Küresel gıda krizi ve açlığa karşı,
“en etkin çare yerli tohumlarla üretilen bakliyat olacaktır”
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan etmişti. İnsanlığın “sessiz dostu” olan toprak; gıda, yakıt ve tıbbi ürünlerin kaynağı olmasının yanında ekosistem için şarttır, suyun filtrelenmesini ve karbon döngüsünü sağlar. Sel ve kıtlık gibi felaket zamanlarında, toprak kritik bir rol oynar. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2016 yılını Uluslararası Bakliyat Yılı ilan etti. Yüzyıllar boyu sağlıklı ve dengeli beslenmenin temel taşlarından olan bakliyat taneleri, hem bitkisel protein, hem karbonhidrat bakımında zengindir. Yerli tohumla üretilen bakliyat, kansere karşı koruduğu için, sağlığa dost, hastalıklara şifa olur.
Reis Gıda, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde bir mesaj yayınladı. Dünyada 800 milyona yakın aç insanın olduğuna işaret eden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, toprağın korunması
ve yerli tohumlarla bakliyat üretiminin ‘küresel gıda krizi ve açlığa çare’ olabileceğini vurguladı.
Yerli tohumla üretilen gıdalar, kansere karşı koruyor
Dünya nüfusu artarken, gıda ihtiyacının da ciddi oranda artmakta olduğunu anlatan Mehmet Reis, şunları söyledi: “Birleşmiş
Milletler (BM)’nin 2015 yılı raporuna göre, dünyamızdaki aç insan sayısı 800 milyonu geçti. 2015 yılında yaklaşık 7 milyar 300 milyonu aşan dünya nüfusunun, 2050 yılında 9 milyarı geçeceği belirtiliyor. Uzmanlar, artan nüfusla birlikte, 2050 yılında iki kat gıda üretimine ihtiyaç olacağını vurguluyor. Bu tablo karşısında, acil olarak önlemlerin alınması gerekiyor. Eğer önlem alınmazsa, önümüzdeki yıllarda birçok gıda ürününün eksikliğinden ve artacak gıda fiyatlarından, daha sıklıkla ve çaresizlik içerisinde bahsedebiliriz” dedi. “Tohum demek; gıda demek, yemek demek, aş demektir” diyerek sözlerini sürdüren Mehmet Reis, kanser uzmanları tarafından yapılan açıklamalarda, yerli tohumlarla üretilen gıdaların kansere karşı koruduğunun vurgulandığını söyledi.
Sürdürülebilir tarım stratejisi hazırlanmalıdır
‘Sürdürülebilir tarım stratejisinin hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti: “Öncelikle; verimli topraklarımızı tarım dışı alanlarda kullanmamalıyız, genç nüfusu tarımda çalışmaya teşvik etmeliyiz ve yerli tohumlarla üretim yaparken bilinçli ilaçlamaya dikkat etmeliyiz. Kısaca ülkelerin; gıda üretimlerini kendilerine yeter bir düzeye yükselmek, çiftçisinin yaşam standardını güvence altına almak, halkına gıda güvenliğine uygun besin maddelerini sürekli temin etmek ve ekonomide de daha güçlü olmak için uzun vadeli planlarını yapmaları zaruridir” dedi.
Dünya topraklarının %30’u verimsiz durumdadır
Bilinçsizce yapılan ilaçlama ve gübre kullanımı, aşırı sulama gibi nedenlerin toprağın verimsiz olmasına yol açtığını anlatan Mehmet Reis, diğer taraftan kentleşme, sanayi tesisleri, madencilik gibi faktörlerin de, tarıma elverişli ekilebilir alanları yok etmekte olduğunu söyledi. Dünyadaki toprakların yaklaşık %30’nun verimsiz durumda olduğuna vurgu yapan Mehmet Reis, şunları kaydetti: “Ülkemizde 1927 yılında nüfusunun %76’sı kırsal kesimde yaşarken, 2015 yılında kırsal kesimde yaşayan nüfus %25’e geriledi. Gerek ülkemizde, gerek diğer ülkelerde; kırsal kesim ile kentlerdeki nüfus, yer değiştiriyor ve kentlere olan göç devam ediyor. Özetle; göçler, toprak kaybı ve tarım alanlarının amacı dışında kullanılması nedeniyle, gelecek açısından ‘güvenli gıdaya’ ulaşmak risk teşkil etmeyi sürdürüyor. Bu nedenle, gelecek nesilleri yerli tohumlarla üretilen gıdalarla sağlıklı şekilde besleyebilmek için, gerekli tedbirlerin biran önce alınması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder