31 Mayıs 2023 Çarşamba

Türkiye Gastronomi Turizmi derneği; ülkemizin gurur markası Türk Hava Yolları‘nı ziyaret etti.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



 TÜRKİYE GASTRONOMİ TURİZMİ DERNEĞİ; TÜRK HAVA YOLLARI ZİYARETİ


Türkiye Gastronomi Turizmi derneği; ülkemizin gurur markası Türk Hava Yolları‘nı ziyaret etti.


Yıllardan beri işbirlikleri içinde çalışan iki kurum yeni dönem işbirliklerini masaya yatırdılar . Türk Mutfağı’nın Gastronomi turistlerine aktarılması için yıllardır işbirliği içinde olan kurumlar yeni dönemde Anadolu kadınına destek olabilecek konu başlıklarını paylaşma imkanı buldular.


Özellikle Türk Hava Yolları markasının son dönemde Gastronomi Turizmine verdiği değer ve kabin için Türk mutfağı sunumlardaki işbirlikerinin konuşulduğu toplantıda ;ülkemize nitelikli Gastronomi turistinin getirilmesi ve yurtdışında yeni dönemde yapılacak etkinlikler konuşuldu.


GTD; THY'den Fatih İnan'a Kurumsal Üyelik beratı takdim etti.

Türkiye'deki KOBİ'lerinin yüzde 71'i, e-ihracat için pazaryerlerini tercih ediyor


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR





Türkiye'deki KOBİ'lerinin yüzde 71'i, e-ihracat için pazaryerlerini tercih ediyor

 Amazon Türkiye ve PwC Türkiye iş birliği ile gerçekleştirilen yeni bir araştırma, Türkiye'deki KOBİ'lerinin e-ticaret ve e-ihracat faaliyetlerinin durumu hakkında önemli iç görüler ortaya koyuyor. Verilere göre, ülkemizdeki KOBİ'lerinin yüzde 25,3'ü hâlihazırda e-ticaret yaparken yüzde 19'u ise önümüzdeki dönemde e-ticarete başlamayı planlıyor. Bu çıktılar, işletmelerin önemli bir kısmının e-ticaretin sunduğu fırsatları değerlendirerek mevcut faaliyetlerini büyütmeye hazır olduğunu gösteriyor. Araştırma ayrıca KOBİ'ler arasında e-ihracat penetrasyon oranının yüzde 4,1 olduğunu, hedef pazar ve sektörel bilgi eksikliğinin ise KOBİ'lerin e-ihracata başlamalarının önündeki en büyük zorluk olduğunu da ortaya koyuyor. E-ihracat yapan KOBİ'lerin yüzde 71'i, firma internet siteleri (yüzde 39), firma mobil uygulamaları (yüzde 22) ve sosyal medya platformlarına (yüzde 19) kıyasla pazaryerlerinin sunduğu fırsatlardan yararlanmayı tercih ediyor.

 Raporda ayrıca Türkiye'deki beş e-ticaret ve e-ihracat trendi de özetleniyor. Bunlar;  sosyal medyada ticaretin yükselişi, mobil cihazlarla alışveriş (m-ticaret), teslimat süreleri ve teslimat koşullarındaki iyileşmeler, kadınlara ait KOBİ'lerin yükselişi ve değişen tüketici değerleri olarak sıralanıyor.

Amazon Türkiye ve PwC Türkiye iş birliği ile bugün yayımlanan "Türkiye'deki KOBİ'lerin E-Ticaret Görünümü” raporunun sonuçları, Amazon Türkiye Ülke Müdürü Richard Marriott, PwC Türkiye Ülke Kıdemli Ortağı Cenk Ulu, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve  Dijital Dönüşüm Komisyonu Başkanı Öner Çelebi ve Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda sivil ve özel sektör temsilcisini bir araya getiren bir toplantıda paylaşıldı.

 "Türkiye'deki KOBİ'lerin E-Ticaret Görünümü” raporunda, Türkiye genelinde 2 binden fazla KOBİ'nin hem iç hem de dış pazarlara girişle ilgili ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları zorlukları daha iyi anlamak amacıyla yapılan anketin sonuçları da yer aldı. Anket bulguları, Türkiye'de e-ticaretin kanalının daha olgun kanallara kıyasla gelişim aşamasında olmasına rağmen, artan internet penetrasyonu ve kaliteli çevrimiçi ürünlerin artan bulunabilirliği sayesinde yükselişe geçmeye hazır olduğunu ortaya koyuyor. E-ticaretle ilgili ülke çapındaki istatistiklerine paralel olarak, raporda yer alan ankete katılan Türkiye'deki KOBİ'lerinin yüzde 25,3'ü e-ticaret faaliyetlerinde bulunduklarını, yüzde 19'u ise önümüzdeki dönemde e-ticarete başlamayı planladıklarını belirtiyor. Bu sonuç işletmelerin önemli bir kısmının e-ticaretin sunduğu fırsatları değerlendirerek mevcut faaliyetlerini büyütmeye hazır olduğunu gösteriyor.

 Türkiye'deki KOBİ'ler arasında e-ihracat penetrasyonu sınırlı seviyede

Türkiye'deki e-ticaret faaliyetlerinin yurt içi ve yurt dışı dağılımına genel bir bakış da sunan rakamlar, şaşırtıcı olmayan bir şekilde yurt içi ticaretin önemli rolünü de vurguluyor. Sınır ötesi ticarette kademeli ancak sınırlı bir artış olduğunu da gösteren rapora göre, Türkiye'deki KOBİ'lerin henüz küçük bir kısmı e-ihracat yapıyor. Ankete katılan KOBİ'lerin yalnızca yüzde 4,1'i e-ihracatı işlerine dahil ettiklerini belirtiyor. Bu istatistik, Türkiye'deki KOBİ'ler arasında e-ihracatın penetrasyon oranının şu anda düşük olduğunu gösterse de e-ihracata daha fazla katılım fırsatı bulunduğuna da işaret ediyor.

 E-ihracat için öncelikli tercih çevrimiçi pazaryerleri

Araştırmaya göre, Türkiye'de e-ihracat yapan KOBİ'lerin yüzde 71'i, firma internet siteleri (yüzde 39), firma mobil uygulamaları (yüzde 22) ve sosyal medya platformlarına (yüzde 19) kıyasla pazaryerlerinin sunduğu fırsatlardan yararlanmayı tercih ediyor. Ankete katılan KOBİ'lerden çevrimiçi pazaryerleri ve pazaryeri operatörleriyle aracılığıyla e-ihracat yapanlar, pazaryerlerinin şu konularda faydalı olduğunu vurguluyor: Pazarlama ve tanıtım yoluyla yeni müşteriler edinmek (yüzde 48), lojistik ve nakliye açısından maliyet verimliliği sağlamak (yüzde 43), marka görünürlüğü yaratmak (yüzde 42) ve etkin iletişim kanalları aracılığıyla gelişmiş ve güvenilir müşteri hizmeti sunmak (yüzde 38).

 E-ihracatın önündeki en önemli engel bilgi eksikliği

“Türkiye'deki KOBİ'lerin E-Ticaret Görünümü” raporu, Türkiye'deki KOBİ'ler için e-ihracat faaliyetlerine katılmamalarının arkasındaki temel nedenin bilgi eksikliği olduğunu ortaya koyuyor. Ankete katılan KOBİ'lerin yüzde 76,8'i e-ihracatın ne olduğu ve nasıl yapılacağı konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve yalnızca yüzde 23,2'si e-ihracat terimlerine aşina olduklarını belirtiyor. E-ihracata aşina olan KOBİ'ler ise sektörler ve yurt dışı pazarlarla ilgili bilgi eksikliği ve yetersiz teknik altyapı nedeniyle e-ticaret ve e-ihracat yapmakta hala tereddüt ediyor. Ankete katılan KOBİ'lerin yüzde 55'i, hedef pazar ve sektörel bilgi eksikliğinin sınır ötesi e-ticaret yapma becerilerini kısıtlayan en büyük zorluk olduğunu belirtiyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 43'ü, özellikle satış sonrasına ilişkin olarak uluslararası bir kitleye hitap edemeyen yetersiz müşteri hizmetleri süreçlerine sahip olduklarını düşünürken yüzde 30'u, lojistiğe erişim yetersizliği nedeniyle e-ihracata çekimser yaklaşıyor.

 Bilgi eksikliği, Türkiye'deki KOBİ'ler için e-ihracatın önündeki en büyük engel olarak ortaya çıkmasına rağmen e-ihracat hacmi 2019'dan bu yana kademeli olarak artıyor. Gelirlerdeki artış, e-ihracat yapan KOBİ'leri bu satış kanalını gelecekteki hedef ve stratejilerine daha fazla dâhil etmeye yönlendiriyor. Anket sonuçlarına göre, KOBİ'lerin yüzde 47'si e-ihracat seviyelerinin aynı kalacağına inansa da yüzde 35'i e-ihracat hacimlerinin gelecekte artacağını düşünüyor ve hiçbir KOBİ e-ihracat satışlarında azalma beklemiyor. Bu durum, e-ihracat hacimlerini artıracak imkânlara veya bilgiye sahip olmayan KOBİ'lerin, daha geniş bir müşteri tabanına ve diğer pazarlara daha geniş bir erişime sahip olan çevrimiçi pazaryerleri ile iş birliği yapmak gibi stratejiler izleyerek başarıya ulaşabileceklerini gösteriyor. Dolayısıyla anket bulguları, doğru ortam ve fırsatlar sağlandığında Türkiye'deki e-ihracat hacminin artabileceğini ortaya koyması açısından da önem taşıyor.

 Tüketici değerleri değişirken sosyal medyada ve mobilde ticaret artıyor

“Türkiye'deki KOBİ'lerin E-Ticaret Görünümü” raporu, Türkiye'nin e-ticaret ve e-ihracat faaliyetlerini etkileyen son trendlerin yanı sıra değişen tüketici davranışları ve beklentileri hakkında da önemli bilgiler ortaya koyuyor. Bulgulara göre, küresel trendlere paralel olarak sosyal medyada ticaret Türkiye'de özellikle Z kuşağı arasında önemli ölçüde artıyor. Ayrıca Türkiye'de 2022 yılının ilk 6 ayı itibarıyla e-ticaret işlemlerinin yaklaşık yüzde 76'sı mobil cihazlar üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu oran, Türkiye'yi mobil ticaretin (m-ticaret) e-ticaretin yüzde 72,9'unu oluşturduğu dünya ortalamasının önüne geçiriyor.

Çevrimiçi perakendeye olan talebin artışı Türkiye'de e-ticaretin önemli ölçüde büyümesine yol açarken tüketiciler de özellikle teslimat süresi ve yöntemleri açısından daha seçici oluyor, sosyal ve çevresel konularda sorumlu markaları giderek daha fazla tercih ediyor. Ücretsiz teslimat (yüzde 62,3) ve kolay iade (yüzde 51,9) Türkiye'de online satın alımları etkileyen en önemli faktörler olurken sürdürülebilirlik kavramı da tüketiciler için önemli bir konu haline geliyor. Sürdürülebilirlik satın alma kararlarını etkilemede rol oynadığından markaların ambalaj miktarı da alışveriş sırasında önemli bir etken olarak öne çıkıyor. Fabrika ve kargo personelinin çalışma koşulları, etik ve adil üretim süreçleri gibi tedarik zincirinin sosyal boyutu da alışveriş sırasında karar verme sürecine etki ediyor. Sosyal medyanın yükselişi, tüketicilerin markaların üretim süreçleri hakkında ayrıntılı bilgi edinmesine olanak sağlıyor ve artan görünürlükle birlikte tüketiciler markalardan hesap verebilirlik bekliyor.



 "Amazon, Türkiye'deki KOBİ'lerin başarısına ve e-ticaretin önündeki engelleri aşmalarına yardımcı olmaya devam edecek"

Toplantıda konuşan Amazon Türkiye Ülke Müdürü Richard Marriott şunları söyledi: "KOBİ'ler Türkiye'nin ekonomik kalkınması için hayati bir rol oynuyor. İstihdam yaratıyor, inovasyonu teşvik ediyor ve Türkiye'nin GSYH'sine önemli ölçüde katkıda bulunuyorlar. Amazon Türkiye olarak faaliyete başladığımız günden bu yana temel önceliklerimizden biri sunduğumuz çok sayıda araç, hizmet ve eğitim programıyla Türkiye'deki KOBİ'lere desteklemek oldu. Bunun karşılığını da satıcılar ve müşteriler nezdinde almaya devam ediyoruz. Türkiye'de Amazon'da satış yapan KOBİ'lerin sayısı 2022 yılında yüzde 50'den fazla artarak 45 binin üzerine çıktı. KOBİ'lerin ihracat satışları 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 60'ın üzerinde artarak yaklaşık 500 milyon euro oldu. Bununla birlikte, KOBİ'lerin bir dizi zorlukla karşı karşıya olduğunu kabul etmek de gerekiyor. Bu zorlukları ele almak ve KOBİ'lerin büyümeleri ve gerçek potansiyellerine ulaşmaları için elverişli bir ortam yaratmak çok önemli. İşte bu nedenle, Türkiye'deki KOBİ'lere olan bağlılığımızı bir kez daha göstermek amacıyla bu araştırma için PwC Türkiye ile iş birliği yaptık. KOBİ'lerin karşılaştıkları zorlukları ve büyüme yolculuklarındaki engelleri anlamayı ve böylelikle büyümelerine ve sınırların ötesine geçmelerine yardımcı olmak için kendimizi en iyi şekilde nasıl konumlandırabileceğimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek istedik. Ülke genelinde 2 binden fazla KOBİ'nin katıldığı araştırmamız, KOBİ'lerin çevrimiçi yolculuklarında karşılaştıkları güçlü yönler ve sorunlu alanlar hakkında çok faydalı bir tablo ortaya koydu. Aldığımız geri bildirimleri ve araştırmanın sonuçlarını, Türkiye'deki KOBİ'leri e-ticaret yolculuklarında daha fazla nasıl destekleyebileceğimize dair bir rehber olarak değerlendiriyoruz. Amazon olarak Türkiye'deki KOBİ'lerin başarısına ve e-ticaretin önündeki engelleri aşmalarına yardımcı olmaya devam edeceğiz."

 “E-ticaret alanındaki büyüme , KOBİ'lerin gelişiminde önemli rol oynayacaktır”

PwC Türkiye Ülke Kıdemli Ortağı Cenk Ulu ise “E-ticaretin küresel gelişimi, internetin yaygınlaşmasıyla birlikte hız kazanmış ve günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Türkiye'nin dinamik tüketici profiliyle birlikte e-ticaret alanındaki büyüme, şüphesiz ki ülkemizdeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve girişimcilerin gelişiminde önemli rol oynayacaktır. Türkiye'de faaliyet gösteren KOBİ'lerin e-ticaret alanında gelişmiş ve katma değeri yüksek bir ekosistemde başarılı olmaları ve bu başarıyı iç ve dış pazarlarda sürdürmeleri, ülkemizin sosyoekonomik kalkınmasına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır. Amazon Türkiye ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu çalışmamız, firmaların e-ticaret ve e-ihracat potansiyellerini açığa çıkarmak ve ulusal düzeyde e-ticaretin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla yapılmıştır. Çalışmamızın, Türkiye'deki KOBİ'leri yönlendirmesini, büyümelerine katkıda bulunmasını, dış pazarlara açılmalarını teşvik etmesini ve ülke ekonomimiz için faydalı olmasını temenni ederim.” şeklinde konuştu.

 "E-ticaret, KOBİ'lerin gerçek bir sıçrama yapması için gerekli potansiyele sahip bir alan”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da konuşmasında Türkiye'nin, büyük işletmeler ve KOBİ'ler arası dijital uçurum bulunan nadir ülkelerden birisi olduğunu belirterek, “Bunun temel sebepleri arasında, KOBİ'lerin kullanacakları çözümler ve kullanım alanlarıyla ilgili bilgi eksikliği ve finansal destek ihtiyacı bulunuyor. E-ticaret, KOBİ'lerin gerçek bir sıçrama yapması için gerekli potansiyele ve dinamizme sahip bir alan. Ülkemiz coğrafi konumu, girişimci refleksleri gelişmiş KOBİ'leri ve dijital yeterliliklerinin gelişimine ilgi duyan genç nüfusuyla bu pazarda çok daha yüksek bir pay alabilir. E-ticaretteki gelişimi ihracat başarısına dönüştürmek ve hatta gelecek rekabette ön sıralarda yer alabilmek için dijitalleşmenin getirdiği trendlerle gelişim sürecini pekiştirmek büyük öneme sahip. Hizmet çeşitliliğini artırmak, otomasyon ve analitiğe yatırım yapmak, servisleri kişiselleştirmek ve kullanıcı deneyimini iyileştirmek için yapay zekâ ile entegre çalışmak önem taşıyor.” dedi.

 “KOBİ'lerin dijitalleşmesinin önünde üç bariyer bulunuyor”

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Dijital Dönüşüm Komisyonu Başkanı Öner Çelebi ise konuşmasında şunları söyledi: “Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99,7'sini oluşturan, toplam cironun yüzde 44'ünü, ihracatımızın yüzde 30'unu, istihdamın yüzde 71'ini gerçekleştiren KOBİ'lerimiz ekonomimizin ana dinamosu olmalarının yanı sıra toplumsal refaha da etki ediyor. Biz de TÜRKONFED olarak yaptığımız tüm çalışmaların merkezine KOBİ'lerimizi alıyoruz. Sahadaki gözlemlerimiz ve yaptığımız araştırmalar, KOBİ'lerin dijitalleşmesinin henüz ilk fazında olduğunu gösteriyor. Bu süreçte KOBİ'lerin önünde ‘eğitim ve farkındalık', ‘teknik süreçler' ve ‘finansmana erişim' olmak üzere üç bariyer olduğunu tespit ettik. Bu bariyerlerin aşılması için TÜRKONFED olarak çeşitli projeler yürütüyoruz. Ancak özellikle son beş yılda ülkemizin dört bir yanındaki KOBİ'ler ile buluşmuş olsak da eriştiğimiz KOBİ sayısı toplam KOBİ sayısının ancak yüzde 1'i civarında. Dolayısıyla KOBİ'lerin dijitalleşme sürecinde kamu-özel sektör-sivil toplum kuruluşları iş birliği ve uluslararası paydaşların katılımı çok önemli. Eğer bu dönüşümü başarabilirsek rekabetçi bir konuma yükselebilir ve sürdürülebilir bir dijital dönüşüm gerçekleştirebiliriz. Bu noktada Amazon Türkiye ile PwC'nin çalışmasının KOBİ'lerimizin e-ticaretin potansiyelinden daha yüksek oranda faydalanmasının yaratacağı ekonomik çarpan etkisini çok önemli bulgularla ortaya koyduğunu düşünüyor, çalışmada emeği geçenleri kutluyorum.”

 “Pazarımızı yatırımcılar için cazip hale getirebilmeliyiz”

Konuşmasında KOBİ'lerin dijitalleşmede istenen seviyede olmadığına dikkat çeken TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak da “Bugün Türkiye'de büyük bir güç olan KOBİ'ler, ne yazık ki dijitalleşmede istenen seviyede değil. Bu noktada atılması gereken önemli adımlar bulunuyor. Öncelikle KOBİ'lerin sermaye konusunda daha güçlü olmaları, kârlarını yatırıma daha çok ayırmaları gerekiyor. Ürünleşme ve markalaşma odağında harcamalarını artırmalılar. Ayrıca ölçek olmaları gerekiyor ve bunun yolu da konsolidasyondan geçiyor. Ancak bu, iş birliği kültürü ve yatırım alabilme potansiyeline sahip pazarlarda mümkün. Dolayısıyla pazarımızı yatırımcılar için cazip hale getirebilmeliyiz. Sonuç olarak tüm bu hedeflere ulaşmaya yönelik bir aksiyon planına ihtiyacımız var. İş birliği ve devlet stratejisi içinde tüm paydaşların ve KOBİ'lerin dahil edildiği bir iş planını hayata geçirmeliyiz.” dedi.

 Amazon Türkiye, Türkiye'deki KOBİ'leri destekliyor

Amazon Türkiye, sunduğu hizmetler, araçlar, araştırmalar ve eğitim programlarıyla Türkiye'deki KOBİ'leri destekliyor. Amazon Türkiye'de satış yapan küçük işletmeler, Amazon Lojistik ile zaman kazanarak işlerini büyütüyor ve daha fazla müşteriye ulaşabiliyor. Amazon Lojistik ile satış ortakları ürünlerini Amazon Türkiye'nin anlaşmalı lojistik merkezlerinde depoluyor; hazırlama, paketleme, hızlı teslimat ile gönderme süreçleri ve bu siparişler için 7/24 müşteri hizmetleri Amazon tarafından sağlanıyor. Buna ek olarak Amazon Anlaşmalı Taşıyıcı Firma Programı ile Amazon Türkiye satış ortaklarının küçük paketleri adreslerinden teslim alınarak Amazon Lojistik merkezlerine ulaştırılıyor.

 Amazon Türkiye'de satış yapan ve farklı pazarlarda faaliyet gösteren KOBİ'ler, Amazon Global Satış ile dünya çapında yüz milyonlarca müşteriye erişebiliyor. Amazon'un Avrupa Lojistik Ağı sayesinde tek hesapla, dokuz Amazon mağazası üzerinden 27 Avrupa ülkesindeki müşterilere ulaşabiliyorlar ve tüm ürün kayıtlarını ve envanterini Avrupa'da yönetebiliyorlar. Avrupa'nın yanı sıra KOBİ'ler Amerika, Asya - Pasifik, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi farklı bölgelerde de Amazon mağazalarına kayıt olarak satış yapabiliyor. Global Satış seçeneği ile Türkiye'deki Amazon satış ortakları, yurt dışı Amazon hesaplarını tek bir birleşik satıcı hesabı üzerinden 21 adede kadar mağazada yönetebiliyorlar.

 Amazon Türkiye, çok sayıda hizmeti ile KOBİ'lerin önemli ölçüde operasyonel yükünü ortadan kaldırırken sunduğu eğitim materyalleri ile de Türkiye'deki KOBİ'leri güçlendiriyor. Amazon'da satışa başlamak isteyen KOBİ'ler, Amazon Türkiye Satıcı Eğitim Programı YouTube kanalında sunulan eğitim videoları sayesinde Amazon'da başarılı satışlar yapmaya hemen başlayabiliyor. Ek olarak e-ihracat ile dünyaya açılmak isteyen KOBİ'ler, ücretsiz sunulan BiTıklaİhracat programı ile alanında uzman kişiler tarafından sunulan eğitim içerikleri ve etkinliklerin yanı sıra vergi, gümrük ve maliye süreçlerinde uzman avukat ve danışmanlardan ücretsiz çevrimiçi danışmanlık desteği alma fırsatına da sahip olabiliyor.

 


Perakende Günleri 2023 dernek başkanlarının ortak basın toplantısı ile başladı

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Perakende Günleri  2023 dernek başkanlarının ortak basın toplantısı ile başladı

31 Mayıs - 1 Haziran tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Perakende Günleri”, perakende sektörüne yön veren  derneklerin başkanlarını bir araya getiren basın toplantısı ile açıldı. 

Soysal tarafından 31 Mayıs - 1 Haziran tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Perakende Günleri 2023, “Dijital Dünya” ana temasıyla sektörünün geleceğine yön veren pek çok yerli ve yabancı konuşmacıyı ağırlıyor. Benzersiz içeriği ile tüm perakende sektöründen, alt sektörlerden ve hizmet verenlerden 9.500’ü aşkın üst düzey yöneticiyi bir araya getiren bu büyük buluşmanın ilk günü, sektör derneklerinin ortak basın toplantısı ile başladı.  


Toplantıda Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Nuri Şapkacı, Zincir Mağazalar Derneği (ZMD) Başkanı Serhan Tınastepe, Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Başkanı Alp Önder Özpamukçu, Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) Başkanı Hüseyin Altaş, Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl, Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz ile Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer perakende sektörünün mevcut durumunu, geleceğini ve çözüm önerilerini masaya yatırdı.



Turizm sektörünün ve turist harcamasının perakende sektörü için çok önemli bir konumda olduğunun altını çizen Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel konuşmasında  “BKM verilerine göre Ocak-Ekim 2022 döneminde ülkemize gelen 40 milyon turistin kredi kartı harcamalarının, bir önceki yıla göre 3 kat arttığını görüyoruz. Bu veri ekonomimize çok önemli katkı sağlayan turizm sektörünün, perakende sektörü için de ne kadar önemli olduğunu doğruluyor. Artık pandemi etkilerinden kurtulmuş ve büyüme yoluna girmiş bir perakende sektörü görüyoruz. Elektrik, Ortak Alan Gider Yönetmeliği ve fahiş kira artış talepleri ile ilgili sektörel sıkıntılarımızı da en kısa sürede çözerek, sektörün büyümesini desteklemeyi hedefliyoruz ” dedi. 


2023 yılının ilk çeyreğine ilişkin rakamların tüketicilerin pandemi sonrası sosyalleşme güdüsü ile alışveriş merkezlerine tekrar gitmeye başlandığının bir kanıtı olduğunu belirten Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Nuri Şapkacı “Çeyrek bazda yaptığımız değerlendirmeye göre, alışveriş merkezlerinde hem müşteri girişlerinde hem cirolarda hem de metrekare verimliliğinde gözle görülür artışlar var. 2022 yılının ilk çeyreğine göre alışveriş merkezlerinde metrekare verimliliği yüzde 122 oranında artış gösterdi. Bu rakamı, enflasyondan arındırdığımızda, verimliliğin yüzde 72 artış oranıyla enflasyonun oldukça üzerinde bir performans gösterdiğini söyleyebiliriz. Müşteri girişlerinde de yaklaşık yüzde 18 oranında artış görüyoruz” dedi.  


Sektördeki yabancı yatırımcı oranın son 5 yılda yüzde 28’lerden 20’lere gerilediğinin de altını çizen Şapkacı “Yeni yatırımların hayata geçirilebilmesi için tüm tarafların çıkarlarını optimum düzeyde ve uzun vadede koruyacak şekilde kararlar alınması gerekmektedir. Küresel uygulamaların Türkiye’ye uyarlanması, sadece AVM yatırımlarının değil otel, ofis, rezidans ve lojistik gibi diğer ticari gayrimenkul yatırımlarının da gündeme alınmasına olanak sağlayacaktır” dedi. 


Seçim dönemi olmasına rağmen depremin ve makroekonomik bazı belirsizliklerin etkisiyle 2023 yılının ilk yarısının beklentileri karılaşadığının altını çizen Zincir Mağazalar Derneği (ZMD) Başkanı Serhan Tınastepe ise “Tüketicilerin özellikle tüketici elektroniği, beyaz eşya, ev ve yaşam kategorilerinde enflasyondan kaçınmak için taleplerini erkene çektiğini gördük. Bu da bu alanlarda işlerin canlılığını sağladı. Bunun dışında çok ciddi bir turizm etkisi görüyoruz. Sadece İstanbul, Antalya ve Muğla gibi şehirlerde değil, Türkiye’nin pek çok şehrinde bunu görmek bizi memnun ediyor. Özellikle turist alışverişinin hazır giyim ve kozmetik alt kategorilerine etkisinin daha fazla olduğunu gözlemliyoruz” dedi.  


Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Başkanı Alp Önder Özpamukçu perekendenin GSMH’nın büyümesine iki kat daha fazla etki yapan bir sektör olduğunun altını çizerek “Net kar marjlarımız yüzde 2-3 seviyesinde. Bu nedenle gıda perakendecileri olarak maliyetlerimizi bir yandan verimlilikle, tedarik zincilerlerin gelişimi ve üretimin takibi ile azaltmaya çalışırken, diğer taraftan da giderleri kontrol etme noktasında artan enerji maliyetleri başta olmak üzere petrol, doğalgaz, nakliye, lojistik ve işgücü maliyetleri ile mücadele ettiğimizi görüyoruz” dedi. Gelişmiş ülkelerde organize perakendenin payının yüzde 60’lar seviyesinde olduğunu da belirten Özpamukçu “Organize perakendenin pazar payının büyümesi oradaki enflasyonun kontrol altında tutulması ve istihdamın iyi yönetilmesi noktasında da çok etkili. Bu oran bizde henüz yüzde 35’lerde, bu nedenle organize perakendenin gelişimi dernek olarak en öncelikli hedeflerimizden biri” dedi. 


Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından, gelecek depremlere hazırlıklı olmak adına dernek bünyesinde deprem eğitim ve kurtarma seferberliği konusunda çalışmalar başlatıldığını söyleyen Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) Başkanı Hüseyin Altaş ise “Özellikle AVM’lerin, enerji ve güvenlik sorununu çözülebildiğinde depremin yaralarını sarmak adına ilk anlarda önemli katkı sağladığını gördük. Marmara Bölgesi’nde böyle bir felaketin tekrarlanması durumunda şimdiden hazır olmayı istiyoruz” dedi. Perakende sektörünün dijilalleşme alanında büyük bir çaba sarf ettiğinin de altını çizen Altaş, AVM’lerin ve hizmetlerin dijitalleşmesi konusunda dernek olarak çalışmalar yürütüldüğünü de sözlerine ekledi. 


Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl konuşmasında gastronomi turizminin payının yüzde 30-40 seviyesine çıkartılması gerektiğini belirterek “Otellere gelen turistlerin ne yazık ki kaldıkları şehre, o şehirdeki restoranlara faydası olmuyor. Bizim artık nicelikten çok, niteliğe odaklanarak gurme turizminin sektördeki payını artırmamız gerekiyor” dedi. 


Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz tüketicilerin sürdürülebilir ürünleri satın almaya yatkınlığının yüzde 34, çevreye duyarlı üretim yapan markaların ürünlerini alma eğiliminin ise yüzde 66 artığına dikkat çekerek “Yeni bir trend olarak ülkemizde yöresel ürünleri almaya özen gösteren işletmelerde de artış görüyoruz. İthal bir peynir yerine iyi üretilmiş, uzun süre fermente edilmiş yöresel peynirler hayatımıza girmeye başladı. Karbon ayak izini de düşünerek, sadece bulunduğu yerden belirli bir  kilometre çapındaki yerel üreticilerden satın alma yapan pek çok işletme görmeye başladık” dedi. 2023 yılında pandemi öncesi dönem rakamlarını yakaladıklarını da ifade eden Şahingöz, turizmin çok önemli bir girdi olduğunun altını çizerek “Bu yıl ilk kez, 60 milyon turistin ülkemize etkilerini göreceğiz” dedi. 


Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer derneğin turizm ve perakende sektörleri arasında da bir köprü oluşturduğuna dikkat çekerek “Turist sayısı ve turizm gelirleri artıkça, bunun perakendeye etkilerini de net bir şekilde görebiliyoruz. Türkiye'nin turizm geliri içindeki gastronominin gelir payı ise yüzde 8-9 civarında. Oysa bu rakam dünyada yüzde 30'lar mertebesinde. Bu da gösteriyor ki, katedilecek çok yolumuz var” dedi. Demirer, restoranları yurtdışına ihraç edebilmek için sektörün yeniden Turquality kapsamına alınmasını istediklerinin de altını çizdi. 


TESK ve Kolaysoft arasında, esnafların dijital dönüşümü için protokol imzalandı



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Esnafların dijital dönüşümü için “Esnaf Fatura Web Portal” hazır

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ve Kolaysoft Teknoloji A.Ş. arasında, esnafların dijital dönüşümünü sağlamak için geçtiğimiz günlerde iş birliği protokolü imzalandı. 1 Temmuz 2023 tarihi itibariyle binlerce esnaf, e-fatura uygulamasına geçmiş olacaktır. Esnafların dijital dönüşümü için “Esnaf Fatura Web Portal” hazırdır ve esnaflar geçişlerini yaparak kullanmaya başladı. 

2022 yılında cirosu 3 milyon TL olan esnafların ve işletmelerin 1 Temmuz 2023 tarihinde e-fatura uygulamasına geçiş yapmak zorunda olduğunun altını çizen Kolaysoft Teknoloji Satış Yöneticisi Sıla Gül Ottan, şunları söyledi: 

“TESK ve Kolaysoft Teknoloji arasında, e-Dönüşüm (e-fatura, e-arşiv fatura, e-defter gibi) çözümlerine ilişkin iş birliği protokolü geçtiğimiz günlerde imzalandı. Protokol kapsamında esnaflar ve sanatkarlar, 1 Temmuz itibariyle en uygun koşullarla ilgili e-Dönüşüm uygulamalarına geçişlerini yapıyor olacaklardır. TESK’e bağlı esnaf ve sanatkarların; e-fatura, e-arşiv fatura, e-irsaliye, e-defter gibi e-dönüşüm uygulaması süreçlerine ait bilgilerinin, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’e ulaştırılması ve saklanması için Esnaf Fatura Web Portalı hazırdır ve esnaflar geçişlerini yaparak kullanmaya başladı.” dedi. 

e-dönüşüm sürecinde ciddi sayıda mükellefin geçişi gerçekleşecek

Bu yıl ciddi sayıda mükellefin geçişinin olacağını ifade eden Kolaysoft Teknoloji Satış Yöneticisi Sıla Gül Ottan, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Bu yıl, e-dönüşüm sürecinde ciddi sayıda mükellefin geçişi gerçekleşecektir. Burada, yıllık ciroların 3milyona düşürülmesi elbette bu durumu etkiliyor. Sahada görünen bir diğer gerçek ise, mükelleflerin artık gönüllülük esasıyla geçişlerini yapmalarıdır. Kullanıcılarının teknolojiye kolay erişimi ve buna bağlı olarak e-faturanın rahatlığı, konforu, ekonomik ve hızlı olması gibi nedenler gönüllü olarak e-belgeye geçişleri artırıyor. Bu yıl zorunlu ve gönüllü olarak binlerce mükellefin, e- faturaya geçiş yapacağını öngörmekteyiz.” diye konuştu.

Tüzel kişiler için mali mühür, gerçek kişiler için e-imza bulunması gerekiyor

e-faturaya geçmeden önce tamamlanması gereken çalışmalar hakkında bilgiler veren Sıla Gül Ottan, şunları anlattı: 

“e-faturaya geçişte,tüzel kişiler için mali mühür, gerçek kişiler için e-imza bulunması gerekiyor. Bu yüzden en geç Haziran ayı ortalarında gerekli çalışmaların yapılması zaruridir. Mali mühür veya e-imzası hazır bulunduran mükellefler, bize ulaştığında gerekli tüm başvuruları dakikalar içinde tamamlanarak, e-faturaya geçişleri gerçekleşmektedir. Esnaf Fatura Web Portal, esnaflarımızın e-fatura süreçlerini en kolay ve en uygun yönetebileceği platformdur. Henüz başvurusunu yapmayan esnaflarımız,“basvuru.esnaffatura.com” adresinden başvurularını yapabilirler veya 8502599090’ı arayarak işlemlerini tamamlatabilirler. Diğer bir önemli konu ise, e-faturaya geçiş zorunluluğu olduğu halde zamanında geçişlerini yapmayarak e-fatura yerine kağıt fatura kesen işletmeler, özel usulsüzlük cezası alabilirler.” şeklinde konuştu. 

Hangi işletmeler, 1 Temmuz’da zorunluluk kapsamında bulunuyor

1)Brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı), 2022 ve müteakip hesap dönemleri için 3 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler, 1 Temmuz 2023’de e-fatura ve e-arşiv sistemine, 1 Ocak 2024 tarihinde e-defter uygulamasına geçiş yapmaları gerekmektedir.

2)e-Arşiv fatura uygulamasına dahil olmayan mükellefler tarafından, vergi mükellefi olmayan nihai tüketicilere yapılan satışlarda vergiler dahil toplam tutarın 5 Bin TL’yi, vergi mükelleflerine düzenlenenler için 4.400 TL’yi aşması halinde, faturaların kağıt fatura yerine e-arşiv fatura olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

3)e-Ticaret faaliyetinde bulunanlar; Gayrimenkul inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunanlar; Motorlu taşıt, inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunan mükelleflerden; 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 Bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı olanlar, 1 Temmuz 2023'de e-fatura ve e-arşiv sistemine, 1 Ocak 2024 tarihinde e-defter uygulamasına geçiş yapmaları gerekmektedir. 


30 Mayıs 2023 Salı

Ünlü fotoğrafçı Muñoz yeni sergisiyle Pera Müzesi’nde


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



 Ünlü fotoğrafçı Muñoz yeni sergisiyle Pera Müzesi’nde

“Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye -Göbeklitepe ve Çevresinden Fotoğraflar”

15 Haziran– 17 Eylül2023

Pera Müzesi, farklı coğrafyalardan insanları ve kültürleri konu alan monokromatik portreleriyle tanınan İspanyol fotoğrafçı Isabel Muñoz’un sergisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.Pera Müzesi’nin davetiyle dünyanın en eski kült alanı olabileceği düşünülen Göbeklitepe ve çevresini fotoğraflayan Muñoz, bu çok etkilendiği görkemli bölgede; gizem, köken ve sonsuzlukla ilgili soruların peşinden gidiyor. Pera Müzesi, serginin ziyarete açıldığı 15 Haziran Perşembe günü İspanya’nın Türkiye Büyükelçiliği ve İstanbul Cervantes Enstitüsü tarafından düzenlenen uluslararası arkeoloji seminerine de ev sahipliği yapacak.

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, ünlü fotoğrafçı Isabel Muñoz’un tarihi yaklaşık 12.000 yıl önceye dayanan Taş Tepeler’den Göbeklitepe ve çevresindeki arkeolojik alanları çektiği fotoğrafları, ilk kez İstanbul’da izleyiciyle buluşuyor. Fotoğrafçılık alanında pek çok uluslararası projeye imza atan, Mougins Fotoğraf Merkezi Direktörü François Cheval’in küratörlüğünü üstlendiği Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye - Göbeklitepe ve Çevresinden Fotoğraflar sergisi 15 Haziran- 17 Eylül tarihleri arasında Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilecek.

Göbeklitepe’de bilinmeyenin izinde

Çalışmaları İspanya Ulusal Fotoğrafçılık Ödülü ve Hasselblad Vakfı Uluslararası Fotoğrafçılık Ödülü gibi pek çok ödüle layık görülen; Venedik Bienali ve New York Uluslararası Fotoğraf Merkezi gibi önemli kurumların sergilerinde yer alan Isabel Muñoz, ilk kez 1992’de İstanbul’da açılan sergisiyle Türkiye’den sanatseverlerle buluşmuştu. 

Farklı kültürlerin doğasını, estetiğini, yaşam biçimlerini keşfetme ve yansıtma tutkusuyla bu kez, Türkiye’nin önemli arkeolojik alanlarından Göbeklitepe, Karahantepe ve Sayburç’u fotoğraflayan Muñoz, bu büyülü alanda gizem ve sanat eseri arasında gidip gelen sanrılı görüntüleri kaydetmekle yetinmeyip, kadrajına yansıyan görkemli sahnelerin önünde adeta eğiliyor. Sergi, dünyanın en eski kült alanı olabileceği düşünülen ve 2018’den bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, Göbeklitepe’nin de parçası olduğu Taş Tepeler’i, Muñoz’un etkileyici bakış açısından keşfetme imkânı sunuyor. Isabel Muñoz: Yeni Bir Hikâye, ünlü fotoğrafçının toprağı kullanarak geliştirdiği “Tepetype” baskı tekniğini ilk defa kullandığı çalışmaları ve Karahantepe Neolitik Alanı’ndaki sembolik insan başı figürüneEEG yardımıyla beynindeki elektriksel dalgaları yansıttığı sıra dışı otoportreyi de içeren ilgi çekici eserlere ev sahipliği yapacak.

Türkiye ve İspanya’dan arkeoloji deneyimleri  

Pera Müzesi, sergi paralelinde Göbeklitepe’yi ve İspanya’daki önemli arkeoloji çalışmalarını odağına alan “Lifting The Mists of Time”(Zamanın Sislerini Kaldırmak) başlıklı uluslararası bir seminerede ev sahipliği yapacak. İspanya’nın Türkiye Büyükelçiliği ve İstanbul Cervantes Enstitüsü tarafından, her iki ülkeden akademisyen ve arkeologların katılımıyla gerçekleşecek etkinlik,15 Haziran Perşembe günü 14.00 – 17.00 saatleri arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda ücretsiz izlenebilir.


Restart’da Seamlesstance da spor kıyafet ürünleri ile yer aldı.



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


SEAMLESSTANCE “İÇTEN DIŞA EN İYİ SEN” RESTART’DA !!!

Pozitif Yaş Alma Lideri Pınar Hotiç’in kurduğu, bilimsel wellbeing bakışıyla sağlıklı

yaşamın önde gelen doktorları, akademisyenleri, kendi alanında uzman isimleri ve

markalarını bir araya getirerek benzersiz bir wellbeing deneyimi sunan Restart, iyi olma

halini güçlendiriyor, farkındalık ve önemli değişimler yaratıyor.

19-22 Mayıs tarihleri arasında Kıbrıs’ta Concorde Luxury Resort & Spa’da dördüncüsü

düzenlenen Restart’da Seamlesstance da spor kıyafet ürünleri ile yer aldı.

Restart’da Seamlesstance’ın, son yıllarda her yaşta kadının çok tercih ettiği “Spor

şık tarz” anlayışını benimseyerek çıkardığı koleksiyonu beğeni kazandı.

Seamlesstance markasının kurucusu genç kadın girişimci Selen Alaftargil

markanın ürünlerini katılımcılara tanıttı.

“İcatların, ihtiyaçtan doğması ilkesinden etkilenerek meydana geldiğini” belirten

Seamlesstance, var olan bütün tabuları yıkmayı amaçlıyor. Adını özel bir dokuya sahip

olan ve ‘’Seamless’’ adı verilen teknikle örme kumaşın ilmeklerinden oluşarak

alan Seamlesstance, etkileyici dokusunun yanında büyüleyici tasarımlar da ortaya

çıkarıyor. Spor-şık anlayışını merkeze alan Seamlesstance, zarif, göz alıcı, sportif,

dingin ve ikinci ten hissi veren ürünleriyle kadınların özgürlüğüne özgürlük katarak

sonsuz hareket alanı ve rahatlık sunuyor.

Seamlesstance, ürünlerini dikişsiz örgü yöntemiyle ortaya çıkarıyor ve antibakteriyel

özelliği taşıyan Polygiene teknolojisiyle birleştirerek sağlıklı giyim imkanı sağlıyor.

Ekstra yüksek bel taytlar, tayt-crop top takımlar, alttan veya üstten ayarlanabilen

dekolteli croplar, spor tulum modelleri ile sağladığı rahatlık ve tasarım özellikleri

sayesinde kadınların vazgeçilmezi oluyor. Son zamanlarda moda dünyasının

vazgeçilmez renkleri haline gelen fuşya, mürdüm, kehribar rengi, gece mavisi ve gül

kurusu gibi pastel ve canlı tonları birlikte kullanılarak kontrast yaratmayı amaçlıyor.

Seamlesstance koleksiyonlarının tüm parçaları, kadınların günün her saati

sosyalleşecekleri alanlara göre stillerini kolayca değiştirebilmelerine ve karıştır &

eşleştir yapabilmelerine olanak sağlıyor. Tasarımlarının çarpıcılığı detaylarındaki

dokunuşlarda gizli olan ürünler, sadece birkaç aksesuarla kombinleyerek geceye de

hazır hale getirilebiliyor. Seamlesstance’ın size tabuları yıkarken ışıldama şansı

sunması için tek yapmanız gereken kendi Seamlesstance’ınızı seçmeniz!

“Halkımızın teveccühüyle yeniden seçilen Sayın Cumhurbaşkanımızı tebrik ederiz”

 

HABER-TALİN ŞİRİNPINAR



TÜROB Başkanı Eresin: 

“Halkımızın teveccühüyle yeniden seçilen Sayın Cumhurbaşkanımızı tebrik ederiz”

28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerine ilişkin Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin bir değerlendirmede bulundu. Başkan Eresin, şunları söyledi: “28 Mayıs 2023 tarihinde büyük bir demokratik olgunluk içerisinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda milletimizin teveccühü ve ferasetiyle yaptığı tercih sonucunda yeniden Cumhurbaşkanı olarak seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı yürekten tebrik ediyoruz. 

Yapılan seçimde milletimiz; vatanımızın istikbali, bütünlüğü, birlik ve beraberliğine olan inancını göstermenin yanında geleceğine ve demokrasiye sahip çıkarak, ülkemizin güçlü ve sağlam bir demokrasi geleneğine sahip olduğunu bir defa daha ortaya koymuştur. Milletimiz, Cumhuriyetimizin 100’üncü yıldönümünü kutladığımız bugünlere nasıl gelindiğini ve ikinci yüzyılında bağımsızlığımızın ve bölünmez bütünlüğümüzün daha güçlendirilmesi, daha huzurlu, daha mutlu ve daha müreffeh bir Türkiye için iradesini sandığa yansıtmıştır. Bu itibarla seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize ve turizm sektörümüze hayırlı olmasını temenni ederim.”


28 Mayıs 2023 Pazar

Mandarin Oriental, Bodrum, Türkiye’de “Five Star” alan tek resort oldu.



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Mandarin Oriental, Bodrum Forbes Travel Guide tarafından “Beş Yıldız” ile derecelendirildi

Bodrum Yarımadası’nın en büyüleyici koyu olan Cennet Koyu’nda yer alan Mandarin Oriental, Bodrum, dünyanın en prestijli seyahat platformu ForbesTravel Guide tarafından yapılan değerlendirmede Türkiye’de beş yıldız alan tek resort oldu.


Tam 65 yıldır, dünyanın pek çok ülkesinde alanında en iyi otel, restoran, resort ve SPA’larını değerlendiren Forbes Travel Guide, 2023 değerlendirmelerinde “Five Star” alan seçkin adreslerin listesini açıkladı. Mandarin Oriental, Bodrum, Türkiye’de “Five Star” alan tek resort oldu.



Forbes Travel Guide’ın gizli denetçilerinin misafir gibi seyahat yaparak değerlendirme yaptığı sistemde, dikkatle araştırılan birçok kriter var. Gizli denetçiler oda konforunu ve sunulan imkanları, yiyecek-içecek standartlarını ve çeşitliliğini, misafir deneyimini, dijital süreçleri, marka yaklaşımını, çalışanların ürün bilgisini ve daha pek çok unsuru kapsayan 900 standardı dikkate alarak değerlendirme yapıyor.


Cennet Koyu’nun eşsiz manzarası eşliğinde, her ayrıntının özenle tasarlandığı, rutinlerden uzak yeniliklerin ve sürprizlerin öne çıktığı Mandarin Oriental, Bodrum, her detayında konforla buluşan havuzlu, yemyeşil bahçeli ve geniş teraslı odaları, tam donanımlı mutfaklarıyla ev konforunu aratmayan rezidans daireleri, barbekü köşelerine ve sonsuzluk havuzuna sahip, asırlık zeytin ve çam ağaçlarının arasında bulunan göz alıcı süit ve villalarıyla gizli denetçilerden “Beş Yıldız” aldı. 


Rezervasyon ve sorular için:  www.mandarinoriental.com/bodrum 

27 Mayıs 2023 Cumartesi

Dedeman İstanbul’da 4. otelini açmaya hazırlanıyor.

 

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



İSTANBUL’DAKİ 4. DEDEMAN OTELİ İÇİN İMZALAR ATILDI

Dedeman Hotels& Resorts International, ülkemizin her bir köşesine “Dedeman” adını taşıma hedefiyle zincirine yeni halkalar eklemeyi sürdürüyor. Marka, 1966’da başladığı yolculuğunun en önemli duraklarından biri olan, 41 yıldır geleneksel Dedeman Misafirperverliği ve hizmet anlayışıyla misafirlerini ağırladığı İstanbul’da 4. otelini açmaya hazırlanıyor. 

Dedeman Bostancı’da 25 Mayıs’ta gerçekleştirilen törende, Dedeman Turizm Yönetimi A.Ş ile Doğru Holding arasında Dedeman Küçükyalı İstanbul için franchise sözleşmesi imzalandı.

Markanın Anadolu Yakası’ndaki 3. oteli olan Dedeman Küçükyalı İstanbul,2023 yılı sonunda kapılarını açacak ve 137 odası, restoranı, toplantı salonları, spa’sı ve fitness salonu ile misafirlerine hizmet verecek.

Otel; misafirlerine yüksek standartlarda, geleneksel hizmet anlayışıyla konaklama imkânı sunan, Dedeman Hotels& Resorts International’ın çatı markası “Dedeman” imzasını taşıyacak.

Otel, merkezi konumuyla dikkat çekiyor



Küçükyalı E-5 karayolu üzerinde, Kadıköy-Sabiha Gökçen Havalimanı Metrosu’na 5 dakikalık, Hilltown AVM’ye 10 dakikalık yürüme, Marmaray’a 7 dakikalık araç mesafesindeki konumu, Maltepe sahiline ve Ataşehir şehir hastaneleri bölgesine yakınlığıyla dikkat çeken Dedeman Küçükyalı İstanbul, Sabiha Gökçen Havalimanı’na yalnızca 30 dakika uzaklıkta yer alıyor.

Otel merkezi konumuyla özellikle; iş, kültür ve sağlık amaçlı şehri ziyaret eden misafirler için ideal bir konaklama noktası olacak.

“Dedeman markası ile güçlerimizi birleştirerek daha büyük projelere birlikte imza atmayı hedefliyoruz”

Digital Marketing İç ve Dış Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Mutlu Doğru, “Dedeman tarihimizle özdeşleşmiş, Cumhuriyetimizin en köklü markalarından biri. Bu markanın bir parçası olmak Doğru Holding olarak bize gurur veriyor. Dedeman Küçükyalı projesinin, E-5 üzerindeki konumu ve altyapısıyla Dedeman markasına yakışır bir proje olmasını diliyorum. En kısa sürede misafirlerimizi ağırlamaktan mutluluk duyacağız. Bu süreçte hem Doğru Holding hem Dedeman olarak ekiplerimiz çok büyük bir özveri ile çalıştı. Dedeman markası ile güçlerimizi birleştirerek daha büyük projelere birlikte imza atmayı hedefliyoruz. Türkiye ekonomisinin önemli bir parçası olacağız ve umarız bunu yurtdışına da taşıyabiliriz” dedi.

“Dedeman olarak zincirimize eklenen her otelle potansiyelimizi arttırıyoruz”

Dedeman Hotels& Resorts International Yönetim Kurulu Başkanı Banu Dedeman yaptığı konuşmada, Türkiye’de doğmuş büyümüş ve uluslararası alanda otel işletmeciliği yapmış ilk Türk şirketi olduklarının altını çizerek; “Dedeman olarak attığımız her bir imza, açılışını gerçekleştirdiğimiz her bir otel bizi yeni duraklara taşırken, bölge ekonomisine ve istihdamına katkı sağlama misyonumuzu gerçekleştirmenin gururunu da yaşıyoruz. Bu vizyonla bugün 24 otel ile hizmet veriyoruz. Yurtdışında daha önce Moldovya, Özbekistan, Bulgaristan, Suriye ve Moskova’da oteller işlettik. Bugün ise halihazırda Erbil ve Kazakistan’da da birer otelimiz var ve yurtdışında daha da büyümek istiyoruz. Şu an Dedeman olarak 9 markamız bulunuyor. Anlaşma sürecindekilerle birlikte yıl sonu hedefimiz bu 9 marka ile otel sayımızı 53’e çıkarmak. Arkamızdaki güçlü ekip ve yatırımcılarımızla bunu gerçekleştirebilecek güçteyiz. Öngörülü yatırımlarımız ile bir sinerji yaratarak zincirimize eklenen her otelle kendi potansiyelimizi artırıyoruz” dedi.

“İstanbul bizim için çok önemli bir destinasyon”

İstanbul’un turizm açısından benzersiz potansiyeline dikkat çeken Dedeman; “Doğru Holding ile imzaladığımız franchise sözleşmesi ile; 1966’da başladığımız yolculuğumuzun en önemli duraklarından biri olan dünya şehri İstanbul’da 4’üncü, Anadolu Yakası’nda 3’üncü otelimiz için ilk adımı atıyoruz. Dedeman Küçükyalı İstanbul; sanayi ve iş merkezlerine yakınlığı ile İstanbul’u iş amaçlı ziyaret eden, hastanelere yakınlığı ile sağlık turizmi için kente gelen, toplu taşıma araçlarına yakınlığı ile kültür turizmine odaklanmış misafirlerimiz için son derece uygun bir konaklama noktası olarak öne çıkıyor. Tarihi, kültürü ve doğası ile turizm açısından önemli potansiyele sahip İstanbul, modern yüzü, alışveriş olanakları, kültürel etkinlikleri, kongre merkezleri ve medikal alanındaki hizmetleriyle de her türlü gereksinime karşılık verebilen bir şehir. Bir cazibe merkezi olan bu şehrin taşıdığı ve sürekli büyüyen bu benzersiz potansiyel, yeni yatırımlarla ülke turizmindeki payını her geçen gün daha da arttırıyor. Bizler de şehir otelciliğindeki tecrübemizi aktaracağımız Dedeman Küçükyalı İstanbul ile bu büyümenin bir parçası olmayı hedefliyoruz” dedi. 

Doğru Holding ile gerçekleştirdikleri bu iş birliğinin birçok yeni projenin ilki olduğunu belirten Dedeman sözlerini şöyle tamamladı: “Biz bir aile şirketiyiz ve ortaklık kurduğumuz şirketlerin de bir aile şirketi olmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Bizim için her ortaklık bir evlilik gibi, ailemiz her gün büyüyor. Bu imza, Doğru Holding ile yürüteceğimiz güzel bir birlikteliğin ilk adımı.”

İmza törenine katılan konuklar, tören sonrasında Adalar Roof Restaurant’ta keyifli bir yemek yiyerek bu güçlü iş birliğini birlikte kutladı. 


iRecorder Ses ve görüntü kaydedip siber suçlulara gönderiyor.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Truva atına dönüşen ekran kaydedicisi iRecorder Ses ve görüntü kaydedip siber suçlulara gönderiyor

Siber güvenlik şirketi ESET, yasal Android uygulaması iRecorder’ın bir yıl içinde kötü amaçlı uygulama haline dönüşerek kullanıcılarını gizlice izlediğini ortaya çıkardı.

ESET araştırmacıları, bir ‘Ekran Kaydedicisi’ olan iRecorder adında truva atlı bir Android uygulaması keşfetti. 2021 yılı Eylül ayı itibariyle Google Play’de yasal olarak yer alan uygulamaya kötü amaçlı işlevlerinin  Ağustos 2022’de eklendiği düşünülüyor. Mağazada yer aldığı süre boyunca uygulama 50 binin üzerinde cihaza yüklendi. iRecorder'ın temiz sürümüne eklenen kötü amaçlı kod, açık kaynaklı AhMyth Android RAT (uzaktan erişim truva atı) temelli ve ESET tarafından AhRat olarak adlandırıldı. Kötü amaçlı uygulama, cihazın mikrofonunu kullanarak ses kaydı yapabilir ve dosyaları çalabilir; bu da onun bir casusluk kampanyasına karışmış olabileceğini akıllara getiriyor. 

Casusluk saldırılarında kullanılmış olabilir

ESET Research, Google Play Store dışında internette başka AhRat tespit etmediğini paylaştı. Ancak bu, AhMyth tabanlı kötü amaçlı Android yazılımının mağazaya yasal ilk çıkışı değil; ESET daha önce 2019'da da böyle bir truva atına bulaşmış uygulama hakkında araştırma yayınlamıştı. O zamanlar, AhMyth'in temelleri üzerine inşa edilen casus yazılım, radyo yayını yapan kötü amaçlı bir uygulama olarak Google'ın uygulama inceleme sürecini iki kez atlattı. Bununla birlikte, iRecorder uygulaması alternatif ve yasal olmayan Android pazarlarında da bulunabilir ve geliştirici, Google Play'de kötü amaçlı kod içermeyen başka uygulamalar da bulundurabilir.

ESET araştırmacısı ve söz konusu tehdidi keşfeden ve soruşturan Lukáš Štefanko bu durumu şöyle açıkladı: “AhRat araştırması, başlangıçta yasal olan bir uygulamanın nasıl zaman içinde kötü amaçlı bir yazılıma dönüşerek kullanıcıları gizlice izleyip güvenlik ihlaline yol açtığının güzel bir örneği.  Uygulama geliştiricisinin Android cihazlarını bir güncelleme yoluyla tehlikeye atmadan önce bir kullanıcı tabanı oluşturmayı amaçlaması veya uygulamada bu değişikliği kötü amaçlı bir aktörün yapmış olması mümkün olsa da; şimdiye kadar, bu hipotezlerin hiçbiri için elimizde kanıt yok.”

Hem ekranı hem de ortamdaki sesi kaydedebiliyor

Uzaktan kontrol edilen AhRat, açık kaynaklı AhMyth RAT'ın uyarlanmış bir versiyonu. Bu, kötü amaçlı uygulamanın yazarlarının, hem uygulama hem de arka uç kodunu anlamak için büyük çaba harcadıkları ve nihayetinde kendi ihtiyaçlarına göre uyarladıkları anlamına gelir. Kötücül iRecorder, yasal ekran kaydı işlevinin yanı sıra, cihazın mikrofonundan çevredeki sesi kaydedebilir ve bunu saldırganın komuta ve kontrol sunucusuna yükleyebilir. Ayrıca, kaydedilmiş İnternet sayfalarını, görüntüleri, ses, video ve belge dosyalarını ve birden çok dosyayı sıkıştırmak için kullanılan dosya biçimlerini gösteren uzantılarla dosyalardan dışarı sızabilir. 

Ancak iRecorder’ın daha önceki, yani temiz sürümlerini (sürüm 1.3.8 öncesi) indiren Android kullanıcıları, uygulamayı manuel ya da otomatik olarak güncellediklerinde ek bir uygulama onayı vermeseler bile cihazları AhRat’a maruz kalabilir. 

Lukáš Štefanko sözlerine şöyle devam etti: “Neyse ki, kötü amaçlı eylemler karşısında bu şekilde alınan önleyici tedbirler, Android 11 ve daha yüksek sürümlerde uygulama bekleme modundayken zaten uygulanmaktadır. Bu özellik, birkaç aydır uykuda olan uygulamaları etkin bir şekilde hazırda bekletme durumuna geçirir, böylece çalışma zamanı izinlerini sıfırlar ve kötü amaçlı uygulamaların amaçlandığı gibi çalışmasını engeller. Bizim yaptığımız uyarı sonrasında kötü amaçlı uygulama Google Play’den çıkarıldı, bu da ESET Mobile Security gibi birçok katmanda koruma sağlanması ihtiyacının, cihazları potansiyel güvenlik ihlallerine karşı korumanın temeli olduğunu kanıtlıyor.

ESET Research, bu aktivitenin belli bir kampanya ya da APT grubu ile ilişkili olup olmadığı konusunda henüz somut bir kanıt bulamadı.  


Detaylı bilgi:

https://antivirus.com.tr/android-uygulamasinda-isler-kotulesiyor-once-yasal-ekran-kaydi-bir-yil-sonra-dosya-sizdirma/


26 Mayıs 2023 Cuma

Tayvan’ın EV ve Akıllı Şehir Endüstrisi’nde öncü kuruluşları İstanbul’da



HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Tayvan’ın EV ve Akıllı Şehir Endüstrisi’nde öncü kuruluşları sürdürülebilir kalkınma için İstanbul’da

TAYVAN TEKNOLOJİ LİDERLERİ İSTANBUL’DA TOPLANDI

Taiwan Tech Day 2023’te Tayvan’ın sürdürülebilir kalkınma için akıllı çözümler üreten firmaları, sektörlerinde öncü Türk firmaları ile bir araya geldiler. Tayvan’ın EV (Elektrikli araçlar) ve Akıllı Şehir Endüstrisi’nde lider kuruluşları Foxconn, Master Transportation, Zerova Technologies, Advantech, Chunghua Telecom, Merit Lilin ve Taichung Veterans General Hospital Taiwan Tech Day 2023’de sektörlerinde öncü Türk firmaları ile işbirliği görüşmeleri gerçekleştirdiler.  

Düzenlenen etkinliğe Tayvan Dış Ticaret Geliştirme Konseyi Başkan Yardımcısı Felix Chiu, Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu Temsilcisi Volkan Chih-Yang Huang, Tayvan Ekonomi ve Kültür Misyonu Ekonomik Bölüm Direktörü Charles Tseng, İstanbul TayvanTicaret Merkezi Direktörü Tony Fan, DEİK Türkiye – Tayvan İşKonseyi Başkanı Necmettin Uzun, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı ve Yurtdışı Faaliyetler Daire Başkanı Furkan Karayaka başta olmak üzere Türk veTayvanlı yöneticiler ve sector temsilcileri katıldı.

Tayvan Dış Ticaret Geliştirme Konseyi Başkan Yardımcısı FelixCiu “Tayvan, uzun süredir Asya'da bir araştırma ve yenilik merkezi konumunda bulunuyor. Tayvan ve Türkiye'nin birlikte çalışabileceği çok şey var. Türkiye, akıllı şehir, akıllı ulaşım ve akıllı sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yaptığı yatırımları artırarak ülkeyi dünyanın ilk on ekonomisinden biri haline getirmeyi hedefliyor. Tayvan, 233 ülke ve bölgedeki endüstrilerde vazgeçilmez bir tedarik zinciri ortağı ve aynı zamanda güçlü üretim güçlerine sahip. Tayvan'ın bu sektörlerde başarıları kanıtlanmış firmaları ile Türkiye'nin daha sürdürülebilir bir çevre geliştirme hedefini gerçekten destekleyebileceğine inanıyorum.” dedi. 

Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu Temsilcisi VolkanChih-YangHuang yaptığı konuşmada, “Tayvan'ın küçük bir ada olduğunu biliyor olabilirsiniz ancak geçen yıl GSYİH'sı yüzde 2,45 büyüyerek 828,65 milyar USD’a ulaştı ve dünyada 21. sırada yer aldı. Tayvan'ın ihracatı 2022'de bir önceki yıla göre yüzde 7,4 artarak 479,5 milyar USD’a buldu. Bu arada ithalat, bir önceki yıla göre yüzde 11,9 artışla 427,6 milyar olarak gerçekleşti. 907 milyar USD'lık toplam hacmi ile dünyada 17. sırada yer almaktadır.Tayvan ile Türkiye arasındaki ticaret son yıllarda giderek büyümektedir. Geçen yıl Tayvan ile Türkiye arasındaki toplam mal ve hizmet ticaret hacmi yüzde 11,49 artarak yaklaşık 2 milyar ABD doları oldu. Makine, taşıt ve oto parçaları önemli kalemler tabii ki Çin üzerinden re-export ve extrepot ticaretini de sayarsak hacim çok daha fazla. Ancak, ikimiz de GSYİH'sı yaklaşık 850 milyar USD olan büyük ekonomiler olduğumuz için ticaretimiz gerçekten çok küçük ve büyük ölçüde teşvik edilmesi gerekiyor.” dedi.

Günümüzde ülkelerin gelişmişliğinin yüksek teknoloji üretimi ve teknolojiye patent alarak pazarlaması ile değerlendirildiğini belirten DEİK Tayvan-Türkiye İş Geliştirme Konseyi Başkanı Necmettin Uzun konuşmasını“Bu kapsamda karşımıza çıkan en önemli ülkelerden biri de Tayvan’dır. 23,2 milyonluk nüfuslu modern Tayvan, yüksek sanayileşme, kentleşme ve eğitim düzeyiyle dünyanın en gelişmiş bölgelerinden biridir. Bilgisayardan akıllı telefonlara, uçaklardan elektrikli araçlara kadar birçok aygıt ve teknoloji temelini oluşturan mikroçiplerin 3’te 2’sinden fazlasını üretenTayvan, dünya ekonomisi açısından hayati bir işlevi üstlenmektedir. Bu veriler dikkate alındığında Tayvan’ın akıllı endüstriler alanında dünya ekonomisindeki değeri ortadadır.” Diyerek sürdürdü.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı ve Yurtdışı Faaliyetler Daire Başkanı Furkan Karayaka, “Türkiye’de 550 den fazla şirket teknoloji geliştirme merkezlerinde faaliyet göstermektedir. Yatırımcı ofisi olarak bizim için en önemli olan sürdürülebilirlik ve yatrırımların doğa dostu olarak kalması. Elektrikli araç yatırım sektörü bizim için çok önemli. 2023 den itibaren Türkiye kendi yerli elektrikli aracı olanTOGG’u üretmeye başladı. Tayvanlı iş ortaklarımızın bize sunabileceği oldukça fazla yenilikçi faaliyetleri olduğunu gördük. Şuan 23 Tayvanlı şirket ile iş birliği yapıyoruz. Tayvan’dan daha çok şirketinTürkiye’ye arge, ihracat ve yatırım için gelmesini, işbirliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz.” dedi.

Dünya çapında hızla büyüyen EV ve Akıllı Şehirler Endüstrileri’nde önemli bir yeri olan Tayvan’da, 2020 yılında 3,3 milyar USD olan elektrikli araç endüstrisinin üretim değerinin 2025 yılına kadar 7,9 milyar USD’a ulaşması bekleniyor. Tayvanlı şirketler, gerek otomotiv parça tedariği gerek üretim açısından dünya EV endüstrisine önemli katkılar sağlıyor. 

Gelişmiş teknolojiler, data analiz yöntemleri ve diğer yenilikçi çözümlerden yararlanarak yaşam kalitesini artırmak, sürdürülebilirliği geliştirmek ve kent yaşamında veirmliliği artırmayı hedefleyen AkıllıŞehir Endüstrisi Tayvan’da öne çıkan sektörlerden biri ve hem devlet hem özel sektörün girişimciliği ve işbirliği ile yönlendiriliyor. 

Tayvan Teknoloji Günü’nde yer alacak olan, dünyanın en büyük EMS şirketi, Apple ürünlerininde ana montajcısı Foxconn, Stellantis ve FiskerAutomotive’in de aralarında bulunduğu pek çok otomotiv üreticisi ile elektrikli araçlar geliştiriyor; yeni nesil iletişim ve akıllı şehir alanlarında da liderliğini sürdürüyor.

Master Transportation, otobüsleri yüzde 20 SOC’den yüzde 80’e kadar 15 dakikada şarj edebilen kendi “Hızlı Şarj Teknolojisi”ne sahip bir e-otobüs üreticisidir. Master Transportation e-otobüs üretmesinin yanı sıra, küresel ortaklarına kendi ülkelerinde farklı düzeyde e-otobüs üretim ve montaj planları geliştirmelerine katkı sağlıyor.

EV şarj ekipmanı ve malzemeleri üreticisi Zerova evler için kompakt AC şarj cihazlarından işletmeler için ultra hızlı DC şarj istasyonlarına ve medya görüntüleme işlevlerine sahip büyük ekran şarj cihazlarına ve EV şarj alt yapısı için ölçeklenebilir merkezlere kadar çeşitli şarj uygulamaları üretiyor. Dünya çapında 30.000'den fazla şarj portu kuran Zerova, Avrupa, Amerika ve Asya’da otomobil üreticilerine ve enerji şirketlerine hizmet veriyor.

IoT akıllı sistemler ve tümleşik platformlar konularında küresel bir lider olan Advantech, büyük veri ve yapay zeka trendlerini iş ortaklarıyla birlikte sanayiyi hızlandıracak iş ekosistemlerine dönüştürüyor.

Tayvan'ın en büyük entegre telekomünikasyon hizmet sağlayıcısı olan Chunghua Telecom, sabit, mobil iletişim, geniş bant ve internet hizmetlerinin yanı sıra yapay zeka, büyük veri, siber güvenlik, bulut ve IDC alanlarında kurumsal müşterilere BİT ve Akıllı Şehir çözüm ve hizmetleri sağlıyor.

IP video gözetim endüstrisinde dünyanın önde gelen üreticileri arasında yeralan LILIN geniş ağ gözetim çözümleri tasarımı, geliştirilmesi, üretimi ve pazarlanması konularında lider.

Tayvan’ın önemli tıp merkezlerinden Taichung Veteran's General Hospital, hastalar için en kesin, gelişmiş ve kapsamlı çözümü sağlayan spinal ve atroplasti cerrahisinde uzmanlığı ile biliniyor. Hastane, 2022 yılında “Dünya’nın En İyi 300 Akıllı Hastanesi” sıralamasına girdi; Tayvan, Hong Kong ve Çin’den bu listeye giren tek hastane oldu. 

Taiwan Tech Day 2023, Tayvan Dış Ticaret Bürosu ve Tayvan Dış Ticareti Geliştirme Konseyi tarafından düzenlendi.


MSC Splendida gemisi, İstanbul’dan hareketli Ege-Adriyatik turları için seferlerine başladı.


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



 MSC SPLENDIDA, İSTANBUL ÇIKIŞLI 2023 YAZ SEZONU TURLARINA BAŞLADI

MSC Cruises filosuna ait MSC Splendida gemisi, İstanbul’dan hareketli Ege-Adriyatik turları için seferlerine başladı. 

MSC Cruises, Türkiye turizm sektöründen yaklaşık 250 kişinin katılımıyla düzenlediği etkinlikle, Türkiye pazarı üzerindeki taahhüdünü kutladı.

MSC Cruises, Doğu Akdeniz’deki 2023 yaz sezonunu kutlamak için Türkiye turizm sektöründen yaklaşık 250 misafirin katılımıyla 23 Mayıs Salı günü Galataport İstanbul Limanı’nda, MSC Splendida gemisinde büyük bir etkinlik düzenledi. 

2023 Yaz sezonu boyunca ve Sonbaharda İstanbul hareketli seferlerini gerçekleştirecek olan MSC Splendida, 13Ekim’e kadar 8-9-10 gecelik programlarıyla Ege-Adriyatik turu kapsamında 19 kez İstanbul’u ziyaret edecek. MSC Splendida,İstanbul’dan hareketle tarihlere göre değişiklik göstermekle beraber Yunanistan’ın Korfu, Mikonos, Katakolon, Pire/Atina ve Santorini limanlarına; İtalya’nın ise Bari ve Trieste/Venedik limanlarına uğrayacak ve Kuşadası limanının ardından,İstanbul’a geri dönecek.

MSC Cruises Gelişmekte Olan Pazarlar Yönetici Direktörü Angelo Capurro, "Geçen yıl Türkiye’de MSC Lirica adlı gemimizi ilk kez konuşlandırdığımızda, 2023 yaz sezonu için Türk tatilcilerin yanı sıra uluslararası misafirlerden gelen talepteki büyümeyi karşılamak üzere kapasitemizi artıracağımızı söylemiştik. MSC Splendida da dahil olmak üzere bu yıl Türkiye’den hareketli üç gemi ile sezonu planlamamız bu hedefi yerine getiriyor. Başarılı bir sezon geçireceğimizden ve deniz yolculuğuna yeni başlayanların yanı sıra tekrar tekrar tatil yapan birçok kişiyi gemide ağırlayacağımızdan çok eminiz.

“Dokuz gecelik yolculuk, hem kendi limanından gemiye binebilen yerli turistler için hem de denizaşırı ülkelerden yolculuğa katılanlar için çok cazip. Büyüleyici ve kozmopolit bir ambiyansı, kaliteli restoranları, birinci sınıf eğlenceyi, dinlendirici barları ve dinlenme salonlarını, butik alışverişi, rahatlatıcı bir SPA'yı ve yeni yürümeye başlayan çocuklardan gençlere yönelik her yaş grubuna özel kulüpleri ile bu yolculuğu dört gözle bekleyebilirler. Özetle, gemilerimizde herkesin keyif alacağı birşey var."



MSC Splendida gemisi, “gemi içinde gemi” konsepti ile son derece lüks ve ayrıcalıklarla dolu özel bir kulüp faydalarını sunan ayrı bir bölüm olan MSC Yacht Club’ı da içinde barındırıyor. MSC Yacht Club’da konaklayan misafirler, gemiye biniş anlarından seyahatleri boyunca kendilerine özel tahsis edilen hizmetli servisine,  özel ve seçkin alanlardan ultra lüks suitlerde konaklamaya, kısacası her şey dahil ayrıcalıklı bir deneyime sahip oluyor. 

MSC Cruises, 2023 yılı yaz programı kapsamında da İstanbul ve Kuşadası limanlarını önemli birer iniş ve biniş limanı olarak rotalarına ekledi. Doğu Akdeniz, MSC Cruises'ın 2023 yaz sezonunda önemli bir rol oynayacak ve ana odak noktalarından biri olarak Türkiye, MSC Cruises’ın bölgede konuşlandırılmış üç gemisiyle ziyaret rekoru kıracak. 


MSC Splendida Hakkında

Misafirlerin seyahat boyunca keyif almasını ve konforunu temel alarak tasarlanan tüm MSC Cruises gemilerinde olduğu gibi MSC Splendida da kaliteli doğal malzemeler ve detaylarla zenginleştirilmiş ilham verici özel tasarım alanlar bulunuyor. Misafirlerin dünya mutfaklarını deneyimleyebilecekleri leziz ala carte restoran, açık büfe ve tematik restoranlardan barlar ve lounge alanlarına, havuz başı barlarından butiklere, tüm gün sınırsız eğlence sunan oyun odalarından kütüphane ve diskolara kadar misafirlerin seyahatlerini dopdolu yaşamaları için tüm imkanlar gemide yer alıyor. Biri çocuklar için özel 3 havuzu, 4 jakuzisi, SPA, solaryum, sauna gibi kişisel bakım olanakları sunan MSC Aurea SPA, spor severler için mini golf, yürüyüş parkuru, shuffle board ve çok çeşitli ekipmanlarıyla spor merkezi gibi gemide keyifli vakit geçirmek için misafirlerin kullanımına sunuluyor. Özellikle aileler için seyahatten alınan keyfi iki katına çıkaracak farklı yaş gruplarına göre ayrıştırılmış çocuk kulüplerinde çocuklar eğlenip öğrenirken, ebeveynlere tatilin tadını çıkarmak kalıyor.  Gemi turları, alışılmış tatillere kıyasla keyifli bir atmosferde dinlenme ve aynı zamanda eşsiz rotaları keşfetme imkanı ile bir tatilden fazlasını sunuyor. 


MSC Splendida’nın Teknik Özellikleri

Gemi adı: MSC Splendida

Brüt tonaj: 137.936 ton

Maksimum yolcu kapasitesi: 4.363 

Mürettebat: Yaklaşık 1.370

Kabin sayısı: 1.637 (Engellilerin erişimine uygun 43 kabin dahil)

Uzunluk/Genişlik/Yükseklik:333,30 m / 37,92  m / 66,80 m

Maksimumhız: 22,99 knot


MSC Cruises Hakkında

MSC Cruises, dünyanın en büyük üçüncü gemi seyahati markası olmasının yanı sıra Avrupa, Güney Amerika, Orta Doğu ve Güney Afrika'da diğer tüm oyunculardan daha fazla pazar payına sahip olması ve yolcu kapasitesi ile liderdir. Aynı zamanda Karayipler, Kuzey Amerika ve Uzak Doğu pazarlarındaki güçlü varlığı ile en hızlı büyüyen küresel gemi seyahati markasıdır.

Merkezi Cenevre, İsviçre'de bulunan MSC Cruises, 300 yılı aşkın denizcilik mirasına sahip İsviçre merkezli önde gelen özel nakliye ve lojistik holdingi MSC Group'un Gemi Yolculuğu Bölümünde yer alan iki markadan biridir. Çağdaş bir marka olan MSC Cruises, 21 gemilik modern bir filoya ve yeni gemilerden oluşan büyük bir geleceğe yönelik küresel yatırım portföyüne sahiptir. Filonun 2025 yılına kadar 23 yolcu gemisine çıkması bekleniyor. 2018 yılından bu yana kruvaziyer şirketleri arasında Türkiye’de ofisi bulunan tek şirket olarak çalışmalarını yürüten MSC Cruises, her yıl binlerce yolcuya eşsiz deneyimler sunmaya devam ediyor. 

MSC Cruises, Avrupa mirasından ilhamla konuklarına uluslararası yemeklerin, birinci sınıf eğlencenin, ödüllü aile programlarının ve gemideki en son kullanıcı dostu teknolojinin keyfini çıkarabilecekleri, zenginleştirilmiş, sürükleyici ve güvenli bir gemi yolculuğu deneyimi sunuyor. MSC Cruises'ın seyahat programları ve gemilerindeki deneyimleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen buraya tıklayın.

MSC Cruises, 2050 yılına kadar faaliyetlerinde net sıfır emisyon elde etmek için uzun vadeli bir hedeflerle çevre yönetimine kendini uzun süredir adamıştır. endüstri çapında kullanılabilirlik. Şirketin çevre taahhüdü hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen buraya tıklayın.

Son olarak, MSC Group'un koruma, insani ve kültürel taahhütlerini yönetme, odaklama ve ilerletme aracı olan MSC Vakfı hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen buraya bakın.


25 Mayıs 2023 Perşembe

Ülkemizde gelecek 5 yıl içinde, 25 milyon m2 ilave depolama alanına ihtiyaç duyulacak


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Depo krizi kapıda!

Eğer çok acil planlı ve kurumsal tedbirler alınmazsa, Türkiye’yi ciddi bir depo darboğazı bekliyor. Hızla artan ve globalleşen e-ticaret, uzaktan konsolide ve yakında depolama alanı ihtiyacını artırıyor. 

Göçmenlerle birlikte yaklaşık 95 milyonu aşkın insanın yaşadığı Türkiye’de, kayıt altındaki depolama alanı 20 milyon metrekare(m2) bile değildir. Bunun da 12 milyon m2’si Kocaeli-İstanbul-Çatalca hattında yer alıyor. Türkiye’de kişi başına 0,5 m2 depolama alanı düşmüyor. Gelecek 5 yıl içinde,25 milyon m2 ilave depolama alanına ihtiyaç duyulacaktır. 

ABD ve Avrupa’da kişi başı depolama alanı ülkemizden fazla 

Dünyanın sayılı lojistik teknolojilerinden birisi haline gelen Tırport’un kurucusu Akın Arslan’ın tecrübesi ve iş zekası liderliği, Türkiye’de depoculuğun önde gelen uzmanlarından Oruç Kaya’nın ortak akıl ve güç birliğiyle Mart ayında canlıya geçen dijital akıllı depolama platformu DepOrtak, sahip olduğu teknolojilerle sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da farkını gösterecek oldukça iddialı çözümler getiriyor.

DepOrtak’ıntahminlerine göre Türkiye genelinde toplam depolama alanı, OSB’leri, fabrikaları, toptancıları, perakendecileri, ithalatçıları ve lojistik firmalarını kapsayacak şekilde “bugün itibariyle yaklaşık 20-25 milyon m2civarındadır. İngiltere, Almanya, ABD ve Avrupa geneli “kişi başı depolama alanı (m2/kişi)” verileri örnek alınırsa, bugün itibariyle Türkiye’de 40-60 milyon m2 depolama alanı ve GCCA Global Cold Storage Capacity Raporu referans alınırsa 35-40 milyon m3 “sıcaklık kontrollü” depolama alanı olmalıdır. Nüfusun gelişimine paralel olarak Türkiye geneli için her yıl 500.000 m2 ve 1.000.000 m2 ve örneğin İstanbul için her yıl 105.000 m2-400.000 m2 depolama alanı eklenmesi gerekmektedir. 

Avrupa’nın tedarik zinciri olabilecek Türkiye’de, depolama alanı ihtiyacı artacak 

Pandemi ve sonrası yaşanan tedarik zinciri sorunlarının, tedarik için sıklet merkezinin tüketime daha yakın olması gerektiğini ortaya koyduğunun altını çizen DepOrtak Kurucu Ortağı Oruç Kaya, şunları söyledi:

“Türkiye, özellikle Avrupa’nın tedarik zinciri ülkesi olmak için en doğru ülkedir. Bu durumda depolama alanı ihtiyacı, Türkiye’de çok daha fazla olacaktır. Türkiye Avrupa için bir yakında üretim (NearShore) ülkesi konumundadır. Depolama alanı ihtiyacını artıracak bir diğer unsur ise e-ticaretin, beklenenden daha hızlı gelişmesi ve büyümesidir. E-ticaret hacmi ile birlikte hem kullanıcı sayısı, hem de e-ticaret üzerinden satış yapan firma/işletme sayısı artmaktadır. Örneğin, e-Ticaret Bilgi Platformu verilerine göre;2019 yılında 136 Milyar TL olan e-ticaret hacmi, 1,3 Milyar adet olan sipariş sayısı ve 68.457 adet olan işletme sayısı, 2022 yılında 800 Milyar TL hacme, 4,8 milyar adet siparişe, 548.688 işletmeye çıkmıştır.  Siparişlerde dönen ürünlerin yaklaşık %50’si depolama alanı ihtiyacı olan ürünlerden oluşmaktadır. Evlere/ofislere her gün milyonlarca kargo teslim edilir hale gelmiştir.” dedi. 

e-Ticaret, artık tüketiciye yakın olmak ve kısa zamanda teslimat için çözümler arıyor 

e-Ticaretin %90’nın lojistik ve özellikle depolarda yapılan “fulfillment” işlemleri olduğunu anlatan Oruç Kaya, konuşmasına şöyle devam etti: 

“e-Ticaret, artık tüketiciye çok daha yakın olmak ve çok daha kısa sürede teslimat yapmak için çözümler arıyor. Müşterilerinin çok daha kısa sürede teslimat isteği giderek güçleniyor. Peki, mevcut lojistik yapılanma ile örneğin “2 saatte” teslimat yapılabilir mi? Hem yeterli organize “depo yok”, hem de “depolama alanı” ihtiyacı hızla artıyor. Peki depolama alanları, yeterli değil mi ki bu sorun yaşanıyor ve ayrıca depolama alanın ihtiyacının, kısa sürede karşılanması mümkün mü? Yeterli değilse “kısa sürede” çözüm nedir?  Günümüzde, klasik depolar konvansiyonel kontrat yönetimi ile %85-90 seviyelerinde doluluğa ulaştıklarında aslında gizli “tam dolu” statüsüne geçerler. Oysaki talepler, gerçek-zamanlı, konum-tabanlı yönetilebilir ve yönlendirilebilirse bu boşluk alanlardan yüzbinlerce m2 ilave depolama alanı yaratılabilir. DepOrtak’ın “Gri Depolama” olarak adlandırdığımız çözümü ile lojistik firmalarının depoları haricinde kalan uygun alanların, depolama amaçlı olarak kullanılması mümkün hale geliyor. Tıpkı uçaklarda artık boş koltukların yönetilmesi gibi. İşte AirBnb’nin depolama modeli gibi geçtiğimiz aylarda canlıya geçen teknoloji girişimimiz DepOrtak, tam da bu derde derman oluyor. Yüzlerce depoyu dijital olarak birbirine bağlıyor ve onların boşluklarının canlı ve gerçek zamanlı olarak tek merkezden yönetilmesini sağlıyor.” şeklinde konuştu. 


Teknik hizmetler, satın alma karar süreçlerinden ön sıralarda…


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Lidya Grup Genel Müdür Yardımcısı Aykut Savbol,

“Dünya standartlarının üzerinde teknik servis hizmeti veriyoruz ve bunu Türk iş aşkı ile harmanlayarak sağlıyoruz”

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, temsil ettiği Xerox, Epson, Efi, Kongsberg, Sutecglobal markaları, bilgi birikimi, tecrübesi, organizasyon yapısı ve finansal gücü ile Türkiye’de liderliğe otururken, EMEA (Avrupa, Ortadoğu, Afrika) bölgesinin sayılı birkaç firmasından birisi olarak konumlanıyor. Dünya standartlarının üzerinde teknik servis hizmeti veren Lidya Grup’un başarısı, ülkemizinen ücra köşelerinde bile aynı standart ve kalitede ve kesintisiz hizmet vermesiyle farklı bir düzeye erişmiş durumda.

Lidya Grup’un ülkemizin ve bulunduğumuz coğrafyanın en yetkin teknik servislerinden birisi olduğunu ifade eden Lidya Grup Genel Müdür Yardımcısı Aykut Savbol, şunları söyledi: 

“Teknoloji çağındayız ve teknolojilerin ilerlemesiyle artık ekipmanlar arasındaki yetkinlikler ve özellikler birbirine çok yaklaştı. Beğenilen bir marka olmaktan tercih edilen olmaya doğru gerçekleşen yolculukta, teknik hizmetlerin önemi en ön plana çıktı ve satın alma tercihlerini direk etkiler oldu. Artık şöyle diyoruz; Ürün kalitesi dikkati çeker, servis kalitesi ise değer katar. Dünyada pek çok iş standartlaşmış, belirli kurallar ve prosedürler çerçevesinde icra edilirken, ülkemiz insanı önyargılar, tarihsel bilinçaltı engeller, jeopolitiğimizin neden olduğu krizler nedeniyle bu standartların dışındaki şartlarda iş yapmak zorunda. Bu durum bizleri daha mücadeleci olmaya, daha yaratıcı düşünmeye mecbur bırakıyor. Sonuç; biz her şeyi daha iyi, daha kaliteli ve de daha ekonomik yapmak zorundayız.” dedi.

Türk insanı bir şekilde tüm olumsuzluklara karşı özgün çareler üretiyor 

Türk insanın bir şekilde tüm olumsuzluklara karşı özgün çareler üretmeye çalıştığına vurgu yapan Aykut Savbol, şunları kaydetti: 

“Avrupa’da ve Amerika’da işlerin kuralları ve prosedürleri bellidir ve süreçte görev alan herkesbu kapsamda işlerini yaparlar.Bu durum bazen avantaj gibi gözükse de, işin içine müşteri ihtiyaçlarının çeşitliliği ve zaman baskısı girdiğindestandart kurallar ve işleyişler eksik kalıyor.Bizler işte burada Türk iş mantığına uygun çözümler ekleyerek açık ara öne geçiyoruz. Örneğin, yurtdışında bir teknisyen mesaisi bitince veya gereken yedek parça yoksa makineye müdahalesi ertelenir. Türkiye’de ise bizler gerekirse sabaha kadar çalışarak, yedek parça gelene kadar makineyinasıl çalıştırabilirimkafası ile yoğun emek ve mesai harcayarak, bir şekilde imkansızlıklara karşı çaresini buluruz. Lidya Grup olarak, dünya standartlarının üzerinde teknik servis hizmeti veriyoruz ve bunu Türk iş aşkı ile harmanlayarak sağlıyoruz. Bizde “Şu Çılgın Türkler” bitmez. Lidya olarak, kendi sektörümüzde “Şu Çılgın Türkler” arasındayız. Ve bununla gurur duyuyoruz” diye konuştu. 

Satın alma maliyetini unutun, toplam sahip olma maliyetine bakın…

Günümüz dünyasında, alternatiflerin ve teknolojilerin yarıştığı yerde müşterilerin çok bilinçli olması gerekiyor. Alacağı ürün ile ilgili bilinç düzeyi eksik müşteri yüksek bedeller ödeyerek ihtiyacı dışında ya da ihtiyacının altında ürün seçebilir. Sadece ürün fiyatına bakıp tercih yapıldığında aslında ucuz değil, çok pahalı bir tercih de yapılmış olabilirler.

“Özellikle bizim sektörümüzde herhangi bir ürünü satın alırken,ürünün sadece satın alma maliyetine değil, toplam sahip olma maliyetine bakılması gerekiyor” diyerek sözlerini sürdüren Aykut Savbol, şunları anlattı: 

“Bir ürünün satış fiyatı, başlangıçta daha ekonomik olabilir. Ancak bir ürünü alırken, satın alma maliyetinden öte, toplam sahip olma maliyetine bakılmalıdır ve bu konu masaya yatırılmalıdır.

Satın alınan ürünün fiyatının yanında, satış sonrası hizmet kalitesi ve yaygınlığı, ürünün ömrü, çalıştırma maliyetleri, enerji tüketimi hatta sağlığa etkisi gibi faktörler değerlendirilmez ise uzun vadede kar değil zararın ortaya çıktığı görülür. Nitekim, dijital bir baskı makinesinin sürdürülebilir şekilde çalışması, sunulacak teknik servis hizmetinin uzman ekipler tarafından kesintisiz ve kaliteli bir şekilde alınması, makinelerin uzun ömürlü olması, işletmelere değer ve kar sağlar. Müşteriler ve iş insanları bu konuda ciddi bir farkındalığa sahiptir ve yaşadıkları tecrübelerin paralelinde, özellikle de bir dijital baskı makinesi satın almadan önce, kendilerine sunulacak teknik servis hizmetinin kalitesini değerlendirmektedirler. Eğer, teknik servis hizmetlerin yetersiz ve organize olmadığı durumlarda;  işlerini kesintisiz yapamayacaklarını, makinelerinin ömrünün kısalacağınıve makinenin ikinci el değerinin çok düşeceğini bilmektedirler.” dedi. 

Deneyimli teknik kadrosu ve güçlü organizasyon yapısı bulunuyor 

Lidya Grup’un deneyimli teknik kadrosu ve güçlü organizasyon yapısıyla, cihazlarda olası bir arıza oluşmadan müdahale eden proaktif bir servis standartlarının bulunduğuna dikkatleri çeken Aykut Savbol, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Dijitalleşen dünyada artık baskı makineleri de internet dünyasına bağlanmış durumdadır. Bu bağlantı onların daha hızlı servis almasını, arıza ve ihtiyaçlarını insana gerek duymaksızın bildirmesi, yaptığı faaliyetleri raporlaması, uzaktan servisalmaimkanına kavuşmaları anlamına geliyor. Lidya Grup, bir pc gibi çalışan cihazları için deneyimli analist ekipleri ile bu bağlantının sürekli olmasını sağlıyor.Lidya olarak tecrübelerimizden yola çıkararak,dünya standartlarının üzerindeki teknik servis hizmetimize ek olarak,cihaz kullanıcılarının eğitimini birinci planda tutan, cihazları arızalı olmadığı zamanlarda da izleyerekhenüz olası bir arıza oluşmadan müdahale eden ve arıza sıklığını azalan proaktif bir servis standardını sunuyoruz. Uzun yıllar grubumuzda çalışan tecrübeli ve deneyimli teknik servis ekiplerimiz ile ülkemiz geneline hizmeti sanata dönüştürme mottosuyla hizmet vermeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. 


STRES KONTROLÜ VE YAZA HAZIRLIK






STRES KONTROLÜ VE YAZA HAZIRLIK

Son dönemlerde Türkiye gündemini yakından ilgilendiren seçim süreci pek çoğumuzu yoğun stres

altında bıraktı. Bu dönemde bir yandan gündemi takip ederken, bir yandan da kendimizi sağlıksız

atıştırmalıklar ve yiyeceklere yönelirken bulduk. Duygusal olarak yoğun geçirdiğimiz bu uzun

süreçte hem stres hem de sağlıksız beslenmek vücudumuzu asidik hale getirdi. Yaza girmeden önce

bir detoks programı uygulayarak bedeni ve bağırsakları arındırıp, zihnimizi boşaltarak sağlıklı bir

bedene ve ruha kavuşabiliriz. Yoğun strese maruz kaldığımız dönemlerde günlük rutinlerimizden ve

yaşadığımız çevreden uzaklaşmak, zihnen ve bedenen detoks yapmak, doğada zaman geçirmek

stresi azaltmaya yardımcı olacak en güzel yöntemlerden bir kaçıdır.

Yaz aylarının yaklaşmasıyla beraber, hem bedenen, hem de zihinsel olarak arınmak için profesyonel

desteğe ihtiyaç duyanlar için dünyaca ünlü sağlık kliniği VIVAMAYR çok özel bir program

sunuyor. Göl ve ormanlarla kaplı muhteşem bir doğanın ortasında konumlanmış VIVAMAYR’ın en

yeni programlarından ‘Stres Kontrolü’ Mayr kürü ile bağırsakları arındırıp yenilerken, meditasyon,

yoga, stres terapileri ile zihinsel bir arınma da sağlıyor. VIVAMAYR’ın eşsiz doğası ve bol oksijenli

dağ havasında yapılan yürüyüşler de adeta bir terapi gibi ruhu ve bedeni canlandırıyor.

Mayr Kürü Nedir ?

Dünyada bağırsak sağlığı ve vücut sağlığı arasındaki ilişkiyi ilk keşfeden Dr. FX Mayr, sağlıklı ve

zinde bir vücuda sahip olmaya giden yolun sağlıklı bağırsaklardan geçtiğini ve buna ulaşmanın da

ancak yeme alışkanlıklarını değiştirerek kazanılacağını savunmaktadır. Neyin yenmeyeceğine dair

uzun listeler yerine, besinlerin pişirilme şekilleri, hangi besinlerin beraber tüketildiği ve çiğneme

alışkanlıkları gibi gündelik yaşam rutininde yapılacak küçük farklılıklarla büyük sonuçlar elde

edilebilmektedir. Bu metodun günümüzdeki en önemli uygulayıcısı olan Avusturya’daki dünyaca

ünlü sağlık kliniği VIVAMAYR, Mayr felsefesini günümüz teknolojisi ile birleştirerek Modern



Mayr Tıbbı’nı geliştirmiştir.

Mayr felsefesi ışığında bağırsak sağlığını korumak için geliştirilen bir kaç basit prensip ile sağlıklı,

mutlu ve enerjik bir yaşamın kapılarını aralarken, ince bir beden ve ışıldayan bir cilt sağlıklı ve

güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın yanında doğal olarak gelir.

Hayatımızı kalıcı olarak değiştirecek, uygulaması basit Mayr Prensipleri nelerdir?

- Yemeğe yarım saat kala su içmeyi kesip, yemek esnasında ve yemekten en az bir saat sonrasına

kadar su içmemek.

- Lokmaları 30-40 kere çiğnemek.

- Saat 16.00’dan sonra kesinlikle çiğ sebze, meyve, salata tüketmemek.

- Akşam yemeklerini erken ve az yemek, mümkünse sadece sebze çorbası içmek, hatta haftada 1-2

gün akşam yemeği yememek.

- Lokal ve mevsiminde sebze meyveleri tüketmek (çiğ olarak yenilecekse en geç akşam 16.00’da)

- Yemek aralarında atıştırmamak ve yemek aralarını en az 4-5 saat bırakıp sadece su ve bitkisel çay

içmek

- Aktif bir yaşam sürmek, mümkünse günde 1 saat yürüyüş yapmak (kişiye göre günde en az

10.000 adım atmak)

24 Mayıs 2023 Çarşamba

Kruvaziyer turizmi, son yılların yükselen değeri olmaya devam ediyor.





YABANCI TURİSTİN 2023 YILINDA KRUVAZİYER TURİZMİNDE TERCİHİ TÜRKİYE OLACAK

Kruvaziyer turizmi, son yılların yükselen değeri olmaya devam ediyor. 2021 yılında 78 kruvaziyer gemisiyle 45 bin 362 yolcu Türkiye’ye geldi. 2022’de ise kruvaziyer gemi sayısı 12 katına çıkarak 991’e yükseldi. Yolcu sayısı 22 katına çıkarak 1 milyon 6 bini aştı. “2023 senesinde kruvaziyer turizminin pik yapacağını düşünüyoruz. Yabancı turist bu yıl ülkemize daha çok uğrayacak” diyen Camelot Maritime Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Emrah Yılmaz Çavuşoğlu, yatırımları ile Türkiye kruvaziyer sektörünün kalite çıtasını yükselttiklerinin özenle altını çizdi.

Türkiye’de yabancı sahipli bir cruise gemisini işleten ilk firma olan Camelot Maritime, gerçekleştirdiği yatırımlar ve yaptığı çalışmalarla ülkemiz kruvaziyer turizminin gelişmesine olanak sağlıyor. Kaliteli hizmeti ve know-how’ı ile sektörün çıtasını yükselten Camelot Maritime yetkilileri 2023 kruvaziyer turizminde oldukça umutlu.

TÜRK LİMANLARINI RUS TURİSTLERİN GÖZDESİ HALİNE GETİRDİK 

Schengen vizesinde yaşanan sıkıntıların genel olarak Türkiye kruvaziyer turizmini tercih edeceklerin tatil planlarını etkilediğini ifade eden Camelot Maritime Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Emrah Yılmaz Çavuşoğlu, “Bu sene Schengen vizesinde yaşanan sıkıntılardan dolayı maalesef Türk tatilcilerin cruise tatil planlarını değiştireceğini öngörüyoruz. Bunun haricinde yabancı turistlerin ülkemize uğrayacağını, cruise gemilerine olan tercihlerinde değişme olmayacağını; hatta artış olacağını bekliyoruz. İşletmeciliğini yaptığımız Astoria Grande isimli gemimizle Rus turistlerin cruise gemisi ile Türk limanlarını ziyaret ederek tatil yapmalarını cazip bir seçenek haline getirdik. Dolayısıyla Türk turizmine ayrı bir katkımız olduğunu söylemek çok da mütevazi olmaz” dedi.

YENİLİKLERİMİZ OLACAK, ÇEŞME VE MISIR PROGRAMLARIMIZ DAHİLİNDE

Rus tatilcilere, Rusya çıkışlı Türk limanları uğraklı cruise tatili imkanı sağladıklarını söyleyen Çavuşoğlu, “Bu sene Çeşme ve Mısır uğrak programlarımız dahilinde. Seneye global dengelere göre programı geliştirerek güncelleyebiliriz” dedi. Galataport konusunda Çavuşoğlu şunları söyledi: “Galataport, gerçekten ülkenin turizm yüzlerinden biri oldu. Umarız gelişen dünyaya ayak uydurup var olan ile sınırlı kalmayız. Çünkü turizm sürekli yenilenen bir sektör ve güncel tutarak nefes alabilir. Limanların ve yerel yönetimlerin kruvaziyer turizm kültürünü, taleplerini öngörerek kendilerini geliştirmesi bu anlamda yatırımlar yapması gerektiğini düşünüyoruz. Galataport bu anlamda yaptığı yatırım ile ön plana çıkmayı başardı ama bunu yeterli görmüyoruz. Ülkemiz daha iyilerini yapacak ve sunabilecek kapasitede.” Kruvaziyer gemilerinin geçen sene ağırlıklı olarak, Çeşme, Kuşadası, Marmaris, Alanya, İstanbul gibi limanlara uğradığını söyleyen Çavuşoğlu,“Camelot Maritime olarak biz; Samsun, Sinop, Amasra, Ordu, Trabzon ve İstanbul’u tercih ederek sektörde Akdeniz Çanağı’nın dışında Karadeniz ağırlıklı bir güzergah izledik” dedi.



KRUVAZİYER TURİZMİ BU YIL PİK YAPACAK

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan alınan bilgilere göre 2022 yılında kruvaziyer yolcu sayısının 22 katına çıkarak 1 milyonu aştığı söyleyen Çavuşoğlu son olarak şu bilgileri verdi: “2021 yılında 78 kruvaziyer gemisiyle 45 bin 362 yolcu Türkiye’ye geldi. 2022’de ise kruvaziyer gemi sayısı 12 katına çıkarak 991’e yükseldi. Yolcu sayısı aynı dönemde 22 katına çıkarak 1 milyon 6 bini aştı. 2023 senesinde kruvaziyer turizminin pik yapacağını düşünüyoruz. Ülkemizdeki yerli turist daha çok Yunan adaları turlarını tercih ediyor. Türkiye’de yerel yönetimleri kruvaziyer turizmi konusunda cesaretlendirdik. Ülkemizde cruise turizmi yeni yeni canlanması nedeni ile işlettiğimiz gemilerimizde dünya denizlerine personel yetiştirmeye de devam ediyoruz. Denizde her personel aslında ülkemizin bir temsilcisi oluyor. Bunun bilincinde insanlar yetiştiriyoruz. Eğitimlerini verip gemimizde ve ofisimizde istihdamlar sağlıyoruz.”