7 Şubat 2021 Pazar

EGD’nin “Ticari Diplomasi Yolculuğu” toplantısının ilk konuğu DEİK Başkanı Olpak oldu...

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



 “AB’nin Yeşil Mutabakatı’nın çevreci boyutu herkesi ilgilendiriyor. İki gün sonra AB der ki, 'Yeşil Mutabakata uymayan ürün ve hizmetler kapıdan giremez.' Bu farkındalığı oluşturmak durumundayız”

“Siyasetçilerimize teşekkür ediyoruz. Bugüne kadar yaşanan her türlü siyasi sorun, çalkantı, gerilim adına her ne derseniz deyin, bizim buna siyasi anlamda, o jargon içerisinde taraf olmamızı istemediler”

 “Ülke ya da zemin ayrımı yapmaksızın, siyasi tartışmalara girmeksizin bizim bir tek amacımız var, ekonomik ilişkilerimizi lehimize artırmak”

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Avrupa Birliği’nin (AB) Yeşil Mutabakatı’nın çevreci boyutunun herkesi ilgilendirdiğini belirterek, “İki gün sonra AB der ki, 'Yeşil Mutabakata uymayan ürün ve hizmetler kapıdan giremez.' Bu farkındalığı oluşturmak durumundayız.” dedi. 

Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) ve DEİK iş birliğiyle “Ticari Diplomasi Yolculuğu” adıyla yeni bir toplantı dizisi başlatıldı. 146 İş Konseyi ile dış ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için ticari diplomasi faaliyetlerini gerçekleştiren DEİK’in İş Konseyi Başkanları’nın katılımıyla her hafta salı günü saat 11.00’de online buluşma gerçekleştirilecek. 

“Ticari Diplomasi Yolculuğu” toplantı dizisinin ilk konuğu olan DEİK Başkanı Olpak, DEİK’in görevi ve faaliyetlerine ilişkin bilgi vererek, Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin önemini anlattı. 

Türkiye’nin önünde dünya ile birlikte önemli bir gündem maddesinin ABD’deki yönetim değişikliği olduğuna ve buna çalışmak durumunda olduklarına işaret eden Olpak, “Tedarik zinciri kavramı dünyanın bu salgın ile birlikte en önemli gündem maddesidir, bunu çalışmalıyız. Avrupa ile tek gündemiz Gümrük Birliği değil, Yeşil Mutabakat ne getiriyor buna çalışmalıyız. Sonuncusu da ticaret blokları oluşuyor. DEİK’in bu alanlara yoğunlaşması gerekiyor.” diye konuştu.

Olpak, siyasetçilere teşekkürlerini ileterek, “Bugüne kadar yaşanan her türlü siyasi sorun, çalkantı, gerilim adına her ne derseniz deyin, bizim buna siyasi anlamda, o jargon içerisinde taraf olmamızı istemediler. Türk tarafı hep dedi ki 'Biz kendi diyaloglarımızı kendimiz götürürüz, siz ekonomiye kilitlenin, ekonomik ilişkilerimizi artırmaya çalışın ve yapılması gereken ne varsa bunlara kilitlenin.” diye konuştu. 

İsrail ile ilişkilerin inişli çıkışlı olduğunu ancak ekonomik ilişkilere bakıldığında Türkiye'nin, İsrail’e 3 satıp 2 alan konumunda olduğunu aktaran Olpak, şunları kaydetti:“Türkiye’nin Mısır’da çok ciddi yatırımları var. En gergin olduğumuz dönemlerde de herhangi bir şekilde o yatırımların faaliyetlerine zarar vermeyecek süreç yürütmeye çalıştık. Suudi Arabistan çok soruldu, 'Türk mallarına ambargo var mıydı, yok muydu?' Resmi yetkililer bunun olmadığını ifade ettiler ama piyasada iş insanlarımızdan gelenler adı konulmadan malların bloke edildiği yönündeydi. Geldiğimiz noktada 3 Şubat itibarıyla belki hemen tam serbestliğe geçilmedi ama iş insanlarımızın konsey başkanımızın yaptığı temaslarda tablo şu, önceden kapı duvar olan görüşmeler bugün rahat bir şekilde yapılabilir hale geldi. DEİK’in fonksiyonunun bu olduğunu düşünüyoruz. Bir ülkeyle ilgili kırmızı çizgi varsa, diplomatik ilişkilerimiz hiç olmayacaksa, bu noktada farklı çizgi sürdüreceksek başka. Ama bunun dışında ülke ya da zemin ayrımı yapmaksızın, siyasi tartışmalara girmeksizin bizim bir tek amacımız var, ekonomik ilişkilerimizi lehimize artırmak.”  

“Türkiye, Asya Pasifik ile ilgili dış ticaret açığını sıfırlayabilse cari açığı konuşmayacak”

Olpak, dış ticaret açığının, cari açığın konuşulduğunu anımsatarak, “Bugün Türkiye, Asya Pasifik ile ilgili dış ticaret açığını sıfırlayabilse cari açığı konuşmayacak. Demek ki Türkiye’nin o ülkelerle olan ikili ilişkileri ne olursa olsun, benim DEİK olarak sorumluluğum bu nokta üzerine çalışmaktır.” dedi. 

1990 yılından beri Çin ile ticaret yaptığını ifade eden Olpak, sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Çin bugün düşüğü değil, orta teknolojiyi bırakma noktasında. Kiminle rekabet ettiğimizi iyi görmemiz lazım. Orta teknoloji, düşük teknoloji konusu Türkiye’nin tercihi falan değil, olmazsa olmazıdır. Ama bunu tek başına ne DEİK ne de bakanlık yapabilir. Beraberce bunu yapmaktan başka çaremiz yok. Yapmazsak, Kuşak Yol Projesi'yle, treniyle, zaten orta teknolojiyi bile terk etmeye geldiği yeriyle en fazla pazarımız olan Avrupa’ya mallarını ulaştıracak. Karşılığında top tüfek çekecek halimiz yok, biz de gidip kaderimizle baş başa kalacağız. Böyle bir kader olamaz. Biz ana yol haritalarını götürmek durumundayız.”AB’nin Yeşil Mutabakatı’nın çevreci boyutunun herkesi ilgilendirdiğini vurgulayan Olpak, “İki gün sonra AB der ki 'Yeşil Mutabakata uymayan ürün ve hizmetler kapıdan giremez.' Bu farkındalığı oluşturmak durumundayız.” dedi.

Olpak, Avrupa tarafına toplantılarda “yeni bir adı konulmamış tarife dışı engel olarak koymaya çalışıyorsanız açık açık konuşalım” dediklerini söyledi.

Bu farkındalığı yüksek seste dillendirdiğini anlatan Olpak, “Ama bunu sanayimize erken yük taşıttıracak noktaya getirmemiz, zaten rekabetçilikte zorlanan sanayimizi erken doğum ile karşı karşıya bırakmamamız lazım.” şeklinde konuştu.Salgın sürecinde tedarik zinciri içerisinde Türkiye'nin altyapısını herkesin gördüğünü belirterek, yapının daha fazla nakde çevrilmemesi için hiçbir sebep olmadığını dile getirdi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder