DSP, 15 Aralık tarihinde yapılacak olan 11. Olağan Kurultayı öncesinde basın toplantısı düzenlendi
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal,
“Paramızda 6 sıfır yok, ama devletin iç ve dış borcu 1 trilyon Dolara yaklaştı”
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, son günlerde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendirmek için 22 Eylül tarihinde Point Hotel Taksim’de bir basın toplantısı düzenledi.
DSP’nin 11. Olağan Kurultayı hakkında bilgi veren DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, şunları kaydetti:
“15 Aralık 2019 tarihinde toplanacak olan DSP 11. Olağan Kurultayı, Türkiye’nin önüne yeni hedefler koyacak, sevgi felsefesini birinci ilke olarak ele alıp, Atatürk’ün öngördüğü Anadolu Uygarlık Projesini esas alan, “Halkçılık” temeli üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyetini Cumhuriyetkent programıyla yeniden dünya devletleri arasındaki onurlu ve saygın konumuna taşıyacaktır.Demokratik Sol Parti, 18 yıl önce sorunları neredeyse tamamen ortadan kaldırılmış olarak Akparti’ye teslim ettiği devleti, yeniden sorunları ortadan kaldırılmış ve kaybedilen kazanımları yeniden kazanılmış bir devlet haline getirmeye hazırdır” dedi.
Asgari ücret, açlık sınırının altındadır ve her dört gençten biri işsizdir
Konuşmasında ekonominin iyi bir noktada olmadığını kaydeden DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, şunları söyledi:
“Ülkemizde, dört kişilik bir aile için aylık açlık sınırı 2.068.-TL, yoksulluk sınırı 6.733.-TL. Buna karşılık bir çalışan için reva görülen asgari ücret 2.020.-TL’dir. Toplumda 15 yaş üzerinde ve çalışabilir nüfusun %13’ü işsiz. Bu rakam 15-24 yaş aralığında, yani genç nüfusun da % 24,8’i kısacası dörtte biri işsizdir. Demokratik Sol Parti olarak Akparti’ye devleti teslim ettiğimizde evet paramızda 6 sıfır vardı, ama 80 yıllık Cumhuriyet kazanımlarımızın tamamı envanterimizde kayıtlı ve çalışır vaziyetteydi. Ülke ekonomisine katkıları vardı. Bugün paramızda 6 sıfır yok, ama bu kazanımların da neredeyse hiçbiri kalmadı.O gün paramızda 6 sıfır vardı, ama bir asgari ücretle 9 çeyrek altın alabiliyorduk. Bugün paramızda 6 sıfır yok, ama bir asgari ücretle 4 çeyrek altın alabiliyoruz.Paramızda 6 sıfır vardı ama, enflasyonu % 90’lardan % 27,8’lere indirilmiş bir ekonomi, sistemi sağlam temellere kavuşturulmuş kendi Bankalarımız vardı. Bugün paramızda 6 sıfır yok, ama bu Bankaların da neredeyse hiçbiri artık bizim değildir.Paramızda 6 sıfır vardı ama, iç ve dış borcumuzun toplamı 150 milyar Dolar civarındaydı. Bugün paramızda 6 sıfır yok, ama devletin iç ve dış borcu neredeyse 1 trilyon Dolar’a yaklaştı.Paramızda 6 sıfır vardı ama, içeride ve dışarıda huzurlu, tek bir kurşun atılmayan, tek bir şehit haberi gelmeyen, terörü bitirmiş bir devletimiz, yaşamı huzur içinde, başını yastığa koyduğunda evladının şehit haberi gelir mi diye kaygılanmayan yurttaşlarımız vardı. Bugün paramızda 6 sıfır yok, ama boğazına kadar terör bataklığına ve çaresizliğine gömülmüş, evlatlarını terör örgütünün teorik destekçisi partilerin kapısında arayan anaların olduğu Türkiye var” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı
“Ülkemiz kan kaybediyor. Kimse, kimseyi kandırmaya çalışmasın” diyerek sözlerini sürdüren Önder Aksakal, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sözde özgürlük, demokrasi, adalet kavramlarını kalkan yaparak gerçek anlamda millî iradeyi ipotekleri altına almaya kalkanların, yüz yıl önce de aynı yöntemlerle Kurtuluş Savaşı şartlarını yarattıklarını tarih kitapları açık açık yazıyor.Bugün milletimizin ve siyaset aktörlerinin öncelikli görevi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yüksek çıkarlarını ortak payda haline getirip milletçe topyekün birlikteliği sağlamaya yönelik çalışmalarını yoğunlaştırmaktır.Türkiye’de siyasal rejimin değiştiği konusunu kabullenmekte zorlanan ya da kabul etmek istemeyen bir kesim var. Bu bir siyasi arızadır, bunun acilen tedavi edilmesi gerekir. Gerçeklerden kaçarak, görmezden gelerek, deve kuşu misali başını kuma gömerek, hamasi söylemlerle toplumu oyalamaya kimsenin hakkı yoktur.Günlük politik gündemin dedikodusu düzeyinde siyaset yapanlar, bu çerçevede “yandaşı olduğu siyasi kesimin” kalemşörlüğünü yapanlar şunu bilmelidirler ki, hepimiz aynı gemideyiz. Kısacası, ülkenin geleceğine yönelik siyaset üretme, toplumsal kalkınmayı esas alacak ekonomi politikaları yaratma konusunda yeteneksizlikleri tescillenmiş partiler ile, artık bir adım ileri gidebilme olanağı kalmamıştır.Ekonomisi, dış politikası, sosyal adalet sistemi, eğitim ve sağlık politikaları iflas etmiş bir iktidar karşısında ülkeyi bu bataktan batıranların çıkarması beklentisiyle erken seçimi gereksiz gören bir ana muhalefet yapısıyla, çağdaş medeniyetler ülküsünün gerçekleşeceğini beklemek düpedüz aymazlık olarak değerlendirilmelidir.Seçim barajlarını sıfırlamalı, seçimlerde yapılan hazine yardımını seçimlere katılan partilere eşit şekilde, seçim sonrasında yapılan yıllık hazine yardımını da partilerin seçimlerde aldıkları oy oranına göre tahsis etmelidir.Artık toplum kendini daha özgür, daha güvende ve daha mutlu olabileceği gibi duygulara teslim edebilmelidir. Bunu gerçekleştirme sorumluluğu elbette ki başta sayın Cumhurbaşkanı ve Hükümetinin, beraberinde ise Mecliste görev üstlenen siyasi partilerindir” diye konuştu.
Soru-cevap
1-DSP, toplumdan uzak tutulmaya çalışıyor. Yazılı ve görsel medyada, düzenlediğimiz toplantılarımız ve etkinliklerimiz yeterince yer bulmuyor.
2-Gıda sektöründeki kooperatifleşme çalışmalarını önemsiyoruz. Ülkemizde, çokça üretim ve halkça paylaşımı istiyoruz.
3-Projelerimiz arasında, sevgi felsefesini birinci ilke olarak ele alıyoruz, çünkü sevgisiz bir toplum geleceğini tüketmiş bir toplumdur.Bilimin öncülüğünde kalkınmalıyız ve bu noktada geleceğimiz olan gençlerimizin eğitimlerinin geleceğe göre şekillenmesi birinci önceliklerimiz arasındadır. Projelerimiz arasında, Doğa kent, kültür kent, güneş kent gibi birçok projemiz bulunuyor.
4-Köylerimiz boşaldı, tarım ve hayvancılıkta diplere vurduk, dünyada kendine yeten 7 ülkeden birisiyken saman ithal eder duruma geldik. Metropollerde yaşayanların, yeniden üretim alanlarına dönebilmesi noktasında, boş olan hazine arazilerinin bedelsiz olarak üretim yapacaklara verilmesini planlıyoruz.
5-Ülkemizin en ücra köşelerine kadar eğitim ve sağlık götürülmelidir. Devletin, eğitim ve sağlıktan tasarruf hakkı olmamalıdır. Taşımalı sistem yerine, tek bir öğrenci bile olsa, orada eğitim imkanı sunulmalıdır.
6-Komşularımızdaki toprak bütünlüğünü önemsiyoruz. Komşu ülkelerdeki toprak bütünlüğünün korunması, aynı zamanda ülkemizin toprak bütünlüğünün korunması için önemlidir.
7-Ülkemiz çalışanlarının hemen hemen %90’a yakını asgari ücret alıyor. Sol partilerin oy oranı %35’dir. Burada bir tezat gözüküyor ve bunu oranı azaltmayı istiyoruz.
8-Gündemimiz; insanımızın, toplumun ve doğanın sağlığı üzerine yoğunlaşmalıdır. İnsanlarımız, asgari ücretle yaşamaya mahkum edilmemelidir.
Bir diğer konuda, poşetlerden alınan 25 kuruş ile hem çevremizin kirlenmesini önleyemiyoruz, hem de 25 kuruşu veren çevreyi kirletebilir algısının olması uygun değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder