HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Uyumsoft, e-Ticaret seminerinde e-Dönüşüm sürecini anlattı
Ülkemizin inovasyon lideri Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ firması,akademi’19 İstanbul e-Ticaret ve e-İhracat seminerinde, e-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-İrsaliye vd) sürecindeki son gelişmeleri anlattı.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Kampüsü Konferans ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen, akademi’19 İstanbul e-Ticaret ve e-İhracat seminerine, Uyumsoft, Entegra, Akakçe, Aras Kurye, Akbarkod, Aliexpress, PttAVM, Hepsiburada, n11, Çiçek Sepeti’nin aralarında bulunduğu firmalar ve bine yakın sektör temsilcisi katıldı.
ERP ve e-Dönüşümde lider firmayız
Uyumsoft’un ERP ve e-Dönüşümde yaptığı çalışmaları hakkında bilgi veren Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ e-Dönüşüm Satış Koordinatörü Arif Erhun Öçal, şunları söyledi:
“Uyumsoft olarak 23 yıldır, ERP (web, cloud, mobil) çözümlerinde müşterilerimize hizmet veriyoruz. e-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye, e-Defter vd) uygulamalarında, lider firma olarak on bini aşkın müşterimiz ile yolumuza devam ediyoruz. Türkiye’nin inovasyon lideri olan firmamız, yıllık gelirinin %31’ni ar-ge ve inovasyona ayırmaktadır. Geçtiğimiz dönemlerde pazara sunduğumuz bulut tabanlı EkoTicari ürünümüz ile ülkemizin yanı sıra, dünya pazarlarında da yoğun talep almayı hedefliyoruz. Ticaret hayatını ve yaşanan dijital dönüşümü değerlendirecek olursak, Uyumsoft’une-Dönüşüm (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-İrsaliye vd) uygulamaları, işletmelerin dijital dönüşümünü sağlamaktadır” dedi.
Ürün satmıyoruz, işletmelerin ticaret hayatlarını yönetmelerine değer katıyoruz
Uyumsoft’un ERP, e-Dönüşüm uygulamaları ve bulut tabanlı çözümleri çalışmasıyla, ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olduğunu ifade eden Uyumsoft e-Dönüşüm Satış Koordinatörü Arif ErhunÖçal, konuşmasına şöyle devam etti:
“Firma olarak, ürün satmıyoruz, işletmelerin ticaret hayatlarını yönetmelerine dair çözümler sunarak, değer katıyoruz. Gerek ERP çözümlerimiz, gerek bulut tabanlı EkoTicari ailesi, gerek e-dönüşüm uygulamaları ile bir işletmenin tüm süreçlerini dijitalleştirerek, yönetebilmelerinin altyapısını ve danışmanlığını sunmaktayız. Bilindiği üzere son yıllarda firmalar, yazılım ürünlerini satın almak yerine, bulut’tan hizmet almayı tercih etmektedirler. Böylece, hem kullandıkları kadarını ödüyorlar, hem güvenli bir ortamda verilerini tutarken, ciddi bir donanım altyapısı kurmaları da gerekmiyor. Uyumsoft olarak biz de, büyümekte olan KOBİ’ler için bulut ürünlerimiz arasında yer alan EkoTicari ve Banka Bakiyem gibi ürünlerimizi pazara sunduk ve yoğun talep almaktayız. Önümüzdeki dönemde bulut tabanlı ürünlerimize yenileri ekleyeceğiz. Çünkü,bugün ve gelecekte firmalar, çok büyük yazılım çözümleri yerine, çok sayıda bulut servisleri üzerinden şirketlerini yönetmeyi istemektedir. Uyumsoft olarak, Entegra’nın aralarında bulunduğu iş ve çözüm ortaklarımız ile çeşitli konularda işbirliği yaparak, firmaların ihtiyaçlarına çözümler üretmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
28 Ağustos 2019 Çarşamba
Estetikte son trend: Badem göz estetiği ...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Badem göz estetiği hakkında merak edilenler
İlk bakışta yüzde en dikkat çeken organ olan gözler, hem yaşı ele verebiliyor, hem yaşı saklayabiliyor. Göz yapısı aşağıya doğru olduğunda kişiler, daha yorgun, üzgün ve mutsuz görünebiliyor. Kişinin olduğundan daha yaşlı görünmesine neden olan bu sorunun, badem göz estetiği ile ortadan kaldırılması mümkün. Görselliğin giderek daha çok önem kazandığı günümüzde, bakışlar da daha çok ön planda artık. Bakış estetiği, 20’li yaşlarda bile talep edilir ve uygulanır bir hale geldi.
Gelişen estetik tedavilerindeki teknoloji sayesinde genç ve dinamik bakışlar elde edilerek yaş faktörüne olumlu etkilerin olabildiğini kaydeden Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mirza Fırat, şunları söyledi:
“Herkesin güzellik anlayışı farklı olmakla birlikte, hafif yukarıya kalkık ve çekik gözler daha güzel kabul edilebiliyor. Bu nedenle de badem göz estetiğine yoğun talep bulunuyor. Oldukça minik bir cerrahi uygulama olan badem göz estetiği işleminden birkaç saat sonra, hastalar taburcu ediliyor. Bu operasyon sayesinde bakışlardaki derinlik artarken, aynı zamanda bakışların verdiği enerji olumlu yönde değişiyor. Badem göz estetiği ile elde edilen değişim sayesinde kişiler, daha enerjik, genç ve canlı görünebiliyor” dedi.
Birkaç saat içinde, taburcu olunuyor
Badem göz estetiği ile çekici ve alımlı bakışlara sahip olunduğunu anlatan Op. Dr Mirza Fırat, göz çevresinin bir bütün olarak değerlendirildiğini, göz kapağı estetiği ile kaz ayaklarının giderilmesi, düşen kaşların kaldırılması gibi işlemlerin de bu operasyonla birlikte kombine edilmesiyle, göz bölgesine daha olumlu etkiler sağlanabildiğini belirtti.
Yapılan bu operasyonun kişilerin günlük işlerini veya aktivitelerini etkilemediğini kaydeden Op. Dr. Mirza Fırat, işlemden birkaç saat sonra hastaların taburcu edilebildiği bu operasyon sayesinde, bakışlardaki derinliğin arttığını ve aynı zamanda bakışların verdiği enerjinin tamamen olumlu yönde değişebildiğini söyledi.
Badem göz estetiği hakkında, 4 soru-4 cevap
Soru1: Badem göz estetiği nedir?
Cevap1: Gözün iç ve dış yan köşelerine kantus ismini veriyoruz. Badem göz estetiği, gözün dış kantusunun daha dışarı ve yukarı doğru çekilerek, gözün yeniden şekillendirilmesi işlemidir.
Soru2: Badem göz estetiği neden yapılır?
Cevap2: Göz dış kantusunun aşağı doğru olması, yorgunluğu ve düşük enerjiyi çağrıştırır. Etkileyici odak noktası olan gözlerde bu istenmeyen bir etkidir. Birçok kişi, bu nedenle bu operasyonu talep etmektedir. Yapılan cerrahinin kısa basit oluşu ve dokulara zarar vermeyen bir işlem olmasından ötürü de, uygulaması giderek artarak yaygınlaştı.
Soru3: Badem göz estetiği işlemi nasıl yapılıyor?
Cevap3: Bilinen klasik yöntemler ve iple ası teknikleri, maalesef geri dönüşlü, yani kalıcı olmayan işlemlerdir. Yapmış olduğumuz endoskopik teknik ile sunulan en büyük fark, işlemin kalıcı olmasıdır. Ameliyathane koşullarında genel anestezi altında yapılan bu işlem, gözün dış kantusundakifasya ve kasların dışa ve yukarı doğru gerdirilerek, kemik zarına asılmasını kapsar. Ortalama 1 saat sürer. Ömür boyu kalıcılığı olan bu işlemin, yaşlanmanın etkilerine bağlı olarak yıllar içerisinde tekrar edilmesi gerekebilir.
Soru4: Badem göz estetiği kimlere yapılabilir?
Cevap4: Bilinen kronik bir göz rahatsızlığı olmayan ve göz şeklinden şikayetçi olan herkes bu ameliyat için aday olarak gösterilebilir.
Ekonomide “bekle-gör” yerine, “harekete geçilebilir” dönemi başlıyor ...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Ekonomide “bekle-gör” yerine, “harekete geçilebilir” dönemi başlıyor
Bu yılın ilk yarısında, dövizdeki dalgalanmalar, nakit sıkıntısı, yüksek faiz oranları, yerel seçimler, dünyadaki gelişmeler gibi birçok nedenden dolayı ekonomide ciddi daralmalar yaşansa da, yılın ikinci yarısından itibaren ve özellikle son çeyrekte piyasaların yeniden hareketleneceği öngörülüyor.
Yılın ikinci yarısından itibaren özellikle Kurban Bayramından sonra piyasaların yukarı yönlü bir ivme kazanmaya başlayabileceğini anlatan Lidya Grup Yönetim Kurulu Danışmanı Rıza Başoğlu, şunları söyledi:
“Son aylarda iş hacminde yaşanan daralmalar, iş dünyasının “yatırım yapma”özlemini artırdı ve yoğun bir iş yapma isteği olduğunu gözlemliyoruz. Özetle, iş dünyasının yatırım iştahına ek olarak, faizlerin düşmeye başlaması, seçim gündeminden çıkılması, turizm sektörü başta olmak üzere bazı sektörlerdeki canlanmalar, ekonomide “bekle-gör” dönemi yerine, “harekete geçilebilir” döneminin başlayabileceğine işaret ediyor. Buradaki sıkıntı, öngörülebilirlik ve sürekliliğin olmamasıdır. Nitekim, FED’in 2019 yılı için faiz indirimi sinyallerini vermesi ve dünyadaki nakit bolluğu, ülkemiz dahil birçok ülkeye daha cazip fiyatlardan para akışını sağlama imkanı sunmaktadır.Bu da ülke olarak verdiğimiz istikrarlı ve güvenli görüntüye bağlıdır” dedi.
Üretmezseniz, tüketemezsiniz. Tüketmezseniz, üretemez ve büyüyemezsiniz
Ekonomideki gelişmeleri değerlendirmeyi sürdüren Lidya Grup Yönetim Kurulu Danışmanı Rıza Başoğlu, konuşmasına söyle devam etti:
“Az önce ifade ettiğim üzere, Eylül ayı itibariyle bir canlanmanın olacağını öngörmüştük, bu öngörümüz devam ediyor ve yılın son çeyreğinin hareketli geçeceğini değerlendiriyoruz. Bilindiği üzere, ekonomik ve yönetsel alınan kararların, artı veya eksi neticeleri,bir sonraki devreye yansıyor. Son dönemlerde piyasalardaki olumlu yöndeki kıpırdanmanın etkisini de,yılın son çeyreğinde yaşayacağız. Bu gelişimde, olumlu siyasi yaklaşımlar, yüksek likidite hacmi ve faizlerin düşmesinin rolü olacak. Önümüzdeki dönemde, Türk Lirası’nın alım gücünün artacağı öngörülüyor ve bu da piyasalara tüketim ayağında canlanma getirecek.Çünkü hepimiz farkındayız ki, üretmezseniz, tüketemezsin. Tüketmezseniz, üretemez ve büyüyemezsiniz. Bu bir döngü. Özetle, hangi şartlarda olursa olsun, üretmek ve geliştirmek zorundayız. Bu veriler ışığında, dijital baskı makineleri sektörünü değerlendirdiğimizde de şunları söyleyebiliriz. Ekonomideki daralma ile birlikte, geçtiğimiz aylarda ilave makine yatırımı yapılması veya makinelerin yenilenmesi kararları ertelenmişti. Ancak önümüzdeki dönemde, ekonomiye olan güven, piyasaların yeniden canlanması ve son kullanıcı taleplerinin artmasıyla, yatırımlar gerçek kapasitelerinde kullanılabilmeye başlanacaktır. Büyüme hedefi olan firmalar, piyasada yaşanan daralmanın sonucu küçülen yapıların pazar paylarını da dikkate alarak ekipman yatırımlarını geliştirecektir” diye konuştu.
Günü kurtarma endişesi, geleceği kaybettiriyor
Güçlü organizasyon ve güçlü sermaye yapısına sahip olmayan firmaların, “günü kurtarma” eylemlerinin olumsuz sonuçlarının altını çizen Rıza Başoğlu, şunları kaydetti:
“Olası bir ekonomik krizde, güçlü sermayeye sahip olmayan işletmeler, günü kurtarmaya çalışıyorlar. Günlük kaygılar ile de maliyetlerinin çok altında zararına satışlar yapabiliyorlar. Bu durum, hem firmanın yarınlarını riske atarken, hem de piyasadaki fiyat istikrarını bozarak, diğer işletmelere de zarar verebiliyor. Özetle, günü kurtarma kaygısıyla hareket eden firmaların zararına yaptıkları satışlar, işletmenin hem bir çıkmazın içine girmesine ve ardından küçültmesine neden olabiliyor. Bu olumsuzlukları yaşamamak için şirketlerin kendi finansal verilerini detaylıca analiz etmeleri gerekiyor. İşletmeler, gelirlerini, giderlerini ve gerçek maliyetlerini bilmelidirler. Ülkemizde paranın maliyetinin yüksek ve değişken olması, ciddi riskleri de barındırabiliyor. Bunun profesyonelce yönetilmesi gerekiyor. Ayrıca, her kurum, müşteri hacimlerini,müşterilerin ödeme alışkanlıklarını ve borçlarınıv.bgibi müşterileriyle ilgili süreçleri de analiz etmelidirler. İşletmeyle ilgili yapılan analizin yanı sıra, dünyadaki siyasi ve finansal gelişmeleri izlemek de önemlidir. Eldeki verilerin ışığında da,işletmenin yol haritası hazırlanabilir ve böylece yöneticiler önlerini daha iyi görebilirler. Bunlar sağlanınca şirketler,var olan değerlerini daha etkin yönetirler, gereksiz yatırımlardan kaçınabilirler ve nakit akışlarını pozitif yönde sağlamayı gerçekleştirirler. Özetle, paranın hesabını doğru hesapladıklarında, gelecekteki olası olumsuz sürprizlerden de daha az etkileneceklerdir. Aksi taktirde, az önce de ifade ettiğimiz gibi, günü kurtarma eylemi günü kurtarırken, işletmenin yarınlarıtehlikeye sokulmuş olabilir” şeklinde konuştu.
Ekonomide “bekle-gör” yerine, “harekete geçilebilir” dönemi başlıyor
Bu yılın ilk yarısında, dövizdeki dalgalanmalar, nakit sıkıntısı, yüksek faiz oranları, yerel seçimler, dünyadaki gelişmeler gibi birçok nedenden dolayı ekonomide ciddi daralmalar yaşansa da, yılın ikinci yarısından itibaren ve özellikle son çeyrekte piyasaların yeniden hareketleneceği öngörülüyor.
Yılın ikinci yarısından itibaren özellikle Kurban Bayramından sonra piyasaların yukarı yönlü bir ivme kazanmaya başlayabileceğini anlatan Lidya Grup Yönetim Kurulu Danışmanı Rıza Başoğlu, şunları söyledi:
“Son aylarda iş hacminde yaşanan daralmalar, iş dünyasının “yatırım yapma”özlemini artırdı ve yoğun bir iş yapma isteği olduğunu gözlemliyoruz. Özetle, iş dünyasının yatırım iştahına ek olarak, faizlerin düşmeye başlaması, seçim gündeminden çıkılması, turizm sektörü başta olmak üzere bazı sektörlerdeki canlanmalar, ekonomide “bekle-gör” dönemi yerine, “harekete geçilebilir” döneminin başlayabileceğine işaret ediyor. Buradaki sıkıntı, öngörülebilirlik ve sürekliliğin olmamasıdır. Nitekim, FED’in 2019 yılı için faiz indirimi sinyallerini vermesi ve dünyadaki nakit bolluğu, ülkemiz dahil birçok ülkeye daha cazip fiyatlardan para akışını sağlama imkanı sunmaktadır.Bu da ülke olarak verdiğimiz istikrarlı ve güvenli görüntüye bağlıdır” dedi.
Üretmezseniz, tüketemezsiniz. Tüketmezseniz, üretemez ve büyüyemezsiniz
Ekonomideki gelişmeleri değerlendirmeyi sürdüren Lidya Grup Yönetim Kurulu Danışmanı Rıza Başoğlu, konuşmasına söyle devam etti:
“Az önce ifade ettiğim üzere, Eylül ayı itibariyle bir canlanmanın olacağını öngörmüştük, bu öngörümüz devam ediyor ve yılın son çeyreğinin hareketli geçeceğini değerlendiriyoruz. Bilindiği üzere, ekonomik ve yönetsel alınan kararların, artı veya eksi neticeleri,bir sonraki devreye yansıyor. Son dönemlerde piyasalardaki olumlu yöndeki kıpırdanmanın etkisini de,yılın son çeyreğinde yaşayacağız. Bu gelişimde, olumlu siyasi yaklaşımlar, yüksek likidite hacmi ve faizlerin düşmesinin rolü olacak. Önümüzdeki dönemde, Türk Lirası’nın alım gücünün artacağı öngörülüyor ve bu da piyasalara tüketim ayağında canlanma getirecek.Çünkü hepimiz farkındayız ki, üretmezseniz, tüketemezsin. Tüketmezseniz, üretemez ve büyüyemezsiniz. Bu bir döngü. Özetle, hangi şartlarda olursa olsun, üretmek ve geliştirmek zorundayız. Bu veriler ışığında, dijital baskı makineleri sektörünü değerlendirdiğimizde de şunları söyleyebiliriz. Ekonomideki daralma ile birlikte, geçtiğimiz aylarda ilave makine yatırımı yapılması veya makinelerin yenilenmesi kararları ertelenmişti. Ancak önümüzdeki dönemde, ekonomiye olan güven, piyasaların yeniden canlanması ve son kullanıcı taleplerinin artmasıyla, yatırımlar gerçek kapasitelerinde kullanılabilmeye başlanacaktır. Büyüme hedefi olan firmalar, piyasada yaşanan daralmanın sonucu küçülen yapıların pazar paylarını da dikkate alarak ekipman yatırımlarını geliştirecektir” diye konuştu.
Günü kurtarma endişesi, geleceği kaybettiriyor
Güçlü organizasyon ve güçlü sermaye yapısına sahip olmayan firmaların, “günü kurtarma” eylemlerinin olumsuz sonuçlarının altını çizen Rıza Başoğlu, şunları kaydetti:
“Olası bir ekonomik krizde, güçlü sermayeye sahip olmayan işletmeler, günü kurtarmaya çalışıyorlar. Günlük kaygılar ile de maliyetlerinin çok altında zararına satışlar yapabiliyorlar. Bu durum, hem firmanın yarınlarını riske atarken, hem de piyasadaki fiyat istikrarını bozarak, diğer işletmelere de zarar verebiliyor. Özetle, günü kurtarma kaygısıyla hareket eden firmaların zararına yaptıkları satışlar, işletmenin hem bir çıkmazın içine girmesine ve ardından küçültmesine neden olabiliyor. Bu olumsuzlukları yaşamamak için şirketlerin kendi finansal verilerini detaylıca analiz etmeleri gerekiyor. İşletmeler, gelirlerini, giderlerini ve gerçek maliyetlerini bilmelidirler. Ülkemizde paranın maliyetinin yüksek ve değişken olması, ciddi riskleri de barındırabiliyor. Bunun profesyonelce yönetilmesi gerekiyor. Ayrıca, her kurum, müşteri hacimlerini,müşterilerin ödeme alışkanlıklarını ve borçlarınıv.bgibi müşterileriyle ilgili süreçleri de analiz etmelidirler. İşletmeyle ilgili yapılan analizin yanı sıra, dünyadaki siyasi ve finansal gelişmeleri izlemek de önemlidir. Eldeki verilerin ışığında da,işletmenin yol haritası hazırlanabilir ve böylece yöneticiler önlerini daha iyi görebilirler. Bunlar sağlanınca şirketler,var olan değerlerini daha etkin yönetirler, gereksiz yatırımlardan kaçınabilirler ve nakit akışlarını pozitif yönde sağlamayı gerçekleştirirler. Özetle, paranın hesabını doğru hesapladıklarında, gelecekteki olası olumsuz sürprizlerden de daha az etkileneceklerdir. Aksi taktirde, az önce de ifade ettiğimiz gibi, günü kurtarma eylemi günü kurtarırken, işletmenin yarınlarıtehlikeye sokulmuş olabilir” şeklinde konuştu.
9 Ağustos 2019 Cuma
Turquality 18 kalemde, ihracat yapan firmaları destekliyor
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
İhracat yapan firmalar, Turquality’den mutlaka yararlanmalıdır
İhracat yapan firmaların Turquality Programı’ndan yararlanmasının önemini anlatan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, programın kazanımlarını anlatarak, ürün veya hizmet ihracatı yapan firmaların hangi koşullarda TurqualityProgramı desteklerinden yararlanabileceği ile destek kalemleri hakkında bilgiler verdi.
Turquality’nin,Türk markalarının stratejik, fonksiyonel ve operasyonel süreçlerini, uluslararası süreçler haline getirmesi ile bir iş modeli olarak karşımıza çıktığını ifade eden Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:
“Turquality programının firmalara kazandırdığı en büyük fayda; stratejik, fonksiyonel ve operasyonel süreçlerin global seviyeye getirilmesi suretiyle, daha sürdürülebilir bir büyüme ve bir birim başına daha karlı ihracat yapılması imkanı sağlamasıdır. Bu iş modelinin sürdürülebilir olması, markaların uluslararası pazarlarda rekabet etmesinin önünü açmaktadır” dedi.
Ürün ihracatı yapan markalar için Turqualitydesteği almanın koşulları nelerdir?
Ürün ihracatı yapan markaların,Turqualitydesteği almaları için ön koşulların neler olması gerektiği hakkında değerlendirme yapan Dr. Salim Çam, şunları söyledi:
“Müracaat eden markanın Türkiye’de tescilinin yapılmış olması gerekiyor. Yurtdışında da ibraz edeceği iş planında belirtilecek hedef pazarlarının en az birinde aynı markanın tescil edilmiş olması gerekiyor. Son 3 yıl ihracat yapma zorunluluğu ve ihracat ortalamasının en az 3 milyon tutar oranında olması gerekiyor. Mükemmel iş modelinin hayata geçirilmiş olması gerekiyor” diye konuştu.
Hizmet ihracatı yapan markalar için Turqualitydesteği almanın koşulları nelerdir?
Hizmet ihracatı yapan markaların, Turqualitydesteği almaları için ön koşulların neler olması gerektiği hakkında bilgi veren Dr. Salim Çam, şunları anlattı:
“Müracaat eden markanın Türkiye’de tescilinin yapılmış olması gerekiyor. Yurtdışında da ibraz edeceği iş planında belirtilecek hedef pazarlarının en az birinde aynı markanın tescil edilmiş olması gerekiyor. Mükemmel iş modelinin hayata geçirilmiş olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
TurqualityProgramının 18 kalemde destekleri şunlardır:
1-İstihdam Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
2-Sertifikasyon Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
3-Yazılım ve Bilişim Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
4-Depo Hizmetleri Giderleri |Ürün İhracatı|
5-Gelişim Yol Haritası |Ürün ve Hizmet İhracatı|
6-Tanıtım, Reklam ve Pazarlama Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
7-Hedef Pazarlara Yönelik Danışmanlık Giderleri |Ürün İhracatı|
8-Pazar Araştırması Çalışması ve Raporlama Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
9-Mağaza ve Franchise Kira ve Kurulum Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
10-Kurulum, Dekorasyon, Konsept Mimarı Giderleri |Ürün İhracatı|
11-Ofis, Depo, Showroom, Kira ve Kurulum Giderleri |Ürün İhracatı|
12-Yönetim Danışmanlık Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
13-Tasarım Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
14-Uluslararası Hukuk Danışmanlık Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
15-Marka, Patent, Faydalı Model ve Endüstriyel Tasarım Tescil Giderleri |Ürün İhracatı|
16-Ürün, Hizmet ve Marka Tescili ve Korunması ile İlgili Giderler |Hizmet İhracatı|
17-Ön Tanı Merkezi, Klinik, Eğitim Merkezi, Kira ve Kurulum Giderleri |Hizmet İhracatı|
18-Satış Sonrası Servis, Reyon, Raf, Dekorasyonlu Köşe, Kira ve Kurulum Giderleri |Ürün ve Hizmet İhracatı|
5 Ağustos 2019 Pazartesi
Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Sertifikaları sahiplerini buldu,,,
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Sertifikaları sahiplerini buldu
Uyumsoft’un üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği “Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Sertifikaları” sahiplerini buldu.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Yıldız Teknopark ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ işbirliğiyle, bu yıl 11.’si gerçekleşen Uyum Akademi Yaz Staj Okulu’nun Başarı Sertifikaları Töreni, 24 Temmuz Çarşamba günü, Yıldız Teknoparkı Yönetim Ofisi Konferans Salonu’nda yapıldı.
Sertifika törenine, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, YTÜ Elektrik - Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurettin Umurkan,Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, YTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi İsmail Sevim, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi Ahmet Elbir ve Araştırma Görevlisi Emir Erdem ile staj programına destek veren firma temsilcileri ve başarı sertifikalarını almaya hak kazanan öğrenciler katıldı.
23 üniversiteden 60’ın üzerindeki öğrenci, Başarı Sertifikasını aldı
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Marmara Üniversitesi (MÜ), İstanbul Üniversitesi (İÜ), Boğaziçi Üniversitesi (BÜ)’nin aralarında bulunduğu 23 üniversiteden, endüstri, matematik, yazılım, bilgisayar mühendisliği bölümlerinde okuyan 60’ın üzerindeki öğrenci, Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikalarını almanın heyecanını yaşadılar.
Uyum Akademi Yaz Staj Okulunda, Endüstri Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümleri için 3 ayrı sınıf oluşturuldu. Bilgisayar ve matematik mühendisliği öğrencileri “C# Temel eğitimi ve Microsoft SQL Server” eğitimi aldılar. Endüstri mühendisliği öğrencileri “ERP (Uyumsoft ERP web, cloud, mobil)” eğitimini aldılar. Yaz staj okulu programına katılan öğrenciler, kendi alanlarındaki teorik eğitimin yanı sıra, proje bazlı pratik uygulamalar da gerçekleştirdiler. Ayrıca, Uyumsoft’un ERP hizmeti verdiği sanayi kuruluşları ve Yıldız Teknopark’taki firmaları ziyaret ederek, işletmelerdeki iş süreçlerini yakından inceleme fırsatı buldular.
İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir
Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, yaptığı konuşmada şunları söyledi.
“Yıldız Teknopark olarak, üniversite- sanayi işbirliği kapsamında birçok projeyi başarıyla yürütüyoruz. Uyumsoft ile birlikte yaptığımız yaz staj okulu projesi, bunun başarılı örneklerinden birisidir. Bu projeye önderlik eden Mehmet Önder, Uyumsoft’a yeni bir ekip üyesini katarken, istihdam edeceği kişiyi sadece bitirdiği üniversite ile değerlendirmez, o kişinin katıldığı kursları, firmasına katacaklarını ve heyecanını da değerlendirir. Eğitimde, teorik bilginin yanında, pratik bilgi de muhakkak olmalıdır. Yaz staj okulu gibi çalışmalar, gençlerin teorik ve pratik birikimini artırmaktadır. İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir” dedi.
Genç meslektaşları ile 11 yıldır bilgisini ve tecrübesini paylaşıyor
Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, öğrencilere bu hizmeti vermenin mutluluğu içerisinde olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
“Firma olarak sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübemizi, gelecek nesiller ile paylaşmak için 11 yıl önce Uyum Akademi projemizi hayata geçirdik. Genç meslektaşlarımız ile bir araya gelerek, teorik ve pratik eğitimleri vermenin yanı sıra, sektörel gelişmeleri de anlatıyoruz. Gençlere ve çalışanlara her zaman vereceğim tavsiyem şudur ki, daima daha çok çalışarak işlerini en iyi şekilde yaparlarsa, hedeflerine ulaşacaklardır. Uyumsoft olarak 23.’cü yılımızda, kurumsal kaynak planlama (web, cloud, mobil ERP) ve e-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye, e-Defter vd) uygulamalarında on binin üzerindeki müşterimize hizmet vermekteyiz” dedi.
Uyumsoft ve ekosistemindeki işletmelerde, istihdam fırsatları sağlanıyor
Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, şunları söyledi:
“Uyumsoft olarak Türkiye’nin inovasyon liderleri arasındayız. Uyumsoft’u kısaca üç madde ile anlatırsak; birinci olarak yerli ve milli yazılımlar yapıyoruz; ikinci olarak eko-sistemindeki 250 firma ile işbirliği gerçekleştiriyoruz ve üçüncü olarak Uyum Akademi gibi çeşitli projeler ile topluma değer katmayı sürdürüyoruz. Yaz staj okulumuzun bu yıl 11.’ni tamamladık ve başarılı olan öğrencilere başarılı sertifikalarını verdik. Genç mühendislere, Uyumsoft bünyesinde, ekosistemindeki işletmelerde ve Uyumsoft’un hizmet verdiği 10 binin üzerindeki müşterilerinde iş fırsatları sağlamaya devam ediyoruz” dedi.
Yaz staj okuluna yoğun talep bulunuyor
Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, şunları söyledi:
“Gençler, kariyer yolculuklarının başlangıcında aldıkları bu eğitimden büyük kazanımlar elde ediyorlar. Bu da, Uyum Akademi Yaz Staj okulunun, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında başarılı bir eğitim programı olduğunun göstergesidir ve bu nedenle yaz staj okulumuza yoğun talep bulunuyor. Yaz staj okulu programımıza katılan öğrenciler, “C# Temel eğitimi ve Microsoft SQL Server” ile “ERP” konularında eğitim alarak, iş hayatına hazırlanmaya devam ediyorlar. Staj programında başarılı olan öğrencilere, kendi bünyemizde ve müşterilerimizde staj veya çalışma imkanları da sağlamaktayız” dedi.
Program, başarı sertifikalarının ve teşekkür plaketlerinin verilmesi ile son buldu
Konuşmaların ardından, Prof. Dr. Mesut Güner, Mehmet Önder, Prof. Dr. Ercan Öztemel ve YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Nurettin Umurkan tarafından, öğrencilere Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikaları verildi.
Yaz okulu stajı boyunca öğrencilere, işletmelerinde bilgilendirme yapan Sunny firması, Mita Kalıp firması, Duyar Vana firması, Ozon Tekstil firması, RDC Talent firması ve Çiçek Sepeti firmasına desteklerinden dolayı teşekkür plaketleri takdim edildi.
Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Sertifikaları sahiplerini buldu
Uyumsoft’un üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği “Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Sertifikaları” sahiplerini buldu.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Yıldız Teknopark ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ işbirliğiyle, bu yıl 11.’si gerçekleşen Uyum Akademi Yaz Staj Okulu’nun Başarı Sertifikaları Töreni, 24 Temmuz Çarşamba günü, Yıldız Teknoparkı Yönetim Ofisi Konferans Salonu’nda yapıldı.
Sertifika törenine, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, YTÜ Elektrik - Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurettin Umurkan,Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, YTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi İsmail Sevim, Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Araştırma Görevlisi Ahmet Elbir ve Araştırma Görevlisi Emir Erdem ile staj programına destek veren firma temsilcileri ve başarı sertifikalarını almaya hak kazanan öğrenciler katıldı.
23 üniversiteden 60’ın üzerindeki öğrenci, Başarı Sertifikasını aldı
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Marmara Üniversitesi (MÜ), İstanbul Üniversitesi (İÜ), Boğaziçi Üniversitesi (BÜ)’nin aralarında bulunduğu 23 üniversiteden, endüstri, matematik, yazılım, bilgisayar mühendisliği bölümlerinde okuyan 60’ın üzerindeki öğrenci, Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikalarını almanın heyecanını yaşadılar.
Uyum Akademi Yaz Staj Okulunda, Endüstri Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümleri için 3 ayrı sınıf oluşturuldu. Bilgisayar ve matematik mühendisliği öğrencileri “C# Temel eğitimi ve Microsoft SQL Server” eğitimi aldılar. Endüstri mühendisliği öğrencileri “ERP (Uyumsoft ERP web, cloud, mobil)” eğitimini aldılar. Yaz staj okulu programına katılan öğrenciler, kendi alanlarındaki teorik eğitimin yanı sıra, proje bazlı pratik uygulamalar da gerçekleştirdiler. Ayrıca, Uyumsoft’un ERP hizmeti verdiği sanayi kuruluşları ve Yıldız Teknopark’taki firmaları ziyaret ederek, işletmelerdeki iş süreçlerini yakından inceleme fırsatı buldular.
İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir
Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, yaptığı konuşmada şunları söyledi.
“Yıldız Teknopark olarak, üniversite- sanayi işbirliği kapsamında birçok projeyi başarıyla yürütüyoruz. Uyumsoft ile birlikte yaptığımız yaz staj okulu projesi, bunun başarılı örneklerinden birisidir. Bu projeye önderlik eden Mehmet Önder, Uyumsoft’a yeni bir ekip üyesini katarken, istihdam edeceği kişiyi sadece bitirdiği üniversite ile değerlendirmez, o kişinin katıldığı kursları, firmasına katacaklarını ve heyecanını da değerlendirir. Eğitimde, teorik bilginin yanında, pratik bilgi de muhakkak olmalıdır. Yaz staj okulu gibi çalışmalar, gençlerin teorik ve pratik birikimini artırmaktadır. İş hayatında, bir adım önde olmak önemlidir” dedi.
Genç meslektaşları ile 11 yıldır bilgisini ve tecrübesini paylaşıyor
Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, öğrencilere bu hizmeti vermenin mutluluğu içerisinde olduğunu dile getirerek şunları söyledi:
“Firma olarak sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tecrübemizi, gelecek nesiller ile paylaşmak için 11 yıl önce Uyum Akademi projemizi hayata geçirdik. Genç meslektaşlarımız ile bir araya gelerek, teorik ve pratik eğitimleri vermenin yanı sıra, sektörel gelişmeleri de anlatıyoruz. Gençlere ve çalışanlara her zaman vereceğim tavsiyem şudur ki, daima daha çok çalışarak işlerini en iyi şekilde yaparlarsa, hedeflerine ulaşacaklardır. Uyumsoft olarak 23.’cü yılımızda, kurumsal kaynak planlama (web, cloud, mobil ERP) ve e-Dönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye, e-Defter vd) uygulamalarında on binin üzerindeki müşterimize hizmet vermekteyiz” dedi.
Uyumsoft ve ekosistemindeki işletmelerde, istihdam fırsatları sağlanıyor
Uyumsoft Yönetim Danışmanı Prof. Dr. Ercan Öztemel, şunları söyledi:
“Uyumsoft olarak Türkiye’nin inovasyon liderleri arasındayız. Uyumsoft’u kısaca üç madde ile anlatırsak; birinci olarak yerli ve milli yazılımlar yapıyoruz; ikinci olarak eko-sistemindeki 250 firma ile işbirliği gerçekleştiriyoruz ve üçüncü olarak Uyum Akademi gibi çeşitli projeler ile topluma değer katmayı sürdürüyoruz. Yaz staj okulumuzun bu yıl 11.’ni tamamladık ve başarılı olan öğrencilere başarılı sertifikalarını verdik. Genç mühendislere, Uyumsoft bünyesinde, ekosistemindeki işletmelerde ve Uyumsoft’un hizmet verdiği 10 binin üzerindeki müşterilerinde iş fırsatları sağlamaya devam ediyoruz” dedi.
Yaz staj okuluna yoğun talep bulunuyor
Uyum Akademi Yöneticisi Tarık Dağ, şunları söyledi:
“Gençler, kariyer yolculuklarının başlangıcında aldıkları bu eğitimden büyük kazanımlar elde ediyorlar. Bu da, Uyum Akademi Yaz Staj okulunun, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında başarılı bir eğitim programı olduğunun göstergesidir ve bu nedenle yaz staj okulumuza yoğun talep bulunuyor. Yaz staj okulu programımıza katılan öğrenciler, “C# Temel eğitimi ve Microsoft SQL Server” ile “ERP” konularında eğitim alarak, iş hayatına hazırlanmaya devam ediyorlar. Staj programında başarılı olan öğrencilere, kendi bünyemizde ve müşterilerimizde staj veya çalışma imkanları da sağlamaktayız” dedi.
Program, başarı sertifikalarının ve teşekkür plaketlerinin verilmesi ile son buldu
Konuşmaların ardından, Prof. Dr. Mesut Güner, Mehmet Önder, Prof. Dr. Ercan Öztemel ve YTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Nurettin Umurkan tarafından, öğrencilere Uyum Akademi 11.Yaz Staj Okulu Başarı Sertifikaları verildi.
Yaz okulu stajı boyunca öğrencilere, işletmelerinde bilgilendirme yapan Sunny firması, Mita Kalıp firması, Duyar Vana firması, Ozon Tekstil firması, RDC Talent firması ve Çiçek Sepeti firmasına desteklerinden dolayı teşekkür plaketleri takdim edildi.
Hasta uyutulmadan,“bel fıtığı ameliyatı” yapılabiliyor ...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Mikroteknik yöntemi ile hastayı uyutmadan bel fıtığı ameliyatı yapılabiliyor
Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, bel fıtığı ameliyatı ve dar kanal ameliyatı için verilecek kararın önemli olduğuna dikkat çekti. Bel fıtığı veya dar kanal ameliyatına karar verilmiş ise,ameliyatı geciktirmemek gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, bu ameliyatların geciktirildiği takdirde felç gibi telafisi mümkün olmayan sonuçları ortaya çıkabileceğini söyledi.
Mikroteknik yöntemi ile hastaların uyutulmadan bel fıtığı ameliyatlarının yapılabildiğini anlatan Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, aynı zamanda mikroteknik ile yapılan bel fıtığı veya dar kanal ameliyatlarında özellikle ciltten itibaren tüm dokuların korunduğunu kaydetti.
Tüm dokular korunuyor ve dikiş aldırmaya gerek kalmıyor
Bel fıtığı ameliyatında veya dar kanal ameliyatında mikroteknik ile çalışıldığında sinir elemanları ve diğer dokuların görüntü alanına büyütüldüğünü anlatan Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, ciltten itibaren güvenli ve estetik olarak dokuların daha iyi korunduğu, hatta ameliyat sonrasında dikiş aldırmayı gerektirmeyen bir ameliyat gerçekleştirilebildiğini belirtti.
Bu ameliyatların mikroteknik ile yapıldığında hastaların ameliyat sonrasında çok daha iyi hissettiklerini, aynı gün yürüyebildiklerini ve ertesi gün taburcu olabildiklerini ifade eden Doç. Dr. Yıldızhan, şunları söyledi:
“Bel fıtığı ameliyatında amaç, sinir elemanları üzerindeki basıyı iyi bir operasyonla ortadan kaldırmak, hastanın yakınmalarını sonlandırmak ve düşmüş olan hayat kalitesini yükseltmektir. Mikrocerrahi teknik ile yapılan bel fıtığı ameliyatında, tek mesafeli bir bel fıtığı için 1,5 ile 2 cm civarında minik bir kesi yeterli olmaktadır. Dolayısıyla,mikrocerrahi teknik ile yapılan bel fıtığı ameliyatı, estetiktir" dedi.
Bel fıtığı ve dar kanal ameliyatı için uygulanan teknikler
Tıp biliminin giderek ilerlediğini kaydeden Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, buna paralel olarak bel fıtığı veya dar kanal ameliyatı yapan doktorların, gelişmiş, yeni ve daha iyi teknikler kullandığını belirtti.
Bu bağlamda, klasik bel fıtığı ameliyatlarının yerini;mikroteknik, mikroendoskopik teknik ve endoskopik teknik ile yapılan ameliyatların aldığını açıklayan Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, ameliyat gerektirmeyen henüz ilerlememiş bel fıtığı vakalarında hastayı çok iyi seçmek şartıyla ciltten müdahale tarzında (perkütan) lazerle diskektomi ve nükleoplasti gibi girişimlerin uygulanabildiğini de anlattı. Fıtıklaşmış diskin, endoskopik teknikle de boşaltılabildiğini kaydeden Yıldızhan, kapalı endoskopik bel fıtığı ameliyatı (KEBFA), tam endoskopik bel fıtığı ameliyatı, artroskopik bel fıtığı ameliyatı adı verilen bu girişimlerin, yine hastaların çok iyi seçilmesi şartıyla uygulanabildiğini ifade etti.
Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, konuşmasına şöyle devem etti: “Örneğin, hastada dar kanal, belde ileri derecede kireçlenme, bel kayması (omur kayması), göç etmiş bel fıtığı gibi bir durum varsa, kapalı endoskopik bel fıtığı ameliyatı (KEBFA) bu hastalar için uygun değildir. Bel fıtığı ameliyatlarında mikrocerrahi teknik ile dar kanal ameliyatlarında 'vidasız' mikroteknikle internalde kompresyon yöntemi kullanıldığında, daha iyi sonuçlar elde edildiğini görmekteyiz. Bu iki teknik, altın standarttır” diye konuştu.
Hangi durumlarda hasta uyutulmadan bel fıtığı ameliyatı yapılıyor?
Modern anestezi ilaçlarının giderek geliştirilmesinin yanında, tıp teknolojisinin de gelişmesi genel anesteziyi daha güvenli kılabilmektedir. Fakat bazı hastaların, ileri yaş döneminde olduklarını ve ilaveten ciddi kalp-damar, böbrek, karaciğer, solunum hastalıklarına sahip olduklarını dile getiren Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, bu gibi durumlarda bel fıtığı veya dar kanal ameliyatında daha temkinli adım atmak gerektiğinin altını çizdi.
Hamilelik, alerjik bünye ve buna benzer durumlarda da genel anestezinin risk açısından düşündürücü olduğunu ve ayrıca narkoz korkusu gibi psikolojik engellerin de bulunabildiğini dile getiren Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, böyle bir durumla karşılaşıldığında da, acı içinde kıvranan hastanın bu ameliyatının genel anestezi ile değil de,spinal anestezi ile yapabileceğini söyledi.
Gerektiğinde hastaların uyutulmadan bel fıtığı ve dar kanal ameliyatlarının yapılabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, şunları anlattı:
“Bel fıtığı veya dar kanal ameliyatı spinal anestezi ile yapılacaksa, hastanın belden aşağısı iyi bir şekilde uyuşturularak, ameliyat gerçekleştirilir. Bu şekilde yapılan bel fıtığı veya dar kanal ameliyatı esnasında, hasta ağrı duymamakta ve hatta ameliyat ekibiyle sohbet edebilmektedir. Spinal anestezi ile 80 yaşın üstündeki hastalar bile, iyi seçim yapılarak kolayca bel fıtığı veya dar kanal ameliyatına alınabilmektedir. Bel fıtığı ameliyatında epidural anestezi, bu amaçla kullanabilir" şeklinde sözlerini tamamladı.
Mikroteknik yöntemi ile hastayı uyutmadan bel fıtığı ameliyatı yapılabiliyor
Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, bel fıtığı ameliyatı ve dar kanal ameliyatı için verilecek kararın önemli olduğuna dikkat çekti. Bel fıtığı veya dar kanal ameliyatına karar verilmiş ise,ameliyatı geciktirmemek gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, bu ameliyatların geciktirildiği takdirde felç gibi telafisi mümkün olmayan sonuçları ortaya çıkabileceğini söyledi.
Mikroteknik yöntemi ile hastaların uyutulmadan bel fıtığı ameliyatlarının yapılabildiğini anlatan Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, aynı zamanda mikroteknik ile yapılan bel fıtığı veya dar kanal ameliyatlarında özellikle ciltten itibaren tüm dokuların korunduğunu kaydetti.
Tüm dokular korunuyor ve dikiş aldırmaya gerek kalmıyor
Bel fıtığı ameliyatında veya dar kanal ameliyatında mikroteknik ile çalışıldığında sinir elemanları ve diğer dokuların görüntü alanına büyütüldüğünü anlatan Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, ciltten itibaren güvenli ve estetik olarak dokuların daha iyi korunduğu, hatta ameliyat sonrasında dikiş aldırmayı gerektirmeyen bir ameliyat gerçekleştirilebildiğini belirtti.
Bu ameliyatların mikroteknik ile yapıldığında hastaların ameliyat sonrasında çok daha iyi hissettiklerini, aynı gün yürüyebildiklerini ve ertesi gün taburcu olabildiklerini ifade eden Doç. Dr. Yıldızhan, şunları söyledi:
“Bel fıtığı ameliyatında amaç, sinir elemanları üzerindeki basıyı iyi bir operasyonla ortadan kaldırmak, hastanın yakınmalarını sonlandırmak ve düşmüş olan hayat kalitesini yükseltmektir. Mikrocerrahi teknik ile yapılan bel fıtığı ameliyatında, tek mesafeli bir bel fıtığı için 1,5 ile 2 cm civarında minik bir kesi yeterli olmaktadır. Dolayısıyla,mikrocerrahi teknik ile yapılan bel fıtığı ameliyatı, estetiktir" dedi.
Bel fıtığı ve dar kanal ameliyatı için uygulanan teknikler
Tıp biliminin giderek ilerlediğini kaydeden Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, buna paralel olarak bel fıtığı veya dar kanal ameliyatı yapan doktorların, gelişmiş, yeni ve daha iyi teknikler kullandığını belirtti.
Bu bağlamda, klasik bel fıtığı ameliyatlarının yerini;mikroteknik, mikroendoskopik teknik ve endoskopik teknik ile yapılan ameliyatların aldığını açıklayan Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, ameliyat gerektirmeyen henüz ilerlememiş bel fıtığı vakalarında hastayı çok iyi seçmek şartıyla ciltten müdahale tarzında (perkütan) lazerle diskektomi ve nükleoplasti gibi girişimlerin uygulanabildiğini de anlattı. Fıtıklaşmış diskin, endoskopik teknikle de boşaltılabildiğini kaydeden Yıldızhan, kapalı endoskopik bel fıtığı ameliyatı (KEBFA), tam endoskopik bel fıtığı ameliyatı, artroskopik bel fıtığı ameliyatı adı verilen bu girişimlerin, yine hastaların çok iyi seçilmesi şartıyla uygulanabildiğini ifade etti.
Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, konuşmasına şöyle devem etti: “Örneğin, hastada dar kanal, belde ileri derecede kireçlenme, bel kayması (omur kayması), göç etmiş bel fıtığı gibi bir durum varsa, kapalı endoskopik bel fıtığı ameliyatı (KEBFA) bu hastalar için uygun değildir. Bel fıtığı ameliyatlarında mikrocerrahi teknik ile dar kanal ameliyatlarında 'vidasız' mikroteknikle internalde kompresyon yöntemi kullanıldığında, daha iyi sonuçlar elde edildiğini görmekteyiz. Bu iki teknik, altın standarttır” diye konuştu.
Hangi durumlarda hasta uyutulmadan bel fıtığı ameliyatı yapılıyor?
Modern anestezi ilaçlarının giderek geliştirilmesinin yanında, tıp teknolojisinin de gelişmesi genel anesteziyi daha güvenli kılabilmektedir. Fakat bazı hastaların, ileri yaş döneminde olduklarını ve ilaveten ciddi kalp-damar, böbrek, karaciğer, solunum hastalıklarına sahip olduklarını dile getiren Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, bu gibi durumlarda bel fıtığı veya dar kanal ameliyatında daha temkinli adım atmak gerektiğinin altını çizdi.
Hamilelik, alerjik bünye ve buna benzer durumlarda da genel anestezinin risk açısından düşündürücü olduğunu ve ayrıca narkoz korkusu gibi psikolojik engellerin de bulunabildiğini dile getiren Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, böyle bir durumla karşılaşıldığında da, acı içinde kıvranan hastanın bu ameliyatının genel anestezi ile değil de,spinal anestezi ile yapabileceğini söyledi.
Gerektiğinde hastaların uyutulmadan bel fıtığı ve dar kanal ameliyatlarının yapılabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan, şunları anlattı:
“Bel fıtığı veya dar kanal ameliyatı spinal anestezi ile yapılacaksa, hastanın belden aşağısı iyi bir şekilde uyuşturularak, ameliyat gerçekleştirilir. Bu şekilde yapılan bel fıtığı veya dar kanal ameliyatı esnasında, hasta ağrı duymamakta ve hatta ameliyat ekibiyle sohbet edebilmektedir. Spinal anestezi ile 80 yaşın üstündeki hastalar bile, iyi seçim yapılarak kolayca bel fıtığı veya dar kanal ameliyatına alınabilmektedir. Bel fıtığı ameliyatında epidural anestezi, bu amaçla kullanabilir" şeklinde sözlerini tamamladı.
3 Ağustos 2019 Cumartesi
Turquality, firmaları global rekabete hazırlıyor ...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Turquality, işletmelerde iç kontrol sistemi ile riskleri azaltıyor
Şirketlerde, doğrudan önlenemeyen doğal risk unsurları bulunabiliyor. İşletme içindeki işlerin verimli şekilde yürüyebilmesi, kurum varlıklarının korunması, hata ve hilelerin tespit edilerek engellenmesi gibi çeşitli konular için “iç kontrol sistemi” gerekiyor.
İşletmelerde iç kontrol sistemlerinin oluşturulmasının önemine vurgu yapan Progroup Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:
“Firmalardaki riskleri azaltmanın en etkin yollarından birisi, iç kontrol sisteminin oluşturulmasıdır. Turquality iş modeliyle şirketlerde, etkili iç kontrol yapıları kurgulanırsa, birbiriyle entegre bilgi sistemleri altyapısı kurulursa, kontrol süreçleri ve gözleme faaliyetleri mevcut olursa, bunun neticesinde riskler engellenebilir veya en az seviyeye inebilir” dedi.
Turquality, firmaları global rekabete hazırlıyor
Turquality iş modeli hakkında bilgi veren Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti:
“Turquality, ülkemizin devlet destekli ilk marka programı. Turquality’de, 250 firma bulunuyor ve bugüne kadar yaklaşık firmalara 2.5 milyar TL’ye yakın devlet desteği sağlandı. Progroup olarak, 15 yıldır Turquality ve yönetim danışmanlığı alanında faaliyet gösteriyoruz. Her platformda altını çizdiğim konulardan biri şudur ki, Turquality bir iş modelidir. Turquality iş modelini kısaca özetlersek; stratejik planlama, kurumsal performans yönetimi, bütçe yönetimi, marka yönetimi, satış-pazarlama yönetimi, bilişim yönetimi, tedarik zinciri yönetimi gibi tüm konuları kapsıyor. Bu iş modelini benimseyen işletmeler, iş süreçlerini etkin yönetiyor, farklılaşıyor, markalaşması hızlanıyor, global rekabete hazırlanıyor ve kilogram başına ihracatlarını 3 kat artırıyor. Örneğin, ülkemizdeki firmaların kilogram başına ihracatı 1,5 dolar civarında iken, Turquality alan firmaların kilogram başına ihracatı 4,5 dolar civarındadır” diye konuştu.
Turquality, stratejik düşünce yeteneğini artırıyor
Turquality’nin, makineleri ve teknolojiyi “araç” olarak, insanı “amaç” olarak konumlandırdığını anlatan
Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:
“Turquality iş modelinde çalışanların, yetenekleri, yetkinlikleri, potansiyelleri, etik ve ahlaki değerleri, organizasyon içindeki rolleri gibi başlıklar ön plana çıkıyor. Turquality sayesinde, stratejik düşünce yeteneği artan ve kendisinin değerinin, gücünün, potansiyelinin farkına varan çalışanlar, organizasyon içinde çok daha etkin şekilde varlık gösteriyorlar ve bu durumda firmanın hedeflerine daha hızlı ulaşmasını sağlıyor. Bilindiği gibi bir organizasyonun sürdürülebilir başarı elde etmesinin maddelerinden birisi, çalışanlarının mutlu olmasıdır. Turquality ortaya koyduğu strateji ve sistematik sayesinde, çalışanların iş yerlerinde mutlu olmasını mümkün kılan bu modeldir” şeklinde konuştu.
Turquality, işletmelerde iç kontrol sistemi ile riskleri azaltıyor
Şirketlerde, doğrudan önlenemeyen doğal risk unsurları bulunabiliyor. İşletme içindeki işlerin verimli şekilde yürüyebilmesi, kurum varlıklarının korunması, hata ve hilelerin tespit edilerek engellenmesi gibi çeşitli konular için “iç kontrol sistemi” gerekiyor.
İşletmelerde iç kontrol sistemlerinin oluşturulmasının önemine vurgu yapan Progroup Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:
“Firmalardaki riskleri azaltmanın en etkin yollarından birisi, iç kontrol sisteminin oluşturulmasıdır. Turquality iş modeliyle şirketlerde, etkili iç kontrol yapıları kurgulanırsa, birbiriyle entegre bilgi sistemleri altyapısı kurulursa, kontrol süreçleri ve gözleme faaliyetleri mevcut olursa, bunun neticesinde riskler engellenebilir veya en az seviyeye inebilir” dedi.
Turquality, firmaları global rekabete hazırlıyor
Turquality iş modeli hakkında bilgi veren Progroup Başkanı Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti:
“Turquality, ülkemizin devlet destekli ilk marka programı. Turquality’de, 250 firma bulunuyor ve bugüne kadar yaklaşık firmalara 2.5 milyar TL’ye yakın devlet desteği sağlandı. Progroup olarak, 15 yıldır Turquality ve yönetim danışmanlığı alanında faaliyet gösteriyoruz. Her platformda altını çizdiğim konulardan biri şudur ki, Turquality bir iş modelidir. Turquality iş modelini kısaca özetlersek; stratejik planlama, kurumsal performans yönetimi, bütçe yönetimi, marka yönetimi, satış-pazarlama yönetimi, bilişim yönetimi, tedarik zinciri yönetimi gibi tüm konuları kapsıyor. Bu iş modelini benimseyen işletmeler, iş süreçlerini etkin yönetiyor, farklılaşıyor, markalaşması hızlanıyor, global rekabete hazırlanıyor ve kilogram başına ihracatlarını 3 kat artırıyor. Örneğin, ülkemizdeki firmaların kilogram başına ihracatı 1,5 dolar civarında iken, Turquality alan firmaların kilogram başına ihracatı 4,5 dolar civarındadır” diye konuştu.
Turquality, stratejik düşünce yeteneğini artırıyor
Turquality’nin, makineleri ve teknolojiyi “araç” olarak, insanı “amaç” olarak konumlandırdığını anlatan
Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:
“Turquality iş modelinde çalışanların, yetenekleri, yetkinlikleri, potansiyelleri, etik ve ahlaki değerleri, organizasyon içindeki rolleri gibi başlıklar ön plana çıkıyor. Turquality sayesinde, stratejik düşünce yeteneği artan ve kendisinin değerinin, gücünün, potansiyelinin farkına varan çalışanlar, organizasyon içinde çok daha etkin şekilde varlık gösteriyorlar ve bu durumda firmanın hedeflerine daha hızlı ulaşmasını sağlıyor. Bilindiği gibi bir organizasyonun sürdürülebilir başarı elde etmesinin maddelerinden birisi, çalışanlarının mutlu olmasıdır. Turquality ortaya koyduğu strateji ve sistematik sayesinde, çalışanların iş yerlerinde mutlu olmasını mümkün kılan bu modeldir” şeklinde konuştu.
1 Ağustos 2019 Perşembe
Almanya'da okuyabileceğiniz geleceğin 5 mesleği...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Almanya'da okuyabileceğiniz
geleceğin 5 mesleği
Günümüzde gelişen teknoloji, insanların bazı
ihtiyaçlarını karşılaması için farklı yöntemleri de beraberinde getiriyor. Son
yirmi yılda günlük hayatımıza yerleşen yenilikler üzerine düşündüğümüzde,
önümüzdeki yirmi yılda ne gibi yeniliklerle karşılaşacağımız hayal gücümüzün
bile ötesine geçebiliyor.
Almanya’ya üniversite eğitimi için gönderdiği 3
binin üzerindeki öğrencinin tüm süreçlerine rehberlik ettiklerini ifade eden Euroversity Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı Kurucusu ve
Eğitim Danışmanı, Hukukçu Özlem Çelik, şunları anlattı:
“Almanya’da üniversite
eğitimi almak ücretsizdir. Dünyanın en prestijli devlet üniversitelerinde
eğitim alırken, diğer yandan çalışma hakkınız da bulunuyor. Biz, Almanya’ya
üniversite eğitimi için gönderdiğimiz öğrencilerimizin, okul seçiminden mezun
oluncaya kadarki tüm aşamalarına rehberlik ediyoruz. Almanya gibi
teknolojiyi en verimli şekilde kullanan ülkeler, uzun vadeli planlamalarını
neredeyse her sektörde daha verimli çalışabilmek üzerine yapıyor. Üniversite
öğrencisi adaylarının da bu uzun vadeli planların hayata geçirilmesi sırasında
aktif rol oynayabilecekleri pozisyonlara gelebilmek için doğru bölüm tercihi
yapmaları, geleceklerini doğrudan etkileyecek hayati bir karardır” dedi.
Eğitim Danışmanı, Hukukçu
Özlem Çelik, Almanya’da okuyabileceğiniz geleceğin 5 mesleğine ilişkin şunları
anlattı:
1-Enerji
Mühendisliği:
Küresel ısınma, su kaybı gibi
dünya nüfusunun tamamını etkileyen sorunlara dikkat çeken ülkelerin başında
Almanya gelmektedir. “Enerji yoktan var edilemez, var olan enerji de yok
edilemez, sadece bir şekilden diğerine dönüşür.” İnsanoğlundan bile eski olan
bu kanun, dünyanın var oluşundan bugüne kadar geçerliyse, önümüzdeki yüz yıllar
boyunca da aynı geçerlilikte olacaktır. Rüzgar enerjisini, elektrik enerjisine
dönüştürmek ya da benzinin yanmasından doğan ısı enerjisinin taşıtlar için
hareket enerjisine dönüştürmek bu geçerliliğin en somut kanıtlarıdır. Enerji
mühendisleri, bu gibi dönüşümleri nasıl daha az masraflı ya da daha hızlı
gerçekleşebileceği üzerine çalışır. Dünya genelinde her geçen gün artan nüfusun
elektrik, ısınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bunun gibi
gelişimlere her zaman ihtiyaç olacaktır. Tam bu noktada, enerji mühendislerinin
gelecekte hayatımızı iyileştimek için ne kadar önemli bir role sahip oldukları
ortaya çıkmaktadır.
2-Havacılık
ve Uzay Mühendisliği:
Neredeyse her gün uzaya
fırlatılan uydularla ilgili yeni bir haber okumaktayız. Şimdiden uzayda yeni
yaşam alanları üretebilmek veya yeni enerji kaynakları bulabilmek için ciddi
anlamda çalışmalar yapılmaktadır. Belki de elli yıl sonra, bunlara mutlaka
ihtiyacımız olacağı üzerine akademisyenler tarafından tartışmalar
yapılmaktadır. Ayrıca telefon, internet, televizyon gibi artık günlük
hayatımızda sıradanlaşan şeyler bile işlevselliğini uzaydaki uydulardan aldıkları
sinyaller sayesinde sağlamaktadır. Tam olarak farkında olmasak bile,
teknolojinin gelişmesinde uzay biliminde yaşanan yenilikler doğrudan etki
etmektedir. Uçsuz bucaksız bu boşluğun hala %5’nin keşfedildiğini göz önünde
bulundurduğumuzda, önümüzdeki yıllarda uzay mühendisliğinin potansiyelinin ne
kadar önemli olduğunu fark etmemiz için yeter de artar bile.
3-Satış ve
Pazarlama (Marketing):
Tüm kurumsal firmaların en önemli
departmanları, tartışmasız satış ve pazarlama departmanlarıdır. Çünkü bir ürün
veya hizmet ne kadar kaliteli olursa olsun, tüketiciler bu ürünü kullanmadan
veya bu hizmetten faydalanmadan kalitesini fark edemez. Bunun için de öncelikle
tüketicilerin bu ürünleri veya hizmetleri satın alması gereklidir. Mevcut
düzende ekonominin kendini döndürmesi için sürekli alım-satım olması
gerekliliklerden biridir. Bundan dolayı, satış ve pazarlama tekniklerinin de sürekli
geliştirilmesi gereklidir. Çünkü insanlar var oldukça hayatlarını iyileştirmek
için sürekli bir şeyler satın alacaklardır. Bu da satışın ve pazarlamanın
sürekli var olacağı anlamına gelir. Bu alanda, altyapısını sağlam oluşturan ve
işini doğru yapan herkes, hiçbir zaman işsiz kalmayacak veya kariyerinin
geleceği hakkında kaygılanmayacaktır.
4-Yazılım Mühendisliği:
Bundan 10-15 yıl geriye
gittiğimizde birçok öğrencinin hayali bilgisayar mühendisi olmaktı. Ancak
gelişen teknoloji ile beraber yazılım mühendisliği, bilgisayar mühendisliğinin
önüne geçti. Çünkü eskiden sadece bilgisayarlarla yapabildiklerimizi hatta daha
bile fazlasını, şimdi akıllı telefonlarla, tabletlerle hatta kol saatleriyle
bile yapabiliyor olmamız tamamen geliştirilen yeni yazılımlar sayesinde
gerçekleşti. Artık birçok hizmete, akıllı telefonlarımızda yüklü olan
uygulamalar sayesinde kolaylıkla erişebiliyoruz. Bu uygulamaların kullanımları
her ne kadar kolay gibi görünse de, geliştirilmesi için yeteneğin yanında
birinci sınıf bir eğitim de gerekmektedir. Sadece akıllı telefonlarımızda
değil; ulaşım, enerji, lojistik ve daha birçok sektörün bizlere daha iyi hizmet
verebilmesi için de yazılım mühendisleri sürekli yeni programlar
geliştirmektedir. Teknolojinin hayatımızdaki yeri arttıkça, yazılım
mühendislerinin de çalışma alanı genişleyecektir.
5-Makina
Mühendisliği:
Almanya denince akla ilk gelen
meslek olan makine mühendisliğine değinmeden bu yazımızı bitiremezdik.
Tartışmasız bu alanda dünyada en iyi konumda olan Almanya, hem kendi ihtiyacını,
hem de birçok ülkenin makina ihtiyacını karşılamaktadır. Beyaz eşyadan
otomotive, mobilyadan gıda ürünlerine, temizlik malzemelerinden tekstil
ürünlerine kadar, neredeyse her şey fabrikalarda makinalar yardımıyla üretilir
ve kullanıma hazır hale getirilir. Yani herhangi bir ürünün üretimi devam
ettikçe, makina mühendisliği mesleği yok olmayacaktır. Her ürün yıllar içinde
geliştirilmek zorunda olacağından, bunların üretiminde kullanılan makinalar da
geliştirilmek zorundadır. Makina olmadan üretim olmayacağı, üretim olmadan da
ihtiyaçlarımızın karşılanmayacağı bir gerçektir. Bu bağlamda, Almanya'daki
üniversitelerden alınacak Makine Mühendisliği diplomasının, değerli bir kazanç
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.