HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Oteller, Eylül ayı ile birlikte hareketlenen toplantı taleplerinden memnun
Yılın son çeyreğine yoğun toplantı talepleri geliyor
İş dünyası, Eylül ayı ile birlikte ciddi bir toplantı trafiğine girdi. Bayramlar ve yaz tatilleriyle sakin geçen dönemin ardından şirketler, Eylül ayından itibaren iş hayatında daha yoğun bir tempo izliyor. Son yıllarda Anadolu Yakası’nda açılan oteller, hem bölgenin toplantı ve etkinlik taleplerini karşılıyor; hem iş, tatil veya sağlık amaçlı gelen konuklarını misafir ediyorlar.
Bölgenin toplantı üssü olarak konumlandıklarını kaydeden Hilton Garden Inn Canpark Ümraniye Genel Müdürü Alp Atilla, şunları söyledi:
“Birçok global ve yerli şirketin hemen yanı başında yer almamız sebebiyle, toplantı organizasyonlarında ciddi bir talep almaktayız. Otelimiz, Ümraniye Haldun Alagaş Caddesindeki lokasyonuyla İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakasından gelecek olanlara kolay ulaşım sağlaması, önünde Metro durağının bulunması, yüksek tavanları ve gün ışığı alan salonlarıyla ferah mekanlarda toplantı ve organizasyon imkanı, Hilton kalite ve zarafetinde hazırlanan enfes lezzetlerle dolu toplantı paketi seçenekleriyle, iş dünyası tarafından yoğun ilgi görüyor. İçinde bulunduğumuz Eylül ayı ile birlikte iş insanlarının yanı sıra, dört mevsim uygun seyahat lokasyonlarını takip eden kültür turizmi ile sağlık ihtiyaçlarını birleştiren dünyanın her yerinden gezginleri ağırlıyoruz” dedi.
Yazın, Ortadoğulu turistler ile doluluklar arttı
Yoğun bir yaz dönemi geçirdiklerini ve özellikle Ortadoğu’dan gelen misafirleri ağırlıklarını anlatan Alp Atilla, konuşmasına söyle devam etti:
“Haziran 2017 tarihinde açılan otelimiz, geçen bir yılı aşkın süredir başarılı bir doluluk gerçekleştirdi. Ülkemizin yanı sıra, Ortadoğu, Almanya, Kuveyt, Amerika, Danimarka başta olmak üzere, birçok ülkeden misafirlerimizi ağırladık. Özellikle yaz döneminde Körfez ülkelerinden yoğun talep aldık ve bu ilgide Canpark AVM karma projesinde yer almamız ile ulaşım kolaylığı sağlamamızın büyük rolü oldu. Turistik amaçla gelen misafirlerimizin bir kısmı, alışveriş odaklı konaklamalar gerçekleştirdiğinden Canpark AVM’nin seçkin mağazalarıyla sunduğu alışveriş imkanları misafirlerimizi cezbetti. Özetle, sahip olduğumuz tüm değerlerimiz Hilton hizmeti ile buluşunca; gerek iş seyahati, gerek tatil, gerek sağlık amaçlı gelenlerin tercihi olmaktayız” diye konuştu.
Misafirlerin %47’sini, yabancı konuklar oluşturuyor
Yabancı misafirlerin taleplerinin, artarak devam ettiğini belirten Alp Atilla, şunları kaydetti:
“Otelimizde konaklayanların %53’nü yerli, %47’sini yabancı misafirlerimiz oluşturuyor. İç pazarın yanı sıra, yurtdışı pazarlarda da tanıtım ve pazarlama çalışmalarımız mevcut. Farklı ülkelerdeki seyahat acentalarıyla yaptığımız görüşmelerin meyvelerini almaktayız. Pazar çeşitliliğini arttırma yönündeki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu yıl, hedeflerimize ulaşacağımız başarılı bir yıl olacak. 2019 yılına rezervasyonlar almaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
25 Eylül 2018 Salı
24 Eylül 2018 Pazartesi
Avrupa Residence Suites, bu yıl yüksek doluluklar ile başarılı bir yıl geçiriyor
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Avrupa Residence Suites,
“Ev+Otel” konforunu birlikte sunuyor
Bir otel odasından daha büyük metrekaresi olan Residenceler, 1+1, 2+1, 3+1, 4+1 gibi farklı daire alternatifleri sunması nedeniyle, Ortadoğulu turistlerden, uzun süre kentte konaklayacak iş insanlarından, ailesiyle birlikte İstanbul’a seyahat edenlerden ve özelikle refakatçisiyle gelen sağlık turistlerinden yoğun ilgi ve talep görüyor. İstanbul’da, TEM Avrupa Konutları bitişiğinde bulunan Avrupa Residence Suites, kentin yoğun talep gören residenceleri arasında yer alıyor.
Temmuz ve Ağustos aylarında, %95 doluluk yakaladı
Ortadoğu pazarının tatil dönemleri olan Temmuz ve Ağustos aylarını değerlendiren Avrupa Residence Suites Genel Müdürü Ercan Yılmaz, şunları söyledi:
“Residence olarak, 2018 yaz sezonunu, bir önceki yıla göre daha hareketli geçirdik. Ailesiyle İstanbul’a gelen Ortadoğulu turistler, birkaç tane odası olan, mutfağı ve yaşam alanlarıyla ev konforunu sunan residencemizi tercih ettiler. Nitekim Ortadoğu pazarının en hareketli ülkeleri Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt’tir. Önceki yıllarda Suudi Arabistan’dan gelen misafirlerimiz birinci sırayı oluştururken, bu yıl birinci sırayı Katar Devleti vatandaşları aldı. Bu yılın Temmuz ve Ağustos aylarının tamamını yaklaşık %95 dolulukla geçirdik. Bu yüksek talep, fiyatlara da olumlu olarak yansıdı ve fiyatlarımızda %30 seviyesinde bir artış sağladık. Eylül ayının ilk haftası okulların açılmasıyla çocuklu ailelerin rezervasyonları azalsa da, rezervasyon akışımız sürüyor. Özellikle balayı, alışveriş ve estetik tedavi için gelen rezervasyonlar devam etmektedir. Önümüzdeki dönemde 15 Aralık’tan itibaren başlayacak olan yarıyıl tatilleri için, 20 Ocak tarihine kadar yine yoğun bir dönem bekliyoruz” dedi.
2019 yılına talepler gelmeye başladı
Bu yıl başarılı bir yıl geçirdiklerini anlatan Ercan Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bu yılın ilk sekiz ayında, beklentilerimizle paralel bir periyod geçirdik. 2018’in bir önceki yıldan daha yoğun geçeceğini düşünüyorduk. Dolulukta, yaklaşık %15 bir artış sağladık. Bununla birlikte fiyatlarda da bir artış oldu. Yılın geri kalan döneminde de, önceki yıllara oranla daha yoğun bir dönem geçireceğimizi düşünüyorum. 2019 yılını değerlendirmek için henüz erken olmakla birlikte, Ocak ve Şubat aylarına talepler geliyor” diye konuştu.
Misafirlerinin, %15’ni sağlık turistleri oluşturuyor
Tedavi için gelenlerin, ev konforu yaşatması nedeniyle residence’ları tercih ettiğini ifade eden Ercan Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
“Avrupa Residence Suites’de konaklayanların, yaklaşık %15’ini sağlık turistleri oluşturuyor. Özellikle Bulgaristan, Gürcistan, Irak, Libya gibi bulunduğumuz coğrafyadaki ülkelerden onkoloji, ortopedi gibi uzun dönemli sağlık tedavileri için ülkemize gelenlerle birlikte, estetik cerrahi, saç ekimi, burun ameliyatı gibi daha kısa süreli tedaviler için gelenler de ağırlıklı olarak residence’mizde konaklıyorlar. Nitekim residencelerde, refakatçisiyle gelen hastaların (onkoloji, ortopedi gibi 2 ay ve üzeri süren uzun soluklu tedavileri boyunca) kendilerine ait bir odada dinlenebilmesine imkan sağlanmaktadır” şeklinde konuştu.
Editöre bilgi:
Avrupa Residence Suites hakkında
2012 yılında faaliyete başlayan Avrupa Residence Suites’te, 85 metrekare ve 120 metrekare arasında tam donanımlı 148 adet daire bulunuyor. Ayrıca, 270 metrekare teraslı dubleks ve 250 metrekare seyir teraslı 360 derece manzarası olan daireleri de mevcut. Oda sayısı yüksek olan dairelerde, 10 kişiye kadar konaklama imkanı olduğundan, Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere Ortadoğulu turistler tarafından yoğun talep gerçekleşiyor. Belli bir süre için İstanbul’a ailesiyle birlikte gelenler ve daha uzun bir süre kentte iş nedeniyle kalacaklar da, Avrupa Residence Suites’te konaklamaya yöneliyor. Bir otelin sunduğu resepsiyon, güvenlik, temizlik, kapalı yüzme havuzu, sauna, fitness salonu gibi hizmetleri veren Residence’de, misafirler yemeklerini kendileri pişirebileceği gibi tesisin dışındaki restoranlardan da sipariş vermektedir.
21 Eylül 2018 Cuma
Her Çalkantı Turizm Sektörünü etkiler....
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
YATIRIMCIYI DESTEKLEYEN TEŞVİK TEDBİRLERİ DEVREYE ALINMALI
Ekonomideki dalgalanmanın turizm sektörünü olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Hilton Dalaman SarıgermeResort&Spa Genel Müdürü Tunç Batum, yatırımcıyı destekleyen teşvik tedbirlerinin acil devreye alınması gerektiğini savundu
Türkiye’nin kalkınmasında ve ülkeye döviz girdisinde oldukça büyük bir rol oynayan turizm sektörü, kurdaki artışla dalgalanma yaşadı. Bu artış, gelirini döviz cinsinden sağlayan işletmeler için ciro ve maliyet rakamlarına olumlu yansırken, enflasyon ve ithal girdi maliyetlerinin Türk Lirası cinsinden artmasıyla eriyor. Sektördeki dalgalanma hakkında açıklamalarda bulunan Hilton Dalaman SarıgermeResort&Spa Genel Müdürü Tunç Batum, Hilton Dalaman olarak gelecek 4 seneyi kapsayan ciddi bir yatırım bütçesi ayırdıklarını ifade ederek, ‘’Bu yatırıma ayırdığımız bütçe TL cinsinden baktığımızda son 8 ayda yaklaşık yüzde 35 arttı. Bu bağlamda yatırımcıyı destekleyen birtakım teşvik tedbirlerinin veya vergi muafiyetlerinin acil devreye alınması gerekiyor’’ açıklamasında bulundu.
HER ÇALKANTI TURİZM SEKTÖRÜNÜ ETKİLER
Ekonomi ve siyasette yaşanan her çalkantının turizm sektörünü olumsuz yönde etkilediğini belirten Tunç Batum, ‘’Tüm ülkelerle ilişkilerde “Politik” olup kendi çıkarlarımızı ön planda tutmamız ancak ipleri kopartmamamız çok önemli. Bakınız bugün 35 milyar USD olan Türk Turizminin toplam girdisi aslında ülkenin gerçek potansiyeline baktığımızda çok düşük. Gerçek bir orta vadeli planlamayla bu rakam 70 milyar USD ye 6-8 yıl içerisinde ulaşır. Bu tutar bazı sektörlerin altında gözükse bile ara malı ithalatı en düşük sektörlerden birisi olduğundan Türkiye kasasına katkısı daha büyük. 2017 yılı itibarıyla Türkiye’de ithal edilen malların yaklaşık yüzde 73’ünü ara malları, yaklaşık yüzde 12’sini ise tüketim malları oluşturuyor, geri kalanı da iç üretim. Turizm sektörünün gerçek gücü işte burada yatıyor. Toplam cironun %12 civarlarında değerler ara malı veya tüketim malı olarak ithal ediliyor. Bu tutarın üzerindeki tutar tamamen Türk ekonomisine giriyor. Dolayısıyla döviz girdilerinin bu kadar önemli olduğu bu yıllarda jeo-politik ayarlarda biraz daha olumlu ilişkiler tesis edilmesi ve yatırımların da kısa ve uzun vadelerde destinasyonların dinamiklerine göre doğru planlanmasıyla, Türk Turizmi ve Türkiye ekonomisi kısa zamanda yaralarını saracak bir seviyeye gelecektir’’ açıklamasında bulundu.
2018 yılının turizm sektörü açısından, yaşanan 3 yıllık sürece pansuman görevi gördüğünü ifade eden Hilton Dalaman SarıgermeResort&Spa Genel Müdürü Tunç Batum, ‘’İç pazardaki canlanma, Rusya ve BDT ülkeleriyle ilişkilerin rayına oturması, Batı Avrupa segmentinin yavaş yavaş da olsa tekrar geri gelmesi gerçekten de Akdeniz’den Karadeniz’e kadar tüm turizmcileri sevindirdi’’ dedi. Hilton Dalaman olarak da hedeflerini yakaladıkları bir yılı geride bıraktıklarını söyleyen Batum, son 2 yıldır tohumlarını attıkları yurtdışı tanıtımlarının meyvesini özellikle İngiltere ve Avrupa pazarında topladıklarını dile getirdi.
Ana pazarlarının İngiltere, Avrupa ve iç pazar olduğunu ifade eden Batum, hedef pazarları arasında da Rusya ve Ukrayna olduğunu belirterek, ‘’Bu pazarlarda her geçen yıl artış yaşıyoruz. Özellikle Marmaris, Bodrum ve Dalaman Rusya için yeni alışılan destinasyonlar diyebiliriz’’ diye konuştu.
YATIRIMCIYI DESTEKLEYEN TEŞVİK TEDBİRLERİ DEVREYE ALINMALI
Ekonomideki dalgalanmanın turizm sektörünü olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Hilton Dalaman SarıgermeResort&Spa Genel Müdürü Tunç Batum, yatırımcıyı destekleyen teşvik tedbirlerinin acil devreye alınması gerektiğini savundu
Türkiye’nin kalkınmasında ve ülkeye döviz girdisinde oldukça büyük bir rol oynayan turizm sektörü, kurdaki artışla dalgalanma yaşadı. Bu artış, gelirini döviz cinsinden sağlayan işletmeler için ciro ve maliyet rakamlarına olumlu yansırken, enflasyon ve ithal girdi maliyetlerinin Türk Lirası cinsinden artmasıyla eriyor. Sektördeki dalgalanma hakkında açıklamalarda bulunan Hilton Dalaman SarıgermeResort&Spa Genel Müdürü Tunç Batum, Hilton Dalaman olarak gelecek 4 seneyi kapsayan ciddi bir yatırım bütçesi ayırdıklarını ifade ederek, ‘’Bu yatırıma ayırdığımız bütçe TL cinsinden baktığımızda son 8 ayda yaklaşık yüzde 35 arttı. Bu bağlamda yatırımcıyı destekleyen birtakım teşvik tedbirlerinin veya vergi muafiyetlerinin acil devreye alınması gerekiyor’’ açıklamasında bulundu.
HER ÇALKANTI TURİZM SEKTÖRÜNÜ ETKİLER
Ekonomi ve siyasette yaşanan her çalkantının turizm sektörünü olumsuz yönde etkilediğini belirten Tunç Batum, ‘’Tüm ülkelerle ilişkilerde “Politik” olup kendi çıkarlarımızı ön planda tutmamız ancak ipleri kopartmamamız çok önemli. Bakınız bugün 35 milyar USD olan Türk Turizminin toplam girdisi aslında ülkenin gerçek potansiyeline baktığımızda çok düşük. Gerçek bir orta vadeli planlamayla bu rakam 70 milyar USD ye 6-8 yıl içerisinde ulaşır. Bu tutar bazı sektörlerin altında gözükse bile ara malı ithalatı en düşük sektörlerden birisi olduğundan Türkiye kasasına katkısı daha büyük. 2017 yılı itibarıyla Türkiye’de ithal edilen malların yaklaşık yüzde 73’ünü ara malları, yaklaşık yüzde 12’sini ise tüketim malları oluşturuyor, geri kalanı da iç üretim. Turizm sektörünün gerçek gücü işte burada yatıyor. Toplam cironun %12 civarlarında değerler ara malı veya tüketim malı olarak ithal ediliyor. Bu tutarın üzerindeki tutar tamamen Türk ekonomisine giriyor. Dolayısıyla döviz girdilerinin bu kadar önemli olduğu bu yıllarda jeo-politik ayarlarda biraz daha olumlu ilişkiler tesis edilmesi ve yatırımların da kısa ve uzun vadelerde destinasyonların dinamiklerine göre doğru planlanmasıyla, Türk Turizmi ve Türkiye ekonomisi kısa zamanda yaralarını saracak bir seviyeye gelecektir’’ açıklamasında bulundu.
2018 yılının turizm sektörü açısından, yaşanan 3 yıllık sürece pansuman görevi gördüğünü ifade eden Hilton Dalaman SarıgermeResort&Spa Genel Müdürü Tunç Batum, ‘’İç pazardaki canlanma, Rusya ve BDT ülkeleriyle ilişkilerin rayına oturması, Batı Avrupa segmentinin yavaş yavaş da olsa tekrar geri gelmesi gerçekten de Akdeniz’den Karadeniz’e kadar tüm turizmcileri sevindirdi’’ dedi. Hilton Dalaman olarak da hedeflerini yakaladıkları bir yılı geride bıraktıklarını söyleyen Batum, son 2 yıldır tohumlarını attıkları yurtdışı tanıtımlarının meyvesini özellikle İngiltere ve Avrupa pazarında topladıklarını dile getirdi.
Ana pazarlarının İngiltere, Avrupa ve iç pazar olduğunu ifade eden Batum, hedef pazarları arasında da Rusya ve Ukrayna olduğunu belirterek, ‘’Bu pazarlarda her geçen yıl artış yaşıyoruz. Özellikle Marmaris, Bodrum ve Dalaman Rusya için yeni alışılan destinasyonlar diyebiliriz’’ diye konuştu.
Çocuklarımızı, kamburluktan korumanın 7 püf noktası...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Çocuklarımızı, kamburluktan korumanın 7 püf noktası
Okulların açılması ile birlikte çocuklarımıza binen yükler, tekrar başladı. Duruş bozuklukları içerisinde Skolyoz kadar farkında olunmasa da, “kamburluk” ta çocuklarımızın omurga yapısını son yıllarda artan oranlarda etkiliyor.
Pek çok tipi olan kamburluk hakkında bilgi veren Therapy Sport Center’dan Uzman Fizyoterapist
Altan Yalım, şunları söyledi:
“Kamburluk yada tıptaki adıyla Kifoz bozukluğunun bir şekli olan Postüral Kifozu (duruş bozukluğuna bağlı gelişen kambur olma durumu) inceleyecek olursak, erkek çocuklarda okul çağıyla beraber uygun olmayan sportif faaliyetler ve okul gereçlerinin kötü şekilde taşınmasıyla ortaya çıkarken, kız çocuklarda ise buna ek olarak vücudun ergenlikteki değişimiyle de oluşabilir. Günümüzde bunlara ek olarak, bilişim teknolojisi aletleri de, postüral duruşu sorunlarına eklenmiştir. Kız çocuklarda görünme oranı, erkek çocuklara göre daha fazladır. Kamburluk, zamanla hafif ağrıya, o da duruştaki bozukluğun artmasına ve zamanla eklem tutulması ve kas kısalığı sorunlarına ve ileriki aşamada estetik - psikolojik sorunlara yol açabiliyor” dedi.
Basit önlemler ile kamburluk riskinden korunma yolları
Basit önlemlerle çocuklarımızı kamburluk riskinden korumanın yolları hakkında bilgi veren Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları anlattı.
1-Çocuklarımıza, erken yaşlardan itibaren mutlaka spor alışkanlığı kazandırmak. Özellikle, yüzme ve jimnastik gibi sporlara yönlendirmek.
2-Bilgisayar ve cep telefonu kullanımında postürünü (dik duruşu) korumasını öğretmek. Kesinlikle, bilgisayarı yatakta yatarak kullanmalarını engellemek. Bilgisayarlar, oturarak ve masada kullanılmalıdır.
3-Çalışma masasının ve koltuğunun yüksekliğini uygun şekilde ayarlamak. Çocuğun olabildiğince, dik bir şekilde oturmasını sağlamak.
4-Okulda veya sporda, eşyalarını mutlaka sırtına göre ayarlanmış sırt çantasıyla taşımasını sağlamak. Günlük taşıması gerekenden, daha fazla ağırlık olmamasına dikkat etmek.
5-Beslenme ve kilo sorunlarına dikkat etmek. Aşırı kilonun, kamburluk sebeplerinden birisi olduğunu bilmek.
6-Öğretmenlerinden okulda geçirdiği zaman içerisinde, bu konuda destek ve yönlendirme yapmalarını istemek.
7-Uygun yatak seçimi yapmak. Çocuğun omurga yapısını etkileyecek düzeyde, yumuşak veya sert yataklardan sakınmak ve uyku düzenine dikkat etmek.
Çocuklarımızı, kamburluktan korumanın 7 püf noktası
Okulların açılması ile birlikte çocuklarımıza binen yükler, tekrar başladı. Duruş bozuklukları içerisinde Skolyoz kadar farkında olunmasa da, “kamburluk” ta çocuklarımızın omurga yapısını son yıllarda artan oranlarda etkiliyor.
Pek çok tipi olan kamburluk hakkında bilgi veren Therapy Sport Center’dan Uzman Fizyoterapist
Altan Yalım, şunları söyledi:
“Kamburluk yada tıptaki adıyla Kifoz bozukluğunun bir şekli olan Postüral Kifozu (duruş bozukluğuna bağlı gelişen kambur olma durumu) inceleyecek olursak, erkek çocuklarda okul çağıyla beraber uygun olmayan sportif faaliyetler ve okul gereçlerinin kötü şekilde taşınmasıyla ortaya çıkarken, kız çocuklarda ise buna ek olarak vücudun ergenlikteki değişimiyle de oluşabilir. Günümüzde bunlara ek olarak, bilişim teknolojisi aletleri de, postüral duruşu sorunlarına eklenmiştir. Kız çocuklarda görünme oranı, erkek çocuklara göre daha fazladır. Kamburluk, zamanla hafif ağrıya, o da duruştaki bozukluğun artmasına ve zamanla eklem tutulması ve kas kısalığı sorunlarına ve ileriki aşamada estetik - psikolojik sorunlara yol açabiliyor” dedi.
Basit önlemler ile kamburluk riskinden korunma yolları
Basit önlemlerle çocuklarımızı kamburluk riskinden korumanın yolları hakkında bilgi veren Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları anlattı.
1-Çocuklarımıza, erken yaşlardan itibaren mutlaka spor alışkanlığı kazandırmak. Özellikle, yüzme ve jimnastik gibi sporlara yönlendirmek.
2-Bilgisayar ve cep telefonu kullanımında postürünü (dik duruşu) korumasını öğretmek. Kesinlikle, bilgisayarı yatakta yatarak kullanmalarını engellemek. Bilgisayarlar, oturarak ve masada kullanılmalıdır.
3-Çalışma masasının ve koltuğunun yüksekliğini uygun şekilde ayarlamak. Çocuğun olabildiğince, dik bir şekilde oturmasını sağlamak.
4-Okulda veya sporda, eşyalarını mutlaka sırtına göre ayarlanmış sırt çantasıyla taşımasını sağlamak. Günlük taşıması gerekenden, daha fazla ağırlık olmamasına dikkat etmek.
5-Beslenme ve kilo sorunlarına dikkat etmek. Aşırı kilonun, kamburluk sebeplerinden birisi olduğunu bilmek.
6-Öğretmenlerinden okulda geçirdiği zaman içerisinde, bu konuda destek ve yönlendirme yapmalarını istemek.
7-Uygun yatak seçimi yapmak. Çocuğun omurga yapısını etkileyecek düzeyde, yumuşak veya sert yataklardan sakınmak ve uyku düzenine dikkat etmek.
20 Eylül 2018 Perşembe
15 Eylül Dünya Temizlik Günü Hareketi’ne destek verdiler...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
15 Eylül Dünya Temizlik Günü Hareketi’ne destek verdiler
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)’un öncülüğündeki 15 Eylül Dünya Temizlik Günü Hareketi’ne, BW PLUS The President Hotel ve BW Citadel Hotel katılarak destek verdi. Her iki otel, Ahırkapı Sahilini ve çevreyi temizlerken, onlarca torba çöp topladılar.
BW Plus The President Hotel Genel Müdürü Aytekin Güç başta olmak üzere, iki otelin yönetim ekibi ve çalışanları, İstanbulluların ve kente gelen turistlerin uğrak noktası olan Ahırkapı Sahilini plastik şişe, cam ve kağıt atıklarından temizlediler. Artaş Grubu Turizm Yatırımları bünyesindeki iki otelin, çevreye duyarlı yaklaşımları, bölgedeki vatandaşlar ve turistler tarafından tebrik edilerek, büyük takdir topladı.
Daha temiz bir Ahırkapı ve Sultanahmet Bölgesi için harekete geçtiklerini kaydeden Aytekin Güç, şunları söyledi: “Dünya genelinde her yıl, 150 ülkeden milyonlarca insan bir araya gelerek, daha temiz bir dünya için 15 Eylül Dünya Temizlik Günü kapsamında çöp toplamaktadır. TÜROB’un öncülüğündeki harekete katılarak, ülkemize ve dünyamıza olan sorumluluğumuzu yerine getirdik” dedi.
15 Eylül Dünya Temizlik Günü Hareketi’ne destek verdiler
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)’un öncülüğündeki 15 Eylül Dünya Temizlik Günü Hareketi’ne, BW PLUS The President Hotel ve BW Citadel Hotel katılarak destek verdi. Her iki otel, Ahırkapı Sahilini ve çevreyi temizlerken, onlarca torba çöp topladılar.
BW Plus The President Hotel Genel Müdürü Aytekin Güç başta olmak üzere, iki otelin yönetim ekibi ve çalışanları, İstanbulluların ve kente gelen turistlerin uğrak noktası olan Ahırkapı Sahilini plastik şişe, cam ve kağıt atıklarından temizlediler. Artaş Grubu Turizm Yatırımları bünyesindeki iki otelin, çevreye duyarlı yaklaşımları, bölgedeki vatandaşlar ve turistler tarafından tebrik edilerek, büyük takdir topladı.
Daha temiz bir Ahırkapı ve Sultanahmet Bölgesi için harekete geçtiklerini kaydeden Aytekin Güç, şunları söyledi: “Dünya genelinde her yıl, 150 ülkeden milyonlarca insan bir araya gelerek, daha temiz bir dünya için 15 Eylül Dünya Temizlik Günü kapsamında çöp toplamaktadır. TÜROB’un öncülüğündeki harekete katılarak, ülkemize ve dünyamıza olan sorumluluğumuzu yerine getirdik” dedi.
18 Eylül 2018 Salı
Lidya Grup, SIGN İstanbul 2018’de Teknoloji Şovu yapacak...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Lidya Grup, SIGN İstanbul 2018’de Teknoloji Şovu yapacak
Lidya Grup, SIGN İstanbul 2018’de milyon dolarlık dijital baskı makinelerini sergileyecek. Teknolojisiyle baskı sektörünün dünya devleri arasında yer alan Xerox, Epson ve EFI markalarının Türkiye distribütörü olan Lidya Grup standında, 3 markadan 15 makine yer alacak. Fuara özel yaptığı kampanyalı fiyatları nedeniyle, standında ülke genelinden ziyaretçilerini ağırlayacak.
20.Uluslararası Endüstriyel Reklam ve Dijital Baskı Teknolojileri SIGN İstanbul 2018 Fuarı, 20-23 Eylül tarihleri arasında TÜYAP’ta düzenlenecek. Fuarda, dijital baskı teknolojisi, tekstil baskı ve serigrafi teknolojisi, sign teknolojisi, görsel iletişim, Led & Led ekran, endüstriyel baskı, 3D baskı, promosyon gibi geniş bir ürün yelpazesini görme imkanı bulunacak.
Dijital baskı sektörünün “star makinelerini” sergileyecek
Dijital baskı sektörünün lideri olarak, fuarlarda teknoloji şovu yaptıklarını ifade eden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:
“Geçmiş yıllarda ileri teknolojideki makineleri, sadece uluslararası fuarlarda görerek, inceleme fırsatlarını yakalıyorduk. Lidya Grup ile bu durum kesinlikle değişti. Sektörümüzde, dünyanın en ileri teknolojisine sahip olan star makinelerini, herkesin görebilmesi ve deneyimlemesi için standımızda sergileyeceğiz. Örneğin, 700 bin dolarlık bir makinemizin kurulumunu yaparak, teknolojisini ve üretim çıktılarını fuar ziyaretçileri ile paylaşacağız” dedi.
Sektöre “teknoloji danışmanlığı” yapıyor
Sahip oldukları bilgi birikimi ve tecrübeyi, pazardaki firmalar ile paylaştıklarını belirten Lidya Grup Grafik Sanatlar Satış Direktörü Adem Öz, şunları kaydetti:
“Bizim müşterilerimiz ile olan diyaloğumuz, sadece ürün satmak üzerine değil. Müşterilerimize, teknolojilerini ilerletme ve karlılıklarını arttırıp cirolarını yükseltme danışmanlığının yönlendirmelerini yapıyoruz. Türkiye’de birçok baskı merkezi Lidya Grup’un danışmanlığı ile büyümüştür ve başarı öykülerimize yenilerini eklemeye devam edeceğiz” dedi.
Farklı teknolojiye sahip olan 3 dünya markası, Lidya Grup çatısı altında birleşti
Dijital baskı sektöründe, farklı teknolojiye sahip olan 3 dünya markası, Lidya Grup çatısı altında birleşti. Xerox’un pazara sunduğu çözümler, A4 bazlı tabaka baskıdan, bobin endüstriyel üretim baskıya kadar, farklı gramajlardaki kağıt üzerine baskı çözümleridir. Epson tarafında, büyük format CAD baskıdan poster baskıya, iç mekandan dış mekana kadar baskı yapabilme teknolojisi mevcuttur. Endüstriyel reklamcılığa ve üretim sanayisine hitap eden EFI, en iddialı UV teknolojisine sahiptir ve kullanıcı tercihleri değerlendirildiğinde “maliyet fayda ve kesintisiz hizmet olguları” ile ön plana çıkmaktadır.
Lidya Grup, SIGN İstanbul 2018’de Teknoloji Şovu yapacak
Lidya Grup, SIGN İstanbul 2018’de milyon dolarlık dijital baskı makinelerini sergileyecek. Teknolojisiyle baskı sektörünün dünya devleri arasında yer alan Xerox, Epson ve EFI markalarının Türkiye distribütörü olan Lidya Grup standında, 3 markadan 15 makine yer alacak. Fuara özel yaptığı kampanyalı fiyatları nedeniyle, standında ülke genelinden ziyaretçilerini ağırlayacak.
20.Uluslararası Endüstriyel Reklam ve Dijital Baskı Teknolojileri SIGN İstanbul 2018 Fuarı, 20-23 Eylül tarihleri arasında TÜYAP’ta düzenlenecek. Fuarda, dijital baskı teknolojisi, tekstil baskı ve serigrafi teknolojisi, sign teknolojisi, görsel iletişim, Led & Led ekran, endüstriyel baskı, 3D baskı, promosyon gibi geniş bir ürün yelpazesini görme imkanı bulunacak.
Dijital baskı sektörünün “star makinelerini” sergileyecek
Dijital baskı sektörünün lideri olarak, fuarlarda teknoloji şovu yaptıklarını ifade eden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:
“Geçmiş yıllarda ileri teknolojideki makineleri, sadece uluslararası fuarlarda görerek, inceleme fırsatlarını yakalıyorduk. Lidya Grup ile bu durum kesinlikle değişti. Sektörümüzde, dünyanın en ileri teknolojisine sahip olan star makinelerini, herkesin görebilmesi ve deneyimlemesi için standımızda sergileyeceğiz. Örneğin, 700 bin dolarlık bir makinemizin kurulumunu yaparak, teknolojisini ve üretim çıktılarını fuar ziyaretçileri ile paylaşacağız” dedi.
Sektöre “teknoloji danışmanlığı” yapıyor
Sahip oldukları bilgi birikimi ve tecrübeyi, pazardaki firmalar ile paylaştıklarını belirten Lidya Grup Grafik Sanatlar Satış Direktörü Adem Öz, şunları kaydetti:
“Bizim müşterilerimiz ile olan diyaloğumuz, sadece ürün satmak üzerine değil. Müşterilerimize, teknolojilerini ilerletme ve karlılıklarını arttırıp cirolarını yükseltme danışmanlığının yönlendirmelerini yapıyoruz. Türkiye’de birçok baskı merkezi Lidya Grup’un danışmanlığı ile büyümüştür ve başarı öykülerimize yenilerini eklemeye devam edeceğiz” dedi.
Farklı teknolojiye sahip olan 3 dünya markası, Lidya Grup çatısı altında birleşti
Dijital baskı sektöründe, farklı teknolojiye sahip olan 3 dünya markası, Lidya Grup çatısı altında birleşti. Xerox’un pazara sunduğu çözümler, A4 bazlı tabaka baskıdan, bobin endüstriyel üretim baskıya kadar, farklı gramajlardaki kağıt üzerine baskı çözümleridir. Epson tarafında, büyük format CAD baskıdan poster baskıya, iç mekandan dış mekana kadar baskı yapabilme teknolojisi mevcuttur. Endüstriyel reklamcılığa ve üretim sanayisine hitap eden EFI, en iddialı UV teknolojisine sahiptir ve kullanıcı tercihleri değerlendirildiğinde “maliyet fayda ve kesintisiz hizmet olguları” ile ön plana çıkmaktadır.
Turquality danışmanlığında, İzmir’den Toronto’ya hizmet verilecek ...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
“Turquality danışmanlığı” için işbirliği yaptılar, Kanada ve İzmir’de şubeler açtılar
Turquality danışmanlığında,
İzmir’den Toronto’ya hizmet verilecek
Progroup Uluslararası Danışmanlık ve World 17 Kanada şirketleri, “Turquality danışmanlığı” için işbirliği yaptı. İki şirketin işbirliği ile geçtiğimiz günlerde faaliyete başlayan Kanada-Toronto şubesinin ardından, 15 Eylül Cumartesi günü İzmir şubesinin açılışı gerçekleşti.
İzmir Gaziemir’deki ofisin görkemli açılışına, Gaziemir Kaymakamı Yaşar Dönmez, Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, World 17 Kanada CEO’su Adam Evren Garipoğlu’nun aralarında bulunduğu kamu ve yerel yönetimlerden yetkililer ve iş dünyasının temsilcileri katıldı. Açılışa katılanlar, “Turquality iş modelinin”, markalaşma ve ihracat süreçlerini hızlandırdığı konusunda görüş alışverişinde bulundular.
Turquality danışmanlığı çalışmalarını global arenaya taşıdıklarını açıklayan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, önümüzdeki günlerde; gıda, tekstil, turizm, inşaat, mobilya gibi sektörlerden bir grup Türk işadamını, Toronto’ya götürerek ihracat ile işbirliği fırsatlarının sağlanmasına öncülük edeceklerini söyledi.
Turquality’de, bugüne kadar yaklaşık 2.2 milyar TL destek sağlandı
Açılış töreninde Turquality Destek Programı hakkında bilgi veren Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:
“23 Kasım 2004 tarihinde yürürlüğe giren Turquality Destek Programı kapsamında, 160 firmanın 171 markası Turquality Destek Programı’ndan, 75 firmanın 75 markası da Marka Destek Programı’ndan faydalandı. Bugüne kadar firma ve markalara, yaklaşık 2.2 milyar TL destek sağlandı. Verilen desteği etkin kullanarak ihracatını %35 artıran firmalar bulunurken, Turquality’ye girip kaynağı hiç kullanmadan tüketen firmalar da mevcut. Dolayısıyla, kaynağın nasıl kullanılacağı ile ilgili olarak bizler, Turquality programına dahil olan firmalara ‘Turquality Stratejik Yol Haritası’nın hazırlanmasında rehberlik ederek, danışmanlık hizmeti veriyoruz” dedi.
Progroup’tan “Turquality İş Modeli” oluşturuldu
Turquality’nin bir iş modeli olarak algılanmasının, firmaların markalaşma ve ihracat süreçlerini hızlandırdığının altını çizen Turquality Doktoru Dr. Salim Çam, şunları belirtti:
“Devlet destekli markalaşma programı olan Turquality, Türk markalarının dünya pazarlarında güçlü bir şekilde yer almasına ve öğrenen bir organizasyona dönüşümüne imkan sağlıyor. Kısaca Turquality, firmaların markalaşma ve ihracat süreçlerini hızlandırıyor. Progroup olarak sunduğumuz Turquality İş Modeli kapsamında; stratejik yol haritası, bütçe planlama yönetimi, insan kaynakları yönetimi, kurumsal yönetim, marka yönetimi, pazarlama ve satış yönetimi, tedarik zinciri yönetimi, ürün geliştirme yönetimi, bilgi sistemleri yönetimi, aile şirketleri yönetimi, süreç iyileştirme yönetimi, maliyetleri düşürme yönetimi ve gelişim yol haritası gibi geniş süreçte hizmet veriyoruz” diye konuştu.
“Turquality danışmanlığı” için işbirliği yaptılar, Kanada ve İzmir’de şubeler açtılar
Turquality danışmanlığında,
İzmir’den Toronto’ya hizmet verilecek
Progroup Uluslararası Danışmanlık ve World 17 Kanada şirketleri, “Turquality danışmanlığı” için işbirliği yaptı. İki şirketin işbirliği ile geçtiğimiz günlerde faaliyete başlayan Kanada-Toronto şubesinin ardından, 15 Eylül Cumartesi günü İzmir şubesinin açılışı gerçekleşti.
İzmir Gaziemir’deki ofisin görkemli açılışına, Gaziemir Kaymakamı Yaşar Dönmez, Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, World 17 Kanada CEO’su Adam Evren Garipoğlu’nun aralarında bulunduğu kamu ve yerel yönetimlerden yetkililer ve iş dünyasının temsilcileri katıldı. Açılışa katılanlar, “Turquality iş modelinin”, markalaşma ve ihracat süreçlerini hızlandırdığı konusunda görüş alışverişinde bulundular.
Turquality danışmanlığı çalışmalarını global arenaya taşıdıklarını açıklayan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, önümüzdeki günlerde; gıda, tekstil, turizm, inşaat, mobilya gibi sektörlerden bir grup Türk işadamını, Toronto’ya götürerek ihracat ile işbirliği fırsatlarının sağlanmasına öncülük edeceklerini söyledi.
Turquality’de, bugüne kadar yaklaşık 2.2 milyar TL destek sağlandı
Açılış töreninde Turquality Destek Programı hakkında bilgi veren Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:
“23 Kasım 2004 tarihinde yürürlüğe giren Turquality Destek Programı kapsamında, 160 firmanın 171 markası Turquality Destek Programı’ndan, 75 firmanın 75 markası da Marka Destek Programı’ndan faydalandı. Bugüne kadar firma ve markalara, yaklaşık 2.2 milyar TL destek sağlandı. Verilen desteği etkin kullanarak ihracatını %35 artıran firmalar bulunurken, Turquality’ye girip kaynağı hiç kullanmadan tüketen firmalar da mevcut. Dolayısıyla, kaynağın nasıl kullanılacağı ile ilgili olarak bizler, Turquality programına dahil olan firmalara ‘Turquality Stratejik Yol Haritası’nın hazırlanmasında rehberlik ederek, danışmanlık hizmeti veriyoruz” dedi.
Progroup’tan “Turquality İş Modeli” oluşturuldu
Turquality’nin bir iş modeli olarak algılanmasının, firmaların markalaşma ve ihracat süreçlerini hızlandırdığının altını çizen Turquality Doktoru Dr. Salim Çam, şunları belirtti:
“Devlet destekli markalaşma programı olan Turquality, Türk markalarının dünya pazarlarında güçlü bir şekilde yer almasına ve öğrenen bir organizasyona dönüşümüne imkan sağlıyor. Kısaca Turquality, firmaların markalaşma ve ihracat süreçlerini hızlandırıyor. Progroup olarak sunduğumuz Turquality İş Modeli kapsamında; stratejik yol haritası, bütçe planlama yönetimi, insan kaynakları yönetimi, kurumsal yönetim, marka yönetimi, pazarlama ve satış yönetimi, tedarik zinciri yönetimi, ürün geliştirme yönetimi, bilgi sistemleri yönetimi, aile şirketleri yönetimi, süreç iyileştirme yönetimi, maliyetleri düşürme yönetimi ve gelişim yol haritası gibi geniş süreçte hizmet veriyoruz” diye konuştu.
Türk StartUp’ı TIRPORT, Türkiye'yi Çin’de temsil edecek ...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Alibaba’nın dikkatini çeken TIRPORT, Çin’de yarı finale katılıyor
Türk StartUp’ı TIRPORT, Türkiye'yi Çin’de temsil edecek
Alibaba’nın dikkatini çeken Türk StartUp’ı TIRPORT, bugün (17 Eylül 2018), Çin’de düzenlenecek olan yarı finale katılacak ilk 5 takım arasında yer alıyor.
Geçtiğimiz günlerde, Afrika ve Ortadoğu bölgesinden 400’e yakın StartUp arasından, TIRPORT ilk 5’e kaldı. Create@Alibaba’nın Unicorn adayları arasında dünya yarı finaline katılacak olan TIRPORT, lojistik yönetimini dijitalleştirerek, Endüstri 4.0’a taşıyan bir iş modeli geliştirdi.
Lojistik operasyonları, “gerçek zamanlı ve konum tabanlı” izleniyor
Lojistik StartUp’ı TIRPORT dijital iş modelinde (B2B); yük verenler, lojistik firmaları ve kamyoncular, dijital platform üzerinden birbirlerine ulaşmaktadırlar. Yük veren fabrikalar, şirketler veya lojistik firmaları; devam eden lojistik operasyonlarını gerçek zamanlı ve konum tabanlı izlemektedirler. Firmalar kendilerine özel ekranlardan, tüm operasyonları anlık olarak izleyerek, oluşabilecek aksaklıklara karşı da önceden önlem almaktadırlar.
Alibaba ve global yatırımcıların dikkatlerini çekecek
Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki StartUp’lar arasından, yarı finale kalmanın haklı gururunu yaşadıklarını anlatan TIRPORT Pazarlama Direktörü Burcu Kale, şunları söyledi:
“Ekip olarak, Çin’de yapılacak yarı-finale seçilmenin haklı gururunu yaşıyoruz. e-ticaret devi Alibaba’nın dikkatini çekmek, TIRPORT’ı önemli fırsatlar ile buluşturacaktır. Yarı finalde, TIRPORT’un 3 yıllık geliştirme sürecini, en doğru şekilde aktarmaya çalışacağız. Nitekim Alibaba’nın geçen yıl yapılan yarışmasının ardından yatırım gruplarının dikkatini çekerek büyüyen startup’ların 2017 güncel değer toplamları yaklaşık 3,5 milyar Dolara ulaşmıştır” diye konuştu.
Alibaba’nın dikkatini çeken TIRPORT, Çin’de yarı finale katılıyor
Türk StartUp’ı TIRPORT, Türkiye'yi Çin’de temsil edecek
Alibaba’nın dikkatini çeken Türk StartUp’ı TIRPORT, bugün (17 Eylül 2018), Çin’de düzenlenecek olan yarı finale katılacak ilk 5 takım arasında yer alıyor.
Geçtiğimiz günlerde, Afrika ve Ortadoğu bölgesinden 400’e yakın StartUp arasından, TIRPORT ilk 5’e kaldı. Create@Alibaba’nın Unicorn adayları arasında dünya yarı finaline katılacak olan TIRPORT, lojistik yönetimini dijitalleştirerek, Endüstri 4.0’a taşıyan bir iş modeli geliştirdi.
Lojistik operasyonları, “gerçek zamanlı ve konum tabanlı” izleniyor
Lojistik StartUp’ı TIRPORT dijital iş modelinde (B2B); yük verenler, lojistik firmaları ve kamyoncular, dijital platform üzerinden birbirlerine ulaşmaktadırlar. Yük veren fabrikalar, şirketler veya lojistik firmaları; devam eden lojistik operasyonlarını gerçek zamanlı ve konum tabanlı izlemektedirler. Firmalar kendilerine özel ekranlardan, tüm operasyonları anlık olarak izleyerek, oluşabilecek aksaklıklara karşı da önceden önlem almaktadırlar.
Alibaba ve global yatırımcıların dikkatlerini çekecek
Afrika ve Ortadoğu bölgesindeki StartUp’lar arasından, yarı finale kalmanın haklı gururunu yaşadıklarını anlatan TIRPORT Pazarlama Direktörü Burcu Kale, şunları söyledi:
“Ekip olarak, Çin’de yapılacak yarı-finale seçilmenin haklı gururunu yaşıyoruz. e-ticaret devi Alibaba’nın dikkatini çekmek, TIRPORT’ı önemli fırsatlar ile buluşturacaktır. Yarı finalde, TIRPORT’un 3 yıllık geliştirme sürecini, en doğru şekilde aktarmaya çalışacağız. Nitekim Alibaba’nın geçen yıl yapılan yarışmasının ardından yatırım gruplarının dikkatini çekerek büyüyen startup’ların 2017 güncel değer toplamları yaklaşık 3,5 milyar Dolara ulaşmıştır” diye konuştu.
Jolly Tur, Antalya’daki yeni genel merkezini açtı.
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
JOLLY TUR, ANTALYA’DAKİ GENEL MERKEZİNİ
HİZMETE AÇIYOR
Turizm sektörünün lider tur operatörlerinden Jolly Tur, Antalya’daki yeni genel merkezini açtı. Jolly Tur, gerçekleştirmiş olduğu bu yatırımla Türkiye’nin turizmdeki en önemli değerlerinden biri olan Antalya’da daha fazla büyümeyi hedeflediğini gösteriyor.
Jolly Tur Onursal Başkanı Sinan Vardar, Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Başkan Yardımcısı Mert Vardar, Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi Figen Erkan’ın yanı sıra departman müdürlerinin ev sahipliği yaptığı açılışa TÜROFED Başkanı Osman Ayık, AKTOB Başkanı Erkan Yağcı ve Antalya turizm camiasının önde gelen isimleri ile birlikte 1000’nin üzerinde sektör temsilcisi katıldı.
Ayrıca, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in yanı sıra, Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal, Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül, Serik Belediye Başkanı Ramazan Çalık, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek; Jolly Tur’un Türkiye’ye, turizm sektörüne ve Antalya’ya sağladığı katma değer sebebiyle Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar’a tebriklerini iletti.
Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, yeni yatırımlarına devam edeceklerini belirterek şöyle konuştu: ‘’Jolly Tur olarak, Türkiye çapında 147 tane bayiimiz ve 500’ü aşkın sistem acentamız bulunuyor. Merkez ofisimiz ise İstanbul’da yer alıyor. Antalya’da bir satış ofisimiz bulunuyordu ancak Antalya için hedeflerimiz açısından yeterli değildi. Bugün Jolly Tur olarak, işimizin neredeyse yüzde 50’si Antalya üzerinden gerçekleşiyor. Antalya’ya yalnızca turist götürmeyi değil, 2 milyon nüfusa sahip bu mega turizm kentinde yaşayan insanların tatil alışkanlığını da oluşturmak istiyoruz. Antalya Genel merkezimiz bünyesinde bir de çağrı merkezi kuruyoruz , bölgede istihdama katkı sağlayacağız. Burayı hem bir satış merkezi hem de tüm kontrat görüşmelerinin de yapıldığı bir operasyon merkezi olarak kurguluyoruz. Eylül ayı itibariyle yeni teknolojik dönüşümümüzü başlatıyoruz bu yapı ile birlikte Antalya bölgesi otellerinin Türkiye’ye ve dünyaya pazarlanması konusunda çok önemli adımlar atacağız, Antalya Turizmine ve ekonomisine daha fazla katkı sağlayacak projelerimizle Antalya’da büyümeye devam edeceğiz” diye konuştu.
JOLLY TUR, ANTALYA’DAKİ GENEL MERKEZİNİ
HİZMETE AÇIYOR
Turizm sektörünün lider tur operatörlerinden Jolly Tur, Antalya’daki yeni genel merkezini açtı. Jolly Tur, gerçekleştirmiş olduğu bu yatırımla Türkiye’nin turizmdeki en önemli değerlerinden biri olan Antalya’da daha fazla büyümeyi hedeflediğini gösteriyor.
Jolly Tur Onursal Başkanı Sinan Vardar, Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Başkan Yardımcısı Mert Vardar, Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi Figen Erkan’ın yanı sıra departman müdürlerinin ev sahipliği yaptığı açılışa TÜROFED Başkanı Osman Ayık, AKTOB Başkanı Erkan Yağcı ve Antalya turizm camiasının önde gelen isimleri ile birlikte 1000’nin üzerinde sektör temsilcisi katıldı.
Ayrıca, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in yanı sıra, Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal, Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül, Serik Belediye Başkanı Ramazan Çalık, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek; Jolly Tur’un Türkiye’ye, turizm sektörüne ve Antalya’ya sağladığı katma değer sebebiyle Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar’a tebriklerini iletti.
Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, yeni yatırımlarına devam edeceklerini belirterek şöyle konuştu: ‘’Jolly Tur olarak, Türkiye çapında 147 tane bayiimiz ve 500’ü aşkın sistem acentamız bulunuyor. Merkez ofisimiz ise İstanbul’da yer alıyor. Antalya’da bir satış ofisimiz bulunuyordu ancak Antalya için hedeflerimiz açısından yeterli değildi. Bugün Jolly Tur olarak, işimizin neredeyse yüzde 50’si Antalya üzerinden gerçekleşiyor. Antalya’ya yalnızca turist götürmeyi değil, 2 milyon nüfusa sahip bu mega turizm kentinde yaşayan insanların tatil alışkanlığını da oluşturmak istiyoruz. Antalya Genel merkezimiz bünyesinde bir de çağrı merkezi kuruyoruz , bölgede istihdama katkı sağlayacağız. Burayı hem bir satış merkezi hem de tüm kontrat görüşmelerinin de yapıldığı bir operasyon merkezi olarak kurguluyoruz. Eylül ayı itibariyle yeni teknolojik dönüşümümüzü başlatıyoruz bu yapı ile birlikte Antalya bölgesi otellerinin Türkiye’ye ve dünyaya pazarlanması konusunda çok önemli adımlar atacağız, Antalya Turizmine ve ekonomisine daha fazla katkı sağlayacak projelerimizle Antalya’da büyümeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Kayseri’ye sahip çıkıyoruz...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Kayseri’ye sahip çıkıyoruz
Hunat Camii ve Külliyesi, yaz aylarında 900 yaşındaki muhteşem taş işçiliği duvarlarının gölgesinde güler yüzlü yaşlılarının sohbetlerine gölgelik olan, gül bahçelerinin ortasında, Kayseri’nin sembolü olmuş muhteşem bir yapıdır. Radisson Blu Hotel Kayseri çalışanları, Kayseri’nin gururu olan bu tarih abidesinin çevresinde, 15 Eylül Dünya Çöp Toplama günü etkinliği çerçevesinde çöp toplayarak, hem çevremize hem de tarihimize sahip çıkmanın güzel bir örneğini sergiledi.
Yapının güzelliklerini daha da ön plana çıkartmak ve bu eseri inşa eden ustalara ve atalarımıza saygılarını sunmak üzere Radisson Blu Hotel Kayseri çalışanları, bir yandan çöp toplarken, diğer yandan da yapılan etkinlik hakkında bilgi verdiler. Halktan da katılımın olduğu çöp toplama etkinliği sırasında halkın teşekkür ve takdirlerini bildirmesi ve etkinliğe katılarak destek vermesi ise otel çalışanlarına yorgunluğunu unutturan en güzel hediye oldu.
Radisson Blu Hotel Kayseri personeli, çöp toplarken geri dönüşüm için çöpleri ayrı ayrı poşetlerde biriktirmeye de özen gösterdi. Geri dönüşümün önemi ile ilgili halka broşür de dağıtan çalışanlar daha sonra çöp poşetlerini belediyenin geri dönüşüm konteynerlerine bıraktı.
Kayseri’nin tek Yeşil Yıldızlı oteli olan Radisson Blu Hotel Kayseri, gerek çok düşük karbon salınımı gerekse doğada çözünmeyen zararlı atık maddeleri kullanmaması ile Kayseri’de çevreciliğin önderliğini yürütürken çocuklarımıza daha yaşanır ve temiz bir çevre bırakmak için bilinçlendirme çalışmalarına da gönüllü olarak katkıda bulunmaktadır.
12 Eylül 2018 Çarşamba
Turquality, markalaşma ve ihracat süreçlerini hızlandırıyor
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Turquality desteği alan firmaların, yurtdışı ihracatı daha fazla artıyor ve yabancı firmalar tarafından stratejik ortak olarak tercih ediliyor. Çünkü, Turquality almış firmalar, sorunsuz ve hatasız servis yapma ve iş yapma güvencesi veriyor.
Bugün itibarıyla istihdamın %73.5’ni sağlayan KOBİ’ler, cironun da %62’sini oluşturuyor. Türkiye ihracatının yaklaşık %55 - 60’ı KOBİ’ler tarafından gerçekleştiriliyor. Ar-Ge harcamalarının yaklaşık %17'ni, KOBİ’ler yapıyor. Bu verilere sahip KOBİ’lerin, kurumsal altyapılarının eksik olmasından dolayı pazardaki sürekliliği ve sürdürülebilir büyüme sürecinde sorunlar yaşanıyor. Bunun için "Turquality" kapsamında KOBİ’lere altyapı oluşturmak için 5 yıl danışmanlık desteği veriliyor. Ayrıca, KOBİ'lerin 5 yıldan sonra da ihracat yaptığı hedef pazarlara yönelik danışmanlık destekleri bulunuyor.
Turquality iş modeli markalaşmaya hız katıyor
Turquality’nin bir iş modeli olarak algılanmasının, firmaların markalaşma sürecini hızlandırdığını ifade eden Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi:
“Devlet destekli markalaşma programı olan Turquality, Türk markalarının global pazarda güçlü bir şekilde yer almasına ve öğrenen organizasyona dönüşümüne olanak sağlıyor. Ticaret Bakanlığı tarafından verilen Turquality Destek Programı, rekabet avantajını elinde bulunduran ve markalaşan ya da markalaşma potansiyeli taşıyan firmalara destek ile teşvik sağlayan bir platform olmanın yanında, bir Türkiye iş modeli olarak da karşımıza çıkıyor. Turquality programının bir iş modeli şeklinde algılanması durumunda, firmaların markalaşması da hızlanıyor ve firma gelişimi artıyor. Toplam insan kaynakları güçlenirken, Türk firmalarının marka potansiyeli ve bilinci artarak, Türk malı imajının oluşturulması ve tutundurulması faaliyetleri daha da hızlanacaktır. Aslında, bunu uygulayan işletmelerin teşvik ya da destek alıp almamasının bir önemi de kalmıyor. Çünkü, işletmeler bu modelle, zaten maliyetlerini düşürüyor ve farklılaşıyor; böylece uluslararası rekabet gücü elde ediliyor” dedi.
Turquality’ye girenlerin ihracat değeri artıyor
Turquality sürecinin, firmaların birim ihracat fiyatını doğrudan etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıktığının altını çizen Turquality Doktoru Dr. Salim Çam, şunları kaydetti:
“Türkiye’de hali hazırda, sürece dahil olan firmalar ihracatı kilogramı 3.5 dolardan yaparken, Turquality Programı’na girmeyen firmalarda ise ihracat kilogram başına ortalama 1.5 dolardan yapılıyor. Nitekim yurtdışından gelen yabancı firmalar dahi, Turquality’nin kazandıran etkisinden yola çıkarak, iş yapacakları firmaları, destek alan markalar arasından tercih ediyor. Turquality desteği alan firmaların yurtdışı ihracatı daha fazla artıyor ve yabancı firmalar tarafından stratejik ortak olarak tercih ediliyor. Çünkü, Turquality almış firmalar sorunsuz ve hatasız servis yapma ve iş yapma güvencesi veriyor” diye konuştu.
Programda, rekabet üstünlüğünü “insan” sağlıyor
“Turquality’de rekabet üstünlüğünü insan” sağlıyor diyerek konuşmasına devam eden Turquality Doktoru Dr. Salim Çam, şunları anlattı:
“Turquality Programı, rekabet üstünlüğünü ise insana veriyor. Rekabet üstünlüğü; yapay zekayı, insan zekasının üstüne çıkararak yakalanamaz. Bir yanda global arenada ‘sözde’ kabul gören toplumsal fayda eğilimleri ve insan değerinin güncel konumu, diğer yanda Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ vasiyeti. İşte burada Turquality; makineleri ve teknolojiyi araç, insanı ise amaç olarak görüyor. Bununla birlikte, teknolojinin iş süreç ve dizaynları üzerinde kullanılması gerekirken, robotlar arası duygusal ilişkiler üzerine çalışılması düşündürücüdür. Oysa, Turquality felsefesinde olduğu gibi, insanlar arasındaki iletişimi ön plana çıkaran süreçlere odaklanılsaydı, bugün öğrenen organizasyon prensiplerinden ‘birlikte yaşama kültürüyle’ ilgili sorunlar yaşanmazdı. Ortak akılla dünyayı daha insancıl bir hale getirebilir, şirketlerde kolektif rekabet oluşturabilirdik” şeklinde konuştu.
10 Eylül 2018 Pazartesi
Turizmciler, ısı pompalarına yoğun talep gösteriyor ...
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Turizmciler, ısı pompalarına yoğun talep gösteriyor
Isı pompaları, doğalgaz bağımlılığından kurtulmak ve cari açığın azaltılması için en verimli ve etkili, alternatif ısıtma ve soğutma teknolojisidir.
Yenilenebilir enerji kaynağı olan toprak, su veya havadaki mevcut ısıyı değerlendirerek çalışan Isı Pompaları, standart iklimlendirme cihazlarından çok daha verimli bir şekilde ısıtma-soğutma ve sıcak su ihtiyacını karşılıyor.
Son yıllarda artan enerji maliyetleri yüzünden,turizmcilerin ve sanayicilerin daha verimli sistemlere yönelmekte olduğunu anlatan Canovate Enerji Sistemleri AŞ Satış ve Pazarlama Müdürü Alper Zülkaroğlu, şunları söyledi:
“Günümüzde, enerji çok pahalı. Bir işletme enerji giderlerini ne kadar düşürürse, daha rekabetçi ve daha karlı bir işletme haline geliyor. Isı pompası uygulamasında(mevcut sistemin aksine) ısıtma ve soğutma tek bir cihaz ile yapılıyor. Bu da, sistemin bakım ve ilk kurulum maliyetlerini düşürüyor. Aynı zamanda ısı pompaları, çok az bakım isteyen cihazlardır.İşletme sahipleriyatırım yapmadan önce, sunulan sistemin kendini amorti etme süresine ve ilk yatırım maliyetine bakıyor. Isı pompaları, projeye göre değişiklikler göstersede, ortalama 9 ile15 ay gibi bir sürede kendini amorti etmektedir. Bu süreden sonra da, sistem maliyeti tamamen işletmenin kasasında kar olarak kalıyor” dedi.
Isı Pompaları sayesinde, %70’e varan enerji tasarrufu sağlanıyor
*Otellerde ısıtma, soğutma ve sıcak su amaçlı, %70’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
*Konutlarda yakıt cinsine göre, %40- % 60’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
*Fabrikalarda imalat operasyon çıktılarına göre, %60 - %70’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
*AVM’lerde, kamu binalarında, okullarda, ofislerde, seralarda ve kümeslerde, %70’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
Isı pompalarını, diğer cihazlardan ayıran özellikler şunlardır:
1-Isı pompaları bir numaralı enerji verimli cihazlardır.
2-Isıtma ve soğutma için iki sistem yerine, yalnızca tek bir sisteme ihtiyaç bulunur.
3-Mekan içi hava kalitesini artırır.
4-Mekanlara, eşit ve tutarlı bir ısıtma sağlanır.
5-Düşük işletme maliyeti vardır.
6-Daha az bakım gerektirir.
7-Karbon sürümünü azaltır.
8-Uzun ömürlüdürler.
CanovateGroup, dünyanın sayılı ar-ge ve inovasyon firmaları arasında yer alıyor
Sektöründe, Türkiye’nin ve dünyanın sayılı ar-ge ve inovasyon odaklı firmalarından olan CanovateGroup, 50 yıldır bilişim, telekom, ısıtma/soğutma sistemleri, savunma sanayi, elektro optik sistemler ve balistik sistemler alanlarında ar-ge yaparak, ileri teknoloji geliştirmeye devam ediyor. Türk firması CanovateGroup, Data Center (veri merkezi) ve uçtan uca Fiber Optik Sistemlerinde teknolojisi ve uçtan uca ürün portföyü ile dünyanın ilk 10 global markası arasında yer almaktadır.
Canovate, Isı Pompasında ilk yerli üretici konumundadır
Isı pompalarının Türkiye’deki ilk yerli üreticisi konumunda olan Canovate Enerji, hava, su ve toprak kaynaklı ısı pompaları üretimi yapıyor. Günümüzde, ülkemizdeki konutların yarısında ısı pompası kullanılmış olsaydı, daha az doğalgaz ithal edilerek, yılda 6-8 milyar dolar arasında enerji tasarrufu sağlanabilirdi. Cari açığı düşürme ve doğalgaza bağımlılığı azaltma noktasında, tüm Avrupa ülkelerinde 2000’li yılların başından beri yapıldığı gibi, ülkemizde de sistemin yaygınlaşmasına öncelik verilmesi gerekiyor.
Turizmciler, ısı pompalarına yoğun talep gösteriyor
Isı pompaları, doğalgaz bağımlılığından kurtulmak ve cari açığın azaltılması için en verimli ve etkili, alternatif ısıtma ve soğutma teknolojisidir.
Yenilenebilir enerji kaynağı olan toprak, su veya havadaki mevcut ısıyı değerlendirerek çalışan Isı Pompaları, standart iklimlendirme cihazlarından çok daha verimli bir şekilde ısıtma-soğutma ve sıcak su ihtiyacını karşılıyor.
Son yıllarda artan enerji maliyetleri yüzünden,turizmcilerin ve sanayicilerin daha verimli sistemlere yönelmekte olduğunu anlatan Canovate Enerji Sistemleri AŞ Satış ve Pazarlama Müdürü Alper Zülkaroğlu, şunları söyledi:
“Günümüzde, enerji çok pahalı. Bir işletme enerji giderlerini ne kadar düşürürse, daha rekabetçi ve daha karlı bir işletme haline geliyor. Isı pompası uygulamasında(mevcut sistemin aksine) ısıtma ve soğutma tek bir cihaz ile yapılıyor. Bu da, sistemin bakım ve ilk kurulum maliyetlerini düşürüyor. Aynı zamanda ısı pompaları, çok az bakım isteyen cihazlardır.İşletme sahipleriyatırım yapmadan önce, sunulan sistemin kendini amorti etme süresine ve ilk yatırım maliyetine bakıyor. Isı pompaları, projeye göre değişiklikler göstersede, ortalama 9 ile15 ay gibi bir sürede kendini amorti etmektedir. Bu süreden sonra da, sistem maliyeti tamamen işletmenin kasasında kar olarak kalıyor” dedi.
Isı Pompaları sayesinde, %70’e varan enerji tasarrufu sağlanıyor
*Otellerde ısıtma, soğutma ve sıcak su amaçlı, %70’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
*Konutlarda yakıt cinsine göre, %40- % 60’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
*Fabrikalarda imalat operasyon çıktılarına göre, %60 - %70’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
*AVM’lerde, kamu binalarında, okullarda, ofislerde, seralarda ve kümeslerde, %70’e kadar enerji tasarrufu sağlanıyor.
Isı pompalarını, diğer cihazlardan ayıran özellikler şunlardır:
1-Isı pompaları bir numaralı enerji verimli cihazlardır.
2-Isıtma ve soğutma için iki sistem yerine, yalnızca tek bir sisteme ihtiyaç bulunur.
3-Mekan içi hava kalitesini artırır.
4-Mekanlara, eşit ve tutarlı bir ısıtma sağlanır.
5-Düşük işletme maliyeti vardır.
6-Daha az bakım gerektirir.
7-Karbon sürümünü azaltır.
8-Uzun ömürlüdürler.
CanovateGroup, dünyanın sayılı ar-ge ve inovasyon firmaları arasında yer alıyor
Sektöründe, Türkiye’nin ve dünyanın sayılı ar-ge ve inovasyon odaklı firmalarından olan CanovateGroup, 50 yıldır bilişim, telekom, ısıtma/soğutma sistemleri, savunma sanayi, elektro optik sistemler ve balistik sistemler alanlarında ar-ge yaparak, ileri teknoloji geliştirmeye devam ediyor. Türk firması CanovateGroup, Data Center (veri merkezi) ve uçtan uca Fiber Optik Sistemlerinde teknolojisi ve uçtan uca ürün portföyü ile dünyanın ilk 10 global markası arasında yer almaktadır.
Canovate, Isı Pompasında ilk yerli üretici konumundadır
Isı pompalarının Türkiye’deki ilk yerli üreticisi konumunda olan Canovate Enerji, hava, su ve toprak kaynaklı ısı pompaları üretimi yapıyor. Günümüzde, ülkemizdeki konutların yarısında ısı pompası kullanılmış olsaydı, daha az doğalgaz ithal edilerek, yılda 6-8 milyar dolar arasında enerji tasarrufu sağlanabilirdi. Cari açığı düşürme ve doğalgaza bağımlılığı azaltma noktasında, tüm Avrupa ülkelerinde 2000’li yılların başından beri yapıldığı gibi, ülkemizde de sistemin yaygınlaşmasına öncelik verilmesi gerekiyor.
Aytekin Güç, BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü oldu
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Aytekin Güç, BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü oldu
30 yıldır turizm sektörüne hizmet veren Aytekin Güç, Eylül 2018 tarihi itibariyle, Sultanahmet Beyazıt’taki BW PLUS ThePresidentHotel’in Genel Müdürü oldu.
Meslek hayatına, 1988 yılında Kalyon Oteli’nde çalışarak başlayan Aytekin Güç, 1991 yılında Çırağan PalaceKempinski’de, ardından 1995 yılında Royal Caribbean İnternational’da görev aldı. 1998 yılında Türkiye’ye döndüğündeThe Plaza Hotel’deRestaurant ve Bar Müdürü olarak mesleğine devam eden Aytekin Güç, 2001 yılında Artaş Turizm Grubu’na (BW The President Hotel ve BW Citadel Hotel) transfer oldu.
Artaş Turizm Grubu’nun BW The President Hotel ve BW CitadelHotel’lerinde2001 yılındaRestaurant Müdürü olarak görev aldı, 2009 tarihinde her iki otelin Yiyecek ve İçecek Müdürü olarak atanmasının ardından,2014 tarihinden itibaren Best Western CitadelHotel’de Genel Müdür görevini yürüttü. Aytekin Güç, bu ay itibariyle BW PLUS ThePresidentHotel’e Genel Müdür olarak atanmıştır. 1970 İstanbul doğumlu olan Aytekin Güç, İngilizce biliyor.
Aytekin Güç, BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü oldu
30 yıldır turizm sektörüne hizmet veren Aytekin Güç, Eylül 2018 tarihi itibariyle, Sultanahmet Beyazıt’taki BW PLUS ThePresidentHotel’in Genel Müdürü oldu.
Meslek hayatına, 1988 yılında Kalyon Oteli’nde çalışarak başlayan Aytekin Güç, 1991 yılında Çırağan PalaceKempinski’de, ardından 1995 yılında Royal Caribbean İnternational’da görev aldı. 1998 yılında Türkiye’ye döndüğündeThe Plaza Hotel’deRestaurant ve Bar Müdürü olarak mesleğine devam eden Aytekin Güç, 2001 yılında Artaş Turizm Grubu’na (BW The President Hotel ve BW Citadel Hotel) transfer oldu.
Artaş Turizm Grubu’nun BW The President Hotel ve BW CitadelHotel’lerinde2001 yılındaRestaurant Müdürü olarak görev aldı, 2009 tarihinde her iki otelin Yiyecek ve İçecek Müdürü olarak atanmasının ardından,2014 tarihinden itibaren Best Western CitadelHotel’de Genel Müdür görevini yürüttü. Aytekin Güç, bu ay itibariyle BW PLUS ThePresidentHotel’e Genel Müdür olarak atanmıştır. 1970 İstanbul doğumlu olan Aytekin Güç, İngilizce biliyor.
Burun estetiği ameliyatlarında merak edilen 7 sorunun yanıtı …
Burun estetiği ameliyatlarında merak edilen 7 sorunun yanıtı
Dünyada ve ülkemizde, en sık yapılan operasyonlar arasında “Burun estetiği” ameliyatları da yer alıyor. Bu kadar yoğun yapılmasına rağmen, halk arasında halen kafa karışıklığına neden olan ve şehir efsanelerine dönüşen yorumlarolabiliyor.
Burun estetiği ameliyatını planlanırken mutlaka burun fonksiyonlarının dikkate alınması gerektiğinin altını çizen Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seçkin Ulusoy,bu ameliyatta hem burun fonksiyonlarının iyileştirilmesinin, hem de burun estetiğinin esas olduğunu açıklıyor.
Burun estetiği operasyonlarında merak edilen sorulara yanıtlar veren Burun Estetiği CerrahisiUzmanı Doç.Dr. Seçkin Ulusoy, şunları söylüyor:
Soru1: Burun estetiğioperasyonu sonrasında, çok ağrı veya morluk olur mu?
Doç. Dr. Seçkin UlusoyYanıtı:Bu ameliyatlar, ağrısız ameliyatlardandır. Dolayısıyla ameliyattan sonra, hemen hiç ağrı olmaz, çünkü burun etrafı kemik dokular hareketli bölgeler değildir. Ağrının olmaması için hastalara özellikle ilk iki hafta süresince, aşırı gülme, sert şeyleri çiğneme gibi yüz bölgesini fazlaca hareket ettirecek eylemlerden uzak durmalarını öneriyoruz. Birçok hastamız, ameliyatın ikinci gününden sonra ağrı kesici dahikullanma ihtiyacı hissetmiyorlar, fakat hastalarımıza yinede bu ilaçları ödem azaltıcı etkilerinden dolayı bir hafta kullanmalarını öneriyoruz. Morluk ve ödem durumu ise, mevcut teknolojisi ile kişiye göre de değişkenlik göstermekle birlikte oldukça asgari düzeydedir ve ikinci günün ardından hızlıca azalıp haftasında neredeyse hiç kalmıyor.
Soru2: Burun estetiği ameliyatı, küçük yaşlarda ve yaşlılıkta yapılabilir mi?
Doç. Dr. Seçkin UlusoyYanıtı: Kızlarda 16 yaş, erkeklerde 17 yaş, burun estetiği ameliyatı için alt sınır olarak esas alınır. Daha küçük yaşlarda ise,ileri düzeyde nefes almayı engelleyecek sorunlar varsa, kemikleşme noktaları korunarak, kıkırdak eğriliği veya nefes alma amaçlı burun estetiği ameliyatı yapmak zorunluluk olabilir.İleri yaştaki kişilerde ise genel sağlık durumu imkan verdiği sürece, bu ameliyatlar her yaşta yapılabilir.Fakat genellikle bu ameliyatları, ileri yaş grubunda çoğunlukla genel anestezinin risk ve zorluklarınıda hesaba kattığımızda, kozmetik nedenlerden ziyade, nefes alma sorunlarını düzelmek mecburiyetiyle uyguluyoruz.
Soru3:Burun estetiği operasyonu sorasında, burun ucu düşer mi?
Doç. Dr. Seçkin UlusoyYanıtı:Düşmez, hatta tam tersi çok daha dirençli ve güçlü bir burun ucu olur. Günümüzrinoplasti ameliyatlarında, burunların ön kısmı greft denilen kıkırdaklar ile desteklenir. Dahası burun ucunun desteklenmesi sayesinde, ilerleyen yaşlarda fizyolojik olarak görülecek olan burun ucu açısının düşmesi büyük oranda engellenir. Uzun lafın kısası, bu ameliyat tecrübeli cerrahların ellerinde yapıldığı sürece, burun ucu düşmesi söz konusu olmaz.
Soru4: Burun estetiği ameliyatlarında,tüm hastalara aynı cerrahi yöntem mi uygulanır?
Doç. Dr. Seçkin UlusoyYanıtı:Bir hastaya uygulanan teknik, diğerbir hasta ilebirebir aynı olmaz. Her bir burunun yapısı, kişiye özgündür ve operasyon öncesindekişiye özel planlama yapılır. Tüm bireylerin, yüz simetrisi, kıkırdakları, kemik, deri ve derialtı yapısı birbirinden farklıdır. Bu ameliyat,her biri el yapımı sanat eseri gibikişiye özeldir.
Soru5: Burun estetiği ameliyatında, açık teknik mi, kapalı teknik mi uygulanmalıdır?
Doç. Dr. Seçkin UlusoyYanıtı:Cerrahın uzmanlık alanına göre, her iki teknikle de başarı elde etmek mümkündür. Her iki tekniklede, operasyon sırasında tüm sahaya müdahale edilerek, burun eti, geniz eti, sinüzit gibi sorunları gidermek mümkündür. İçinde bulunduğumuz coğrafyada sıklıkla,burunlar büyük ve içlerinde sorunlar çok olduğundan,Piezo cerrahi kullanabilme avantajlarından dolayı genellikle açık teknik tercih edilmektedir.
Soru6: Burun estetiği ve doğru nefes alma, dış yüzeyden yapılan bir ameliyat mıdır?
Doç. Dr. Seçkin UlusoyYanıtı: Tek bir kesi sayesinde, burunun dışına ve iki taraflı olarak içine müdahale edilebilir. Örneğin, bazı hastalarda, burun içinde bir sorun olmaz, ancak sadece dışındaki aks eğriliği nedeniyle burun tıkanıklığı sorunu yaşarlar ki, bu ancak rinoplasti yaklaşımıyla düzeltilebilir. Kimi zaman da, burun içindeki kıkırdak eğriliğini düzeltmeden, estetik müdahale yapmak yetersiz olacaktır. Bazen de burun dışını küçülttüğümüzde mevcut hava pasajının da içeriden daralmaması için içeride bazı işlemler yapmak gerekmektedir. Özetle burun, önemli görevleri olan ve mutlaka içi ve dışı beraber ele alınması gereken bir organdır.
Soru7: Burun tamponlarının çıkarılması, ameliyat sonrasının en zor yanı mıdır?
Doç. Dr. Seçkin UlusoyYanıtı:Uzun yıllardır, dokuya yapışan ve acı veren bez burun tamponları kullanmıyoruz. Günümüzde konu ile ilgilenen meslektaşımızın büyük çoğunluğu, silikon tamponlar veya kendiliğinden eriyen tamponlar uygulamaktadır. Bu amaçla en sık kullanılan malzeme olan silikonların ortasından hava almaya müsait boşlukları olup, burun içindeki mukoza dokularının yerlerine doğru oturmasını sağlamaktadır. Bu silikonlar genellikle 4-7 gün arasında çıkartılıyor ve ayrıca varlığı kişiyi hiç rahatsız etmemektedir.
5 Eylül 2018 Çarşamba
GastroAntep,yerli yabancı yüzlerce profesyonel ve gezgini ağırlayacak.
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
20-22 Eylül tarihlerinde 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şefin de katılacağı “GastroAntep” Festivali, Gaziantep’in zengin mutfağı ve sahip olduğu kültür mirasını yerelden globale taşıyacak. Türkiye’nin en önemli şehirleri arasında yer alan ve Güney Doğu Anadolu’nun incisi olan Gaziantep, sahip olduğu tarihi ve kültür zenginliğini dünyaya duyurabilmek için uluslararası bir festivale ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye ve Gaziantep Geliştirme Vakfı (GAGEV)’in ev sahipliğinde, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TURSAB ve THY gibi kurum ve kuruluşların desteği ile 20-22 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Gaziantep Uluslararası Gastronomi Festivali GastroAntep, yerli yabancı yüzlerce profesyonel ve gezgini ağırlayacak. Ayrıca Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi ve Ticaret Odası ile Ticaret Borsası ve Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB)’in de dahil olduğu festival, titiz bir çalışma ile dünya genelinde 116 şehir arasına girerek UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olan Gaziantep’i bir kez daha uluslararası arenaya taşıyacak. Tüm hazırlıkları tamamlanan uluslararası organizasyon için 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şef, Gaziantep’e akın edecek.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, festivalin duyurusunu yaparak şehir ve ülke ekonomisine katkısını anlatmak amacıyla İstanbul’da basın ile bir araya geldi. Toplantıda konuşan Fatma Şahin, GastroAntep’in Gaziantep’in, zengin mutfağını ve kültürel zenginliklerini yerelden globale taşımak için muhteşem bir fırsat olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Tekstilden, tarım ürünlerine, mobilyadan kimyasal ürünlere kadar geniş bir yelpazede üretim ve ihracat yaparak Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayan Gaziantep, Dünya Bankası’nın En Rekabetçi Şehirler Bilgi Bankası Projesi’nde, en rekabetçi 7 şehirden birisi olmuştur. Bugün köklü bir tarihi geçmişe sahip olan ilimizin, zengin mutfak kültürüyle daha da rekabetçi bir konuma yükseldiğine şahit oluyoruz. Gaziantep’in sahip olduğu bu zenginliklerle, çok kısa zamanda tüm dünyanın bildiği ve dünyanın 4 yanından turist ağırlayan bir gastronomi merkezi olacağına yürekten inanıyorum.” Yeme içme sektörünün global çapta ileri gelenlerinin yanı sıra ülkenin dört bir yanından gelen ziyaretçilerine de unutamayacakları bir gastronomi deneyimi yaşatacak olan 3 günlük festivalde birbirinden ünlü isimlerin katılımıyla düzenlenecek kortej yürüyüşünün yanı sıra konserler, sergiler, mutfak atölyeleri ve yemek yarışmaları gerçekleşecek. Yöresel lezzetlerin festival boyunca tadılacağı ve yerel üreticilerin coğrafi işaretli ürünlerle hazırladığı imza tatların tanıtılacağı GastroAntep’te yeme içme sektörünün ileri gelen isimlerinden Nusret de bir şov yapacak. Festival içeriği ile programını paylaşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep’le özdeşleşen fıstıklı baklava, katmer, Antep Beyranı, Firik pilavı, dolma ve kebap çeşitleri ile coğrafi işaretli ürünlerin Michelin yıldızlı dünyaca ünlü şeflerce tadılarak dünya mutfakların reçetelerine gireceğini belirtti.
Gaziantep’te, fıstık, Antep İşi, baklava, kutnu kumaşı, bakır el işçiliği, sedef el işçiliği, beyran, yuvalama, fıstık ezmesi, lahmacun, tırnaklı pide, bulgur, firik, katmer, köy kahkesi, şiveydizi, muska ve peynir gibi coğrafi işaretli 18 ürün bulunduğunu belirten Şahin; “Dülük Antik Kenti, Hitit’lerin mirası Karkamış, Rum Kale, 3 bin yıllık heykel atölyesini barındıran Yesemek Açık Hava Müzesi, tarihi MÖ 300’lere dayanan Zeugma kalıntıları, Zooloji ve Doğa Müzesi gibi bölgenin arkeolojik ve tarihi zenginliğini yansıtan müzeleri, yüzyıllara meydan okuyan kalesi ve 3 büyük dini bir mozaik gibi bir arada tutan tarihi cami, kilise ve havralarıyla muazzam bir tarih ve kültür zenginliğini barındıran Gaziantep, UNESCO’nun dünya üzerinde titizlikle seçtiği Yaratıcı Şehirler Ağı’na (UCCN) katılan 116 şehirden biri olmayı başardı. Bu başarı, GastroAntep festivali ile devam edecek.” diye konuştu. Festival ile 3 yılda yabancı turist sayısının 3 milyona ulaşması hedefleniyor.
Geleneksel olarak her yıl düzenlenecek olan festivalin şehre ve ülke turizmine katkısını da vurgulayan Fatma Şahin, bölge turizmini hak ettiği seviyeye çıkarmak için durmaksızın çalıştıklarını belirterek hedeflerinden de bahsetti: “2016 yılında yerli ve yabancı olmak üzere sadece 700 bin kişinin ziyaret ettiği Gaziantep, 2017 yılında toplam bir buçuk milyon turist ağırladı. Bu yılın ilk 6 ayında da ilimizin ağırladığı turist sayısı 8 yüz binin üzerinde. Düzenleyeceğimiz festivalle 2019 yılına kadar toplam yaklaşık 2 milyon, önümüzdeki 3 yıl içinde de 3 milyonu yabancı olmak üzere toplam turist sayısını 5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Gaziantep’e Türkiye’nin diğer illerinden düzenlenecek charter uçuşları ile bu hedefe ulaşmamamız için hiçbir neden yok.
20-22 Eylül tarihlerinde 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şefin de katılacağı “GastroAntep” Festivali, Gaziantep’in zengin mutfağı ve sahip olduğu kültür mirasını yerelden globale taşıyacak. Türkiye’nin en önemli şehirleri arasında yer alan ve Güney Doğu Anadolu’nun incisi olan Gaziantep, sahip olduğu tarihi ve kültür zenginliğini dünyaya duyurabilmek için uluslararası bir festivale ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye ve Gaziantep Geliştirme Vakfı (GAGEV)’in ev sahipliğinde, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TURSAB ve THY gibi kurum ve kuruluşların desteği ile 20-22 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek Gaziantep Uluslararası Gastronomi Festivali GastroAntep, yerli yabancı yüzlerce profesyonel ve gezgini ağırlayacak. Ayrıca Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi ve Ticaret Odası ile Ticaret Borsası ve Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB)’in de dahil olduğu festival, titiz bir çalışma ile dünya genelinde 116 şehir arasına girerek UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olan Gaziantep’i bir kez daha uluslararası arenaya taşıyacak. Tüm hazırlıkları tamamlanan uluslararası organizasyon için 40 ülkeden dünyaca ünlü 41 şef, Gaziantep’e akın edecek.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, festivalin duyurusunu yaparak şehir ve ülke ekonomisine katkısını anlatmak amacıyla İstanbul’da basın ile bir araya geldi. Toplantıda konuşan Fatma Şahin, GastroAntep’in Gaziantep’in, zengin mutfağını ve kültürel zenginliklerini yerelden globale taşımak için muhteşem bir fırsat olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Tekstilden, tarım ürünlerine, mobilyadan kimyasal ürünlere kadar geniş bir yelpazede üretim ve ihracat yaparak Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayan Gaziantep, Dünya Bankası’nın En Rekabetçi Şehirler Bilgi Bankası Projesi’nde, en rekabetçi 7 şehirden birisi olmuştur. Bugün köklü bir tarihi geçmişe sahip olan ilimizin, zengin mutfak kültürüyle daha da rekabetçi bir konuma yükseldiğine şahit oluyoruz. Gaziantep’in sahip olduğu bu zenginliklerle, çok kısa zamanda tüm dünyanın bildiği ve dünyanın 4 yanından turist ağırlayan bir gastronomi merkezi olacağına yürekten inanıyorum.” Yeme içme sektörünün global çapta ileri gelenlerinin yanı sıra ülkenin dört bir yanından gelen ziyaretçilerine de unutamayacakları bir gastronomi deneyimi yaşatacak olan 3 günlük festivalde birbirinden ünlü isimlerin katılımıyla düzenlenecek kortej yürüyüşünün yanı sıra konserler, sergiler, mutfak atölyeleri ve yemek yarışmaları gerçekleşecek. Yöresel lezzetlerin festival boyunca tadılacağı ve yerel üreticilerin coğrafi işaretli ürünlerle hazırladığı imza tatların tanıtılacağı GastroAntep’te yeme içme sektörünün ileri gelen isimlerinden Nusret de bir şov yapacak. Festival içeriği ile programını paylaşan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep’le özdeşleşen fıstıklı baklava, katmer, Antep Beyranı, Firik pilavı, dolma ve kebap çeşitleri ile coğrafi işaretli ürünlerin Michelin yıldızlı dünyaca ünlü şeflerce tadılarak dünya mutfakların reçetelerine gireceğini belirtti.
Gaziantep’te, fıstık, Antep İşi, baklava, kutnu kumaşı, bakır el işçiliği, sedef el işçiliği, beyran, yuvalama, fıstık ezmesi, lahmacun, tırnaklı pide, bulgur, firik, katmer, köy kahkesi, şiveydizi, muska ve peynir gibi coğrafi işaretli 18 ürün bulunduğunu belirten Şahin; “Dülük Antik Kenti, Hitit’lerin mirası Karkamış, Rum Kale, 3 bin yıllık heykel atölyesini barındıran Yesemek Açık Hava Müzesi, tarihi MÖ 300’lere dayanan Zeugma kalıntıları, Zooloji ve Doğa Müzesi gibi bölgenin arkeolojik ve tarihi zenginliğini yansıtan müzeleri, yüzyıllara meydan okuyan kalesi ve 3 büyük dini bir mozaik gibi bir arada tutan tarihi cami, kilise ve havralarıyla muazzam bir tarih ve kültür zenginliğini barındıran Gaziantep, UNESCO’nun dünya üzerinde titizlikle seçtiği Yaratıcı Şehirler Ağı’na (UCCN) katılan 116 şehirden biri olmayı başardı. Bu başarı, GastroAntep festivali ile devam edecek.” diye konuştu. Festival ile 3 yılda yabancı turist sayısının 3 milyona ulaşması hedefleniyor.
Geleneksel olarak her yıl düzenlenecek olan festivalin şehre ve ülke turizmine katkısını da vurgulayan Fatma Şahin, bölge turizmini hak ettiği seviyeye çıkarmak için durmaksızın çalıştıklarını belirterek hedeflerinden de bahsetti: “2016 yılında yerli ve yabancı olmak üzere sadece 700 bin kişinin ziyaret ettiği Gaziantep, 2017 yılında toplam bir buçuk milyon turist ağırladı. Bu yılın ilk 6 ayında da ilimizin ağırladığı turist sayısı 8 yüz binin üzerinde. Düzenleyeceğimiz festivalle 2019 yılına kadar toplam yaklaşık 2 milyon, önümüzdeki 3 yıl içinde de 3 milyonu yabancı olmak üzere toplam turist sayısını 5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Gaziantep’e Türkiye’nin diğer illerinden düzenlenecek charter uçuşları ile bu hedefe ulaşmamamız için hiçbir neden yok.
3 Eylül 2018 Pazartesi
Artaş Grubu Kayseri’yi, dünyaya tanıtıyor.....
HABER-ARTİN ŞİRİNPINAR
Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu,
“Kayseri’yi, dünyaya tanıtmanın lokomotifliğini üstlendik”
Kayseri’yi dünyaya tanıtmaya devam ettiklerini kaydeden Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu, şunları söyledi:
“RadissonBlu Hotel Kayseri olarak, yurtdışındaki fuar ve workshop etkinliklerinin hemen hemen hepsine katılarak, destek vermekteyiz. Bu alanda büyük bir tecrübe birikimi elde ederek, Kayseri’mizin ve ülkemizin tanıtımında öncü kuruluşlardan birisi haline geldik. Otelimiz, bu çalışmalarımızın neticelerini de almaya başladı. Bu sene ilk defa Ukrayna’dan Kapadokya’ya gelen gruplardan, talep almaya başladık ve ilk grubumuzubu ay içerisinde otelimizde konaklatacağız. Otelimiz, her ne kadar Kapadokya’nın içerisinde olmasa da, yakın olması ve sadece Orta Anadolu değil, Türkiye çapında benzersiz bir hizmet kalitesine sahip olması sebebiyle, Kapadokya’ya gelen grupların tercihi olmaya başlamıştır. Otelimizde konaklayan Kapadokya grupları içerisinde, ilk sırayı Çinliler, 2.sırayı Koreliler alıyor. Kayseri ve Kapadokya’nın, yurtdışındaki hedef pazarlarda ortak tanıtılıp pazarlaması noktasında, “Kültür Kayağı- Erciyes’te Kayak Kapadokya’da Balon” gibi çalışmalarımız yoğun ilgi görüyor” dedi.
Keşfedilmeyen güzellikler, Çinlileri büyülüyor
Kayseri’nin, turizm potansiyeli açısından eşsiz bir zenginliğe sahip olduğunun altını çizen Recep Arifoğlu, şunları anlattı:
“Kayseri Valiliği, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, Erciyes AŞ, THY ve otelimiz RadissonBlu Hotel Kayseri başta olmak üzere, Kayseri’yi dünyaya tanıtmak için çok ama çok büyük bir gayret sarf ediyoruz. Kadim şehir Kayseri’miz, turizm potansiyeli açısından eşsiz bir zenginliğe sahiptir. Özellikle kayak merkezi anlamında, dünyadaki rakipleri ile boy ölçüşebilecek durumdadır. Bu yılın Aralık 2018-Mart 2019 tarihleri arasındaki kayak sezonu için otelimize talep ve rezervasyonlar 10 ay öncesinden gelmeye başlamıştır.Erciyes Kayak Merkezi “Kar Garantili” bir kayak merkezidir ve Kasım - Mart tarihleri arasında kar garantisi vermektedir. Bir diğer konu, Kayseri turizmin önündeki en büyük engellerden birisi, şehrimize Avrupa’nın bazı merkezlerinden direk uçuşun olmamasıdır. Bunu aşmak için bütün gücümüzle, charter firmalarını ikna etmeye uğraşıyoruz. Nitekim, geçtiğimiz günlerde otelimizde yapılan toplantıda, Ukrayna’dan charter seferi düzenlenmesi için de önemli ilerlemeler kaydettik. Örneğin, 14 - 17 Haziran tarihleri arasında katıldığımız 32.Hong Kong Uluslararası Turizm Fuarında Çinli seyahat acenteleri ile görüşmeler yaptık. Fuar sırasında görüştüğümüz Çinli acentelere, Kayseri’nin henüz keşfedilmemiş doğal güzelliklerini anlattığımızda son derece ilgilerini çekti. Özellikle kayak, yamaç paraşütü, Talas ve Sultan Sazlığı Kuş Cenneti’nin Çinlilerin ilgisini çekecek yerler olduğunu belirttiler. Bazı Çinli acenteler ile, Kapadokya turlarınailave olarak 1 gün olarak Kayseri’nin eklemesi konusunda görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Özetle, kadim şehir Kayseri’mizi turizm elçisi olarak Dünya’ya tanıtma faaliyetlerinin lokomotifliğini üstlenen RadissonBlu Hotel Kayseri olarak, kentimizi dünya turizmine kazandıracak projelere destek vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Son yıllarda “sağlık turizminde” ön plana çıkıyor
Son yıllarda kentin sağlık turizminde ön plana çıktığını ifade eden Recep Arifoğlu,konuşmasına şöyle devam etti:
“Otelimizin yabancı profili, yeni pazarların sürekli olarak eklenmesi ile her sene gittikçe çeşitleniyor. Otelimizde kalan yabancı misafir profilini incelediğimizde, iş için konaklayanlar, tedavi amaçlı konaklayanlar ve turistik amaçla konaklayanlardan oluşuyor. İş için konaklayanları, genellikle sanayiye gelen mühendisler oluşturmakta ve gelenlerin nerdeyse tamamına yakını otelimizde konaklamaktadır. Özellikle, Alman ve İspanyol misafirlerimizin, önemli bir bölümünü mühendisler oluşturmaktadır.Kayseri, son yıllarda sağlık turizminde ön plana çıkmaya başlamıştır. Erciyes Üniversitesi’nin birçok bölümünün, Ortadoğu’nun en iyileri arasında olması sebebiyle,tedavi amaçlı gelerek otelimizde konaklayan birçok misafirimiz bulunuyor.Bunların geneli Suudi Arabistan, Katar ve BAE vatandaşıdır. Turistik amaç için konaklayanları ise, ikiye ayırmamız gerekiyor. Kış sezonunda kayak turizmi için gelenler ve yaz döneminde Kapadokya’ya gelenler oluşturuyor. Kış sezonunda konaklayanlarda, Ukraynalılar birinci, Ruslar ikinci sırayı yer alıyor. Yaz döneminde Kapadokya’ya gelen gruplar içerisinde otelimizde konaklayanlarda, ilk sırayı Çinliler, 2.sırayı ise Koreliler alıyor” şeklinde konuştu.
Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu,
“Kayseri’yi, dünyaya tanıtmanın lokomotifliğini üstlendik”
Kayseri’yi dünyaya tanıtmaya devam ettiklerini kaydeden Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu, şunları söyledi:
“RadissonBlu Hotel Kayseri olarak, yurtdışındaki fuar ve workshop etkinliklerinin hemen hemen hepsine katılarak, destek vermekteyiz. Bu alanda büyük bir tecrübe birikimi elde ederek, Kayseri’mizin ve ülkemizin tanıtımında öncü kuruluşlardan birisi haline geldik. Otelimiz, bu çalışmalarımızın neticelerini de almaya başladı. Bu sene ilk defa Ukrayna’dan Kapadokya’ya gelen gruplardan, talep almaya başladık ve ilk grubumuzubu ay içerisinde otelimizde konaklatacağız. Otelimiz, her ne kadar Kapadokya’nın içerisinde olmasa da, yakın olması ve sadece Orta Anadolu değil, Türkiye çapında benzersiz bir hizmet kalitesine sahip olması sebebiyle, Kapadokya’ya gelen grupların tercihi olmaya başlamıştır. Otelimizde konaklayan Kapadokya grupları içerisinde, ilk sırayı Çinliler, 2.sırayı Koreliler alıyor. Kayseri ve Kapadokya’nın, yurtdışındaki hedef pazarlarda ortak tanıtılıp pazarlaması noktasında, “Kültür Kayağı- Erciyes’te Kayak Kapadokya’da Balon” gibi çalışmalarımız yoğun ilgi görüyor” dedi.
Keşfedilmeyen güzellikler, Çinlileri büyülüyor
Kayseri’nin, turizm potansiyeli açısından eşsiz bir zenginliğe sahip olduğunun altını çizen Recep Arifoğlu, şunları anlattı:
“Kayseri Valiliği, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, Erciyes AŞ, THY ve otelimiz RadissonBlu Hotel Kayseri başta olmak üzere, Kayseri’yi dünyaya tanıtmak için çok ama çok büyük bir gayret sarf ediyoruz. Kadim şehir Kayseri’miz, turizm potansiyeli açısından eşsiz bir zenginliğe sahiptir. Özellikle kayak merkezi anlamında, dünyadaki rakipleri ile boy ölçüşebilecek durumdadır. Bu yılın Aralık 2018-Mart 2019 tarihleri arasındaki kayak sezonu için otelimize talep ve rezervasyonlar 10 ay öncesinden gelmeye başlamıştır.Erciyes Kayak Merkezi “Kar Garantili” bir kayak merkezidir ve Kasım - Mart tarihleri arasında kar garantisi vermektedir. Bir diğer konu, Kayseri turizmin önündeki en büyük engellerden birisi, şehrimize Avrupa’nın bazı merkezlerinden direk uçuşun olmamasıdır. Bunu aşmak için bütün gücümüzle, charter firmalarını ikna etmeye uğraşıyoruz. Nitekim, geçtiğimiz günlerde otelimizde yapılan toplantıda, Ukrayna’dan charter seferi düzenlenmesi için de önemli ilerlemeler kaydettik. Örneğin, 14 - 17 Haziran tarihleri arasında katıldığımız 32.Hong Kong Uluslararası Turizm Fuarında Çinli seyahat acenteleri ile görüşmeler yaptık. Fuar sırasında görüştüğümüz Çinli acentelere, Kayseri’nin henüz keşfedilmemiş doğal güzelliklerini anlattığımızda son derece ilgilerini çekti. Özellikle kayak, yamaç paraşütü, Talas ve Sultan Sazlığı Kuş Cenneti’nin Çinlilerin ilgisini çekecek yerler olduğunu belirttiler. Bazı Çinli acenteler ile, Kapadokya turlarınailave olarak 1 gün olarak Kayseri’nin eklemesi konusunda görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Özetle, kadim şehir Kayseri’mizi turizm elçisi olarak Dünya’ya tanıtma faaliyetlerinin lokomotifliğini üstlenen RadissonBlu Hotel Kayseri olarak, kentimizi dünya turizmine kazandıracak projelere destek vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Son yıllarda “sağlık turizminde” ön plana çıkıyor
Son yıllarda kentin sağlık turizminde ön plana çıktığını ifade eden Recep Arifoğlu,konuşmasına şöyle devam etti:
“Otelimizin yabancı profili, yeni pazarların sürekli olarak eklenmesi ile her sene gittikçe çeşitleniyor. Otelimizde kalan yabancı misafir profilini incelediğimizde, iş için konaklayanlar, tedavi amaçlı konaklayanlar ve turistik amaçla konaklayanlardan oluşuyor. İş için konaklayanları, genellikle sanayiye gelen mühendisler oluşturmakta ve gelenlerin nerdeyse tamamına yakını otelimizde konaklamaktadır. Özellikle, Alman ve İspanyol misafirlerimizin, önemli bir bölümünü mühendisler oluşturmaktadır.Kayseri, son yıllarda sağlık turizminde ön plana çıkmaya başlamıştır. Erciyes Üniversitesi’nin birçok bölümünün, Ortadoğu’nun en iyileri arasında olması sebebiyle,tedavi amaçlı gelerek otelimizde konaklayan birçok misafirimiz bulunuyor.Bunların geneli Suudi Arabistan, Katar ve BAE vatandaşıdır. Turistik amaç için konaklayanları ise, ikiye ayırmamız gerekiyor. Kış sezonunda kayak turizmi için gelenler ve yaz döneminde Kapadokya’ya gelenler oluşturuyor. Kış sezonunda konaklayanlarda, Ukraynalılar birinci, Ruslar ikinci sırayı yer alıyor. Yaz döneminde Kapadokya’ya gelen gruplar içerisinde otelimizde konaklayanlarda, ilk sırayı Çinliler, 2.sırayı ise Koreliler alıyor” şeklinde konuştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)