30 Haziran 2020 Salı

Corendon Airlines, 26 Haziran itibariyle Avrupa’dan Anadolu’nun 12 şehrine uçuşlarına başladı.

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Corendon Airlines Zonguldak Havalimanına İlk Yolcularını İndirdi!

Pandemi sebebiyle uluslararası uçuşlarına ara veren Corendon Airlines, 26 Haziran itibariyle Avrupa’dan Anadolu’nun 12 şehrine uçuşlarına başladı. Corendon Airlines, 27 Haziran günü 158 yolcu ile Köln’den havalanan XC 6805 uçuş kodlu uçağı ile tarihinde ilk kez  Zonguldak Çaycuma havalimanı’na iniş yaptı. Bir havacılık geleneği olan su takı ile karşılanan Corendon’un sezondaki ilk yolcuları uçaktan maskeli ve sosyal mesafeli bir şekilde indiler.

“Zonguldak’ın Potansiyeline İnanıyoruz. Hedefimiz Almanya’ dan Zonguldak’a 12 ay uçmak!”

Corendon Airlines CEO’su Yıldıray Karaer, “Pandemi sebebi ile ara verdiğimiz Avrupa-Türkiye uçuşlarına 26 Haziran itibari ile yeniden başladık. 26-28 Haziran arası Anadolu’nun 12 Şehrine Avrupa’dan direkt sefer gerçekleştirdik. Özellikle Almanya’daki Nordrhein Westfalen bölgesinde yoğun yaşayan vatandaşlarımızdan ve seyahat acentelerinden Zonguldak’a direkt seferler düzenlememiz için gelen talep üzerine uzun zamandır Çaycuma Havalimanı ile çalışmalarımızı yakın temas halinde yürütüyorduk. Hem Operasyon Kontrol Merkezimizin hem de Uçuş Operasyon Birimimizin yoğun çalışmaları ve aylardır süren simülasyon çalışmaları sonucunda bu havalimanına Boeing 737-800 tipi filomuz ile uçuşlarımızı başlattık. Zonguldak Çaycuma Havalimanı’na yeni yapılmakta olan pistin tamamlanması ve pandemi sürecinin etkilerinin azalmasını takiben Almanya’nın Köln ve Münster şehirlerinden başlattığımız direkt seferlerin sayısını arttırarak bu seferleri 12 aya yaymak niyetindeyiz." şeklinde konuştu.

Zonguldak Çaycuma Havalimanı’na inen ilk Boeing 737-800

Corendon Airlines, Zonguldak Çaycum Havalimanı’na ilk kez iniş yapmış olmasının yanı sıra bir de ilki gerçekleştirdi; meydana ilk kez bir Boeing 737-800 tipi yolcu uçağı inmiş oldu. Karaer, “Zonguldak’a Almanya’dan direkt seferlere başlamış olmanın yanısıra Boeing 737-800 tipi 189 koltuk kapasiteli yolcu uçağı ile bu meydana inen ilk havayolu olmanın da gururunu yaşıyoruz. Yüksek dağların bulunduğu bir coğrafya olması nedeniyle havayolları daha düşük yolcu kapasiteli, daha küçük uçaklar kullanıyorlardı. Fakat uçaklarımızda yüksek performanslı motorlar olması ve pistin de uzatılması ile uçuşumuzu gerçekleştirdik.” dedi.

Corendon Airlines 27 Haziran itibariyle Zonguldak Çaycuma Havalimanı’na Almanya’nın Köln şehrinden her Cumartesi, Münster şehrinden ise her Çarşamba günü uçacak. Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için corendonairlines.com sitesini ziyaret edebilir yetkili seyahat acentelerimiz ile iletişime geçebilirsiniz.



Anadolu’nun 12 Şehrine Almanya’dan Direkt Uçuşlar Başladı!

Corendon Airlines Zonguldak Havalimanı’na yaptığı ilk uçuşun yanı sıra Antalya, İzmir, Kayseri, Bodrum, Edremit, Trabzon, Konya ve Ankara şehirlerine de ilk yolcularını indirdi ve yine 28 Haziran tarihinde Münster’den Zonguldak’a direkt seferlerini gerçekleştirdi.

“Pandemi Sürecini El Birliği ile Aşacağız”

Bilindiği üzere Almanya’nın 31 Ağustos 2020’ya kadar uzattığı AB ülkeleri destinasyonlara uygulanan seyahat uyarısının daha erkene çekilmesi için hem havacılık hem turizm hem de Hükümetimiz nezdinde girişimler devam ediyor. Biz de bu doğrultuda Avrupa’dan Türkiye’ye uçuşlarımızı 26 Haziran itibari ile başlattık. Türkiye’nin güvenli olduğuna inanıyor, tüm yurt dışı tanıtım çalışmalarımızda uçuştan başlayarak havalimanlarımız ve otellerimizde alınan önlemlerin altını çizmeye önem veriyoruz.  Bakanlığımızın yoğun havaalanlarında Kovid-19 test merkezlerinin açılacağını ve Anadolu şehirlerinde belirlenen test merkezlerinde de turistlere test yapılabileceğini açıklamasını da çok olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Tüm bu girişimlerin sonuç vermesi durumunda trafiğimizin ve doluluğumuzun artmasını planlamakta ve hedeflemekteyiz.” şeklinde konuştu.

Corendon Airlines’dan Türkiye’de Tatili Güvence Altına Alan Uygulamalar

Karaer, ayrıca bu sezonda Türkiye turizmine destek vermek amacıyla uyguladıkları diğer projeleri de aktardı. Karaer, “Corendon Airlines olarak Alman turistlerin Türkiye’de güvenle tatil yapabilmeleri için bir hizmet daha geliştirdik. Türkiye’de tatili esnasında Korona virüse yakalandığı tespit edilen ve dönüş biletleri Corendon Airlines’dan olan yolcuları, tedavileri tamamlandıktan sonra ülkelerine geri götürüyor, ayrıca bu yolcuların ailelerine de istedikleri zaman ülkelerine dönme esnekliği tanıyoruz. Yine bir diğer uygulamamız “Biletin Güvende” kampanyası ile misafirlerimize esnek rezervasyon imkanı sağlayarak yolcularımızın biletlerine güvence veriyor, bizden bilet alan yolcularımıza uçuşlarını 31 Ekim 2021 tarihine kadar erteleyebilme ve biletlerini istedikleri destinasyona değiştirebilme olanağı sağlıyoruz.” dedi.

e-İrsaliye uygulaması ve 1 Temmuz geçiş süreci değerlendirildi...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından, 19 Ekim 2019 tarihinde, elektronik belgeleri düzenleyen 509 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Ocak 2020 itibariyle cirosu 5 milyon TL ve üzerinde olan işletmeler için e-Fatura’ya geçiş zorunluluğu geldi ve bu işletmelere 1 Temmuz tarihine kadar süre tanındı. e-İrsaliye’de ise, 25 milyon TL’nin üzerinde cirosu olan işletmeler için, e-İrsaliye zorunlu hale geldi ve onların da geçiş süresi 1 Temmuz 2020 olarak açıklandı. Ülke genelinde yaklaşık 270 bin civarındaki mükellef şirketin, 1 Temmuz 2020 itibariyle, e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye, e-Defter) uygulamasına geçmiş olacağı kaydediliyor.
Dijital dönüşüm konusunda işletmeleri bilgilendirmek amacıyla, Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M. Göker Sarp’ın moderatörlüğünde, 23 Haziran Salı günü düzenlenen “1 Temmuz'da gelecek olan yeni e-Dönüşüm Uygulamaları”  webinarına, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ e-Dönüşüm Takım Lideri Sena Hoşken, konuşmacı olarak katıldı. Sektör temsilcileri 1 Temmuz’da gelecek olan e-Belge uygulamaları ve ağırlıklı olarak e-İrsaliye hakkında bilgiler vererek, izleyicilerden gelen soruları yanıtladılar.

e-İrsaliye nedir, nasıl uygulanır?

e-İrsaliye’nin, kağıt irsaliye ile aynı hukuki niteliği taşıdığını anlatan
Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ e-Dönüşüm Takım Lideri Sena Hoşken, şunları söyledi:
“e-İrsaliye, kağıt irsaliye ile aynı hukuki niteliği taşıyan, alıcısına ise elektronik ortamda iletilip,  muhafaza edilen elektronik bir belgedir. Sadece, sevk irsaliyeleri, e-irsaliye kapsamına alınmıştır. Alıcı, e-irsaliye mükellefi olmasa dahi, irsaliyeler e-irsaliye olarak kesilmelidir. e-İrsaliye, ilgili malın sevkinden önce düzenleniyor ve GİB altyapısı üzerinden alıcısına iletiliyor. Malın sevkiyatı sırasında, e-İrsaliye’nin bir çıktısının araçta bulunması da zaruridir. Bu çıktı üzerinde, ıslak imza veya kaşe bulunması zorunluluğu bulunmamakta olup, karekodun yer alması gerekmektedir. Denetim memurları tarafından bu karekod doğrulanıyor olacaktır. Mal, satıcı tarafından taşıma/taşıttırma ile sağlanıyorsa, kağıt irsaliyeden farklı olarak araç şoförünün kendi kimlik bilgileri ve aracın plaka bilgilerinin olması gerekmektedir. Alıcı, e-irsaliye mükellefi ise, ilgili mala ilişkin, kabul veya ret yanıtını, 7 gün içerisinde sistem üzerinden verebilmektedir” dedi.

e-İrsaliye’de, lider özel entegratör Uyumsoft tercih ediliyor 

e-İrsaliye uygulamasına geçecek olan mükelleflerin, 3 yöntemden birisini seçeceğini kaydeden Sena Hoşken, konuşmasına şöyle devam etti:
“e-İrsaliye’nin de dahil olduğu e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye, e-Defter, e-SMM vd) uygulamalarına geçişte 3 yöntem bulunuyor. Bunlar, GİB Portalı, Kendi Bilgi Sistemlerine Entegrasyon ve Özel Entegratörlük yöntemleridir. Mükelleflerin tamamına yakını, özel entegratör firmalarından birisini tercih ediyor. Ülkemizin lider özel entegratörü Uyumsoft, e-Belge uygulamalarına ilişkin yoğun talep alıyor ve 24 yıldır 25 binden fazla işletmenin dijital dönüşümüne önderlik etmeye devam ediyor” diye konuştu.

Ekonominin dumansız milyar dolarlık fabrikaları yolda...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Asırlık şirketlerin yerini, 5-10 yıllık geçmişi olan teknoloji devleri alıyor


Dünyanın dev sanayi kuruluşları, finans kurumları ve köklü holdingleri, milyar dolarlık şirket değerlerine ulaşabilmek için onlarca yıl harcadı ve milyarlarca lira yatırım yaptılar. Onbinlerce insanı istihdam ettiler. Holding yönetimleri ikinci, üçüncü nesillere geçti. İnsanlar, bu şirketlerde bir ömür geçirip emekli oldular. Yerlerine yenileri geldi. İnternet çağıyla başlayan, akıllı telefonlar ve uygulamalarıyla bambaşka bir boyut kazanan dijital dönüşüm ise, ekonomiyi, sosyal hayatı, iş yapma tarzlarımızı kökten değiştiriyor. Artık hiçbir şey bildiğimiz gibi değil. Pandemi süreciyle “Yeni Normal” adlı yepyeni bir kavram bile hayatımıza girdi.
Dünyanın en değerli 100 markasının büyük çoğunluğunun 20 yıllık geçmişi dahi olmayan teknoloji firmaları olduğunun altını çizen TTT Global Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:
“Microsoft, Amazon, Apple, Google gibi markaların Pazar değerleri 1 trilyon doların üzerindedir. Dünyada ise, her yıl 10 yıllık geçmişi olmayan 100’ün üzerinde yeni teknoloji şirketi milyar dolarlık (unicorn) değere ulaşıyor. Unicorn olan şirketlerin yaklaşık %27’sinin 5 yıllık geçmişi dahi bulunmuyor. Bu süre, her geçen gün daralıyor. Çalışan sayısı 100  kişi bile olmayan, çok sayıda milyar dolarlık şirket bulunuyor. En fazla unicorn, ABD’den çıkıyor. Avrupa Birliği de, teknoloji yatırımlarını ve Startup’ları desteklemek için her yıl milyarlarca Euro destek ayırıyor. İngiltere, Hollanda, Fransa, Almanya gibi ülkeler, geleceği parlak teknoloji startup’larını bünyeye çekmek için ayrıcalıklı teknoloji bölgeleri kuruyorlar. İsrail’de startup’lara yılda 5 milyar doların üzerinde yatırım yapılıyor” dedi.

Türkiyede ilk 4’te, Peak Games, Tırport, Getir ve Trendyol yer alıyor

Dünyada şirketlerin, yatırımcıların ve yatırım fonlarının çok sayıda algoritma ve kriter ile sıralandığı Global Crunchbase endeksleri hakkında bilgiler veren Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:
“Crunchbase Türkiye sıralamasının zirvesinde ABD’li Zynga’ya 1.8 Milyar dolara satılan Peak Games bulunuyor. İkinci sırada, Avrupa’nın ilk 3 lojistik teknolojisi arasında yer almayı başaran, arttırılmış zekayla güçlendirilmiş lojistik operasyon yönetimi platformu kuran Tırport yer alıyor. Tırport’u, Getir ve Trendyol takip ediyor. Özellikle, birçok teknoloji gurusu, lojistik sektörünün önümüzdeki 5 yıl içinde dijital dönüşümün en yoğun yaşanacağı sektör olarak belirtiyor. Coyote, Convoy, Project44, NextTrucking, Flexport, Manhang, Delhivery, Rivigo, Blackbuck gibi lojistik teknolojilerinin milyar dolarlık şirketlere dönüştüğü pazarda, onları Brezilya’dan CargoX, Almanya’dan Sennder ve Forto, Türkiye’den Tırport, İspanya’dan OnTruck, ABD’den Fourkites takip ediyor. Startup’larla fikirler teknolojiye, teknolojiler yeni yaşam tarzını kolaylaştıran değerlere dönüşüyor. Bu değerler de inovasyonları, erişebildikleri kitleler, kazandırdıkları alışkanlıklar ve ürettikleri gelirlerle hızla milyar dolarlık varlıklara dönüşebiliyor” diye konuştu.

Türkiye’de, startup’lara yerli yatırım kültürü henüz tam olarak oluşmadı

Türkiye’de startup’lar için yerli yatırım kültürünün henüz oluşmadığına dikkat çeken Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ülkemizde 2019 yılında melek yatırımcılar ve ağlar 41 girişime toplam 101 milyon dolarlık yatırım yaptı ve bu rakam Türkiye gibi 800 milyar dolarlık bir ekonomide, henüz çok sembolik kalıyor ve aslında hızla katlanması gerekiyor. Startups.watch verilerine göre, girişim sermayesi fonları ve melek yatırımcılar, dünyadaki girişimlere ise 2019’da 294 milyar dolar yatırdı. ABD’deki girişimler 124 milyar dolarlık yatırım alırken, Çin’deki girişimler 53 milyar dolar, Hindistan’daki girişimler ise 16 milyar dolarlık yatırım aldı. Nitekim önümüzdeki dönemde, dünyanın dört bir yanından Türk startup’lara yatırımlar gelmeye devam edecektir. Peak Games yatırımı, startup dünyasını tetikleyecektir. 2020 ile birlikte girişimlere yapılan yatırımlar yeniden yükselişe geçmiştir. 2020’nin büyük yatırımların yılı olabileceği, 2021 ve 2022’de Türkiye’den 5-10 bandında unicorn çıkabileceği beklenmelidir. Bu süreçte, konum-tabanlı pazaryeri uygulamaları, gömülü akıllı teknolojiler, yapay zeka destekli sağlık çözümleri, akıllı lojistik yönetim teknolojileri ön plana çıkacaktır” şeklinde konuştu.

Türkiye’deki startup’ların unicorn yolculuğu

*1998 yılında kurulan, Türkiye’nin en köklü ve en değerli e-ticaret devi Hepsiburada pandemi döneminde cirosunu en çok arttıranlar arasındadır. 2015 yılında Abraaj fonuna 400 Milyon dolar değerlemeden %25 hissesini satan grubun muhtemel değeri milyar doların üzerindedir.

*Türkiye’nin en büyük elektronik ticaret ve ilan platformu olan sahibinden 2000 yılında hayata geçti. Ayda 45 milyonun üzerinde kullanıcısı bulunan bu yenilikçi şirkette 600’ün üzerinde kişi çalışıyor. Bugüne kadar kendi büyümeyi tercih eden ve yatırım almayan grubun değeri, dünyadaki emsalleriyle kıyaslandığında birkaç milyar dolar seviyesindedir.

*2011 yılında Türkiye’yi heyecanlandıran satışlardan birisi, 2001 yılında kurulan e-ticaret sitesi Gittigidiyor’un global e-ticaret devi eBay’a 217.5 milyon dolara satılmasıydı. Herkesin dikkati Gittigiyor’a ve ekibine odaklanmıştı.

*2011 yılında MIH Allegro B.V, Türkiye’nin ilk kişiselleştirilmiş e-ticaret sitesi ve aplikasyonu olan Markafoni’nin %71.2’sini 200 Milyon dolara satın aldı ve kısa süre içinde tamamına sahip olmuştu. 

*2001’de kurulan Yemeksepeti.com, bu çıtayı çok daha yukarı taşıdı. Alman Delivery Hero’ya 2015 yılında 589 Milyon dolar gibi oldukça iyi bir fiyata satıldı. Yemeksepeti’nin bu değerlere satılması özellikle gençleri heyecanlandırdı. Çok sayıda teknoloji startup’ı kurulmaya ve hayata geçmeye başladı.

*Türkiye’de resmi olarak ilk milyar dolarlık şirket satışı 2018’de Trendyol oldu. Çin’in en büyük e-ticaret devi Alibaba, Trendyol’un %75’ine 728 milyon dolar ödedi.

*2015 yılında hayata geçen, şehir merkezlerine kurduğu dağıtım ağıyla yüzlerce ürünü evlere 5-10 dakika içinde getirme iddiasında bulunan Getir, Silikon Vadisi’nin önde gelen ABD’li yatırımcılarından Michael Moritz’ten 25 milyon dolar Seri A yatırımı aldı. Getir, bu yatırım turunda toplam 38 milyon dolar topladı.

*2020 yılında, 100 kişilik Türk mobil oyun şirketi Peak Games’in 1.8 Milyar Dolara ABD’li oyun devi Zynga’ya satılması dünyada dikkatleri Türkiye’ye çevirdi.

Radisson Hotel İstanbul Sultanahmet pandemi sürecinde faaliyetlerine ara vermedi....

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Radisson Hotel İstanbul Sultanahmet, yeni bir temizlik ve hijyen programıyla misafirlerini ağırlamaya devam ediyor
Radisson Hotel İstanbul Sultanahmet, pandemi sürecinde faaliyetlerine ara vermeyi değil, şartlarını uygun hale getirerek hiçbir faaliyetine ara vermeden misafirlerini ağırlamayı sürdürmüştür. Radisson Hotel Istanbul Sultanahmet, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı katkılarıyla ve Türkiye'deki tüm sektör paydaşlarıyla işbirliği içinde düzenlenen Güvenli Turizm Sertifikasını almaya hak kazanmıştır.

Radisson Hotel İstanbul Sultanahmet Genel Müdürü Fevzi Erdoğan, hotel içi tüm faaliyetlerin İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bildirgeler doğrultusunda yürütüldüğünü ve mevcut tüm koşulların Covid-19’a karşı alınan hijyen tedbirleri ile devam ettiğini belirterek, aldıkları önlemler hakkında şunları söyledi:

1-Otelimizde özel komiteler kurulmuş olup, gerekli eğitimler tüm personele düzenli olarak verilmektedir.
2-Otelimizde görevli doktorumuz bulunmaktadır ve otele giriş-çıkış yapan tüm personelin sağlık ve ateş durumu temassız ateş ölçer ile takip edilmektedir.
3-Otellerimizin tüm genel alan ve odaları Diversey ürünleri ile düzenli olarak dezenfekte edilmektedir. Buna ek olarak, oda ve koridorlar ozon makinası ile temizlenmektedir. Genel alan temizliği yarım saatte bir; kapı kolları, tuvaletler gibi sıklıkla kullanılan alanların temizliği her 15 dakikada bir yapılmaktadır.
4-Otelde kullanılan tüm tekstil ürünleri, kendi çamaşırhanemizde 60 derece sıcaklıkta yıkanmaktadır.
5-Otelimiz mutfaklarında, ISO22000 standartlarının tüm gereklilikleri yerine getirilmektedir. Kadromuzda sürekli olarak bulunan gıda mühendisimiz de ürünler üretime girmeden önce ozon ile temizliğini titizlikle takip etmekte bu şekilde tüm mutfakların kontrolünü sağlamaktadır.
6-Otelimizdeki şebeke suyu dağılımı (mutfak, odalar ve genel alanlar) ultraviyole ışık kullanılarak düzenli olarak temizlenmektedir.
7-Havalandırma sistemimizde düzenli olarak anti-bakteriyel tabletler kullanılarak filtrelerin temizliği ve temiz hava sirkülasyonu sağlanmaktadır.
8-Restoranlarımız ve açık büfe kahvaltı salonumuzda servis için kullanılan ekipmanlarının ve masaların dezenfektasyonu da kısa aralıklarla titizlikle yapılmaktadır.

Radisson Hotel Group, yakında marka taahhüdünün kapsamını genişleterek 20 Adımlı Protokol ile, Toplantı ve Etkinlikler için 10 Adımlı Protokolü devreye alacaktır. Değerlendirilmekte olan bazı ilkeler şunlardır:

1-Oteldeki tüm alanların, özellikle çok temas edilen yüzeylerin temizlik ve dezenfeksiyon sıklığını artırma,
2-Otelin girişinde ve ortak alanlarda alkol bazlı el dezenfektanı üniteleri ve eldiven bulundurma,
3-Tüm oda anahtarlarını dezenfekte etme ve check-in sırasında güvenli bir şekilde sunma,
4-Teması minimuma indirmek için müşterilere hızlı check-out seçeneği sunma,
5-Temassız ödeme seçenekleri sunma ve bunları teşvik etme,
6-Her odada uygulanan temizlik ve dezenfeksiyon prosedürlerini gösteren kapı askıları,
7-Ekip üyelerine kapsamlı hijyen ve koruma eğitimleri verme,
8-Çalışanlara maske ve eldiven gibi kişisel koruyucu ekipman sağlama,


RADİSSON HOTEL GROUP HAKKINDA:
“Her An Değerli” felsefesiyle hizmet sunan Radisson Hotel Group, dünya çapında yedi farklı otel markası ve 120 ülkede 1.400'den fazla faal ve yapım aşamasındaki oteliyle, dünyanın en büyük otel gruplarından biridir. Radisson Hotel Group portföyünde, Radisson Hotels ticari markası altında faaliyette bulunan Radisson Collection, Radisson Blu, Radisson, Radisson RED, Park Plaza, Park Inn by Radisson ve Country Inn & Suites by Radisson yer almaktadır. Küresel ödül programımız Radisson Rewards ile konuklarımıza unutulmaz anlar yaşatacak, eşsiz ve kişiye özel imkanlar sağlamaktayız. Radisson Rewards, konuklarımız, etkinlik planlayıcılarımız, seyahat acentelerimiz ve iş ortaklarımıza özel bağlılık avantajları sunar. Yaptığımız her şeyin merkezine konuklarımızı ve ihtiyaçlarını aldığımız Radisson Meetings, her toplantı veya etkinliği takvimdeki bir tarihten çok fazlası olarak değerlendirir. Kişisel, profesyonel ve unutulmaz olmak üzere üç hizmet taahhüdü etrafında tasarlanan ve özel servislerle sunulan Radisson Meetings, ‘Yes I Can!’ felsefesi ve benzersiz %100 Karbon Nötr yaklaşımıyla konuklarımız için başarılı ve benzersiz deneyimler yaratır. Dünya çapında 100 binden fazla ekip üyesi Radisson Hotel Group ve Radisson Hotel Group sistemlerinde çalışma lisansına sahip otellerde görev yapmaktadır.

SGS HAKKINDA:
Dünyanın lider gözetim, denetim, test ve belgelendirme kuruluşu SGS, kalite ve doğruluk konusunda küresel bir referans olarak tanınmaktadır. SGS, 94.000'den fazla çalışanı, dünya geneline yayılmış olan 2.600'den fazla ofis ve laboratuvar ağıyla müşterilerine hizmet vermektedir.

1 Temmuz’da 200 bin işletme, e-Fatura’ya geçiyor...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



1 Temmuzda, cirosu 5 milyon TL’yi aşanlar e-Fatura’ya, 25 milyon TL’yi aşanlar e-İrsaliye’ye geçiyor

Elektronik belge kullanımı kapsamında, tüm işletmeler ve şahıs firmaları kademeli olarak e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter, e-İrsaliye, e-Serbest Meslek Makbuzu, e-Müstahsil Makbuzu gibi kağıt ortamda tuttuğu ve ibraz ettiği belgeleri, “dijital ortama” taşımaya devam ediyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından, 19 Ekim 2019 tarihinde, elektronik belgeleri düzenleyen 509 nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ocak 2020 itibariyle cirosu 5 milyon TL ve üzerinde olan işletmeler için e-Fatura’ya geçiş zorunluluğu geldi ve bu işletmelere 1 Temmuz tarihine kadar tanınan sürede geri sayım başladı.  e-İrsaliye’de ise, 25 milyon TL’nin üzerinde cirosu olan işletmeler için, e-İrsaliye zorunlu hale geldi ve onların da geçiş süresi 1 Temmuz olarak açıklandı. Ülkemiz genelinde yaklaşık 270 bin civarındaki işletme, 1 Temmuz 2020 itibariyle, e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv, e-İrsaliye, e-Defter) uygulamasına geçmiş olacaktır.

170 bin serbest meslek mensubu, Haziran itibariyle e-SMM’ye geçmiş olacak

Avukat, doktor, mühendis, gümrük müşaviri, mali müşavirler gibi serbest meslek mensupları, Haziran 2020 itibariyle kağıt makbuz yerine, e-SMM (e-Serbest Meslek Makbuzu) düzenlemeye başladı. e-SMM, yeni bir belge türü olmayıp, kağıt ortamdaki serbest meslek makbuzu ile aynı hukuki geçerliliğe sahip ve Haziran itibariyle yaklaşık 170 bin serbest meslek mensubu e-SMM’ye geçmiş olacak. Burada, serbest meslek makbuzlarının, elektronik ortamda düzenlenerek, elektronik ortamda iletilmesi ve yine elektronik ortamda saklanması gerçekleşiyor. Böylece diğer tüm e-Belge uygulamalarında olduğu gibi, hız, tasarruf, arşivleme yükünün azalması ve doğaya katkı sağlanmış oluyor.

Türkiye, e-Fatura’da “dünyada örnek” bir başarıya imza atıyor

Türkiye’nin, e-Belge uygulamalarına geçişte önemli başarılara imza attığını kaydeden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi:
“Türkiye olarak, e-Belge uygulamalarına, Avrupa’dan çok daha sonra girdik. Bu yılın sonu itibariyle, dünyada örnek ülke olarak gösterileceğimiz bir başarıya imza atmış olacağız. Ülke olarak, e-Belge uygulamalarına çok hızlı adapte olduk. Çok iyi sonuçlar çıkardık. Çok yol kat ettik. Özel entegratörler ve mükellefler olarak, işi başarmış durumdayız” dedi.

2020 yılı Kobi’lerin dijital dönüşüm yılı olacak

Global iş dünyasının dijital dönüşümüne, yenilikçi yaklaşımlar ve akılcı iş modelleri ile rehberlik eden lider teknoloji şirketi Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, e-Belge uygulamalarında (e-Fatura, e-Arşiv, e-SMM, e-İrsaliye, e-Defter, e-Bilet vd) pazarında lider özel entegratördür. Bilindiği üzere son aylarda dünya koronavirüs salgınıyla darbe alırken, Türkiye ekonomi ve sağlık alanları başta olmak üzere, başarıya imza atıyor. Cirosu 5 milyon TL ve üzerinde olan işletmeler için e-Fatura’ya geçiş zorunluluğunun gelmesiyle, Kobi’lerde de dijitalleşmenin adımları atıldı ve Kobi’ler açısından bu yılın ciddi bir dönüşüm yılı olacağı ifade ediliyor.

Mükelleflerin, e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-İrsaliye vb) uygulamalarının konforuna alıştığının altını çizen Uyumsoft AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, konuşmasına şöyle devam etti:
“e-Fatura’ya uygulamasına geçmek, ilk günlerde, daha çok kağıt tasarrufu olarak ifade ediliyordu. Ancak bugüne geldiğimizde, mükellef firmalara, “-eski düzene döneceksiniz, kağıtlar da bedava” denilse, hiç kimse geçmeyi istemez. Çünkü tüm işletmeler, bu işin, konforuna alışmıştır. e-Belge süreçlerinin ne kadar önemli olduğu, işletmelere nasıl bir verimlilik getirdiği ve nasıl bir kolaylık sağladığı da anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, e-Faturanızı kestiğiniz anda, karşı tarafa gidiyor. Böylece, “borçlarınız, hesaplarınız, stoklarınız, malınız yolda kayboldu mu-kaybolmadı mı, muhasebe kayıtlarım tuttu mu-tutmadı mı” gibi çeşitli gündemler de otomatik olarak çözülmüş oluyor. Mükellefler arasındaki karşılıklı etkileşim sayesinde, nakit akışı regüle ediliyor, performans ve verimlilik artıyor. Bunun yanında, ağaçların ve ormanların korunmasına büyük katkı sağlanıyor. Bir de, sektörlerdeki tüm işletmeler kayıtlı hale gelince, gayriresmi uygulamalar olmayacağından, işletmeler eşit rekabet koşulları altında pazarda faaliyet gösteriyorlar” diye konuştu.

**Kobi’lerin dijitale ilk adımı, e-Belge kullanımı ile kazandıkları avantajlar nelerdir?
1-Kobi’ler, e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter gibi e-Belge uygulamalarının kullanımı ile, gelir-gider takibi ve gelen-giden fatura trafiğini kolaylıkla yönetebilir.
2-e-Belge uygulamalarına geçiş yapan Kobi’ler, hem zamandan, hem de kağıt, kargo ,arşiv, saklama gibi maliyetlerden tasarruf ederek, işlerini aksatmadan ticaretlerini sürdürebilirler.
3-e-Uyum mobil uygulaması ile mobil’den fatura oluşturma, gönderme ve arşivleme işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirebilirler.
4-Elektronik fatura işlemlere, zaman ve mekan bağımsız bir şekilde erişebilirler.
5-Operasyonel verimliliklerini arttırarak, rekabette bir adım önde olabilirler.
6-Tüm gelen, giden, arşivlenen veya iptal edilen faturalarını tek ekranda görüntüleyerek tüm fatura süreçlerini hatasız takip edebilirler.

HANGİ MÜKELLEF GRUPLARININ ZORUNLULUĞU BULUNUYOR?
GİB’in tebliği kapsamında, e-Belge sürecine dâhil olan mükellef grupları, geçiş şartları ve tarihlere aşağıda yer alan tabloda yer verilmiştir.
UYGULAMA KAPSAMA GİREN MÜKELLEF GRUPLARI ZORUNLULUK TARİHİ
e-Fatura 2018 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 5 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler 01.07.2020
e-Fatura EPDK Lisanslı Şirketler(Bayiler Dâhil) – ÖTV I 01.07.2020
e-Fatura Motorlu Taşıtlar (İmal, İthal, Bayiler) – ÖTV III 01.07.2020
e-Fatura İnternet Aracılığı İle satış kiralama işlerine internet siteleri yoluyla aracılık edenler 01.01.2020
e-Fatura İnternet reklamları yayınlayan İnternet reklam hizmet aracıları 01.01.2020
e-Fatura Komisyoncu veya Tüccar Olarak Sebze - Meyve Ticareti Yapanlar 01.01.2020
e-Fatura Bavul Ticareti Yapan Firmalar 01.07.2020
e-Fatura Kamu Kurum ve Kuruluşları (Özel Grup) Bilinmiyor
e-Fatura GİB’in Belirleyeceği Özel Gruplar Bilinmiyor

e-Arşiv Fatura e-Fatura Uygulamasına Dahil Olanlar 01.01.2020
e-Arşiv Fatura İnternet Aracılığı İle satış kiralama işlerine internet siteleri yoluyla aracılık edenler 01.01.2020
e-Arşiv Fatura Motorlu Taşıtlar (İmal, İthal, Bayiler) – ÖTV III 01.01.2020
“Özel Uygulama : e-Arşiv uygulamasına dahil olmayan mükelleflerin düzenleyecekleri faturaların vergiler dahil toplam 30.000 tl aşaması durumunda ( vergi mükellefielrine düzenlenenlerde vergiler dahil 5.000 tl )e arşiv fatura olarak düzenlemeleri zorunludur.”

e-Defter e-Fatura Uygulamasına Dahil Olanlar Yılbaşında Geçenler 01.01.2020
Yıl içinde Geçenler 01.01.2021
e-Defter Bağımsız Denetime Tabi olan Şirketler 01.01.2020
e-Defter Kamu Kurum ve Kuruluşları İsteğe Bağlı

e-İrsaliye Akaryakıt istasyonları dahil olmak üzere EPDK Lisanslı Şirketler (bayiler dahil) - ÖTV I 01.07.2020
e-İrsaliye Motorlu Taşıtlar (imal, ithal, bayiler) - ÖTV III 01.07.2020
e-İrsaliye Maden işletme ruhsat sahipleri ve bu kişilerle yaptığı sözleşme ile maden üretenler 01.07.2020
e-İrsaliye Şeker İmalatçıları 01.07.2020
e-İrsaliye Demir ve Çelik Üreticileri / GTİP72 / GTİP73 01.07.2020
e-İrsaliye Gübre Takip Sistemine Kayıtlı Kullanıcılar 01.07.2020
e-İrsaliye 25 Milyon TL ve Üzeri kazanç elde eden e fatura mükellefleri 01.07.2020
e-İrsaliye Komisyoncu veya Tüccar Olarak Sebze - Meyve Ticareti Yapanlar 01.07.2020
e-İrsaliye GİB'in belirleyeceği Özel Gruplar Bilinmiyor
“Özel Uygulama : 01.01.2020 sonrası yukarıda belirtilen gruplara e-İrsaliye açısından tabi olacaklar 4 ay sonra geçiş yapar.

e-Serbest Meslek Makbuzu 01.02.2020 itibariyle faaliyetine devam edenler 01.06.2020
e-Serbest Meslek Makbuzu 01.02.2020’den sonra faaliyetine başlayacak olanlar Faaliyete başladıkları ayı izleyen 3. ay sonu

e-Müstahsil Makbuzu e-Fatura Uygulamasına Dahil Olup müstahsil makbuzu düzenleyenler 01.07.2020
e-Müstahsil Makbuzu Komisyoncu veya Tüccar Olarak Sebze - Meyve Ticareti Yapanlar 01.01.2020

e-Gider Pusulası Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, isteğe bağlı
e-Gider Pusulası Kazancı basit usulde tespit edilenler isteğe bağlı
e-Gider Pusulası Defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı isteğe bağlı
e-Gider Pusulası Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler isteğe bağlı

e-Bilet Kara-Deniz taşımacılığında D1 Yetki Belgesi Olanlar 01.01.2021
e-Bilet Yerli ve Yabancı Film Gösteriminde Bulunanlar 01.07.2020
Özel Uygulama: Ayrıca Yerli ve Yabancı Film Gösteriminde Bulunanların düzenlefdikleri e bilet e bilet raporu e biler rapor özetlerini saklamaları zorunludur.

e-Sigıorta Komisyon Belgesi Tüm Sigorta Şirketleri İsteğe Bağlı

e-Sigorta Poliçesi Tüm Sigorta Şirketleri İsteğe Bağlı

e-Döviz Alım Satım Belgesi Döviz Alım Satım Faaliyetine Yetkili Müesseseler İsteğe Bağlı

e-Dekont Bankalar İsteğe Bağlı

28 Haziran 2020 Pazar

Sabancı Vakfı tarafından desteklenen Metropolis Antik Kenti kazı çalışmaları, devam ediyor....


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR





SABANCI VAKFI’NIN DESTEKLEDİĞİ METROPOLİS ANTİK KENTİ KAZILARI 30. YILINDA TARİHİN SIRLARINI AYDINLATMAYA DEVAM EDİYOR

BU YILKİ KAZILARDA ANTİK KENTİN ŞEHİR YAŞAMI VE ARES TAPINAĞI’NA DAİR BULGULAR GÜN YÜZÜNE ÇIKARILACAK

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izin ve katkılarıyla devam eden, Sabancı Vakfı tarafından desteklenen Metropolis Antik Kenti kazı çalışmaları, 30. yılında tarihin sırlarını aydınlatıyor. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Aybek başkanlığında Temmuz ayında başlayacak kazı çalışmalarında kentin dokusunun, yaşamın temel kaynağı olan su ve su kaynaklarının araştırılmasına devam edilecek.

“Ana Tanrıça Kenti” olarak bilinen Metropolis’te bu yıl Helenistik Tiyatro ve Peristil Avlulu Ev arasında kalan ve Metropolis’in yüksek gelir seviyesine sahip ailelerinin yaşadığı düşünülen konut alanında kazı çalışmaları başlatılacak. Kentte yaşayanların temel gereksinimi olan su ve suyun depolanmasında hayati öneme sahip olan Akropolis’teki iki sarnıç yapısı tamamen temizlenecek. Helenistik dönemden itibaren kentin en önemli noktası olan ve Eskiçağ mimarlığında ender görülenyapı tiplerinden olan Ares Tapınağı’nın tespit edilmesine yönelik çalışmalar başlatılacak. Bu alandaki sarnıçların da temizlenmesi tapınağa dair önemli bilgi, bulgu ve tarihi eserlerin ortaya çıkarılması için büyük önem taşıyor.
Metropolis Antik Kenti kazılarına 17 yıldır destek vermekten büyük mutluluk duyduklarını belirten Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan,“Sabancı Vakfı olarak kültür-sanat alanında yürüttüğümüz çalışmaların bizler için ayrı bir önemi var. 2003 yılından bu yana desteklediğimiz Metropolis Antik Kenti kazıları ile kültürel mirasımıza sahip çıkmanın ve tarihe ışık tutmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ana Tanrıça Kenti Metropolis’in antik geçmişini günümüze taşımaya ve geleceğe giden yolun bir parçası olmaya bu sene de devam edeceğiz” dedi.

Kazı Başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek ise “Metropolis Antik Kenti’nin kazı çalışmalarının başlanmasından bu yana tam 30 yıl geçti. Bakanlığımız ve üniversitelerimizin bizlere tanımış olduğu imkanlar ile 30 yıldır tarihe ışık tuttuğumuz ve 17 yıldır da Sabancı Vakfı’nın destekleriyle Ana Tanrıça Kenti’nin kültürel zenginliğini günümüze taşıdığımız için çok mutluyuz. Bu yıl bir kez daha Metropolis Antik Kenti’nin bizlere sunacağı yeni sırları gün ışığına çıkarmak için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Temmuz ayından itibaren Metropolis’te gerçekleştireceğimiz çalışmalarla, kent dokusunu ve su kaynaklarını araştırmaya devam edecek, deneysel arkeoloji çalışmaları kapsamında yaklaşık 2000 yıl öncesinin teknolojisi ile Metropolis’te üretilen günlük yaşam ve bazı tüketim ürünlerini tekrar imal etmek için çalışmalara başlayacağız” dedi.

2000 yıldır ayakta duran Büyük Roma Hamamı ziyarete açılıyor
2008 yılında başlayan kazı çalışmalarının 11. yılında tamamlanan Büyük Roma Hamamı ve Palaestra Kompleksi özgün mimarisi ve zengin buluntuları ile Metropolis Antik Kenti’nin en önemli yapılarının başında geliyor. Hamam-Palaestra yapısında son derece iyi korunmuş tuğla tonozlu galerilerin, mozaik döşeli portikoların ve mermer kaplamalı havuzların tamamının kolayca gezilebileceği bir gezi rotası oluşturulması için sürdürülen çalışmaların bu kazı döneminde tamamlanması planlanıyor.

Yirmi asır öncesinin teknolojisi ile Metropolis’e özgü bardaklar ve zeytinyağı üretilecek
Kazılardan çıkan veriler doğrultusunda Metropolis Deneysel Arkeoloji Merkezi çalışmalarına devam edilmesi planlanıyor.Son yıllarda yapılan kazı ve araştırmalar sonucunda Metropolis’te sosyal yaşam ve dönemin geçim kaynaklarına dair üretim araçlarının reprodüksiyonlarının yapılması için çalışmalar sürüyor. Antik kentin yakınlarında bulunan üretim araçlarından biri olan zeytinyağı pres taşının kendi dönemindeki malzeme ve teknikle tekrar yontulması vekentin temel geçim kaynaklarından biri olan zeytinyağının yaklaşık 2000 yıl önceki teknoloji ile yeniden üretilmesi planlanıyor. Geçtiğimiz kazı sezonunda yapımı tamamlanan ve antik teknoloji bilgileri temel alınarak inşa edilen cam fırının ise 2020 kazı sezonunda çalıştırılması ve yaklaşık 1.500 yıl önce üretilen Metropolis’e özgü cam bardakların yeniden üretilmesi planlanıyor.

Deneysel arkeoloji çalışmaları ile Metropolis’teki üretim faaliyetlerinin antik teknoloji yöntemleri kullanılarak gün yüzüne çıkarılması ve ziyaretçilerin deneysel üretim aşamasına dahil olmaları hedefleniyor.Projenin ilerleyen aşamalarında ortaya çıkarılan deneysel üretim yöntemlerinin kente gelen ziyaretçilere anlatılması ve bir proje kapsamında düzenlenecek özel alanlarda deneyimlemeleri hedefleniyor.
Metropolis Hakkında
1990 yılından bu yana sürdürülen kazılarla gün yüzüne çıkarılmaya çalışılan Metropolis Antik Kenti, İzmir'in Torbalı ilçesine bağlı Yeniköy ve Özbey mahalleleri arasında yer alıyor. Metropolis’in tarihi, kentin yakınlarındaki Geç Neolitik Çağı ilk yerleşim izlerinden Klasik Çağ'a, Helenistik Çağ'dan Roma ve Bizans dönemlerine, Beylikler ve Osmanlı tarihine kadar uzanıyor.

Bugüne kadar yapılan kazılar sonunda Helenistik Döneme ait Tiyatro, Bouleuterion (Meclis Binası), Stoa (Sütunlu Galeri) ile Roma İmparatorluğu Dönemi'nde inşa edilen iki Hamam Yapısı, Hamam ve Palaestra (Spor Alanı) Kompleksi, Mozaikli Salon, Peristil Ev, Dükkânlar, Genel Tuvalet, Cadde ve Sokaklar gibi antik kent dokusunu oluşturan yapılar ve mekânlar bulundu. Ayrıca bu mekânların kazı çalışmaları sırasında seramik, sikke, cam, mimari parçalar, figürler, heykeller, kemik ve fildişi eserler ve birçok maden buluntudan oluşan 11 binin üzerinde tarihi eser gün yüzüne çıkartıldı. Kazılarda elde edilen eserler, İzmir Arkeoloji Müzesi, İzmir Tarih ve Sanat ile Selçuk Efes müzelerinde sergileniyor.

27 Haziran 2020 Cumartesi

Setur,güvenli kültür turlarına başlıyor ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR


Setur,güvenli kültür turlarına başlıyor

Setur, doğayla iç içe olmak isteyen, Türkiye’nin tarihi, doğal ve kültürel zenginliklerini keşfederken;güvenli tatil yapmak isteyenler için yurt içinde güvenli kültür turları seçenekleri sunuyor. Setur,hafta sonu kültür turları da dahil olmak üzere tatil severlere birçok seçenek sunuyor.
Türkiye’nin önde gelen turizm şirketlerinden Setur, pandemi döneminde misafirlerinin sağlığını korumak için bir dizi önlem alarak gerçekleştireceği İstanbul çıkışlı kültür turlarına Haziran ayında başladı. Gruplarla yapılacak kültür turlarında Covid-19 önlemleri göze çarpıyor.  Önlemler çerçevesinde kültür turu fırsatları yaratan Setur, tüm turlarını yüzde 50 kapasiteyle gerçekleştirilecek ve konaklama yapılacak oteller Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın genelgesine uyan, Koronavirüs Sertifikasyon Belgesi’ne sahip olan tesisler arasından seçilecek. 
Setur,turlarında hijyen kiti dağıtılacak, tur ulaşım araçlarının içinde ULV Sisleme yöntemi kullanılarak günlük dezenfeksiyon işlemi yapılacak.Ayrıca tur süresi boyunca iç ve dış mekanlarda 1,5 metre sosyal mesafe uygulaması ve maske takılması zorunlu olacak. Tur kapsamında ziyaret edilecek müze, ören yeri ve diğer tüm noktalarda ilgili kurum ve işletmelerin almış olduğu önlemlere göre hareket edilecek, dinlenme tesisi, restoran, ara transfer araçları ve tekne turu hizmetleri için salgın ve bulaşıcı hastalık önlemlerini almış olan tedarikçiler ile anlaşma yapılacak. Araç girişlerinde ise otomatik el dezenfektan istasyonları bulunacak ve sürücüler maske ve eldiven takacak.
Tüm bu önlemlerin titizlikle uygulanacağı Setur yurt içi kültür turları ise şunlar:
Likya Turu - 28 Haziran’da başlayacak ve Ekim ayında kadar tekrar edilecek olan Likya turları İstanbul’dan otobüsle Marmaris’e gidişle başlıyor ve 6 gün boyunca tekneyle Gökova Körfezi, Sedir Adası, Kleopatra Plajı, Azmak Çayı, Fethiye 12 Adalar Tekne Turu, Xanthos Antik Kenti, Kaputaş Plajı, Kaş, Kekova, Simena, İztuzu Plajı, Dalyan, Kaya Mezarları, Yakapark Doğal Alanı, Tlos Antik Kenti, Saklıkent Kanyonu, Kayaköy’ün dolaşılmasını kapsıyor. Tur boyunca gecelemeler bölge otellerinde yapılıyor ve son gün Ölüdeniz Lagün’de yüzme fırsatı ile yamaç paraşütü deneyimin ardından otobüsle İstanbul’a dönüşle sona eriyor.
Karadeniz Turu- 27 Haziran’da başlayacak ve yaz boyunca devam edecek. Uzun yıllara dayanan Setur tecrübesiyle oluşturulan Karadeniz turu rotası İstanbul’dan otobüsle Amasya’ya yapılacak yolculukla başlayacak olan 7 günlük tur boyunca misafirler Amasya, Samsun, Bandırma Vapuru, Ordu, Boztepe, Trabzon, Sümela Manastırı, Uzungöl, Rize, Ayder Yaylası, Borçka ve  Karagöl’ü gezme olanağı bulacak.
Isparta Lavanta ve Göller Yöresi Turu- 17 – 19 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek ve uçakla İstanbul – Antalya uçuşuyla başlayacak. Misafirler tur boyunca Eğirdir, Kovada Gölü, Yazılı Kanyon, Salda Gölü, Sagalassos Antik Kenti, Burdur’u gezme fırsatı bulacak.
Isparta Lavanta ve Göller Yöresi Turu – (Otobüsle) 02 – 05 Temmuz ve 09 - 12 Temmuz olmak üzere iki kez düzenlenecek olan turda misafirler Isparta’ya otobüsle gidecek ve Eğirdir, Eğirdir Gölü, Kovada Gölü Milli Parkı, Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, Isparta, Burdur, Türkiye'nin Maldivleri Salda Gölü, Burdur Müzesi, Sagalassos Antik Kenti, Lavanta Kokulu Köy Kuyucak’ı dolaşma olanağı bulacak.
Butik Doğu Karadeniz Yaylaları Turu - İlki 19 – 23 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek olan tur, Ekim ayına kadar pek çok kez tekrarlanacak.  İstanbul – Kars uçuşuyla başlayacak 5 günlük tur kapsamında misafirler Kars, Şavşat, Borçka, Mençuna Şelalesi, Ayder, Avusor Yaylası, Pokut Yaylası, Sal Yaylası, Zil Kale, Palovit Şelalesi, Çat Vadisi, Çinçiva, Çayeli Çeçeva Haremtepe Çay Tarlası, Trabzon’u dolaşacak ve tur Trabzon – İstanbul uçuşu ile sona erecek.
SETUR HAKKINDA
1965 yılında Koç Holding şirketlerinden biri olarak kurulan Setur, turizm alanında yurt içi ve yurt dışına dönük tur operatörlüğü ile otel satışı, IATA uçak bileti satışı, vize hizmetleri, kongre ve seminer organizasyonları ve yurt dışı eğitim başlıklarında hizmetler sunuyor.
2001 yılında Türkiye’nin en büyük online kurumsal seyahat portalı BookinTurkey.com’u bünyesine alan Setur, 2017 yılında bu platformu Seturbiz.com ismiyle yenileyerek dijital alanda da önemli bir atılım gerçekleştirdi.

Duty Free işletmeciliğinde Türkiye’nin en köklü ve en yaygın markası olan Setur Duty Free, tüm yurda yayılan havalimanları, kara sınır kapıları ve deniz limanlarında yaklaşık 22 bin metrekarelik alanda, 20 bölge 52 mağazasıyla gümrüksüz satış mağazaları işletmeciliği yapmaya devam ediyor.

26 Haziran 2020 Cuma

Radisson President Beyazıt İstanbul Hotel, misafirlerini ağırlamaya devam ediyor...


HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR





Radisson President Beyazıt İstanbul Hotel, yeni bir temizlik ve hijyen programıyla misafirlerini ağırlamaya devam ediyor

Radisson President Beyazıt İstanbul Hotel, pandemi sürecinde faaliyetlerine ara vermeyi değil, şartlarını uygun hale getirerek hiçbir faaliyetine ara vermeden misafirlerini ağırlamayı sürdürmüştür. Radisson President Beyazıt İstanbul Hoteli, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı katkılarıyla ve Türkiye'deki tüm sektör paydaşlarıyla işbirliği içinde düzenlenen Güvenli Turizm Sertifikasını almaya hak kazanmıştır.

Radisson President Beyazıt İstanbul Hotel Genel Müdürü Burak Aydın, hotel içi tüm faaliyetlerin İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bildirgeler doğrultusunda yürütüldüğünü ve mevcut tüm koşulların Covid-19’a karşı alınan hijyen tedbirleri ile devam ettiğini belirterek, aldıkları önlemler hakkında şunları söyledi:

1-Otelimizde özel komiteler kurulmuş olup, gerekli eğitimler tüm personele düzenli olarak verilmektedir.
2-Otelimizde görevli doktorumuz bulunmaktadır ve otele giriş-çıkış yapan tüm personelin sağlık ve ateş durumu temassız ateş ölçer ile takip edilmektedir.
3-Otellerimizin tüm genel alan ve odaları Diversey ürünleri ile düzenli olarak dezenfekte edilmektedir. Buna ek olarak, oda ve koridorlar ozon makinası ile temizlenmektedir. Genel alan temizliği yarım saatte bir; kapı kolları, tuvalet ve asansör gibi sıklıkla kullanılan alanların temizliği her 15 dakikada bir yapılmaktadır.
4-Otelde kullanılan tüm tekstil ürünleri, kendi çamaşırhanemizde 60 derece sıcaklıkta yıkanmaktadır.
5-Otelimiz mutfaklarında, ISO22000 standartlarının tüm gereklilikleri yerine getirilmektedir. Kadromuzda sürekli olarak bulunan gıda mühendisimiz de ürünler üretime girmeden önce ozon ile temizliğini titizlikle takip etmekte bu şekilde tüm mutfakların kontrolünü sağlamaktadır.
6-Otelimizdeki şebeke suyu dağılımı (mutfak, odalar ve genel alanlar) ultraviyole ışık kullanılarak düzenli olarak temizlenmektedir.
7-Havalandırma sistemimizde düzenli olarak anti-bakteriyel tabletler kullanılarak filtrelerin temizliği ve temiz hava sirkülasyonu sağlanmaktadır.
8-Spa ve Fitness salonları ve ıslak alanların dezenfektasyonu özel kimyasallar ile sağlanmaktadır.
9-Restoranlarımız ve açık büfe kahvaltı salonumuzda servis için kullanılan ekipmanlarının ve masaların dezenfektasyonu da kısa aralıklarla titizlikle yapılmaktadır.

Radisson Hotel Group, yakında marka taahhüdünün kapsamını genişleterek 20 Adımlı Protokol ile, Toplantı ve Etkinlikler için 10 Adımlı Protokolü devreye alacaktır. Değerlendirilmekte olan bazı ilkeler şunlardır:

1-Oteldeki tüm alanların, özellikle çok temas edilen yüzeylerin temizlik ve dezenfeksiyon sıklığını artırma,
2-Otelin girişinde ve ortak alanlarda alkol bazlı el dezenfektanı üniteleri ve eldiven bulundurma,
3-Tüm oda anahtarlarını dezenfekte etme ve check-in sırasında güvenli bir şekilde sunma,
4-Teması minimuma indirmek için müşterilere hızlı check-out seçeneği sunma,
5-Temassız ödeme seçenekleri sunma ve bunları teşvik etme,
6-Her odada uygulanan temizlik ve dezenfeksiyon prosedürlerini gösteren kapı askıları,
7-Ekip üyelerine kapsamlı hijyen ve koruma eğitimleri verme,
8-Çalışanlara maske ve eldiven gibi kişisel koruyucu ekipman sağlama,


RADİSSON HOTEL GROUP HAKKINDA:
“Her An Değerli” felsefesiyle hizmet sunan Radisson Hotel Group, dünya çapında yedi farklı otel markası ve 120 ülkede 1.400'den fazla faal ve yapım aşamasındaki oteliyle, dünyanın en büyük otel gruplarından biridir. Radisson Hotel Group portföyünde, Radisson Hotels ticari markası altında faaliyette bulunan Radisson Collection, Radisson Blu, Radisson, Radisson RED, Park Plaza, Park Inn by Radisson ve Country Inn & Suites by Radisson yer almaktadır. Küresel ödül programımız Radisson Rewards ile konuklarımıza unutulmaz anlar yaşatacak, eşsiz ve kişiye özel imkanlar sağlamaktayız. Radisson Rewards, konuklarımız, etkinlik planlayıcılarımız, seyahat acentelerimiz ve iş ortaklarımıza özel bağlılık avantajları sunar. Yaptığımız her şeyin merkezine konuklarımızı ve ihtiyaçlarını aldığımız Radisson Meetings, her toplantı veya etkinliği takvimdeki bir tarihten çok fazlası olarak değerlendirir. Kişisel, profesyonel ve unutulmaz olmak üzere üç hizmet taahhüdü etrafında tasarlanan ve özel servislerle sunulan Radisson Meetings, ‘Yes I Can!’ felsefesi ve benzersiz %100 Karbon Nötr yaklaşımıyla konuklarımız için başarılı ve benzersiz deneyimler yaratır. Dünya çapında 100 binden fazla ekip üyesi Radisson Hotel Group ve Radisson Hotel Group sistemlerinde çalışma lisansına sahip otellerde görev yapmaktadır.

SGS HAKKINDA:
Dünyanın lider gözetim, denetim, test ve belgelendirme kuruluşu SGS, kalite ve doğruluk konusunda küresel bir referans olarak tanınmaktadır. SGS, 94.000'den fazla çalışanı, dünya geneline yayılmış olan 2.600'den fazla ofis ve laboratuvar ağıyla müşterilerine hizmet vermektedir.

24 Haziran 2020 Çarşamba

Covid-19’un çocuklar ve gençler üzerindeki 6 fiziksel etkisi

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Pandemi sürecinin çocuklar ve genç erişkinler üzerindeki fiziksel etkileri nelerdir?

Mart ayının ortalarında başlayıp hali hazırda etkisini sürdüren Covid-19 pandemisi, 65 yaş üstü vatandaşlarımız kadar, gençlerimizi de olumsuz olarak etkiliyor. Gerek okulların kapalı olması, gerek sokağa çıkma yasakları, çocuk ve genç erişkinlerde, hem henüz gelişme aşamasında olan kas iskelet sistemleri üzerinde olumsuz etkiler yarattı, hem de psikolojik olarak olumsuz etkiledi.

Pandemi sürecinin çocuk ve genç erişkin üzerindeki fiziksel etkilerini anlatan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:
“Biz yetişkinler için bile adapte olması zor olan bu süreç, çocuk ve genç erişkinlerde uzun bir tatil gibi görünmüş olsa da, uzun dönem etkileri yoğun olacak gibi duruyor. Hele ki önümüzdeki kış dönemi, karşımızda henüz bilinmez olarak duruyorken, bu sürecin etkilerini yorumlamak daha da zorlaşıyor. Biz ebeveynlere düşen ilk sorumluluk, günlük streslerimizi çocuklarımızdan olabildiğince uzak tutup, onları mümkün olan en kısa sürede güvenli bir aktivite sürecine geri döndürmek olmalıdır” dedi.

Peki, kısıtlamalar, çocuk ve genç erişkinler üzerinde hangi fiziksel sorunları ortaya çıkarabilir? 

1-)Özellikle oyun grubu dediğimiz 2-10 yaş aralığındaki çocuklarda, parklar hem bir eğlence, hem de fizyolojik gelişimleri için bir zorunluluktur. Burada hem kasları kuvvetlenir, hem de denge ve ince motor becerileri gelişir. Maalesef pandemi süreci, bu yaş grubunda motor gelişimi olumsuz olarak etkiledi.

2-)10-15 yaş grubu içinse, gerek okullarda, gerekse özel kulüplerde yaptıkları amatör yada profesyonel spor aktiviteleri, bu 4 aylık süreçte sekteye uğradı. Her ne kadar ev egzersizleriyle bu dönem atlatılamaya çalışılsa da, genel kondisyon ve otonom beceri aktiviteleri geriledi.

3-)Yine, 10- 15 yaş aralığında, boy uzamasının hızlı olması nedeniyle, sağlıklı omurga kompozisyonunun oluşması için omurgaya binmesi gereken yükler binmedi. Bu da önümüzdeki süreçte, gerek skolyoz, gerekse de kifoz oluşumları için maalesef olumsuz bir sonuç doğuracaktır.

4-)Çocuklarımız bu dönemi, gerek online eğitim sebebiyle, gerekse de evde yapacakları çok aktivite olmadığı için çoğunlukla ekran başında ve bilgisayar oyunları ile masa başında geçirmek zorunda kaldılar. Bu süreç, postür sorunları için oldukça büyük bir tehlike de yarattı.

5-)Fiziksel sorunların yanı sıra, normal zamanda da zaten evden çıkarmakta zorluk çekilen modern dönem çocuk ve genç erişkinlerinde eve bağlılık duygusunu da arttırdı.

6-)Ekran başında tüm aile, günlük hastalık verilerini dakika dakika izlerken, çocuklarımızın üzerinde yarattığımız güvensizlik ve endişe duygularını maalesef bir miktar geri plana attık. Bu sürecin geri dönümünde, çocuklarımızın başa çıkması en zor sorunlarından birisi de bu endişe süreci olacaktır.

Disleksili (özel öğrenme güçlüğü) çocuğu olan ailelere, pandemi sürecinde 6 öneri ...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




Disleksi (özel öğrenme güçlüğü), normal veya normal üstü zekada olan çocuğun, okuma, yazma ve matematik alanında, akranlarına oranla beklenenden düşük performansta olmasıdır. Çocuğun öğrenme problemleri; okuma, yazma ve matematik becerisi gerektiren günlük etkinliklerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Farkında Kalın kitabının yazarı ve Özel Eğitim Uzmanı Hasan Hüseyin Yıldırım, “Çocuğunuzun yaşadığı öğrenme güçlüğü, bir zeka geriliği değildir; normal ve normal üstüdür bunun farkında olun” diyerek, pandemi sürecinde disleksili çocuğu olan ailelere yardımcı olacak 6 öneriyi sıraladı:

1-Disleksili çocuklarınızın ihtiyaç duyduğu en önemli şey başarma duygusunu yaşamaktır. Bu yüzden onlara bu hissi yaşatın. Başarabildiği şeylerden sonra onları pekiştirin.

2-Çocuğunuzun okuldaki ve rehabilitasyon merkezindeki öğretmenleri ile mutlaka iş birliği içinde olun.

3-Özellikle evde olacağınız bu süreçte sorunlarla tek başına baş etmeye çalışmak sizleri yıpratacaktır.Bu yüzden sizler de öğretmenlerle iletişim halinde olun.

4-Çocuğunuzun tek başına becerebilecekleri şeyleri yapmaları için fırsatlar yaratın, onun yerine yapmayın.

5-Çocuğunuzun çoğunlukla evde olacağı bu süreçte, onun bütün günlerini telefon, tablet, televizyon vb. cihazlarla geçirmesine engel olun. Bunun yerine beraber oyunlar oynayarak ve basit materyaller tasarlayarak vakit geçirmeye özen gösterin.

6-Unutmayın, disleksili çocukların zekası normal ve normal üstü seviyededir ve bu çocuklarımızın belirli konulara, derslere ve aletlere ilgisi yüksek derecede olur. Bu yüzden bu süreçte beraber geçireceğiniz zamanlar, yapacağınız etkinliklerle bu ilgiyi keşfedip, çocuğunuzun ilerleyen yıllarda bu yeteneğini geliştirmesini sağlayabilirsiniz.

“Her işin dijital ortamda yapıldığı bir düzene doğru hareket ediyoruz”

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



e-Dönüşümün kolay yolu değerlendirildi

Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeleri yansıtacak şekilde, kamu ve özel işletmeler tarafından yürütülen finansal süreçlerin kontrolü elektronik ortamda yapılmaya başladı. Sağlıktan bürokrasiye, ticaretten iletişime kadar pek çok sektörde büyük bir hızla yaşanan  dijitalleşme süreci en kolay haliyle nasıl kullanılıyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in yayınladığı tebliğe göre, örneğin 2018 yılı ve sonrasında satış hasılatı brüt olarak 25 milyon TL ve üzeri olan ve e-Fatura sistemine kayıtlı firmalar 1 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla e-İrsaliye uygulamasına geçmeleri zorunlu oldu. Bu yıl diğer e-Dönüşüm süreçlerinde de yeni mükelleflerin e-Belge uygulamasına katılmaları devam edecektir.
Bu kapsamda, Valorem Team Şirket ortağı Ziya Kızıltan’ın moderatörlüğünde yapılan webinara, İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yücel Akdemir, Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Selçuk Gülten konuşmacı olarak katıldı.
Gündemdeki konuların değerlendirildiği webinarda ağırlıklı olarak; “Kimler e-İrsaliye uygulamasına geçmek zorundadır?, e-İrsaliye uygulamasına nasıl başvurulur?, e-İrsaliye kimlere düzenlenir?, e-İrsaliye uygulamasına geçmemenin cezası var mıdır?, İhracat işlemlerinde e-irsaliye uygulaması nasıl olacak?” gibi konular masaya yatırıldı.

Yücel Akdemir, “Her işin dijital ortamda yapıldığı bir düzene doğru hareket ediyoruz”

Webinar yayınında, İSMMMO Başkanı Yücel Akdemir, şunları söyledi:
“Bürolarda pandemi sürecinde başlayan alışkanlık, pandemi biraz hafiflese de, işleri evden yürütme noktasında aynen devam ediyor. Artık, işlerimizi teknolojik olarak yürütüyoruz. Kağıdın olmadığı, kağıdın sadece nostaljik olarak kaldığı, kısaca her işin dijital ortamda yapıldığı bir düzene doğru hareket ediyoruz. Bu süreç, birinci derecede bizim meslek mensuplarını ilgilendiriyor” dedi.
Konuşmasında Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları kaydetti:
“Gelecekte iş yapış şekillerini en hızlı değiştirecek mesleklerin başında mali müşavirlerimiz geliyor. Kolaysoft Teknoloji olarak, bundan sonraki süreçte, mali müşavirlerimizin kullanacağı ürünleri, mali müşavirlerimizle beraber dirsek temasında hızla geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu mimariyi birlikte oluşturmamız bizim için çok önemlidir. Firmamızın adında “Kolay” kelimesini kullanmamızın nedeni, teknolojiyi kolaylaştırırarak kullanıcılara sunabilmektir” diye konuştu. 

22 Haziran 2020 Pazartesi

TÜROB ve ECOLAB’dan dev eğitim projesi...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



80 bin otel çalışanı eğitime koştu

TÜROB, ECOLAB ile bugüne kadar yakından sürdürdüğü işbirliğinde yeni bir boyuta geçiyor; Ecolab’ın sahibi olduğu, dünyanın en büyük ve en yaygın online eğitim şirketlerinden biri olan Lobster Ink ile yeni bir işbirliğine gidiyor. İki kuruluşun ortak projesi olan ‘Online Personel Eğitimleri’nden 80 bine yakın otel çalışanı faydalanacak. TÜROB Başkanı Müberra Eresin, ECOLAB’ın Lobster Ink projesini hayata geçirerek turizm sektörünün yaşadığı en zor dönemde sektöre büyük bir destek verdiğini, bunun son yılların en önemli sosyal sorumluluk projesi olarak tanımlanabileceğini belirtti.

Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) ve ECOLAB işbirliğinde, ağırlıklı hizmet sektöründeki çalışmalarıyla tanınan dünyanın en yaygın online eğitim şirketlerinden Lobster Ink, yeni bir eğitim projesine daha imza atıyor. Pandemi sürecinde ECOLAB ile sürdürülen ‘Covid-19 ve Hijyen Eğitimi’nin yanı sıra gelir yönetimi, fiyatlama, pazar analizi ve bütçe analizi gibi konularda eğitim programı başlatan TÜROB, ECOLAB bünyesinde yer alan Lobster Ink. ile de yeni bir eğitim programı daha düzenliyor.
TÜROB, Mayıs ayı itibariyle ücretsiz olarak başlayan ve bir ECOLAB firması olan Lobster Ink tarafından hazırlanan ‘Online Eğitim Projesinde’ sektöre öncülük etti. Öncelikle TÜROB üyesi işletmelere açılan eğitimler devamında sektördeki diğer tüm kuruluşlara açılırken, platformu ücretsiz kullanma imkanı 7 Ağustos tarihine kadar devam edecek. Söz konusu eğitimde mevcut kadronun eğitimi; yeni katılan ekip üyelerinin eğitimi ve hızlı adaptasyonu; Covid-19 eğitim içeriği; gıda güvenliği, dezenfeksiyon ve sanitasyon bilgisi; hızlı takip ve raporlama gibi konular ele alınacak.

ECOLAB’dan sektöre büyük destek
Konuyla ilgili bir açıklama yapan TÜROB Başkanı Müberra Eresin, başlattıkları eğitim seferberliği çalışmaları kapsamında ECOLAB ve Lobster Ink’in, pandemi süreciyle birlikte turizm sektörünün yaşadığı en zor dönemde sektöre önemli bir destek verdiğini, bu desteğin sektörde son yılların en önemli sosyal sorumluluk projesi olarak tanımlanabileceğini belirtti. Eresin, “ECOLAB ile uzun yıllardır ortak çalışmalar, projeler yürütüyoruz. Birlikte hayata geçirdiğimiz bu son eğitimler, sosyal sorumluluk çalışmaları olmasının yanında en önemli ve en değerli projeler olarak öne çıkıyor” dedi.

3 ayda 80 bin çalışana eğitim
Eresin, ‘Covid-19 ve Hijyen Eğitimi’ ile ilk adımı atılan ve Haziran ayında ‘Online Personel Eğitimleri’ ile devam eden programlardan 3 ayda toplamda 80 bine yakın otel çalışanın faydalanmış olacağına dikkat çekti. Konaklama sektörünün Covid-19 pandemi sonrasında özellikle iş gücündeki verimliliğini ve disiplinini koruyabilmesinin, normalleşme süreci ve iş verimi açısından hayati önem taşıdığını belirten Eresin, “Birliğimizin ülkemiz turizm sektörü ve istihdamına yönelik çalışmaları kapsamında öncelikle TÜROB üyelerine açılan eğitim platformu, Türkiye’deki diğer otel ve restoran çalışanlarının kullanımına da açılmaya başlandı” diye konuştu.

20 Haziran 2020 Cumartesi

Özel peynirler kategorisinin lideri Muratbey, pandemide Avrupa ihracatını yüzde 20 artırdı...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Muratbey ihracatta vites artırıyor, inovatif lezzetleriyle yeni pazarlarda söz sahibi olacak
4 kıtada milyonlara peyniri sevdiren Muratbey, 6 milyar dolarlık Çin pazarı için ihracat izni aldı

Covid-19 salgını sonrası dönemde ihracatlarını yüzde 20 oranında artırdıklarını söyleyen Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, “Muratbey gücünü inovasyondan alıyor. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde inovatif ürünlerimizle ihracatın ciromuzdaki payını yüzde 40’a çıkarmak istiyoruz” dedi. Necmi Erol, süt ihracat izninin çıkmasının ardından, Çin pazarının sektör için büyük fırsatlar sunduğunu da belirtti.
Süt ve peynir sektöründeki son gelişmelere dair değerlendirmelerde bulunan Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, Güvenilir Ürün Platformu tarafından online olarak düzenlenen “Muratbey ile Peynir Sohbetleri” söyleşisinde, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak’ın sorularını yanıtladı.


Muratbey’in yurt içinde ve yurt dışında büyük bir beğeniyle tercih edildiğinin altını çizen Necmi Erol, “Avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere yurt dışı pazarlarda kendi markamızla ve Türkiye’de üretilmiş yerel peynir çeşitleriyle rekabet ediyor olmak bizim için gurur verici. Bugün Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere, pek çok ülkeye ihracat yapıyoruz” dedi. Covid-19 salgınında Avrupa’ya yönelik ihracatlarında yüzde 20’lik bir artış olduğunu ifade eden Necmi Erol, Muratbey’in ihracat ağını sürekli genişlettiklerini belirtti. Necmi Erol, “Tüm dünyada insanlar evde kaldığı zaman haliyle kolay hazırlanabilen, atıştırmalık ürünlere talepleri artıyor. İnovatif ürünlerimizin çekici gücüyle ihracat ağımızı büyüterek yeni pazarlara giriş yaptık. İhracatın ciromuz içindeki payı yüzde 5’ten yüzde 21’e yükseldi. 5 yıllık stratejik planımızda bu oranı inovatif ürünlerimizle yüzde 40’a çıkarmak var” şeklinde konuştu.

“Çin’e ihracat izninin çıkması sektörümüz için çok olumlu”
Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 2012 yılından bu yana sürdürdüğü çalışmalar sonucunda Çin’e ihracat izni alındığını hatırlatan Necmi Erol, Muratbey’in Çin’e süt ihracatı izni alan 54 firma arasına yer aldığı bilgisi paylaştı. Erol, “Çin 6 milyar dolar ile dünyada süt ürünleri ihracatının başında geliyor. Türkiye’nin üretim potansiyeli ve sanayi altyapısı Çin’e süt ürünleri ihracatı için uygun. Bu çok büyük pazarın sektörümüz için olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyoruz” dedi.
Muratbey inovatif ürünleri ile ödüle doymuyor
Muratbey’in tüm tüketicilere sağlıklı ve güvenilir peynirler sunmak amacıyla inovasyona büyük önem verdiğini söyleyen Necmi Erol, peynir lezzetini çeşitlendirerek daha çok sayıda insana peyniri sevdirmek istediklerini söyledi. Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bugün yediden yetmişe tüm tüketicilerin büyük bir beğeniyle tükettiği Burgu, tamamen Muratbey Ar-Ge’sinin ortaya çıkardığı bir ürün. Yaklaşık 60 ülkede tasarımı tescillenen, zekâ ürünü inovatif peynirimiz Burgu’nun özgün ve benzer şekillerinin patenti de bize ait. Yurt dışında Helix adıyla raflarda yer alan Burgu’yu Kaufland, Rewe, Edeka gibi Almanya’nın dev zincir marketlerinde satışa sunmaya başladık. 2018’de süt ürünleri endüstrisindeki en başarılı ürünlerin değerlendirildiği ‘Dünya Süt Ürünleri İnovasyon Ödülleri ( World Dairy Innovation Awards) 2018’ yarışmasında kendi buluşumuz olan Burgu peyniri ile dünya çapındaki firmaların arasından sıyrılarak ‘En iyi Peynir’ ödülünün sahibi olduk. 2020’de de Burgu, Almanya’da kendi kategorisinde 2019/2020 için ‘Yılın Ürünü’ seçilerek ‘Altın Ödül’e layık görüldü”

Muratbey Plus ve Muratbey Misto sağlıklı yaşamı destekliyor
‘Özel Peynirler’ kategorisinde Türkiye pazar lideri olduklarını söyleyen Necmi Erol, inovatif bir bakış açısıyla hazırladıkları ‘Muratbey Plus’ ve ‘Muratbey Misto’ ürünleriyle de halk sağlığı adına pandemi döneminde önemli bir fonksiyon üstlendiklerini söyledi. Tuzu azaltılmış ve D vitamini ile zenginleştirilmiş ‘Muratbey Plus’ ve ‘Muratbey Misto hakkında bilgiler veren Erol, “Bağışıklığın güçlü olduğu durumlarda salgın hastalıklara yakalanma riski düşüyor. Ancak maalesef bağışıklığın güçlendirilmesinde çok önemli olan D vitamini eksikliği, Türk toplumunun yüzde 90’ında görülmektedir. Bu eksiklik dünya genelinde de ciddi boyutta yaşanmaktadır. Bizler Muratbey olarak tüm bunları öngörerek yeni bir seri ürün hazırladık. D vitamini ile zenginleştirilmiş şekil şekil peynirimiz Misto’yu ve Muratbey Plus serisi peynirlerimizi sağlıklı yaşamı desteklemek üzere tüketicilerimize sunduk. Bu ürünlerimizin 100 gramında 5 mcg D vitamini bulunuyor. Bu da günlük ihtiyacınızın % 33’ü demek. Muratbey Plus yetişkinlere hitap ederken, Çocuklar için ise eğlenceli peynir Misto’yu ürettik. Misto ile geçtiğimiz günlerde sektörümüzün kıymetli ödüllerinden biri olan Dünya Süt Ürünleri İnovasyon ödüllerinde finale kalmayı başaran tek Türk markası olduk” şeklinde konuştu.

Muratbey Hakkında:
Muratbey Gıda ‘nın temeli 1965 yılında atıldı. Muratbey sahip olduğu geniş tarım alanlarıyla Ege Bölgesinin en önemli üretim merkezlerinden Uşak’ta 2004’te modern anlamda ilk fabrikasını kurdu. Bugün, 35 bin metrekare kapalı alana sahip entegre üretim tesisi, yaklaşık 400 çalışanı ve günde 700 ton süt işleme kapasitesiyle Türkiye’de ve ihracat pazarlarında peynirin gelişimine yön veriyor. 

Birbirinden lezzetli 300’ün üzerinde ürün çeşidiyle Muratbey, dünya genelinde 4 kıtada Türkiye’de ise 30 bini aşkın satış noktasında tüketicilerle buluşuyor. Muratbey, dünya mutfaklarına kazandırdığı geleneksel Türk peynirlerinin yanı sıra; tuzu azaltılmış, D vitamini ile zenginleştirilmiş ve özel tasarımlı inovatif ürünleriyle de damaklara tat, vücuda sağlık ve bağışıklık sistemlerine güç katıyor. Diğer yandan özellikle çocuklara peynir yeme alışkanlığı kazandırmak için ürettiği Misto serisi tüm pazarlarda ebeveynlerin ve çocuk tüketicinin takdirini kazanıyor. Tüm bu çalışmalarla Muratbey, “Özel Peynirler” kategorisinde Türkiye pazar lideri oldu.

Muratbey 2011 yılından bu yana global inovasyon ödülleri, A.L.F.A Awards, QUDAL- Kalitede 1 Numara, Uluslararası Tüketici Dostu Marka gibi ödüllere, madalyalara , Üstün Mükemmellik statüsüne ( İsviçre Merkezli  ICERTIAS) layık görüldü. Muratbey Burgu ise “En İyi Peynir”’ (Dünya Süt Ürünleri İnovasyon Ödülleri) ünvanlı bir lezzettir. Almanya’da yayınlanan süt ve süt ürünleri dergisi Milch-Marketing’in okuyucuları tarafından da kendi kategorisinde 2019-2020 için ‘Yılın Ürünü’ seçilerek ‘Altın Ödül’ kazandı.

Muratbey, toplumun gelişimine ve sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla başta eğitim ve kadınların güçlendirilmesi olmak üzere birçok sosyal sorumluluk projesini de başarıyla sürdürmektedir. Sürdürülebilir Gıda Platformu üyesidir.

Dijitalleşme göçmenlere avantaj sağladı,,,,

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



ENHANCER Projesi kapsamında gerçekleştirilen online etkinlikte konuşan IBM Orta Doğu ve Afrika Dijital Strateji Danışmanı Asma Shabab, Tatari CEO’su Hussam Eddin, ve Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır gibi bir çok değerli konuşmacı koronavirus döneminde herkesin dijitalleşmeyi daha fazla kullandığını  ve bu durumun göçmenlerin önünün açtığına dikkat çekti.
Virüs dijitalleşmenin önünü açtı





Dijitalleşme göçmenlere avantaj sağladı
 
ENHANCER etkinliklerinin üçüncüsünde koronavirus döneminde herkesin dijitalleşmeyi daha fazla kullandığı vurgulandı ve bu durumun göçmenlerin önünün açtığına dikkat çekildi.
 
Suriyelilerin Türkiye'deki yerel ev sahibi topluluklara sosyo-ekonomik katılımı için kapsamlı, yenilikçi ve kapsayıcı destek sunmak, her iki taraf için girişimciliğin geliştirilmesi ve
Türkiye'deki girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesini hedefleyen ENHANCER (Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Entegrasyon İçin Girişimcilik Kapasitelerinin İyileştirilmesi) Projesi kapsamında yapılan online etkinlikler devam ediyor.
Etkinlik Avrupa Birliği tarafından 26.4 milyon avro bütçe ile finanse edilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Kalkınma Ajansları ve Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından yürütülen projeye ilişkin bilgi veren ENHANCER Kıdemli Proje Direktörü Pınar Yapanoğlu'nun açılışı  konuşması ile başladı.
Etkinlikte söz alan IBM Orta Doğu ve Afrika Dijital Strateji Danışmanı Asma Shabab göçmenlerin deneyimlerini ekonomiye kazandırmanın mümkün olduğunu belirterek, bunun için de dijitalleşmeye uyumun önemine vurgu yaptı.
Covid 19 salgını ile birlikte dijital dönüşümün giderek daha da hız kazandığını belirten Asma Shabab şöyle devam etti:
“Örnek vermek gerekirse annem öğretmen neredeyse emekliliğe yaklaştı ama birden zoom kullanmaya başladı. Yeni insanlara açıldı. Artık göçmen topluluklar da daha fazla fırsata sahip. Artık dijital ortamda daha büyük kitle ile bağlantı kurabiliyoruz. Zaten, salgınların tarihine ve ekonomik durgunluk dönemlerine bakarsanız bu dönemlerde her zaman inovasyon ve girişimciliğin arttığını görüyoruz."
 
GİRİŞİMCİLİĞİN GÜNCEL TANIMI
Coronathon Türkiye Girişimi Sözcüsü ve Boğaziçi Üniversitesi Girişimcilik Merkezi Direktörü Dr. Oğuzhan Aygören de girişimcilikle ilgili şu önemli bilgileri paylaştı:
“Girişimcilik  sadece göçmenler için değil tüm ülkelerde ekonominin büyümesi için ihtiyaçtır. Bu anlamı ile girişimcilik tanımını yaparken ‘girişken olmak, tuttuğunu koparmak, risk almak, yaratıcı düşünebilmek ve fırsatları görebilmek, yakalayabilmek’ ifadelerinin de kullanılması gerekir. Bütün bunları topladığımızda girişimcilik dediğimiz şeyin şirket kurmanın ötesinde bir beceri olduğunu düşünüyorum. Bence girişimcilik konusunda göçmenler avantajlı. Çünkü onlar ayakta kalma mücadelesi veriyorlar.”
Apple’in kurucusunun Suriyeli,  “Zoom” programının kurucusunun da Amerika’daki Çinli bir göçmen olduğunu vurgulayan Dr. Oğuzhan Aygören, “Bunları başarmak elbette bir mülteci için kolay değil. Bu her mültecinin yapabileceği bir şey değil. Şu anda Türkiye en fazla göçmene sahip ülke. Göçmenler arasında gençlerin ve çocukların sayısının çok fazla olduğunu görüyoruz. Burada enerji var. Bu enerjinin hayata geçmesi eğitimle mümkün. Ben özellikle göçmenlerin eğitimi alanında büyük fırsatlar olduğunu düşünüyorum. Eğitimi geleneksel anlamı ile örgün eğitimi kastetmiyorum. Girişimcilik becerileri edinme anlamında bir eğitim olabilir” diye konuştu.
 
DİJİTAL GÖÇEBE
Girişimcilikte kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşu faktörlerine değinen Habitat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sezai Hazır, pandemi ile birlikte dijital göçebe kavramının oluştuğunu belirterek, “Artık nerede bulunduğunuz önemli değil. Türkiye’nin herhangi bir yerinde yaşayan insan Amerika’daki bir hocadan eğitim alabilir. Artık hepimiz dijital bir göçebeyiz. Ancak, pandemi süreci dijital erişimde de eşitsizliği beraberinde getirdi. Teknolojik altyapısı ve donanımı olmayan insanlar bunlara ulaşmak konusunda sıkıntı yaşadı. Oxford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre bu süreçten en olumsuz etkilenen kesim göçmenler ve mülteciler oldu” dedi.
Pandeminin dünyayı eşitlendiğini belirten Hazır, bu süreçte Türkiye’nin göçmenler konusundaki iyi uygulamaları ile dünya örnekler oluşturabileceğini ifade ederek, “Bu nedenle mülteciliğin ve göçmenliğin artık uzun vadeli olarak hayatımızda olacağını unutmadan sürdürülebilir bir göç politikası oluşturmak gerektiğini düşünüyorum. Yeni normalimiz bu olacak” değerlendirmesini yaptı.
 
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ
Kahramanmaraş’ta kurduğu tekstil firması ile başarı öyküsü yazan Hussam Eddin Tatari CEO’su Hussam Eddin ise duygularını dile getirirken Türkiye Cumhuriyeti hükümetine teşekkür ederek sözlerine başladı.
Suriye’den göç ederken paradan ziyade bilgileri ile geldiklerine vurgu yapan Hussam Eddin, kurdukları tesisle tekstilde ilk 50 şirket arasına girdiklerini, üretimlerinin yüzde 50’sini ihraç ettiklerini belirterek, “Biz deneyimlerimizi sunduk ve Türk paydaşlarımızla paylaştık. Covid salgınının ardından da çalışmalarımızı dijital ortamda genişletmek için Suriyeli ihracatçılar ile birlikte bir grup kurduk. Şu anda uzaktan eğitimle arap ülkelerinde faaliyet gösteren bir firma ile işbirliği yapıyoruz ve dolayısıyla başarı için herkese fırsat vermeye çalışıyoruz” dedi.
 
Hussam Eddin, göçmenlerin girişimciliğinde ve topluma entegrasyonunda önemli bir işlev üstlenen ENHANCER’ın başarısı için de çalışmak istediklerini sözlerine ekledi.

Yeni normal, dijital dönüşümün fazlasıyla hayatımıza girdiği bir dünya olacak...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR



Uyumsoft Dijital Pazarlama Müdürü Yeşim Kıyamçiçek Gülşen,
“Yeni normal, dijital dönüşümün fazlasıyla hayatımıza girdiği bir dünya olacak”

Bütün dünyanın temassız ticareti konuştuğunu anlatan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Dijital Pazarlama Müdürü Yeşim Kıyamçiçek Gülşen, şunları söyledi:
“Yaklaşık 18 yıldır, bilişim sektöründe çalışıyorum ve biz pazarlamacıların hep mottosu, ‘mekan bağımsız dijital dönüşüme geçin. Mekanın bir önemi yok. İnternet erişimi olan her yerden, ticareti yapabilirsiniz’ olmuştur. Bugün görüyoruz ki, tüm bu mottolar artık somut hale geldi. Bütün dünya, günümüzde temassız ticareti konuşuyor. Ne mutlu ki, Türkiye olarak biz, aslında bu sürece hazırdık. Üretim ve hizmet sektörleri dışında birçok sektör, faaliyetlerine evden devam edebildi. Yaygın internet ağının, en büyük avantajı da budur. Uyumsoft AŞ’nin aralarında bulunduğu Türk yazılım şirketlerinin yazılım ürünleri sayesinde, ülkemizdeki işletmeler ticari faaliyetlerini durdurmadan uçtan uca temassız ticaret olarak sürdürüyorlar. Bizler, evlerimizden e-ticaret imkanıyla, market alışverişimizi yapabildik, sağlığımızı takip edebildik, faturalar için de matbuya dokunmak zorunda kalmadık. e-Dönüşümün katma değeriyle, fatura ve irsaliye gibi süreçlerimizi yönetebildik. Kısaca, internet erişiminin olduğu her yerde, mekan bağımsız olarak ticari faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Ofisimizi, evimize taşıdık. Birçok iş toplantılarımızı, eğitimleri ve hatta mülakatları dahi internet üzerinden online meeting araçlarıyla yapıyoruz. Artık, yeni dünya, yeni normal, dijital dönüşümün fazlasıyla hayatımıza girdiği bir dünya olacaktır” dedi.

Teknolojinin dili ortaktır, bu dili yakalayan dünyanın her yerine yazılım ürünleri taşır

Türkiye’nin bilişim ve teknoloji anlamında bugün iyi noktada olduğunu ifade eden Uyumsoft AŞ Dijital Pazarlama Müdürü Yeşim Kıyamçiçek Gülşen, şunları kaydetti:
“Sektörümüz, çok uzakta değil, bundan 10 yıl önce, global markaların erp, crm, insan kaynakları gibi yazılımlarının Türkiye distribütörlüklerini alarak, ülkemizde temsil ediyordu. Bugün geldiğimiz noktada ise, birçok firmanın kendi ürünleri bulunuyor. Uyumsoft olarak 24 yıldır, kendi mühendislerimizle, kendi akademimizle ve yetiştirdiğimiz insan kaynağı ile uçtan uca bütün yazılımları yapıyoruz ve bu ürünlerimizi Türkiye’den dünyaya satıyoruz. Bizim, Tokat’ta da müşterimiz var, Fildişi Sahilinde de müşterimiz var. Artık dünya, milli ve yerli olmak zorundadır. Kendi ekonomimizin ayakta kalabilmesi adına, artık Türkiye’nin yazılım sektöründe başarılı firmaları ve yazılım ürünleri vardır ve sektörümüz globalde başarı öyküleri yazmaktadır. Çünkü, teknolojinin dili ortaktır. Ve, bu ortak dili yakaladığınız sürece, kimin nerede ürettiğinin bir önemi yoktur, bu dili yakalayan dünyanın her yerine yazılım ürünlerini taşır. Yeter ki, bu kodları doğru çözebilelim. Biz de, Uyumsoft olarak, bunu fazlasıyla başardık. Kurucumuz, bir matematik mühendisi, analitik zekayla, 24 yıl önce şirketimizin tohumlarını attı. Bugün, kendi kodlarımızla ve kendi yetiştirdiğimiz insan kaynağıyla, Kobi’den büyük ölçekli firmalara, finans sektöründen üretime, tarımdan sağlığa kadar çok farklı sektörlerde ve segmantasyonda hitap eden yazılımlarımız bulunuyor” diye konuştu.

Pandemi sürecinde tamamladığımız başarı hikayelerimiz oldu

Pandemi sırasında, ülkelerin tek başlarına hayatta kalarak, hayatlarını idame ettirmelerinin öneminin birkez daha gündeme geldiğini anlatan Yeşim Kıyamçiçek Gülşen, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ülkeler, yerli ve milli olmak durumda kaldı. Burada, en büyük katma değeri teknoloji oluşturuyor. Uyumsoft olarak, yüzde 100 yerli sermaye ile 24 yıl önce kurulmuş bir Türk yazılım şirketiyiz. Erp, crm, insan kaynakları yönetimi, ticari paket yazılımları ile e-dönüşüm faturadan irsaliyeye kadar bütün ticari faaliyetin temassız yazılım üzerinde yapabileceği 30’un üzerinde ürünümüz bulunuyor. Biz ürünlerimizi, müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda ve regülasyon gereğiyle sunuyoruz. Pandemi döneminde, mevcut projelerimiz devam ederken, yeni projeler de geldi. Proje kapanışlarımız için, fabrika müdürleri ve proje ekipleri evlerinden bağlanarak, proje süreçlerini uçtan uca başarıyla tamamladılar. Pandemi sürecinde, çok güzel tamamlanmış başarı hikayelerimiz oldu. Geçmişte daha büyük ölçekli firmalar, teknolojiye yatırım yaparken, pandemiyle birlikte tüm işletmeler, teknolojinin ve dijital dönüşümün önemini birkez daha görmüş oldular. Nitekim artık, teknolojiye yatırım yapmanın maliyetleri, geçmişe yıllara oranla çok uygundur. Uyumsoft Dijital Dönüşüm uzmanlarımız ile her sektör ve segmantasyondaki işletmelerin ihtiyaçlarını belirliyoruz ve ihtiyaçlarına göre yazılım ürünlerimizi konumlandırıyoruz” şeklinde konuştu.

Yaşlılar için ömrü uzatan 4 egzersiz...

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR




65-74 yaş arası her dört kişiden sadece biri düzenli egzersiz yapıyor. Yaşlılar için düzenli egzersizin ömrün uzatılması dahil olmak üzere büyük faydaları vardır. İster caddede gezintiye çıkın, isterse evde basit egzersizler yapın ama hareketsiz kalmayın.
Fizyoterapist Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, evde yapabileceğiniz birkaç basit egzersizi sizler için hazırladı.

DÜZENLİ AYAKTA DURUN
Gün boyunca çok oturursanız, saatte bir kez ayağa kalkmaya çalışın. Bu mümkün değilse, kollarınızı ve bacaklarınızı birkaç dakika hareket ettirin.

YARDIMSIZ DURMAK
Yürüteç kullanmadan veya başkasına yaslanmadan bir sandalyede oturmaktan ayakta durmak için çalışın.
Kollarınız göğsünüzün üzerinde olacak şekilde kolçaksız bir sandalyeye oturun.
Öne eğilin.
Öne eğilirken ağırlığınızı ayaklarınıza verin.
Dizlerinizi düzleştirerek ayağa kalkın. Tekrar oturun.
Bunu olabildiğince çok tekrarlayın.
Bu egzersizi günde 3 ila 5 kez yapmaya çalışın.

ESNEME
Vücudunuzu esnek tutmak için her gün yatakta veya sandalyede hafifçe uzanmayı deneyin.
Otururken veya uzanırken, ayak parmaklarınızı bacağınıza doğru getirin ve sonra onları yere doğru uzatın. Her iki ayak için de tekrarlayın.
Bir sandalyede otururken, dizinizi bükerek bacağınızı koltuktan kaldırın. Başlangıç pozisyonuna dönün ve tekrarlayın.
Bir sandalyede otururken, ayak parmaklarınızı yukarı çekin, uyluk kasınızı sıkın ve dizinizi düzeltin. Mümkünse yaklaşık 5 saniye tutun ve bacağınızı yavaşça gevşetin. Her iki bacak için de tekrarlayın.
Ayaklarınız yerde olacak şekilde bir sandalyede otururken dizinizi mümkün olduğunca bükün. Her iki bacak için de tekrarlayın.
Bir taburede otururken, sırtınızın düşmesine ve yuvarlanmasına izin verin, sonra sırt kaslarınızı sırtınızı düzleştirmek ve kemerlemek için kullanın (ama çok fazla değil!).

ODALAR ARASINDA YÜRÜMEK
Sabit kalırsanız; bir odadan diğerine yürüyün ve ne kadar sürdüğünü zamanlayın. Her gün zamanınızı geçmeye çalışın.
Bu egzersizler sizin evde bir miktar hareketli kalmanıza yardımcı olacaktır. Bu egzersizleri düzenli yaptıktan sonra bir üst versiyonu denge egzersizlerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.


“BASİT DÜZENLİ EGZERSİZLER BİLE ÖMRÜ 3-5 YIL UZATABİLİR”
Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa:
“Egzersiz, her yaştan insan için iyidir ve birçok kronik hastalığın semptomlarını hafifletebilir. Popüler inanışın aksine, zayıf denge aslında yaştan ziyade hareketsizlikle bağlantılıdır. Düzenli egzersiz, zindelik, güç, güven, koordinasyon ve pozitif ruh hali sağlar.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'ne göre, sedanter (hareketsiz) yaşam tarzı, ölüm ve sakatlığın önde gelen 10 nedeninden biridir. Yürüme veya yüzme gibi basit, düzenli egzersizler bile ömrü üç ila beş yıl kadar uzatabilir. Kas gücünü ve kemik yoğunluğunu iyileştirmek, dengeyi de iyileştirebileceğinden düşme riskini azaltmada yardımcı olabilir.
DSÖ, düzenli egzersizin kalça kırığı riskini yüzde 40 azaltabileceğini söylüyor. Hızlı yürüyüş, bisiklete binme veya hafif ev işi gibi düzenli kardiyovasküleregzersiz - kalp atış hızını yükselten herhangi bir şey - kalbe giden kan akışını artırarak  genel sağlığınızı artıracaktır. Yürüme veya koşu gibi ağırlıklı egzersizler, kemiklerin gücünü artırmaya ve osteoporoz, kırık gelişme riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Her iki kadından birinin ve beş erkekten birinin osteoporoz nedeniyle kemikleri kırılmaktadır. Egzersiz, birçok kronik durum için etkili bir ilaçtır. Çalışmalar, artrit, kalp hastalığı ve diyabetli kişilerin düzenli aktiviteden yararlandığını göstermektedir. Ayrıca kolesterol seviyelerini sağlıklı bir aralıkta tutmak kalp hastalığı ve felç riskini azaltmaya yardımcı olabilir.”

18 Haziran 2020 Perşembe

Corendon Airlines Türkiye’de Korona Virüse Yakalanan Turistlerin Ülkesine Geri Dönüşünü Garanti Ediyor!

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR





Pandemi sebebiyle uçuşlarına verdiği aradan sonra 27 Haziran itibarıyla yeniden uçmaya başlayacağını açıklayan Corendon Airlines, Almanya Hükümeti’nin Türkiye için verdiği seyahat uyarısını 31 Ağustos’a kadar uzatması üzerine Türkiye’de tatil yaparken Korona virüse yakalandığı tespit edilen Corendon Airlines yolcularının ve ailelerinin geri dönüşlerini üstleneceğini açıkladı.
Pandemi sürecinde gerekli tüm önlemleri alarak güvenli uçuşlar yapmak için hazırlıklarını tamamlayan Corendon Airlines, Alman turistlerin Türkiye’de güvenle tatil yapabilmeleri için bir hizmet daha geliştirdi. Türkiye’de tatili esnasında Korona virüse yakalandığı tespit edilen ve dönüş biletleri Corendon Airlines’dan olan yolcuları, tedavileri tamamlandıktan sonra ülkelerine geri götürecek olan Corendon Airlines, ayrıca bu yolcuların ailelerine de istedikleri zaman ülkelerine dönme esnekliği tanıyacak.

Corendon Airlines CEO’su Yıldıray Karaer, Alman turistlerin Türkiye’ye planlayacakları tatillerinde içlerinin bir nebze daha rahat olması için böyle bir uygulamaya gittiklerini açıklarken, pandemi sebebiyle yerde yatan tüm uçaklarında da uluslararası standartlarda ekstra hijyen önlemleri aldıklarını anlattı. Karaer, “Uzun süre evde kaldıktan sonra tatil için yola çıkan yolcularımızın en güvenli ve emniyetli şekilde seyahat etmesini sağlıyor olacağız” dedi.
Biletlerini Corendon Airlines’dan alan yolculara rezervasyon esnekliği
Corendon Airlines ayrıca pandemi sürecinde bir yandan tatile özlem duyarken bir yandan da değişen gündem ve ülkelerin farklı uygulamaları sebebiyle rezervasyon yaparken endişe taşıyan misafirleri için esnek rezervasyon imkanı sağlayarak yolcularının biletlerine güvence veriyor. “Biletin Güvende” kampanyası ile yolcuların içleri rahat bir şekilde Corendon Airlines’dan rezervasyon yapabileceklerini anlatan Yıldıray Karaer, “Misafirlerimizin rahatı için bu süreçte tüm rezervasyonlarda ücretsiz tarih ve hat değişim imkânı sunuyoruz. Biletini 13 Haziran 2020 ve 15 Temmuz 2020 tarihleri arasında Corendon Airlines’dan alan yolcularımız, uçuş tarihlerine 7 gün kalana kadar tarih ve hat değişikliği talebinde bulunabilecekler. Tatil planlarına esneklik tanıyarak rezervasyona teşvik etmek amacıyla düzenlediğimiz bu kampanya, 2020 Yaz sezonu süresince yani 31 Ekim 2020’ye kadar sürecek. Yolcularımız uçuşlarını 31 Ekim 2021 tarihine kadar erteleyebilecek ve biletlerini istedikleri destinasyona değiştirebilecekler.” şeklinde açıklamada bulundu. “Corendon Airlines ile Biletin Güvende” kampanyasının detaylarına https://www.corendonairlines.com/tr/haberler/2020-degisiklik-imkani sayfasından ulaşılabilir.

UEFA’nın İstanbul kararı turizmcileri sevindirdi.

HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR





UEFA’dan turizmciyi sevindiren karar

UEFA’nın İstanbul kararı turizmcileri sevindirdi. Otellerin 2020 Şampiyonlar Ligi Finali katılımcılarından aldığı avansların iadesi sorunu da çözüldü. Kurumsal bazda yapılan ön ödeme anlaşmaları büyük ölçüde 2021 Şampiyonlar Ligi Finali’ne kaydırılacak.

UEFA’nın Şampiyonlar Ligi Finali’nin 2021 yılında İstanbul’da yapılacağını açıklaması turizmcileri rahatlattı. Bu karar ile otellerin 2020 Şampiyonlar Ligi Finali organizasyonu için İstanbul’a gelmesi beklenenlerden aldığı avansların iadesi zorunluluğu da ortadan kalkmış olacak. Konaklama tesislerinin kurumsal bazda yaptığı ön ödeme anlaşmaları, 2021 Şampiyonlar Finali için yapılan rezervasyonlarda geçerli olacak. 
2020 Şampiyonlar Ligi Finali, 30 Mayıs’ta İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı’nda gerçekleştirilecekti. Ancak pandemi nedeniyle karşılaşma iptal edilmişti. UEFA, 2020 Şampiyonlar Ligi’nin ‘8'li Final’ formatıyla Lizbon'da oynanacağını açıkladı. 

Eresin: Seyircisiz istemiyorduk
Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, bir süredir Gençlik ve Spor Bakanlığı ile sürdürdükleri temasların neticesi olarak 2021 finalinin İstanbul’da seyircili olarak yapılacak olmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. İstanbul’daki birçok konaklama tesisinin, pandemi nedeniyle iptal edilen 2020 Şampiyonlar Ligi Finali için gelecek misafirler için event şirketleri, sponsor şirketler vs gibi şirket ve kurumlardan ön ödeme aldığını vurgulayan Eresin, son karar ile bu ödemelerin iadesinin zorunluluk olmaktan çıkacağını kaydetti. Eresin, alınan avansların 2021 Şampiyonlar Ligi Finali için mahsup edileceğini ifade etti. 
 “2020 finalinin İstanbul’da seyircisiz olarak yapılması gündeme gelmişti. Ancak biz Gençlik ve Spor Bakanlığı ile sürdürdüğümüz temaslar neticesinde, Türkiye Futbol Federasyonu’nun da desteğiyle karşılaşmanın 2021 yılında ve seyircili olarak yapılmasını tercih ettiğimizi belirttik. Seyircili karşılaşmanın şehre oluşturacağı tanıtım ve farkındalığın yanında turistik harekete çok büyük faydası olacaktır” diyen Eresin, final maçı için 50-60 bin civarında yabancı ziyaretçi beklenebileceğini söyledi. Süper Kupa Finali’nin 14 Ağustos 2019’da Beşiktaş Vodafone Park’ta gerçekleştirildiğini de hatırlatan Eresin, organizasyonun ileriye dönük olarak pandemi nedeniyle tüm dünyada duran MICE (toplantı, teşvik gezileri, kongre, sergi) sektörüne yönelik işler açısından güzel bir çıkış için fırsat olabileceğini de vurguladı.