31 Mayıs 2025 Cumartesi

LİBERTY LYKIA ADULTS ONLYKADIN GÜCÜNÜ DESTEKLİYOR

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



LİBERTY LYKIA ADULTS ONLYKADIN GÜCÜNÜ DESTEKLİYOR

Ölüdeniz’in büyüleyici manzarasında, sadece yetişkinlere özel ayrıcalıklı bir tatil deneyimi sunan LibertyLykiaAdultsOnly, turizm sektöründe kadın istihdamını güçlendiren öncü yaklaşımıyla fark yaratıyor. 

LibertyLykiaAdultsOnly, toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen politikalarıyla turizm sektöründe fark yaratmaya devam ediyor. 144 kadın ve 255 erkek çalışanın görev aldığı otelde, kadın istihdamını artıran öncü uygulamalar hayata geçiriliyor. Bu yaklaşımın en dikkat çekici örneği ise mutfak ekibinde kendini gösteriyor.

Kadın Ağırlıklı Mutfak Ekibi ile Sektöre İlham Veriyor

LibertyLykiaAdultsOnly’nin mutfak ekibinde, %52 oranında kadın, %48 oranında erkek çalışan görev alıyor. 120 kişilik bu ekibin lideri olan ExecutiveChefOnur Nalcı, kadınların mutfaktaki varlığını artırmayı bilinçli bir tercih olarak değerlendirdiklerini belirterek bu eşitlik odaklı yaklaşımı şöyle ifade ediyor:

"Kadın ağırlıklı bir mutfak ekibi kurmak bizim için sadece bir istatistik hedefi değildi. Bu kararın temelinde, mutfak dünyasında yıllardır süregelen bir dengesizliği düzeltme isteği vardı. Çünkü biliyoruz ki, kadınlar mutfakta hep varlardı ama çoğu zaman görünmeyen, takdir edilmeyen rollerde. Artık bu görünmezliği kırmak gerekiyordu. Bundan 10 sene önce bunun hayalini kurmak bile çok zorken,gururla söyleyebilirim ki kadın çalışan oranı %52 seviyesine ulaştı. Bu artış sadece bir sayı değil, mutfağımızın ruhuna, kültürüne ve ortaya çıkan her lezzete dokunan güç değişimi.”

Mutfak ekibinin oluşturulmasında yetenek ve temsili ön planda tuttuklarını vurgulayan şef Onur Nalcı, kadın çalışanların varlığının sadece üretime değil, işleyişe ve çalışma ortamının kalitesine de yansıdığını belirtiyor. 

LibertyHospitality Group’un Eşitlikçi İstihdam Vizyonu

LibertyLykiaAdultsOnly, kadın istihdamını bir sosyal sorumluluk projesi olarak değil, kurumsal bir kültürün vazgeçilmez bir unsuru olarak benimsiyor. Kadınların sektörde daha görünür ve güçlü olmasını destekleyen bu yaklaşım, aynı zamanda ekip ruhunu ve hizmet kalitesini de artırıyor. Kadın çalışan oranlarıyla sektörde ön sıralarda yer alan LibertyLykiaAdultsOnly, bu başarının temelinde cinsiyet ayrımı gözetmeksizin sağlanan eşit çalışma standartları ve “eşit işe eşit ücret” politikalarının yer aldığını vurguluyor. Kadın çalışanların kariyer gelişimini desteklemek amacıyla yabancı dil desteği, mesleki eğitimler ve motivasyon etkinlikleri gibi fırsatlar sunuluyor. Bu eşitlikçi yaklaşım, kadın çalışan oranının artmasında ve sektörde ilham veren bir örnek olarak öne çıkmasında kilit rol oynuyor.


Megastar Tarkan’dan Berlin’de Büyüleyici Performans! TARKAN Avrupa Turnesi 2025


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Megastar Tarkan’dan Berlin’de Büyüleyici Performans! TARKAN Avrupa Turnesi 2025

“Kuantum 51” albümüyle geçtiğimiz yaza damga vuran Tarkan, şimdi Avrupa’daki sevenleriyle buluşuyor. Almanya, Hollanda, İngiltere, Avusturya ve İsviçre’yi kapsayan turnesinde Megastar, “Kuantum 51” albümündeki en yeni şarkılarının yanı sıra yıllardır hafızalara kazınan ikonikleşmiş hitlerini de seslendiriyor. En son 2019’da gerçekleştirdiği unutulmaz turnenin ardından, yine muhteşem sahne performansları eşliğinde hayranlarını büyülüyor. Şahmeran Entertainment ve Hitt Prodüksiyon organizasyonuyla Nisan ayında başlayan Avrupa Turnesi, Haziran ayına kadar devam edecek.

TARKAN’dan Berlin’de 10 bin izleyiciyle buluştu 

Avrupa Turnesine Rotterdam ile başlayan Tarkan, dün akşam 28 Mayıs’daBerlin UBER ARENA da sevenleriyle bir araya geldi. Sahnede yaklaşık 2 saat kalan Tarkan’ı unutulmaz gecede yaklaşık 10 bin kişi izledi. 

Tarkan’a sahnede elektro gitarda Can Şengün, bass gitarda Alp Ersönmez, davulda Volkan Öktem, akustik gitarda Ayhan Günyıl ve Ateş Berker Öngören, klavyede Serhat Ersöz ve Matthew Erdem, vokallerde Faruk Emre Kürklüoğlu ve Ozan Öztürk eşlik ediyor.

Sahne tasarımını ve prodüksiyon amirliğini Can Besbelli’nin üstlendiği turne kapsamında Tarkan, izleyicisine Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar tarafından yapay zeka ile hazırlanan özel bir intro ile merhaba diyor. Sahnedeki led video içerik tasarımları ise Salih Aksu tarafından hazırlandı.


TARKAN AVRUPA TURNESİ 2025

TARİH ŞEHİR MEKAN

1 19.04.2025 VİYANA STADTHALLE

2 26.04.2025 STUTTGART PORSCHE ARENA

3 4.05.2025 HAMBURG BARCLAY CARD ARENA

4 11.05.2025 LONDRA O2 ARENA

5 24.05.2025 MANNHEIM SAP ARENA

6 28.05.2025 BERLİN UBER ARENA

7 30.05.2025 MÜNİH OLYMPIAHALLE

8 1.06.2025 ZURICH HALLENSTADION


KENT VE YAŞAM ÖDÜLLERİ 17’NCİ KEZ SAHİPLERİNİ BULDU

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



KENT VE YAŞAM ÖDÜLLERİ 17’NCİ KEZ SAHİPLERİNİ BULDU

Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği (YAPDER) tarafından 17’ncisi düzenlenen Kent ve Yaşam Ödülleri Büyük Kulüp’te birbirinden önemli iş insanlarını bir araya getirdi. Kentsel dönüşümün konuşulduğu panel ile başlayan etkinlik, jürinin belirlediği isimlere ödüllerin takdim edilmesi ile tamamlandı.

Yeni Arayışlar Girişimi Platformu Derneği'nin (YAPDER) koordine ettiği, Kent ve Yaşam Ödülleri büyük bir katılımla gerçekleşti. Bu yıl 17'ncisi düzenlenen ödül töreni alanında Oscar olarak nitelendiriliyor. Büyük Kulüp’te gerçekleşen etkinliğe çok sayıda iş insanı katıldı. Sivil toplum önderleri ve bilim insanları tarafından belirlenen ödüller "Daha Yaşanabilir Kentler ve Mutlu İnsanlar" için çalışma yapan kişi ve kurumlara verildi. 

Bu yıl Gayrimenkul ve İnşaat Platformu tarafından desteklenen ödül töreni öncesi Kentsel Dönüşüm Zirvesi yapıldı. Zirvede Gayrimenkul ve İnşaat Platformu Başkanı Mustafa Ekiz ve Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar bir konuşma yaptı. Açılış konuşmasını yapan YAPDER Başkanı Celal Toprak, “Herkesin gündeminde kentsel dönüşüm var. Biz de Kent ve Yaşam ile ilgili bir etkinlik yapıyorsak bu mutlaka kentsel dönüşüm konuşmalarıyla başlamalı dedik. Bu anlamda iki kişiden görüş almak istedik. Birincisi işin sigorta boyutunu anlatacak. Çünkü kentsel dönüşümdeki en büyük problem güven. Orada birbirimize çok fazla güvenmiyoruz belki. Evlerimizin başımıza yıkılmaması için biraz daha özverili ve fedakâr olmamız gerekiyor dedik ve böyle bir etkinlik düzenledik” dedi.

Gayrimenkul ve İnşaat Platformu Başkanı Mustafa Ekiz, panelde yaptığı konuşmada kentsel dönüşümün için atılan adımlara tam destek verdiklerini söyleyerek, “Bu konuda tam bir seferberlik anlayışı ile hareket etmeliyiz. Kaybedecek zaman yok” dedi. Ekiz, Türkiye’deki deprem gerçeğini hatırlatarak daha güvenli şehirler inşa etmeyi hedeflediklerini belirtti ve ekledi: “Her birimizin ortak sorumluluğu var. Sen, ben yok, biz varız diyoruz. Buna değer katmak için farkındalık yaratmak için biz üzerimize düşeni yapmaya her daim hazırız. Toplumsal fayda sağlayan projelerin içinde yer almaya devam edeceğiz.”

“DEPREMİN SİGORTASI KENTSEL DÖNÜŞÜM”

Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar ise yürürlüğe koydukları sigorta kentsel dönüşüm kavramının yaygınlaşmasını bu alandaki güven unsuru oluşturacağını belirterek, her türlü bilgi paylaşımına hazır olduklarını açıkladı. Yaşar, depremin beka problemi olacağına inandığını ifade ederek, “Depremin sigortası kentsel dönüşüm. Kentsel dönüşümün sigortası ise bize göre bina tamamlama sigortası. Dolayısıyla 2013 yılında başlayan çalışmaların ardından 2024 yılına gelindiğinde Türkiye Sigorta Birliği ve Sigortacılık Düzenleme Denetleme Kurumumuz ve bakanlıkların girişimleri ve katkılarıyla biz nihayet ‘Yeni Bina Tamamlama Sigortası’nın yeni şartlarını yayınlamış olduk.  Bu yeni genel şartlar 30’a yakın bağımsız bölgeyi de ilgilendiriyor. Bugün kendi evini yaptırmak isteyen bile Bina Tamamlama Sigortası yaptırabilecek durumda. Bu noktada farkındalığın artması lazım” diye konuştu. 



İŞTE ÖDÜL ALAN İSİMLER…

Zirvenin ardından gerçekleşen törende; Ytong Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, Tezmaksan Yönetim Kurulu Üyesi Fatma Aydoğdu, Prof. Dr. Uğur Özgöker, Orge Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Nevhan Gündüz, BEE’O Propolis Kurucusu Aslı Elif Tanuğur Samancı, Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Sianji Group Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır, Elit Çikolata Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, Özak GYO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık, Art Desing Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi, ORKENT AŞ Yönetim Kurulu Başkanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Mimar Dr. Nihat Şen, Gülan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Alp Gülan, Akyapı Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Dinçel, MÜSİAD eski Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Erse Mantı Evi Kurucusu Özgül Acır, Greenpark Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Adil Üstündağ gibi isimlerin ödülleri takdim edildi. Ayrıca Hatay Sörf Merkezi’ne verdikleri katkılardan dolayı TurkishPhilanthropyFunds, SIXT Türkiye ve Borlease Otomotiv firmalarına da ödül verildi. 


30 Mayıs 2025 Cuma

“Lezzetin Ötesinde: Fonksiyonel Ramen Sanatı” Etkinliği Gerçekleştirildi

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



“Lezzetin Ötesinde: Fonksiyonel Ramen Sanatı” Etkinliği Gerçekleştirildi

İstanbul, 29 Mayıs 2025 – Gıda teknolojileri ve sağlıklı beslenme alanında farkındalık oluşturmayı amaçlayan “Lezzetin Ötesinde: Fonksiyonel Ramen Sanatı” başlıklı etkinlik, İstanbul GT Lounge Office’te başarıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte, Eriş Gıda Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Hakan Başdoğan önemli bir sunum gerçekleştirdi.

 

Sunumda, özellikle afet koşullarına uygun, raf ömrü uzun, besin değeri yüksek ramen ürünleri tanıtıldı. Glisemik indeksi düşük, yüksek protein ve lif içeren, glutensiz ve laktozsuz tariflerin yanı sıra; katkısız baharatlarla desteklenen ve sürdürülebilir ambalaj çözümleriyle hazırlanan ürünler öne çıktı.

Dr. Başdoğan, bu ürünlerin yalnızca yenilikçi içeriklerle değil, aynı zamanda gıda güvenliği, yeşil üretim ve kriz zamanlarında beslenme stratejileri açısından da önem taşıdığını vurguladı. Katılımcılar, sunum boyunca hem teknik hem de stratejik detayları dikkatle takip etti.

 

Etkinlik sonunda, Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) onaylı katılım sertifikalarının önümüzdeki günlerde katılımcılara iletileceği duyuruldu.

Değerlendirmelerde, “Lezzetin Ötesinde” etkinliğinin sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme vizyonunu bilimsel bir zeminde ele alan, etkili ve ilham verici bir buluşma olduğu yorumları öne çıktı.


OKU Bodrum’un Genel Müdürü Alican Sunal Oldu

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


OKU Bodrum’un Genel Müdürü Alican Sunal Oldu 

Global otelcilik sahnesinde kendine sağlam bir yer edinmiş ve vizyoner bir lider olan Alican Sunal,İngiltere ve İsviçre’de otelcilik eğitimi aldıktan sonra, kariyerine İsviçre’de Michelin yıldızlı mutfaklarda staj yaparak başladı. Gastronomi dünyasının en prestijli mutfaklarında edindiği bu eşsiz tecrübe, onun lüks otelcilik anlayışının temel taşlarını oluşturdu.

Takip eden yıllarda Katar’dan Özbekistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Ürdün’e, Gana’dan Amerika’ya kadar birçok ülkede prestijli otellerin yönetim kademelerinde görev aldı.Girdiği her projeye değer katan Sunal, toplamda 6 uluslararası otelin açılış sürecinde kilit roller üstlendi. Kariyeri boyunca TimeOut Magazine, BBC Good Food Magazine ve Fact Awards gibi dünyanın önde gelen yayınları tarafından ödüllere layık görülen Sunal, sektörde yenilikçi yaklaşımı ve misafir deneyimine verdiği önemle tanınıyor. 

OKU Bodrum’un Genel Müdürü olarak yenilikçi ve vizyoner yaklaşımını, dünya standartlarında bir misafirperverlik anlayışını Ege’nin kalbinde OKU Bodrum’da hayata geçirecek olan Sunal, uluslararası tecrübesi, liderlik vizyonu ve tutkusuyla Bodrum’da lüks otelcilik sektörüne yeni bir soluk getirecek. 

Yepyeni kadrosuyla rafine ve lüks tatilin yeni temsilcisi olacak olan OKU Bodrum’da misafirlerin sadece iyi bir tatil anısıyla değil unutulmaz deneyimlerle ayrılması hedefleniyor. 


Sabiha Gökçen Havalimanı Flyadeal’ın ilk Riyad uçuşunu karşıladı


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Sabiha Gökçen Havalimanı Flyadeal’ın ilk Riyad uçuşunu karşıladı

İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, Orta Doğu bağlantılarını güçlendirme ve çeşitlendirme stratejisi kapsamında yeni bir iş birliğine imza attı. Suudi Arabistan’ın ekonomik hava yolu şirketlerinden Flyadeal, ülkenin başkenti ve en büyük şehri olan Riyad ile İstanbul’u birbirine bağladı.

Yolcu sayısı açısından Türkiye'nin en büyük 2'nci, Avrupa'nın ise 8'inci havalimanı olan İstanbul Sabiha Gökçen (ISG) Uluslararası Havalimanı, yeni iş birlikleriyle dünya turizminin göz bebeği İstanbul’u farklı destinasyonlara doğrudan bağlamaya devam ediyor. Bu kapsamda Suudi Arabistan’ın düşük maliyetli hava yolu şirketlerinden Flyadeal, ülkenin başkenti ve en büyük şehri olan Riyad’dan, İstanbul uçuşlarına başladı. 

Riyad (RUH) – İstanbul hattının ilk uçağı, bugün öğle saatlerinde aprona indiği anda havalimanı otoritesi HEAŞ, Kurtarma ve Yangınla Mücadele (KYM) ekiplerince su takı selamlaması ile karşılandı. Bir havacılık geleneği olansu takı selamlaması esnasında iki itfaiye aracı, apron girişinde uçak ilerlerken tazyikli su ile gökkuşağı oluşturdu. Flyadeal’a ait yolcu uçağının kokpit ve kabin ekibi çiçeklerle karşılanırken Riyad’dan gelen 170 yolcuya lokum ikram edildi. ISG üst yönetim ekibi, Flyadeal yöneticileri ve uçuş ekibinin katılımlarıyla ilk uçuş pastası kesildi, hatıra fotoğrafları çekildi.



“Yeni iş birlikleriyle uluslararası ağımızı güçlendiriyoruz”

Törende konuşan Sabiha Gökçen Havalimanı Stratejik Planlama ve Hazine Yönetimi Direktörü Kerem Maybek, İstanbul’un dünyaya açılan kapısı Sabiha Gökçen Havalimanı’nın başta Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika olmak üzere erişimini her geçen gün güçlendirdiğini vurguladı. Flyadeal ile gerçekleştirilen yeni iş birliğinin önemine dikkat çeken Kerem Maybek, “İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı olarak İstanbul ve çevresinin, ülkemizin ve dünyanın farklı noktalarına kolay, hızlı ve konforlu biçimde bağlamak için çalışıyoruz. Tarihi ve kültürel mirası, eşsiz doğası, modern sosyal yaşamı, eğitim ve ticaret olanakları ile dünyanın en büyük şehirlerinden olan İstanbul’u, dünyanın farklı destinasyonlarına farklı seçeneklerle bağlıyoruz. Sunduğu ekonomik uçuş modeliyle ilgi gören Suudi Arabistan’ın hava yolu şirketlerinden Flyadeal, İstanbul – Riyad hattı ile bu anlamda önemli bir talebi karşılayacak. Orta Doğu’nun hızla gelişen ve modernleşen merkezlerinden biri olan Riyad hem iş dünyası hem de sahip olduğu kültürel zenginlikleriyle bölgenin en çok ziyaret edilen kentlerinden biri. Uçuşlara olan yoğun talep, her iki taraf için de güçlü bir potansiyeli işaret ediyor. Bizler de misafirlerimizi havalimanımızda en iyi biçimde ağırlayacağız.” dedi.

Günlük uçuşlara yoğun ilgi bekleniyor

Riyad (RUH) - İstanbul Sabiha Gökçen (SAW) arasındaki yeni hattın Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki turizm ve ticaretin güçlenmesine katkı sunması, iki ülke arasında daha kolay ve erişilebilir bir bağlantı oluşturması hedefleniyor. İstanbul Sabiha Havalimanı’nın 52 ülke ve 106 dış hat, 39 iç hat olmak üzere toplam 145 destinasyon ile bağlantısı bulunuyor. Flyadeal’ın Sabiha Gökçen’e günlük olarak gerçekleştireceği seferler, şirketin Türkiye ile olan uçuş ağını da çeşitlendirecek.

Riyad dinamik bir metropol olarak ilgi görüyor

Uluslararası yatırımların merkezi, bölgesel iş toplantılarının adresi ve modern yaşam olanaklarıyla dinamik bir metropol olan Riyad, Suudi Arabistan'ın "Vizyon 2030" projesi kapsamında kültürel ve turistik anlamda büyük dönüşümün gerçekleştiği merkezlerin başında geliyor. Şehrin simge yapılarından biri olan Kingdom Centre Tower ve gözlem katındaki etkileyici manzara, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan tarihi Al Diriyah bölgesi ve Masmak Kalesi ile National Museum of Saudi Arabia Riyad, şehre gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerler arasında sayılıyor. Her yıl düzenlenen geniş çaplı eğlence, sanat ve kültür etkinlikleri serisi Riyadh Season ise bölgenin ilgi gören organizasyonlarından biri olarak öne çıkıyor.


Uçuş öncesi güvenlikte merak edilenler: Sıvı kısıtlaması ve diğer kritik uygulamalar

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Uçuş öncesi güvenlikte merak edilenler: Sıvı kısıtlaması ve diğer kritik uygulamalar

TAV Güvenlik, havalimanlarında uygulanan güvenlik prosedürleri hakkında en çokmerak edilen soruları yanıtladı. Havalimanı güvenliğinin birçok farklı yöntemin bir araya gelmesiyle oluşan çok katmanlı bir savunma sistemine dayandığını ve her katmanın bir diğerinin eksiklerini tamamladığını belirten TAV Güvenlik Genel Müdürü Turgay Şahan, “Havalimanında gördüğünüz her güvenlik kuralının arkasında yolcuların ve personelin can güvenliğini sağlamak gibi temel bir amaç yatar.Basit ya da gereksiz gibi görünen bazı uygulamaların arkasında, aslında ciddi tehdit unsurları yer alıyor. Özellikle yoğun seyahat dönemlerinde birçok soru alıyoruz. Bunların başında sıvı sınırlamasıve hiçbir neden olmaksızın yolcunun aramaya tabii tutulması geliyor.” dedi.

Havalimanlarındaki sıvı kısıtlamalarının amacı

Havalimanlarındaki güvenlik uygulamaları, özellikle sıvı, aerosol ve jel (LAG) ürünleri konusundaki kısıtlamalar, yolcular arasında sıkça merak edilen bir konu. Bir yandan güvenlik kontrol noktalarında su, kolonya veya spreylerin belli miktarların üzerinde kabine alınmasına izin verilmezken, diğer yandan güvenlik tahditli alanlarda (GTA), yani kontrol noktalarından geçtikten sonra bu ürünlerin serbestçe satılması bir çelişki gibi görünebilir. Ancak bu durum, havacılık güvenliği mevzuatının temel prensipleri ve uygulama detayları ışığında oldukça anlaşılır hale gelmektedir.

Milli Sivil Havacılık Güvenlik Programı, yolcuların kabinde taşıyacakları sıvı, aerosol ve jel maddelerine yönelik kısıtlamaları belirler. Bu kısıtlamalar, genel olarak 100 ml hacimli kaplarda taşınma zorunluluğu ve bu kapların 1 litrelik şeffaf, kapanabilir bir poşet içinde bulunması gibi kuralları içerir. Bu düzenlemelerin temel amacı, sıvı patlayıcıların veya diğer tehlikeli sıvıların uçağa sokulmasını engellemektir. Önemli olan nokta, bu yasakların genellikle güvenlik kontrol noktalarından geçiş sırasında yolcuların "beraberindeki" ürünler için geçerli olmasıdır.Peki, güvenlik kontrolünden başarıyla geçtikten sonra neden havalimanının DutyFree mağazaları veya diğer ticari işletmelerinde bu tür ürünler satılabiliyor? 

DutyFree mağazalardan satın alınan sıvı ürünler için belirlenmiş özel istisnalar bulunmaktadır.Bu ürünlerin, gümrüksüzmağazalarda satılması; kontrollü tedarik zinciri, güvenlik mühürlü poşetler, belge-fatura zorunluluğu ve transfer güvenliği gibi bir dizi sıkı güvenlik protokolüne dayanır. Milli Sivil Havacılık Güvenlik Programının belirlediği yasaklar, yolcuların dışarıdan getirdiği ve güvenlik kontrolünden geçmemiş, potansiyel risk taşıyan maddeleri hedef alır. Güvenlik tahditli alanlarda satılan ürünler ise, baştan sona kontrollü bir süreçten geçirilmekte ve özel güvenlik önlemleriyle (STEB gibi) paketlenmektedir. Dolayısıyla, Güvenlik Tahditli Alanlardaki bu satışlar, mevzuata tamamen uygun ve uluslararası standartlarla uyumlu bir uygulamadır.

Alarm verecek hiçbir neden yokken aramaya tabii tutulmak

Güvenlik uygulamalarının bir parçası olarak, güvenlik personelinin de öngöremeyeceği bir sistemle hiçbir alarm vermeyen yolcu bile rastgele olarak ek taramalara tabi tutulabilir. Bu, sistemin sürekli olarak öngörülemeyen tehditlere karşı hazır olmasını sağlar. Havalimanında her günün güvenlik derecesi farklı olabilir. Özellikle yoğun dönemlerde güvenlik derecesi arttırılabilir ve her 8 yolcudan biri random olarak uyarı verebilir. 

Şüpheli durumlarda laptopun X-ray'de ayrı geçirilmesinin amacı

Elektronik cihazlar; pil, kablo, çip ve çeşitli bileşenler içeren yoğun ve karmaşık yapılar barındırır. Bu yapılar, X-ray tarayıcılarında net görüntü alınmasını zorlaştırabilir. Özellikle bir dizüstü bilgisayarın içerisine gizlenmiş tehlikeli veya yasadışı maddeler, bu karmaşık yapının içinde “elektronik karmaşa” adı verilen görüntü kirliliği nedeniyle fark edilemeyebilir.Bu nedenle, elektronik eşyaların X-ray cihazında güvenli ve doğru şekilde analiz edilebilmesi için valizlerden ve muhafazalarından çıkarılarak ayrı olarak taramadan geçirilmesi zorunludur.

Ayrıca, şüpheli durumlarda güvenlik görevlileri, cihazın gerçekten çalışır durumda bir laptop olduğunu teyit etmek amacıyla yolcudan laptopu açarak çalıştırmasını isteyebilir. Bu yöntem, cihazın içerisine gizlenmiş olabilecek farklı düzeneklerin tespit edilmesini sağlar ve güvenlik risklerini en aza indirir.

Kesici kısmı 6 santimetre uzunluğunda kesici aletlerin yasak olması

Uluslararası havacılık otoriteleri ve güvenlik uzmanları, yıllar süren araştırmalar ve risk analizleri sonucunda 6 santimetre sınırını belirlemiştir. Bu bir rastgele sayı değildir; aksine, olası bir tehdidin büyüklüğünü ve yaratabileceği riski minimize etmek için tasarlanmış bilimsel ve pratik bir sınırdır. 6 santimetreden daha uzun bir bıçak veya kesici alet, kabin gibi kapalı ve kısıtlı bir alanda, bir güvenlik ihlali durumunda daha ciddi yaralanmalara yol açma potansiyeli taşır. 

Güvenlik personelinin sıra tartışmalarına müdahale etmemesi

Havalimanında uçağa yetişme telaşı içinde, güvenlik sırasının uzadığını görmek ve birilerinin acelesi olduğunu bahane ederek öne geçtiğine şahit olmak sinir bozucu olabilir. "Güvenlik personeli neden müdahale etmiyor?" diye şikâyet etmekte haklı olabilirsiniz. Özellikle uçağını istemsiz sebeplerle kaçırma riski taşıyan yolcular için bu durum daha da stresli bir hal alabilir. Ancak havalimanı güvenlik personelinin öncelikleri, bu tür "sıra kavgalarından" çok daha hassas ve hayati konulara odaklanmıştır.

Güvenlik görevlileri, X-ray cihazının ekranına, kapı dedektöründen geçen yolcuların hareketlerine ve elle yapılan aramalara maksimum düzeyde odaklanmak zorundadır. Sıradaki anlaşmazlıklara veya yolcular arasındaki öncelik tartışmalarına müdahale etmek, onların esas görevlerinden dikkatini dağıtır ve bu da potansiyel bir güvenlik açığı yaratabilir. Güvenlik, saniyelik bir dalgınlığı bile affetmeyecek kadar hassas bir iştir.

“Prosedürlerin amacı hepimizin güvenliğini garanti altına almak”

Havalimanındaki her güvenlik prosedürünün herkesin güvende olması için tasarlandığını belirtenTAV Güvenlik Genel Müdürü Turgay Şahan, “Havalimanı güvenliği, tek bir büyük taramadan ibaret değildir. Aksine, birbiri üzerine eklenen çok katmanlı bir savunma sistemidir. Terminal girişindeki ilk X-ray taraması temel bir ön kontrol iken, hava tarafı güvenlik noktasındaki detaylı kontrol ve çalıştırma talebi, riskin tamamen ortadan kaldırılmasını hedefler.Bu ek kontroller, potansiyel tehditleri yakalama olasılığını artırır ve kötü niyetli kişilerin güvenlik sistemini aşma girişimlerini çok daha zor hale getirir. Tüm bu prosedürlerin amacı hepimizin güvenliğini garanti altına almak ve uçuşlarımızın kesintisiz devamlılığını sağlamaktır.” açıklamasında bulundu. 

TAV  Güvenlik Hizmetleri A.Ş. hakkında:

TAV Havalimanları’nın iştiraki TAV Güvenlik, havalimanı güvenlik hizmetleri ve güvenlik danışmanlığı da dahil olmak üzere enerji santrali, maden, büyükelçilik ve konsolosluk gibi stratejik öneme sahip olan tesislerde uzman kadrosuyla 1997’den bu yana güvenlik hizmeti sunuyor. Şirket, özel bilgi birikimi gerektiren otel, organizasyon güvenliği, uçak özel güvenlik hizmet ve denetimi, K9 görev köpeği gibi sektörün her alanında uluslararası standartlarda faaliyet gösteriyor. Uzaktan izleme ve alarm sistemleri, yapay zekâ destekli takip ve raporlama uygulamaları ile teknoloji destekli entegre hizmetler sunan şirket, risk değerlendirme ve analiz hizmetleri de sunuyor. TAV Güvenlik, aynı zamanda Norveç Polisi ve IOM gibi uluslararası kuruluşların da çözüm ortaklığını yapıyor. 


29 Mayıs 2025 Perşembe

Zihne ve Bedene İyi Gelen Festival: Zenin Well-Being Fest 2.0 Tamamlandı


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Zihne ve Bedene İyi Gelen Festival: Zenin Well-Being Fest 2.0 Tamamlandı

Günlük temponun telaşında durup nefes alma, içe dönme ihtiyacından yola çıkan Zenin Well-Being Fest 2.0, SPX ve Sweaty Betty işbirliğiyle doğanın kalbinde, SPX Park Kemerburgaz Kent Ormanı’nda gerçekleşti. Meditasyon, mindful hareket, deneyim atölyeleri, ses ve nefes terapileriyle gerçekleşen festivalde, katılımcılar iki gün boyunca hem bedensel hem de zihinsel bir yenilenme fırsatı buldu.


Stresin yükünü geride bırakmak, doğayla yeniden bağ kurmak ve kendine daha yakından bakmak isteyenler için kapılarını aralayan Zenin Well-Being Fest 2.0, Sweaty Betty ve SPX işbirliğiyle iki gün boyunca katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı. İstanbul’un doğayla iç içe atmosferinde gerçekleşen festivalde yaklaşık 700 kişi, içsel yolculuklarında kendilerine döndü ve yeniden keşfetme fırsatı buldu.


Her saatin dolu dolu geçtiği festival programında katılımcılar, ilgi alanlarına göre etkinlikleri deneyimledi. Her saat başı başlayan farklı atölye ve aktiviteler sayesinde festival boyunca tüm katılımcılar, iyi yaşamın farklı yönlerine dokunma ve kendine zaman ayırma şansı yakaladı.


Katılımcılar, uzman isimler eşliğinde beden-zihin bütünlüğünü deneyimledi

Festival boyunca katılımcılar; meditasyon, nefes çalışmaları, ses terapisi, mindful hareket ve yoga gibi uygulamalı atölyelerin yanı sıra, alanında uzman isimlerin rehberliğinde seminerler ve farkındalık çalışmalarıyla beden-zihin bütünlüğünü deneyimledi. Güne meditasyonla başlayıp, yarışmalar ve eğlenceli aktivitelerle devam eden programlar, açık havada içsel farkındalık kadar sosyal etkileşimi de destekleyen bir festival kurgusu sundu.


Odeon Turizm, Capital 500’de Turizm Sektör Lideri Seçildi

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Odeon Turizm, Capital 500’de Turizm Sektör Lideri Seçildi

Turizm sektörünün lider markası Odeon Turizm, Capital 500’de sektör birinciliği ödülünü aldı. Coral Travel Group’a bağlı şirket, 30 yılı aşkın deneyimiyle çıktığı halka arz yolculuğunda kurumsallaşma ve büyüme hedeflerini daha da güçlendiriyor. Şirket, sahip olduğu operasyonel yetkinlik ve yurtiçi pazardaki güçlü varlığıyla Türk turizm sektörünün önde gelen temsilcilerinden biri olmaya devam ediyor.

Capital Dergisi’nin hazırladığı ‘Türkiye’nin En Büyük 500 Özel Şirketi’ araştırması sonuçlarına göre başarılı performanslarıyla öne çıkan şirketler İstanbul’da düzenlenen törenle ödüllerini aldılar. Bu yıl 27. kez verilen ödüllerde Odeon Turizm İşletmeciliği A.Ş., turizm sektörünün birincisi seçilerek önemli bir başarıya imza attı. 

Capital 500 ödül töreninde OdeonTurizm’in ödülünü, Şirketin COO’su Ozan Somaklar teslim aldı. Törende yaptığı konuşmada, “Turizm, ülke ekonomimizin en stratejik sektörlerinden biri. OdeonTurizm olarak bu alanda liderlik ödülüne layık görülmekten büyük onur duyuyoruz. Coral Travel Group’un ilk iştiraki olarak 33 yıl önce başladığımız bu yolculukta, bugün binden fazla otele ve yüzbinlerce turiste bir hizmet veren bir ağa sahibiz. Bu ödül, sürdürülebilir başarılarımızın bir yansımasıdır” ifadelerini kullandı.

Kalite Belgeleriyle Tescillenmiş Başarı

1992 yılında kurulan OdeonTurizm, Türkiye’nin önde gelen destinasyon hizmetleri sağlayıcılarından biri konumunda. Konaklama, transfer, rehberlik, tur organizasyonları ve kurumsal etkinlikler gibi alanlarda hizmet veren şirket; ISO 9001, ISO 45001, ISO 14001, ISO 10002 ve ISO 39001 gibi pek çok uluslararası kalite belgesiyle operasyonel mükemmelliğini belgelemiş durumda.

Halka Arzla Yeni Bir Dönem

Odeon Turizm, sahip olduğu operasyonel güç ve geniş ağ sayesinde ulaştığı finansal başarısını halka arz ile taçlandırmaya hazırlanıyor. Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) esas sözleşme değişikliği için başvurusunu yapan şirket, finansal şeffaflık, kurumsal dönüşüm ve uluslararası yatırımcılarla daha güçlü bağlar kurma hedefiyle ilerliyor.Geniş hizmet portföyü sayesinde Odeon Turizm, yalnızca destinasyon hizmetleriyle sınırlı kalmayıp, turizm değer zincirinde uçtan uca entegre bir hizmet yapısı sunuyor. Bu yapı, şirketin sektördeki konumunu güçlendirirken, yatırımcılar açısından da farklı gelir kaynaklarına sahip sağlam bir iş modeli sunuyor.


INTRA TURIZM şirketler grubu Turizmdeki 45. Yılını Gururla Kutladı


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




INTRA TURIZM şirketler grubu Turizmdeki 45. Yılını Gururla Kutladı

Türkiye turizminin öncü markalarından Intra Turizm,  sektördeki 45. yılını çalışanları ve aileleriyle birlikte, Baltalimanı Angel Blue Restaurant’ta düzenlenen anlamlı bir akşam yemeğiyle kutladı.

Intra Turizm, Turizm sektöründe 1980 den beri başarı ile sürdürmekte olduğu DMC faaliyetlerini, geçmişinden duyduğu gurur ve geleceğe olan güveni ile güçlendirmeye devam ediyor.

Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek

Kuruluşundan bu yana kalite, güven ve müşteri memnuniyetini temel değerleri olarak benimseyen Intra Turizm, sektördeki pek çok zorluğu aşarak büyüdü ve sektördeki değişimlere ayak uydurarak büyümeyi sürdürdü. Genişleyen hizmet yelpazesi, dijitalleşme yatırımları ve sürdürülebilir turizm vizyonu ile gelecek yıllara emin adımlarla ilerliyor.



Yönetimden Mesaj

Intra Turizmin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul KARAOĞLU yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“45 yıl boyunca bizimle yol alan tüm misafirlerimize, iş ortaklarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyoruz. Ben turizme çok genç yaşta üniversitede iken başladım. Çok amatörce başladığımız bu mesleklerin en güzeli turizmcilik yolculuğumuzda ağır ve emin adımlarla ilerledik. Şirketimiz bugün her ne kadar en ağırlıklı olarak İtalya, İspanya ve Yunanistan’dan “incoming” operasyonu yapan bir şirket olarak biliniyor olsa dahi, Antalya bölgesine İngiltere  ve İsrail’den, Bodrum ve Kuşadası bölgesine ise İrlanda’ dan, “back to back mass charter” operasyonları yapan ilk turizm acentesidir. Şirketimiz grup şirketleri olarak önemli bir zenginliğe sahip. Kongre şirketimiz TeamCon (Universiade kış olimpiyatları konsorsium kurucu ortağı), farklı dallarda “Incoming” tur operatörlüğü yapan şirketlerimiz, Yunanistan’da incoming hizmeti veren VisitAegean isimli şirketimiz, bizlere engin tecrübeler sağladı. Önümüzdeki dönemde de sektöre öncülük etmeye, yenilikçi ve sürdürülebilir projelere, bizlere katılacak yollarını açmak istediğimiz genç arkadaşlar ile birlikte imza atmaya devam edeceğiz.”

Intra Turizmin ortağı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri BULUTOĞLU yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Şirketimizdeki en iyi örnek benim. 1989 senesinde stajyer olarak başladım. Bugün ise şirketin ortağıyım. Bu şirket büyüdükçe sizler de büyüyeceksiniz. Geleceğinizi düşünün, kendinizi rüzgara bırakmayın, rüzgarın yönünü sizler belirleyin. Değerli ekip arkadaşlarımız ile bizler 45. yıla geldik, dilerim ki sizlerle ve aramıza yeni katılacak olan yeni jenerasyonlarla birlikte şirketimiz 100. yılına ulaşır, arzumuz bu yönde. 

Gelecek Vizyonu

45. yılımızı kutlarken bir yandan da geleceğe dönük yeni yatırımlar ve projeler üzerine eğiliyoruz. Özellikle dijital seyahat deneyimi, çevre dostu turizm uygulamaları ve genç nesillere yönelik çalışmaları ile geleceğe yürümeyi hedefliyoruz. 

Önümüzde bizi heyecanlandıran bir dönem var. Kuzey ve Güney Amerika gibi önemli piyasalarımızı geliştirme hedefimizi belirledik ve bu doğrultuda çalışacağız.


28 Mayıs 2025 Çarşamba

Anadolu’nun köklü mutfak geleneklerini, Boğaz’ın eşsiz manzarasıyla buluşturan yeni bir lezzet


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



İSTANBUL’DA KONYA KAHVALTISININ EN ÖZGÜN HALİ

 Boğaz Manzarasında Anadolu’ya Vefa:

Anadolu’nun köklü mutfak geleneklerini, Boğaz’ın eşsiz manzarasıyla buluşturan yeni bir lezzet noktası, gastronomi tutkunlarını Konya kahvaltısının en zengin haliyle tanıştırıyor. İsmini mekâna veren Konyalı Ferdi Usta, yılların deneyimini ve yöresel mutfağa olan sadakatini bu özel kahvaltı menüsünde bir araya getiriyor.


Kahvaltıya Ahde Vefa: Konya Lezzetleri Artık Güne Başlarken de Yanınızda

Konya’nın gastronomik mirasını kahvaltı kültürüyle harmanlayan Ferdi Usta, bu çok özel yöresel kahvaltı menüsü ile Türk mutfağına duyduğu vefayı sofralara taşıyor. “Bir gelen tekrar geliyor. Bu, bizim için en büyük ödül,” diyen Usta, lezzet ve kaliteyi yıllardır aynı titizlikle koruyarak müdavimlerinin güvenini kazanıyor.


Yöresinden Gelen Tatlar, Damakta Şölen

Menüde; tulum peyniri, manda yoğurdu, köy tereyağı, doğal bal ve pekmez gibi özgün yöresel ürünlerin yanı sıra, klasik kahvaltılıklar da yer alıyor. Etli ekmek, saç arası tatlısı ve bıçak arası gibi Konya’nın meşhur tatları da kahvaltıya dahil edilerek güne enfes bir başlangıç yapılıyor.

Her bir ürün, geleneksel tariflere sadık kalınarak, yöresinden temin ediliyor ve titizlikle hazırlanıyor.



Boğaz’da Unutulmaz Bir Kahvaltı Deneyimi

İstanbul’un en güzel Boğaz manzaralarından birine karşı sunulan bu kahvaltı sadece bir öğün değil; Anadolu’nun zengin kültürüne gösterilen bir saygı duruşu. Konyalı Ferdi Usta’nın imzasını taşıyan bu özel sunum, yerel mutfağın korunması ve yaşatılması açısından da önemli bir rol üstleniyor.


Fiyat Bilgisi

Bu çok özel yöresel Konyalı Ferdi Usta serpme kahvaltısının kişi başı fiyatı: 850 TL

Gıda perakendecileri fiyat istikrarı için tarım sektörünü işaret etti

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Gıda perakendecileri fiyat istikrarı için tarım sektörünü işaret etti

 Perakende sektörünün önemli buluşması Perakende Günleri, bu yıl 24’üncü kez kapılarını açtı. Gıda dışı ve gıda perakendesinden, e-ticarete birçok paydaşın yer aldığı etkinlikte ana başlık fiyat istikrarına yönelik çözüm önerileri oldu.

 “Perakendenin Geleceğini Şekillendirmek – Müşteriyi ve Teknolojiyi Kucaklamak” ana

Teması ile gerçekleştirilen etkinliğin basın toplantısında konuşan Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu ‘’Türkiye’de organize gıda perakendesi, 2024 itibarıyla 1 Trilyon TL’yi aşan büyüklüğüyle perakende sektörünün en dinamik alanlarından biri. Ancak bu dinamizm sadece rakamlarla değil; tedarik zincirinden tüketici alışkanlıklarına, dijitalleşmeden regülasyonlara kadar her alanda büyük bir dönüşümle şekilleniyor. Bu dönüşüm içinde; hepimizin temel ihtiyacı olan gıdayı tüketiciyle buluşturmak, farklı ince ayarlamaları da gerektiriyor. Bu nedenlerle gıda perakendesinde mesele sadece ürünü satmak değil; ürünü doğru üretmek, zamanında ulaştırmak ve bu süreci sürdürülebilir şekilde yönetmek.

 Gıda perakendesinin raflarında gördüğümüz her ürün, aslında uzun bir tedarik zincirinin sonucu. Bu zincirin en başında ise tarım yer alıyor. İşimizin yüzde 80’ini tarım ve hayvancılık ürünleri oluşturuyor.

 Türkiye gibi dört mevsimi yaşayan ve büyük bir tarımsal potansiyele sahip bir ülkede, bu zincirin en başını güçlendirmek zorundayız. Tarımsal üretici fiyat endeksinde geçen yıl yüzde 60,77 ve bu yıl yüzde 27,50 yıllık artış yaşadık. Bununla bağlantılı olarak gıda enflasyonu, genel enflasyon üzerinde baskı yaratmaya devam ediyor. Bu artışı frenlemek sadece son tüketici fiyatlarını kontrol edebilen biz perakendecilerin yönetebileceği bir süreçten çıkmış durumda.

 Raflarda fiyat istikrarı sağlanmak isteniyorsa, bunun temeli tarlada atılıyor. Türkiye, verimli toprakları ve zengin iklim çeşitliliği ile tarımda büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin perakendeye yansıması, sadece üretimle değil; planlama, teknoloji kullanımı, lojistik ve sürdürülebilir destek politikalarıyla mümkün.

 Tarımda girdi maliyetlerinin yüksekliği -ki geçen yıl yüzde 50, bu yıl yüzde 30 yıllık artış yaşanmış-, su kaynaklarımızın verimsiz kullanımı, iklim değişikliği ve genç nüfusun tarımdan uzaklaşması gibi yapısal sorunlar, hem arz güvenliğini hem de fiyat dengesini doğrudan etkiliyor. Bu da perakende sektöründe belirsizliklerin yönetimini zorlaştırıyor.

 Fiyat dalgalanmalarının önüne entegre sistemlerle geçebiliriz

 Fiyat dalgalanmalarının önüne geçmenin yolu, tarım ve perakendenin kopuk değil, entegre bir sistemle çalışmasından geçiyor. Sözleşmeli tarım modelleri, yerel üreticiyle doğrudan bağ kurmak, gıda tedarik zincirinde verimliliği artırmak ve israfı azaltmak gibi uygulamalar, bu entegrasyonun temel taşları.

 Bu entegrasyonun kurulması ve özellikle tarımın güçlendirilmesinde siyasi iradeye de önemli rol düşüyor. İyi niyetli bireysel girişimler veya bölgesel başarıların tüm sistemi düzeltmesi beklenmemeli. Devletin; tüm sistemi planlayan, yöneten, destekleyen ve sürdürülebilirliği esas alan bir aktör olarak hareket etmesi gerekiyor. Tarımın 5-10 yıllık planlama yapılabilecek, hükümetlerden bağımsız stratejik bir alana çekilmesi gerekiyor.

 Bugün tüketicinin raflarda aradığı şey sadece ürün değil; güven, süreklilik ve makul fiyat. Bu da ancak tarım ve perakendenin omuz omuza çalışmasıyla sağlanabilir. Güçlü bir tarım, sadece kırsalda değil, şehirdeki market raflarında da istikrar yaratır.

 Organize gıda perakendesinde tarımın öneminden ve yapılabileceklerden bahsettikten sonra diğer önemli paydaşlarımıza da kısaca değinmek isterim.

 Dijital kanallar sektörde elzem hale geldi

 Biz perakendeciler de işimizi nasıl büyütebileceğimizi planlıyoruz. Paydaşlarımızdan aldığımız geri bildirimler yönümüzü belirliyor. Tüketiciler, sürdürülebilir uygulamaları olan markaları tercih ettiğini söylüyor. Gıda atığını azaltmak, yerel üreticileri desteklemek ve çevreci ambalaj kullanımı artık rekabet avantajı yaratıyor. Karbon ayak izi hesaplamaları ve raporlamalar, sektörün ajandasına hızla girmeye başladı.

 Dijital kanallar artık tamamlayıcı değil, oyunun kurallarını belirleyen temel bir unsur haline geldi. Mağaza kavramı dijitalleşme ile beraber yeniden tanımlanıyor. Online alışveriş, market sektöründe artık bir lüks değil, bir zorunluluk. Türkiye’de online gıda alışverişi %92 büyüyerek 144,3 milyar TL’ye ulaştı, hızlı teslimat (q-commerce) modeli büyük şehirlerde standart hale geldi. Perakendecilerin büyük çoğunluğu, önümüzdeki 2 yıl içinde dijital altyapı yatırımlarını artırmayı planlıyor.

 Veri ve yapay zeka, yönümüzü belirlemekte en büyük aracımız haline geldi. Raf optimizasyonu, dinamik fiyatlama ve müşteri analitiği alanında yapay zekâ tabanlı sistemlerin kullanımı artıyor. Perakendeciler, veri sayesinde hem stok yönetiminde israfı azaltıyor hem de müşteri deneyimini kişiselleştiriyor.

 Sonuç olarak, güçlü bir üretimi ve tedarik zincirini arkasına alan, tüketicisini doğru okuyan ve yatırımlarını sürdürülebilir hale getiren perakende işletmelerinin başarılı olacağını, hem de ülke ekonomisine fayda sağlayacağını söylememiz mümkün.

 Bersay İletişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Arın Saydam’ın moderatörlüğünde gerçekleşen basın toplantıda ayrıca Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Nuri Şapkacı, Zincir Mağazalar Derneği (ZMD) Başkanı Serhan Tınastepe, Taklitle Mücadele Derneği (TMD) Başkanı Selçuk Güzenge, Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) Başkanı Melih Şahinoz ve E-Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Başkanı Hakan Çevikoğlu da söz alarak perakende sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulundu.

ERAZER, yeni nesil dizüstü bilgisayarlarını oyun tutkunlarının beğenisine sundu.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



ERAZER’dan Yüksek Performanslı Yeni Modeller:RTX50 Ekran Kartlı Dizüstü Bilgisayarlar Türkiye’de Satışa Çıktı

Alman mühendisliğiyle geliştirilen üst düzey oyun donanımları markası ERAZER, NVIDIA GeForce RTX50 serisi ekran kartlarıyla donatılan yeni nesil dizüstü bilgisayarlarını oyun tutkunlarının beğenisine sundu. Intel Core Ultra işlemcilerle güçlendirilmiş bu son teknoloji bilgisayarlardan BEAST 16 X1 ULTIMATE serisi harici sıvı soğutma sistemi ile fark yaratıyor.

Avrupa’nın köklü teknoloji markası MEDION’un oyun bilgisayarı markası ERAZER, NVIDIA GeForce RTX50 serisi ekran kartlarıyla donatılan yeni nesil dizüstü bilgisayarlarını görücüye çıkardı. Gücünü yapay zekâ destekli Intel Core Ultra işlemcilerden alan yeni ürün ailesinin yüksek performansı ile dikkat çeken BEAST serisi, RTX 5080 ve RTX 5090 grafik kartlarıyla üst seviye oyunculara ve çalışırken yüksek performansa ihtiyaç duyan profesyonellere hitap ediyor.Yüksek işlem gücünü kompakt bir tasarımla birleştiren RTX 5070Ti grafik işlemcili MAJOR modeli ise güçlü donanımıyla öne çıkarken, DEPUTY, CRAWLER ve DEFENDER serileri ise RTX 5060 ve RTX 5050 GPU seçenekleriyle oyunu günün her anına yayanların dikkatini çekiyor. 

Performans ve verimlilikte çıtayı bir kez daha yukarı taşıyan yeni ERAZER modelleri, NVIDIA’nın yeni Blackwell mimarisi üzerine inşa edilen GeForce RTX 50 seçenekleri ile satışa çıktı. DLSS 4 destekli yapay zekâ teknolojisi ile çok daha akıcı ve gerçekçi bir oyun deneyimi sunan bu seride RTX 5090, 5080, 5070 Ti ve 5060 kartları bulunuyor. GDDR7 bellek ve ultra düşük voltaj modları sayesinde enerji verimliliğini maksimum seviyeye çıkaran RTX 50 serisi ile donatılan yeni ERAZER modelleri yalnızca yüksek FPS değil; uzun süreli ve istikrarlı kullanım arayan oyuncular için de mükemmel bir çözüm sunuyor.

Türkiye’nin İlk Sıvı Soğutmalı Dizüstü Bilgisayarı BEAST yüzde 10 performans artışı sağlıyor

ERAZER’ın NVIDIA GeForce RTX 50 serisi ekran kartlarıyla donatılan modeli BEAST 16 X1 ULTIMATE, üst düzey bir performans sunuyor.16 inçlik QHD+ ekranı, Intel Core Ultra 9 275HX işlemcisi, 32 GB DDR5 RAM ve 2 TB SSD kapasitesiyle üst düzey donanımı bir araya getirerek yalnızca oyuncular için değil, içerik üreticileri ve yaratıcı profesyoneller için de üst düzey verimlilik sunuyor.Modelin en çarpıcı farkı ise Türkiye’de ilk kez bir dizüstü bilgisayarda sunulan harici sıvı soğutma sistemi. Kutu içeriğine dahil edilen ERAZER Cooling Kit V2, yüzde 10’a kadar daha yüksek performans sağlarken, sistemin uzun maratonlarda serin ve istikrarlı çalışmasına imkân tanıyor.


MAJOR 16 X1 ise hem güçlü donanımı hem de mobiliteyi bir arada sunan kullanıcılar için geliştirildi. NVIDIA GeForce RTX 5070 Ti ekran kartı, yüksek FPS isteyen oyuncular için ideal bir çözüm sunarken; Intel Core Ultra i9-275HX işlemci, 32 GB DDR5 RAM ve 2 TB SSD depolama ile profesyonel oyun ve içerik üretimi ihtiyaçlarına da yanıt veriyor.16 inçlik IPS300Hz ekranı ile akıcılık sunan model, kompakt boyutuna rağmen yüksek soğutma performansı sağlayan çift fanlı sistemle donatıldı.

Çerçioğlu: “Alman mühendisliği ile geliştirilen yüksek teknoloji deneyimi sunuyoruz”

Konuyla ilgili açıklama yapan MEDION Türkiye ve Orta Doğu Ülke Müdürü Cem Çerçioğlu: “2024 Aralık ayında ERAZER markasını Türkiye pazarına sunduğumuzda, yalnızca bir donanım markası değil; oyun kültürünü dönüştürecek bir vizyonun temsilcisi olacağımızı biliyorduk. Oyuncuların ilgisi, yüksek performansa ve mühendisliğe duydukları güvenle birleşince, çok kısa sürede olağanüstü bir karşılık bulduk. ERAZER yalnızca güçlü cihazlar üretmiyor. Biz, oyun tutkusunu ileri taşıyacak kusursuz bir teknoloji deneyimi sunuyoruz. Şimdi NVIDIA GeForce RTX 50 serisi ekran kartlarıyla sağlanan performans sıçraması bu deneyimi bambaşka bir seviyeye getirdi. Yeni GPU’lar GDDR7 bellek teknolojisi ve DLSS 4 destekli yapay zekâ sayesinde, oyuncular artık yalnızca daha hızlı değil; daha akıllı, daha serin ve daha verimli sistemlerle oynuyor.Arkasında 40 yıla yakın Alman teknolojisi ve Ar-Ge kültürü olan bu yaklaşım, ürünlerimizi dünya çapında geçerli 3 yıl garanti ile destekleyebilecek kadar güvenilir. Türkiye’deki kullanıcılar için bu ürünler yalnızca birer dizüstü bilgisayar değil; kendi potansiyellerine ulaşmalarını sağlayacak araçlar.Oyun artık yalnızca bir hobi değil; kariyer, ifade biçimi ve topluluk anlamı taşıyor. ERAZER, bu dönüşen kültüre güç, hız ve güven katmak için burada. Bugün sunduğumuz yeni ürünlerle sadece performans sınırlarını zorlamıyor; Türkiye’de oyun donanımı tanımını da yeniden yazıyoruz” dedi. 

GamersWeek’te 12 bin TL’ye varan indirim avantajları

Avantajlı iş birlikleriyle oyun tutkunlarına yönelik çeşitli kampanya ve ayrıcalıklar sunan ERAZER, NVIDIA GeForce RTX 50 serisi ekran kartlı BEAST ve MAJOR modelleri Hepsiburada’da  GamersWeek kampanyası kapsamında 12 bin TL’ye varan indirimlerle sunuyor. 26 – 31 Mayıs tarihleri arasında Hepsiburada’dan yapılan alışverişlerde geçerli kampanya, RTX 50 serisi ekran kartlı BEAST ve MAJOR modellerin yanı sıra RTX 40 serisi ekran kartlı dizüstü bilgisayarları da kapsıyor.

REYNA’nın Sesinden “Güçlü ve Sağlam” vaadi

Oyunun kurallarını değiştirme iddiasını yalnızca ürünleriyle değil, iletişimiyle de ortaya koyan ERAZER, yapay zekâ araçları ile hazırlanan yeni reklam filmiyle oyun dünyasına farklı bir pencereden sesleniyor. Oyun dünyasının ikonik karakterlerinden REYNA’ya Türkçe sesiyle hayat veren Zeyno  Eracar tarafından seslendirilen reklam filminde ERAZER’ın oyun dünyasına sunduğu gelişkin teknolojiyi “Zaman geçer, oyunlar değişir, yeni hedeflerle birlikte rekorlar değişir, oyuncular değişir. Ama yalnızca güçlü ve sağlam olan oyunu değiştirir” mesajıyla aktarıyor. Yönetmenliğini ve kreatif direktörlüğünü Umut Kaner’in üstlendiği filmi izlemek için:https://youtu.be/su6TpFoQO68

ERAZER Hakkında

ERAZER, MEDION’un üst düzey oyun markasıdır. En yeni teknolojilere ve geniş donanım seçeneklerine sahip olan ERAZER ürünleri, profesyonel ve rekabetçi oyuncular için özel olarak geliştirilmektedir. Güçlü masaüstü bilgisayarlar ve yüksek performanslı dizüstü bilgisayarlar, kullanıcıların ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir.

 

MEDION Hakkında

MEDION, Almanya’nın önde gelen tüketici elektroniği üreticisi ve dijital hizmet sağlayıcısıdır. Akıllı multimedya cihazları, telekomünikasyon hizmetleri ve elektronik aksesuarları kapsayan geniş bir ürün yelpazesi sunar. Üstün fiyat-performans oranı ve kapsamlı satış sonrası hizmetleriyle dikkat çeker. 2011 yılından beri Lenovo Grubu’nun bir parçası olan MEDION, 160’tan fazla ülkede PC, dizüstü bilgisayar, akıllı telefon ve sunucu çözümleriyle küresel başarıya ulaşmıştır.


27 Mayıs 2025 Salı

Club Med Palmiye'nin Yenilenen Yüzü Uluslararası Bir Etkinlikle Tanıtıldı

 HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Club Med Palmiye'nin Yenilenen Yüzü Uluslararası Bir Etkinlikle Tanıtıldı

Türkiye’nin güneyinde, Toros Dağları ile Akdeniz’in eşsiz manzarası arasında yer alan Club Med Palmiye, kapsamlı yenileme çalışmalarının ardından yenilenen yüzünü uluslararası bir etkinlik ile tanıttı. 21-24 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen bu özel buluşmada; Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 20 ülkeden 120 seçkin gazeteci, influencer ve turizm profesyoneli ağırlandı.

Etkinliğe, Club Med Avrupa, Afrika & Orta Doğu CEO’su Anne Browaeys ve Palmiye Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Mümtaz da katılarak Club Med Palmiye’nin geçirdiği dönüşüm süreci ve gelecek vizyonu hakkında bilgi verdi.

Etkinlikte konuşan Club Med Avrupa, Afrika & Orta Doğu CEO’su Anne Browaeys şunları söyledi:

“Ortağımız Palmiye ile birlikte, bu efsanevi Türk tesisinin Hotel bölümünü yeniden tasarlamak için 13 milyon Euro’luk bir yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırım, misafirlerimize her zaman en iyi deneyimi sunma kararlılığımızı ve benzersiz ‘her şey dahil’ konseptimizi daha da ileri taşıma hedefimizi ortaya koyuyor. L’Esprit Libre (Özgür Ruh) felsefesi, Club Med’i konaklama sektöründe bir referans noktası haline getirmiştir.”

Palmiye Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Mümtaz ise şöyle konuştu: “38 yıl önce Club Med ile başladığımız iş birliği sayesinde Türkiye’yi birçok uluslararası otel zinciri ve turiste tanıtma şansı bulduk. Türk turizminin gelişiminde önemli bir rol oynamaktan gurur duyuyoruz. Bugün, bu özel etkinlikte yurtdışından değerli basın mensuplarını ve seyahat profesyonellerini ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Tesisimizin yenilenen yüzünü ve Türkiye’nin turizm potansiyelini paylaşmak bizim için büyük bir onur.”

Türkiye’nin Turkuaz Sahilinde Club Med Deneyimi

1988 yılından bu yana misafirlerine hizmet veren Club Med Palmiye, doğayla iç içe konumu, aile dostu olanakları ve dinamik atmosferiyle Club Med’in “her şey dahil” konseptini en iyi şekilde temsil ediyor. Tesiste, 4 aydan 17 yaşına kadar çocuklara özel aktiviteler, “Amazing Family” gibi yenilikçi programlar ve gençlere yönelik güncel içerikler sunuluyor.

Zengin Türk mutfağının özgün lezzetlerini barındıran gastronomi deneyimi, iki adet Sothys spa, altı yüzme havuzu, fitness olanakları ve kara ile deniz sporlarına yönelik geniş yelpazede sunulan aktivitelerle misafirlere unutulmaz bir tatil deneyimi yaşatılıyor. Tesise yakın zamanda dört yeni padel kortu da eklendi.

Yenileme Çalışmaları

Club Med Palmiye’de, 478 odalı begonvillerle çevrili Villagio ile 242 odalı deniz kenarındaki Hotel bölümü, Studio MHNA tarafından Akdeniz sahilleri, Anadolu medeniyetleri ve geleneksel Türk el sanatları ile hat sanatından ilham alınarak yeniden tasarlandı.

Villagio bölümündeki odalar, açık tonlardaki ahşap mobilyalar ve doğal taş zeminlerle yenilenerek modern bir görünüme kavuştu. Hotel alanı ise “marina chic” konseptiyle yenilenerek odalar, lobi, bar ve kapalı restoran bölümlerinde mavi tonlar ve zarif detaylarla yeniden dekore edildi.

Yenileme çalışmaları devam eden tesiste, önümüzdeki dönemde Hotel bölümünün tüm odaları, açık büfe restoranı ve havuz barı baştan sona yenilenecek. Villagio bölümünde ise restoran ve bar alanlarının dönüşümü tamamlanacak, ayrıca deniz manzaralı yeni bir yoga pavilyonu tesise kazandırılacak.

Club Med Türkiye Genel Müdürü Özlem Tosun, gerçekleştirilen yenileme çalışmasına ilişkin olarak şunları söyledi: “Yıllardır misafirlerimizin gönlünde özel bir yere sahip olan Palmiye’yi, bugünün beklenti ve ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlamak bizim için heyecan verici bir yolculuktu. Akdeniz’in kalbinde, modern ve özgün bir tatil deneyimi sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”


Keundo ile dijital baskıda yeni bir dönem başlıyor

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Keundo ile dijital baskıda yeni bir dönem başlıyor

Dijital baskı teknolojileri hızla gelişirken, Keundo sektördeki dönüşümün öncüsü olarak dikkat çekiyor. Gelişmiş üretim sistemleriyle kullanıcı dostu çözümleri bir araya getiren marka, Eco-Solvent, UV (Rolltoroll), Hybrid,Flatbed ve DTF baskı makineleri ile farklı sektörlerin ihtiyaçlarına yönelik geniş bir ürün yelpazesi sunuyor. Kalite, hız ve sürdürülebilirlik odağında geliştirilen yenilikçi çözümleri sayesinde, işletmelerin baskı süreçlerini daha verimli ve etkili hale getiriyor. Keundo, yalnızca bugünün değil, geleceğin dijital baskı ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak ürün yelpazesini ve çözümlerini sürekli geliştiriyor. Eco-Solvent ile çevre dostu üretim, UV sistemlerle daha dayanıklı ve canlı baskılar, Hybrid ve Flatbed uygulamalarla geniş çapta kullanım olanakları sunan marka, farklı sektörlerde faaliyet gösteren işletmelere özel çözümler sağlıyor. Bu teknolojiler, işletmelerin hem üretim kapasitelerini artırmasına hem de maliyetlerini düşürmesine yardımcı oluyor.

Teknoloji ve verimlilik için güvenilir çözüm

Dijital baskıda kalite, hız ve maliyet unsurlarını dengeli bir şekilde sunan Keundo, işletmelere yüksek çözünürlüklü baskılar, hızlı üretim süreçleri ve düşük hata oranı ile verimli çözümler sağlıyor. Yenilikçi baskı teknolojileri sayesinde geniş malzeme desteği ve esnek üretim imkanları sunan marka, farklı sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin ihtiyaçlarına doğrudan hitap ediyor. Keundo’nun sunduğu modern dijital baskı çözümleri, işletmelerin rekabet avantajını güçlendirmesine olanak tanıyor.


Keundo’nun sunduğu temel avantajlar şunlardır: 

Baskı teknolojilerinde öncü çözümler sunan Keundo, yüksek kalite ve dayanıklılığı bir araya getirerek sektörde fark yaratıyor. Canlı renkler, net detaylar ve profesyonel çözünürlükle üretilen baskılar, işletmelere üstün görsel sonuçlar sağlıyor. Endüstriyel kullanıma uygun yapısı sayesinde düşük arıza oranı ve uzun ömürlü performans sunan Keundo’nun baskı makineleri, güvenilirliği ön planda tutarak kesintisiz üretim süreçleri sağlıyor. Yenilikçi teknoloji altyapısı ile UV kurutma sistemleri ve çevre dostu Eco-Solvent mürekkepler sunarak sürdürülebilir üretime katkı sağlarken, yüksek hız ve malzeme çeşitliliği desteğiyle farklı sektörlerin ihtiyaçlarına esnek çözümler sunuyor. Operatör dostu kullanım anlayışıyla tasarlanan ergonomik yapısı, işletmelerin baskı süreçlerini daha etkili yönetmelerini sağlarken, kullanıcılar için hızlı eğitim ve pratik uygulama imkanı sunuyor. Keundo’nun sunduğu avantajlar, hızlı üretim ve düşük maliyet ile birleşerek kısa sürede yatırım geri dönüşü (ROI) sağlayarak işletmelerin kârlılığını artırıyor. Modern baskı teknolojilerine yönelik bu güçlü altyapı, sektörde rekabet avantajı yaratmak isteyen işletmeler için büyük bir fırsat sunuyor.

Keundo’da ürün gamı 

1-Eco-Solvent baskı makineleri: Çevreci ve dayanıklı dış mekan çözümleri:

Keundo’nun Eco-Solvent baskı makineleri, çevre dostu mürekkep teknolojisi hem iç hem de dış mekana uygun dayanıklılığıyla öne çıkıyor. Reklamcılık, dış cephe kaplamaları ve tabela sektörlerinde sıkça tercih edilen bu makineler, vinil, folyo ve diğer esnek yüzeylere mükemmel uyum sağlayarak etkileyici sonuçlar sunuyor. Yüksek çözünürlüklü ve geniş renk gamına sahip baskı kalitesiyle dikkat çeken sistem, aynı zamanda solunum yoluyla yayılan zararlı gaz miktarını minimuma indirerek sürdürülebilir üretim anlayışını destekliyor. Çevre dostu mürekkep yapısı sayesinde, hem işletmelerin hem kullanıcıların hem de çevrenin korunmasına katkı sağlıyor. 

2-UV baskı makineleri: Hızlı, esnek ve ekolojik:

Keundo’nun rolltoroll UV baskı makineleri, özellikle rulo halindeki esnek malzemelere (lightbox,vinil, mesh, branda, folyo, tekstil vb.) doğrudan UV baskı yapabilme özelliğiyle öne çıkıyor.UV ışınlarıyla anında kuruma sağlayarak yüksek hızda üretim sunarken düşük maliyetli, dış mekâna uygun dayanıklı ve canlı baskılar elde edilmesini mümkün kılıyor. Keundo,rolltoroll UV makineleri; hem reklamcılık, hem de endüstriyel üretimlerde verimlilik ve sürdürülebilirlik sunuyor.

3-Hybrid baskı makineleri: Maksimum esneklik, minimum sınır:

Dijital baskı dünyasında esnekliğin tanımını yeniden yapan KeundoHybrid baskı makineleri, Eco-Solvent ve UV mürekkeplerini aynı platformda birleştirerek iç ve dış mekan uygulamalarında yüksek performans sunuyor. Farklı sektörlerin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlayabilen bu sistemler, geniş medya desteği(hem rulo hem de sert yüzeyli malzemeler) ve çok yönlü kullanım imkanı ile işletmelerin üretkenliğini artırıyor. Tek cihazda çoklu uygulama yapabilme özelliği sayesinde yatırım maliyetlerini düşüren Hybrid baskı makineleri, işletmelerin daha verimli ve ekonomik çözümlerle çalışmasına olanak tanıyor. 

4-Flatbed baskı makineleri: Büyük formatta profesyonel kalite:

Endüstriyel ölçekte küçük ve büyük formatlı baskılar için ideal bir çözüm sunan KeundoFlatbed baskı makineleri; sert yüzeyli materyallerde kusursuz sonuçlar elde edilmesini sağlıyor. Ahşap, cam, metal ve akrilik gibi farklı zeminlerde yüksek kaliteli baskılar sunan bu sistem, işletmelerin üretim süreçlerini hem hız hem de kalite açısından optimize ediyor. Geniş malzeme uyumluluğu sayesinde esnek üretim imkanı sağlayan Flatbed makineleri, büyük ölçekli baskı projelerinde profesyonel çözümler arayan işletmeler için ideal bir seçenek sunuyor.


SelectumExpert Club Üyeleri, SelectumNoa Belek’te Buluştu

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



SelectumExpert Club Üyeleri, SelectumNoa Belek’te Buluştu

SelectumHotels tarafından hayata geçirilen ve yalnızca özel üyelere açık olan SelectumExpert Club kapsamında düzenlenen SelectumNoa Belek Info Turu, 60’tan fazla seyahat acentesi temsilcisinin katılımıyla başarıyla tamamlandı. Almanya ve Avusturya başta olmak üzere çeşitli Avrupa şehirlerinden gelen turizm profesyonelleri, SelectumNoa Belek tesisini yakından tanıma ve deneyimleme fırsatı buldu.

Acentelere uygun takvimlerde bireysel ve küçük grup infoları gerçekleştirildi

Bu yılki organizasyonun dikkat çeken özelliklerinden biri, esnek tarihli info tur modeli oldu. Katılımcı acentalar, kendilerine sunulan uygun tarih aralıkları içerisinden kendi takvimlerine uygun olanı seçerek, bireysel ya da küçük gruplar halinde tesis ziyaretlerini gerçekleştirdi. Bu sayede acentalar, operasyonel yoğunluklarına göre en verimli zaman diliminde turu planlayabildi ve daha odaklı, bire bir bir deneyim yaşama imkânı buldu. Bu yenilikçi yaklaşım, özellikle yoğun sezon öncesinde büyük takdir topladı.

Sadece bir sadakat programı değil, sürdürülebilir bir iş modeli sunuluyor

Bugün itibarıyla 400’ü aşkın seyahat acentasının üyesi olduğu SelectumExpert Club, iş ortaklarına sadece bir sadakat programı değil, aynı zamanda sürdürülebilir, iki yönlü bir iş birliği modeli sunuyor. Bu yapı içerisinde düzenlenen info turlar, üyelerin tesisleri yerinde görmelerini, hizmetleri doğrudan deneyimlemelerini ve satış sürecinde daha bilinçli yönlendirmeler yapmalarını mümkün kılıyor.

Belek’te gerçekleşen bu özel etkinlikte, SelectumNoa Belek’in özellikle aile dostu konsepti, 7/24 açık restoran hizmeti, bakımlı doğal peyzajı, güler yüzlü personeli ve hızlı transfer organizasyonu, katılımcılar tarafından en çok övgü alan başlıklar arasında yer aldı. Etkinlik sonunda yapılan yazılı anketler ve birebir görüşmelerle, tesisin güçlü yönlerinin yanı sıra geliştirmeye açık alanlar da detaylı şekilde raporlandı.

Info turlarına ilave olarak,Dialog Geceleri adında acente buluşmaları yapılıyor

Info turu boyunca ayrıca satış teknikleri, yeni sezon stratejileri ve özelleştirilmiş kampanya önerileri gibi konular da ele alındı. Katılımcı acentalar, bu tarz odaklı organizasyonların hem otel tanıtımı hem de müşteri memnuniyeti açısından büyük fayda sağladığını belirtti.

SelectumExpert Club üyeleri yalnızca info turlarla değil, yıl boyunca Almanya ve Avusturya’daki "Dialog Geceleri", şehir bazlı acente buluşmaları, online eğitimler ve dijital pazarlama desteği gibi birçok farklı platformda da bir araya gelerek Selectum markasıyla güçlü bir etkileşim sürdürüyor.

“SelectumExpert Club, 2024 yılında Almanya, Avusturya, Hollanda ve İsviçre'de faaliyet gösteren seyahat acentalarıyla iş birliğimizi daha sürdürülebilir ve dinamik bir yapıya kavuşturmak amacıyla hayata geçirdiğimiz bir projedir. Bugün itibarıyla 400’den fazla acenteyi bu yapıya dahil ettik.

Bu kulüp aracılığıyla partnerlerimize 7/24 destek sunuyor, bilgi akışını hızlandırıyor ve sahada başarılı satış yapan acenta personelini ödüllendiriyoruz. Aynı zamanda info turlar, eğitim içerikleri, dijital araçlar ve motivasyon organizasyonları ile satış ekiplerinin bilgi düzeyini ve motivasyonunu sürekli olarak yüksek tutmayı hedefliyoruz.

Bu yıl uyguladığımız esnek tarihli info tur modeliyle de acentalarımıza zaman yönetiminde tam esneklik tanıdık. Yoğun sezon öncesi, onları belirli bir takvime hapsetmeden kendi planlamalarını yapmalarına olanak sağladık.

Önümüzdeki dönemde bu sistemi Polonya, Baltık ülkeleri, Rusya ve Romanya gibi stratejik pazarlara da taşımayı hedefliyoruz.


26 Mayıs 2025 Pazartesi

EMO Hannover 2025 en son üretim teknolojilerini Dünya ile buluşturacak


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



EMO Hannover 2025 en son üretim teknolojilerini Dünya ile buluşturacak

Dünyanın önde gelen üretim teknolojileri fuarı EMO Hannover 2025, Türk üretim uzmanları için yenilikler, tartışmalar ve ağ oluşturma imkânı sunuyor. 22 – 26 Eylül tarihleri arasında Almanya’da gerçekleştirilecek olan tarihi buluşma için Türkiye'den 47 firma şimdiden yerini aldı.

“Yenilikçi Üretim” mottosuyla düzenlenen EMO Hanover 2025 yenilik, uluslararasılaşma, ilham ve metal işlemenin geleceğini temsil ediyor. Metal işleme için tüm katma değer zincirini sunan tek etkinlik olarak öne çıkan ve dünyanın önde gelen üretim teknolojisi fuarı EMO Hannover; takım tezgâhları, üretim sistemleri, katmanlı üretim süreçleri, hassas aletler ve otomasyondan ölçüm teknolojisi, kalite güvencesi, yazılım ve aksesuarlara kadar geniş bir yelpaze içeriyor. Fuarın hedef kitlesi arasında; makine mühendisliği, otomotiv endüstrisi, havacılık ve uzay mühendisliği, metal işleri ve metal işleme, tıbbi teknoloji, enerji tedarikçileri, aynı zamanda elektronik endüstrisi ve diğer birçok endüstri dalı bulunuyor. 

EMO'nun organizatörü Alman Takım Tezgâhları Üreticileri Birliği'nin (VDW) Yönetici Direktörü Dr. MarkusHeering, 26 Mayıs 2025 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirilen EMO sunumunda yaptığı açıklamada, “Sektördeki tüm uluslararası oyuncular, üreticiler ve kullanıcılar arasında bir iş ve tartışma platformu olan EMO, dünyada eşi benzeri olmayan bir etkinlik” dedi. 2023 yılında 45 ülkeden 1.800'ü aşkın katılımcı, yaklaşık 140 ülkeden 92 bin ticari ziyaretçiyi EMO'yu ziyaret etti. Türkiye'den ise yaklaşık 3 bin 300 ziyaretçi fuara katılım sağladı. 

Türkiye EMO'da geniş çapta temsil edildi

Geçen yıl yaklaşık 1,05 milyar Euro'luk takım tezgâhı üretimiyle Türkiye, 11’inci sırada yer alarak ve bu alanda dünyanın en büyük üreticileri arasında konumlandı. Türk üreticiler için en önemli müşteri grupları arasında, otomotiv endüstrisi ve makine mühendisliği yer alıyor. Metal işleme sektöründe en büyük müşteri grupları arasındaki bu alanlar, EMO'da ziyaretçi gruplarını güçlü bir şekilde temsil ediyor.

Aralarında Karmetal, Tezmaksan Robot ve Kes-Tech'in yanı sıra Mega Elektronik, Beka-Mak, Van CNC ve Karcan gibi tanınmış üreticilerin de bulunduğu 47 firmanın kayıtlı olduğu büyük bir katılımcı grubuyla Türkiye, EMO 2025'te bir kez daha, güçlü bir şekilde temsil edilecek. Türk şirketlerinin beraberlerinde getirecekleri önemli ürün grupları arasında ise; metal işlemeye yönelik modern makine sistemleri, robotik ve otomasyon çözümlerinin yanı sıra makine performansını gerçek zamanlı olarak veya tüm üretim süreçlerini izlemeye yönelik yazılımlar bulunuyor.

EMO, geleneksel pazarlarla temas kurmanın yanı sıra, yeni iş ilişkileri geliştirmek için de fırsat sunuyor. Dünyanın dört bir yanından profesyonel ziyaretçilerin katıldığı EMO, her biri potansiyel müşteri olabilecek geniş bir kitleye ulaşma fırsatı sağlıyor.

Türk Lirası’nın değer kaybetmesi sonucunda, 2023'te yaklaşık 2,0 milyar Euro seviyesinde olan Türkiye'nin takım tezgâhları ithalatı, geçen yıl yaklaşık 1,6 milyar Euro'ya geriledi. VDW Yönetici Direktörü Heering, “Alman takım tezgâhı üreticileri, metal işleme sektöründeki Türk karar vericilerin en önemli iş ortakları arasında yer alıyor” dedi. Heering, sözlerine şöyle devam etti: “Ancak ziyaretçiler, EMO'ya dünya çapındaki en yeni takım tezgâhları, çözümler ve hizmetler hakkında bilgi edinmek, yeni tedarikçiler ve potansiyel müşterilerle tanışmak ve potansiyel olarak yeni tedarikçi ilişkileri başlatmak için de geliyorlar.”


EMO küresel mega trendlere odaklanıyor

Benzer zorluklar her yerde görülebiliyor: Rekabet giderek artarken, yatırımcılar ise “bekle ve gör” yaklaşımını benimsiyor. Maliyetler yükselirken, sürdürülebilir ürünlere olan talep de hızla artıyor. Yapay zekâ ve katmanlı üretim gibi yeni teknolojilerin entegrasyonu sürekli olarak, ileri düzey eğitim gerektiriyor. Ayrıca, kalifiye eleman eksikliği de birçok bölgede ilerlemeyi zorlaştıran bir etken olarak öne çıkıyor. 

EMO 2025 kapsamında, 35 ülkeden yaklaşık 1.300 katılımcı, bu zorluklara yönelik çözümler sunacak. Uzmanlar otomasyon, yapay zekâ da dâhil olmak üzere dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi mega trendleri ele alacak ve bu trendlerin metal işlemede alanındaki gelişmelere olan etkisi değerlendirilecek. 

Türk metal işleme endüstrisinde daha fazla verimlilik için otomasyon

Yüksek ham madde ve ön hazırlık maliyetlerinin yanı sıra kalifiye işçi gücünün yurt dışına göçü, Türk sanayisinde otomasyona yönelimi hızlandırıyor. Otomasyon çözümleri, üretim sürecinde verimliliği ve kaliteyi artırırken, yatırımlar açısından da en önemli itici güçlerden biri olarak öne çıkıyor. Türkiye'den çok sayıda EMO katılımcısı, farklı biçimlerde bu alanda çözümler sunuyor. Otomasyon; palet değiştiriciler ve taşıma sistemleri gibi basit çözümlerden; robotların kullanımına ve sürücüsüz sistemlere sahip otonom fabrikalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. 

EMO 2025 ziyaretçileri, çok sayıda katılımcının makinelerini bu çözümlerle geliştirmeye devam etmesi sayesinde geniş otomasyon çözümleriyle karşılaşacaklar. Bu alanda önemli bir merkez olan CobotArea ortak standı, otomasyona daha da yakından odaklanacak. Burada işbirlikçi robotlar, potansiyel kullanımları ve uygulamalarıyla birlikte yer alacak. Sergilenecek çözümler arasında; kavrayıcılar, bilgisayar görüşü, ölçüm sistemleri, yazılım, endüstriyel elektronikler, besleme sistemleri ve çok daha fazlası bulunuyor. 

Daha fazla iklim koruması için sürdürülebilirlik

OECD karşılaştırmasına göre iklim değişikliğinden ciddi şekilde etkilenen ülkeler arasında yer alan Türkiye, iklim koruma konusunda taahhütlerde bulunmuş  ve 2053 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşma sözü vermiştir. Ancakhala fosil yakıtlara bağımlı olan Türkiye, bu iddiasını gerçekleştirme zorluğuyla karşı karşıya. Bunun önüne geçilebilmesi içinde üretimde daha az enerji ve malzeme tüketimine odaklanılmasıve geri dönüşüm ekonomisinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Konuyla ilgili deneyimlerini anlatan MarkusHeering, "Bu konuda çok sayıda bireysel tedbir istenilen hedefe ulaşıyor. Yeni makinelere yapılan yatırımlar örneğin yüzde 25 civarında enerji tasarrufu sağlıyor” diyor. Böylece karbon ayak izi azaltılmış oluyor. Modern elektrik motorları ve yenilikçi tahrik teknolojisi, önceki nesillere kıyasla önemli miktarda elektrik tasarrufu sağlıyor. Diğer belirleyici faktörler arasında gelişmiş kontrol teknolojisi, basınçlı hava ve hidrolik uygulamaların optimize edilmiş tasarımı veya sürtünmeyi en aza indiren depolama ve yönetim sistemleri yer alıyor. 

EMO 2025'teki Sürdürülebilirlik Alanı, gelecekte sürdürülebilir üretime yönelik son teknoloji çözümlerini deneyimlemek için ideal bir buluşma noktası olacak. Katılımcılar burada enerji verimliliğindeki trendler, rejeneratif enerjilerin entegrasyonu, geri dönüşüm ve yaşam döngüsü konseptleri hakkında bilgi verecek. Etkinlikte, sadece iklim korunması teşvik edilmeyecek, aynı zamanda enerji ve ham maddelerin az olduğu zamanlarda üretim maliyetlerinindeazaltılmasına  odaklanılacak. 

Daha yüksek verimlilik için dijitalleşme ve yapay zekâ bir arada

Dijitalleşme ve ağ oluşturma uzun zamandır üretimin konuları arasında yer alıyor. Veri analizini hızlandırmak, daha yüksek verimlilik elde etmek ve yeni iş modelleri geliştirmek için artık yapay zekâ da devreye girdi. Yarı iletken endüstrisi, dijital teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılmasında kilit bir rol oynuyor. Yarı iletkenler, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve yapay zekâ (AI) gibi teknolojilerden yararlanarak, kullanıcıların üretim süreçlerini daha akıllıca bir şekilde tasarlamalarını mümkün kılıyor. Bu da üretim süreçlerinin verimliliğini artırarak şeffaflık yaratıyor ve makineler ile süreçlerin gerçek zamanlı izlenmesine, kontrolünü kolaylaştırarak, ayrıca tahmini bakım yapılmasına olanak sağlıyor. 

EMO 2025 süresinceYapay Zekâ + Dijitalleşme Alanı, endüstri ve yönetimden yatırımcılara, yapay zekâ ile entegre edilmiş en yeni ağ yöntemlerini sunacak. Bu, aynı zamanda Türkiye'deki üreticilerin bu alandaki uzmanlıklarını sergilemeleri için de bir fırsat yaratacak. 

Türkiye'de metal işlemenin geleceği

Her üç alandaki gelişmeler yatırımları teşvik ediyor ve üretim teknolojisine olan talebi artırıyor. EMO'nun organizatörü olan Alman Takım Tezgâhı Üreticileri Birliği (VDW) de metal işleme ile ilgili önemli konuları ele alacak. Bu konular, örneğin katmanlı üretim alanındaki en son uygulamaların sunulacağı,“Katmanlı Üretim” ortak standında yansıtılacak. 

Geleceği ve genç yetenekleri göz önünde bulunduran Makine Mühendisliği Gençlik Vakfı (MechanicalEngineeringYouth Foundation), genç uzmanları, gelecekteki zorluklar için güçlendiriyor. Nitelikli eğitim, sektörün başarısının temelini oluşturuyor. Hedefe yönelik destek tedbirleri sayesinde Makine Mühendisliği Gençlik Vakfı, sektörün uzun vadede de yenilikçi ve rekabetçi kalmasını sağlamaya yardımcı oluyor. Özel Gençlik Standında Makine Mühendisliği Gençlik Vakfı, eğitimin şirketlerdeki teknoloji ve dijitalleşme alanındaki mevcut taleplere en iyi şekilde nasıl yönlendirilebileceğini de gösterecek. Genç ve yenilikçi şirketler de StartupArea'da yeni ve ileriye dönük teknolojilerini sunacak.

Metal işlemede 50 yıllık inovasyon

2025 yılında EMO 50’nci kuruluş yıl dönümünü kutlayacak. 1975 yılında kurulan fuar, yarım asırdır sektördeki bilgi birikimini bir araya getiriyor ve metal işlemenin geleceğinin şekillendirilmesinde öncü bir rol oynuyor. Küresel bir kurum ve ticaret fuarı takviminde sabit bir tarih haline gelen EMO ile ilgili açıklamalarda bulunan Heering, “2025 yılında Hannover'deki EMO, yine tüm uluslararası metal işleme endüstrisinin zirvesi niteliğinde olacak. .Fuar, bugüne kadar ne kadar yol kat ettiğimizi ve gelecekte ne kadar potansiyelimizin olduğunu açıkça gösterecek. EMO'nun mevcut mottosu “Yenilikçi Üretim”, bu nedenle bir slogandan çok daha fazlası. Bu, Türk tedarikçilerine ve kullanıcılarına yeni teknolojilerin olanaklarından cesurca yararlanmaları için bir çağrı. EMO sırasında sunulan ürün ve hizmetler bu açıdan büyük bir ilham kaynağı ve yeni fikirler sağlayacak” dedi.

Etkinlik kapsamında gerçekleştirilen panelde, Deutsche Messe AG Kıdemli Başkan Yardımcısı Annika Klar’ın moderatörlüğünde, VDW (Alman Takım Tezgahı Üreticileri Derneği) Genel Müdürü ve EMO Hannover Organizatörü Dr. Markus Heering, Deutsche Messe AG Yeni Fuarlar ve Etkinlikler Başkanı Hartwig Von Sass, Ford Otosan Güç Aktarma Organları Operasyonları Üretim Mühendisliği Bölüm Lideri Mustafa Fırat Dağdeviren ve Tezmaksan Grup CEO’su Hakan Aydoğdu konuşmacı olarak yer aldı.


25 Mayıs 2025 Pazar

Felçlileri yürüten robotlar serebral palsili çocuklara umut oldu

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Felçlileri yürüten robotlar serebral palsili çocuklara umut oldu

Robotlarla oyun oynayan çocuklar, onları programlamaktan öte, hikâyeler kurguluyor, kişilik atfediyor ve arkadaş olarak görüyorlar. O robotlar şimdi de kurtarıcı rolüyle serebral palsili çocuklara yardım ediyor. 

NASA'nın geliştirdiği robot teknolojisiyle desteklenen yöntem sayesinde, beyin felci geçiren (serebral palsili) çocukların yaşamı gözle görülür oranda değişiyor. 

Fiziksel Tıp ve Robotik Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Çorum, serebral palsili çocuklar için giyilebilir robotik sistemler ve tedavi süreçleri hakkında şu bilgileri verdi:

ROBOTLAR KASLARI GÜÇLENDİRİYOR

“Uzun soluklu tedavi sürecinde serebral palsinin neden olduğu kas hareketlerine bağlı yürüme bozukluğunu iyileştirmek için vücut hareketlerini ve kas koordinasyonunu destekleyici robotlar kullanıyoruz. Bu robotlarla yürüme işleminin gerçekleştirilmesini hedefliyoruz.

Burada tasarlanan sistem, donanımsal ve yazılımsal olarak çocuğun yapacağı hareketi önceden algılayıp, servo motor sistemini harekete geçiriyor. Kontrollü bir şekilde yürümeyi sağlaması için sistemin görsel simülasyonu 3D oyun motoru ile yapılıyor. Simülasyon sonucu elde edilen veri seti için her hastaya özel algoritma geliştiriyor ve hastanın yaptığı hareketleri sanal bir ortamda izliyoruz. Bu izleme ile anlık olarak en uygun hareket-zaman konumlandırması yapıyoruz.

Kas aktivitesi düşük hastalar için tasarlanan robotik yürüteçler; fonksiyonel kas gücünü, dengeyi, yürüme hızını, dayanıklılığı ve fonksiyonel yürüyüş performansını arttırıyor. Dolayısıyla serebral palsili çocuklar için kas koordinasyonlarını güçlendirmekle birlikte onların yaşam kalitesini artırmaya olanak sağlıyoruz.

Dünyada sayılı merkezlerde bulunan robotik tedavi yöntemini biz de Türkiye’de uyguluyor ve yüz güldüren, mutlu sonla biten anlara tanıklık ediyoruz.”



SEREBRAL PALSİ NEDİR?

Serebral palsi, gelişimini sürdüren beyinde oluşan bir hasara bağlı olarak erken çocukluk döneminde veya doğumda ortaya çıkan bir grup hareket bozukluğudur.

Hastalarda görülen semptomlar etkilenen beyin bölgesine göre değişmektedir. Serebralpalsi, beynin hareketi, dengeyi ve duruşu kontrol eden bölümlerinin anormal gelişimi veya hasarından kaynaklanan çocuklarda en yaygın hareket bozukluğudur. Serebralpalside hareket bozukluklarına çoğunlukla duyusal ve algısal problemler, kognitif bozukluklar, iletişim ve davranış problemleri, epilepsi ve sekonder kas iskelet problemleri eşlik eder.

Motor gelişim basamaklarında gecikme serebralpalsinin ana bulgusudur. Motor gelişim basamaklarına bakıldığında hastanın yaşına göre baş tutma, oturma, emekleme, ayakta durma ve yürüme gibi evreler takip edilebilir.

Bu hastalığa maruz kalan çocukların yürüme olanakları motor gelişim sürecine bağlı olarak değişmektedir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon, vücudun motor fonksiyonlarını korumak ve iyileştirmek için temel bir tedavi yöntemi olarak kabul görmektedir. Bu yüzden fizik tedavi ve rehabilitasyon, serebral palsili çocukların tedavisinde merkezi bir rol oynamaktadır. Kas aktivitesi düşük hastalar için tasarlanan robotik yürüteçler; fonksiyonel kas gücünü, dengeyi, yürüme hızını, dayanıklılığı ve fonksiyonel yürüyüş performansını arttırabilmektedir. 

FELÇLİ HASTALAR DA YENİDEN YÜRÜYOR

Kadın, erkek, ileri yaşta ya da genç felç hastalarda, yeni teknolojileri kullanarak uygulanan başarılı tedaviler, felçliler için her yönden umut ışığı olmaya devam ediyor.   

Doç. Dr. Mustafa Çorum ve ekibinin uyguladığı robotik yöntemlerle yalnızca yakın zamanda felç kalmış hastaların değil, 10–15 yıldan fazla süredir felçli olarak yaşayan kronik felçlilerin de ayağa kalkabilmesi mümkün oluyor. 


Global lojistikte yeni dönem dijitalleşme ve yapay zeka destekli iş modelleri olacak

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Global lojistik endüstrisinin geleceği “dijitalleşme” ve “yapay zeka” olacak

Global lojistik sektörü, geçen yıl 10,9 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşarak %3,5’lik bir büyümeyi kaydetti. Bu yıl ise sektörün, %3,8’lik bir büyümeyle 11,3 trilyon dolara çıkacağı belirtiliyor. Küresel çapta lojistiğin büyümesinde; teknolojiye yapılan yatırımlar, sürdürülebilirlik ve iş gücünün gelişimi başı çekiyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün verilerine göre,globalmal ve hizmet ticaretinin, neredeyse 3/1’i olan 11 trilyon dolar lojistikle bağlantılı ve bu da lojistiğin dünya ekonomisinde ne kadar kritik bir rol oynadığını gözler önüne seriyor. 

Teknolojideki gelişmelerle lojistik sektöründeki dönüşümün hız kazandığını anlatan Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi: 

“Global lojistik sektörü, geçen yıl makroekonomik belirsizliklere rağmen dayanıklılığı ortaya koyarken, 2025 dönüşüm ve yenilik yılı olacak. Sektör paydaşlarının, ortaya çıkan trendlerden yararlanmak ve zorlukların üstesinden gelmek için çevik ve ileri görüşlü olmaları önem kazanıyor. Sektörün büyüme potansiyeli büyük, ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi, teknolojiye, sürdürülebilirliğe ve iş gücü gelişimine yapılacak stratejik yatırımlara bağlı. Bu temellerin sağlanması ve Tırport’un aralarında bulunduğu dijital lojistik platformlarının öne çıkmasıyla, lojistik endüstrisiküresel ticaretin ve ekonomik kalkınmanın kritik bir destekçisi olmayı sürdürecek. Global lojistik endüstrisinin geleceğinde, dijitalleşme ve yapay zeka önemli bir rol oynayacak.” dedi. 

Mercek altına alınan global lojistik sektöründe 2025 dinamikleri nelerdir?   

1-Sektörel performans: 

a-Freightforwarding: Hava taşımacılığı %2,2 büyüme ile 88,1 milyar dolara, deniz taşımacılığı ise %2,5 büyüme ile 110,9 milyar dolara ulaştı. 

b-3PL (Third-PartyLogistics): Yaklaşık 1,3 trilyon dolar büyüklüğe ulaştı. 

c-4PL (Fourth-PartyLogistics): Daha küçük ama hızla büyüyen bir segment olarak, yılda %5-7 arasında büyüme gösterdi. 

d-2025 tahminleri: Dönüşüm sürecinde iyimserlik.

e-Pazar büyüklüğü ve büyüme: 2025 yılında global lojistik pazarının 11,3 trilyon dolara ulaşması bekleniyor ve yıllık %3,8 büyüme öngörülüyor. E-Ticaret’in büyümesi, dijitalleşme ve lojistik teknolojilerindeki ilerlemeler, büyümeyi destekleyen temel faktörler olacak.


2-Büyümeyi destekleyen faktörler: 

a-E-Ticaret’in büyümesi: Özellikle gelişmekte olan pazarlarda online perakendenin hızlı artışı, hızlı teslimat ve son mil lojistik hizmetlerine olan talebi artıracak. 

b-Dijital dönüşüm: Yapay zeka, IoT ve blockchain gibi teknolojiler,operasyonel verimliliği ve tedarik zinciri görünürlüğünü artırıyor. 

c-Sürdürülebilirlik çalışmaları: Karbon azaltma programları ve elektrikli araçlar gibi yeşil lojistik girişimleri rekabet avantajı sağlıyor. 


3-Sektörü şekillendiren temel trendler: 

a-Bölgesel ayrışma: Asya-Pasifik, 2025’te global pazarın %42’sini oluşturacak ve teknolojik ilerlemeler ile kentleşme sayesinde büyümeye devam edecek. Kuzey Amerika ve Avrupa, daha yavaş ama istikrarlı bir büyüme sergileyecek. 

b-Hızlı kargo patlaması: Yıllık %6,5 büyüme oranı ile 2028’de 700 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu artış, tüketicilerin hızlı teslimat taleplerinden kaynaklanıyor. 

c-Sürdürülebilirlik rekabet avantajı haline geliyor: Yenilenebilir enerji kullanan depolar, elektrikli filolar ve yeşil taşımacılık uygulamaları hız kazanıyor. 

d-Konsolidasyon ve satın almalar: Büyük oyuncular arasında birleşme ve satın almalar artıyor. Örneğin, DSV’nin DB Schenker’ı satın alması, pazar konsolidasyonuna işaret ediyor.


4-Karşılaşılan zorluklar: 

a-Jeopolitik belirsizlik: Doğu Avrupa ve Orta Doğu’daki çatışmalar ticaret yollarını etkileyebilir. 

b-Artan maliyetler: Yüksek iş gücü ve altyapı maliyetleri karlılığı sınırlayabilir. 

c-Düzenleyici engeller: Özellikle Avrupa’daki çevre düzenlemeleri, uyum sağlama zorluklarına yol açabilir. 


21. TÜRSAK ÇOCUK FİLMLERİ FESTİVALİ MANİSA’DA SONA ERDİ


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



21. TÜRSAK ÇOCUK FİLMLERİ FESTİVALİ MANİSA’DA SONA ERDİ

Türkiye Sinema ve Audiovisüel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından 2004 yılından bu yana her yıl düzenlenen; “Çocuk Filmleri Festivali” 17-21 Mayıs tarihleri arasında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü destekleriyle Manisa’da “Forum Magnesia AvmCinens Sinemaları”nda gerçekleştirildi. Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında gerçekleştirilen festival kapsamında küçük sinemaseverler birbirinden eğlenceli etkinliklerle buluştu.

Çocuklara sinema sevgisini aşılamayı ve yaratıcı potansiyellerini ortaya çıkarmayı hedefleyen 21. TÜRSAK Çocuk Filmleri Festivali, 5 gün boyunca Manisa’daki çocukları atölyeler ve film gösterimleriyle buluşturdu. 

Minik Yetenekler Sinema Dünyası ile Tanıştı

Sinema aracılığıyla çocukların yaratıcılıklarını geliştirmeyi ve sanatsal farkındalıklarını artırmayı amaçlayan 21. TÜRSAK Çocuk Filmleri Festivali kapsamında, birbirinden eğitici ve eğlenceli etkinlikler düzenlendi. Bu kapsamda; “Oyunculuk Atölyesi, Sosyal Medya İçerik Atölyesi, Yönetmenlik Atölyesi, Sürpriz Atölye, Yazarlık Atölyesi, Kamera Önü Oyunculuk ve Yaratıcı Drama Atölyesi” etkinlikleri gerçekleştirildi. Festival süresince düzenlenen bu atölyelerle çocuklar sinema dünyasını yakından tanıma fırsatı buldu.

TÜRSAK’tan Çocuklar için Sinema Şöleni!

Çocuklara sinemanın büyülü dünyasını tanıtmayı amaçlayan 21. TÜRSAK Çocuk Filmleri Festivali, birbirinden özel film gösterimleriyle minik izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. 

Festival kapsamında gösterilen filmler ise oldukça renkli ve eğlenceli bir seçkiden oluştu. “Cesur Panda: Görevimiz Afrika, Meraklı Kedinin 10 Yaşamı, Kardeş Takımı 2, Dedektif Sun ve Ekibi, Yumurtalar Firarda: Buz Macerası, Cesur Yaga ve Sihirli Dünya, Ozi: Doğanın Koruyucusu, Karlar Kraliçesi ve Prenses, Cesur İtfaiyeci, Ejderham ve Ben, Benim Tatlı Diş Perim, Dedektif Sun ve Ekibi: Kurtarma Operasyonu” filmleri çocukların beğenisine sunuldu.

Her biri farklı temalarla zenginleşen bu filmler, hem eğlendirici hem de düşündürücü içerikleriyle festivalin en ilgi çekici bölümlerinden biri oldu.

TÜRSAK Hakkında

1991 yılında sinema, televizyon, güzel sanatlar, basın, iş ve politika dünyasından tanınmış 215 üyenin katılımıyla kurulan Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı - TÜRSAK; 31. yılını doldurmuş olan özerk bir vakıftır.

Bugüne kadar onlarca değerli yönetmen, yüzlerce sinema öğrencisi ve sektör çalışanı yetiştiren TÜRSAK Vakfı, sektörel endüstriye kaliteli elemanlar kazandırdı. Diğer taraftan sayısız uluslararası festival, film haftası, yarışma, panel, seminer, sempozyum ve atölye gerçekleştiren, yaptığı yayınlar ve yapımlarla sinema sektörüne ve sektörün bilgi birikimine katkıda bulunan vakıf; aynı zamanda 2005-2008 yılları arasında Türkiye’nin uluslararası tanıtımı adına en kaliteli, en büyük projelerinden biri olan Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin organizasyonunu gerçekleştirdi ve festivale şu anki uluslararası kimliğini kazandırdı; festivale kazandırdığı film marketle festivali sinemacıların buluştuğu bir merkez haline getirdi. Kurulduğu günden bugüne kadar ilkeleri ve prensipleri doğrultusunda hareket eden, yegâne amacı halka hizmet etmek olan TÜRSAK Vakfı; gerçekleştirdiği organizasyonlarla kitlelerin bilinçlenmesini sağlayan ve aynı zamanda ülke ekonomisine katkıda bulunan bir vakıftır. TÜRSAK Vakfı, Mart 2021’den itibaren Cemal Okan başkanlığındaki yeni yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir.