor oluyor ama bir şartla;  “Adımızı kullanma”. O niye?

BIHTIH YA BIHTIH..!

Hani bir video vardı ya, adam durumdan yakınıyor, “bıhtıh ya bıhtıh..!” diyor. Öyle valla. Biz bu Bakan-Başkan polemiğinden bıktık. Bunun zararını biz tüm turizmciler görüyoruz.  (videoyu hatırlamak isteyenler için link; https://www.youtube.com/watch?v=DhHiwrnGfMY )

Bu nedenle fuarda en çok duyduğum cümleyi değerli büyüklerimize aktarmak istiyorum;

Lütfen artık baş başa verip sorunlarımızı çözün

Saygılarımla


Cem Polatoğlu


29 Mart 2022 Salı

Progreen şirketlerde yeşil dönüşüme rehberlik ediyor.



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Progreen şirketlerde yeşil dönüşüme rehberlik ediyor

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından iklim değişikliği kapsamında 2016 yılında yürürlüğe giren Paris Anlaşmasının ardından, Avrupa Birliği (AB) iklim değişikliği nedeniyle Kasım 2019 tarihinde Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM)’yi yayınladı. AB’nin yayınladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile, çevre ve sürdürülebilirlik konularında somut adımlar atılması hedefleniyor. 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrılması gibi maddelerin bulunduğu mutabakat kapsamında, Avrupa Birliği gelecek nesil ticaretin kurallarını yeniden konumlandırıyor. 

Global ticarette yeşil dönüşümün başladığını anlatan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi: 

“Dünyada ticaret artık, sadece maddi unsurlar kapsamında değil; çevresel, sosyal, kültürel konular kapsamında da değerlendiriliyor. Bu noktada, ticaretten sanayiye, ulaşımdan enerjiye, tarımdan biyoçeşitliliğe kadar her alanda yeşil dönüşüm hedefleniyor. Aynı zamanda, bu konularda sadece devletlerin değil, şirketlerin de elini taşın altına koymaları gerekiyor. Türkiye olarak, 2021 yılındaki ihracatımızda %41 oranı ile AB ülkeleri ilk sırada yer alıyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan, üye ülkelerin dışında, AB ile ekonomik ve ticari ilişkileri olan ülkelerin de etkileneceği belirtiliyor. Ülkemizin Turquality danışmanlığında lider firması olarak bizler, sanayide, ticarette ve sektör bağımsız tüm şirketlerde yeşil dönüşüme rehberlik etmek için Progreen markamız ile çalışmalarımıza hız vereceğiz.” dedi. 

Elde ettiğimiz tecrübeler toplamı 250 yılı buldu 

Progroup Uluslararası Danışmanlık firması, 2003 yılında kurulduğu tarihten itibaren, birçok alandaki danışmanlığının yanında, ülkemizin devlet destekli ilk markalaşma programı olan “Turquality” ile Türk markalarının dünyaya açılmasına rehberlik etmeye devam ediyor. Yapılan çalışmalar hakkında değerlendirmede bulunan Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, şunları kaydetti: 

“Çalışanlarımıza, hizmet verdiğimiz firmalara, Türk markalarına ve ekosistemine  değer katan, Devlet Eski Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen gibi Bağımsız Yönetim Kurulu Üyelerinden oluşan, global ölçekte birçok başarıya imza atan bir şirketiz. Progroup Turquality İş Modelimiz ile bugüne kadar 60’a yakın firmanın Turquality kapsamına girmesini sağladık. 40’ı aşkın Türk firmasının Turquality kapsamına girmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 35 kişilik uzman ve danışman ekibimizle ve yüzlerce firmaya verdiğimiz hizmetimizle, bugüne kadar elde ettiğimiz tecrübeler toplamı ve yaşam miktarının 250 yılı bulduğu belirtebiliriz. Şirketimizin temel değerleri, “sevgi” ve “doğa” üzerinedir. Yaptığımız tüm çalışmalarda, çalışanlarımız ve iş ortaklarımız ile bu değerler çerçevesinde hareket ediyoruz.” diye konuştu. 

İşletmedeki mevcut duruma, Turquality’nin sağladığı değer artışı:

*Karlılığın artışına katkısı: %14

*İhracat artışına katkısı: %15

*Verimlilik artışına katkısı: %17

*Marka bilinirliğine katkısı: %7

*İç piyasa artışına katkısı: %10

*Yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12

*Müşteri memnuniyet seviyesi: %97

*İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14

İşletmelere sağlanan, Turquality destekleri:

İstihdam, sertifikasyon, yazılım ve bilişim, depo hizmetleri, gelişim yol haritası, danışmanlık, pazar araştırması, ofis depo mağaza kira ve kurulumu, tasarım, uluslararası hukuk danışmanlık, ürün hizmet ve marka tescili ve korunması ile ilgili giderler vb...


Zarif, görkemli ve eşsiz: AJWA Otelleri’ne Hoş geldiniz.



HABER-TALİN ŞİRİNPINAR


AJWA Otelleri'nde tüm hayalleriniz gerçek olabilir 

Gün gelir, tam da ruhumuza hitap edecek benzersiz bir konukseverlik deneyimine özlem duyduğumuzu fark ederiz.  Zarif, görkemli ve eşsiz: AJWA Otelleri’ne Hoş geldiniz.

Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzel özelliklerini harmanlayan AJWA deneyiminizin her anı, eşsiz bir kültürün yanı sıra, incelikli tasarım ve sanatsal dokunuşlarla sizi, dünyaya başka bir pencereden bakmaya davet ediyor.

İstanbul'un ikonik silüetinden Kapadokya'nın büyülü güzelliğine; her AJWA deneyimi, kişisel anılarınızın en unutulmazlarından biri olmayı bekliyor.


AJWA Sultanahmet   İstanbul’un gözbebeği Tarihi Yarımada’dan ışıltılı bir selam…

İkonik, şık ve benzersiz bir karışım; tıpkı İstanbul gibi.. Beş yıldızlı bir otelden daha fazlası olan AJWA Sultanahmet, rakipsiz Türk misafirperverliğini yaşatırken, enfes sedef mobilyaları, ipek Tebriz halıları, orijinal sanat eserleri, eşsiz mermer işleri, el boyaması tavanları ve konaklamanız boyunca keşfedeceğiniz daha nicesi ile benzersiz bir konaklamaya davet ediyor.


AJWA Cappadocia  Sizi başka diyarlara davet eden bir yolculuk…

Büyüleyen bir deneyim…90 dönümlük bir alana yayılmış olan AJWA Cappadocia, misafirlerine eşi görülmemiş bir deneyim vadediyor. 

Sedef kakmalı el yapımı mobilyalar, el dokuması Azerbaycan halıları ve kök boyalarla renklenmiş el dokuması kilimler… AJWA Cappadocia'da, bölgenin büyülü coğrafyası, odanızdaki özgün detaylarla buluşuyor. Özel tasarlanmış 10 mağara süiti de, geçmiş bin yıllara eşlik eden doğal mucizeyi gözler önüne seriyor .

Üç ayrı otel binasında özenle donatılmış lüks odaları, ihtişamlı mağara süitleri,ata tohumlarından yetiştirdiğimiz çiftliğimizden tüm yiyeceklerin taze taze toplandığı “Yaşayan Mutfak” anlayışı ve yöreye özgü ürünlerin yapımını da kapsayan benzersiz atölye ve aktiviteleriyle misafirlerine büyüleyici bir yaşam tarzı deneyimi vaat ediyor. 

Kapadokya’da tam bir kasaba konseptine ulaşacağız ve 120 adet sakura ağacımızla ilkbahar bitiminde Sakura festivali yapılacak. Japon firmalarıyla gerçekleşecek festivalde sakura ağacından çıkan çiçeklerle çeşitli gıdalar üretilecek.


Kervansaray konsepti ile 98 otel odası, 600 m2’lik Kapadokya’nın en büyük mağara süiti dahil toplam 10 adet görkemli mağara süitleri, taş ocağı ve tandır fırını ile 210 kişi kapasiteli üst düzey hizmet verecek Zeferan Restoranı, konsepte uygun şadırvan ve mescidi, toplantı salonları ve 2000 m2’lik Kapadokya’nın en büyük mağara etkinlik salonu, Spa ve kapalı yüzme havuzu, mini hayvanat bahçesi, çocuk oyun alanları, yüzün üzerinde farklı bitkilerle örtülü geniş bahçeleri, meyve ağaçları ve sebze toplama alanları, yürüyüş alanları ve içinde Aziz Vasilios kilisesini barındıran Beydere vadisine bağlantısı ile Kapadokya’nın kalbi Ürgüp’e bağlı tarihiyle zengin Mustafapaşa Köyü’nde yer almaktadır.

12 Group çatısı altındaki beş şirket ve faaliyetleri...

AJWA Hotels

AJWA Sultanahmet 2016 yılında 61 oda ile İstanbul’da kapılarını açmış ilk otelimizdir. Yine Sultanahmet bölgesinde AJWA Homes isimli özel tasarım konaklarımız, uzun ve kısa dönem konaklamalar için otel standartlarında hizmet vermektedir. AJWA Cappadocia otelimiz, Temmuz 2021’de 98 oda + 10 mağara süit ile Kapadokya’nın en geniş arazisi üzerine kurulmuş bir Resort olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Zeferan Restaurants

Geleneksel Azeri mutfağını yansıtan ve aynı zamanda otantik Anadolu, Osmanlı ve Türkî ülkelerin lezzetlerini öne çıkaran menüler sunmaktadır. Sultanahmet ve Kapadokya gibi muhteşem lokasyonlarda hizmet veren Zeferan Restoranlar, özgün ve şık dekorasyonlarıyla da otantik bir ziyafet için harika bir ortam yaratarak lezzet yolculuklarını taçlandırmaktadır.

ZeferanIstanbul ve ZeferanCappadocia, otel misafirlerinin yanı sıra, konaklamayan misafirlerine de hizmet verebiliyor.

41 North Business School

41 North Business School, Türkiye’nin ilk ve uluslararası bağımsız iş idaresi okuludur. Hem kurumlara özelleştirilmiş içeriklerle hem de bireylere açık sınıf programlarıyla liderlik ve yönetici gelişim eğitimleri sunar. 41 North Business School, Center for Creative Leadership, ESMT Berlin, Lausanne Business School gibi bölgesinde lider bağımsız iş idaresi okulları ile araştırma ve akademi ortaklığı sayesinde global ile aynı anda Türkiye ve bölge ülkeler için liderlik, kültür, inovasyon, teknoloji ve dijitalleşme alanları başta olmak üzere uluslararası geçerli sertifika ve diploma programları sunmaktadır.

Gülab Mimarlık ve İnşaat

Mimari ve Mühendislik hizmetleri ile, inşaat danışmanlık ve geliştirici hizmetler, tasarım, yapı hizmetleri ve restorasyon konularında profesyonel hizmet sunarak faaliyet gösteren diğer bir firmamızdır.

Verni Sanat Galerisi

Küçük Ayasofya bölgesinde, içinde ipek ve yün el dokuması kıymetli halıların, geleneksel sanat eserlerinin, özel tasarım mobilyaların, çağdaş sanat eserlerinin, antika dekoratif eşyaların ve mücevheratın sergilenip, satışının yapıldığı bir sanat galerisidir.


27 Mart 2022 Pazar

Hayat Oyunu’nun ikinci baskısı raflarda yerini aldı.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



HAYAT OYUNU 2.BASKISI İLE RAFLARDA!

Aslıhan Yıldırım’ın çarpıcı bir dürüstlükle anlattığı, hüzünlü ama eğlenceli romanı Hayat Oyunu’nun ikinci baskısı raflarda yerini aldı.

Hayatı her cephede savaşarak yaşayan Aslıhan Yıldırım, şansıyla kıskanılan kadınlardandı. Kafasına koyduğu her şeyi şaşırtıcı bir kararlılık ve çabuklukla başarıyor, yaşamını âdeta elinde sihirli bir değnek varmışçasına ustalıkla yönetiyordu. Bunu nasıl yapacağını gençlik yıllarından itibaren keşfetmişti. Nasıl mı? Hayal ederek! Aklına koyduğu her şeyi başaran bu genç kadın aslında sezgilerine güveniyor, küçüklüğünden beri gördüğü rüyaları ona rehberlik ediyordu.

Onu benzersiz bir kendini keşif sürecine sürükleyen olaylar zinciri harekete geçtiğinde ve hayatı iskambil kağıtlarından bir kule gibi darmadağın olduğunda durum tam olarak buydu. Şimdi Aslıhan’ın kendini toplaması, o yıkılmış kuleyi yeni baştan inşa etmesi gerekiyordu. 

Hayat Oyunu soluk soluğa okuyacağınız müthiş bir roman. Mona Kitap etiketiyle çıkan romanın yarı otobiyografik olması onu ayrıca ilgi çekici kılıyor. Okurlar, İstanbul’dan İspanya’ya ve Amazonlara uzanan geniş bir coğrafyada yol alan ve fırtınalı aşklarını şaşırtıcı bir dürüstlükle paylaşan kahramanı çok sevecek.


ARKA KAPAK

Aslıhan şansıyla kıskanılan kadınlardandı. Güzeldi, başarılıydı, akşamları işten geldiğinde Kız Kulesi’nin ışıklarını izleyerek hayallere daldığı harika bir evi vardı. Kafasına koyduğu çoğu şeyi başarıyor, yaşamını âdeta sihirli bir değnekle yönetiyordu. Özgürlüğüne düşkündü, bir şeye bağlanmamak için eve kedi bile almaz, dostlarına sık sık, “Hayatımda hiçbir şey benim için vazgeçilmez olmasın,” derdi. Mesnevi’si, spritüal kitapları, spor tutkusu, görüştüğü az sayıda arkadaşı ve vazgeçemediği seyahatleri... Ancak tüm bunlar onun dışarıdan bakınca gıpta ile izlenen hayatının sadece bir sahnesiydi. Perde kapandığında yaralı çocukluğundan, aşk ve ölümlerden deneyimledikleri gün gelip onu sarsacak, Aslıhan bir ilkbahar sabahında kendini keşfediş serüvenine sürüklenecekti. 

“Korkuların inandıklarından fazlaysa bu hayat oyununu kaybedersin.”

Aslıhan Yıldırım iskambil destesinden yapılmış bir kule gibi önce devirip sonra yeniden inşa ettiği yaşam öyküsünü çarpıcı bir dürüstlükle anlatıyor. Hayat Oyunu, genç bir kadının yaşamın gerçek anlamına dair saptamalarıyla hem hüzünlü hem de eğlenceli bir roman.


26 Mart 2022 Cumartesi

Shangri-La Bosphorus, Istanbul’un Genel Müdürü TJ Joulak, Julian Star Ödülü’ne layık görüldü.



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


JULIAN STAR ÖDÜLÜ İLE TAÇLANDIRILDI

Eşsiz Boğaz manzarasına karşı konumlanan, İstanbul’un ilk Asyalı oteli Shangri-La Bosphorus, Istanbul’un Genel Müdürü TJ Joulak, International Hospitality Institute tarafından verilen Julian Star Ödülü’ne layık görüldü.

Dünya çapında konaklama sektöründeki en seçkin hizmet ödülü olan Julian Star, işletmeler tarafından sunulan fiziki olanaklar, konum ve lüks düzeyi gibi kriterlerin ötesinde misafirperverlik, hoşgörü ve müşteri memnuniyeti göz önünde tutularak değerlendiriliyor.

Kalpten Gelen Asya Misafirperverliği

1971’de Singapur’da açılan ilk oteliyle adını duyuran Shangri-La, Asya kültür ve değerlerine olan bağlılığı ile dünyanın her yerinde iz bırakmaya devam ediyor. İki kıtanın birleşim noktasında yer alan Shangri-La Bosphorus, Asya’nın kalpten gelen misafirperverlik anlayışını yansıttığı hizmetleriyle konuklarına kendini özel hissettirecek deneyimler sunuyor. Özgün yaklaşımı ve benimsediği etik ilkelerle adından söz ettiren Shangri-La Genel Müdürü TJ Joulak, alçakgönüllülük, saygı ve şefkat gibi değerlerin gözetildiği Julian Star Ödülü ile farkını ortaya koyuyor. 

Otelci bir aileden gelmesinin yanı sıra, otelcilik ve konaklama işletmeciliği alanındaki eğitiminin ardından uzun yıllar turizm sektöründe görev alan Joulak, kariyeri boyunca toplam 11 ülkede çalıştı ve beş otelin açılışına imza attı. Bu deneyimler sayesinde birlikte çalıştığı ekip arkadaşları ve onların kültürlerini de kendine katarak farklılıklara saygı ve hoşgörüyle yaklaşan, açık görüşlü bir anlayışı benimsedi. 


Julian Star Ödülü Hakkında

Julian Star, hoşgörü ve anlayış ilkeleri doğrultusunda özelleştirilmiş hizmet sunan konaklama işletmeleri ve yöneticilerine International Hospitality Institute (IHI) tarafından verilen bir ödüldür. Müşteri memnuniyeti ve insani değerlerin gözetildiği ayrıcalıklı ödül, adını tarihte yer eden Konuksever Aziz Julian’dan almıştır. Julian Star, müşteri ilişkilerindeki şefkat ve alçakgönüllülük ruhunu iş arkadaşlarıyla olan iletişiminde de lider yaklaşımının beraberinde koruyan ayrıcalıklı kişilerden seçilmiştir. İşletmelerin sunduğu fiziki olanaklar ve lüks deneyimlere odaklanan sektörel ödüllerin aksine, Julian Star memnuniyeti ön planda tutan duyarlı yaklaşımı değerlendirir. Başvuranların yüzde 1’den azının layık görüldüğü Julian Star Ödülü, Shangri-La Bosphorus, Istanbul’un üstün hizmet kalitesi ve kalpten gelen Asya misafirperverliğini gözler önüne seriyor.


 

GİRİŞİMCİ LİDERLER, ANTALYA’DA “DİJİLİDERLİK” KAVRAMINI KONUŞACAK.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



GİRİŞİMCİ LİDERLER, ANTALYA’DA “DİJİLİDERLİK” KAVRAMINI KONUŞACAK

Dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından olan Junior Chamber International Türkiye Antalya Zirvesi’nde “dijiliderlik” temasını ele alacak.  JCI Türkiye Ulusal Başkanı Fatih Şengül, son yıllarda yaşanan büyük değişimler doğrultusunda liderlik anlayışının yeniden ele alınması gerektiğini belirterek, “Değişime hızlı adapte olabilecek ve yönetecek liderler yetiştirmeli” dedi.

Genç girişimci liderlerin 35 yıldır sivil toplumdaki adresi olan JCI Türkiye – Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği tarafından her sene düzenlenen JCI Türkiye Liderler Zirvesi, 2022’de turizmin başkenti Antalya ev sahipliğinde ve Martico Reefer Solution’ın sponsorluğunda 25-27 Mart tarihlerinde Kemer Limak Lymra Otel’de gerçekleşiyor.

Dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından olan Junior Chamber International Türkiye’nin 14 farklı il ve K.K.T.C. üyelerinin katılacağı zirve, aynı zamanda dünyanın en büyük soğuk zincir lojistiği şirketlerinin başında gelen Martico Reefer Solutions’la JCI’ın ilk ortak çalışması olarak da dikkat çekiyor.  Tarımsal girişimcilik alanına katkı sağlayan Martico, geliştirdiği üretim ve taşıma yazılımlarıyla girişimciler arasında farklı bir konumda bulunuyor.

JCI Türkiye Liderler Zirvesi’nin bu yılki teması “dijiliderlik” olarak belirlendi. Bu kapsamda genç liderlerin bir araya geleceği farklı oturumların ve dış saha eğitimlerinin yanı sıra birçok özel isim de zirvede yer alıyor. Zirvenin en özel konuğu şair, yazar ve müzeci Sunay Akın olacak. Akın’ın yanı sıra Martico Reefer Solutions EMEA Bölge Partneri Aziz Adadağ, Prof. Dr. Sinan Canan, Engin Sezgin, Uzman Klinik Psikolog Melisa Oral, Özel Oytun Türkoğlu, Emrah Kozan, Nihal Zoroğlu ve Prof. Dr. Şadi Evren Şeker gibi birçok kıymetli konuk, değişen ve dijitalleşen dünyada liderlik kavramının farklı noktalarına değinecek.

Organizasyon ile ilgili görüşlerini paylaşan JCI Türkiye Ulusal Başkanı Fatih Şengül, şu bilgileri verdi: “JCI, Türkiye hem uluslararası bağlantı açısından hem de kişisel gelişim açısından çok özel asırlık bir kurum. Son yıllarda çok büyük değişimler yaşanan dünyada, bu değişime hızlı uyum sağlayabilecek ve yönetecek liderler yetiştirme gayretindeyiz. Pandemi döneminde bu tip fiziki organizasyonlara dönüşle kendi değer ağımızdaki insanlara güzel deneyimler tasarlıyoruz. Bu zirvede bizi yine harika isimler bekliyor olacak.”

Zirveye JCI Türkiye üye ve aday üyelerinin yanı sıra, misafirler de 24 Mart 2022 tarihine kadar kaydolabiliyor. Kayıt için: https://bit.ly/jciliderlerzirvesi2022


AJWA Otelleri'nde tüm hayalleriniz gerçek olabilir .



HABER-TALİN ŞİRİNPINAR


AJWA Otelleri'nde tüm hayalleriniz gerçek olabilir 

Gün gelir, tam da ruhumuza hitap edecek benzersiz bir konukseverlik deneyimine özlem duyduğumuzu fark ederiz. Zarif, görkemli ve eşsiz: AJWA Otelleri’ne Hoş geldiniz.

Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzel özelliklerini harmanlayan AJWA deneyiminizin her anı, eşsiz bir kültürün yanı sıra, incelikli tasarım ve sanatsal dokunuşlarla sizi, dünyaya başka bir pencereden bakmaya davet ediyor.

İstanbul'un ikonik silüetinden Kapadokya'nın büyülü güzelliğine; her AJWA deneyimi, kişisel anılarınızın en unutulmazlarından biri olmayı bekliyor.

(AJWA Sultanahmet için)  İstanbul’un gözbebeği Tarihi Yarımada’dan ışıltılı bir selam…

İkonik, şık ve benzersiz bir karışım; tıpkı İstanbul gibi.. Beş yıldızlı bir otelden daha fazlası olan AJWA Sultanahmet, rakipsiz Türk misafirperverliğini yaşatırken, enfes sedef mobilyaları, ipek Tebriz halıları, orijinal sanat eserleri, eşsiz mermer işleri, el boyaması tavanları ve konaklamanız boyunca keşfedeceğiniz daha nicesi ile benzersiz bir konaklamaya davet ediyor.

(AJWA Cappadocia için) Sizi başka diyarlara davet eden bir yolculuk…

Büyüleyen bir deneyim…90 dönümlük bir alana yayılmış olan AJWA Cappadocia, misafirlerine eşi görülmemiş bir deneyim vadediyor. 

Sedef kakmalı el yapımı mobilyalar, el dokuması Azerbaycan halıları ve kök boyalarla renklenmiş el dokuması kilimler… AJWA Cappadocia'da, bölgenin büyülü coğrafyası, odanızdaki özgün detaylarla buluşuyor. Özel tasarlanmış 10 mağara süiti de, geçmiş binyıllara eşlik eden doğal mucizeyi gözler önüne seriyor .

Üç ayrı otel binasında özenle donatılmış lüks odaları, ihtişamlı mağara süitleri, tüm yiyeceklerin taze taze toplandığı “Yaşayan Mutfak” anlayışı ve yöreye özgü ürünlerin yapımını da kapsayan benzersiz atölye ve aktiviteleriyle misafirlerine büyüleyici bir yaşam tarzı deneyimi vaat ediyor. 

Kervansaray konsepti ile 98 otel odası, 600 m2’lik Kapadokya’nın en büyük mağara süiti dahil toplam 10 adet görkemli mağara süitleri, taş ocağı ve tandır fırını ile 210 kişi kapasiteli üst düzey hizmet verecek Zeferan Restoranı, konsepte uygun şadırvan ve mescidi, toplantı salonları ve 2000 m2’lik Kapadokya’nın en büyük mağara etkinlik salonu, Spa ve kapalı yüzme havuzu, mini hayvanat bahçesi, çocuk oyun alanları, yüzün üzerinde farklı bitkilerle örtülü geniş bahçeleri, meyve ağaçları ve sebze toplama alanları, yürüyüş alanları ve içinde Aziz Vasilios kilisesini barındıran Beydere vadisine bağlantısı ile Kapadokya’nın kalbi Ürgüp’e bağlı tarihiyle zengin Mustafapaşa Köyü’nde yer almaktadır.


25 Mart 2022 Cuma

Erken Hasat Lezzeti Anadolu Sofrası’na Taşındı.






Erken Hasat Lezzeti Anadolu Sofrası’na Taşındı

Olivoyage ve Sade Beş Denizler’den “Anadolu Sofrası’nda İlk Hasat” Daveti

Olivoyage Zeytinyağları’nın kurucusu Oya Zingal ve Anadolu’nun geleneksel yemeklerini orijinal reçeteleri ile yaşatan Sade Beş Denizler’in kurucularından Şef Deniz Şahin, ölmez ağacın eşsiz lezzetini Anadolu Sofrası’na taşıdı. “Anadolu Sofrası’nda İlk Hasat Lezzetleri” etkinliğinde gastronomi dünyasının önemli isimleri bir araya geldi. Ülkemizin dört bir köşesinden geleneksel lezzetlerin baş rolde olduğu bu özel gecede konuklara, halk mutfakları araştırmacısı ve yazar Adnan Şahin’in anlatımları eşlik etti. 

Geyikli Bölgesi’nin önde gelen zeytinyağı üreticilerinden Olivoyage Zeytinyağları markasının kurucusu Oya Zingal ve Anadolu’nun geleneksel yemeklerini orijinal reçeteleri ile yaşatan Sade Beş Denizler’in  kurucularından Şef Deniz Şahin, ölmez ağacın eşsiz lezzetini Anadolu Sofrası’na taşıdı.Oya Zingal ve Deniz Şahin’in ev sahipliğinde Sade Beş Denizler Nişantaşı’nda 23Mart’ta gerçekleşen “Anadolu Sofrasında İlk Hasat Lezzetleri” etkinliğinde gastronomi dünyasının önemli isimleri bir araya geldi. Geleneksel lezzetlerin sunulduğu bu özel sofrada konuklar Anadolu’nun sır lezzetlerinin hikayelerini mutfak kültürü araştırmacısı ve yazar Adnan Şahin’den dinlediler.


Şef Deniz Şahin’in  sihirli dokunuşları ve Olivoyage İlk Hasat Filtresiz Natürel Sızma Zeytinyağı ile hazırlanan Anadolu Sofrasında; Acuka, Çerkes tavuğu, Fellah köftesi, Teretür, Limonlu beyinli gerdan, Çağla piyazı, Yoğurtlu taze bakla, Lahanada midye salma, Zeytinyağlı enginarlı yaprak sarma, Dil söğüş,Yer fıstıklı fırında enginar, Düşük ısıda pişmiş Kırklareli kuzusu ve Vakfıkebir tereyağı ile lezzetlendirilmiş Anadolu buğdayları ile pilav servis edildi.

Anadolu sofrasına Olivoyage’dan sihirli dokunuş!

Şef Deniz Şahin’in hazırladığı, profesyonel mutfaklarda görmeye pek alışık olmadığımız, Anadolu’nun dört bir köşesinden geleneksel lezzetler, bu kez Ekim ayının ilk haftalarında elle toplanan organik zeytinlerden elde edilen Olivoyage Erken Hasat Natürel Sızma Zeytinyağı’nın sağlıklı ve leziz dokunuşuyla taçlandı. Resmi coğrafi işaret onayını alan Çanakkale Geyikli bölgesine özgü Geyikli Zeytinyağı markası Olivoyage ile Türkiye’yi dünyada temsil edecek bir marka olma hedefinde olduklarını belirten Oya Zingal, Türkiye’nin çok kültürlü ve zengin mutfak kültürünü öne çıkaran özel projeler geliştirmenin mutluluk verici olduğunu söylüyor. Oya Zingal, “ Zeytin benim için büyük bir aşk ve birlikte değer üreteceğimiz, işini aşkla yapan Türk gastronomisinin önemli isimleri ile  özgün projelere imza atmaya devam edeceğiz. Anadolu’nun zengin mutfak kültürüne saygı dolu bir selamlama niteliğinde olan bu özel gecenin bir parçası olduğumuz için çok mutluyum” dedi.

Şef Deniz Şahin: “Olivoyage Anadolu Soframızı taçlandırdı”

Anadolu’nun eşsiz lezzetlerinin orijinal reçeteleriyle profesyonel mutfak koşullarına uygulanarak yaşatıldığı Sade Beş Denizler’in kurucularından Şef Deniz Şahin  “Türkiye, tek başına ne sıradan bir Avrupa ne Orta Doğu ve ne de bir Akdeniz ülkesi. Türkiye, aynı anda Avrupalı, Balkanlı, Karadenizli, Kafkasyalı, Orta Doğulu özellikleri taşıyan yegâne özgün ülke konumunda.” diyor.  Pişirdiği özün yemekler ile Beş Denizler Coğrafyası’nın lezzet sırlarına yolculuk yaptıran Şahin, mutfağında kullandığı hemen hemen tüm malzemeleri yerinden, yöresinden ve yerel üreticilerden temin ediyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen zeytin yağlarını zaman zaman denediğine değinen Deniz Şahin Geyikli bölgesinin zeytinyağlarının bir başka olduğunu düşünüyor. ”Bu akşam Anadolu Sofrası başlığı ile çok özel bir menü oluşturduk. Olivoyage’ın İlk Hasat Filtresiz Natürel Sızma Zeytinyağı bu özel lezzetlere mükemmel bir dokunuş oldu. Mutfak geleneğimize saygıda kusur etmemek en önemli odağım. Her zaman “gerçek” ve “saf “ ürünler ile pişirmekten yanayım. Oya hanımın özenli üretimi olan Olivoyage ile buluşmaktan bu sebeple de çok memnunum .”dedi.


KOKUNUN KEŞFİ BAŞARIYI GETİRDİ

 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


KOKUNUN KEŞFİ BAŞARIYI GETİRDİ

Türk parfüm sanatçıları Ceyhan Elmas ve Erhan Elmas kardeşler Fratelli Diamanti markasıyla Türkiye’yi dünyada temsil ediyor. 2003 yılında Viyana’da başladıkları koku araştırması serüveni sonrası Avrupa’da adını duyuran kardeşler; Katar, Kuveyt, Abu Dabi, Bahreyn, Umman, Yemen, Libya, Filistin, İsrail, Milano ve İstanbul’da 23 konsept mağazasında Türkiye’yi dünyaya tanıtıyor. Avrupa’nın farklı noktalarında 10 yıllık ‘koku’ serüvenine çıktığını söyleyen Ceyhan Elmas, Koku dünyasının mabedi denilebilecek Fransa’nın Grasse kenti, beni tutkumun zirve noktasına ulaştırdı. Şehrin sokaklarında elimde tüpler, damlalıklar, çiçekler, otlar, parfüm hammaddeleri ve kulağımda uzman tavsiyeleriyle yolculuğumun karar alma anlarından birinde olduğumun farkında değildim” dedi.

Adını önce İtalya’da birçok ünlü niş parfüm markasının önüne geçerek, sonrasında ise Avrupa’da duyuran Elmas Kardeşler, “Bir parfümden fazlası…” diye tanımladıkları parfümlerinin içinde tüm heyecanlarını, tutkularını ve hikayelerini paylaşmak amacıyla yola çıktıklarını ifade etti. Milano’daki konsept parfüm mağazalarında ilk aşamada küçük bir kitleye hitap eden Elmas Kardeşler, bu işin sanat tarafında kalmayı tercih etiklerini belirtti. 

“FRATELLİ DİAMANTİ TUTKU OLARAK BAŞLADI, DÜNYA MARKASI OLDU”

2019 yılında markalarının merkezini Türkiye’ye taşıyan Elmas kardeşler, İtalyan stilini benimseyen, Türk markası Fratelli Diamanti ile Fransız ve İtalyan koku sektörleri başta olmak üzere tüm dünyada büyümeyi sürdürmeyi hedefliyor.

“PARFÜM DEĞİL, SANAT YAPIYORUZ”

Neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan koku sektöründe, başarının ve dünya markalarıyla aynı kulvarda yer alabilmenin sırrını; sadece teknik bilgi, birikim veya uzmanlaşma ile açıklamanın mümkün olmadığını savunan Elmas Kardeşler, “Biz parfüm notalarımızla besteler yaparız, bestemizi koklayıp beğenenler olur. Bu sanat eserini bestelerken yaşadığımız heyecanı, tutkuyu, keyfi ve mutluluğu o şişenin içine sığdırmaya çalışırız. Sunarken de yaşadığımız bu güzel hisleri paylaşırız. İşte o zaman tamam olur” dedi.

Elmas Kardeşler, henüz lansmanı yapılmamış olan “Diamond Collection” serisiyle dünya parfüm sektöründe trend belirleyen noktaya gelmeyi hedefliyor.


1.Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı, bugün gerçekleşen açılış töreni ile kapılarını açtı.

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Diyarbakır Valiliği ev sahipliğinde, TÜRSAB ve DTSO desteğiyle TÜRSAB Fuarcılık Hizmetleri Tic. A.Ş. ile Diyarbakır Fuarcılık Hizmetleri A.Ş. ortaklığında Diyarbakır Mezopotamya Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 1.Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı, bugün gerçekleşen açılış töreni ile kapılarını açtı.

Mezopotamya’nın sahip olduğu eşsiz turizm potansiyelini geliştirmek, ülkemiz ve dünya turizminin vazgeçilmez bir destinasyonu haline gelmesini sağlamak amacıyla düzenlenen fuarın açılış töreninde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu, Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, Erbil Valisi Omid Xoşnav, Bursa Yenişehir Belediye Başkanı Davut Aydın, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya fuarın önemi ve bölge turizmine katacağı değerler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

DİYARBAKIR’IN TARİHİ VE DOĞAL ZENGİNLİKLERİNİN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU VE YENİ BİR ALGIYLA TAÇLANMASI GEREKTİĞİNİ ANLAMIŞ OLDUK

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu konuşmasında Diyarbakır ile KKTC’nin yakınlığından bahsetti.

Ataoğlu, ‘‘KKTC olarak burada olmamıza vesile olan TÜRSAB heyetine çok teşekkür ediyorum. Mezopotamya’ya bağlı 9 ilimizdeki insanlarımızın birlikte yapmış olduğu bu çalışma önümüzdeki senelerde çok daha aktif olur. KKTC’de yaşayan bütün kardeşlerinizin selamlarıyla ve sevgileriyle; onların temsilcisi olarak sizlerle birlikteyim. Turizmin ne kadar önem arz ettiğini pandemi dönemi içerisinde idrak ettik. Turizmin dini, dili diye bir tanımı yok. Turizm tek dil ile konuşulduğunda o bölgeye katkılarının ne kadar geniş olduğunu hepimiz biliyoruz. Diyarbakır’ın tarihi ve doğal zenginliklerinin ne kadar önemli olduğunu ve yeni bir algıyla taçlanması gerektiğini anlamış olduk. Artarak devam edecek olan bu etkinliklerin ülkelerimize katacağı değerleri hep birlikte göreceğiz. Diyarbakır ile aramızda yarım saatlik bir uçuç mesafesi var. Elimizi uzatıp dokunacağımız kadar yakın. Bu yakın bağı önümüzdeki süreçte güçlendirmek bize düşer. Bizler de buna varız. Bizi bir arada bulunduran herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.’’ dedi.

TURİZMDE BİR HİKAYENİZ VARSA BAŞARIRSINIZ

Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu ise konuşmasında bölgenin zengin kültürel miraslarının bir bütün halinde tanıtılması gerektiğine dikkat çekti.

‘‘Turizmde bir hikayeniz varsa başarırsınız.  Turizm bir hikâyenin peşinden gitmektir. Biz kadim topraklarda yaşıyoruz. İnsanlığın en önemli hikayelerinin yazıldığı, insanlığın yeryüzündeki hikayesinin başladığı coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada paket olarak insanlara sunabileceğimiz yüzlerce binlerce hikayemiz ve efsanemiz var. Mezopotamya insanlık medeniyet tarihinin yazıldığı coğrafyadır. İnanç tarihinin başladığı ve geliştiği coğrafyadır. İşte bu topraklarda yeniden turizmi keşfetmek, turizmle ekonomiyi tabana yaymak, bölgenin genç nüfusuna iş bulmak maksatlı bir çabamız var. 2020’de Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve sektörün bütün STK’larıyla birlikte Diyarbakır’da çok önemli bir kültür ve inanç turizmi çalıştayı yapmıştık. TÜRSAB Başkanımız da yine bizimle beraberdi. O gün bu fuarı yapmak üzere protokol imzalamıştık. Turizmdeki büyük potansiyelimizi değerlendirmek için elbette fuarlara ihtiyacımız var. TÜRSAB Başkanı Sayın Bağlıkaya’ya tekrar teşekkür ediyorum. Mezopotamya Altın Üçgeni dediğimiz Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin kültür turlarında son dönemde ciddi bir artış var. Bu konuda bize destek veren tur operatörlerine ve seyahat acentalarına çok teşekkür ediyorum.’’

SİZLERİ DAVET ETMEKTEN ŞEREF DUYARIZ

Fuarın partner şehirlerinden biri olan Erbil’in Valisi Omid Xoşnav, fuardan duyduğu memnuniyeti şu cümlelerle ifade etti:

‘‘Burada olmaktan dolayı çok mutluyuz. Kürt bölgesini temsilen buraya katılıyoruz. Sayın Mesud Barzani’nin sevgi ve saygılarını sizlere iletiyoruz. Kabinemizin amaçları arasında turizm çok önemli bir noktadır. Irak ve bölgemiz arasında ilişkilerin daha kuvvetli olmasını istiyoruz. Davetinizden dolayı çok mutlu olduk. Sizi desteklemeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. 4 Nisan’da Erbil’de bir fuarımız olacak. Sizleri davet etmekten şeref duyarız. Erbil şehri büyük bir kapıdır. Yüzlerce şirket bölgemizde faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerin büyük bir kısmı Türk şirketi. Bu vesileyle yatırımcıları ve iş adamlarını Erbil’e davet ediyoruz. Parlamentomuzun çerçevesinde her hizmeti sunmak üzere söz veriyoruz.’’

TURİZM REFAHIN, KÜLTÜRLERİN PAYLAŞIMI VE TOPLUMLARIN BİRBİRİNİ TANIMA VE ANLAMASININ EN ETKİLİ YOLUDUR

Ardından, TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, açılış konuşmasında fuarın bölge turizmi için önemine dikkat çekti.‘’Takvimlere göre üç gün önce nevruz ile birlikte geceler gündüze, kış bahara yenildi. Artık aydınlık ve bereketli günler başlıyor. İçimiz, toprakta uyanan tohum gibi umut dolu. Mezopotamya turizm ve gastronomi fuarı içimizdeki umudu güçlendiren güzel bir başlangıç olarak karşımızda. Kısa hatta çok kısa sayılacak bir sürede hayali gerçek kılmak büyük bir özveri ve inanmayı gerektiriyor. Bu fuarı yapmak üzere yola çıkan ve bin bir zorlukla baş ederek bugün bu güzelliği yaşamamıza neden olan projeye inanan bir kişinin iradesinin neleri mümkün kılabileceğini bize gösteren Diyarbakır Valimiz Sayın Münir Karaloğlu’na, katkılarını esirgemeyen Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Batman, Şırnak illerimizin Valilerine, turizme inanan değerli belediye başkanlarımıza, bu fuara hem kurumsal hem de kişisel olarak tüm gücüyle destek veren Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı sayın Mehmet Kaya’ya, GAP İdaresi Başkanı Sayın Mehmet Açıkgöz’e, TÜRSAB Mezopotamya BTK Başkanı Sayın Mehmet Akyıl’a, Selçuk Nazilli ve TÜRSAB Fuarcılık ekibine, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Başarıya giden yolda azmin ve gayretin önemini bize bir kez daha gösterdiler. Ayrıca bu heyecanımıza ortak olan partner ülkemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, partner iller Erbil ve Bursa’ya şükranlarımızı sunuyoruz. Mezopotamya coğrafyasında bulunan kentlerimiz ve bu kentlerdeki insanlarımız için turizmin önemini hepimiz biliyoruz. Turizm refahın, kültürlerin paylaşımı ve toplumların birbirini tanıma ve anlamasının en etkili yoludur. Turizm ve kültür ilişkisinin en güçlü şekilde ortaya çıktığı bu coğrafyada turizme inanmak, sarılmak değerli ve alkışlanası bir çabadır. Bu fuar, bu bilginin, anlayışın, inancın ve çabanın eseridir. 12 bin yıllık geçmişiyle insanlık tarihi açısından benzersiz izler taşıyan Mezopotamya’nın destansı toprakları tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra insanı, mutfağı, el sanatları, misafirperverliği ile turistin yeni beklentilerinin hepsine cevap verebilen çok özel bir destinasyondur. Bölge kültür, inanç ve gastronomi turizminin en önemli duraklarından biri konumunda. Bizler, geçmişin izlerini, gelenek ve göreneklerini hem coğrafyanın hem de insanlarının güzelliklerini tüm dünyaya tanıtabilmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu fuar, bu açıdan büyük bir zemin ve yepyeni bir başlangıç olacaktır.’’

Bağlıkaya, ‘‘Hepimiz biliyoruz ki Türkiye kültür turizminden hak ettiği ölçüde payı alamıyor. Ülkemize gelen yabancı ziyaretçilerin yüzde 80’i İstanbul, Antalya, İzmir, Muğla ve Aydın olmak üzere 5 önemli turizm şehrimize geliyor. Bu dengesizliğin giderilmesi için artık farklı stratejiler geliştirmek, yeni yöntemler denemek ve bunun için özel çaba sarf edilmesi gerekiyor. Turizmi sahil kentlerinin işi gibi görmek sadece döviz ile ölçmek ne bizler için ne de yedi bölgesinde, her biri ayrı değerde, onlarca destinasyon barındıran güzel ülkemiz için yeterli değil. Bir yandan her şey dahil sistemine deniz-güneş-kum üçlemesine mahkûm olmak istemezken, diğer yandan Mezopotamya coğrafyasını, Karadeniz Bölgesi’ni, Doğu Anadolu’muzu turizmden, turizmi de onlardan uzak tutmamalıyız. Turizmi geliştireceksek var olanı değil, eksik olanı ele almak ilk işimiz olmalıdır. Turizmde eksiğimiz bellidir, tüm yıla yayılmış sezon ve tüm bölgelere yayılmış faaliyet…O halde bu eksikliği gidermeye buralardan başlamalıyız. Ülkemiz ve tüm dünyaya bu zenginliklerin layığı ile bölgeyi tanıyan bilen, işin uzmanları tarafından tanıtılıp anlatılması büyük önem taşıyor. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Nemrut Dağı’ndaki tanrı ve kral heykelleri, Diyarbakır Surları, Zerzevan Kalesi, Hevsel Bahçeleri, Göbeklitepe gibi mirasların korunması açısından da bizlere büyük sorumluluklar yükleniyor. Bu eşsiz turizm destinasyonumuzu bu fuarla dünyada tanıtıp bir turizm markası haline getirmeyi hedefliyoruz. Bölgede çok değerli valilerimiz, yöneticilerimiz var. Bu da bize ayrı bir güç, moral ve avantaj sağlıyor.’’ sözleriyle Türkiye’nin turizmdeki eksiğinin turist dağılımındaki dengesizlik olduğunu belirtti.


TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, son olarak düzenlenen fuarın bölgenin zenginlikleri ve potansiyelinin sergilenmesi bakımından değerli olduğunu ifade etti. Bağlıkaya, ‘‘Ülkenin pazarlama kaynaklarını kullanılırken bu bölgelere pozitif ayrımcılık yaparak daha fazla kaynak aktarılmasını sağlamak gerekir. Bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz ve her geçen yıl daha da geliştirmeyi planladığımız fuar, bölgenin bu geniş yelpazedeki zenginlikleri ve potansiyelinin sergilenmesi bakımından değerli bir platform olacaktır. Bu anlamda bu fuarın çok önemli bir misyon üstleneceğine yürekten inanıyorum.’’ dedi.

SİZLERİ BURSA’NIN KÜLTÜREL BİRİKİMİNE ŞAHİT OLMAYA DAVET EDİYORUM

Fuarın partner şehirlerinden biri olarak Bursa’yı temsil eden Bursa Yenişehir Belediye Başkanı Davut Aydın, konuşmasında Bursa’nın zengin kültürel miraslarından bahsetti.Aydın, ‘‘TÜRSAB tarafından ilki gerçekleştirilen bu fuarın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Diyarbakır ülkemizin kadim şehirlerindendir. Doğudan batıya, güneyden kuzeye uzanan ticaret yollarının kesişme noktası olan kilit şehirlerdendir. Her kadim şehir gibi tarihi mirası, köklü kültürel birikimi, ekonomiye yön verebilme kabiliyeti, turizm potansiyeli gibi farklı özellikleriyle ülkemizin nadide şehirlerindendir. Gerek inanç turizmi gerek kültür turizmi noktasında adeta bir açık hava müzesi niteliğindedir. Bursa da ülkemizin batısındaki açık hava müzesidir. Tarihi kadim, doğası muhteşem, suları şifalı, yaz ve kış sporları için müsait, sanayisi gelişmiş, kültürel altyapısı zengin bir şehir. Sağlık ve kongre turizmi alanlarında bakir bir alan. Bacasız sanayi olarak bilinen turizmin bütün kollarında hemen her nimete sahibiz. Ortadoğu pazarında ön plandayız. Avrupa pazarı için de önemli çalışmalar yapıyoruz. Bursa’da bir turizm rotası belirledik. Şehrin tüm dinamikleri ile birlikte hareket ederek farklı projeleri hayata geçiriyoruz. Geçtiğimiz yıl UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na da aday olduk. Değerlendirmeler sonucunda 2021 yılı sonlarında zanaat ve hat sanatları alanlarında, çini ve ipeğimiz ile UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edildik. Bursa, TÜRKSOY tarafından 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak seçildi. Bu kapsamda bu yıl farklı etkinlikler yapacağız. 4. Dünya Göçebe Oyunları, 2. Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, 5. Türk Dünyası Ata Sporları Şenliği, Bursa Büyükşehir Belediyesi 3. Kitap Fuarı, 12. Fotofest, 60. Uluslararası Bursa Festivali ve TÜRKSOY’un gelenek haline getirdiği programlarla Bursa’yı bu yıl Türk dünyasının kalbinin attığı bir şehir haline getireceğiz. Eylül ayında da bir gastronomi fuarı planlıyoruz. Sizleri şehrimizin kültürel birikimine şahit olmaya davet ediyorum.’’ sözleriyle katılımcıları Bursa’ya davet etti.

MARKAMIZA YAPACAĞIMIZ EN ÖNEMLİ KATKILARDAN BİRİSİ DE YATIRIMLARIN BÜTÜNCÜL OLARAK PLANLANMASIDIR

Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin, ‘‘Bugün, Mezopotamya’nın turizm potansiyelini geliştirmek üzere ülkemiz ve dünya turizminin vazgeçilmez bir destinasyon haline gelmesini sağlamak amacıyla ilk kez düzenlenen bu fuarın bir parçası olmaktan memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Bakanlığımızın önderliğinde Türkiye destinasyonunun ilk bölgesel turizm markası olarak Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini kapsayan Mezopotamya, neolitik çağdan beri insanlık medeniyetinin köklerini ve inancın manevi mirasının bütün görkemini barındırmakta. Burayı ziyaret edecek kişiler bir rüya aleminin içine girecek ve tarihi deneyimleyecek. Dünyanın en zengin destinasyonlarından birine sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Turizmin gelmesi gereken noktaya ulaşması için hep birlikte çalışmalıyız. Bu değerlere sahip çıkabilmek, Mezopotamya markasını her şekilde elimizden geldiği kadar desteklemek, tanıtımını yapmak ve bilinirliğini artırmak durumundayız. Markamıza yapacağımız en önemli katkılardan birisi de yatırımların bütüncül olarak planlanmasıdır. Bölgeye yapılacak yatırımlar mimari ve estetik duygusuna sahip çıkarak hava, kara ve deniz yolu ulaşımı, şehir planlama ve pazarlama ayaklarıyla birlikte ele alınmalıdır. Milli gelirin %5’ini doğrudan, %12’sini dolaylı olarak oluşturan bir sektördeyiz. Mezopotamya’nın daha nitelikli bir destinasyon haline gelerek turizm gelirlerini artırmak için tarihi mirası ön plana çıkartmak, gastronomiye özendirmek, bir doku ve yaşam tarzı oluşturmalıyız. Böylece bu bölgeyi dünyanın en çok ziyaret edilen tarih ve inanç merkezi haline getirebiliriz.’’ sözleriyle bölgenin markalaşmasında bütüncül planlamanın önemini vurguladı.

MEZOPOTAMYA’DA TURİZMİ KÜLTÜREL MİRAS, KÜLTÜR/SANAT VE GASTRONOMİİLE BİRLİKTE DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZ

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, konuşmasında bölgenin turizmde ihtiyaç duyduğu konuları ifade etti.

‘‘Bu fuar sadece Diyarbakır’ın değil, 9 ilimizin turizm fuarıdır. Amacımız, Mezopotamya’yı dünyada bir turizm markası haline getirmek. İlklerin yaşandığı bir coğrafya üzerindeyiz. İlk tapınak, ilk tarımsal üretim, ilk hayvanların evcilleştirilmesi, ilk kültürel varlıklar ve bunların üzerinde farklı kültürlerin izleri turizmden daha fazla gelir sağlamamız üzere imkanlarımızdır. Sosyoekonomik olarak geri kalmış bölgemiz için bunu önemli bir kalkınma aracı olarak değerlendirmeliyiz. Kültür turizmi, inanç turizmi, gastronomi turizm, sağlık turizmi, kırsal turizm ve doğa turizmi açısından önemli bir bölgede yaşıyoruz. Mezopotamya’da turizmi kültürel miras, kültür/sanat ve gastronomi ile birlikte düşünmek zorundayız. Hepimizin de bu zenginliği sürdürülebilir kılmak zorunluluğumuz var. Bu yolda ilk adım 2018’de FİJET’in Diyarbakır’a altın elma ödülü vermesiyle atıldı. 2019 yılında Göbeklitepe yılı ilan edildi. Bugünkü fuar da bunun devamını sağlayacak çok önemli bir etkinlik, bu anlamda TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya’ya çok teşekkür ediyorum.’’

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Irak'ın yanı sıra Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ile Türkiye’nin dört bir köşesinden firmaların ve heyetlerin katılımıyla zenginleşen 1.Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı, 27 Mart 2022 Pazar gününe kadar Diyarbakır Mezopotamya Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde bölgenin eşsiz kültürel ve gastronomi değerlerini ziyaretçilerine sunmaya devam edecek.

İDDMİB Başkan Adayı Ayşegül Çapan, Mandarin Otel’de bir basın toplantısı düzenledi.


HABER-TALİN ŞİRİNPINAR


İDDMİB Başkan Adayı Ayşegül Çapan’dan Yönetim Kurulu Aday yorumu:

Demir gibi kadro

Ayşegül Çapan liderliğindeki ‘İhracat Dostluk Grubu’ İDDMİB Yönetimi Kurulu Adaylarını açıkladı. Projelerini anlatan Çapan, herkesi kucaklayan şeffaf bir yönetim anlayışı yürüteceklerini söyledi. Çapan, seçildiği takdirde sektörün ilk kadın başkanı olacak. 

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkan Adayı Ayşegül Çapan, yönetim kurulu üyesi adaylarını tanıtmak ve 2022-2026 dönemine ilişkin yol haritasını anlatmak üzere
bir basın toplantısı düzenledi. Mandarin Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Çapan, listesinde yer alan adayların her birinin sektörün önde gelen, deneyimli ve güçlü isimlerinden oluştuğuna dikkat çekerek, “Benim başkan adayı olmam sektörümüzün duayen ismi sektörün ağabeyi olarak tanımlanan Tahsin Öztiryaki’nin teşvikleri sayesinde oldu ve kendisi de yönetim kurulu aday listemizde de yer alarak bizleri onurlandırdı. TECRÜBEYLE YENİDEN sloganı ile yola çıktık. Arkadaşlarım sağ olsun bu süreçte sektörümüze de atıfta bulunarak benim için ‘Demir gibi güçlü lider’ dediler. Ben de bugün burada hazır bulunan tüm yönetim kurulu adaylarımız için onurla söylemek istiyorum ki; Demir gibi bir kadro ile geliyoruz” dedi. Sektörün ilk kadın başkanı olacağını belirten Çapan, yine bir ilk olarak yönetim kurulunda kendisi ile birlikte 5 kadın üyenin yer alacağını kaydetti. 

“Yeni dönemi birlikte çalışarak, birlikte karar vererek, birlikte uygulayarak geçireceğiz. Bu nedenle kendimizi ‘İhracat Dostluk Grubu’ olarak tanımlıyoruz” diyen Çapan, “Sektörümüzün her paydaşı için şeffaf olacağız, daha önce de olduğu gibi her talebe, her soruya ve öneriye kulak vereceğiz. Yapacağımız her faaliyet her zamanki gibi hesap verilebilir ve üyelerimizin görüşlerine açık olacak” dedi. 

İDDMİB’in Payını Yüzde 10’a Çıkaracağız

Türkiye’nin 225,4 milyar dolarlık ihracatı içinde İDDMİB’in payının 12,5 milyar dolar olduğunu belirten Çapan, “Türkiye’nin ihracatından aldığımız yüzde 5,5’lik payı yüzde 10’a çıkarmaya kararlıyız. Bu amaçla marka ve katma değerli ürün ihracatı ile kilo başına gelirimizi artırmak her zaman öncelikli konumuz olmaya devam edecek” dedi.

İDDMİB’i holakratik yönetim yaklaşımı adı verilen; bir yönetim hiyerarşisine sahip olmak yerine, kendi kendini organize eden ekipler aracılığıyla yetki ve karar vermeyi dağıttığı kabul edilen, merkezi olmayan bir yönetim ve örgütsel yönetişim modeli ile yöneteceklerini belirten Çapan, “Böylece, sektörün ve tabanın sesi yönetime gelirken, yönetimin karar ve hedefleri de aynı şekilde sektöre ve tabana ulaşacak” dedi. 

Alüminyum sektöründe 50 yıllık bir şirketin 20 yıldır yöneticiliğini yapan ikinci nesil bir sanayici olan Ayşegül Çapan, üç dönemdir de Tahsin Öztiryaki liderliğindeki yönetim kurulunda muhasip üye olarak yer alıyor. Çapan, kendi yönetim döneminde bu zamana kadar verdikleri hizmetleri daha da ileri taşımak için çalışacaklarını belirterek, projelerini açıkladı.

Sektörel İhracat Üsleri ve İDDMİB 2030 Vizyonu Geliyor

Çapan projelerini hazırlarken üyeleri ile birebir görüşerek ortaya çıkan ihtiyaçları merkeze aldıklarını ve tüm projelerini bu ihtiyaçlara göre tasarladıklarını söyledi. 

Endüstrinin yatırım yapmaya hazır ve yüzde 100 büyüme potansiyeli olduğunu belirten Çapan, “Sektörün en önemli sorunlarından biri yatırım için arsa bulunamaması. Katma değerli üretim için makine parkına ayrılacak kaynaklar ise tesis kurulumu için kullanılıyor. Biz arsa ve bina temini TOKİ tarafından sağlanan, içinde eğitim üniteleri ve  laboratuvarların da yer aldığı sektörel kampüslerin kurulması için girişimlerimizi başlattık. Sadece ihracata yönelik yatırım yapılabilecek bu alanları ülkemize kazandıracağız” dedi. 

Çapan, diğer projelerini “İDDMİB 2030 Eylem Planı ile sektörümüzün standart prensiplerini belirleyecek, ölçülebilir ve hesap verilebilir bir yol haritası sunacağız. İhracat yapmaya başlayan ya da ihracata başlamak isteyen firmalarımızın yanında olacağız. İDDMİB Akademi ile onlara yeni pazarlarla tanışmaları için yollar açacağız, ihracata yönelik personel desteğinden finansmana erişime A’dan Z’ye her konuda eğitim desteği sunacağız. Sürdürülebilirlik tüm dünyanın gündeminde yer alıyor. Sektörümüzün geri dönüşüm alanında öncülerden olmasını hedefliyor ve bu nedenle Sürdürülebilirlik Eylem Planı hazırlıyoruz. Kuracağımız İDDMİB FİNANS birimiyle her bir üyemizin finansmana erişim sorunlarını çözeceğiz. Kaynak sağlayıcılarla oluşturacağımız protokollerle üyelerimize özel imkânlar yaratacak, finansmanın doğru kullanımı için onları yönlendireceğiz. Kuracağımız İDDMİB TEDARİK ile tüm üyelerimizin hem yurtiçinden hem yurtdışından uygun hammadde temini için özel olarak çalışacağız. Yönetim kurulundan üyelerimizin uzman olduğu konuları en iyi şekilde aktararak liderlik edeceği,  farklı sektörlerimizden üyelerimizi de katarak oluşturacağımız “Dönüşüm Grupları” sayesinde tüm sanayimizin spesifik başlıklardaki ihtiyaçlarına cevap verecek çözümleri üretecek, üyelerimizin yakın ve uzak gelecekte uyum sağlaması gereken konulara hazırlıklı olmalarını sağlayacağız.” şeklinde özetledi. 

Ayşegül Çapan liderliğindeki yönetim kurulu aday listesi şu isimlerden oluşuyor: 

Tahsin Öztiryaki (Öztiryakiler Mutfak), Hülya Gedik (Gedik Holding), Serdar Urfalılar (Urtim Kalıp İskele), Nilay Denizli (Altek Döküm), Murat Saraylı (Saray Döküm &Kleidco), Pelin Arslan (Arslan Alüminyum), Kenan Aracı (Çuhadaroğlu Alüminyum), Arzu Kantay (Sarbak Metal), Güçlü Kaplangı (Ind Endüstriyel/ Ndustrio), Mesut Öksüz (ÖksüzoğullarıZüccaciye), İsmail Hakkı Öksüz (Döktim Döküm), Murat Demir (Vorne Pencere Kapı Sistemleri) Serhat Servet Dövenci (Sertel Vida)


24 Mart 2022 Perşembe

e-Ticaret sektörünün 2022 yılında 560 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



 e-Ticaret sektörünün 2022 yılında 560 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor

Ülkemizin e-Ticaret sektörünün, bu yıl %40 büyüyerek 560 milyar TL’ye ulaşması hedefleniyor. Elektronik Ticaret İşletmeleri Derneği (ETİD) 2022 sektör buluşması, yoğun bir katılım ile 23 Mart tarihinde gerçekleşti. E-Ticareti ve E-İhracatı destekleyen Uyumsoft’un platin sponsoru olduğu zirveye, 130 firmadan 250’ye yakın sektör temsilcisi katıldı.  

Pandemiyle birlikte tüketici alışkanlıklarının değiştiğini kaydeden ETİD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Ekmekçi, ülkemizde e-ticaret sektörünün yılda ortalama yüzde 65 büyüdüğünü, tüketicilerin pandemiyle online alışverişe daha yoğun alıştığını, e-ticaretin büyüme ivmesinin devam ederek bu yılın sonunda e-ticaret sektör cirosunun 560 milyar TL’ye ulaşmasını öngördüklerini söyledi. 

ETİD Sektör buluşması zirvesine, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ ekibinden Yatırım Hizmetleri Genel Müdürü Özlem İkiz Arın, Kurumsal Hizmetler Genel Müdürü Özkan Metin, İş Geliştirme Direktörü Turgut Erkaynak, ERP Satış Direktörü Ebru Tanburacı, İş Geliştirme ve Kanal Yöneticisi Funda Şengül Akı, İş Geliştirme Yöneticisi Emine Korkmaz, İş Geliştirme Yöneticisi Özhan Kadaifçioğlu, i-Dönüşüm Satış Takım Lideri Sena Rakıcı, i-Dönüşüm Satış Uzmanı Erhan Dilekçi, Süreç ve Optimizasyon Yöneticisi Banu Söğüt katıldı. 


Türk markası Tırport lojistik sektöründe unicorn olma yolunda ilerliyor

 


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Tırport, Doğu Avrupa ve Çin arasındaki lojistik koridorunun bir numaralı dijital platformu olmaya aday

Türk lojistik teknolojileri startup’ı Tırport, lojistik sektöründe unicorn olma yolunda ilerliyor. Doğu Avrupa ve Çin arasında taşıma yapan 1.5 milyon kamyoncunun bir numaralı yük vereni olmayı hedefleyen Tırport, sahip olduğu yapay zeka destekli teknolojiler ve dijital platform gücüyle gelecek 5 yıl içerisinde Doğu Avrupa ve Çin arasındaki lojistik koridorun en büyük oyuncusu olmayı planlıyor. Crunchbase’te dünyanın en önemli 10 lojistik teknolojisi ve dijital yük servisleri arasında yer alan Tırport, 6 dilde ve 7 ülkede tüm dijital platformlarda (iOS, Android, web, iPAD) yer alarak, lojistiğin uçtan uca dijital olarak yönetilmesini sağlıyor. 


Bu yılın ikinci yarısında Avrupa operasyonuna başlamayı planlıyor 


Avrupa’nın ve bölgenin sayılı dijital lojistik platformlarından birisi haline geldiklerini anlatan Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: 

“Tırport olarak, geçtiğimiz yıl günde 4 binin üzerinde FTL operasyonunu yönetmeye başladık. Üye kamyoncu sayısı 100 bine, yükünü Tırport’lu kamyonculara emanet eden KOBİ sayısını yaklaşık 3 bine taşındık. Türkiye dahil 7 ülkede ve 6 farklı dilde tüm dijital platformlarda faaliyet gösteriyoruz. Gelecek 3 yıl içerisinde, sadece Türkiye’de günlük 25 binin üzerinde FTL operasyonunu yönetmeyi hedefliyoruz. Gerekli altyapıları hazırladıktan sonra, 2022 yılı ortasında Avrupa operasyonuna başlamayı planlıyoruz ve 5 yıl içinde Doğu Avrupa ve Çin arasındaki Kuzey ve Orta Lojistik Koridorunun 1 numaralı dijital lojistik aktörü olmayı ve bu hattaki 1.5 milyon kamyoncuya “Operated By Tırport” konsepti ile ev sahipliği yapmayı ve bölgede günlük 100 binin üzerinde FTL taşımayı yönetmeyi planlıyoruz.” dedi. 


Türkiye, lojistik ve üretim üssü olabilme potansiyeline sahiptir 


Avrupa ve Çin arasındaki kuzey lojistik koridoruna hakim olan ve orta lojistik koridorunun tam merkezinde bulunan Türkiye, bulunduğu coğrafyanın lojistik ve üretim üssü olabilme potansiyeline sahiptir. Dünyadaki nitelikli tüketim coğrafyası olan Avrupa’nın bir parçası olması nedeniyle, önümüzdeki 15 yıl içinde yaklaşık 1 trilyon dolarlık ilave bir üretimi de, Türkiye’nin kendi coğrafyasına çekmesi mümkündür.  Nitekim, son dönemlerde artan tedarik krizine paralel olarak, Doğu Avrupa ve Çin arasındaki karayolu trafiği geçtiğimiz iki yılda yedi kattan fazla artmıştır. Bu süreçte, işini Tırport ile hızla dijitalleştirerek uçtan uca dijital olarak gerçek zamanlı ve konum tabanlı teknolojilerle izleyenler; lojistiği ilgilendiren iş süreçlerinde başarı öyküleri yazmaya devam etmektedirler. 


KempinskiResidences Balmumcu, Istanbul projesi için imzalar atıldı.

 


HABER-TALİN ŞİRİNPINAR


KempinskiResidences Balmumcu, Istanbul projesi için İşletme sözleşmesine imzalar atıldı.

İstanbul, dünyanın en heyecan verici şehirlerinden biridir; doğu ve batı sentezini çok iyi harmanlayarak ezelden beriziyaretçilerini ağırlayan hayati bir bağlantıdır.2024 yılının başlarında ilk misafirlerini ağırlayacak olan Kempinski, Balmumcu - Beşiktaş semtinde seçkin, lüks rezidanslar için yeni bir işletme sözleşmesi imzalayarak,  bu küresel şehrin önde gelen hotel gruplarından biri olarak pozisyonunu güçlendiriyor. 

Yemyeşil bir vadide, 30.000 metrekarelik geniş bir arazinin kalbinde yer alan KempinskiResidences Balmumcu, beş modern binaya yayılmış 155 rezidansve 11 seçkin villa ile Boğazın nefes kesici manzarasına karşı ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 194 ila 1.340 metrekare arasında değişen rezidanslar ve villalar, İstanbul'un iş ve ticaret merkezinin kalbinde lüks yaşamı zirvede yaşatacak ve bu anlamda Kempinski tarafından sağlanan özel bir ResidenceConcierge, Resident'sLounge, spor salonu, açık havuz ve vale park hizmeti gibi ayrıcalıklı hizmetler sunuyor olacak. 

“Köklü, lüks otel gruplarının işletme uzmanlığından yararlanan özel markalı konutlara olan talep, son yıllarda artarak devam ediyor ve bu da dünyanın en seçici yatırımcıları arasında en güvenilir ve kişisel bilinirlik açısından en önemli göstergesidir.”


KempinskiGroup CEO'su ve Kempinski AG Yönetim Kurulu Başkanı BernoldSchroeder“Kempinski 30 yılı aşkın bir süredir İstanbul'da bulunuyor ve bu güzel şehrin kalbimizde özel bir yeri var. Bu güzel, lüks rezidans koleksiyonunu yönetmekle görevlendirilmek, Kempinski'nin İstanbul'da sahip olduğu büyük önemin ve şehirdeki uzun vadeli ortağımız Astaş Holding ve Türkiye'nin önde gelen inşaat şirketlerinden biri olan Yapı&Yapı ile olan ilişkimizin gücünü yansıtıyor" diyerek duyduğu gururu dile getiriyor.

Özenle ve rahatlık hedeflenerek tasarlanmış birbirinden eşsiz, zeminden tavana uzanan pencerelerden her biri eşsiz Boğaz ve İstanbul siluetine hakim manzaralara sahip, çok sayıda konfigürasyona sahip 155 rezidanstan oluşuyor. Dubleks RoofPenthouses gibi daha büyük metrekarelere sahip rezidanslar ise, cömert panoramik balkonlara ve çift yönlü pencerelere sahipken, Bahçe Dubleks rezidanslar ise özel havuzlara ve geniş dış mekan alanlara sahiptir. Meşe parke zeminler, mat bronz ve şampanya rengi metal aksanları ve baştan sona sıcak, nötr tonlar ile iç mekanlar modern, şık ve zamansız tasarlanarak bütünleşen mekanlar yaratılmıştır. Son teknoloji cihazlarla donatılmış tam donanımlı mutfaklar, küvetli mermer banyolar ve özel balkonlar, bu projeyi İstanbul'un en lüks konut projelerinden biri olarak nitelendiriyor.

Rezidans Lounge, ev sahiplerine dinlenmek ve günün stresinden uzaklaşmak için ferah bir alan sunarken aynı zamanda komşuları bir araya getiren projenin zengin sosyal alanlarından sadece bir tanesi. Dışarıda, 24.000 metrekareden fazla yeşil alan, yüzme havuzu ve Vitamin Bar, özel bir çocuk havuzu, küçüklerin diğer sakinleri rahatsız etmeden oyun oynayabileceği çocuk oyun alanı bulunuyor. Diğer olanaklar arasında son teknoloji ile donatılmış özel spor salonu, 24 saat güvenlik, vale park hizmeti, kuru temizleme ve çamaşırhane, havaalanı transferleri ve sekreterlik hizmetleri gibi ek hizmetler düzenleyebilen ResidenceConcierge bulunmaktadır.

Merkezi konumda olan KempinskiResidences Balmumcu, İstanbul, lüks butiklerin ve restoranların bulunduğu Zorlu Center’a, her türlü ulaşım bağlantılarına ve hareketli alışveriş ve gece hayatına yakınlığı ile ideal bir konumdadır.

KempinskiResidences Balmumcu, Kempinski tarafından yönetilen ve Astaş Holding’e ait KempinskiResidences Astoria, Kempinski ResidencesBellevue ve Macka Residences byKempinski rezidans projeleri ve ayrıca da Boğaz kıyısındaki efsanevi Çırağan PalaceKempinski İstanbul saray resortun arasına katılacaktır.

Kempinski ResidencesBalmumcu'nun inşaatına başlandı ve ilk konutların 2024'ün başlarında ev sahiplerine teslim edilmesi öngörülüyor. 


Kempinski;

Avrupa'nın en eski otel gruplarından biri olan Kempinski, Avrupa yaşam tarzının geleneksel ince stilini misafirperverliğine ve üstün hizmet standartlarına yansıtmaktadır. Yüzyılı aşkın tecrübe ile gelen bu birikim, kendine güven ve rafineliğin izlerini taşımaktadır. Dünyanın birçok popüler şehrinde lüks oteller işletmekte olan Kempinski, bugün rezidans işletmeciliğinde de dünya çapında bir isim haline gelerek, efsanevi Kempinski misafirperverliğini ve hizmetlerini evinize getirmektedir. 

Dünyada en meşhur Kempinski Hotelleri: KempinskiAdlon Berlin, Kempinski Bangkok Siam, Çırağan PalaceKempinski İstanbul, Kempinski St. Moritz, KempinskiMünchenVierJahreszeiten.

15 yılı aşkın bir süredir devam eden KempinskiResidences – Astaş Holding İşbirliği ile hayata geçirilen projeler: KempinskiResidences Astoria, BellevueResidencesManagedbyKempinski, Maçka ResidencesInterior Design By Armani / Casa ManagedByKempinski. 

Diğer KempinskiResidences Projeleri: KempinskiResidences Dubai-Palm Jumeriah, KempinskiResidences Doha, KempinskiResidencesGuangzhou, KempinskiResidencesShanghai-Puxi, KempinskiResidencesKitzbühel, KempinsiResidencesBeijing, KempinskiResidencesMuscat Oman, KempinskiResidences St. Moritz, KempinskiResidences Bodrum, KempinskiResidences Bangkok-Siam, KempinskiResidences Malta-Gozo, KempinskiResidencesIstria – Croatia


Gürkan Kaban, “Dedeman Hotels International Operasyon Direktörü” olarak atandı.

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


DEDEMAN TURİZM GRUBU’NDA YENİ ATAMA

 Dedeman Turizm Grubu’nda yeni yapılanma süreci, atamalarla sürüyor.

Türkiye’nin ilk uluslararası otel zinciri Dedeman Hotels & Resorts International’ın Operasyon Direktörlüğü görevine turizm ve otelcilik sektörünün deneyimli ismi Gürkan Kaban getirildi. 

Profesyonel iş hayatına 1995 yılında Çırağan Kempinski’de başlayan Gürkan Kaban sırasıyla; Royal Caribbean International, Rixos Ankara, Dedeman İstanbul, Crowne Plaza İstanbul Asia, Hilton İstanbul Kozyatağı otellerinde farklı görev ve sorumluluklar üstlendi. Kaban, son olarak Holiday Inn Şişli’de Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapıyordu. 

Gürkan Kaban; Dedeman otellerinin uluslararası standartlarının uygulanması, maksimum misafir ve çalışan memnuniyetine ulaşılması, gelişen ve değişen dünya koşullarına uygun eğitim çalışmalarının takibi ve sürdürülebilirlik konusunda çalışmalarının yanı sıra kontrollü ve sağlıklı büyüme hedeflerine ulaşılması için önemli projelerde rol alacak.

Evli ve bir çocuk babası olan Gürkan Kaban, iyi derecede İngilizce bilmektedir. 

23 Mart 2022 Çarşamba

Su varlıklarının önemi Dünya Su Günü’nde kamuoyuna duyuruldu.



HABER-TALİN ŞİRİNPINAR


Su varlıklarının önemi ve korunması konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla, TEMA Vakfı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Wilo iş birliğinde hayata geçirilen“Su Kardeşliği Projesi”, Dünya Su Günü’nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ve Wilo Türkiye Genel Müdürü Altuğ Arkaya’nın proje detaylarını paylaştığı toplantıda, 3 yıl sürmesi planlanan projede okul etkinlikleriyle 30 ilde 6 bin çocuğa ulaşılacağı belirtildi. Ayrıca su konusunda doğru ve bilimsel bilgiye erişim sağlamak amacıyla hazırlanan sutema.org web sitesinin yepyeni tasarımı ve içerikleriyle kullanıma açıldığı bilgisi paylaşıldı. 

Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unun yeterli suya ulaşamadığı dünyamızda yaşanan iklim değişikliği; yararlanılabilir suyun tek kaynağı olan yağışı, yağış rejimlerini, yağışın mevsimsel dağılımını ve biçimini etkiliyor. Nehirlerin ana kaynağı olan dağ buzulları giderek yok oluyor. İklim değişikliği ile beraber aşırı su çekimleri nedeniyle yer altı su kaynakları azalıyor, göller kuruyor, ekosistemin hassas dengeleri bozuluyor. Kurak bölgelerde daha sık ve daha şiddetli kuraklıkları artırırken, gıda üretimini ve suya ulaşımı kısıtlıyor. Kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1.330 m3 olan ve su stresi çeken ülkeler arasında bulunan, nüfus artışı ve iklim değişikliği nedeniyle iyi senaryoda bile yağışların yüzde 15-20 azalması beklenen ülkemiz giderek su fakiri olma yolunda ilerliyor. Bu durum, suyun korunması ve verimliliği konusunu öncelikli hale getirirken, sadece insan için değil, doğadaki tüm canlıların su hakkının korunmasını sağlayacak etkili bir su yönetimi sağlanması konusunda acil adımlar atılmasını gerekli kılıyor.            

Bu amaçla TEMA Vakfı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Wilo iş birliğinde, çocuklarda su varlıklarının yaşam için önemi ve korunması konularında farkındalık oluşturulması hedefiyle “Su Kardeşliği Projesi” hayata geçiriliyor. Birleşmiş Milletler tarafından güvenli suya erişime ve küresel su krizine dikkat çekmek amacıyla 22 Mart Dünya Su Günü’nde Swissotel’de tanıtılan projede, eğitim etkinliklerinin yanı sıra yenilenen sutema.org web sitesi ile tüm kamuoyuna ulaşılması hedefleniyor. 

Proje ilk etapta 30 ilde uygulanacak

Su Kardeşliği Projesi kapsamında yürütülecek eğitim etkinlikleriyle, çocukların; su varlığının yaşam için önemi, su ekosistemi, su kirliliği, su tasarrufu ve suyun korunması konularında bilgi edinmeleri ve su ayak izi konusunda farkındalık geliştirmeleri amaçlanıyor. 3 yıl sürmesi planlanan projede, 30 ilde gerçekleştirilecek eğitim etkinlikleriyle, ilkokul 3. ve 4. sınıf kademelerinden toplam 6 bin çocuğa ulaşılması hedefleniyor. 

Sutema.orgweb sitesi yenilenen tasarımı ve içerikleriyle yayında

TEMA Vakfı tarafından 2015 yılında Wilo iş birliği ile hazırlanan ve kamuoyuna açık kaynak olarak yayında olan sutema.org, tasarım ve içerikleriyle tamamen yenilendi. İnfografik tabanlı bir site olarak kurgulanan sutema.org’ta bireyler, suyla ilgili bilgilerini test ederek suyu korumaya söz verecek ve su gönüllüsü olacaklar. Sutema.org'ta, su varlıkları, su döngüsü, su ekosistemleri, Türkiye'de ve dünyada suyun kullanımı, su  tehditleri, suyun sürdürülebilir yönetimi ve su varlıklarının korunması gibi birçok konuda 46 infografik yayınlanacak. Bu özellikleriyle sutema.org, su varlıklarıyla ilgili bilimsel verilere ulaşılabilecek bir rehber kaynak niteliği de taşıyacak. Ayrıca platformda çocuklar ve öğretmenler için eğitici materyaller yer alacak. Bu sayede yüz yüze gerçekleştirilecek okul etkinliklerinin yanı sıra web sitesi aracılığıyla çok daha fazla çocuk ve öğretmene ulaşılacak.

“150 Yıldır Su Tasarrufu İçin İnovatif Çözümler Sunuyoruz”

Wilo Türkiye Genel Müdürü Altuğ Arkaya: “İnsanlar fiziksel ya da ekonomik su kıtlığı nedeniyle güvenli suya erişemiyor. Dünyanın farklı bölgelerinde gittikçe artan kuraklık tehdidi; ekonomik kalkınmayı, gıda güvenliğini, sağlığı, ekosistemleri, enerji üretimini, yoksulluğun ortadan kaldırılmasını ve cinsiyet eşitliğini olumsuz yönde etkiliyor. Su altyapı sistemleri; suyun depolanması, taşınması, insanlara ulaşması ve insan kullanımından sonra temizlenerek doğaya geri döndürülmesini sağlamak için büyük önem taşıyor. Bu altyapının yetersiz olduğu yerlerde insan sağlığı ve ekosistemler zarar görürken, su ve enerji israfına da sebep oluyor. Wilo olarak su konusunda gerekli tasarrufu sağlamak amacıyla inovatif çözümler geliştiriyor ve sürdürülebilir stratejiler ışığında Ar-Ge faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz. 150 yıldır ürettiğimiz pompalarımızla sağladığımız her bir damla tasarrufu gelecek nesiller için bir yatırım olarak görüyor ve bu doğrultuda çalışıyoruz. Fakat bu yetmez diyerek, toplum bilinci oluşturmak adına sürdürülebilir bir yaşamın ana konularından olan suyun önemi, kaynakların doğru kullanımı ve tasarruf konusunda çocukların bilinçlendirilmesine yönelik, TEMA Vakfı ve Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğinde“Su Kardeşliği Projesi”ni hayata geçiriyoruz. Su Kardeşliği Projesi kapsamında verilecek eğitimler, sutema.org web sitesi ve sosyal medya üzerinden yapılacak çalışmalarla su tasarrufu konusunda bilinç oluşturulması sağlanarak, önce çocukların ardından da herkesin suyun önemini kavramasını amaçlıyoruz” dedi. 

“Herkesi suyu korumak için gönüllü olmaya davet ediyoruz”

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç: “Vakıf olarak, Kurucu Onursal Başkanlarımızdan merhum Hayrettin Karaca’nın ‘Yaşamak için yaşat’ ilkesiyle hareket ederek;  bize can veren tüm canlıların yaşam hakkına sahip çıkmanın, yaşamı sağlayan doğal varlıkların korunmasından geçtiğini bilerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Toprak taneciklerinden atmosfere, derelerden akarsulara, göllere, denizlere kadar dünyanın her yerinde su olmasına rağmen, bu suyun yüzde 2.5’i tatlı sudur. Bu sınırlı yaşam kaynağının da büyük bölümü (%69’u) buzullarda donmuş halde bulunur ve canlılar için kullanılabilir koşullarda değildir. Karasal ekosistemler ve insanlar için ulaşılabilir olan tatlı su miktarı ise yalnızca yüzde 1’dir. Su stresi çeken ve giderek su fakiri olma yolunda ilerleyen ülkemizde maalesef evsel ve tarımsal su kullanımımız gelişmiş ülkelerden daha yüksek. Bu da su tasarrufu ve verimli su kullanımı konusunda farkındalığın artırılması çalışmalarına ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Biz de bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığı ve Wilo iş birliğiyle birlikte Su Kardeşliği Projesi’ni hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. Proje ile ilkokul kademesindeki çocukların; su varlıklarının önemini kavramaları ve suyu korumak için neler yapılabileceklerine dair farkındalık kazanmalarını kolaylaştırmak için çalışacağız. Proje kapsamında öğretmelerin çocuklarla paylaşmaları için bir eğitim sunumu ve film geliştirdik. Projenin ilerleyen dönemlerinde bir eğitici kitabı da çocuklarla buluşturmayı hedefliyoruz. Yetişkinlerin su okuryazarlığını geliştirmek ve farkındalıklarını artırmak amacıyla hazırlanan, çok sayıda infografiğin yer aldığı www.sutema.org web sitemizide yeniledik. Web sitemiz aracılığıyla herkesi suyu korumak için su gönüllüsü olmaya davet ediyoruz” dedi.



Wilo Hakkında

1872 yılında Almanya'da kurulan Wilo, yaklaşık 150 yıldır pompa ve pompa sistemleri üreten global bir marka olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Kendi alanında 'ilk'leri gerçekleştiren ve geleceğin teknolojilerini geliştiren Wilo, Türkiye'deki faaliyetlerine 1992 yılında başladı. Yaklaşık 30 yıldır Türkiye’de çalışmalarını sürdüren Wilo, 1992 yılından bu yana istikrarlı bir büyüme gerçekleştirerek sektörün lider markası oldu. İnşaat sektörünün içinde yer alan mekanik tesisat pazarında yenilikçi pompa sistemleri ile hizmet veren Wilo, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geniş ürün yelpazesi ile bina teknolojileri, yangınla mücadele, su yönetimi ve endüstriyel alanlarda müşterilerine çözüm sunmaya devam ediyor.

TEMA Vakfı Hakkında

TEMA Vakfı iki toprak sevdalısı, Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede A. Nihat Gökyiğit tarafından 1992 yılında kuruldu. Topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme ile mücadelede toplumsal duyarlılığı ve farkındalığı artırmak, toprağa sahip çıkmak, koruyucu çözümler üretmek, doğal varlıkları korumak ve bu mücadelenin devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamak amacıyla çalışan gönüllü bir kuruluştur. Ülke genelinde 985 bini aşkın gönüllüsü bulunuyor. TEMA Vakfı bugüne kadar Mera ve Toprak yasalarının kanunlaşmasına destek sağladı. Doğal varlıkları korumak için açtığı/müdahil olduğu 283 davanın 166’sını kazandı. Onlarca dava hala devam ediyor. 27 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 22,3 milyon fidanı toprakla buluşturdu. 22 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 700 milyon meşe palamudu ekti.  312 kırsal kalkınma, koruma ve ağaçlandırma projesi yürüttü. 5 milyondan fazla çocuğa doğa eğitimleri ve farkındalık çalışmaları ile ulaştı. 50 binden fazla öğretmene ve 35 bini aşkın kamu görevlisine çevre seminerleri verdi. 100’e yakın kitap yayımladı ve kamuoyuna sundu. 2012 yılında Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sekretaryası önderliğinde dünyada ilk kez verilen Yaşam İçin Toprak | Land for Life ödülünü ilk kazanan oldu.