16 Ekim 2015 Cuma

“Toprağın ve suyun kıymetini daha çok bilerek, korumalıyız”



HABER MERKEZİ-ARTİN ŞİRİNPINAR


“Toprağın ve suyun kıymetini daha çok bilerek, korumalıyız”


Birleşmiş Milletler (BM)’nin 2015 yılını ‘Uluslararası Toprak Yılı’ ilan ettiğini anlatan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, BM’nin açıkladığı “dünya güvensizliğinin durumu 2015” raporuna göre, dünyada aç insan sayısının 800 milyon kişiyi geçtiğini söyledi.
Toprağın canlıların yaşamının önemli bir parçası olduğunu, ancak amacı dışında kullanılması, kirletilmesi ve erozyon sonucunda, dünyanın gıda ihtiyacını karşılayacak toprakların azalmaya devam ettiğine işaret eden Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Gelecek 50 yılda, dünya nüfusunun %25 artacağı tahmin ediliyor. Gelecekte oluşabilecek bir gıda krizinin de, önlem alınmazsa küresel bir güvenlik krizine dönüşebileceği belirtiliyor. Nitekim gelecekte, susuzluk ve temel gıda maddelerinin eksikliğinden, kuraklık ve artan fiyatlardan, bugünkünden daha sık ve çaresizlik içinde bahsedeceğiz. Her ülkenin kendi topraklarında, iç tüketimini karşılayacak kadar gıda üretimi yapması gerekmektedir. Hiçbir ülke, beslenmek gibi yaşamsal bir konuyu, başka bir ülkeden ithal ederim diyerek, ihale edemez. Özetle, yaşamın güvencesi ve gıda ihtiyacının temel varlığı olan, toprağın ve suyun kıymetini daha çok bilerek, korumalıyız” dedi.



Gıda güvenliği için uzun vadeli planlar yapılmalıdır

16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle konunun önemini bir kez daha gündeme taşıyan Mehmet Reis, şunları kaydetti:
“Toprağın ve yerli tohumların korunması, suların temiz ve doğru kullanılması, üretiminin teşvik edilmesi için uzun vadeli düşünmemiz gerekiyor. Ülkemiz ve tüm dünya ülkeleri; gıda üretimlerini kendilerine yeter bir düzeye yükselmek, çiftçisinin yaşam standardını güvence altına almak, halkına gıda güvenliğine uygun besin maddelerini sürekli temin etmek ve ekonomide de daha güçlü olmak için uzun vadeli planlarını yapmalıdır” şeklinde konuştu.

Dünya topraklarının 3’te 1’i verimsiz durumdadır

Bilinçsizce yapılan ilaçlama ve gübre kullanımı, aşırı sulama gibi nedenlerin toprağın verimsizliğine yol açtığını anlatan Mehmet Reis, diğer taraftan da kentleşme, sanayi tesisleri, madencilik gibi faktörlerin, tarıma elverişli ekilebilir alanlarda yapılmaması gerektiğini vurguladı. Dünyadaki toprakların 3’te 1’nin verimsiz durumda olduğuna dikkat çeken Mehmet Reis, küresel ısınma, yağışların azalması, yer altı sularının çekilmesi gibi onlarca nedenin, tarım alanları tehdit etmeye devam ettiğini açıkladı.
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de kentlerde yaşayan nüfusun, kırsalda yaşayan nüfusu geçtiğini belirten Mehmet Reis, konuşmasına söyle devam etti:
“Ülkemizde 1927 yılında nüfusunun %76’sı kırsal kesimde yaşarken, 2015 yılına gelindiğinde nüfusun %25’i kırsal kesimde yaşıyor. Kırsal kesimde yaşayan nüfus ile kentlerde yaşayan nüfus, yer değiştiriyor ve kentlere ciddi bir göç sürüyor. Nitekim dünya genelinde de, kırsal kesimde yaşayan nüfus hızla geriliyor. Göçler, toprak kaybı, tarım alanlarının amacı dışında kullanılması, gelecek açısından ciddi bir risk oluşturuyor. Kuraklığa bağlı tehditlerin oluşmaması için, kuraklığa dayanıklı tohumların kullanılması, yerli tohumların korunması ve desteklenmesi gibi tedbirlerin alınması gerekiyor”  diye konuştu.

Tarımsal sanayi, kalkınmanın önemli bir ayağıdır

Gelişmiş ülkelerin tarıma büyük önem verdiğini ifade eden Mehmet Reis, bu ülkelerin kendi topraklarının yanı sıra, başka ülkelerden de verimli toprakları kiralayıp, gıda üretimi yapmakta olduğuna işaret etti. Gelişmiş ülkeler açısından gıda üretiminin sosyal ve ekonomik güç olarak ele alındığının altını çizen Mehmet Reis, son yıllarda ülkelerin tarım politikalarını yeniden gözden geçirip, uzun vadeli yol haritalarını hazırlamakta olduğunu söyledi.
Türkiye’nin ‘tarım ülkesi’ olma konumuyla şanslı olduğunu açıklayan Mehmet Reis, şunları kaydetti:
“Tarıma elverişli topraklarımız var ve bu konuda ülke olarak halen çok şanslıyız. Bu nedenle, verimli tarım arazilerinin, kesinlikle amacı dışında kullanılmasının önüne geçmeliyiz. Bu arada, TÜİK’in verilerine göre, ülkemizdeki istihdamın %22’ni tarım sektörü oluşturuyor. Bu da, her 5 kişiden birinin tarım sektöründe olduğu anlamına geliyor. Zira tarım sektöründe, daha yaşlı bir nüfus çalışıyor. Oysa yine TÜİK’in Haziran 2015 verilerine göre, 2 milyon 880 bin işsizimiz var. İşsizlik, en yoğun genç nüfusta gözleniyor. Bu konuda özetle, genç nüfusun, tarımda çalışmaya yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gençler, kesinlikle tarım ekonomisine geçmek için teşvik edilmelidir. Gençlerin, doğduğu yerde doymalarını sağlarsak; hem ülkemizin iç tüketimi için ihtiyacımız olan gıda üretimini yaparız, hem dünyaya daha çok gıda ihracatı yaparak cari açığa çare oluruz, hem işsizliğin önüne geçeriz, hem de nüfusun sosyal ve ekonomik olarak daha refah içinde yaşamasını sağlayabiliriz” şeklinde konuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder